Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Dersin Adı: Sosyal Hizmet Kuram ve Yaklaşımları Sorumlu Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Veli DUYAN Konu: Varoluşçu Yaklaşım
Varoluşçu terapi belirli bir kişi veya grup tarafından geliştirilmemiştir. Soren Kierkegaard (1813-1855), Friedrich Nietzsche (1844-1900), Martin Heidegger (1889-1976), Jean-Paul Sartre (1905-1980), Martin Buber (1878-1965), Ludwing Binswanger (1881-1966) ve Medard Boss (1903-1991)’un kısa yaşam öyküleri ve eserleri varoluşçu yaklaşımın felsefi temelleri konusunda bilgi vermektedir.
Viktor Frankl (1905-1997), Rollo May (1909-1994), James Bugental (1915-2008) ve Irvin Yalom (1931-) varoluşçu terapi yaklaşımının gelişimine katkıda bulunan öncü kuramcılar arasında yer almaktadır.
Viktor Frankl Avrupada varoluşçu kuramı geliştiren ve daha sonra bunu Amerikaya götüren kişidir. Frankl kendine ait kuramı ve uygulamalarını özgürlük, sorumluluk, anlam ve değerlerin araştırılması üzerine inşa etmiş; logoterapiyi (anlam yoluyla sağaltım) geliştirmiştir.
Varoluşçuluk Varoluşçuluk, varoluşun öze oranla öncelliğini benimseyen bir kuramdır. Ancak bu sadece insanlar için geçerlidir. Öyle ki, her şeyin bir varoluşu bir de özü vardır. Öz derken, bir nesnenin değişmez niteliklerinden söz edilmektedir. Mesela, insanın özünde onun ana nitelikleri yatar. Bu niteliklerin eksikliği halinde insan varolmayacaktır. Varoluş derken ise, evren içinde gerçek olarak bulunmaktan söz edilir.
Mesela, ev yaptırmak isteyen bir kişinin, önce evin nasıl olacağını tasarlayıp sonra inşa etmesi, burada özün varoluştan önce geldiğini gösterir. Ancak varoluş felsefesinde, sadece insanların varoluşu özden önce gelir. Yani, önce insan vardır; daha sonra nasıl bir insan olduğu gerçekleşir: Kişi varolmadan önce, ne büyük, ne sarışın, ne de sigara tiryakisidir. Ancak varolduktan sonra, büyük, sarışın ya da sigara tiryakisi olmuştur.
DASEIN (EVRENDE BULUNMAK) İnsanın ruhsal yapısının ve içinde yaşadığı fiziksel dünyanın bir bütün olduğunu öne süren varoluşçular, bu bütünlük içindeki varoluş algısını “dasein (burada olmak)” olarak adlandırmaktadır.
“Dasein” birbiriyle ilişkili üç alandan oluşmaktadır “Dasein” birbiriyle ilişkili üç alandan oluşmaktadır. Varoluşçular, insanın kişiliğinin gerçekten anlaşılabilmesi için bu üç alana eşit önem verilmesi gerektiğini vurgularlar: Umwelt: Fizyolojik ve fiziksel çevremizi oluşturan içsel ve dışsal objelerin dünyası (çevremizdeki dünya) Mitwelt: Diğer insanlardan oluşan sosyal dünya (diğerleri ile ilişkilerimiz) Eigenwelt: Kişinin kendisi ile potansiyelleri ve değerleri arasındaki ilişkinin oluşturduğu psikolojik dünya (kendimizle ilişkimiz).
Sağlıklı bir yetişkin bu dört tür sevginin karışımından oluşur Sağlıklı bir yetişkin bu dört tür sevginin karışımından oluşur. Sevgi, daseinın tüm tarzlarını kapsayan zengin bir yaşantıdır. Sevgi, biyolojik dürtüleri (umwelt), diğerleriyle ilişkileri (mitwelt) ve kişinin benliğini ve değerlerini onaylamasını (eigenwelt) içerir.