SÜLEYMAN NAZİF (1869-1927)
HAYATI Babası, şair ve tarihçi Sait Paşa; annesi bir aşiret liderinin kızı olan Ayşe Hanım'dır. Şair Faik Ali Ozan soy'un ağabeyidir. Süleyman Nazif, özel eğitim görerek yetişti; Arapça ve Farsça'nın yanı sıra Fransızca öğrendi. Osmanlı ve cumhuriyetin önemli Kürt aydınlarındandır. Çeşitli memurluklarda çalıştıktan sonra "Vilayet" gazetesinde başyazarlık yaptı. II. Abdülhamit'in gazabına uğrayan yazarlardan biri olan Süleyman Nazif, 1897 yılında Paris'e kaçarak sekiz ay boyunca orada yaşadı. Yurda döndükten sonra padişahın emriyle vilayet mektupçusu olarak Bursa'ya sürgüne gönderildi. 1898 yılından gittiği sürgünden ancak 10 yıl sonra, II. Meşrutiyet'in ilan edilmesiyle birlikte kurtulabildi. 1914'e kadar Basra, Musul, Kastamonu, Trabzon ve Bağdat valiliklerinde çalıştı, görevinden ayrıldıktan sonra İstanbul'a gelerek yazarlığa devam etti.
İstanbul'un Müttefiklerce işgal edilmesine karşılık yazdığı; 1918'de Hadisat adlı dergide yayınlanan 'Kara Bir Gün' çeşitli kesimlerin tepkisine neden oldu ve Malta'ya sürgüne gönderildi. İstanbul'a döndüğünde Resmi Gazete'de çalışmaya başladı. Tanzimat edebiyatının, özellikle de Namık Kemal'in etkisinde kalarak şiirler yazan Süleyman Nazif, ilk dönem şiirlerinde toplumsal içerikli ve özgürlükçü bir düşünceyi savundu. Bu düşüncesiyle birlikte Osmanlı Yenilikçileri arasında önemli bir yere sahip olan 'Servet-i Fünunculara katıldı. Yapıtlarında süslü bir dil kullanarak Osmanlıca'nın ve aruz kalıplarının şiir sanatını zenginleştirdiğini savunan Süleyman Nazif, Namık Kemal, Mehmet Akif ve Fuzuli gibi inceleme kitapları da yazmış; yergi, nükte ve fıkraları derleyerek kitaplaştırmıştır.
EDEBİ KİŞİLİĞİ Servet-i Fünun topluluğuna katıldıktan sonra bireysel konuları işlemiştir. 1908′den sonra ise toplumsal konuları işlemiştir, “toplum için sanat” anlayışını benimsemiştir. İtilaf Devletleri tarafından İstanbul’un işgal edilmesi üzerine “Kara Bir Gün” adlı yazısının yayımlanmasından dolayı Malta’ya sürülmüştür. Daüssıla şiirinde milli duyguları ve ıstırapları anlatmıştır. Malta’da sürgündeyken yazdığı “vatan” konulu şiirleriyle ünlenmiştir. Şiirlerinde Namık Kemal’i örnek alan sanatçı, toplumcu bir anlayışa sahiptir. Eserlerinde vatan, millet, hürriyet konularını işlemiştir
ESERLERİ Şiir: Gizli Figanlar, Firak’ı Irak Şiir-Nesir: Batarya ile Ateş, Malta Geceleri Makale: Çal Çoban Çal, Malum-ı İlam, Tarihin Yılan Hikâyesi Monografi: Namık Kemal, Mehmet Akif, Fuzuli
DAÜS-SILA Bu şebde cuşişi yâdınla ağladım durdum DAÜS-SILA Bu şebde cuşişi yâdınla ağladım durdum... Gel ey kerimei tarih olan güzel yurdum. Ufukların nazarımdan nihan olup gideli, Bu hâkdanı fenanın karardı bir şekli. Gözümde kalmadı yer, gök; batar, çıkar, giderim.. Zemine münkesirim, âsmâna muğberim. Gelir bu cevvi kebûdun serairinde güler, Çocukluğumdaki rüyaya benzeyen gözler. Dumanlı dağların, ağlar, gözümde tüttükçe, Olur mesâhini gurbet de başka işkence. Bizim diyarı tahassürden etmemiş mi güzer, Aceb neden yine lâkayd nesimi seher? Demek bu mahbesi Amal içinde ben ebedi Yabancıyım... Bana her şey yabancıdır şimdi: Ne rüzgârında şemimi cibalimizdir esen, Ne dalgalarda haber var bizim sevahilden. Garibiyim bu yerin şevki yok, harareti yok; Doğan, batan güneşin günlerimle nisbeti yok. Olunca yâdıma has re tf iken fezayi vatan Semâyi şarkı sual eylerim bulutlardan. (Malta Geceleri)