ÇEVRE HUKUKUNUN TEMEL İLKELERİ

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
KAMU İDARELERİNDE STRATEJİK PLANLAMAYA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİK Kamu idarelerinde stratejik planlamaya ilişkin usul ve esaslar hakkında.
Advertisements

Faaliyetin Süresi: 24 ay ( )
T.C. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI
KAMU İÇ KONTROL SİSTEMİ STRATEJİ GELİŞTİRME DAİRE BAŞKANLIĞI
Eylem Planı Sonraki Adımlar
Bakanlar Kurulu Eylem Planı Alkol ile ilişkili zararların azaltılması amacına yönelik kapsamlı bir Topluluk stratejisinin geliştirilmesi İlgili tüm politika.
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü - ÇEM UNCCD 10 YILLIK STRATEJİSİ VE UEP UYUMLAŞTIRILMASI Erdoğan Özevren Çölleşme ile Mücadele Daire Başkanı.
KAMUDA İÇ KONTROL SİSTEMLERİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
Stratejik Analiz (SWOT Analizi)
İÇ KONTROL SİSTEMİ ve KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARI
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
Çevre Hukuku-Diğer Hukuk Dalları İlişkisi
ÇEVRE HAKKI.
Musa KAYA Dış Kaynaklı Projeler Şube Müdürü
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE YEREL KALKINMA
İYİ YÖNETİŞİM.
Tarım Arazilerinin Sürdürülebilir Kullanımı
Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü
KAMUDA İÇ DENETİM (5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu)
Çevre Sorunları “Ayamama Felaketi”nin acı biçimde gösterdiği gibi çevre sorunları, artık yaşamımızda istisna olmaktan çıkmış, gündelik yaşamın bir parçası.
5’nolu Kamu Alımları Faslı Avrupa Birliği Genel Sekreterliği.
ÇED İZİN VE DENETİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
15 Ekim 2012 Afyonkarahisar ENGELLİLERİN HAKLARINA İLİŞKİN SÖZLEŞMENİN UYGULANMASININ TEŞVİK EDİLMESİ VE İZLENMESİNE İLİŞKİN ULUSLARARASI VE ULUSAL MEKANİZMALAR.
HAVZA ÖLÇEĞİNDE STRATEJİK PLANLAMA VE KALKINMA ‘Kelkit Havzası Örneği’
Harcama Yetkilileri.
Doç. Dr. Eyüp DEBİK ÇED ve ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ YÖNETMELİĞİ ( Tarih ve Sayı: 28784)
T. C. ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÇED VE PLANLAMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Y
TEKİRDAĞ ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜ ÇEVRE DENETİMİ UYGULAMALARI
BİLGİ BAZLI YENİLİKÇİ GELİŞME STRATEJİSİ BAĞLAMINDA TÜRKİYE’NİN KURUMSAL DÖNÜŞÜM İHTİYACI Prof. Dr. Hüsnü ERKAN DEÜ İİBF İktisat Bölümü Yrd. Doç. Dr. Canan.
İL YATIRIM PROGRAMI HAZIRLIK VE İZLEME SÜRECİ
İşletmeyi neden kurarız ?
1 20 EKİM 2004, ANKARA T. Uzm. Deniz YANIK Lisans ve Sözleşmeler Dairesi Başkanlığı TELEKOMÜNİKASYON KURUMU TÜRKİYE’DE TELEKOMÜNİKASYON POLİTİKASI ALANINDA.
6331 sayılı İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU BİLGİLENDİRME SUNUSU
BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ BİRİMLERİ KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARINA UYUM EYLEM PLANININ HAZIRLANMASI BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ BİRİMLERİ KAMU İÇ KONTROL STANDARTLARINA.
ÇALIŞMA ORTAMI GÖZETİMİ
ULUSAL VE ULUSLARARASI KURULUŞLAR
BÜTÇE NEDİR 1. Bütçe: Bütçe, gelecekteki belirli bir dönemde gerçekleşmesi öngörülen gelir ve giderlerin karşılıklı tahminlerini içeren cetveldir.
ÇEVRE POLİTİKASININ AMAÇLARI
Bilişim Suçlarıyla İlgili Mevzuat 3- BM Kararları.
Yönetim Danışmanları Derneği Sun Danışmanlık. Kar Amacı Gütmeyen Kurum ve Kuruluşlara Yönelik Destek Programları Mevcut durumda kamu kurumları başta olmak.
Devletler aşağıda sıralanmış yöntemleri kullanarak hizmetlerin kamusal sunumundan uzaklaşmaktadırlar: 1)Kamusal hizmetlerin tamamen özel sektörün inisiyatifine.
ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ
Denetim Faaliyetlerinde İklim Değişikliği Ersin Çelik - Mustafa Keleş Yasama Uzmanları Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı – Denetim Bürosu.
Bakanlığımız yönetiminde ve kullanımında bulunan taşınmazlar ;
Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA). AB ve Türkiye Sivil Toplum Diyaloğu IV.
İŞ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ KURSU
TİCARET HUKUKU BİLGİSİ
Çocuk Hakları Konusunda Türkiye'de Yapılan Çalışmalar.
Kamu Yönetiminin Denetlenmesi
Temel Bilgi Teknolojileri
MARMARA ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK MERKEZİ Öğrenci Kulüpleri 1.Çalıştayı Prof.Dr. Refika BAKOĞLU Uluslararası Sürdürülebilirlik Uygulama.
SAĞLIK, KÜLTÜR VE SPOR DAİRE BAŞKANLIĞI
DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI
EKOLOJİK (= ORGANİK) TARIM TANIMI, İLKELERİ
Türkiye’de Afet Yönetim Sistemi
YONT221 KAMU YÖNETİMİ DÜŞÜNCESİNİ GELİŞİMİ VE DEVLETİN ETKİNLEŞTİRİLMESİ YÖNETİŞİM.
T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI EĞİTİM DAİRESİ BAŞKANI
ANKARA BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ Piyasa Gözetim ve Denetim Şubesi
DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı ( ):
Anlatmacı: Adnan Hadzimusiç
ÇALIŞANLARIN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ EĞİTİMLERİNİN USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK 15 Mayıs 2013  ÇARŞAMBA RG Sayı :
İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ EĞİTİMİ
HUKUKUN KAYNAKLARI Hukukun kaynakları, asıl kaynaklar ve yardımcı kaynaklar olarak ikiye ayrılır. Asıl kaynaklar: Yazılı ve yazısız kaynaklar Yardımcı.
OTP karar alma süreci Ortak Piyasa Düzeni (OPD) Gerekliliklerine
Küresel Kamusal Mallar
İş Sağlığı ve Güvenliğinin Temel Prensipleri
TÜTÜN – ALKOL DAİRESİ BAŞKANLIĞI. VİZYON: * Türkiye’de üretilen tütünlerin yurt içi ve dünya tütün kullanımı içindeki payının artırılmasına ve ülkemizin.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: SIFIR ATIK YÖNETMELİĞİ
Sunum transkripti:

ÇEVRE HUKUKUNUN TEMEL İLKELERİ Doç. Dr. Süheyla Suzan Alıca Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Çevre Hukukunun Temel İlkeleri Günümüzde çevre hukuku, çevrenin korunmasını konu edinen tüm düzenlemeleri kapsayan bir hukuk dalı olarak tanımlanmaktadır. Çevre Hukukunun Temel İlkeleri ise, çevre hukukuna esas teşkil eden, bu hukuk dalının bağımsız bir alan olarak gelişmesinde ve kendine özgü bir karakter kazanmasında belirleyici olan genel kurallardır.

Çevre Hukukunun Temel İlkeleri Bu ilkeler başta çevrebilim (ekoloji) olmak üzere, çevrenin korunmasına ilişkin bilim dallarının sunduğu bilimsel veriler çerçevesinde oluşturulmuştur. Bu nedenle, günümüz çevre politikasının da temel yapı taşlarını oluşturmaktadır. Etkin bir çevre korumasının genel çerçevesini belirlemektedir.

Çevre Hukukunun Temel İlkeleri Bu ilkeler bir bütünlük içerisinde yer alıp, birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Bu ilkelerin birbirinden soyutlanarak ele alınması mümkün değildir. Evrensel düzeyde kabul gören ilkelerdir.

Çevre Hukukunun Temel İlkeleri Bu ilkeler gerek ulusal, gerek bölgesel gerekse uluslar arası bir çok metne yansıtılmıştır. Hukuki metinlerde yer alması, bu ilkelerin çevre ile ilgili düzenlemelerin hazırlanması sürecinde göz önünde tutulmasını ve yargı organları dahil olmak üzere tüm kamusal birimler için yönlendirici olmasını sağlayacaktır.

Çevre Hukukunun Temel İlkeleri Genel ve soyut niteliklerinden dolayı esas olarak rehber (kılavuz) ilke işlevine sahiptirler ve bu niteliklerinden dolayı herkesin üzerinde anlaşmaya vardığı açık bir tanımları bulunmamaktadır. Bu nedenle açıklığa kavuşturulmasında öğretinin çalışmalarının ve yargısal kararların önemi büyüktür.

Temel İlkelerin Özellikleri 1- Temel ilkeler, ulusal ve uluslar arası bildirge, tavsiye kararı, direktif , sözleşme , plan, program ve kanun gibi metinlerde yer almaktadırlar. 2- Temel ilkeler, hukuki düzenlemeleri yapan yasama organına, çevre politikalarını tespit eden ve uygulayan yürütme organına ve uyuşmazlıkları çözen yargı organına yönlendirici rehber niteliğindedir. 3- Çevre Hukukunun gelişimine katkıda bulunmuşlardır. 4- Bazı metinlerde çok açık bir biçimde yer almalarına rağmen, bazılarında ise yorum yoluyla ortaya çıkmaktadır. 5- Temel ilkelerin çevre hukukundaki bazı yeni kavramların mevzuata yansıtılmasında da rolleri olmuştur.

Çevre Hukukunun Temel İlkeleri 1- Sürdürülebilir Kalkınma 2-Önleme İlkesi 3- İşbirliği ve Eşgüdüm İlkesi 4- Entegrasyon İlkesi 5-Katılım İlkesi 6- Kirleten Öder İlkesi 7- İhtiyat İlkesi

1- Sürdürülebilir Kalkınma Çevrenin korunması ile barışık bir kalkınma modelini öngörür. Geleneksel kalkınma yöntemlerinin çevre üzerinde yarattığı tahribata tepki olarak ortaya çıkmıştır. İlk kez Birleşmiş Milletler Dünya Doğa Şartı’nda (1982) yer verilmiş, BM’in Ortak Geleceğimiz (1987) Raporunda ise ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır.

Ortak Geleceğimiz Raporuna göre; Çevre sorunları insan refahını ve dünyadaki yaşamı tehdit etmektedir. Bu bakımdan sürekli ve dengeli bir kalkınmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kalkınma politikasında bugünün ihtiyaçları karşılanırken gelecek nesillerin ihtiyaçlarından taviz verilmemelidir.

1- Sürdürülebilir Kalkınma İlkesi Ekonomik büyüme ile doğal kaynakların korunması arasında bir den ge kurulmasını öngörür. Ekosistemlerin taşıma kapasitesini dikkate alan bir büyüme modelini hedeflemektedir. Sürdürülebilir Kalkınma Modelinin, ekolojik, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğe dayanan 3 temel direği vardır.

2- Önleme İlkesi Çevreye yönelik bir tehlikeye karşı önlemler alınmasını ifade eder. Çevre hukukunun ilk ilkesi olmamakla birlikte, en önemlisi kabul edilmektedir. Önleyici ilkenin uygulanması uzun vadede hem daha ekonomiktir hem de geri dönüşümü mümkün olmayan sonuçların doğumunu engeller. Olumsuz sonuçlar ortaya çıktıktan sonra gidermek hem çok zor hem de çok maliyetlidir.

2- Önleme İlkesi Önleme ilkesi sayesinde, tasarruf yanında çevresel değerlerin korunması da sağlanacaktır. Bu nedenle diğer ilkeler önleme ilkesini gerçekleştirmeye yöneliktir. Önleme ilkesi hem ulusal hem de uluslararası metinlere girmiştir. Avrupa Birliği’nin bütün Çevre Eylem Programlarında yer almıştır.

2- Önleme İlkesi Önleme ilkesi, Çevre Kanunu’nun “ilkeler” başlıklı 3. maddesinin (a) bendinde “kirliliğin önlenmesi”, (b) bendinde ise “çevrenin bozulmasının önlenmesi” hükümlerinde yer almıştır. (a) bendine göre; başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkes, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler.

2- Önleme İlkesi Kanuna göre; çevrenin korunması, çevrenin bozulmasının önlenmesi alanlarındaki her türlü faaliyette; Bakanlık ve yerel yönetimler, gerekli hallerde meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yaparlar. Arazi ve kaynak kullanım kararlarını veren ve proje değerlendirmesi yapan yetkili kuruluşların karar alma süreçlerinde sürdürülebilir kalkınma ilkesini gözeteceklerine ilişkin hüküm, önleme ilkesini içerisinde barındırmaktadır.

2- Önleme İlkesi Aynı şekilde yapılacak ekonomik faaliyetlerin faydası ile doğal kaynaklar üzerindeki etkisinin sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde uzun dönemli olarak değerlendirileceği hükmü de önleme ilkesini adres göstermektedir. Zira Kanuna göre; sürdürülebilir kalkınma: bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişmeyi ifade etmektedir.

Sürdürülebilir Kalkınma ve Önleme İlkesi Bütünsel bir yaklaşımla ilgili yeni talepler (sürdürülebilirlik) ortaya çıkmıştır. Sürdürülebilir kalkınmayı gerçekleştirme, daha iyi koordinasyonu, geliştirilmiş işbirliğini, sorumluluk ve yönetim kavramının genişletilmesini gerektirir. Yeni sorumluluk kavramları ile geleneksel sorumluluk kavramları arasında uygun bir karışımın nasıl bulunacağı sorunu, çevresel düzenlemeleri hazırlayanların yüz yüze geldiği temel mücadele alanıdır.

Sürdürülebilir Kalkınma ve Önleme İlkesi “Her türlü faaliyet sırasında doğal kaynakların ve enerjinin verimli bir şekilde kullanılması amacıyla atık oluşumunu kaynağında azaltan ve atıkların geri kazanılmasını sağlayan çevre ile uyumlu teknolojilerin kullanılması esastır.” ilkesi de önlemeye yönelik bir hükümdür.

2- Önleme İlkesi Çevrenin korunması, çevre kirliliğinin önlenmesi ve giderilmesi için uyulması zorunlu standartlar ile vergi, harç, katılma payı, yenilenebilir enerji kaynaklarının ve temiz teknolojilerin teşviki, emisyon ücreti ve kirletme bedeli alınması, karbon ticareti gibi piyasaya dayalı mekanizmalar ile ekonomik araçlar ve teşvikler kullanılacağı hükmü de önlemek amacını taşır. Esasen Çevre Yönetimin bir çok aracında (örn. ÇED, planlama, yasak ve yaptırımlar, izin, onay ve ruhsat sistemi gibi) önleme ilkesi kullanılmaktadır.

3- İşbirliği ve Eşgüdüm İlkesi İşbirliği ve eşgüdüm, bilgi, belge, görüş ve teknoloji vb. araçların paylaşılmasını ve yardımlaşılmasını yani birlikte hareket edilmesini anlatır. Bu ilkeye çevre ile ilgili evrensel metinlerin bir çoğunda yer verilmiştir. Stockholm Bildirgesi’nin çevrenin korunmasına dair konularda işbirliğine ilişkin 24. maddesi ile Rio Bildirgesi’nin devletlerin ve halkların bildirgenin ilkeleri ve sürdürülebilir kalkınma alanında işbirliğine ilişkin 27. ilkesi örnek olarak verilebilir.

3- İşbirliği ve Eşgüdüm İlkesi İşbirliği ve eşgüdüm, çevre ile ilgili plan, politika ve programlar ile yasal düzenlemelerin, yapımında uygulanmasında ve ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulmasında önem arz eder.

3- İşbirliği ve Eşgüdüm İlkesi Çevre Kanunu’nun ilkeler maddesine göre; çevrenin korunması, çevrenin bozulmasının önlenmesi ve kirliliğin giderilmesi alanlarındaki her türlü faaliyette; Bakanlık ve yerel yönetimler, gerekli hallerde meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yaparlar.

3- İşbirliği ve Eşgüdüm İlkesi Eşgüdüme ilişkin bir ilkede; bölgesel ve küresel çevre sorunlarının çözümüne yönelik olarak taraf olduğumuz  uluslararası anlaşmalar sonucu ortaya çıkan ulusal hak ve yükümlülüklerin yerine getirilmesi için gerekli teknik, idarî, malî ve hukukî düzenlemelerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının koordinasyonunda yapılacağı öngörülmektedir.

3- İşbirliği ve Eşgüdüm İlkesi İşbirliği ilkesi çerçevesinde merkezi ve yerel düzeyde tüm kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve uluslar arası teşkilatlar sorumluluk sahibidirler. İşbirliği yerel, bölgesel, ulusal ve evresnsel düzeylerde gereklidir. Bunun sağlanmasında rol alacak kişi, kuruluş, topluluk ve devletlere bazı sorumluluklar verilmesini öngörür.

3- İşbirliği ve Eşgüdüm İlkesi Ülkemizde çevre ile ilgili kamu kurum ve kuruluşları arasında işbirliği ve eşgüdüm bulunmamakta ve yetki çatışması yaşanmaktadır. Uluslar arası alanda en büyük sorumluluk gelişmiş ülkelere düşmektedir.

4- Entegrasyon İlkesi Entegrasyon ilkesi, çevrenin korunması amacının, tüm politika, program, plan, mevzuat ve faaliyetlerde göz önüne alınması, bunlara entegre edilmesi ve bütünleştirilmesi anlamını taşır. Entegrasyon ilkesinin önemi beş yıllık kalkınma planlarında ve Avrupa Birliği İlerleme Raporlarında belirtilmiştir.

4- Entegrasyon İlkesi Entegrasyon ilkesi Sürdürülebilir Kalkınma ilkesiyle ilişkilidir. Avrupa Birliği’nin Beşinci Çevre Eylem programı, sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için entegrasyonu gerçekleştirmek hedefi doğrultusunda hazırlanmıştır. Tek Avrupa Senedinin 130R maddesinde yer alan çevre korumanın Topluluğun diğer politikalarının parçası olması gerektiği belirtilmiştir.

4- Entegrasyon İlkesi Entegrasyon ilkesi çevre politikalarının, tarım, enerji, sağlık, ulaşım, turizm ve mali politikalara entegre edilmesini öngörür. Entegrasyonu sağlayacak en önemli araçlar, planlama, ÇED ve stratejik ÇED dir. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili diğer kurumlar tarafından onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez.

Stratejik ÇED Stratejik çevresel değerlendirme: Onaya tâbi plân ya da programın onayından önce plânlama veya programlama sürecinin başlangıcından itibaren, çevresel değerlerin plân ve programa entegre edilmesini sağlamak, plân ya da programın olası çevresel etkilerini en aza indirmek ve karar vericilere yardımcı olmak üzere katılımcı bir yaklaşımla sürdürülen ve yazılı bir raporu da içeren çevresel değerlendirme çalışmalarıdır.

8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Çevre politikalarının ekonomik ve sosyal politikalarla entegrasyonunda ekonomik araçlardan yararlanılacaktır. Kamu kuruluşları başta olmak üzere, bütün sektörlerde çevreye duyarlılığın artırılması ve kirliliğin önlenmesi için gerekli çalışmalar sürdürülecektir. Sanayi politikalarının belirlenmesinde ve yeni sanayi yatırımlarında çevre dostu teknolojilere öncelik sağlanacak, yerel imalatçılar çevre dostu teknolojiler konusunda bilgilendirilecek ve teşvik edilecektir.

9. Beş Yıllık Kalkınma Planı Tüm sektörlerde yatırım, üretim ve tüketim aşamalarında kirleten ve kullanan öder ilkelerini dikkate alan araçlar etkili bir biçimde kullanılacaktır. AB’ye uyum kapsamında çevre standartları ve yönetimini belirleyen hukuki düzenlemeler güncelleştirilirken ülke koşulları ve kamu yönetiminde etkinlik gözetilecektir. Tarım ve turizm başta olmak üzere, çevreye duyarlı sektörlerde ekolojik potansiyel değerlendirilecek, koruma-kullanma dengesi gözetilecektir.

9. Beş Yıllık Kalkınma Planı Enerji, ulaştırma ve madencilik sektörlerinin mevzuatına çevre korumaya ilişkin hükümlerin yerleştirilmesine yönelik ilkelerin girdiği gözlenmektedir.

4- Entegrasyon İlkesi Başbakanın başkanlığında, Başbakanın bulunmadığı zamanlarda Çevre ve Şehircilik Bakanının başkanlığında, Başbakanın belirleyeceği sayıda bakan ile Bakanlık Müsteşarından oluşan Yüksek Çevre Kurulu kurulmuştur. Esas amaç tüm sektörlere çevre boyutunu entegre etmektir.

4- Entegrasyon İlkesi Yüksek Çevre Kurulunun görevleri şunlardır: a) Etkin bir çevre yönetiminin sağlanması için hedef, politika ve strateji belirlemek. b) Sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde ekonomik kararlara çevre boyutunun dahil edilmesine imkân veren hukukî ve idarî tedbirleri belirlemek. c) Birden fazla bakanlık ve kuruluşu ilgilendiren çevre konularına ilişkin uyuşmazlıklarda nihai kararı vermek.

5- Katılım İlkesi Katılım geniş anlamıyla kişilerin çevre yönetim sürecinde etkin olmaları ve rol oynamalarıdır. Katılım çevreye ilişkin kararların alınması ve uygulanması süreçlerinde etkin rol almaktır. Katılım, çevresel bilgiye ulaşma ve yargıya başvurma ile birlikte çevre hakkını gerçekleştirme aracıdır.

5- Katılım İlkesi Çevre Kanunu’nun 3/e maddesine göre; çevre politikalarının oluşmasında katılım hakkı esastır. Bakanlık ve yerel yönetimler; meslek odaları, birlikler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların çevre hakkını kullanacakları katılım ortamını yaratmakla yükümlüdür.

5- Katılım İlkesi Kanunun ilkelerinden biri de; idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkesin, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olduğudur. Bunlar çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi konusunda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlüdürler.

2872 sayılı Çevre Kanunu 30. Madde Çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören  veya haberdar olan herkes ilgili mercilere başvurarak faaliyetle ilgili gerekli önlemlerin alınmasını  veya faaliyetin durdurulmasını isteyebilir.  Herkes, 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında çevreye ilişkin bilgilere ulaşma hakkına sahiptir. Ancak, açıklanması halinde üreme alanları, nadir türler gibi çevresel değerlere zarar verecek bilgilere ilişkin talepler de bu Kanun kapsamında reddedilebilir.

Rio Bildirgesi Çevresel konular her düzeyde ilgililerin katılımını gerektirir. Ulusal düzeyde, bireyler kamu otoritelerinin elinde bulunan, yerleşimlerindeki sağlığa zararlı maddeler ve faaliyetler de dahil olmak üzere çevre ile ilgili bilgilere erişme ve karar verme süreçlerine katılabilme fırsatlarına sahip bulunmalıdır. Ülkeler geniş bir biçimde bilgi sağlayarak kamu duyarlılığını ve katılımını teşvik etmeli ve kolaylaştırmalıdır.

6-Kirleten Öder İlkesi Yarattığı kirliliğin bedelinin kirletene ödettirilmesi, Kirletenin kirliliğin maliyetine katlanması, Kirletenin kirliliğin önlenmesi ve kontrolü için gerekli önlemlerin masraflarına katlanması, şeklinde tanımlanmaktadır.

2872 sayılı Çevre Kanunu (md. 3/g) 6-Kirleten Öder İlkesi 2872 sayılı Çevre Kanunu (md. 3/g) Kirlenme ve bozulmanın önlenmesi, sınırlandırılması, giderilmesi ve çevrenin iyileştirilmesi için yapılan harcamalar kirleten veya bozulmaya neden olan tarafından karşılanır.

6-Kirleten Öder İlkesi Kirletenin kirlenmeyi veya bozulmayı durdurmak, gidermek veya azaltmak için gerekli önlemleri almaması veya bu önlemlerin yetkili makamlarca doğrudan alınması nedeniyle kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan gerekli harcamalar 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kirletenden tahsil edilir.

6-Kirleten Öder İlkesi Çevre Kanunu madde 3/h Çevrenin korunması, çevre kirliliğinin önlenmesi ve giderilmesi için uyulması zorunlu standartlar ile vergi, harç, katılma payı, yenilenebilir enerji kaynaklarının ve temiz teknolojilerin teşviki, emisyon ücreti ve kirletme bedeli alınması, karbon ticareti gibi piyasaya dayalı mekanizmalar ile ekonomik araçlar ve teşvikler kullanılır.

6-Kirleten Öder İlkesi Çevre Kanunu md. 28 Çevreyi kirletenler ve çevreye zarar verenler sebep oldukları kirlenme ve bozulmadan doğan zararlardan dolayı kusur şartı aranmaksızın sorumludurlar. Kirletenin, meydana gelen zararlardan ötürü genel hükümlere göre de tazminat sorumluluğu saklıdır. Çevreye verilen zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren beş yıl sonra zamanaşımına uğrar.

6-Kirleten Öder İlkesi “Çevresel zarar” kavramını tanımlayabilmek için “çevre”, “çevre kirliliği”, “Kirleten” kavramlarını açıklamak gerekir. Çevre: Canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamı, Çevre Kirliliği: Çevrede meydana gelen ve canlıların sağlığını, çevresel değerleri ve ekolojik dengeyi bozabilecek her türlü olumsuz etkiyi,ifade eder.

Çevre Kanunu’nda Çevre Zararı 6-Kirleten Öder İlkesi Çevre Kanunu’nda Çevre Zararı Çevre Kanunu’nda “çevre zararı” tanımı yer almamış ve kavram olarak da kullanılmamıştır. Kanun’un kirletenin sorumluluğunu düzenleyen 28 inci maddesinin 1 inci fıkrasında düzenlenen hüküm uyarınca, çevre zararı , “kirlenme ve bozulmadan doğan zararlar” olarak tanımlanabilir.

Çevre Zararı Kavramı Geniş anlamda çevre zararı kavramı, doğrudan çevrede meydana gelen zararları ifade etmekte ve bu zararı tanımlamak üzere; “birincil (asli) çevre zararı”, “gerçek çevre zararı”, “doğrudan çevre mallarında meydana gelen zarar” “çevre mallarının ekolojik boyutunun olumsuz etkilenmesi”, “genel çevre zararı”, “doğrudan çevre zararı”, “çevrenin olumsuz etkilenmesi”, “doğal kaynak zararları” ve çoğunlukla da “ekolojik zarar” kavramları kullanılmaktadır

7-İhtiyat İlkesi Bir faaliyetin çevreye zararlı olduğunun kanıtlanmasından sonra önlem alınması, çok geç kalınmasına yol açabilir. Bu açıdan ihtiyat ilkesi çevre hukukunun önemli bir ilkesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

7-İhtiyat İlkesi İhtiyat ilkesi, hukukun istediği kesin verilerin bilim tarafından ortaya koyulamadığı hallerde dahi çevrenin korunmasını amaçlamaktadır. İhtiyat ilkesi uyarınca çevre korumaya ilişkin önleyici tedbirler sadece bilimin gerekli bulguları sağladığı durumlarda değil, sağlamadığı durumlarda da alınacaktır.

7-İhtiyat İlkesi Belli bir hareketin çevre açısından olumsuz ve zararlı sonuçlar doğuracağı hakkında ciddi (güçlü) bir şüphe mevcutsa, Bilimsel kanıtın ortaya çıkmasını beklemeden, Yani çok geç olmadan Önlem alınması anlamına gelmektedir.

7-İhtiyat İlkesi İhtiyat ilkesi çevre için önemli tehdit ya da risklerin mevcut olması durumunda önlem alınması demektir. Bu nedenle öncelikle bu önlemleri alabilmek için, nasıl bir tehlike veya riskin olduğunun saptanması gerekir. İkinci olarak alınacak önlemlerin neler olduğunun belirlenmesi zorunludur.

7-İhtiyat İlkesi İhtiyat ilkesinin nemi, çevre koruma politikalarında açıkça kabul edilmiş olan, gelecek kuşaklar, insanlığın ortak değerleri ve bunların hareket noktası olan bütünsel yaklaşımı ve sürdürülebilir kalkınma anlayışını içerir. İhtiyat ilkesi önceden fark edilemeyen kötü sonuçlara karşı bir önlem ve sigorta olarak görülmekte ve gelecek kuşaklar adına şimdiki kaynakların korunmasına önem verilmektedir.

7- İhtiyat İlkesi İhtiyat İlkesinin mihenk taşı belirsizliktir, ancak hemen hemen bütün çevre sorunlarında az yada çok belirsizlik bulunmaktadır. Bu nedenle bu ilkenin uygulama alanı çok geniştir. Ancak İhtiyat İlkesinin uygulanması belirsizlik ve risk derecesinin yüksek olduğu konularda önem ve duyarlılık kazanmaktadır.

7- İhtiyat İlkesi İhtiyat ilkesinin önem kazandığı küresel çevre sorunları nelerdir? 1- Deniz kirliliği 2- İklim değişikliği 3- Elektromanyetik kirlilik 4- Tehlikeli kimyasallar 5- Genetik olarak değiştirilmiş organizmalar 6- Biyolojik çeşitliliğin korunması

7- İhtiyat İlkesi Geleneksel hukuk yükümlülük ve sorumluluk gibi araçlarını ancak belirginlik ve hatta kesinlik taşıyan durumlarda devreye sokmaktadır. Bu nedenle ihtiyat ilkesinin uygulanması bazı zorlukları taşımakta ve özellikle belli önlemlerin hukuki düzenlemelerde yer almasını güçleştirmektedir.

7- İhtiyat İlkesi İhtiyat ilkesinin uygulanmasında bir denge aranmaktadır. Bu denge insanların çevreden talepleri ile çevrenin bu talepler karşısında korunması arasında olmaktadır. İlk talep ekonomik boyut, ikinci talep ise çevrenin korunması boyutudur. Ekonomik boyutun somut konu ve olaylarda devreye sokulmasının derecesi ve niteliği ihtiyatın derecesini de etkiler. Bu açıdan ilkenin uygulanabilmesi için en önemli nokta hangi ölçüdeki bir riskin yeterli olacağı sorunudur.

7-İhtiyat İlkesi Gündem 21 Geri dönüşü olmayan, çok ciddi çevresel zararların ortaya çıkma olasılığı bulunduğunda, kesin bilimsel bulgular olmaması, gerekli önlemlerin alınmasına engel teşkil etmemelidir.