6183 SAYILI AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN Tolga BÜYÜKDEĞİRMENCİ Gelirler Kontrolörü
KAPSAMI Devlete, İl Özel İdarelerine, Belediyelere, ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafları, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer’i amme alacakları ile aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip masrafları.
KAPSAMI Buna göre 6183 sayılı Kanunun 1 ve 2. maddelerinde; Kamu alacağının Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait olması, Kamu alacağının asli, fer’i kamu alacakları ve kamu hizmetleri uygulamasından kaynaklanacağı, Söz konusu kamu alacaklarının takip masrafları açısından da 6183 sayılı Kanun gereğince işlem yapılacağı, hüküm altına alınmıştır.
KAPSAMI Ancak kamu alacakları ile ilgili olarak Türk Ceza Kanunu’nun para cezalarının tahsil şekli ve hapse tahvili hakkındaki hükümleri saklı olup (6183 Md.1/2), çeşitli Kanunlarda Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği belirtilmiş olan her türlü alacaklar açısından da 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.
KAPSAMI Özel kanunlarında tahsil şekli gösterilmemiş amme nev’inden para cezalarının tahsil usulü de Türk Ceza Kanunu’na göre olacaktır.
KAPSAMI Kanunun 1. maddesinde devlet, il özel idareleri ve belediye gelirlerinin kapsamda dahil olduğu belirtildiğinden köy gelirlerinin 6183 sayılı Kanun kapsamında tahsili mümkün değildir. Bu mahiyetteki alacaklar, 442 sayılı Köy Kanunu’na göre tahsil edilir.
ASLİ VE FER’İ AMME ALACAKLARI Asli kamu alacakları; vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme giderleri ve para cezalarından oluşmaktadır. Fer’i kamu alacakları; kamu alacağının aslının vadesinde ödenmemesinden doğan alacaklardır; Bunların kapsamına; - 6183 sayılı Kanunun 51. maddesindeki gecikme zammı, - 6183 sayılı Kanunun 58. maddesindeki haksız çıkma zammı, - V.U.K.’nun 371. maddesindeki pişmanlık zammı, - V.U.K.’nun 112/3. maddesinde uyarınca dava konusu yapılan vergi uyuşmazlığını kaybedenlerden alınacak faizdir.
KAPSAMI Kamu Hizmeti Kavramı: Kamu idare ve müesseselerinin kamu hukukuna has usuller dairesinde ve bu hukuktan kaynaklanan yetki ve ayrıcalıklarla gösterdiği faaliyetler ile yaptığı hizmetlerdir. Kamu idarelerinin asli ve fer’i amme alacakları kapsamı dışında kalan fakat kamu hizmetlerine ait kanunların uygulamasından doğan alacakları da 6183 sayılı Kanun kapsamına dahil bulunmaktadır.
KAPSAMI Ancak kamu idarelerinin kamu hizmetlerinin uygulamasından doğan alacaklarının 6183 sayılı Kanun kapsamına dahil olabilmesi için söz konusu alacakların; akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğmamış olması gerekmektedir. Örneğin; kira sözleşmeleri, 2490 sayılı Kanuna göre yapılan okul, lojman sözleşmeleri, ihaleye dayalı birer özel hukuk sözleşmeleridir. Diğer taraftan bir kimse haksız fiil veya haksız iktisap nedeniyle devlet malına zarar vermiş ise veya devlet aleyhine zenginleşmiş ise bundan doğan alacak kamu alacağı niteliğinde olmayacaktır. Nitekim İ.İ.K.’nun 47.maddesinde devletin bir akitten veya haksız bir fiilden doğan alacakları hakkında İ.İ.K. Hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
KAPSAMI Haksız Fiil, bir kişinin başkasına kusurlu olarak, haksız yani hukuka aykırı fiili ile zarar vermesidir. Haksız İktisap; bir kişinin malvarlığında haklı bir sebep olmaksızın diğer kişinin malvarlığı aleyhine olan çoğalmadır.
KAPSAMI Asli ve fer’i amme alacakları ile kamu hizmetleri uygulamasından doğan alacakların cebren tahsili sırasında yapılan zor kullanma, ilan, haciz, taşıma, muhafaza, satış vb. giderler takip giderlerini oluştururlar ve 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilirler.
6183 sayılı Kanun 3 kısımdan oluşmaktadır. Kanunun 1 6183 sayılı Kanun 3 kısımdan oluşmaktadır. Kanunun 1. kısmında; kapsam, terimler, görevliler ve yetkililer belirtilmiş, amme alacaklarının korunması, ödeme, tehir, tecil ve gecikme zammı ile ilgili hükümlere yer verilmiştir. 2. kısmında, amme alacağının cebren tahsil ve takip esasları, menkul ve gayrimenkul malların haczi ve satışı ile ilgili hükümlere ve iflas yoluyla takip hükümlerine, 3.kısmında ise zamanaşımı, terkin, yasaklar ve cezalara yer verilmiştir.
TARAFLAR Kamu alacağının tarafları; kamu borçlusu ve kamu alacaklısıdır. - Kamu Borçlusu: Kamu alacağını ödemek mecburiyetinde olan gerçek ve tüzel kişiler, bunların kanuni temsilci veya mirasçıları, vergi mükellefleri, vergi sorumluları, kefil ve yabancı şahıs ve kurumların temsilcileridir. - Kamu Alacaklısı: Devlet, il özel idareleri ve belediyelerdir. Tahsil işlemleri, tahsil dairesi tarafından yürütülür. Tahsil dairesi; alacaklı Kamu idarelerinin 6183 sayılı Kanunu uygulamakla görevli dairesi, servisi, memuru ya da memurlarıdır.
Kamu alacaklısı, kamu alacağının takibini, mahalli tahsil dairelerine yaptırır. Fakat borçlu veya malları başka mahalde ise tahsil dairesi, borçlunun veya mallarının bulunduğu mahalde yapılacak takipleri, o mahaldeki tahsil dairelerine yaptırır. Ancak takibi yapacak olan bu tahsil dairesinin aynı kamu idaresine ait tahsil dairesi olması gerekmektedir. Örneğin bir ilin belediye tahsil dairesi, kamu borçlusunun ya da mallarının başka bir ilde bulunması durumunda bu ilin belediye tahsil dairesine kamu alacağını takip ettirebilir. Ancak il özel idare tahsil dairesine ya da maliye tahsil dairesine kamu alacağını tahsil ettiremez.
6183 sayılı Kanun, idareye tek taraflı icrai karar almak ve re’sen hareket etme yetkisi vermektedir. Şöyle ki; tek taraflı icrai karar alındığında, bu karar uygulanacağı kişinin rızasına bakılmaksızın yürütülmesi zorunlu hale gelir. Re’sen hareket yetkisi ise, idarenin kendisi tarafından, hiçbir aracı organ ya da gücün yardımına ihtiyaç olmaksızın, icrai kararın gereğini yerine getirmesi sonucunu yaratır.
KORUMAYA YÖNELİK ÖNLEMLER AMME ALACAĞINI KORUMAYA YÖNELİK ÖNLEMLER
1. TEMİNAT İSTENMESİ (Md.9) Teminat isteme, alacaklı tahsil dairesinin isteği üzerine, kamu borçlusunun malvarlığındaki kıymetlerden kendi seçtiklerini borcuna karşılık göstererek, kamu alacağını güvence altına almaya yönelik bir önlemdir. Teminat normal olarak kamu borçlusundan istenir. Ancak, duruma göre kanuni temsilci, mirasçı, ortak veya kefillerden de teminat istenebilir.
6183 sayılı Kanunun 9. maddesinde amme alacaklarının korunması amacına yönelik olarak hangi durumlarda teminat isteneceği, 10. maddesinde nelerin teminat olarak kabul edileceği, 12. maddesinde de teminat hükmünde olan eşyanın neler olduğu hüküm altına alınmıştır.
TEMİNAT İSTENMESİNİ GEREKTİREN HALLER - V.U.K.’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile aynı Kanunun 359. maddesinde sayılan kaçakçılık suçlarını oluşturan haller, - Türkiye’de ikametgahı bulunmayan bir kamu borçlusunun durumunun kamu alacağının tahsilini tehlikeye sokması, (tüm kamu alacaklarını kapsar ancak, dar mükellef gerçek kişiler için geçerlidir.)
Teminat istenmesi; vergi ziyaı veya kaçakçılık hallerinde zorunlu, diğer durumda ise ihtiyaridir. Vergi ziyaı veya kaçakçılık hallerinde teminat isteme yetkisi, vergi incelemesine yetkili olanlardadır. Aksi takdirde, takdir komisyonu kararına göre tarh edilen vergi üzerinden hesaplanan vergi ziyaı cezaları için teminat istenilmesi mümkün değildir. Teminat isteme durumunda kamu borçlusuna asgari 15 gün süre verilmelidir.(GT 281)
281 seri numaralı Tahsilat Genel Tebliğinde; vergi incelemesine yetkili olanlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden hem vergi aslını hem de kaçakçılık cezasını karşılayacak tutarda teminat istenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Teminat olarak kabul edilebilecek kıymetler; (Md. 10) A. Nakdi Unsurlar Para, Bankalar ve özel finans kurumları tarafından verilen süresiz teminat mektupları, Haz. Müs.’nca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler, Hükümet tarafından belirlenecek milli esham ve tahvilat,(en yakın borsa cetvellerinde yazılı değerlerinden %15 eksiği ile)
B. Ayni Unsurlar Teminat olarak kabul edilebilecek ayni unsurlar iki ayrı şekilde düzenlenmiştir. Bunlar; Borçlu tarafından seçilip alacaklı tahsil dairesince teminat olarak kabul edilenler, Borçlunun içlerinden herhangi birisini seçmeye gerek olmayan kanuna göre teminat hükmünde olan, ayni unsurlardır.
Buna göre kamu borçluları veya bunların lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı kamu idaresince haciz varakalarına dayanılarak haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar teminat olarak kabul edilebilir.(Md. 10/2) Diğer taraftan bar, otel, han, pansiyon, çalgılı yerler, sinemalar, oyun ve dans yerleri, birahane, meyhane, genelevler içerisinde bulunan eşya ve malzemeler bu müesseselerin işletilmesinden doğan kamu borçlarına karşı teminat hükmündedir. Ancak noterden onaylı kira akdinde gayrimenkul sahibinin demirbaşı olarak kaydedilen eşya ve malzeme teminat hükmünde değildir.
Örneğin; otel işletmesinin gelir veya kurumlar vergisi borcuna karşılık olarak içerisinde bulunan eşyalar teminat hükmünde iken, emlak vergisi ve/veya buna ilişkin ceza açısından teminat olarak değerlendirilemezler. Bu yerlerdeki mallar üzerindeki istihkak iddiaları alacaklı amme idaresinin teminat hakkını ortadan kaldırmaz. Ancak Medeni Kanunun 688. maddesinde yer alan mülkiyeti muhafaza koşulu ile yapılan satışlar, Borçlar Kanunu’nun 222. maddesine göre gerçekleşen taksitli satışlar kapsamındaki istihkak iddialarının alacaklı amme idaresi tarafından dikkate alınması zorunludur.
C. Şahsi Kefalet Teminat olarak gösterilecek malı bulunmayanlar, muteber bir şahsı, müşterek kefil ve müteselsil borçlu olarak gösterebilirler. (Md. 11) Şahsi kefalet, belirlenecek koşullara uygun olarak noterden onaylı bir mukavele ile tesis olunur. Alacaklı tahsil dairesi, şahsi kefaleti ve gösterilen kişiyi kabul edip etmemekte serbesttir. Kefil olarak gösterilen kişinin muteber bir kişi olup olmadığı konusunda da tahsil dairesinin takdiri söz konusudur.
Şahsi kefalet ancak müteselsil kefil ve müşterek borçlu olarak gösterilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde adi kefaletin kabulü mümkün değildir. Adi kefalette, alacaklının öncelikle borçluya başvurması gerekir. Alacağını kefilden isteyebilmesi için borçlunun kefalet akdinden sonra iflas etmiş olması, takibin sonuçsuz kalması ya da borçlu aleyhine Türkiye’de takibin olanaksız hale gelmesi gerekir. Oysa müteselsil kefalet ve müşterek müteselsil borçlulukta alacaklı asıl borçluya başvurmadan kefil aleyhine takibata geçebilir.
Amme borçlusu tarafından gösterilen teminatın sonradan kısmen ya da tamamen değerini kaybetmesi ya da borç miktarının artması halinde alacaklı tahsil dairesi teminatın tamamlanmasını veya yerine başka bir teminat gösterilmesini isteyebilir. (Örneğin teminat olarak teminat mektubu verilmesi ve mektubu veren bankanın tasfiyeye girmesi durumu) Diğer taraftan kamu borçlusu verdiği teminatı kısmen veya tamamen aynı değerde başka teminatlar ile değiştirebilir.
TEMİNAT GÖSTERİLMESİNİN SONUÇLARI Gösterilen teminat ödeme süresi içinde ödenmeyen amme borçlarına karşılık olarak paraya çevrilir ya da teminat olarak gösterilen şahsi kefilin takibine başlanır. Ödeme süresi içinde ödenmeyen teminatlı alacakların tahsilinde 56. maddede yer alan özel takip usulü uygulanır. Ödeme emrine karşı dava açılması durumunda (teminat gösterilmiş olması kaydıyla) takip işlemleri mahkeme kararına kadar durdurulur.
TEMİNAT GÖSTERİLMESİNİN SONUÇLARI Vergiden borcu olanlardan teminat gösterenlerin yurt dışına çıkmalarına izin verilir. Kamu alacağının teminata bağlanması, tahsil zamanaşımını keser. Kamu borçlusu, kamu alacağının teminata bağlanması halinde tecil hükümlerinden yararlanabilir. (Md. 48) Sermayesi paylara bölünmeyen ortaklığın herhangi bir ortağının kamu borcuna karşılık, ortak veya ortaklık tarafından teminat gösterilmesi, ortaklığı fesholmaktan kurtarır. (Md. 34)
TEMİNAT İSTENMESİNİN SONUÇLARI Kamu borçlusundan teminat istenmesini gerektiren durumların varlığı, aynı zamanda ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk uygulamalarına yol açar. Bu durumda kamu borçlusunun teminat istenen alacağının miktarı ile sınırlı olarak ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz uygulamaları söz konusu olacaktır.
İHTİYATİ HACİZ UYGULAMASI
İhtiyati Haciz; İleride tahakkuk edecek olan veya henüz ödeme vadesi gelmemiş bulunan ya da vadesi geçtiği halde ödeme emri tebliğ edilmemiş bulunan amme alacağının tahsil güvenliğini sağlamak üzere yapılan bir haciz şeklidir.(Md. 13)
İhtiyati Haciz Uygulamasına Yol Açan Haller 1. Teminat istenmesini gerektiren haller,(Md.13/1) 2. Borçlunun belli bir ikametgahının bulunmaması,(Md.13/2) 3. Borçlunun kaçmış olması veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapma ihtimalinin bulunması,(Md.13/3) 4. Borçludan teminat göstermesi istenildiği halde belli sürede teminat veya kefil göstermemiş olması ya da şahsi kefalet teklifinin veya gösterdiği kefilin kabul edilmemiş olması,(Md.13/4)
5. Mal bildirimine çağrılan borçlunun belli süre içinde (7 gün) mal bildiriminde bulunmamış veya noksan bildirimde bulunmuş olması, (Md.13/5) (Burada ihtiyati hacze konu olacak borç, ödeme emrine konu olmayan borçtur) 6. Para cezasını gerektiren fiil dolayısıyla kamu davası açılması, (Md.13/6) 7. 6183 sayılı Kanunun 27, 29 ve 30. maddeleri uyarınca iptali istenen hükümsüz tasarrufların varlığı,(Md.13/7)
İHTİYATİ HACZİN KALDIRILACAĞI DURUMLAR İhtiyati hacze karşı açılan davada ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesi, Teminat gösterilmesi, İhtiyati haciz nedeninin ortadan kalkması, Borcun ödenmesi Diğer taraftan ihtiyati haciz kalkana kadar veya kesin hacze dönüşene kadar, ihtiyati haciz uygulaması devam edecektir.
İhtiyati Haciz uygulama yetkisi; ihtiyati haczi uygulayacak olan kamu idaresinin mahalli en büyük memuru olup, ilde vali, ilçede ise kaymakam veya bunların yetkili kıldığı memurlardır. İhtiyati haczin uygulanabilmesi için öncelikle ihtiyati haciz kararının alınması daha sonra ihtiyati haciz varakasının düzenlenmesi gerekmektedir. Diğer taraftan tahakkuk etmemiş kamu alacakları ile ilgili olarak önce Defterdarlıktan (Vergi Dairesi Başkanlığı) ihtiyati tahakkuk kararı alınması gerekmektedir.
İhtiyati Haciz Uygulama Şekli; İhtiyati haciz, normal haczin tabi olduğu düzenlemelere göre yapılacaktır. Buna göre borçlunun; mal bildiriminde gösterdiği veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından kamu alacağına yetecek miktarı tahsil dairesince haczolunacaktır.
İhtiyaten haczolunan mallar, istenildiği zaman para veya ayın olarak verilmek ve bu hususu temin için malların değerleri depo edilmek veya tahsil dairesinin bulunduğu mahalde ikametgah sahibi bir kişinin müteselsil kefil gösterilmesi koşulu ile borçluya bırakılabilecektir. (Md. 14) Diğer taraftan mal üçüncü şahısların elinde iken haczolunmuşsa, bu mal taahhüt senedi alınmak suretiyle üçüncü kişide bırakılabilir. (Md.14)
Haklarında ihtiyati haciz uygulananlar, haciz uygulanması, gıyapta yapılan hacizlerde haczin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde “usul ve neden” unsurları çerçevesinde alacaklı tahsil dairesinin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesinde dava açabilirler.(Md.15) (İ.Y.U.K. 37. maddesinde 6183 sayılı Kanun uygulamasından doğan uyuşmazlıklarda, ödeme emrini düzenleyen dairenin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesinin yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır.)
İhtiyati Haczin Kaldırılması Kamu borçlusu, 10. maddede sayılan teminatlardan (menkul mallar haricinde) herhangi birisini (kamu alacağını karşılayacak değerde olması şartıyla) teminat olarak gösterdiği takdirde, ihtiyati haciz, haczi koyan tahsil dairesi tarafından kaldırılacaktır. Ancak şahsi kefalet gösterilmesi ihtiyati haczi kaldırmaz.
İHTİYATİ HACİZ KONUSU KAMU ALACAKLARININ TAKİP USULÜ İhtiyati hacze konu kamu alacakları, teminatsız alacaklar gibi değerlendirilir. Ödeme vadesi geldiği halde ödeme yapılmazsa, ödeme emri çıkarılır yine ödeme yapılmazsa ya da dava yoluna gidilmezse ya da 7 günlük dava açma süresi sona ererse ihtiyati haciz kesin hacze çevrilir.
İhtiyati Haczin Sonuçları İhtiyati haciz uygulanan mallar üzerindeki borçlunun zilyetliği ve tasarruf hakkı sona erer. Henüz tahakkuk etmemiş borçları ihtiyati tahakkuka konu edilir.
İhtiyati Hacizde Süre İhtiyati haciz sebeplerinin mevcudiyeti halinde ihtiyati haczin hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın, ihtiyati haczin gayesine uygun hareket etmek üzere, teminat istenmeden önce 13. madde hükmü müsait bulunmaktadır ve bu şekilde hareket edilmesi gerekmektedir. (GT 281)
İHTİYATİ TAHAKKUK UYGULAMASI
İhtiyati Tahakkuk Uygulaması; ileride tahakkuk edecek olan kamu alacağının belirli şartların mevcut olması durumunda daha önceden korunmasını sağlayan bir uygulamadır. İhtiyati tahakkuk uygulaması sonucu, kesin bir borç ortaya çıkmaz, bu uygulamanın işlerliği ve etkinliği, ihtiyati hacizle birlikte uygulanmakta olmasıyla gerçekleşir.
Kapsam İhtiyati tahakkuk; gelir vergisi, kurumlar vergisi, gider vergileri (KDV), damga vergisi, veraset ve intikal vergisi ve bu vergilere ait zam ve cezalar için uygulanabilir.(GT 359) Bunların dışında kalan amme alacakları için ihtiyati tahakkuk uygulanması söz konusu değildir.
İhtiyati tahakkukun düzenlendiği 17 İhtiyati tahakkukun düzenlendiği 17. maddede, ihtiyati tahakkuk uygulaması için herhangi bir süre belirtilmemiştir. Dolayısıyla anılan madde de yer alan şartların mevcut olması durumunda, ihtiyati tahakkuk derhal uygulanır ve kamu alacağının özel kanuna göre tahakkukuna kadar devam eder.
İhtiyati Tahakkuka Yol Açan Nedenler 1. İhtiyati haciz uygulanmasına yol açan nedenlerden; - Teminat istenmesini gerektiren hallerin varlığı, - Borçlunun belli ikametgahının olmaması, - Borçlunun kaçmış olması veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara başvurması ihtimalinin olması, - Mal bildirimine çağrılan borçlunun belli süre içinde mal bildiriminde bulunmamış veya noksan bildirimde bulunmuş olması,
İhtiyati Tahakkuka Yol Açan Nedenler 2. Kamu alacağının tahsiline engel olunması durumunda mükellef hakkında takibata girişilmiş olması, 3. Bir teşebbüsün muvazaalı olması ve gerçekte başkasına ait olduğu hakkında delillerin bulunmuş olması,
İhtiyati tahakkuk, vergi dairesi müdürünün yazılı isteği üzerine defterdarın ihtiyati tahakkuk uygulamasına ilişkin yazılı emri üzerine uygulanır. Haklarında ihtiyati tahakkuk üzerine ihtiyati haciz uygulananlar, ihtiyati tahakkukun nedenleri ve miktarına karşı, ihtiyati haczin uygulanması, gıyapta yapılan hacizlerde haczin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait vergi davası işlerine bakan vergi mahkemesinde dava açabilir.
İhtiyati tahakkuk; beyannameye dayalı tarhiyatta düzeltilmesi ve kamu alacağının ilgili olduğu kanuna göre yapılan tarhiyata karşı dava açılması halinde düzeltilmesi olmak üzere iki şekilde düzeltilir. İhtiyati tahakkuk, beyanname verme süresi gelmemiş bir kamu alacağı için yapılmış olduğu takdirde, süresi geldiğinde mükellef tarafından beyanname verilir ise bu beyannameye göre yapılacak kesin tahakkuka göre düzeltilecektir. Ancak bu düzeltmenin yapılması için beyannamenin incelenerek kabul edilmiş olması gerekmektedir.
Diğer taraftan kamu alacağının ilgili olduğu kanuna göre yapılan tarhiyata karşı dava açılması halinde ihtiyati tahakkuk yargı organının kesinleşen kararına göre düzeltilecektir.
İPTAL DAVASI
Kamu alacaklarının korunması amacıyla açılan iptal davası; borçlunun, alacaklıların zararına olarak yaptığı bazı tasarruflarını hükümsüz hale getirmek amacıyla açılan bir davadır. İptal davasının açılabilmesi için alacağın tahsili amacıyla borçlu nezdinde yapılan takibatta sonuç alınamamış olması gerekmektedir. Yapılan takip sonunda, borçlunun iptal davasına konu olabilecek tasarruflarının dışında kalmış malvarlığının bulunması veya teminat gösterilmiş olması halinde iptal davası açılma gereği ortadan kalkar.
Tahsil daireleri bu durumu, kamu borçlusunun haczedilebilecek başka malı olmadığını belirten “haciz tutanağı” veya “aciz belgesi” ile belgelendirebilir veya borçlunun mal bildiriminde bulunmadığını delil olarak gösterebilirler.
İptal davası ile alacaklı malın mülkiyetini elde etmez İptal davası ile alacaklı malın mülkiyetini elde etmez. Borçlunun iptale tabi bir tasarrufla elinden çıkardığı mal, bu tasarruf sonunda mal sahibi durumunda olan şahsın mamelekinde kalmaya devam eder. Fakat iptal ile alacaklı o malı sanki borçluya aitmiş gibi haczettirmek ve paraya çevirmek hakkına sahip olur.
6183 sayılı Kanunun 24. maddesinde iptal davasının umumi mahkemelerde açılacağı belirtilmiştir. Bu nedenle iptal davası alacak tutarına bağlı olarak sulh hukuk ya da asliye hukuk mahkemelerine açılması gerekmektedir.
İptal davası, borçlu ile hukuki işlemlerde bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimselerle, bunların mirasçılarına ve kötü niyet sahibi diğer üçüncü şahıslara karşı açılır.(Md.25) İptal davasının borçlu ile hukuki işlemlerde bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimselerle, bunların mirasçılarına karşı açılabilmesi için bu sayılan kişilerin kötü niyetli olması şartı aranmamaktadır.
İptal davasının üçüncü şahıslar aleyhine açılabilmesi için bu kişilerin kötü niyetli olması gerekmektedir. Ayrıca bir malın üçüncü şahıslar arasında kötü niyetle ve zincirleme temlikinde, bunların her biri aleyhine iptal davası açılabilir.
İPTAL DAVASI AÇILABİLECEK HALLER İptal davası açılmasına yol açan nedenler; 1. Hükümsüz sayılan ivazsız tasarrufların bulunması,(Md. 28) 2. Hükümsüz sayılan rehinlerin ve ödemelerin bulunması,(Md. 29) 3. Kamu alacağının tahsiline imkan bırakmamak amacıyla yapılan tasarrufların bulunması, (Md.30)
İPTAL DAVASI AÇILABİLECEK HALLER Hükümsüz sayılan tasarrufların bulunması; 6183 sayılı Kanunun 28. maddesi uyarınca bağışlama sayılan tasarruflar şunlardır; 1. Üçüncü dereceye kadar kan hısımlarıyla, eşler ve ikinci dereceye kadar sıhri hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarruflar, 2. Kendi verdiği malın, akdin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun karşılık olarak çok aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler, 3. Borçlunun kendisine veya 3.şahıs lehine kaydı hayat şartıyla irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler,
Hükümsüz sayılan tasarrufların iptal davasına konu edilebilmesi için ödeme süresinin başladığı tarihten (ödeme emri tebliği + 7 gün) geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme süresinin başlamasından sonra yapılmış olması gereklidir.
İPTAL DAVASI AÇILABİLECEK HALLER Hükümsüz sayılan rehin ve ödemelerin bulunması; 6183 sayılı Kanunun 29.maddesinde; 1. Borçlunun teminat göstermeyi önceden taahhüt etmiş olduğu hallerin dışında, borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinlerin, 2. Borca karşılık para veya mutad ödeme vasıtalarından başka şekilde yapılan ödemelerin, 3. Vadesi gelmemiş olan bir borç için yapılan ödemelerin, Hükümsüz olduğu ve iptal davasına konu edileceği hüküm altına alınmıştır.
İPTAL DAVASI AÇILABİLECEK HALLER 6183 sayılı Kanunun 30. maddesinde, borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde kamu alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak amacıyla borçlu tarafından yapılan bir taraflı işlemlerle, borçlunun maksadını bilen veya bilmesi gereken kimselerle yapılan bütün işlemlerin tarihleri ne olursa olsun hükümsüz olduğu hüküm altına alınmıştır.
İptal Davası Açabilme Süresi 6183 Md. 26’da iptal davasının, iptale konu olan tasarrufların yapıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde açılabileceği hüküm altına alınmış olup söz konusu bu süreyi uzatan veya kesen haller bulunmamaktadır. (Hak düşürücü süredir.)
İptal Davasının Sonuçları İptal davasının açılmasını gerektiren hallerin varlığı ihtiyati haciz nedenidir. İptali istenen işlem ve tasarrufların konusunu teşkil eden mallar, bu mallar elden çıkarılmışsa elden çıkartanın diğer malları üzerinde ihtiyati haciz uygulanarak alacak güvence altına alınır. İptal davasının kazanılması halinde alacaklı kamu idaresi, davaya konu olan mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde eder.Yani dava konusu malı haczeder ve satar, satıştan elde ettiği bedelden alacağını tahsil eder.
İptal Davasının Sonuçları Alacaklı kamu idaresinin iptal davasını kazanması sonucunda, iptal edilen tasarruf ve işlemlerden faydalananlar elde ettiklerini, elden çıkarmışlarsa takdir edilecek bedelini vermek zorundadırlar. Bu kişiler verdiklerine karşılık olarak kamu idaresinden herhangi bir talepte bulunamazlar. İptal davaları ayni bir dava olmadığından, bu davalar kazanıldığı takdirde iptale konu olan mal, kamu borçlusunun mülkiyetine geri dönmez. Üçüncü şahıs mala sahip olmaya devam eder.
KAMU ALACAĞINI KORUMAYA YÖNELİK DİĞER DÜZENLEMELER Kamu alacağına rüçhaniyet tanınması, Ortaklığın feshinin istenebilmesi, Mahsup, Yurtdışına çıkış yasağı,
Kamu Alacağına Rüçhaniyet Tanınması 6183 sayılı Kanunun 21. maddesinde, üçüncü şahıslar tarafından haczedilen malların paraya çevrilmesinden önce o mal üzerinde kamu alacağı için de haciz konulduğu takdirde, bu alacağın hacze iştirak edeceği ve satış bedelinin aralarında garameten paylaştırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Garameten taksim yapılabilmesi için şu şartların varlığı gerekmektedir; 1. Üçüncü şahıslar tarafından konulmuş bulunan bir haciz olmalıdır. 2. Önce konulan hacizden sonra kamu alacağı için de haciz konulmuş olmalıdır. 3. Kamu alacağı için konulmuş olan haczin malın paraya çevrilmesinden önce konulmuş olması gereklidir.
Kamu alacaklarına rüçhaniyet tanınmamış olsa idi; bu alacaklarda sıra cetveline dahil edileceklerdi. Doğal olarak kamu alacağına sıra gelinceye kadar daha ön sıralardaki alacaklar tahsil edilecek, paranın bitmesi durumunda amme alacağının tahsil edilememesi durumu ortaya çıkacaktı.
Örnek: Bir borçlunun vergi dairesine 30. 000 YTL borcu bulunmaktadır Örnek: Bir borçlunun vergi dairesine 30.000 YTL borcu bulunmaktadır. (A) şahsına olan 10.000 YTL borcu için arabasına haciz konulmuş ve araba satılmadan vergi dairesi hacze iştirak etmiş ise, arabanın satışından 38.000 YTL elde edilmiş olması ve 2.000 YTL masraf yapılmış olması durumunda, satış bedeli nasıl paylaştırılacaktır? Satış bedelinden önce masraf düşülür. Kalan tutar vergi dairesi ile (A) şahsı arasında garameten pay edilir.Bu durumda kalan tutar olan (38.000-2.000=) 36.000 YTL garameten pay edilir.
=(36.000x30.000)/40.000 =27.000 YTL Bu durumda vergi dairesinin alacağı pay 27.000 TL olacaktır.
Kamu alacaklarının rüçhaniyeti düzenlenirken rehinli alacaklar korunmuştur. Başka bir deyişle rehinli alacaklıların hakları saklı tutulmuştur. Ancak, gümrük vergisi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulun aynından doğan kamu alacakları, o eşya veya gayrimenkul bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan önce gelmektedir. MTV ile buna bağlı fer’i alacaklar da bu kapsamdadır.(2002/8 no.lu T.İ.G.)
5479 sayılı Kanunla 6183 sayılı Kanunun 21. maddesinin 1 5479 sayılı Kanunla 6183 sayılı Kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasının sonuna eklenen hükümle genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için tatbik edilen hacizlerde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesi hükmünün uygulanmayacağı belirtilerek, 3. şahıslar tarafından haczedilmiş mallara, maddede belirtilen amme alacakları için rehinden sonra haciz konulması halinde, rehinden önce 3. şahıslar tarafından tatbik edilmiş olan hacizlere iştirak edilmesi imkanı sağlanmıştır.
Borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde, kamu alacakları hakkında İ.İ.K.’nın 206. maddesine göre işlem yapılacaktır. Buna göre amme alacağı imtiyazsız adi alacaklardan önce gelmek üzere 3. sırada imtiyazlı alacaklara dahil olacaktır.
Bu sıranın önceliğini alan bir alacak olması halinde, amme alacakları da öncelikli alacakla aynı sırada yer alacak ve bu alacaklar tamamen tahsil edilinceye kadar diğer imtiyazlı alacaklara bir pay ayrılmayacaktır. Öncelik hakkı bulunan alacak ile amme alacağı toplamının, bu sıraya tahsis edilen tutardan fazla olması halinde ise tahsis edilen tutarın garameten taksim edileceği tabiidir.
Öte yandan, 2004 sayılı Kanunun 206. maddesine göre 3 Öte yandan, 2004 sayılı Kanunun 206. maddesine göre 3. sırada yer alan alacaklar arasında önceliğe sahip bir alacağın bulunmaması halinde, amme alacağı ile bu sırada yer alan alacaklar birlikte işleme tabi tutularak garameten taksim suretiyle paylarını alacaklardır.
Ortaklığın Feshinin İstenebilmesi 6183 sayılı Kanunun 34. maddesinde; borçluya ait mal bulunmadığı veya kamu alacağını karşılamaya yetmediği ya da borçlu ya da ortaklık tarafından teminat gösterilmediği takdirde, borçlunun sermayesi paylara bölünmeyen ortaklıklardaki (şahıs şirketi) hisselerinden kamu alacağının tahsili için ortaklığın feshini istenebileceği, söz konusu bu düzenlemenin sermayesi paylara bölünen komandit şirketlerin komandite ortaklarının borçları için bu şirketler hakkında da uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Ortaklığın feshinin istenebilmesinin şartları; 1. Borçlu ya sermayesi paylara bölünmeyen bir ortaklıkta hisse sahibi olmalı veya sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin komandite ortağı olmalı, 2. Tahakkuk etmiş bir kamu alacağı olmalı, 3. Borçluya ait mal bulunmamış olmalı veya kamu alacağını karşılamaya yetmemiş olmalı, 4. Borçlu veya ortaklık tarafından teminat gösterilmemiş, olmalıdır.
MAHSUP 6183 sayılı Kanunun 23. maddesinde, tahsil edilip de kanuni nedenlerle reddi gereken kamu alacaklarının, mükelleflerin reddiyatı yapacak olan kamu idaresine olan muaccel borçlarına mahsup edilmek yoluyla reddolunacağı hüküm altına alınmıştır.
YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI 5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun 22. maddesinde; vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili olan makamlara bildirilenlere, pasaport veya seyahat vesikası verilmeyeceği, verilmişse geri alınacağı, bu kişilerin yurt dışına çıkışlarının engelleneceği hüküm altına alınmıştır.
Yurt Dışına Çıkış Yasağı Uygulamasının Şartları; 1. Kesinleşmiş bir kamu alacağı olmalıdır; (GT 395) 6183 sayılı Kanunun 1 ve 2. maddelerinde belirtilen kamu alacakları için uygulanabilir. Yurt dışı çıkış yasağının uygulanmasına neden olacak kamu alacakları, kesinleştiği halde ödenmemiş olan ve varsa ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk uygulamasına konu olan alacakların toplamıdır. Aksi takdirde tarhiyat aşamasında olan ya da dava konusu edilmiş ve bu nedenle henüz kesinleşmemiş olan kamu alacakları için uygulanması mümkün değildir.
Ayrıca tecil edilmiş veya teminat altına alınmış ya da haciz yolu ile tahsili garanti altına alınmış olan kamu alacakları için de uygulanmayacağı gibi aciz halinde oldukları tespit edilenler hakkında da uygulanmayacaktır. (GT 395) 2. Kamu alacağının tutarı 25.000 YTL’yi geçmelidir.
Yurt Dışına Çıkış Yasağının Kaldırılması a. Kesin Olarak Kaldırılması: Yasağın uygulanmasına neden olan borcun ödenmesi, terkini, teminata bağlanması veya zamanaşımına uğraması, b. Geçici Olarak Kaldırılması: Kamu borçlularının tedavi veya iş amaçlı olarak yurt dışına çıkabilmelerine vergi dairesi başkan veya müdürü tarafından izin verilebilir. Ancak bunun için borçlunun öteden beri borç ödeme konusunda iyi niyetli olduğu ve borç ödeme veya tedavi olanağını yitirebileceği kanaatine varılmış olması gerekmektedir. Ayrıca yasağın geçici olarak kaldırılmasının kamu alacağının takip ve tahsilini olumsuz etkilemeyecek olması gerekmektedir.
KANUNİ TEMSİLCİLERİN SORUMLULUĞU Kanuni temsilcilerin kamu alacaklarından sorumluluğu, vergiler açısından V.U.K.’nda, diğer kamu alacakları açısından ise 6183 sayılı Kanunda düzenlenmiştir. Kanuni temsilcilerin ödevlerini yerine getirmemeleri yüzünden, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıf ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlıklarından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı kamu alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenlerin şahsi varlıklarından alınır. (V.U.K. Md. 10/2, 6183 Mük.Md.35/1)
Tüzel kişilerin tasfiyeye girmiş veya tasfiye edilmiş olması, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Kanuni temsilcilerin sorumluluğundan söz edebilmek için; amme alacağının mükelleflerin malvarlığından tamamen ya da kısmen alınamamış ya da alınamayacağının anlaşılmış olması gerekmektedir.
Mirası reddetmemiş mirasçıların sorumluluğu, mirastan düşecek miktar ile sınırlıdır.(Md.7) (Ölüm ile vergi cezaları düştüğünden mirasçıların vergi cezalarından dolayı sorumluluğu söz konusu değildir.) Tasfiye memurları ya da tasfiyeyi yürütenler, kamu idarelerinin her türlü alacaklarını ödemeden veya ödemek üzere ayırmadan önce tasfiye sonucunda elde edileni dağıtamayacakları gibi bunlar üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunmaları da mümkün değildir. Aksi takdirde tahakkuk etmiş ve edecek amme alacaklarından sorumlu olurlar. (6183 Md. 33)
Kamu alacağını borçlusundan kesip tahsil dairesine ödemek zorunda olan gerçek ve tüzel kişilerin, bu görevlerini zamanında yerine getirmemeleri halinde ödenmeyen alacakla ilgili olarak sorumlulukları söz konusudur. (6183 md.22) Limited şirket ortakları, şirketten tahsil imkanı bulunmayan kamu alacaklarından sermaye hisseleri oranında sorumludurlar. (6183 Md.35)
Limited Şirket Ortakları Ltd. şirket ortakları hakkında takibe geçilebilmesi için Kanunun 54. ve müteakip maddelerine göre şirket hakkında yapılan takip muameleleri sonucunda amme alacağının şirketten tahsil imkanının bulunmaması gerekmektedir. Bunun için;
Şirketin haczedilen malvarlığının, tespit edilen değerlerinin amme alacağını karşılamaması veya satış yapılmasına rağmen amme alacağının tamamen tahsil edilememiş olması, Şirketin haczi kabil herhangi bir malvarlığının bulunmaması, Şirketin iflasının istenmiş olması veya iflasın açılmış olması hallerinde amme alacağının iflas yoluyla takip sonucunda da tahsil edilemeyeceği kanaatinin oluşması, Yapılan araştırmalara rağmen bulunamaması, gibi alacaklı tahsil dairesinin takdir ve tespitlerine dayalı hallerdir.
Ortaklar Hakkında Yapılacak Takipte Dikkat Edilecek Hususlar Amme alacağının ait olduğu dönemde ve ödeme zamanında şirket ortaklarının kimler olduğu ve bu ortakların sermaye hisseleri belirlenecek, Her bir ortağın sermaye hissesine göre takip konusu amme alacağından sorumlu olduğu miktar belirlenecek, İlgili dönemde pay devri nedeniyle farklı kişilerin ortak olması halinde, bu kişiler hakkında müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre takip yapılacak, Takip muamelesine, ödeme emri tebliği suretiyle başlanacaktır.
Ayrıca TTK’na göre aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecbur oldukları hükme bağlandığından, haklarındaki takip Mük. 35. madde uyarınca, amme alacağının tamamından müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre yapılacaktır.
Anonim Şirket Ortakları TTK uyarınca, yönetim kuruluna ait olan şirketi temsil ve idare yetkisinin; esas sözleşme ile yönetim kurulu üyelerinden en az biri veya birden fazlasına veya esas sözleşmede genel kurula veya yönetim kuruluna verilecek yetki ile yönetim kurulu üyesi olmaları şartıyla murahhas üyelere veya şirkette pay sahibi olmasalar bile sorumlu müdürlere devredebileceklerdir.
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta idare ve temsil yetkisi verilen kişi ya da kişilerden birinin mutlaka yönetim kurulu üyelerinden biri olması gerekir ve bu yetki sınırlandırılamaz. Ayrıca; Temsil yetkisine ilişkin noter tasdikli yetkili organ (yönetim kurulu veya genel kurul) kararı, Şirketi temsil yetkisi verilen kişilerin kimler olduğu, Ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmiş olması gerekir.
6183 sayılı Kanun uygulamasında; İki veya daha fazla hükmi şahsın birleşmesi halinde yeni kurulan hükmi şahıs, Devir halinde devir alan hükmi şahıs, Bölünme halinde bölünün hükmi şahsın varlıklarını devralan kurumlar, Şekil değiştirme halinde yeni hükmi şahıs, Birleşen, devir alınan, bölünen veya eski şekildeki hükmi şahıs ya da şahısların yerine geçer.
Kamu Alacaklarının Ödenmesi Kamu alacaklarının özel Kanunlarında belirtilen zamanlarda ödenmesi gerekmektedir. (Md.37/1) Özel Kanunlarında ödeme zamanı belirtilmemiş olan kamu alacakları, Maliye Bakanlığı’nca belirlenecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödenir.(Md.37/2) Kamu alacağının vade günü, ödeme süresinin son günü olup, vade tarihinden önce ödeme yapılması mümkündür.
Özel Kanunlarında ödeme yeri gösterilmemiş kamu alacakları, borçlunun ikametgahının bulunduğu yer tahsil dairesine ödenir. Ancak özel Kanunlarında ödeme yeri gösterilmiş olsun olmasın başka belediye sınırları içindeki tahsil dairesine ödeme yapılması mümkündür. Ancak bunun için tahsil dairesinin aynı türden olması şarttır.
ÖDEME ŞEKİLLERİ Kamu alacaklarının ödenmesinde genel kural, alacaklı tahsil dairesinin yetkili ve sorumlu memurları tarafından verilecek makbuz karşılığı yapılmasıdır.(Md.40/1) Makbuz karşılığı yapılmayan ödemeler ile yetkili ve sorumlu memurlardan başkalarına yapılan ödemeler geçerli sayılmaz.
Özel Ödeme Şekilleri Özel ödeme şekilleri şunlardır; 1. Çizgili çek, 2. Bankadaki mükellefin hesabından aynı bankadaki vergi dairesinin veya Merkez Bankasının hesabına aktarma (münakale emri), 3. Vergi dairelerinin veya Merkez Bankasının hesabı bulunan bankalara bu daireler hesabına, 4. Banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar ile
Bankalarca tahsil edilen paraların T. C Bankalarca tahsil edilen paraların T.C. Merkez Bankasına aktarılma süresi, tahsil edildikleri tarihten itibaren en çok 7 gündür. Bankalarca tahsil edilen paraların süresinde T.C. Merkez Bankasına aktarılmaması durumunda, söz konusu kamu alacağı, tahsilatı yapan bankadan gecikme zammı uygulanarak tahsil olunur.
Ayrıca tahsilatı yapan bankanın şube müdürleri, postane ve posta çek merkezi müdürleri tahsil edilen paraların aktarılmasından sorumludur. Sorumlulardan ödemeye konu kamu alacağının %10’u oranında ayrıca ceza tahsil olunmaktaydı. Ancak Anayasa Mahkemesi sorumlulara tatbik edilecek ceza uygulamasına ilişkin düzenlemeyi iptal etmiştir.
Kredi kartıyla yapılan ödemelerin, işlem tarihini takip eden günden itibaren azami 20 gün, postaneler vasıta kılınmak suretiyle yapılan ödemelerin ise azami 10 gün içinde ilgili vergi dairesine aktarılması gerekmektedir. Bu süreler içinde ilgili vergi dairesine aktarım gerçekleştirilmediği takdirde, tahsilatı yapan kuruluşlardan gecikme zammı tahsil edilecektir.
Özel Ödeme Şekillerinde Ödeme Tarihi - Çizgili çekin, tahsil dairesine veya bankaya verildiği gün, (posta ile gönderilmesi halinde tahsil dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarih) - Paranın bankaya yatırıldığı gün, - Aktarma emri üzerine paranın tahsil dairesi hesabına geçtiği gün, - Banka kartı, kredi kartı ve benzeri kartlar ile yapılan ödemelerde işlemin kartla yapıldığı, Tarihte ödenmiş sayılır.
6183 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesi uyarınca 31. 12 6183 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesi uyarınca 31.12.2007 tarihine kadar uygulanmak üzere, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar dahil iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları ile bunların müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri, kamu bankaları, büyükşehir belediyeleri, belediyeler, il özel idareleri ve bunlara ait tüzel kişilerin veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşların ve borcunu ödemede çok zor duruma düştüğü inceleme raporu ile tespit edilen ve vergi dairelerine bu Kanun kapsamına giren borcu bulunan diğer mükelleflerin (tüzel kişiliği bulunanların ortaklarına ait olanlar dahil);
Devlete ait olan ve bu Kanun kapsamına giren borçlarına karşılık, mülkiyeti bu idarelere ait ve üzerinde herhangi bir takyidat bulunmayan taşınmazlarından genel bütçeye dahil daireler ve katma bütçeli idarelerce ihtiyaç duyulanlar ile 5084 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilecek olanlar, takdir edilecek değeri üzerinden, Maliye Bakanlığınca satın alınabilir.
Bu idarelerin satın alınan taşınmazlarının tapu işlemlerine esas olan ve yukarıda belirtilen şekilde tespit edilen değerine eşit tutarda Devlete ait olan ve bu Kanun kapsamına giren borçları terkin edilir.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin esas ve usuller 433 seri numaralı Genel Tebliğde yer almaktadır.
Kamu Alacağının Ödenmesinde Mahsup Sırası 1. Rızaen Yapılan Ödemelerde; Kamu alacağına karşılık rızaen yapılan ödemeler sırasıyla; - Ödeme süresi başlamış henüz vadesi geçmemiş, - İçinde bulunulan takvim yılı sonunda zamanaşımına uğrayacak, - Aynı tarihte zamanaşımına uğrayacak alacaklarda her birine orantılı olarak, - Vadesi önce gelen ve teminatsız veya az teminatlı olana, Mahsup edilir.
Rızaen yapılan ödemelere ilişkin esaslar; - Mahsup işleminde her bir alacak aslının fer’ileri ile birlikte tahsil edilmesi gerekmektedir. Ancak mahsup edilecek tutarın alacak aslı ve fer’ilerinin tamamını karşılamaması halinde mahsup, alacak aslı ve fer’ilerine orantılı olarak yapılacaktır. - Ödeme süresi başlamış, henüz vadesi geçmemiş alacağın aynı vadeli birden fazla türden olması ve yapılan ödemenin alacağın tamamını karşılamaması halinde, ödemenin mahsubu borçlunun talebi doğrultusunda yapılacaktır. Borçlunun talebi olmaması durumunda tamamı karşılanabilen alacaktan başlanarak ödeme mahsup edilecektir.
Ödeme süresi başlamış vadesi geçmemiş aynı vadeli birden fazla türden alacaklara karşılık yapılacak kısmi ödemelerde; Aynı vadeli alacakların, örneğin GV ve fon payı gibi, sadece asli alacaklardan oluşması halinde, orantılı olarak; Aynı vadeli alacakların asli ve fer’i alacaklardan, örneğin GV, gecikme faizi, vergi ziyaı cezası, fon payı, gecikme faizi, vergi ziyaı cezasından oluşması halinde, GV ve buna ait gecikme faizi bir grup, fon payı ve gecikme faizi ayrı bir grup, vergi ve fon payına ait cezaların her biri de ayrı ayrı birer grup olarak dikkate alınacaktır.
Söz konusu gruplardan borçlunun talebi bulunması halinde bu talep doğrultusunda, talep bulunmaması halinde tamamı karşılanabilen alacak grubundan başlamak üzere, Orantı hükmü de göz önünde bulundurulmak suretiyle mahsup yapılacaktır.
- Aynı takvim yılı sonunda zamanaşımına uğrayacak birden fazla alacağın mevcut olması durumunda yapılan ödeme bu alacakların her birine orantılı olarak mahsup edilecektir. (Borçlunun talebi dikkate alınmaz.) Örneğin 31.12.2007 tarihinde zamanaşımına uğrayacak Gelir vergisi için 5, KDV için 15 Bin YTL borcu olan mükellef 10 Bin YTL ödeme yapması durumunda; (5x10/20=) 2,5 Bin YTL Gelir vergisine, (15x10/20=) 7,5 Bin YTL KDV’ne, Mahsup edilecektir.
Örnek: Bay (A), 20. 11. 2007 tarihinde, 50 Bin YTL ödemede bulunmuştur Örnek: Bay (A), 20.11.2007 tarihinde, 50 Bin YTL ödemede bulunmuştur. 40 Bin YTL tutarındaki KDV borcunun vade tarihi 26.11.2007’dir. Ayrıca 31.12.2007 tarihinde zamanaşımına uğrayacak 20 Bin YTL tutarında gelir vergisi borcu bulunmaktadır. Bu durumda yapılan ödeme öncelikle vadesi dolmamış olan KDV borcuna mahsup edilecek bakiye tutar ise gelir vergisi borcuna mahsup edilecektir.
Yapılmış olan ödemenin zamanaşımına uğrayacak alacağa mahsubundan sonra geriye para kalması halinde veya ödemenin yapıldığı takvim yılı sonunda zamanaşımına uğrayacak alacağın olmaması halinde yapılmış olan ödeme, vadesi önce gelen ve teminatsız olan veya az teminatlı olan alacağa mahsup edilir.
1. Cebren Yapılan Tahsilatlarda; Ödeme süresi geçmiş kamu alacakları için cebren tahsil işlemleri, ödeme emri tebliği, teminatlı alacaklarda ise borcun ödenmesi için bildirimde bulunulması ile başlar. Borçlunun belirtilen tebligatlarda verilen 7 günlük süre içinde borcunu ödememesi halinde cebri icra işlemleri yapılır ve alacak tahsil edilir.
Cebren tahsil edilen paralar, önce parayı tahsil eden dairenin takip giderlerine, artarsa alacak aslı ve fer’ilerine mahsup edilir. Geriye yine para kalırsa, aynı kamu idaresinin takibe iştirak etmiş olan diğer alacaklı tahsil dairelerinin takip konusu alacak aslı ve fer’ilerine mahsup edilir. Ödemenin, alacak aslı ve fer’ilerinin tamamını karşılamaması halinde mahsup, alacak aslı ve fer’ilerine orantılı olarak yapılır.
TECİL (MD.48) Kamu borcunun vadesinde ödenmesi veya haciz uygulanması ya da haczolunmuş malların paraya çevrilmesi kamu borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla alacaklı kamu idaresince veya yetkili kılacağı makamlarca vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası ve gecikme zammı alacakları iki yılı, bunların dışındaki kamu alacakları ise beş yılı geçmemek üzere tecil edilebilir.
Ancak; Motorlu taşıtlar vergisi, katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, geçici vergi, BSMV, harçlar, fonlar, ecrimisil ve eğitime katkı payı ve eğitime katkı payına ait gecikme zammından olan alacakların tecil edilmesi mümkün değildir. Ayrıca V.U.K.’nun 371. maddesi uyarınca pişmanlıkla ödenecek vergiler ile anılan Kanunun 376. maddesi uyarınca cezada indirim talep edilen alacakların tecil edilmesi mümkün değildir.
Tecil ödemeden önceki her aşamada istenebilir Tecil ödemeden önceki her aşamada istenebilir. Buna göre vadesi gelmeden veya vadesi dolduktan sonra fakat haciz uygulanmadan ya da haciz uygulandıktan sonra fakat malların paraya çevrilmesinden önce tecil istenebilir. Tecil yetkisi; Devlete ait olan kamu alacaklarında ilgili Bakanlar, il özel idarelerine ait olan alacaklarda vali, belediyelere ait alacaklarda belediye başkanlarındadır. Ancak V.U.K. Kapsamındaki alacaklar için yetki vergi dairesi müdürlükleri ile defterdarlıklara kısmen devredilmektedir.
TECİL SÜRESİ Vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafları, vergi cezası, para cezası ve gecikme zammı alacaklarında en çok 2 yıl Bunların dışında kalan diğer amme alacaklarında en çok 5 yıl
Tecil şartları Kamu borcunun tecil edilebilmesi; - Yazı ile istekte bulunulması, - Çok zor duruma düşme ihtimalinin bulunması, - Teminat gösterilmesi, - Faiz ödenmesi, Şartlarının varlığına bağlıdır.
Tecil faizi hesaplanması; A: Ödenecek taksit miktarı B: Tecil faizi oranı (Aylık %2,5, Yıllık %30) C: Borçlunun tecilli sayıldığı tarihten taksit ödeme süresine kadar geçen gün sayısı Faiz tutarı=AxBxC 36.000
Ancak Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce tescil edilmiş ve Türkiye’de sportif alanda faaliyet gösteren spor kulüplerinin, 5228 sayılı Kanunun geçici 6. maddesinden yararlanmak üzere yapmış oldukları müracaatlara istinaden tecil edilen borçlarına, uygulanmakta olan oranın 1/6’sı olan %5 oranında tecil faizi hesaplanacaktır.
Mükellef, borcun vadesinden önce tecil için başvurmuş ise tecil faizi vade tarihinden itibaren uygulanır. Mükellef vade tarihinden itibaren tecilli sayılır. Borcun vadesinden sonra tecil talebinde bulunmuş ise talep ve vadeden talep tarihine kadar gecikme zammı hesaplanır. Hesaplanan gecikme zammı da tecil edilerek kamu alacağına dahil edilir.
Tecil Talebinin Reddi Tecil talebinin reddedilmesi halinde borçluya bu red kararı tebliğ edilir ve borçlarını ödemesi için tebliğ tarihinden itibaren 30 güne kadar süre verilerek, tecil faizi alınmak şartıyla borcu verilen süre kadar tecil edilir.
Tecil şartlarına uyulmaması Tecil şartlarına uyulmaması şu durumlarda söz konusu olur; - Borç taksitlerinin vadesinde ödenmemesi, - Teminat ya da teminat hükmünde olan haczedilmiş malların değer kaybetmelerine rağmen bunların tamamlanmaması veya yerlerine başkalarının gösterilmemesidir.
Tecilin şartlarına uyulmaması hallerinde tecil edilmiş olan kamu alacağı muaccel olur, tecil hiç yapılmamış sayılır ve tecil edilen borçların normal vade tarihinden ödeme tarihine kadar gecikme zammı hesaplanır. Bu borçlar için daha önce ödenmiş olan tecil faizleri, hesaplanan gecikme zammına mahsup edilir. Ancak tecil edilen alacağın gecikme zammı uygulanamayan bir alacak olması halinde, bu alacaklar için ödenmiş olan tecil faizi iade veya mahsup edilmez, hazineye irat olarak kaydedilir
GECİKME ZAMMI 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesinde, kamu alacağının ödeme süresi içinde ödenmeyen kısmına, vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı gecikme zammı uygulanacağı ve ay kesirlerine isabet eden gecikme zammının günlük olarak hesap edileceği hüküm altına alınmıştır. Gecikme zammı 1 YTL’den az olamaz. Bu hesaplamalarda ödeme tarihinin süreye dahil edilmesi, vade tarihinin ise süreye dahil edilmemesi gerekmektedir. Gecikme zammı, cezalar dışındaki tüm kamu alacaklarına uygulanacaktır. Ancak vergi ziyaı cezası için gecikme zammı hesaplanacaktır.
Vergi tarhiyatına karşı dava açılmış olması durumunda, vergi mahkemesi kararına kadar vergi tahakkuk etmeyeceğine göre, gecikme zammı uygulanması söz konusu olmaz. Ancak ödeme emrine karşı dava açılmış olması durumunda dava konusu kamu alacağı için gecikme zammı uygulanabilecektir. Çünkü ödeme emrine karşı dava açılması tahsilatı durdurmaz. Gecikme zammının oranı aylık %2,5’tir. Günlük ise 0,000834’tür
Gecikme Zammının Uygulama Süresi 6183 sayılı Kanunun 52. maddesi uyarınca gecikme zammı; - Kamu alacağının tecil edilmesi durumunda, tecilin yapıldığı, - İflas halinde iflasın açıldığı, - Aciz halinde bu durumun sabit olduğu güne kadar uygulanabilecektir.
Köylerde Gecikme Zammı Uygulaması 6183 sayılı Kanunun 53. maddesinde; Maliye Bakanlığı’nca belirlenen ve ilan edilen vergiler hariç olmak üzere belediye sınırları dışındaki köylerde tahsildarlar tarafından tahsil olunan kamu alacaklarının ödeme süresi içinde ödenmediği takdirde bunlar için sadece %10 (bir defaya mahsus) oranında gecikme zammının uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak ödeme süresi geçmiş olmasına rağmen tahsildarın gidemediği köylerde bu zam tahsildarın ilk uğradığı zaman içinde ödenmemesi durumunda uygulanır. 441 Seri No.lu TGT uyarınca Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, KDV, ÖTV, MTV, BSMV, Özel İletişim Vergisi, Şans Oyunları Vergisi ve Damga Vergisi bu uygulamanın dışında tutulmuştur.
KAMU ALACAĞININ CEBRİ İCRA YOLUYLA TAHSİLİ
Cebri İcra Aşamasının Başlangıcı (Ödeme Emrinin Tebliği) Vadesinde ödenmeyen kamu alacağının cebri icra yoluyla tahsil edilebilmesi için kamu borçlusuna ödeme emrinin tebliğ edilmiş olması gerekmektedir. 6183 sayılı Kanun’un 55. maddesinde; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ edileceği hüküm altına alınmıştır. Teminatlı alacaklarda ödeme emrinin tebliği yerine ödemeye davet yazısı gönderilir. Amme borçlusu 7 gün içinde ödeme yapmazsa, teminat paraya çevrilerek amme alacağı tahsil edilir.
Ödeme emrinin tebliğinde genel kural posta yoluyla tebliğ olmakla birlikte şu durumlarda ilanen tebliğ yapılır; - Muhatabın adresinin bilinmemesi, - Muhatabın bilinen adresinin yanlış veya değişmiş olması, - Posta yoluyla tebliğ yapılmasına imkan bulunmaması, Yabancı memlekette bulunanlara tebliğ yapılmasına imkan bulunmaması.
Köylerde bulunan borçlulara ödeme emirleri muhtarlıkça tebliğ edilir Köylerde bulunan borçlulara ödeme emirleri muhtarlıkça tebliğ edilir. Muhtarlık 15 gün içinde ödeme emrini tebliğ edemediği takdirde, ödeme emirleri tebliğ edilmemiş olan borçluların isimlerini “ödeme cetveline” alarak, borçlular, borçlarını ödemeye ve mal bildiriminde bulunmaya çağrılırlar. Ödeme cetveli köy ihtiyar kurulunun kapısına ve köyde herkesin görebileceği bir yere 10 gün süreyle asılarak tebliğ edilir. Cebren tahsil ve takip, ödeme emrinin tebliği tarihinde veya ödeme cetvelinin indirilmesi tarihinde başlamış olur.
Ödeme Emrine İtiraz Kamu borçluları, kendilerine tebliğ edilen ödeme emrine karşı; - Böyle bir borcun olmadığı, - Borcun kısmen ödendiği, - Borcun zamanaşımına uğradığı, Nedenleriyle, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait vergi davalarına bakan vergi mahkemesinde dava açabilirler.
Ödeme emrine karşı dava açan borçlu, teminat gösterdiği takdirde takip muamelesi, dava konusu borç miktarı için vergi mahkemesinin kararına kadar durur.(Md.58/3) Kamu borçlusu ödeme emrine karşı açtığı davada, borcun tamamına itiraz etmişse, mal bildiriminde bulunması gerekmez. Ancak borcun bir kısmı için dava açmış ise ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde mal bildiriminde bulunmak zorundadır. (Md.58/8) İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan kamu borçlusundan, hakkındaki itirazı reddolunduğu tutardaki kamu alacağı %10 oranında zamla tahsil edilir.(Md.58/5) Ayrıca itirazı reddolunan amme borçlusu, red kararının kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde mal bildiriminde bulunmak zorundadır. (Md. 58/7)
Ödeme emrinde mükellefe bildirilen cezalar borç için hapis mahiyetinde değildir. Mükellefi mal bildiriminde bulunmaya, doğru söylemeye davet etmek üzere kanuna konulmuş hükümlerdir. Mükellef mal beyanında bulunmakla, malı yoksa malım yok demekle ve doğru söylemekle bu cezalardan uzak kalacaktır.
MAL BİLDİRİMİ Mal bildirimi, borçlunun gerek kendisinde gerekse üçüncü şahıslar elinde bulunan mal, alacak ve haklardan borcuna yetecek miktarını yazı veya sözle tahsil dairesine bildirmesi anlamına gelir. Kendisine ödeme emri tebliğ edilen amme borçlusu, 7 gün içinde borcunu ödemediği ve mal bildiriminde bulunmadığı takdirde mal bildiriminde bulununcaya kadar bir defaya mahsus olmak ve 3 ayı geçmemek üzere hapisle tazyik olur.
İcra Tetkik Merciine Şikayet Ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini gösteren tebliğ alındısının tahsil dairesine intikal ettiği tarihin suça ıttıla tarihi (suçu öğrenme günü) olarak kabul edilmesi gerekmekte, her halükarda suçun işlendiği tarihten itibaren bir yılı geçmemek kaydıyla, suçu öğrenme tarihinden itibaren 3 ay içerisinde İcra Tetkik Merciine şikayet yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Gerçeğe Aykırı Bildirimde Bulunanlar Bu Kanuna göre istenen mal bildirimini gerçeğe aykırı surette yapanlarla, yaşayış tarzları mal bildirimine uymayanlar sulh işlerine bakan mahkemelerce bir aydan bir seneye kadar hapis ile cezalandırılırlar. (Md. 111) Borçlunun mallarını kendi malı olarak bildirmesi veya bildirdiği mallar üzerinde 3. şahısların haklarını da aynı zamanda bildirmemesi, malı olduğu halde beyan ettiğinden başka malları olmadığını bildirmesi gibi haller borçlunun gerçeğe aykırı bildirim hususundaki kastının delilleridir.
Mal bildiriminde malı olmadığını gösteren veya borcuna yetecek kadar mal göstermemiş olan borçlu, sonradan edindiği malları ve gelirindeki artmaları, edinme ve artma tarihinden başlayarak 15 gün içinde tahsil dairesine bildirmeye mecburdur. (Md. 61) Bu mecburiyete uymayanlar 1 aydan 1 yıla kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılırlar. (Md. 112)
Amme Borçlusuna Ait Ellerinde Bulundurdukları Malları Bildirmeyenler Amme borçlusuna ait ellerinde bulundurdukları malları 55. maddenin son fıkrası gereğince yapılan talebe rağmen bildirmeyenler sulh işlerine bakan mahkemelerce 15 günden 6 aya kadar hafif hapis cezasıyla cezalandırılırlar. (Md. 113)
Tahsil dairesi sadece mal bildiriminde bildirilen malları haciz ile mükellef değildir. Kendi tespit ettiği malları da haczedebilir. Tahsil dairesi aynı maddeye göre borçlu ile alacaklı amme idaresinin menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükellef olduğundan, hangi malın haczedileceğini bizzat kendisi takdir eder ve mal bildirimindeki beyanla da bağlı kalmaz.
Köylerde Mal Bildirimi Kanunun 59. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, köylerde mal bildirimi gelir, kurumlar ve gider vergileri dışında kalan amme borçları için köy muhtarlığına da yapılabilecektir.
CEBRİ TAHSİL ŞEKİLLERİ 6183 sayılı Kanunun 54. maddesinde ödeme süresi içinde ödenmeyen kamu alacağının tahsil dairesince cebren tahsil edileceği belirtilmiş ve cebren tahsilin; - Kamu borçlusu tarafından teminat gösterilmiş olması durumunda, teminatın paraya çevrilmesi veya kefilin takibi, - Kamu borçlusunun borcuna yetecek miktarda malının haczedilerek paraya çevrilmesi, - Borçlunun iflasının istenmesi. Yollarından birisi ile yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
1. Teminatın paraya çevrilmesi (Md.56) Karşılığında teminat gösterilmiş bulunan kamu alacağının vadesinde ödenmediği takdirde, borcun 7 gün içinde ödenmesi gerektiği, ödenmediği takdirde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerde tahsile devam edileceği borçluya bildirilir. Borçlu söz konusu bildirimin tebliğinden itibaren 7 gün içinde borcunu ödememesi durumunda, göstermiş olduğu teminat paraya çevrilerek kamu alacağı tahsil edilir.
2. Haciz Tatbiki 6183 sayılı Kanunun 62. maddesinde, ödeme emrinin tebliğinden sonra 7 gün içinde borçlarını ödemeyen borçluların, mal bildiriminde gösterdiği veya tahsil dairesinin belirlediği borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul ve gayrimenkul mallardan, alacak ve haklarından borcuna yetecek kadarına tahsil dairesinin haciz uygulayacağı hükme bağlanmıştır.
Her kamu idaresi, diğer bir kamu idaresi tarafından yapılan hacizlere, kamu alacağının bu tarihten önce tahakkuk etmiş olması şartıyla, haczedilen mallardan herhangi biri paraya çevrilinceye kadar iştirak edebilir. Hacze iştirak halinde, hacizli malın bedelinden ilk önce haczi yapan dairenin alacağı tahsil edilir. Geriye para artarsa, hacze iştirak tarihi sırası ile hacze iştirak eden dairelere ödeme yapılır.(Md.69)
Haczedilen gayrimenkul açık artırmaya çıkarılmadan, borçlu, borcuna yetecek menkul mal veya vadesi gelmiş sağlam alacak gösterdiği takdirde, gayrimenkul üzerinde haciz devam eder fakat, kamu alacağının korunmasını sağlamak amacıyla gösterilen menkul veya alacak üzerine de haciz konur. (Md.62/3) İstisna: Bu durumda haczedilmiş gayrimenkulun idare ve işletmesi ile hasılat ve menfaatlerine tahsil dairesi müdahale edemez, borçlu hacizli gayrimenkul üzerinde tasarrufta bulunmaya devam eder.(Md.62/4)
Haciz uygulaması aşamasında borçluların; borçlarını ödemiş oldukları, borcun zamanaşımına uğramış olduğu, haczedilemeyecek malların haczedilmiş olduğu gibi iddialar ile dava açmak istemeleri mümkündür. 6183 sayılı Kanunda haciz işlemlerine dava açılması düzenlenmemiş olmakla birlikte 2576 sayılı Kanunun 6. maddesinde 6183 sayılı Kanun uygulamasına ilişkin davaların vergi mahkemesinde çözümleneceği, 2577 sayılı Kanunun 28. maddesinde ise haciz ve ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında bu kararlar kesinleştikten sonra işlem tesis edilebileceği hüküm altına alındığından, haciz uygulamalarına karşı vergi mahkemesinde dava açılabileceği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Haciz Usulü 6183 sayılı Kanunun 64/1. maddesinde, haciz işlemlerinin, tahsil dairelerince düzenlenen ve alacaklı kamu idaresinin mahalli en büyük memuru (illerde vali, ilçelerde kaymakam) veya yetkili kıldığı memur tarafından tasdik edilen haciz varakalarına dayanılarak yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak köylerde ve Köy Kanunu’nun uygulandığı bucaklarda; menkul mal haczi, haciz varakası üzerine köy ihtiyar kurullarınca yapılacaktır.(Md.65/1)
Mal Varlığı Araştırması Amme borçlusunun menkul ve gayrimenkul malları ile her türlü hak ve alacaklarından borcuna yetecek tutarda olan kısmının tespiti ve haczi için yurt çapında yapılacak mal varlığı araştırmasının, fer’ileri ile birlikte toplam tutarı 5.000.-YTL ve üzerindeki amme alacakları için yapılması uygun görülmüş olup; bu tutarın altında olması halinde yurt çapında mal varlığı araştırması yapılmayacaktır.
Mal Varlığı Araştırması Mal varlığı araştırmasının, alacaklı tahsil dairelerince bu araştırmaların bulundukları illerde doğrudan veya bu konuda görevlendirilmiş dairelerce, diğer illerde ise aynı nev’iden tahsil daireleri aracılığı ile Kanunun haczin tatbik şekline ilişkin hükümlere yapılması gerekmektedir. Alacaklı tahsil daireleri, ivedilik arz eden durumlarda, bulundukları illerin dışında tespit ettikleri ve haciz bildirisi düzenlemek suretiyle haczedilmesi gereken malları doğrudan haczedebileceklerdir.
Niyabeten Yaptırılan Hacizler Niyabeten yaptırılan hacizlerde haciz varakasının alacaklı tahsil dairesince düzenlenecek tasdikli bir örneği haczi yapacak olan tahsil dairesine gönderilecektir. (GT 237)
Haczedilemeyecek mal, alacak ve haklar, 6183 sayılı Kanunun 70 Haczedilemeyecek mal, alacak ve haklar, 6183 sayılı Kanunun 70. maddesinde 13 bent halinde hüküm altına alınmıştır. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 71. maddesinde kısmen haczedilebilecek gelirler hüküm altına alınmıştır. (Örneğin; Aylıklar, ödenekler, ücretler vb.) Kısmi haciz madde metninde belirtilen ödemelerin en az ¼’üne, en fazla 1/3’üne uygulanabilir. Ayrıca asgari ücreti aşmayan aylık gelirlerin ise ancak 1/10’u haczedilebilir.
6183 sayılı Kanunun 72. maddesinde; yetişmemiş her türlü toprak ve ağaç mahsullerinin, yetişmeleri zamanından geriye doğru iki ay içinde yetiştikleri topraktan ayrı olarak haczedileceği hüküm altına alınmıştır. Haczedilmiş olan yetişmemiş mahsullerin borçlu tarafından başkasına devri, haczi yapan tahsil dairesine karşı hükümsüz olup takibatın devamına engel olmaz.
Telekomünikasyon Hizmetleri Telekomünikasyon hizmetleri ile ilgili abone ve kullanıcılara tahsis edilen numara ve hat kullanımı gibi intifa ve kullanım hakları amme alacakları nedeniyle yapılan takipler sırasında haczedilemeyecektir. (GT 410)
Hacizde İstihkak İddiası Haciz sırasında borçluya ait olmayan malların da haczedilmesi olasıdır. Bu durumda söz konusu malın üçüncü şahıslara ait olduğunun haciz tutanağında belirtilmesi gerekmektedir.
Borçlu elinde haczedilen mallara karşı istihkak iddiası: Haciz sırasında borçlu, elinde bulunan bir malın üçüncü şahsın mülkü veya rehni olduğunu ileri sürebileceği gibi üçüncü şahıs da bu iddialarda bulunabilir. Bu durumda haczi yapan memur bu iddiayı haciz tutanağına geçirir ve iddia borçlu tarafından ileri sürülmüşse üçüncü şahsa, üçüncü şahıs tarafından ileri sürülmüşse borçluya bildirir. (Md. 62/3 ve Md.66) Tahsil dairesi haciz tutanağını aldığı tarihten itibaren 7 gün içinde iddiayı reddetmediği takdirde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır ve o mal üzerindeki haczi kaldırır.
Tahsil dairesi istihkak iddiasını kabul etmeyebilir veya borçlu, üçüncü şahsın istihkak iddiasına itiraz edebilir. Bu durumlarda tahsil dairesi, üçüncü şahsa 7 gün içinde mahkemeye başvurması gerektiğini bildirir. Üçüncü şahıs 7 gün içinde dava açmadığı takdirde istihkak iddiasından vazgeçmiş sayılır.(Md.66/3) Üçüncü şahsın, borçlunun elindeyken haczedilen malın kendisine ait olması durumunda istihkak iddiasının kendisine bildirilmesinden itibaren 7 gün içinde dava açması gerekmektedir.
Üçüncü şahsın elinde haczedilen mallara karşı istihkak iddiası: Bir mal borçlunun elinde değil de, üçüncü şahsın elinde iken haczedilir ve üçüncü şahıs da bu mal üzerinde mülkiyet ya da rehin hakkı olduğunu iddia ederse, haciz memuru bu durumu haciz tutanağına geçirir. Malın borçluya ait olduğu iddiasında bulunan tahsil dairesi durumu alacaklı kamu idaresine bildirir. Alacaklı kamu idaresi bu bildirim tarihinden itibaren 15 gün içinde dava açmadığı takdirde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır.(Md.67/1)
Alacaklı kamu idaresi, 15 gün içinde dava açtığı takdirde, hacizli mal davanın sonucuna kadar bekletilir. Dava alacaklı kamu idaresinin lehine sonuçlanırsa, hacizli mal satılır ve kamu alacağı tahsil edilir. Dava, alacaklı kamu idaresinin aleyhine sonuçlanırsa, mal üzerindeki haciz kaldırılır. Borçlu ile birlikte oturan kişiler tarafından istihkak iddiasında bulunulması durumunda, mal borçlu elinde sayılacaktır. (Md.67/2)
İstihkak davalarına, haczi yapan tahsil dairesinin bulunduğu yerdeki sulh hukuk veya asliye hukuk mahkemelerinde bakılır. Görevli mahkeme istihkak iddiasına konu malın değerine göre belirlenir. İlke olarak, istihkak davasının açılması icrai takibatı durdurmaz. Ancak, davacı yürütmenin durdurulmasını istediği takdirde mahkeme teminat almak şartıyla takibin durdurulmasına karar verebilir.(Md.68/2) Mahkeme yürütmenin durdurulmasına karar vermiş ve sonuçta dava reddolunmuşsa, davacının hacizli malın değerinin %10’u tutarında tazminat ödemesine karar verilir.
Amme İdareleri Arasında Hacze İştirak Her amme idaresi, diğer bir amme idaresi tarafından yapılan hacizlere, amme alacağı bu haciz tarihinden önce tahakkuk etmiş olması kaydıyla haczedilen mallardan herhangi biri paraya çevrilinceye kadar iştirak edebilir. Hacze iştirak halinde, hacizli malın bedelinden ilk önce haczi yapan dairenin alacağı tahsil olunur. Artanı hacze iştirak sırasına göre paylaşılır.
MENKULLERİN HACZİ Her türlü menkul mallar; cins ve nev’ileri, vasıfları, alametleri, sayı ve miktarları ve tahmin edilen değerleri haciz tutanağına kaydedilmek suretiyle haczedilecektir. (Md.77) Haciz memuru tarafından belirlenerek haciz tutanağına kaydedilen bedel ile ilgili olarak, tahsil dairesinin gerek görmesi veya borçlunun talebinin olması durumunda bu mallara yeniden bilirkişi aracılığıyla değer biçtirilir.(Md.81)
Menkul Malların Haczinde İstisna Hamiline yazılı olmayan ve ciro edilemeyen alacaklar ile maaş, ücret, kira vb. her türlü haklar ve fiilen haciz tutanağıyla haciz olanağı bulunmayan, üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyet olan ya da alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz bildirisinin tebliği ile yapılır.(Md.79/1)
Kendisine haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz etmezse mal elinde borç ise zimmetinde olduğu sayılacaktır. Ancak üçüncü şahıs; - Borcu olmadığı, - Malın elinde olmadığı, - Haczin tebliğinden önce borcu ödemiş olduğu, - Malı tükettiği, - Malın kusuru olmaksızın telef olduğu, - Alacağı borçluya veya borçlunun emrettiği yere vermiş olduğu vb., iddialarla haciz bildirisine itiraz edebilir.(Md.79/2)
3. Şahısların kendilerine tebliğ edilen haciz bildirilerine karşılık alacaklı tahsil dairesine yazılı olarak verecekleri cevapları, elden teslim etmeleri ya da taahhütlü posta yoluyla göndermeleri gerekmektedir.
Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açabilir. Davasında hasız çıkan üçüncü şahıslar hakkında, haksız çıktığı tutarın %10’u oranında inkar tazminatına hükmedilir. (Mahkeme kararlarında inkar tazminatına hükmedilmemiş olması halinde yetkili birimlerce temyiz yoluna başvurulması gerekmektedir.)
Yapılan yeni düzenlemeyle, 7 günlük sürede alacaklı tahsil dairesine itirazda bulunmayan 3. şahıslara yeni bir hak tanınarak, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren 1 yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek imkanı verilmektedir.
Menfi tespit davası açılmasıyla amme alacağının takibinin durmayacağı ancak, mahkemece 6183 sayılı Kanunun 10. maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebileceği hükme bağlanmıştır.
Teminatlar alacaklı tahsil dairelerince alınacak ve haciz varakalarına istinaden haczedilecektir. Mahkeme kararı üzerine teminat gösterilmemiş olması ya da gösterilen teminatın takip konusu alacağı karşılamaması halinde takip muamelesi durmayacaktır.
Maddede düzenlenen bir diğer husus ise 3 Maddede düzenlenen bir diğer husus ise 3. şahsın, haciz bildirisi üzerine 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz etmesi halinde, alacaklı amme idaresinin bir yıl içinde, 3. şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, 3. şahsın İİK 338. maddesinin 1. fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebileceğine yöneliktir.
3. şahısların yaptığı itirazın iptali talebi ile alacaklı amme idaresince açılan davanın kabul edilmesi halinde hükmedilen tutarın, 3. şahıstan takip ve tahsiline Kanunun 55. maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliği suretiyle başlanacaktır. Takip konusu amme alacağının asıl amme borçlusundan tahsil edilmiş olması halinde, 3. şahıs tarafından yapılan itirazın iptali için alacaklı amme idaresince genel mahkemelerde açılmış olan davaların sürdürülmemesini sağlamak üzere yetkili birimlere bilgi verilecektir.
Bankaların Genel Müdürlüklerine Tebliğ Edilecek Haciz Bildirileri Kanunun 79. maddesinde yapılan düzenleme ile tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirilerinin; amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığıyla tebliğ edilebileceği gibi Maliye Bakanlığınca belirlenen, Devlete ait amme alacakları için düzenlenecek haciz ve ihtiyati haciz bildirilerinin, takip konusu amme alacağının fer’ileri ile birlikte 50.000.-YTL ve üzerinde, il özel idareleri ile belediyelere ait amme alacakları için 10.000.-TYL üzerinde olması halinde bankaların genel müdürlüklerine de tebliğ edilebileceği belirtilmiştir.
Haciz sırasında hazır bulunacaklar: Haciz sırasında, borçlunun veya zilyedin veya bunların vekilleri, işçi, müstahdem veya ailelerinden birisinin kendilerini temsilen bulunması gerekir. Bu kişilerden herhangi birisinin haciz yerinde bulunmaması durumunda gıyapta haciz yapılır. Gıyapta yapılan hacizlerde, zabıta memuru veya muhtar veya ihtiyar kurulu üyelerinden biri ya da borçlunun veya zilyedin komşularından iki kişinin hazır bulundurulması gereklidir.(Md.78)
Haczin yapılma zamanı: Haciz ilke olarak, güneş battıktan doğuncaya kadar ve tatil günlerinde yapılamaz. Ancak, tatil günlerinde veya geceleri çalışılan yerlerde yapılacak hasılat hacizlerinde ve borçlunun mal kaçırdığının anlaşıldığı hallerde bu ilkeye uyulmaz ve gece ve tatil olmasına rağmen haciz yapılabilir. (Md.78/4)
Haczedilen Menkullerin Korunması: Kaybolmaları ve değiştirilmeleri kolay olan haczedilen para, değerli maden, mücevher, ticari senet, hisse senedi ve tahvil gibi menkul malların kaybolmalarını ve değiştirilmelerini önleyecek tedbirleri alarak muhafaza etmek görevi tahsil dairelerine verilmiştir.(Md.82/1) Kaybolmaları ve değiştirilmeleri zor olan diğer menkul mallar ise uygun bir yerde muhafaza altına alınır veya güvenilir bir şahsa bırakılır. Bu mallar, güvenilir bir şahsın kefaleti altında borçluda veya zilyedin kendisine de bırakılabilir. (Md.82/2)
Motorlu Taşıtların Haczi Amme alacağının tahsili için sadece borçluların sahip oldukları araçların trafik kayıtlarına haciz konulmakla yetinilmemeli, taşıtın kendisi de haczedilmelidir. Aracın trafik kaydına konulan haciz, çalınması, çarpışmak suretiyle yok olmasına engel olmamaktadır. Yargıtay kararlarına göre; trafik kaydı mülkiyetin tutanağı değil, belirtisi sayılmaktadır. Aracın Trafik Kanunu hükmü uyarınca trafik kaydına tescili, yalnızca aracın trafiğe çıkması bakımından zorunlu olduğundan, yapılan adi senede dayalı satışların mahkemece bozdurulması genellikle mümkün olamamaktadır.
Motorlu Taşıtların Haczi Bu şekilde haczedilen araç hakkında da Kanunun 82. maddesi uyarınca gerekli muhafaza tedbirleri alınacaktır. Ancak, işi taşımacılık olan şahıslar tarafından istendiği taktirde, araç Kanunun 82. maddesi uyarınca güvenilir bir şahsın kefaleti ile kısa bir sürede amme alacağının ödenmesi amacıyla borçluya bırakılabilecektir.
Haczedilen Menkullerin Satışı: Menkul mallar haczin yapıldığı tarihin 3. gününden itibaren 3 ay içinde tahsil dairelerince (köylerde ihtiyar kurullarınca) satışa çıkarılır. Ancak, bozulma, çürüme vb. nedenlerle korunmasına olanak bulunmayan ya da beklediği takdirde önemli bir değer düşüklüğüne uğraması olası bulunan malların satılmasında bu 3 günlük süre beklenmez ve satışına hemen başlanabilir. Hacizli menkul mallar, açık artırma ve peşin parayla satılır.
6183 sayılı Kanunu uygulamakla görevli kişiler; - Paraya çevrilecek malların artırmasına ne kendi adlarına ne de diğer kişilerin ad ve hesabına iştirak edemezler, - Bu malları 3. şahıslar vasıtasıyla satın alamazlar, - Bu malları 3. şahıslara satın aldırtıp onlardan 5 yıl süreyle teferruğ yoluyla dahi satın alamazlar. Belirtilen yasak, bu kişilerin eşleri ve 3.dereceye kadar kan ve sıhri hısımları için de geçerlidir. Bu yasağa aykırı yapılan ihalelerin feshi istenebileceği gibi bu yasağa aykırı hareket edenler 3 aydan 3 yıla kadar hapis ve 6 aydan 3 yıla kadar memuriyetten mahrumiyet cezası ile cezalandırılırlar.(Md.108)
Satış komisyonu başkanı, üyeleri ve bilirkişiler de, yakınlarına ve kanuni temsilcisi veya vekili oldukları kişilere ait işlerin takdir işlemlerine iştirak edemezler.(Md.109) Menkul malların satışının ilanı zorunlu değildir. Ancak tahsil dairesi uygun gördüğü takdirde önceden ilan yapabilir.(Md.85/2) İlk artırmada satılamayan mallar, bir başka il veya ilçede 2.defa satışa çıkarılabilir. (Md.85/1)
Satılan mal, bedeli alınmadan teslim edilmez Satılan mal, bedeli alınmadan teslim edilmez. Ancak tahsil dairesi, mal bedelinin ihale gününü takip eden günden itibaren 3 gün içinde ödenmesi için süre verebilir.(Md.85/4) Artırmada en çok bedeli veren alıcı, malı almaktan vazgeçerse veya verilen 3 günlük süre içinde bedelin tamamını vermezse, mal 2. defa artırmaya çıkarılır. Ancak bu durumda iki ihale arasındaki fark, diğer zararlar ve %5 faiz alınır. Ancak 2. ihalede alıcı çıkmazsa, ilk alıcıdan 1. ihale bedeli, diğer zararlar ve %5 faiz alınarak mal kendisine terk olunur.(md.86)
İlk artırmada, haczedilen menkul mallara verilen bedel, tespit edilmiş olan değerin %75’inden aşağı olursa veya hiç alıcı çıkmazsa ilk artırma tarihinden başlayarak 15 gün içinde uygun görülen zamanlarda bu mallar tekrar satışa çıkarılır ve verilen bedel ne olursa olsun satış yapılır. (Md.87/1) Ancak bozulma, çürüme vb. nedenlerle önemli değer düşüklüğüne uğrama olasılığı bulunan mallar ilk artırmada %75 şartına bağlı olmaksızın satılabilir.
Menkul mallar yerinde veya başka bir yere götürüldüğü halde yine satılamazsa veya taşıma giderinin çokluğu yüzünden başka yere götürülmesi uygun görülmezse, ilk artırma tarihinden başlayarak 15 günlük sürenin bitmesinden itibaren 6 ay içinde pazarlıkla satılabilir. Malın pazarlıkla da satılamaması durumunda, borçluya geri verilebileceği gibi satış işlemine devam edilebilir.(Md.87/2)
GAYRİMENKULLERİN HACZİ Her türlü gayrimenkul ve gemilerin haczi tapuya ve gemi sicilinin tutulduğu daireye haciz bildirisinin tebliği ile yapılır. (Md.88/1) Gayrimenkullerin haczinden sonra tahsil dairelerince işletme ve idaresi ile hasılat ve menfaatlerinin toplanması için hemen gerekli tedbirler alınacaktır. Gayrimenkullerin satışı, 6183 sayılı Kanunun 90. maddesine göre kurulan satış komisyonu tarafından yapılır. Satış komisyonu, bilirkişinin de görüşünü almak suretiyle rayiç değer belirler.
Gayrimenkullerin teminat olarak alınması veya ihtiyati ve kesin olarak haczi dolayısıyla tapu dairelerine tebliğ edilecek olan hacizlerde, hacze sebep olan amme alacağının miktarının bildirilmesi, 88. madde uyarınca gemilerin haczi de gayrimenkullerin haczi hakkındaki esaslara tabi olduğundan, bunların haczinde keyfiyetin, geminin sicilinin tutulduğu daireye tebliği,
Bu şekilde hacze sebep olan amme alacağı miktarının haciz tarihinden sonra artması halinde re’sen, borçlusu tarafından ödemede bulunulmak veya sair şekillerde tahsilat yapılmak suretiyle azalması halinde de ilgililer tarafından talep edildiği taktirde, son durumlarının (yeni bakiye tutarının) ilgili tapu veya liman idarelerine bildirilmesi gerekmektedir.
Alacaklı tahsil dairesi, gayrimenkulun satışını, artırma tarihinden en az 15 gün önce başlamak suretiyle o yerde çıkan günlük gazete ile aralıklarla 2 defa ilan etmek zorundadır. Günlük gazete çıkmayan yerlerde, halkın görebileceği yerlere ve tahsil dairesi kapısına ilan örneği yapıştırılacak ve belediye yayın araçları ile duyurulacaktır. Gayrimenkulun rayiç değerinin belli bir tutarı (500.000.-YTL) aşması durumunda ayrıca büyükşehirlerde çıkan en az 2 gazete ile de aynı şartlar çerçevesinde ilan yapılacaktır.
Gayrimenkulün Satışı Artırmaya iştirak edeceklerden rayiç bedelin %7,5’i oranında teminat alınır. Gayrimenkulün satılabilmesi için artırma bedelinin en az biçilen değerin %75’ini bulması gerekmektedir. Ancak %75’i bulsa bile kamu alacağına rüçhanı olan alacaklar ile yapılmış ve yapılacak masrafları karşılaması gerekmektedir.(Md.94) İhalede belirtilen tutara ulaşılamaması durumunda, en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak kaydıyla artırma 7 gün daha uzatılır ve 7. gün ayı saatte en çok artırana ihale edilir. Ancak tutarın, rüçhanlı alacaklar ile masrafları aşması gerekir. Aksi takdirde kamu idaresince teferruğ edilinceye kadar haciz devam eder.
Gayrimenkul kamu idaresince teferruğ edilinceye kadar herhangi bir istekli müracaat ederse ve alacaklı kamu idaresi uygun görürse, satış için 7 günlük bir ilan yapılır ve ileri sürülen tutar rüçhanlı alacakla birlikte masrafları aşması koşuluyla en çok artırana ihale olunur. Kendisine gayrimenkul ihale olunan şahıs derhal veya verilen süre içinde parayı ödemelidir. Aksi takdirde ihale feshedilir ve hemen 7 gün süreyle artırmaya çıkarılır.
Kendisine ihale yapılan kişi ihaleden vazgeçer veya bedelini ödemezse; iki ihale arasındaki fark ile diğer zararlardan sorumludur. İhale farkı ve geçen günlerin faizi (%5) teminattan mahsup edilir.
Teferruğ: Satılamayan gayrimenkuller teferruğ edilerek kamu idaresinin mülkiyetine geçirilirler. Bunun için; - 2. artırma tarihinden itibaren başlayarak 1 yıl içinde en az bir defa daha satışa çıkarılması, - Alacaklı kamu idaresinin teferruğ talebinin olması, - Satış komisyonunun teferruğa yönelik kararının olması, - Kamu idaresinin bedelin %50’sini ödemesi gerekmektedir.
Alacaklı kamu idaresi, kendisine teferruğ edilen gayrimenkulü, teferruğ tarihinden itibaren 1 yıl içinde satışa çıkaramaz. Kamu borçlusu, satış komisyonunun teferruğ kararı tarihinden başlayarak bir yıl içinde kamu alacağını, gecikme zamlarıyla birlikte öderse gayrimenkul kendisine geri verilir.(Md.98/3) Diğer taraftan teferruğ kararı verilmeden önce, biçilen bedelin %75’i veya fazlası ile hariçten talipli çıkarsa, alacaklı kamu idaresi teferruğdan vazgeçer.(Md.98/4)
İhalenin Feshi 6183 sayılı Kanunun 99. maddesinde; ilgililerin ihalenin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde gayrimenkulün bulunduğu yerin (gemilerde sicilin bulunduğu yerin) icra tetkik merciinden ihalenin feshi istenebileceği, icra tetkik mercii tarafından verilen kararın ise 10 gün içinde temyiz edilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Aciz Hali Kamu alacağının tahsili amacıyla yapılan takip sonunda, borçlunun haczedilebilecek malı olmadığı veya bulunan malların satış bedelinin borcu karşılamadığı hallerde borçlu aciz halinde sayılır. (Md.75) Aciz fişinin düzenlenmesi ile birlikte, borçlu hakkında teminat ve faiz aranmadan tecil hükümleri uygulanır. Tahsil zamanaşımı süresi içinde borçlu elde ettiği malları ve gelirindeki artışları, edinme ve artma tarihinden başlayarak 15 gün içinde bildirmek zorundadır.
İFLASIN İSTENMESİ Kamu alacağının cebren tahsil şekillerinin sonuncusu kamu borçlusunun iflasının istenmesidir. Bunun için borçlunun iflasa tabi kişilerden olması ve iflas şartlarının oluşması gerekmektedir. Alacaklı kamu idaresi kamu borçlusunun iflasını sağlamak için borçlunun merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Mahkemesinde iflas davası açmak zorundadır.
Hazinenin alacaklı olduğu şirket ve şahısların iflası hallerinde, bu iflasta hileli veya taksirli hususların mevcut olup olmadığı ve Hazine aleyhine yapılmış işlemler bulunup bulunmadığı hususunun tespit edilebilmesi için, iflas keyfiyetinin ilgili merciler tarafından alacaklı vergi dairesine bildirilmesini veya vergi dairesince bu hususun kat’i olarak öğrenilmesini müteakip keyfiyet derhal Hazine Avukatlığı veya Muhakemat Müdürlüğü’ne bildirilecek, ayrıca inceleme yapmaya yetkili kurul da durumdan haberdar edilerek iflas eden şahsın hesaplarının incelenmesi istenecektir.
TAHSİL ZAMANAŞIMI 1. Zamanaşımı: Kamu alacağı, vadesinin rastladığı yılı takip eden yılın başından başlayarak 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Tahsil zamanaşımını durduran haller şunlardır; - Borçlunun yabancı ülkede olması, - Borçlunun hileli iflas etmesi, - Borçlunun terekesinin tasfiyesi, Tahsil zamanaşımını durduran hallerin ortadan kalktığı günü takip eden günden itibaren zamanaşımı süresi kaldığı yerden işlemeye devam eder.
Aşağıdaki durumlarda ise tahsil zamanaşımı kesilir; - Ödeme, - Haciz uygulanması, - Cebren takip işlemleri sonucu yapılan tahsilat, - Ödeme emrinin tebliğ edilmesi, - Mal bildirimi, mal edinme ve artmalarının bildirilmesi, - Bu işlemlerin kefile veya yabancı şahıs ve kurum temsilcilerine uygulanması, - İhtilaflı alacaklarda yargı organlarınca bozma kararı verilmesi,
- Kamu alacağının teminata bağlanması, - Yargı organlarınca yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi, İki kamu idaresi arasında varolan bir borç için alacaklı kamu idaresi tarafından borçlu kamu idaresine borcun ödenmesi için yazı ile başvurulması, Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması Tahsil zamanaşımının kesildiği yılı izleyen yılın başından itibaren zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar.
Zamanaşımı, yargı organlarının verdiği bozma kararı ile kesilmesi halinde zamanaşımı yeni vade gününün rastladığı yılı izleyen yılın ilk gününden itibaren başlar. Zamanaşımı, kamu alacağının teminata bağlanması halinde kesilmiş ise zamanaşımının başlangıcı teminatın kalktığı tarihin rastladığı yılı izleyen yılın ilk günüdür. Zamanaşımı, yürütmenin durdurulması kararının varlığı ile kesilmişse zamanaşımının başlangıcı, durma süresinin sona erdiği tarihin rastladığı yılı izleyen yılın ilk günüdür.
Türk Ceza Kanununa Göre Zamanaşımı Zamanaşımı bakımından istisnai hükümler mevcut olmayan özel ceza kanunlarındaki amme nev’inden para cezalarının 5237 sayılı TCK’nun 5 ve 68. maddeleri uyarınca; özel kanunda zamanaşımı hakkında istisnai hükümler mevcut olmayan tazminat ve inzibati mahiyetteki para cezalarının da 6183 sayılı Kanunun 102. maddesi uyarınca zamanaşımına tabi tutulması gerekmektedir.
Terkin Terkin tutarı 8 YTL (Md. 106) Tabi afetler nedeniyle terkin imkanından yararlanabilmek için malvarlığının 1/3’ünün kaybedilmesi ve 6 ay içinde ilgili amme idaresine yazılı olarak müracaat edilmesi gerekmektedir.