Olgularla Diyabette Hedef Değerlere Ulaşma Başarısızlığı Nedenleri Dr. Burcu KÖKOĞLU, Doç. Dr. Uğur BİLGE, Prof. Dr. İlhami ÜNLÜOGLU Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Aile Hekimliği A.D. Poster ID: ________ Özet: DM sıklığı günden güne artmakta. Yapılan çalışmalar göstermektedir ki neredeyse ülkemizde 10 kişiden biri artık diyabet tanısı alıyor ( Turdep -2 çalışması sonuçlarına göre DM prevelansı Türk erişkin toplumu için %13,7). DM’li hastalarda hedeflenen değerlere ulaşabilmek önemli bir sorundur. Diyabetik hastanın gerek diet gerekse verilen tedaviye uyum sağlaması hem psikolojik hem de biyolojik olarak zor bir süreçtir. Bu zorlu süreçte gerek hekim olarak gerekse hasta bakımından hedef değerlere ulaşmamızı engelleyecek olan nedenleri irdelemek üzere günlük pratiğimizde sıkça karşılaştığımız diyabetik hastaların öykülerinden yararlandık. Giriş: Dünya’da tip 2 diyabet prevelansı hızla yükselmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde, diyabet epidemisinden bahsedilmektedir. 2030 yılında tüm dünyada DM hasta sayısının 438 milyona ulaşması beklenmekte ve bunun başlıca nedenleri olarak da; nüfus artışı, yaşlanma ve kentleşmenin getirdiği yaşam tarzı değişimi sonucu obezite ve fiziksel inaktivitenin artması gösterilmektedir. Ülkemizde yapılan TURDEP-II sonuçlarına göre Türk erişkin toplumunda DM sıklığı %13,7‘ye ulaşmıştır. TURDEP-II çalışmasına göre 40–44 yaş grubundan itibaren nüfusun en az %10‘u DM‘ludur. Kronik hastalıkların tedavisi uzun süreli hatta yaşam boyudur; bu tedaviye yetersiz bağlılık, önemli bir sağlık sorunudur. Yetersiz bağlılık, tedaviden faydanın elde edilememesinin en sık nedenidir ve komplikasyonlara neden olarak, hastanın yaşam kalitesini düşürmekte, ilaca karşı direnç riskine ve sağlık için ayrılan kaynakların boşa harcanmasına neden olabilmektedir. Olgu 1- 40 yaşında 8 yıldır dış merkezde takibi olan tip-2 DM tanısı alan hasta; Hasta bir önceki doktorundan tedavi memnuniyetsizliği nedenli takiplerine kliniğimizde devam etmek istediğini bildirerek başvurdu. Ayak tabanında yanma şikayeti mevcut. Yapılan fiziki muayenesinde obezite dışında özellik saptanmadı. Yapılan tetkiklerinde AKŞ:179 HbA1c: 8,77 olan hastanın eski raporları ve tetkikleri incelendiğinde her 3 aylık periotta farklı bir doktora başvurduğu; her seferinde tedavisinin yeniden düzenlendiği ancak hiçbir seferde kan şekeri regülasyonunun sağlanamadığı görüldü. Hastanın tedavisinin devamlılığı konusunda söz alınarak, tedavisi revize edilerek, evde kan şekerlerinin takibini yapması şartı ile 3 gün sonrasına randevu verildi. Hasta telefonla aranmasına rağmen bir sonraki randevusuna gelmedi. Figür 1:Türkiye’de Diyabet sıklığı (TURDEP-2 çalışması-2012) Olgu2-47 yaşında obez bayan hasta, tip -2 DM nedenli takipte. Obezite nedenli kilo vermesi önerilen ve diyetisyen tarafından diet verilen hasta işyerinde “diğerlerinden” farklı olmamak adına dietini uygulamadığını, utandığını ifade etti. Hastanın kan şekeri regülasyonunda bozulma olduğu görüldü. Sonuç: Kronik hastalıklarda tedaviye uyumu etkileyen birçok neden bulunmaktadır. Kronik hastalıkların yönetiminde hekimin tıbbi bilgisinin yanı sıra tedavi başarısızlığının altında yatan nedeni bulabilmek için hastalarına yeterli vakit ayırması ve onları dinlemesi gerekmektedir. 5. International Trakya Family Medicine Congress – 16-20 March 2016 – Edirne - Turkey