MUHAFAZAKÂRLIĞIN TEMEL TARTIŞMALARI SİYASAL İDEOLOJİLER 4. HAFTA MUHAFAZAKÂRLIĞIN TEMEL TARTIŞMALARI
Öğrenme Hedefleri Muhafazakârlığın insan doğasına ilişkin görüşlerini anlayabilir Muhafazakârlığın devlet hakkındaki fikirlerini kavrayabilir Muhafazakârların savundukları ekonomi modelleri hakkında fikir sahibi olabilir Muhafazakârlığın ‘aklı’ nasıl değerlendirdiğini öğrenebilir Muhafazakârlığın eksik ya da yanlış olduğu düşünülen taraflarını görebilir
İçindekiler İnsan Doğası Tartışması Akıl ve Eylem Tartışması MUHAFAZAKÂRLIĞIN TEMEL TARTIŞMALARI İnsan Doğası Tartışması Akıl ve Eylem Tartışması Politika ve Devlet Tartışması Ekonomi Tartışması Muhafazakârlığın Eleştirisi
İnsan Doğası Tartışması Gelenekçi, romantik ve pederşahi muhafazakârlıklara göre, insanlar, genellikle aile, komşular ve arkadaşlara uzanan çok sınırlı diğerkâmlık kapasitesine sahiptir. Biz, doğal olarak benciliz. Bu anlamda biz, rasyonel fayda maksimizatörleri olamayız. Böyle bir rasyonalite nosyonu (mefhumu, ç.), insanlık durumunun karmaşıklığına uygun değildir. İnsanlar, rasyonel makineler değildir; insanlar karmaşık bir duygu, düşünce ve genellikle çelişkili motivasyon şebekeleridirler. Tam uyum arayışı, rasyonalist bir mittir.
İnsan Doğası Tartışması Bizler, tarihsel ve sosyal olarak belirlenmiş yaratıklar olduğumuz için, zarureten toplumdaki doğal yetenek ve statü eşitsizliği modellerini yansıtırız. Toplum içinde otorite daima gereklidir. Muhafazakârlık, insan doğasının ortadan kaldırılamaz ve evrensel eksikliği/kusurluluğu ile ilgilenir. Bu tasavvur, insanların daima kusurlu yaratıklar olarak kalacağına ve hiçbir şekilde mükemmelleştirilemeyeceğine imâda bulunur.
Akıl ve Eylem Tartışması Muhafazakâr ideolojide anti-rasyonalizm izlenimi bırakan bir unsur vardır. Muhafazakâr bakış açısı, rasyonalizmin politikaya uygunluğu konusunda kuşkucudur; Sistematik politik felsefeden nefret, daha pragmatik olana inanç, politikaya kuşkucu ve pratik yaklaşım, Burke’ten Oakeshott’a kadar bütün muhafazakârların aklın politikadaki özel rolünü reddetmelerine yol açmıştır. Bir çok muhafazakâr ‘pratik akıl’ ile ‘teorik akıl’ arasında bir ayrım yapar. Teorik akıl, pratik akıl lehine reddedilir.
Akıl ve Eylem Tartışması Aklın iki türü hakkındaki tartışma, muhafazakârları iki tür hakikat düşüncesine götürür. Teorik aklın hakikatleri ve pratik aklın hakikatleri. Pratik hakikat, teamüllerde ve gelenektedir. Muhafazakârlar saf kuşkuculuğu benimsemezler. Gelenekçi ve pederşahi muhafazakârların karakteristiği sınırlı, ılımlı, teorik aklın menzili konusunda kötümser bir kuşkuculuktur.
Akıl ve Eylem Tartışması Teorik aklı eleştiren muhafazakârlara istisna olarak bir çok romantik muhafazakar felsefi akıl kavramını güvenle kullanırlar. İkinci istisna olarak, liberal muhafazakârların da insanın doğası, araçsal akıl ve ekonomik faaliyetin doğası ile ilgili tereddüde düşüren kuşkulardan uzak inançları vardı. Liberal muhafazakârlar ve ‘Yeni Sağ’ın piyasa-yönelimli görünümlerinde, hareketli bir soyut rasyonel hakikat anlayışı vardır.
Akıl ve Eylem Tartışması Gelenekçi muhafazakârlığa göre, insanî eylemin temeli teorik akıl değil, teamül, önyargı ve alışkanlıktır. Bu pratikler, pratik aklı somutlaştırır. Bu tür önyargılar ve alışkanlıklar, bireyin tarihsel ve sosyal şartlarından doğarlar. Paradoksal olarak, önyargı, teamül, alışkanlık ve dolayısıyla gelenek üzerine yoğunlaşmanın sonuçlarından biri, tarihin daha gelişmiş bir profil kazanmasıdır. Burke, gelenek hakkındaki argümanlarından dolayı, zengin bir tarih anlayışına sürüklenmiştir.
Politika ve Devlet Tartışması Çoğu muhafazakâr ekole göre, politik hayat organiktir. Toplum, hiyerarşiktir, yani, liderlik ve politik yargı birkaç kişiyle sınırlı yeteneklerdir. Politik yargı uzmanın işidir. Bu bakış açısının açık istisnası, özellikle daha aşırı ‘Yeni Sağ’ın piyasa-yönelimli teorisyenlerinin liberal muhafazakâr kanaatidir. Değişme ya da reform, organizmanın bütününün ritmiyle uyumlu olmalıdır. Politik hayat, ister dinsel ister seküler olsun, daha büyük bir dramanın parçası kabul edilir. Dünyada içkin/mündemiç bir düzen vardır. Politik ya da moral düzen, icat edilerek empoze edilemez.
Politika ve Devlet Tartışması Muhafazakârlığın komüniteryen ve anti-bireyci eğilimleri, bir dereceye kadar organizma analojisinden kaynaklanır. Birey, organik bütünün parçasıdır ve organizmanın bütünü dışında anlaşılamaz. Organik cemaatin imâlarından biri, kurumlaşmış teamüllere saygıdır. Kurulu düzene saygı, geleneğin önemini kavramanın zorunlu şartıdır. Kurulu düzene bu tür saygı, mevcut doğal hiyerarşiye ve toplumun eşitsizliğine saygı duyduğumuz anlamına gelir. Yönetim, insan doğasının eksikliği/kusurluluğu nedeniyle gereklidir.
Politika ve Devlet Tartışması Muhafazakârlar, otokratik yönetimi tamamen reddetme eğilimindedirler. Hem iç ya da dış düzenin üstesinden gelecek kadar güçlü hem de anayasal olarak sınırlanmış ve dengelenmiş bir yönetimi desteklerler. Liberal anayasacılığa genellikle inanmazlar. Kurallar ve haklar, sosyal ve politik gelişme yıllarının ürünü olmalıdır. Yazılı yasalar, daha önce mevcut toplumun üyelerini birbirine kenetleyen teamüllerin deklarasyonlarıdır. Gelenekçi, romantik ve pederşahi muhafazakârlar, haklar konusuna oldukça önem verirler. Bu tür haklar, liberal bireyciliğin öngördüğü haklar değildir cemaatin bahşettiği haklardır.
Politika ve Devlet Tartışması Liberal özgürlük anlayışının aksine, gelenekçi ve pederşahi muhafazakârlar özgürlüğü, genellikle, geleneğin parametreleri ve hukuk düzeni içinde yasal bir hak olarak görürler. Mülkiyet, özgürlük ile de ilişkilendirilir . Herkese daha fazla politik sürece katılma serbestliği verilerek özgürlüğe ulaşılmaz. Muhafazakârlar demokrasinin değerine pek de sempatiyle bakmazlar. Muhafazakârlara göre , insanlar kendilerini yönetemezler; önyargının tedbirli rehberliğine ve doğal bir yönetici elite ihtiyaç duyarlar. Özgürlük, demokrasi yoluyla elde edilmez.
Politika ve Devlet Tartışması Birçok muhafazakâr, sınırlı, kontrollü ve temsil yeteneğine sahip bir demokrasiyi benimsemiştir. Özgürlük, bireysel özerklikle değil, tersine bazı geleneksel hakları kurulu devlet içinde korumakla ilgilidir. İnsanlar, toplum içindeki yerlerini bilmelidirler. Birçok gelenekçi, romantik ve pederşahi muhafazakâra göre, insanlar doğal olarak eşit değildir. Bazıları daha zekidir ve daha büyük avantajlara sahiptir, bazıları aile bakımından daha şanslıdır, diğerleri yönetim işinde daha ustadır. Toplum zorunlu ve kaçınılmaz bir biçimde eşitsiz bir hiyerarşidir.
Ekonomi Tartışması Muhafazakâr ideolojide, ekonomiyi ele alan iki temel konum vardır. Birincisi serbest piyasa ekonomisi kavramına karşı daha kuşkucu gelenekçi, romantik ve pederşahi ekolleri yansıtır. İkincisi serbest-pazar taraftarı liberal muhafazakârlık ve ‘Yeni Sağ’dır. Son dönemlerde muhafazakârların serbest piyasa vurgularına karşın onlara göre, piyasa, genellikle klasik liberallerin tasarladığından daha güçlü, daha sağlam bir hukuk ve yönetim yapısına ihtiyaç duyar. Liberallere göre, sosyal statüsünün hiçbir önemi bulunmaksızın kişi, teorik olarak finansal mülkiyet sahibi olabilir. Muhafazakârlar bu modele toplumdaki hiyerarşik yapıya zarar vereceği endişesiyle karşı çıkarlar.
Muhafazakârlığın Eleştirisi Muhafazakârlığın paradoksu, teoriyi reddeden bir teori olmasıdır. Gelenek, okunmayı ya da keşfedilmeyi bekleyen homojen bir şey değildir. Her tipte muhtelif gelenekler vardır. Her şeyden önemlisi rasyonalizmin gelenekleri ve radikal politik gelenekler mevcuttur. Üstelik bazı geleneklerin yalnızca gelenek oldukları için korunmaları gerekmez. Barbarlık, anti-Semitizm ya da kölelik gibi gelenekler ve önyargılar kesinlikle reddedilmeli ve sorgusuz sualsiz terk edilmelidir. Gelenekler, bazı rasyonel standartlar vasıtasıyla değerlendirilmelidir.