Erken Çocukluk Dönemi Fen ve Matematik Eğitimine Kuramsal Bakış
Erken çocuklukta çocukların yeni öğrenmeleri yapılandırması başka bir deyişle bilişsel dünyası oldukça yaratıcı, özgür ve şaşırtıcı niteliktedir. Özellikle hayal gücü devamlı çalışan çocukların çevresine ilişkin zihinsel kavrayışları da sürekli gelişmektedir. Bu bağlamda çocukların düşünme ve anlama yollarını kuramsal tabanda inceleyen görüşler karşımıza çıkmaktadır.
Çocuğun çevresindeki dünyayı anlaması ve öğrenmesini sağlayan zihinsel faaliyetlerindeki gelişimle ilgili birçok araştırma ve incelemeler yapılmış ve bu yönde birbiriyle örtüşen ya da ayrılan birçok kuram ortaya çıkmıştır.
Piaget ve Bilişsel Gelişim Kuramı Çocuk dünyaya geldikten sonra dünya ile ilgili sayısız durum, olay ve olguyu öğrenmeyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu süreçte çocuk çevresindeki dünyayı anlama ve öğrenme çabası içerisindeyken aktif olarak zihinsel faaliyetler gerçekleşmekte ve bilişsel olarak aktif bir gelişim göstermektedir. Bu gelişime bilişsel gelişim adı verilmektedir.
Bilişsel gelişim, bebeklikten yetişkinliğe kadar bireyin çevreyi ve dünyayı anlama yollarının daha karmaşık ve etkili hale gelmesi sürecini içermektedir. Piaget’e göre çocuk bu dünyanın aktif bir alıcısıdır ve bilgiyi kazanırken aktif bir rol üstlenmektedir. Piaget bilişsel gelişimi her ne kadar biyolojik ilkelerle açıklamış olsa da bilişsel yapıların sürekli olarak olgunlaşma ve yaşantının etkileşimi sonucunda değiştiğini öne sürmektedir.
Çocukların keşif amaçlı fiziksel ve sosyal eylemlerle bilgiyi inşa ettiğini öne süren Piaget, çocuğun keşif yoluyla edindiği deneyimlerini kullanarak çevrelerindeki olay ve durumları yordadığını ve bu yordamalarıyla bilgileri yapılandırmaya odaklandığını vurgulamaktadır.
Piaget’in bilişsel yapılandırmacılığını şu şekilde açıklamaktadır: “Çocuklar gözlem yoluyla öğrenebilir ancak bu tür öğrenme çocuğun keşif odaklı uygulamalı süreçlere dahil olduğu zaman ki kadar çocuğa olanaklar sunmaz. Bir çocuk ne kadar deneyime dahil olursa, o kadar, deneyim temelli öğrenme sağlamlaşır. Bu çocukların aynı faaliyeti tekrar etmeyi sevmesinin bir nedenidir. Bilgi bir dış kaynaktan çocuğun içine dökülen bir şey değil ancak çocuğun kendisinin inşa edeceği bir şeydir.”.
Piaget’e göre, bilimsel bilginin altyapısını oluşturan temel araştırma becerileri, çocuğun soru sorma, inceleme, araştırma ve deney yapma becerilerini yapılandırarak onun yeni keşif arayışlarına girmesine olanak tanımaktadır. Doğuştan doğal merak duygusuna sahip olan çocuk, çevresini saran dünyayı dikkatli bir şekilde incelemektedir. Çocuk keşfetme ve inceleme yoluyla edindiği bilgileri organize etmeye başlamaktadır. Çocukların kendi yöntemleriyle sorun çözmeye olan yaklaşımı onun kendi algılayışını aktif biçimde yapılandırmasına olanak tanımaktadır.
Çocuğun kendi kendine deneyimlemesi sonucu çevresinde var olan karmaşıklıkları ve problemleri analiz etmesi, başka bir deyişle çocuğun bilimsel düşünme becerisi için gerekli olan problem çözme, analiz etme ve hipotez oluşturma gibi bilimsel süreçlerin altyapısının oluşması desteklenecektir.
Vygotsky ve Bilişsel Gelişim Kuramı Vygotsky çocukların bilişsel gelişimlerindeki sosyal çevre ve kültürel yapının önemi üzerinde durarak, sosyal çevrenin düşünce ve anlamı yapılandırmada önemli olduğunu savunmaktadır. Çocuğa rehberlik yapan ve çocuğun öğrenmesine anlamlı katkılar sağlayan yetişkinler sayesinde, çocuğun bilişsel gelişimi yetişkinler tarafından düzenlenen davranışlardan kendi kendine düzenlenen davranışlara doğru bir aşama kaydetmektedir.
Vygotsky çocuğun gelişimindeki değişiklikleri, çocukların dünyayı anlamak için kullandığı düşünme tarzlarıyla ilişkilendirmektedir. Gelişim süresince, farklı türde düşünme araçlarının çocuğun sorunları çözmede ve bilişsel dünyasını anlamada daha etkili olmasını sağlamaktadır.
Vygotsky kavramları gündelik kavramlar ve bilimsel kavramlar olmak üzere ikiye ayırmaktadır. Gündelik kavramlar, çocukların günlük deneyimleri sayesinde kazandığı ve kendiliğinden gelişen edinimler, bilimsel kavramlar ise çocukların eğitim kurumlarında öğrendiği ve bilinçli işlem gören edinimler olarak tanımlanmaktadır. Vygotsky’e göre, çocuklar eğitimcileri yardımıyla edinmiş oldukları günlük kavramları, bilimsel kavramlara dönüştürebilmektedir. Bu nedenle Vygotsky, çocukların çevresindeki yetişkinlerin, çocukların öğrenmelerinde ve gelişimsel ilerlemelerinde önemli bir etken olduğuna inanmaktadır.
Vygotsky, çocukların sorun çözme yöntemleri aracılığıyla kendi anlayışlarını aktif biçimde yapılandırabileceklerini vurgulamaktadır. Bu anlamda, çocukların mevcut bir öğrenme kapasitesine sahip olduğunu ve bu kapasiteyi yetişkin ya da akranlarının yardımıyla yapılandırabileceğini savunmaktadır. Vygotsky, çocuğun dünyayı anlayışında dil becerileri, sosyal etkileşim ve paylaşılan anlamla yapılandırmalarını “Potansiyel Gelişim Alanı” olarak ifade etmektedir.
Piaget çocukların bilgiyi önceki bilgilerine dönüştürerek, düzenleyerek ve yeniden örgütleyerek yapılandırdığını savunurken, Vygotsky çocukların bilgilerini sosyal etkileşimler yoluyla yapılandırdığını savunmaktadır. Piaget’e göre çocukların düşünme ve anlama yolları fiziksel çevredeki eylemleri ve bu çevre ile olan etkileşimleriyle yapılandırırken, Vygotsky’e göre çocuklar daha sosyal bir varlık olarak düşünme ve anlama yollarını sosyal etkileşimleriyle yapılandırmaktadır. Vygotsky çocukların düşünme ve anlama yollarını sosyokültürel yapılandırmaya dayandırırken, Piaget bilişsel yapılandırmaya dayandırmaktadır
Her iki kuramda da vurgulanan, çocukların bilgiyi yapılandırma ve yaşadıkları dünyayı yorumlama becerisini çevreleriyle olan etkileşimleri yoluyla oluşturdukları noktasıdır. Her iki kuramcı da çocuğun gelişiminin sadece beceri ve fikir repertuarının genişlemesi olarak görülmemesi gereken bir dizi niteliksel değişimlerden oluştuğu konusunda görüş birliğine varmaktadır. Bu bilgiler ışığında çocukların var olan bilgileri ile yeni bilgileri bütünleştirmesinde çevresel etkileşimlerindeki deneyimlerinin son derece önemli olduğu söylenebilir.