TANZİMAT FERMANI (3 KASIM 1839)
Sözlükte düzenlemek, sıraya koymak, ıslah etmek anlamına gelen tanzim kelimesinin çoğulu tanzimattır
Literatürde, “mülki idareyi ıslah ve yeniden organize etme” anlamında kullanılır. Aynı zamanda bu düzenlemelerin yapıldığı dönemi niteler.
Tanzimat, iktisadi ve sosyal temelleri çürüyerek yıkılmaya yüz tutan devleti, yeni prensiplerle ayakta tutma çabasıdır.
NE ZAMAN BAŞLADI? NE ZAMAN SONA ERDİ?
1830’dan itibaren başladığı genellikle kabul edilir.
Bitişi Sadrazam Âlî Paşa’nın 1871’de ölümü, Mithat Paşa’nın sürgün edildiği 1877, Meclis-i Mebusan’ın kapatıldığı 1878 Duyun-ı Umumiye İdaresi’nin kurulduğu 1881 gibi tarihler önerilir.
Halil İnalcık, bozulan toprak rejimi ile gerileme arasında doğrudan ilişki kurmuştur.
İnalcık, Osmanlı toprak rejiminin, yenileşmiş Avrupa karşısında tutunamadığını ve Avrupa’ya karşı Ortaçağ şark müessesesinin değişiminin gerçekleştirilemediğini savunmaktadır.
Tımar sistemi hakkıyla uygulanırken 200 Tımar sistemi hakkıyla uygulanırken 200.000 tımarlı sipahi, buna karşılık 41.000 ulufeli vardı. Tımarlar hak sahipleri yerine yakın akrabaya dağıtılmaya başlayınca tımarlı sipahi sayısında aşırı derecede azalma olmuş, aynı dönemde ulufelilerin sayısı da artmıştır.
Boş kalan tımarlar iltizama verilmiş ve mültezimler halka zulmetmiştir.
Balkan topraklarında milliyetçi isyanlar çıkmış ve devletin temelleri sarsılmıştır. Bu milliyetçi isyanlara, bozulan toprak sisteminden olumsuz etkilenen köylüler de destek vermiştir.
Ruslar karşısında alınan yenilgiler ve Rusların Balkanlardaki propagandaları milliyetçilik hareketlerini hızlandırmıştır.
Balkanlarda özellikle manastırlarda milli hislerle öğretilen tarih ve dil dersleri Fransız İhtilali öncesine kadar uzanır.
1792’de vatansever bir hisle bir Bulgar tarihi yazan Paisii adlı keşiş, “Ey akılsız millet, Bulgar ismini taşımaktan neden utanç duyuyorsun? Neden kendi dilinde okumuyor, düşünmüyorsun? Bulgarlar evvelce büyük imparatorluklar kurmadılar mı?”
Sırplar ve Hırvatlar arasında hızla yayılan milliyetçilik fikri milli duygularda büyük tesir uyandırdı. “Kardeşler birleşelim” sloganları duyulmaya başlandı.
Alman milliyetçilerinden etkilenen Romenler milli edebiyatlarını oluşturmaya başlamıştı.
Milli edebiyatlar Osmanlı hakimiyetine, ağalara, paşalara ve Rum Ortodoks kilisesine karşı düşmanlıktan beslenmiştir.
Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanması Balkan toplulukları arasında kendi milli devletlerini kurma hususunda örnek oluşturmuştur.
Osmanlı Devleti’ne karşı harekete geçen toplulukların temel istekleri arasında dini hürriyet ve eşitlik gelmektedir. Bu talepler karşısında II. Mahmud, din farkı gözetmeden eşitlik vurgusu yapmıştır.
Balkanlarda hareketlilik arttıkça Osmanlı birliği (ittihadı) fikri öne çıkmaya başlamıştı.
Eşitlik arzu edilen bir diğer husus hukuka ilişkindir Eşitlik arzu edilen bir diğer husus hukuka ilişkindir. 1840 yılında yayınlanan Ceza Kanunnamesi bu eşitliği güçlendirme çabalarındandır.
Tanzimatçılara göre eşitlik sayesinde tebaa birbiriyle kaynaşarak hep birlikte devlete hizmet edebilecekti.
1830’larda yaşanan değişiklikler Hıristiyan ahali arasında umut oluşturmuştu.
Ocağı kapatan II. Mahmud, 1830’ların başından itibaren merkez teşkilatını tamamen değiştirmiş, Meclis-i Vâlâ gibi meclislerin yanında nezaretleri kurdurmuştu.
Tanzimat-ı Hayriyye, II. Mahmud’un tasarladığı reformların genel adıdır.
Mehmed Ali Paşa isyanının ikinci aşaması sırasında 1 Temmuz 1839’da II Mehmed Ali Paşa isyanının ikinci aşaması sırasında 1 Temmuz 1839’da II. Mahmud öldü. Yerine 16 yaşındaki oğlu Abdülmecid geçti.
Tanzimat’ın ilanıyla ilgili Mustafa Reşid Paşa merkezi bir yerde konumlandırılır. Belli oranda gerçek ise de böyle bir dönüşümün genç bir bürokrat tarafından gerçekleştirildiğini iddia etmek güçtür.
17 Temmuz’da tahta çıkan Abdülmecid cülus hattında Bütün devlet işlerinde kanuna ve hakkaniyete uyulması, Rüşvet ve zulümden kaçınılması,
Ülkede yaşayan Müslim- gayrimüslim bütün halkın güvenliğinin sağlanması, Herkesin canından, malından ve meskeninden emin kılınması,
Rüşvet alanların cezalandırılması Saraya hediye gönderilmemesi Bürokratların bu hediyeleri kabul etmemesi gibi Tanzimat Fermanı’nın önemli ilkeleri mevcuttu.
Padişah taşraya gönderdiği diğer bir hatt-ı hümayunda Devlet görevlilerinin yol masraflarını kesinlikle halka yüklememeleri; Hangi ad altında olursa olsun halktan hiçbir şey talep etmemeleri, Kimseye angarya yüklememelerini istedi.
Mustafa Reşid Paşa, bu hattın ilanından bir buçuk ay sonra Londra’dan İstanbul’a döndüğüne göre söz konusu ilkeler diğer bürokratlar tarafından ortaya konulmuştur.
Mustafa Reşid Paşa döndükten sonra Sadrazam Koca Hüsrev Paşa’nın başkanlığında bir meşveret meclisi toplandı. 38 yüksek bürokrat ve ilmiye mensubunun katıldığı bu mecliste kabul edilen ilkeler padişah tarafından da onaylandı.
Meclis mazbatası ile Gülhane Hattında yer alan ilkeler hemen hemen aynıdır. Bu da Tanzimat Fermanı’nın tek başına Mustafa Reşid Paşa’nın eseri olmadığını ortaya koyar.
Aynı zamanda fermanın dış etkenlerden ziyade iç dinamiklerin ürünü olarak ortaya çıktığını göstermektedir.
Hariciye Nazırı Mustafa Reşid Paşa 3 Kasım 1839’da Gülhane meydanında vükela, rical, ulema, Rum ve Ermeni patrikleri, hahambaşı, esnaf temsilcileri, sefirler ve diğer hazır bulunanların önünde Tanzimat Fermanı’nı okudu. Sultan Abdülmecid töreni Gülhane Kasrı’ndan izledi.