Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya...

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
 BEKLENTiSiZ SEVMEYi DENEDiNiZ Mi?
Advertisements

Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya...
HAYATIN İÇİN TALİMATLAR :  Çavdar ye.  İnsanlara istediklerinden fazlasını ver, ve bunu kalben isteyerek yap.  En sevdiğin şiiri ezberle.  Duyduğun.
Kokun hasretimin özlemin ızdırabı gibi sardı
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer... Dayanılması o kadar da zor.
Boş ver be yaşı başı. gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver
UZAKTAN UZAĞA… Öyle gülüp harap etme içimi, İçimden bir şeyler düştü, düşecek.. Bilmem, nasıl aşık ettin ki beni, Ulaşamadığım, sen kaldın bir tek..
Ilk göz ağrım.

GÖZLERİN(Nazım Hikmet)
BİR KADINI BEKLEMEK ATAOL BEHRAMOĞLU
Bu India’dan gelen TANTRA.
Meksika'da Inka tapınaklarına ç ıkmak isteyen Avrupalı bir grup arkeolog, birka ç yerli rehberle yola koyuluyor. Dağın tepesindeki tapınaklara giden uzun.
Ben ZİYA LEVENT TOPÇUOĞLU.
TÜRKÇE / Şiir.
ANıLaRıM.
YANIMDA OLSAN YİNE ÖZLERDİM VE BİLKİ BU KADAR SEVMEM SENDEN DEĞİL
Duyu organlarımız , dünyaya açılan penceremizdir.
Ben yaşamın adını İSTANBUL koydum!
ÖYLE BİRİNİ SEVİN Kİ.
ORHAN VELİ KANIK
Tlg
Yarım kalmış öyküler.
DUYU ORGANLARIMI KULLANIYORUM.
BENİ UNUTMA.
Sen hangisini seçerdin?
Halil KANARGI’dan BEN TUTSAĞIM YÜREĞİNDE SENİN
Yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam:
Kim bilir nerelerde,hangi gönüllerdesin
4/B SINIFININ SEVGİ ÇİÇEKLERİ
GÖZLERİN KAL DİYOR Bu nasıl ayrılık, bu nasıl veda Gözlerin kal diyor dudakların git Bakışın anahtar, gözlerin kilit Ellerin aç diyor, dudakların git.
Sesli izleyin Geçişler için tıklayın Olmasa da olur dedi ğ imiz insanlarla doludur hayatımız; tanı ş tı ğ ımız, selamla ş tı ğ ımız; klasik cümlelerle.
Yaşa aşkını Yaşa aşkını ondan Ne kadar kaçarsan kaç Nafile Aşk gelip Aşk gelip Yerleşir yüreğine Yerleşir yüreğine.
DERS: Hayat Bilgisi KONU: Duyu Organlarımız SINIF: 3. Sınıf
MaiL_Lovers Mail Group
YANIMDA OLSAN YİNE ÖZLERDİM VE BİLKİ BU KADAR SEVMEM SENDEN DEĞİL
SES BİLGİSİ.
Hayat.
Bir bedende atan kalp gibiydik!
YILDIZLARIN VE AYIN GİTTİĞİ YERE GİDEN SEVGİLİYE...
Konuş sevdiğim Yüreğinin şarkısını söyle bana Gece karanlık,
GiTTiĞiN YeR.

Olmasa da olur dediğimiz insanlarla doludur hayatımız; tanıştığımız,selamlaştığımız; Klasik cümlelerle iletişim kurduğumuz, yanıtlarını merak etmediğimiz.
BİRAZ DA BİZ ÖLELİM Merve ÖZDEMİR - DEM.
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir,
SEVDALILARIN.
3. Kardeşler Arasındaki İlişkiler
Ben hiç utanmadımki sevgimden, kendimden
GÖZ KULAK BURUN DİL DERİ
DUYU ORGANLARI GÖZ BURUNKULAK DİL DERİ DUYU ORGANLARIMIZ Çevremizde olup bitenleri duyu organlarımızın yardımı ile kavrarız. Görme, işitme, koklama,
Yaşantımız kara kışa dönmüşken Yeşile hasret ömür çürütürken Gel bahardan bir gün Bahçeden bir gül çalalım.
DUYULARIMIZ GÖRME İŞİTME TATMA KOKLAMA DOKUNMA BAŞLA.
TABLOLAR RÜBAİLER ve Teoman Bayer Değerli kardeşim Teoman Bayer’in
NOKTALAMA İŞARETLERİNİ TANIYALIM
Metinleri Okuyalım.
Tural Garayev & Muhammet Hommenov
Sevdan Beni Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, Can paramparça... Ve ellerim,kelepçede,
“CAN” CAN AKIN ŞAİR VE FOTOĞRAF SANATÇISI.
Bu India’dan gelen TANTRA.
Sevdan Beni Terketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, can paramparça... Ve elerim kelepçede,
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir,
DUYU ORGANLARIMIZ BALKAN DORUK UZUNER 3/A SINIFI ERYAMAN
1914’te İstanbul’da doğmuş,burada başladığı ilk öğrenimini Ankara’da sürdürmüştür. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe.
Sen hangisini seçerdin?
NAYİNO Gece gökte yildizlardaR Dinleyun dertlerumi Yarde iman kalmadi hoy nayino Bilmeyi hallarumi Nayinoma Kurbanis oy Nayinoma nayino nayinoma kurbani.
ORHAN VELİ KANIK.
BENİM YAŞLARIM.
Sunum transkripti:

Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya... Öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terkedebilirsiniz. Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında... En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç çekişmelerinizin nedeni, yazılarınızın ilhamı,  sohbetlerinizin konusudur. Gözyaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır. Korkunca saklandıgınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak... Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır. Sınırsız ve nihayetsiz; "Ölmek var, dönmek yok"tur. Gün gelir anlarsınız; içten içe bir şeylerin kanadıgını... Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya...

"Ya sev böyle ya da terket" diye gürler... Şurasından, burasından eleştirmeye koyulursunuz: "Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa..." başkalarını örnek göstermeye,  "Bak onlar nasıl yaşıyor" demeye başlarsınız.  Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız. Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz. "Eskiden böyle miydi ya..."  diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirinin kapısı; açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından... Böyle süremeyeceğini bilirsiniz. Değişsin istersiniz. O, sevgisizliğinize yorar bunu... İhanete sayar.  Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür.  "Ya sev böyle ya da terket" diye gürler...

Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ısıtan o rüya, bir kabusa dönüşür birden... Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size... Hoyrattır, bakmaz yüzünüze... Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar mahkum eder. Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden... "İyiligin içindi hepsi, seni sevdiğim için..."  dersiniz, dinletemezsiniz. Ayrılırsanız yaşamayacağinizi bilirsiniz, ama böyle de sevemezsiniz

İhanetten kırılmıştır kaleminiz; severek, terk edersiniz... "Madem öyle..." nin çaği başlar ondan sonra... Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir,  madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde  "günah sizden gitmiştir".  Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip  gitmeleri denersiniz. Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece.... Daha özgür olacağınız limanlara demirlerseniz bir süre... Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni...

Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur. Deli kanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler,  sırtına binenler sarmıştır çevresini . . . Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye . . . Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla . . . "Bana ne . . .kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre . . . Ama sonra . . . ansızın kulağımıza çalınan bir şarki ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden . . .

Göremedikçe bağlanir, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız. Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız.  Kokusunu özlersiniz; türküsünü söylemeyi, şarkisini dinlemeyi, yemeğini  yemeyi, elinden bir  kadeh şarap içmeyi... Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız,  sular kulağına fısıldasın diye... Dönüp "Seni hala seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden... Dönemezsiniz. Göremedikçe bağlanir, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız.

Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz... Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu,  hem "Ne olacak sonunda" kuşkusu... Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz. Sürünür gidersiniz...

Can Dündar Aşka ve Terke Dair