GENEL HÜKÜMLER Travnik Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
KADININ ŞİDDETTEN KORUNMASINDA BAŞVURU REHBERİ VE AİLENİN KORUNMASI HAKKINDA 4320 SAYILI KANUN Ailenin korunmasıd.
Advertisements

EKİZELDEN Hukuk Bürosu
Prof. Dr. Muhammet ÖZEKES
Rekabet hukuku, mal ve hizmet piyasalarında rekabetin korunması amacına yönelik olarak oluşturulan kurallar üzerine inşa edilmiş bir hukuk dalıdır.
SAĞLIK PERSONELİNE YÖNELİK ŞİDDETİN HUKUKSAL BOYUTU
Türk Ceza Kanunu’nda Bilişim Suçları
Sermaye Piyasası Kanununda Örtülü Kazanç Aktarımı
HUKUKSAL SÜREÇ Anayasamızın 60. maddesi sosyal güvenlik konusunda kesin hüküm getirmiştir. Anayasa Madde 60: “ Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir.
YAPTIRIM TEORİSİ IŞIĞINDA TÜRK CEZA KANUNU TASARISI HÜKÜMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ İzzet ÖZGENÇ.
İŞ KAZALARINDAN DOĞAN CEZAi VE HUKUKi SORUMLULUKLAR
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
TÜRKİYE’DE MÜSADERE SİSTEMİ 23 MAYIS 2012
Anayasal Vergilendirme İlkeleri
T.C.K.'da meslek mensubuna uygulanabilecek cezai yaptırımların irdelenmesi Bekir BAYKARA Avukat.
4703 SAYILI KANUN 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun 11/07/2001 tarih ve sayılı Resmi Gazete’de.
AA1. Ölüm ve bedensel zarar
TAM YARGI DAVALARI.
TİPİKLİK Bir davranış bir suçun bütün unsurlarını gerçekleştirirse, o zaman o davranışın tipik, kanundaki tipe uygun olduğu söylenir.
VERGİ HUKUKUNUN GENEL ESASLARI
TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK
Hukuk Müşaviri V. / Çevre ve Orman Uzmanı Çevre ve Orman Bakanlığı
FİZİKSEL VE CİNSEL İSTİSMARIN YASAL BİLDİRİMİ
Sertaç ATEŞ Bilişim Teknolojileri Öğretmeni Gürçeşme Anadolu Lisesi
CEZA ETİĞİ Etik Nedir? *Etik veya en yalın tanımıyla töre bilimi. Etik terimi Yunanca ethos yani "töre" sözcüğünden türemiştir. Yanlışı doğrudan ayırabilmek.
FOTOĞRAF & TCK.
3. Oturum Çocuk Cinsel İstismarı İle İlgili Yasal Mevzuat
Mustafa ÖZÜNLÜ Kamu Yönetimi Bilim Uzmanı Mart 2015 Ürgüp/NEVŞEHİR
İDARE HUKUKU BİRİNCİ BÖLÜM Öğr. Gör. A. Çağlar ERKAN.
PROF. DR. YASEMİN IŞIKTAÇ
Temsil eden(temsilci)
Bilişim Suçlarıyla İlgili Mevzuat 2- AB’ye Uyum. Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde Bilişim suçları ve güvenliği ile ilgili Türkiye’yi bağlayan bir başka.
İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL İLKELERİ
TEKİRDAĞ BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU
Sosyal Güvenlik Hukuku 1. Ders
Eşitlik İlkesini Uygula
SUNUMU HAZIRLAYAN:STJ.AV.DENİZ GÖMRÜKÇÜ. Güncel Türkçe Sözlük’te “sır” sözcüğünün Arapça bir sözcük olduğu belirtilip, “Varlığı veya bazı yönleri açığa.
RÜŞVET TCK 252. MADDE.
TİCARET HUKUKU BİLGİSİ
6284 SAYILI AİLENİN KORUNMASI VE KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE DAİR KANUNUN UYGULANMASI.
SUÇ TEORİSİ.
Av. Bilge Aydın Temiz BİLGE AYDIN TEMİZ
ANKARA BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ Piyasa Gözetim ve Denetim Şubesi
ÇOCUK HUKUKU’NUN HUKUK SİSTEMİNDEKİ YERİ VE ÖZEL HUKUKTA ÇOCUK HAKLARI
YASALAR VE ÖZEL EĞİTİM.
VAGON ÖRNEĞİ HUKUKA AYKIRILIK UNSURU MANEVİ UNSUR MADDİ UNSUR SUÇ.
Spor Faaliyetleri Dolayısıyla Ölüm-Yaralanma Dolayısıyla Cezai Sorumluluk Dr. Yusuf Solmaz BALO.
ADALET PSİKOLOJİSİ YILI GÜZ DÖNEMİ 2. Ders 6 Ekim Cuma.
MEDENİ HUKUK.
LAW 201 INTRODUCTION TO LAW
HUKUKUN KAYNAKLARI Hukukun kaynakları, asıl kaynaklar ve yardımcı kaynaklar olarak ikiye ayrılır. Asıl kaynaklar: Yazılı ve yazısız kaynaklar Yardımcı.
Dernek, kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelen kişi topluluğudur. Derneğin unsurları şunlardır: Kişi.
Kişiler Hukuku-15. Hafta.
YAPTIRIM TEORİSİ Ceza hukuku yaptırımlarıyla güdülen amaç,
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ turizm mevzuatı
Başlangıç Hükümleri-8. Hafta
FİKRİ VE SINAİ HAKLAR MAHKEMELERİ
Başlangıç Hükümleri- 1. Hafta
MEDENİ HUKUKTA SORUMLULUK
Ceza Hukuku Çıkmış Sorular
KANUNİLİK İLKESİ HUKUKİ DAYANAĞI KAPSAMI İŞLEVİ
Spor Faaliyetleri Dolayısıyla İşlenen Suçlar
ADLİ PARA CEZASI İNFAZ ŞEMASI
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ TURİZM MEVZUATI
VIII. Kabul Edilebilirlik İncelemesi
HUKUK KURALLARININ UYGULANMASI.
YARGI KARARLARI 2.
III. Bireysel Başvurunun Kapsamı ve Nitelikleri
9.BASININ MANEVÎ ZARARDAN SORUMLULUĞU
Özgür Küçüktaşdemir FİİL.
Sunum transkripti:

GENEL HÜKÜMLER Travnik Üniversitesi Hukuk Fakültesi CEZA HUKUKU GENEL HÜKÜMLER Travnik Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Hukukçu da her insan gibi duygularının, siyasi, sosyal v. b Hukukçu da her insan gibi duygularının, siyasi, sosyal v.b. kimliğinin veya toplumun etkisinde kalarak hareket eder. Ancak kişi, hukukçu olarak işlem yapmalı ve karar verirken bu etkilerden uzaklaşıp hukukçu kimliğiyle hareket etmelidir.

Bu kimlikteyken nerde doğdunuz, milliyetiniz, cinsiyetiniz, inançlarınız, siyasi görüşleriniz vs gibi diğer kimliklerinizin etkisinden mümkün olabildiğince sıyrılması gerekmektedir. Hukukçu dışındaki kimliğinizin unsurları, doğrudan veya dolaylı olarak işlem ve kararlarınıza yansımamalıdır. İşte bunu sağlamak için hukuksal süreçlerin sistem, yöntem ve ilkelere bağlı olarak sürdürülmesi zorunludur.

Ceza hukuku nedir? Ceza hukuku suç ve ceza inceleyen; Kamu hukuku; Ceza genel – tanımı, teorileri, konu, ilkeleri, unsurları, cezayı ortadan kaldıran yada azaltan nedenler gibi; Ceza özel – kanunlara göre sayılan suçlar, kapsamı ve sınırları,cezalar gibi.

Ceza hukukunun tarihi İlk- Sümerler -  M.Ö 2100-2050 Ur-Nammu adında olan; Mezopotamya; Urukagina ve Lagaş kanunları; Mezopotamya – kralık – çok önemli reformlar; Babil hukukunun çekirdeğini oluşturan Hammurabi Kanunları'dır. Antik Yunan tarihinde ise Solon ve Drakon bilinen eski kanunlardır.

Dar ve Geniş Anlamda Dar anlamda -maddi ceza hukuku olarak da adlandırılır ; suçları ve yaptırımlarını konu alır. Geniş anlamda ise, maddi ceza hukukunun yanı sıra, ceza muhakemesi hukuku ve infaz hukukunu da kapsar.

Ceza Hukukunun Temel işlevi? Cezalandırıcı ve koruyucu işlev.

Sosyal barışı sağlamaktır. Ceza Hukukunun Görevi?  Toplumsal ve Sosyal barışı sağlamaktır.

TCK Kanuna Göre Amaçları Nedir? Yeni 5237 Sayılı Türk Ceza Kanuna göre ceza kanununun amaçları: Kişi hak ve özgürlüklerini, Kamu düzeni ve güvenliğini, Hukuk devletini, Kamu sağlığını ve çevreyi ve Toplum barışını korumak ve Suç işlenmesini önlemektir.

Ceza hukukunun temel kavramları Suç Ceza Güvenlik tedbiri Suç – şekli anlamda hukuku düzeni tarafından ceza ve/veya güvenlik tedbiri ile karşılaşan bir insan davranışı (haksızlık) olarak ifade edilebilir. Amacı – hukuksal değerleri korumaktır Suç cezaya layık haksızlıktır;

suç İnsanların toplum içinde birlikte yaşamalarının temini, toplumsal düzenin devamı için korunması gereken hukuki değerleri ihlal eden belli insan davranışları (tipik haksızlıklar) olarak tanımlanabilir. Yaptırım- ceza – güvenlik tedbiri

Suçlar ve kabahatler Kabahatler daha az haksızlık içeriğine sahip; Yeni TCK ayrımı kaldırmıştır – 30.03.2005 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu kabul edilmiştir; İdari suç – idari yaptırımlar- parasal- adli- idari para cezası

Ceza hukukunun kaynakları İkiye ayrılmakta: 1.Doğrudan (anayasa, kanun, ve uluslararası sözleşmeler) –yardımcı- bağlayıcı değildiler 2. Dolayısıyla- mahkeme içtihatları ve doktrin, örf ve adet

Suç politikasının temel ilkeleri Kusur ilkesi- kusursuz ceza olmaz- Hukuk devleti ilkesi – anaysa 2. maddesinde(faaliyetlerinde hukuk kurallarıyla bağlı olan, vatandaşlarına hukuki güvenlik sağlayan devlete hukuk devleti denilmektedir. İnsanlık ilkesi- suçların karşılığı olarak insan onuruyla bağdaşmayan cezalara hükmedilmez.- insan onuruna yakışır şekilde gerçekleştirilmesi

Ceza hukukunun güvence fonksiyonu Suçta ve cezada kanunilik ilkesi Bireyi devlete karşı korumak Kanuna suç ve yaptırım açık bir şekilde gösterilmesi; Avrupa da ilk Avusturya ceza Kanunu,1787. 10 Aralık 1948 İnsan Hakları Beyannamesi m.11.f.2. ve 1950 İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri korumaya dair Avrupa Sözleşme

Türk Hukuku İlk 1274 Sayılı (1858 tarihli) Ceza Kanunname-i Hümayunu, 1876 Anayasa Kanun-i Esasinin 1961 – md.33 1982 md.38. 1926 -765 Türk Ceza Kanunu 1.md. 5237 ise 2.md.

Geçmişe yürüme yasağı (lex praevia) Ceza kanunların zaman bakımından uygulama yasağı para cezası-hapis Fiilin işlendiği zamanın tabi olması – nullum crime sine lege praevia

1982 Anayasasının 38. Maddesinde….. “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilmez”. (f.1.)

Anlam: Kanunda açıkça belirlenmeli; Nullum crime sine lege – kanunsuz suç olmaz Nulla poena sine lege – kanunsuz ceza olmaz; Kanun koyucu istediği her fiili tanımlanamaz Hukuka aykırı olmayan, hukuka aykırı olmakla birlikte toplumsal yaşam bakımından vazgeçilmez değerlerin ihlali niteliği taşımayan insan davranışları kanunlarda suç olarak tanımlanamazlar.

Ceza kanunilik ilkesi güvenlik bakımından da geçerlidir; Kabahatler Kanunu – 4 md. Filler, yaptırımlar vs…. Kanunilik ilkesinin sonuçları Kıyas yasağı Örf ve adetle suç yaratma ve cezayı ağırlaştırma yasağı İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulması yasağı Geçmişe yürütme yasağı Ve suç ve cezaların belirsizliği yasağıdır.

BELİRLİLİK İLKESİ (LEX CERTA) Suç teşkil eden filleri ve bunun sonuçlarını yeterli belirlilikte tarif ettiği zaman yapmış sayılır; Suç tipleri ve bunlar hakkında öngörülen cezanın kapsamı Kanun koyucu yükümlüdür.

Nasıl? Kanunla yapmalı! Beyaz hüküm yada açık ceza normu düzenlenmeler yapmasına engel olmaktadır Bir fillin suç sayabilmesi için unsurlarının belirtilmesi, o fiilin tarif edilmesi gerekir Filli açıkça tanımlamalıdır Kanun hükümlerinin tanımları belirli olmalı, açık ve seçik nitelik, belirsiz ve çok kapsamlı kullanılmamalıdır.

İnsanlar, hangi davranışların suç olduğu bilmek suretiyle bunların dışında kalan davranışlarda bulunma özgürlüğüne sahip olmaktadırlar. Belirlilik ilkesi, ceza sorumluluğunu doğuran veya suçu nitelikli hale getiren unsurlar bakımından da söz konusudur.

Örf ve Adet Hukukuna Dayalı Cezalandırma Yasağı (Nullum Crimen Sine Lege Scripta) Ceza hukuku alanında sadece dolaylı kaynak olarak sınırlı bir uygulama alanına sahiptir. Örf ve adet hukuku esas alınarak kişi hakkında ceza hukuku yaptırımlarının uygulanması mümkün değildir.

Kıyas Yasağı (Nullum Crimen Sine Lege Stricta) Kanunilik ilkesinin ikinci sonucu, suç ve ceza hukuku yaptırımı içeren düzenlemelerin yorumunda ortaya çıkan “kıyas yasağıdır”. Bir olaya ilişkin hukuk kuralarının kanun tarafından düzenlenmemiş benzer bir olaya uyarlanması, diğer bir deyişle “yeni bir hukuk kuralı yaratmak” anlamına gelen kıyas yasağı suç ve ceza yaptırımı içeren düzenlenmelerdeki boşlukların, yorum yoluyla doldurulmasının önlenmesi amaçlanmaktadır.

Mülga TCK’da kıyas yasağı kanunda açıkça öngörülmemekle birlikte kanunilik ilkesiyle ilgili hükümlerin bir sonucu olarak kıyas yasağı kabul edilmekteydi. Ancak kıyas yasağının kapsamının kanunen belirlenmemesi dolayısıyla mahkemeler genişletici yorum adı altında kıyasa varan uygulamalar yapmakta, bir anlamda kıyas yasağı dolanılmaktaydı.

Yeni TCK 2/3. maddesinde hem kıyas yasağı “Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz” hem de “Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz”. (kıyas yasağının kapsamı da belirlenmiştir) Örneğin yeni Fransız Ceza kanununda bu husus “ceza kanunları dar yorumlanır”.

Geriye Yürüme Yasağı (Nullum Crimen Sine Lege Praevia) Bu kural gereğince işlendiği zaman ceza hukuku yaptırımı gerektirmeyen bir fiil, yeni çıkarılan bir kanunla geçmişe yürürlü olarak ceza yaptırımı altına alınamaz. Aynı şekilde işlendiği zamanın kanununda ceza yaptırımı gerektiren fiil için öncekinden daha ağır bir yaptırım öngören kanun, geçmişe yürürlü olarak uygulanamaz.

Zaman bakımından uygulama MADDE 7.– (1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanunî neticeleri kendiliğinden kalkar.

Geriye yürüme yasağı, kişinin aleyhine sonuç doğurduğunda söz konusu olup lehe durum doğuran kanunlar geçmişe etkili olarak uygulanabilecektir: “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur”.

İnfaz rejimine ilişkin kanunlar bakımından ise, derhal uygulama ilkesi kabul edilmiş olup bu tür düzenlemeler yürürlüğe girdiği andan itibaren sadece ileriye doğru uygulanacaktır. Ancak, hürriyeti bağlayıcı ceza niteliği gösteren yaptırımlar ile bu tür cezaların süresine ilişkin düzenlemeler, tedbir veya infaz hükmü niteliğinde olsalar dahi, geriye yürüme yasağı uygulama ilkesine tabidirler. TCK: “Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç;infaz rejimine ilişkin hükümle, derhal uygulanır (md.7/3)

Süreli ve Geçici Kanunlarda Kanunilik Bu düzenlemeye göre, şayet bir suç geçici veya süreli bir kanunun yürürlükte olduğu esnada işlenmişse, bu suç hakkında o suçla ilgili geçici veya süreli kanunun uygulanmasına devam edilecektir: (TCK m.7/4)” Geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir”.

Süreli ve geçici kanunların, nitelikleri gereği, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş bütün suçlar hakkında uygulanmaları zorunludur. Aksi taktirde söz konusu kanunların caydırıcı etkileri kalmaz veya azalır. Oysa, çeşitli nedenlerle suçların failleri ele geçirilmemekte ve örneğin iştirak halinde işlenen bir suçta kaçan fail, kanunun uygulama süresi geçtiğinde hiçbir yatırım ile karşılaşmamaktadır.

Bu nedenle maddenin son fıkrasıyla, bu maddenin geçici ve süreli kanunlar hakkında uygulanmayacağı hükmü getirilmiştir. Zamanaşımı hükümleri ise, elbette ki, bu suçlar bakımından da geçerlidir.

Kabahatlerde Kanunilik İlkesi Ayrı bir Kanun yapılmış olmasıdır; Kanunilik ilkesi açıkça md.4/1’de düzenlenmiştir. Ancak kabahatlere ilişkin yaptırımlar, mutlaka şekli anlamda kanunla öngörülebilir: ”Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarın, ancak kanunla belirlenebilir.” (Kab. K. Md. 4/2)

Türk Ceza Kanunu’nda kanunilik ilkesinin kapsamındaki geriye yürüme yasağı ve lehe uygulama kuralının düzenlendiği zaman bakımından uygulamaya ilişkin kuralların, kabahatler bakımından da geçerli olduğu Kabahatler Kanunu’nun 5/1 maddesinde şöyle ifade edilmiştir: Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idari yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir.

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanmasında Kanunilik 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun ile düzenlenmiş olup, infazla ilgili uygulanacak kurallar kanuni düzenleme güvencesine kavuşturulmuştur. Böylece kanunilik ilkesine infaz aşamasında da uyulmuş olmaktadır.

Görünüşte İhmali Suçlarda Kanunilik Ceza kanununda belli bir suç tipinde icrai davranışta bulunma yükümlülüğünün salt yerine getirilmesinin öngörüldüğü hallerde “gerçek ihmali suçlar” söz konusudur. Örneğin: kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunulmaması veya bu hususta gecikme gösterilmesi (TCK. Md. 279/1)

Denetim görevinin ihmali suçunda (TCK. md Denetim görevinin ihmali suçunda (TCK.md.251) zimmet veya irtikap suçunun işlenmesine kasten göz yuman kamu görevlisinin, işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Bu durumda kamu görevlisi, zimmet veya irtikap suçunun işlendiğinden haberdardır ve buna rağmen denetim görevini kasten ihmal etmektedir.

Bu tür suçların gerçek ihmali suç olarak adlandırılmasın nedeni, ilgili suç tipinde hangi ihmalin o suçu oluşturacağı ve ne gibi bir yaptırımla karşılaşacağının öngörülmüş olması ve son olarak bu tür ihmali suçların karşıtı niteliğinde bir icrai suçun bulunmamasıdır. Gerçek olmayan ihmali suçlarda ise, kanunda icrai olarak işleneceği öngörülen bir suç bulunmakta, ancak bu suç ihmali bir davranışla işlenmektedir.

Örneğin: kasten insan öldürme suçu,icrai bir suç olmasına rağmen, ancak annenin çocuğunu aç bırakarak öldürmesi olayında olduğu gibi ihmali bir davranışla da işlenebilir.

Örneğin: A’nın yüzme bilmeyen B’yi öldürmek amacıyla geminin güvertesinde denize itmesi ve öldürmesi olayında, A kasten insan öldürme suçundan dolayı sorumlu tutulacaktır.

Buna karşılık suç tipindeki böyle bir netice kişinin davranışlarından bağımsız olarak meydana geliyor ve kişi, bu neticeyi engelleyici bir davranışta bulunmuyorsa yorum yoluyla bu durumdaki ihmalin, kanundaki icrai davranışla aynı olduğu sonucuna varılamaz.

Örneğin: ayağı kayarak denize düşen A’yı, iyi yüzme bildiği halde kurtarmayan B’nin bu ihmali davranışı dolayısıyla sorumlu tutulabilmesi için bazı koşulların varlığı gerekir. Bu koşullardan biri, neticeyi önleme yükümlülüğü (garantörlük) koşulu, diğeri ise bu yükümlülüğü ihmal etmenin, suç tipinin icrasıyla uygun üşeceğine ilişkin eşdeğerlilik koşuludur.

SUÇ VE YAPTIRIM TEORİSİNE İLİŞKİN TEMEL BİLGİLER Hukuksal değerin ne olduğunun ortaya konulması gerekir; “Hukuksal değer, işlenen suçla ihlal edilen toplumsal değerdir”. Örneğin: kasten öldürme suçu (KİÖ) bakımından inceleme yapılıyorsa, her şeyden önce KİÖ suçuyla korunan hukuki değerin yaşam hakkı olduğu belirtilmeli daha sonra suçun unsurların bakımından bir irdelemeye geçilmelidir.

SUÇUN YAPISINA GENEL BİR BAKIŞ (HAKSIZLIK VE KUSUR) Hukukun merkezinde bir hukuk süjesi olarak insan bulunur; Fail hakkındaki yargı, fiil hakkındaki yargıyı gerektirir ve ona dayanır; Failin ceza hukuku tarafından sorumlu tutulmasının hukuki nedenini, onun tarafından gerçekleştirilen hak ihlali oluşturmaktadır.

Fiil olmaksızın fail olmaz Haksızlık olmaksızın da kusurdan bahsedilemez. Tipe uygun ve hukuka aykırı bir fiilin varlığı (haksızlık) belirlendikten sonra, failin bu haksızlıktan kişisel olarak sorumlu tutulup tutulamayacağının araştırılmasına (kusur) geçilmektedir. Haksızlığın belirlenmesinde failin kişisel özellikleri dikkate alınmayacaktır.

Fiil, kasten veya taksirle işlenen, icrai veya ihmali tüm haksızlıkların esasını oluşturulmakla birlikte, suç teorisinde söz konusu olan fiil, bir suçun kanuni tarifinde yer alan fiildir.

Suçun Unsurları MADDI UNSUR MANEVİ UNSUR HUKUKA AYKIRILIK

Maddi Unsurlar FAİL; MAĞDUR SUÇUN KONUSU FİİL (HAREKET) NETİCE NEDENSELLİK BAĞI VE OBJEKTİF İSNADİYET NİTELİKLİ HALLER

SUÇ TEŞKİL EDEN HAKSIZLIĞIN ESASI OLARAK FİİL Bir suçtan bahsedebilmek için, her şeyden önce, bir fiilin varlığı gerekir. Sırf bir düşüncenin ya da bir davranışın cezalandırılması hiçbir zaman söz konusu olamaz. Hareket, tipe uygunluk ve hukuka aykırılık haksızlık içerisinde; kusur yeteneği ve kınanabilirlik ise kusur içerinde ele alınmaktadır.

Ceza hukuku dogmatiği hareket teorileri konusunda kesin bir karara varamayınca, haksızlık ve kusur ayrımında haksızlığın yapısal olarak ilk değerlendirilmesini tipe uygunluk üzerine kurmuştur.

1. Tabiatçı (Doğal, Nedensel) 2. Amaççı (Final, Gai) HAREKET TEORİSİ Ontolojik Teoriler 1. Tabiatçı (Doğal, Nedensel) 2. Amaççı (Final, Gai) 3. Sosyal Hareket Teoridir.

Doğal (Nedensel) Hareket Teorisi Bu teoriye göre hareket, bedenin davranışı (dar anlamda hareket) ve dış dünyadaki değişiklik (netice) ve her ikisini nedensellik bağıyla birbirine bağlayan tümüyle doğal bir olgudur. 1. Sadece insan davranışları harekettir! (örneğin: bir köpek (hayvan) bir kişi tarafından kışkırtılarak istenilen haksız neticenin gerçekleştirilmesinde araç olarak kullanan kişinin hareketi esas alınacaktır.

2. Harici (bedensel) bir davranış harekettir; (icrai ve ihmali de olabilir); 3. İradenin egemenliği altında yapılan davranış harekettir. (hareket, bedenin, iradenin egemenliği altında bulunduğu sırada bir şey yapması veya yapmamasıdır. Bir hareketin varlığından söz edebilmek için failin iradi olarak hareket ettiğini veya hareketsiz kaldığını belirlemek gerekir.

Refleks hareketleri, bilinçsiz bir durumda iken veya uyku esnasında yapılan ya da mekanik bir zorlama altında iken gerçekleştirilen (mutlak kuvvet, vis absoluta) davranışlar hareket değildir.

Nedensel hareket teorisi bakımından önemli olan aslında hareket değil, hareketin sebep olduğu neticedir. Suç teşkil eden haksızlığın esasını netice oluşturmaktadır.

Gai (Final-Amaççı) Hareket Teorisi Hareket belirli bir amaca yönelen iradi insan davranışını ifade eder; Taksirli suçlarda failin sorumluluğu, belirli amaca matuf olarak hareketini yönlendirmemekten kaynaklanmaktadır. Failin yaptığı hareketin amacını yanlış belirlemesi, bu konuda dikkatsiz ve özensiz davranması taksirli suçlarda haksızlığın esasını oluşturmaktadır.

Örneğin: dolu bir silahı temizlerken karşısındakinin ölümüne sebebiyet veren kişi amaca yönelik bir hareketle (silahı temizleme), amaca yönelik hareket olan silah temizleme hareketinde özensizlik bulunduğundan amaca uymayan netice taksir olarak faile yüklenmektedir.

SOSYAL HAREKET TEORİSİ İnsanın sosyal çevresindeki iradi davranışları olarak tanımlamaktadır. Sosyal bakımdan gösterdiği önem dikkate alınacaksa, hareketin sınırlayıcı bir fonksiyon görmesi mümkün değildir.

Normativist (Hukuki) Hareket Teorisi Ceza hukuku bakımından hareket, gerçek değil, hukuki bir kavramdır. Hareket, hukuka aykırılık, yani normun ihlal edilmesidir. Hareket, ceza normunun koyduğu yasağın (öldürme, çalma vb.) olumsuz ifadesinden başka bir şey değildir. Hareket, sadece, hukuken önemli bir iradenin gerçekleşmesinden ibarettir.

HAREKET TEORİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Gai (final) hareket teorisi; Hareket: “Yönlendirici irade tarafından hakim olunan veya hakim olunabilir, belli bir gayeyi gerçekleştirmeye yönelik ve dış dünyada gerçekleşen insan davranışıdır.

Suçun Faili Her suçun mutlaka bir faili, yani suç teşkil eden fiili işleyen bir kişisi vardır; Gerçek kişi; kimse, her kim… İnsan tarafından gerçekleştirebilir Tüzel kişiler hareket yeteneğine sahip değildirler; suçun faili olması mümkün değil;

Suçun faili başlığı altında suçun özgü suç olup olmadığı tespit edilmelidir. Bazı suçlar, yalnızca özel faillik niteliğine sahip olan kişiler tarafından işlenebilir; Özgü süç denir Örneğin: zimmet suçu (TCK md.274), yalnızca kamu görevlileri tarafından işlenebilir. Dolayısıyla zimmet suçu, bir özgü suçtur.

Fail, TCK’nın 37. maddesinde, suçun kanuni tarifindeki fiili gerçekleştiren kişi olarak tanımlanmıştır. Genel suçlar: her gerçek kişi – hareket yeteneğine sahip olan; Özgü suçlar: belli özelliğe sahip olanların (zimmet, görevi kötüye kullanma) Bizzat işlenebilen suçlar: kanuni tanımında, tipik hareketin doğrudan doğruya failin kendisi tarafından yapılması bir şart olarak aranmaktadır. (yalan tanıklık m.272, yalan yere yemin m.275), adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs (m.288).

Mağdur Her suçun mutlaka mağduru da var; Mağdur: “İşlenen fiil nedeniyle haksızlığa uğramış kişi”, “kendisine karşı suç işlenen kimse”. Kişi veya kişiler; Örneğin: hırsızlık suçunun mağduru, çalınan eşyanın sahibi veya zilyedi olan kimsedir. Kasten öldürme suçunun mağduru, öldürülen kişidir, kasten yaralanma vücudu saldırıya uğrayan kişidir.

Suçun mağduru ancak gerçek kişiler olabilir; Bu kişi suç teşkil eden fiili işlendiği sırada hayatta olan kışıdır. İnsan dışında, aile, devlet, tüzel kişi, kişi toplulukları, devletler topluluğu gibi kurum ve organlar, “ suçtan zarar gören” olabilirse de suçun mağduru olamazlar; Şu halde mağdur kavramı ile “suçtan zarar gören” kavramlarını da birbirine karıştırmamak gerekmektedir.

Mağdur, aynı zamanda suçun işlenmesinden zarar gören kişi olmakla birlikte, suçtan zarar gören kişi her zaman suçun işlenmesi dolayısıyla mağdur edilen kişi olmayabilir. Tüzel kişi veya kurumlar suçun mağduru olamazlar ise de suçtan zarar gören olabilirler. Bir kişi aynı suçun hem faili hem de mağduru olamaz.

HAREKETİN KONUSU Suç teşkil eden her hareketin mutlaka bir konusu vardır; “üzerinde suçun meydana geldiği insan veya şey” “suçun cismini teşkil eden insan veya şey” “suç failinin hareketinin yöneldiği kişi ya da şey” “eşya veya şahsın fiziki, maddi yapısı” olarak tanımlanmaktadır.

Suçun konusu; 1. hırsızlık ve yağma – suçunun konusu – taşınır mal; Kasten öldürme - - hayatına son veren kişi; Kasten yaralanma – vücuduna acı verilen veya sağlığı bozulan kişi; Hakaret suçu – şeref ve onuruna uğrayan kişidir.

Örneğin: Hırsızlık suçunda korunan hukuki değer mülkiyet ve zilyetlik , suçun konusu ise çalınan eşyalardır; Zimmet suçunda korunan hukuki değer, toplumun kamu idaresinin dürüst bir şekilde işleyeceğine olan güveni iken, bu suçun konusunu zimmete geçirilen mal oluşturmaktadır.

Suçlar bir veya birden çok hukuksal değeri korurlar; Devlet, toplum, kamu organları bazı hukuksal değerlerin taşıyıcısı olarak kabul edilse bile, bunlar hukuksal değerin sahibi olamazlar. Bütün suçlar bireye karşı işlenirler. Bu itibarla da tüm suçların mağduru bireylerdir.

TEHLİKE SUÇLARI ikiye ayırmak mümkündür. Hareketin konusu üzerindeki etkinin yoğunluk derecesine göre suçları: ZARAR SUÇLARI VE TEHLİKE SUÇLARI ikiye ayırmak mümkündür.

ZARAR SUÇLARINDA Hareketin konusu zarara uğratılmaktadır; Gerçek bir değer kaybına maruz kalmaktadır; Parasal bir ölçüme tabi tutulan kayıp biçiminde değil; İşlene fiilin yol açtığı çıkar kaybı, olumsuz, kötü sonuç ve ziyan şeklinde anlaması gerkmektedir. Adam öldürme, yaralama, mala zarar verme, hırsızlık, yağma

TEHLİKELİ SUÇLARINDA Hareketin konusu bakımından bir tehlikeye sebebiyet verilmesi yeterlidir; Tehlike suçları kendi içinde somut ve soyut ayrılmaktadır Somut –tipe uygun hareketin yapılmasıyla gerçekleşir Kanuni bir uyarı teşkil ederler

Soyut tehlike suçlarında fiilin tehlikeliği tipikliğin bir unsuru değildir Hakimin somut olayda suçun konusunun gerçekten tehlikeye düşürülüp düşürülmediğini araştırmasına gerek yoktur Örneğin: suç işlemeye tahrik, suç ve suçluyu övme, yalan tanıklık, yalan yere yemin, suçu bildirmeme birer soyut tehlike suçudur.

HAREKET VE HAREKETİN TİPE DÜZENLENİŞ ŞEKLİNE GÖRE SUÇLAR Suçun kanuni tanımında belirtildiği şekil ve tarzda hareket ya da hareketlerin yapılması şarttır. Tek hareketli suçlar; Çok hareketli suçlar; Serbest hareketli suçlar Bağli hareketli suçlar Seçimlik hareketli suçlar Mütemadi (kesintisiz) suçlar ve İhmali suçlar.

TEK HAREKETLİ SUÇLAR Tek hareket yeterli Kasten öldürme, hırsızlık, suç işlemeye tahrik; Hareketin tekliği ve çokluğu, doğal anlamada değil, hukuki anlamda anlaşılmalıdır.

ÇOK HAREKETLİ SUÇLAR Birden çok veren harekete Yağma suçu, cebir veya tehditle bir malın alınmasıyla oluşan bir suçtur; Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik hem özel belge düzenlemesi, hem de bu belgeyi kullanması gerekir; Teşebbüs söz konusu: fail iki hareketi gerçekleşmeyebilir ; özel belge kullanmayabilir; yada yağmada cebir kullanmamayı

SERBEST HAREKETLİ SUÇLAR Nasıl bir hareketle işlenebileceği hususunda bir özelleştirme yapılmamışsa serbest hareketli suçtan bahsedilir. Kamu görevinin kötüye kullanılması suçunda da suçu oluşturan hareket somutlaştırılmış değildir. Hırsızık suçu, cinsel saldırı suçu, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu

BAĞLI HAREKETLİ SUÇLAR Kanuni tanımında hangi tarz hareketlerle işlenebileceği belirtilen suçlara “bağlı hareketli suç” denir. Ancak kanunda gösterilen hareketlerle işlenebilir. Yağma suçu- kanunda cebir veya tehditle bir malın alınmasından bahsedilir Örneğin hile ile yağma suçu oluşturmaz