GEZİ YAZISI.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
1/20 Yazı Türleri “Seçilmiş bir konu üzerinde, yapılan araştırma ve incelemelerin sonucunu bildiren yazılara denir.” Yukarıda hangi türün tanımı yapılmıştır.
Advertisements

HİKÂYE (ÖYKÜ) Sevcan ÖZDEN Sultanahmet Anadolu
(Türün Özellikleri, Tarihi Gelişimi ve Temsilcileri)
BİR KADINI BEKLEMEK ATAOL BEHRAMOĞLU
DÜZYAZI TÜRLERİ MAKALE DENEME SOHBET FIKRA
1) Gazetelerin ya da dergilerin belli sütunlarında gündelik konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan yazlılardır. Bu türde, yazar ele aldığı.
TÜRKÇE / Anlatım Teknikleri
HAZIRLAYAN : EBRU ÖZÇİFTÇİ NO: 1257 SINIF: 6-B
Hazırlayan: Zeynep Adsoy Türkçe Öğretmenliği/2 No:
Günlük Betsi Levi 11-c.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
BİYOGRAFİ- OTOBİYOGRAFİ Doruk Dİlek Serhan Yüce
TÜRKÇE / Noktalama İşaretleri
Dil ve Anlatım Performans Ödevi Ela Başaran Gülden Karademir
ANI Öykü Özfırat 11D.
Öykü ( Hikaye ).
TÜRKÇE / Düzyazı Türleri ( Eleştiri - Deneme - Söyleşi )
GARİP AKIMI (I. YENİ).
Servet-i Fünun Dönemi Gezi Yazısı
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
Performans Ödevi Ders : Dil ve Anlatım Konu : Makale (Makale Nedir?Makale Çeşitleri Nelerdir ? Makalenin Özellikleri) Öğrenci Bilgileri İsim: Burak.
TÜRKÇE / Düşünce Yazıları (Biyografi-Otobiyografi)
ANI TÜRÜ Esra Gürçay.
NOKTALAMA İŞARETLERİ Tırnak İşareti (“ ”) Ünlem İşareti ( ! )
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
TÜRKÇE / Düşünce Yazıları (Gezi Yazısı-Anı)
ANLATIM TEKNİKLERİ Dört tane anlatım tekniği vardır!!! AÇIKLAMA
Birlik ve beraberlik duygusu yüksek uluslar daima yükselir
Tanzimat dönemi öğretici metinler
SÜLEYMAN TARIK BUĞRA ( 2 EYLÜL ŞUBAT 1994 )
HÜSEYİN CAHİT YALÇIN ( )
TANZİMAT DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER
ANI, BİYOGRAFİ, OTOBİYOGRAFİ, RÖPORTAJ GEZİ YAZISI
GÜNLÜK (GÜNCE)
ÖĞRENCİ ; -BÜŞRA YILDIRIM -10/E -425
GEZİ YAZISI GEZİ YAZISI.
EDEBİYATIN BİLİMLERLE İLİŞKİSİ-9.sınıf
KOMPOZİSYON TANIMI:  Farklı parçaları, uyumlu ve düzenli şekilde bir araya getirmeye Kompozisyon denir.
Mehmet ÖZ / Türk Dili ve Edebiyatı Öğreetmeni
Servet-İ fünun edebİyatI
GENEL TEKRAR - 6 CÜMLE ÖĞELERİ - VURGU – ARASÖZ FEM DERSHANELERİ
Düşünceye Dayalı Ve Konusunu Yaşamdan Alan Yazı Türleri
Garipçiler (1. Yeniçiler) Geleneksel şiir anlayışına tepki olarak doğdu Garip atıl kitapta görüşlerini ortaya koymuştur Şiirde her kurala karşı çıkmışlardır.
Düşünceyi Geliştirme Yolları
YAZI TÜRLERİ.
ANLATIMDA TEMA VE KONU TEMA KONU Ana Düşünce.
NOKTALAMA İŞARETLERİNİ TANIYALIM
GEZİ YAZISI Bir yazarın, gezip gördüğü yerleri anlatan yazılarına gezi (yazısı) denir. Gezi.yazılarının bir adı da «Seyahatname» dir.
UNITED NATIONS (BIRLEŞMIŞ MILLETLER) İ REM KINICI 280.
Gezi Yazısı. Gezi yazısı bir yazarın gezdiği, gördüğü yerleri edebi bir üslûpla anlattığı bir yazı türü. Gezi yazılarından oluşan esere seyâhatnâme denir.
  Bir görüşü savunmak, bir düşünceyi kanıtlamak veya bilgi vermek amacıyla yazılan yazılara makale diyoruz.  Makale bir gazete yazısıdır.  Gazete.
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU ( )
Aruzu ustaca kullandığı , ulusal duyguları ön plana çıkardığı vatan millet konuları şiirleri ile ün yapmıştır. Milli Edebiyat akımının ilkelerini benimseyen.
Noktalama işaretleri.
Selanik’te yaşadığı yıllarda şiire başlamış, sonraları Agah Kemal takma adıyla Servet-i Fünun’u destekleyen yazılar kaleme almıştır. Sonraki yıllarda.
Konu : DÜZYAZI TÜRLERİNDEN MASAL – ANI – HİKAYE - ROMAN
AT SIRTINDA KÜTÜPHANE.
Hikaye.
Düşünceyi Geliştirme Yolları
YAZIM KURALLARI FAHRİYE ŞAHİN 9/C NO:134 BÜNYAN ANADOLU LİSESİ.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE ÖĞRETİCİ METİNLER DENEME. GENEL ÖZELLİKLER 1.Öğretici metinle bakımından Cumhuriyet döneminde büyük ilerlemeler kaydedilmiştir 2.Cumhuriyet.
Türk Edebiyatında Anı Ve Anı Türünde Yazılan Önemli Eser Ve Yazarları * * * *
SOHBET (SÖYLEŞİ) Bir yazarın, kişisel görüş ve düşüncelerini fazla derinleştirmeden, okuyucusuyla konuşuyormuş gibi içten bir hava içinde yazdığı yazılara.
Edebiyat,sanat,siyaset,ticaret,spor gibi alanlarda başarılı olan; insanlık adına faydalı işlerde bulunan insanların hayatlarının.
ANI Bir kimsenin başından geçen ya da kendi, döneminde ortya çıkan olay ve olguları Gözlemlerine, bilgilerine dayanarak anlattığı yazı türüdür.
YAHYA KEMAL BEYATLI ( ). Selanik’te yaşadığı yıllarda şiire başlamış, sonraları Agah Kemal takma adıyla Servet-i Fünun’u destekleyen yazılar kaleme.
1) «Ahmet ile beraber İzmir’deydik.»
SOHBET (SÖYLEŞI). SOHBET NEDIR?
Sohbet (Söyleşi).
Öykü ( Hikaye ). Gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi mümkün olayların kişi, zaman ve mekâna bağlı olarak farklı bir kurguyla anlatılmasına "öykü (hikâye)"
Sunum transkripti:

GEZİ YAZISI

GEZİ YAZISI Gezi yazısı  ya da diğer adıyla seyahatname bir yazarın gezdiği, gördüğü yerleri edebi bir üslûpla anlattığı yazı türü. Genellikle yazılan bu tür yazılarda betimleme tekniği kullanılır. Yazarın kendi düşüncesi çok önemli olan bir faktördür Türk edebiyatındaki ilk örneği Seydi Âli Reis'in Mir'atü'l-memalik adlı eseridir. Bu türün Türk Edebiyatı'ndaki en bilinen örneği ise Evliya Çelebi'nin Seyahatnâme adlı eseridir. Gezi yazısı yazarken ilgiyi uyanık tutmak, okuyucuda okuduğu yerleri görme isteği uyandırmak çok önemlidir. Gezi yazarlığı ayrı bir ustalığı gerektirir. Yazar gezdiği yerlerin ilginç özelliklerini hemen fark edecek kıvrak bir zekâya ve kültür birikimine sahip olmalıdır. Gezi yazılarında çoğu kez kronolojik zamanlı plân uygulanır. Gezi için yapılan hazırlıklar; yolculuk, yolculuk sırasında görülen ilgi çekici olaylar; varış, varıştaki ilk izlenimler.

Gezi yazılarında da kendinden önceki söylenmişlerden, yazılmışlardan ayrı olmak önemlidir. Aynı yerler daha önce de başkaları tarafından görülmüş, yazılmış olabilir. İkinci gidişte görülenlerle, ilk gidişte görülenler arasındaki farklara bile değinmek gerekir. Bu da gezi yazılarının zamanla tarihsel belge olduğunu ortaya koymaktadır. Yazar anlattıklarının doğruluğunu; konuşma, bilgi toplama ve fotoğraflarla desteklemeli, anlattıklarını bir mantık çerçevesine oturtabilmelidir. Anlattıkları, önceki anlattıklarıyla çelişmemelidir. Betimleyici anlatımdan yararlanılır. Gezi yazılarında gezginin dikkatini çeken ve farklı konular güncel olaylarla da bütünleştirilerek edebî bir üslûpla anlatılır. Gezi yazısı görülen yerlerin güzellikleri hakkında duygu ve düşünce içerebilir. Anlatılanlar hayal ürünü değil gerçektir. Gezi yazıları kuvvetli bir gözlem gücüne dayanır. Gezi yazıları özneldir.

Gezi Türünün Önemli Eserleri Seyahatname – Evliya Çelebi Kitab-ı Bahariye – Piri Reis Mirat’ül Memalik – Seydi Ali Reis Avrupa’da Bir Cevelan – Ahmet Mithat Efendi Anadolu Notları – R.Nuri Güntekin Deniz Aşırı,Yolcu Defteri,Yeni Rusya – F.Rıfkı Atay Hac Yolunda – Cenap Şahabettin Franfurk Seyahatnamesi – Ahmet Haşim Üsküp’ten Kosovaya – Yavuz Bülent Bakiler

Tuna’dan Batıya – İsmail Habib Seyük Hiraşimalar Olmasın – Oktay Akbal Düşsem Yollara Yollara – Haldun Taner Abbas Yolcu – Atilla İlhan Balkan Seyahatleri – Yahya Kemal

GEZİ YAZISI – ANI KARŞILAŞTIRMASI Anı başından geçen olayı anlatır ; gezi yazısı ise gezilen yerdeki ilgi çekici ve tarihi yerleri anlatır. Anı yazısında daha çok kendisini anlatır , yazısında ise (gezdiği yer) daha çok anlatılır. Anı daha çok öznel iken gezi yazısı nesneldir. Anı yazısında bellekte kalan yazılırken gezi yazısında o anda yazılabilir.

GEZİ YAZISI ÖRNEĞİ OTORAY YOLCULUĞU NİĞDE – KAYSERİ Niğde'ye yaklaşıyorduk. Yanımda oturan bir Niğdeli şehrin eteğini saran ağaç kümeleri arasında pek iyi seçemediğim bir noktayı işaret etti. — Faruk Nafizin hanı, dedi. Büyük şairin han sahibi olduğu günleri de inşallah görürüz. Fakat yol arkadaşımın bana gösterdiği bina sadece Faruk Nafizin unutulmaz Han Duvarları şiirinde tasvir ettiği han idi. Kıyafetinden anlaşıldığına göre Niğdeli arkadaş bir esnaf yahut işçi idi. Böyle olmakla beraber Han Duvarları'nı ve Faruk Nafiz'i biliyordu. Daha garibi trende ilk gördüğü bir yabancının bu şiiri, şiirde tasvir edilen hanı ve Faruk Nafiz'i tanımamasını kabul etmiyor, ateş ve su nev'inden herkesçe malûm şeylerden bahseder gibi iki kelime ile bana maksadını anlattığına inanıyordu.

Güzel şiirin kudreti! iyi yazılmış bir manzum hikâye koskoca bir hanı, koynundaki tapu senedine rağmen asıl sahibinin elinden alıyor, Faruk Nafiz'e malediyordu. Maamafih arkamızda ayakta duran ve bizi dinleyen uzun boylu bir sakallının "yok yahu.. O han falanındır" diye öteki mal sahibinin hakkını da ziyadan kurtardığını itirafa mecburum. Niğde ile Kayseri arasındaki yolu, Faruk Nafiz'in istiklâl muharebesi senelerinde kona göçe üç günde aştığı o uzun mesafeyi, ben bugün otoray denen yeni icat bir âlet içinde, âdeta uçarak geçiyorum. Akşamın beş buçuğunda daha Niğde istasyonunda kahve içiyordum. Sokak fenerleri yanarken Kayseri'de olacağım. Bisikletin ilk icadı zamanlarında ona verilen Şeytan Arabası ismini bu otoraya saklamak lazımmış! Otoray görünüşte yirmi otuz kişilik büyücek bir otobüs. Fakat ikisi arasında âdeta nalınlı adam ile patenli adam farkı var. Otobüsün mütemadiyen taşla, toprakla boğuşmasına mukabil Otoray, cilâlı çelik raylar üstünde yağ gibi kayıyor

Ulukışla ile Kayseri arasında günde iki sefer yapan bu arabaların, birinci ve ikinci sınıf yolcuları için, şoförün arkasında dört maroken koltu­ğu, cemekânlı bir kapı ile buradan ayrılan geri tarafında da demokratlara mahsus, yirmi otuz kişilik kanapesi var. Bazı şakacı yolcular lüks kısma Lortlar kamarası, ötekine Avam kamarası adını takmışlar. Bu Otoray, yolları âdeta çocuk oyuncağına çevirmiş. Meselâ Kayserililer bizim Ada vapurları biletinden daha ucuz bir para ile günübirli­ğine Bor bahçelerinde eğlenmeye gidiyorlar. Şoför, daha doğrusu makinistin bana anlattığına göre Adana ve Kayseri 'de oturan iki akraba, meselâ bir ana kız pazar sabahları bulunduk­ları yerden hareket ediyor, öğleyin Ulukışla'da birleşiyorlar; akşama doğru yine evlerine dönüyorlarmış. Bu seyahat, artık yolculuktan usandığım bir zamana rastlamış olmak­la beraber beni atlı karıncaya binmiş bir bayram çocuğu gibi eğlendiriyor­du. Otoray, son derece munis bir dekor arasından akıp giderken kâh makinistin omuz başından önümüzdeki yola, kâh arkaya geçerek akşam ışıkları ile sararıp

kızaran ovalara bakıyordum kızaran ovalara bakıyordum. Yeni bir icat yalnız manzaraları ve hayatı değiştirmekle kalmıyor; duygularımıza, dünyayı görüş tarzımıza da tesir ediyor.  Yolculukta akşam, insanının gayri ihtiyarî garipsediği, kendini karan­lık düşüncelere bıraktığı saattir. Halkın akşam garipliği terkibile anlattığı bu duyguda kendimizi uçsuz bucaksız mesafeler arasında kaybolmuş hisset­memizin, arkada bıraktığımız uzağı bir daha görmek şüphesinin, öndeki uzağa yetişememek korkusunun elbette bir payı vardır. Mesafelere hâkim olmak emniyeti işte bu şüphe ve korku mefhumunu kaldırıyor, insana bu geniş ovalarda kendi mahallesinde, evinin bahçesinde dolaşmak hissini veriyor. Faruk Nafiz : "Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar" diye anlattığı bu yolu, vaktiyle bir yaylının şiltesine uzanarak, "kendi­ni tekerleğin sesine kaptırarak" geçmiş olmasaydı da benim bindiğim otoray içinde tayyarede gibi geçseydi bu acı gurbet şiirini bilmem yazabilir miydi? Reşat Nuri Güntekin (Anadolu Notları'ndan)

BEYZA NUR MUTLU 11/F 52