BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER-II -5. hafta-
MANEVİ ZARARIN TAZMİNİ TBK m. 58 Bu hüküm daha çok onur ve saygınlığa(şeref ve haysiyete) tecavüz hallerinde uygulanma imkanı bulacaktır. Manevi tazminat istenmesine dair bu esaslar TBK m. 114/2 uyarınca sözleşmeden doğan borçlara aykırılık halinde de uygulanır.
MANEVİ TAZMİNATIN AMACI Klasik görüşe göre, manevi tazminat, kişilik hakkına hukuka aykırı tecavüzden doğan acı, elem ve ızdırabın giderilmesi amacını güder. Tecavüz nedeniyle duyulan acı, elem ve ızdırap manevi zarar olarak ifade edilir. Manevi zararın nasıl giderileceği hususunda taraflar anlaşırlarsa, manevi tazminat bu sözleşme ile belirlenmiş olur. Bu sözleşmenin geçerliliği sözleşmelere ilişkin kurallara tabidir. Çok kere anlaşma olmaz, manevi tazminat dava sonucu belirlenir.
TBK M. 58’E GÖRE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI E-BK m.49, TBK n.58’de zararın ağırlığından söz edilmemiş olmasına rağmen Türk öğretisinde ve Yargıtay kararlarında büyük çoğunlukla zararın ağırlığı şartının aranacağı kabul ediliyordu. TBK m. 58’de kusurdan söz edilmediği gibi manevi zararın ağır olmasından da söz edilmemektedir. Böylece artık kusurun ve zararın ağırlığı şartı aranmayacaktır. Zararın ağırlığı şartı aranmayacaksa da manevi tazminata hükmedilebilmesi için böyle bir tazminatı gerektirecek ölçüde manevi zarar herhalde aranacaktır.
TBK M. 58’E GÖRE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI TBK m. 58’de kusurdan hiç söz edilmemesi, yeni hükümle manevi tazminat açısından bir kusursuz sorumluluk esasının kabul edildiği düşüncesine götürmemelidir. Davalının sorumlu olması için ya kusuru bulunmalıdır veya bir kusursuz sorumluluk hali söz konusu olmalıdır.
TBK M.58 UYARINCA MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ İÇİN ARANAN ŞARTLAR 1. Bir kimsenin kişilik hakkına hukuka aykırı bir tecavüz (saldırı) bulunmalıdır. 2. Açık kanun hükmü bulunmadıkça, kişilik hakkı tecavüze uğrayan ile zarar gören aynı kişi olmalıdır. (yansıma yoluyla zarar olmamalıdır.) 3. Bir manevi zarar bulunmalıdır. 4. Nedensellik bağı bulunmalıdır. 5. Davalının sorumlu olmasını gerektiren kusuru veya bir kusursuz sorumluluk hali bulunmalıdır.
MANEVİ TAZMİNAT DAVASINDA TARAFLAR Manevi tazminat davasını kişilik hakkına yapılan tecavüzden manevi zarar gören şahıs açabilir. Manevi zarara uğrayan ayırt etme gücüne sahip küçük ya da kısıtlı ise davayı kanuni temsilcisinin iznine tabi olmaksızın kendisi açabilir. Manevi zarara uğradıktan sonra ayırt etme gücünü kaybeden adına kanuni temsilcileri manevi tazminat davası açabilir. Yansıma yolu ile manevi zarara uğrayanlar bakımından hukuka aykırılık bağının bulunmaması tazminat istenmesine engeldir. Birinin kişilik hakkına tecavüzün aynı zamanda ailenin diğer üyerlerinin onuruna da tecavüz oluşturduğu kabul edildiği hallerde bu kişilerin de manevi zarar isteyebilecekleri kabul edilmektedir. MK m.25
MANEVİ TAZMİNAT DAVASINDA TARAFLAR Manevi tazminat davası, kişiliğe hukuka aykırı tecavüzden doğan manevi zarardan sorumlu olan kişiye veya kişilere karşı açılabilir. Şayet sorumlu birden fazla kişi ise bunlar hukuka aykırı tecavüze bakılmış kimselerse, TBK m. 61 uyarınca müteselsilen sorumludur. Örneğin, bir kimsenin kişiliğine tecavüz teşkil eden röportajı birlikte yapanniki muhabir ile bu röportajı basan yazı işleri müdürü TBK m. 61 uyarınca müteselsilen sorumludur. Şayet birden çok kişi hukuka aykırı tecavüze katılmış olmakla beraber, bu tecavüzden doğan manevi zarardan farklı sebeplerle sorumlu iseler öğretide eksik teselsül olarak adlandırılan bu durumda da TBK m. 61 uyarınca sorumlu olacaklardır.
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME VE ZAMANAŞIMI- davanın konusu Manevi tazminat davasında görevli ve yetkili mahkeme ve zamanaşımı maddi tazminat davasındaki esaslara tabidir. Manevi tazminat davası ile davacı, manevi zararın tazmini için davalının bir miktar para ödemesini talep edecektir. TBK m. 58/2
DAVADA İSPAT EDİLECEK HUSUSLAR Davacı, kişilik hakkına hukuka aykırı tecavüzü, manevi zararını, tecavüzle manevi zararı arasındaki uygun nedensellik bağını, davalının kusurunu veya sorumluluğunu gerektiren kusursuz sorumluluk sebebini, ispatla yükümlüdür. Daha önce tecavüze son verilmesi, hukuka aykırılığın tespiti, maddi tazminat veya kazancın verilmesi davalarında tecavüzün varlığı ve hukuka aykırılığını kabul eden karar alınmış olması aynı kişiler arasındaki manevi tazminat davasında dava konusunun farklılığı sebebiyle kesin hüküm oluşturmaz ise de kesin delil teşkil eder. Davacının başka sorumlulara karşı açtığı manevi tazminat davasında da, önceki kararlar kuvvetli bir takdiri delil teşkil eder. Ortalama bir vatandaşın duyacağı acı ve üzüntüden fazla acı ve üzüntü duyduğunu iddia eden davacı, bunun sebeplerini; davacının daha az acı ve üzüntü duyduğunu veya hiç manevi zararı bulunmadığını iddia eden davalı, bunun sebeplerini ispat edecek yani bu hususta hakimin kanaate varmasını sağlayacaktır.
DAVADA İSPAT EDİLECEK HUSUSLAR Kusura dayanan sorumlulukta kusurun ispatı, kişiliğe tecavüz teşkil eden fiilin işleniş tarzını belirleyen delillerin kusurun varlığı konusunda hakime vereceği kanaatle sağlanır. Kusursuz sorumlulukta ise, kusursuz sorumluluğu düzenleyen hükmün uygulanması için gerekli şartların gerçekleştiğinin ispatı gerekir.
MAHKEME KARARI Hakim davacının manevi tazminat talebini haklı bulursa, davalı davacıya manevi tazminat olarak bir miktar para ödemeye mahkum edecektir. Hakim manevi zararı takdir ve tayin ederken mağdurun çektiği üzüntü ve acıdan başka, failin kusur derecesini, mağdurun birlikte kusuru varsa bunun derecesini dikkate alacaktır. Bu konudaki tarafların sıfatı, işgal ettikleri makam ve sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alınacaktır. Maddi tazminat davasından farklı olarak önce zararın miktarının saptanması, sonra tazminat miktarının belirlenmesi tarzında iki aşama söz konusu olmadığı gibi, tayin edilen tazminatın TBK m. 52 uyarınca tenkisi de söz konusu değildir. Hakim davacının talebiyle bağlı olduğu için, durum ve şartlara göre takdir ettiği tazminat miktarı daha yüksek olsa dahi davacının talep ettiği miktardan fazlasının ödenmesine karar veremez.
MAHKEME KARARI E-BK m.49/2 kaldırılmıştır. Bunun sebebi, kişilik hakları tecavüze uğrayanların sosyo kültürel ve sınıfsal statülerine göre farklı tazminatlara hak kazanmalarının; aynı tecavüz için daha yüksek sosyo kültürel grup mensuplarının daha fazla, daha düşük sosyo kültürel grup üyelerinin daha az tazminat almalarının anayasal eşitlik ilkesine ters düşeceği, adaletsiz olacağı düşüncesidir. Bu düşüncede haklılık payı varsa da , hayat gerçekleri bakımından, kişinin bulunduğu sosyal statü ve kültürel durum sebebiyle aynı tecavüzde daha fazla veya daha az zarara uğramaya yatkın olması inkar edilemez bir olgudur.
MAHKEME KARARI TBK m. 58/2- kanunda ilanın basın yoluyla yapılması öngörülmüşse de bu ilanın gereken hallerde tv,radyo gibi başka kitle iletişim araçları ile yapılmasını kabul etmemek için bir sebep yoktur.
BEDENSEL ZARAR VEYA ADAM ÖLMESİ HALİNDE MANEVİ TAZMİNAT TBK m.56 Hükmün yazılış tarzı, şartları varsa hakimin kendiliğinden manevi tazminata karar verebileceği gibi bir anlama gelebilirse de, talep bulunmadıkça hakimin manevi tazminata karar verebilmesi mümkün değildir. Manevi tazminat davası maddi tazminat davası ile birlikte açılabileceği gibi ayrı da açılabilir. Kaldı ki hiçbir maddi zarar söz konusu olmamasına rağmen beden bütünlüğünün ihlali veya adam ölmesi halinde sadece manevi zarara uğramış olmak da mümkündür.
BEDEN BÜTÜNLÜĞÜNÜN İHLALİ HALİNDE 1. Hukuka aykırılığı önleyen bir sebep bulunmadıkça, beden bütünlüğünün ihlaline sebep olan fiil hukuka aykırıdır. TBK m. 56/2 uyarınca ölümün yanında, başkasının uğradığı ağır bedensel zararlar sebebiyle yakınlarının yansıma zararının da tazmin edilecektir. 2. çekilen acı ve üzüntü manevi zararı oluşturur. 3. davalının manevi tazminatla yükümlü tutulabilmesi için onun ya zarara yol açan fiili kusuru ile işlemiş olması ya da zarardan bir kusursuz sorumluluk sebebiyle sorumlu olması aranır. 4. Bu şartların varlığı beden bütünlüğünün ihlalinde manevi tazminata hükmetmek için yetmez. TBK m. 56’da ayrıca olayın özelliklerinin de gözönünde tutulması şartı aranmıştır.
BEDEN BÜTÜNLÜĞÜNÜN İHLALİ HALİNDE Duyulan acı, ızdırap ve üzüntnün manevi tazminatı gerektirecek derecede olup olmadığını hakim takdir edecektir. Birlikte kusur, manevi tazminatı belirlenmesinde etkili olabilir. Hatta ağır bir birlikte kusur manevi tazminat talebinin kabul edilmemesi sonucuna yol açabilir.
BEDEN BÜTÜNLÜĞÜNÜN İHLALİ HALİNDE Şayet beden bütünlüğü zedelenen değil de başkası manevi tazminat istiyorsa yukarıda sayılan şartlara ek olarak TBK m. 56/2 uyarınca şu unsurların da varlığı aranacaktır: Tazminat talep eden kişi beden bütünlüğü zedelenenin takını olmalıdır. Yakını ifadesi mutlaka bir akrabalık bağını ifade etmez. Hiçbir akrabalık bağı olmayan bir kimse de beden bütünlüğü zedelenenin yakını olabilir. Bu anlamda «yakın», o ana kadarki ilişkisi bakımından beden bütünlüğü zedelenen kişinin bu durumdan manevi tazminatı gerektirecek düzeyde manevi acı çekmesi normal ve beklenilen kişidir. Bedensel zarar ağır olmalıdır. Dişi kırılan bir kişi manevi tazminat istemesine hak verecek kadar manevi acı çekmiş olabilir. Fakat ana babasının sadece çocuklarının dişi kırıldı diye tazminata hak verdirecek kadar manevi acı çekmeleri normal değildir. Ağır bedensel zarar dışında kişinin yakının uğradığı tecavüzden ne denli acı duyarsa duysun ve bunda ne denli haklı olursa olsun, kanun yansıma yoluyla zararı düzenlememiştir. Uçurumdan atıldığı sanılan çocuk örneği.
ADAM ÖLMESİ HALİNDE TBK m. 56/2 hükmünde düzenlenen ‘adam ölmesi halinde manevi tazminat isteme hakkı’ haksız fiilden yansıma yolu ile manevi zarara uğrayan ölenin yakınlarına tanınmıştır. Bu manevi tazminat, haksız fiil sonucu derhal gerçekleşmiş olmayan ölüm hallerinde vücut bütünlüğü ihlale uğrayan kişinin talep edebileceği manevi tazminattan bağımsızdır. Ölen kişinin ölmeden önce sahip olduğu manevi tazminat talebi MK m.25’e göre mirasbırakan tarafından ileri sürülmüşse, mirasçılarına intikal eder.
ADAM ÖLMESİ HALİNDE Yakının manevi tazminat isteyebilmesi için de davalının sorumluluğu konusunda aranan şartlar gerçekleşmiş olmalıdır. Bir kimsenin ölümüne sebep olan fiil, hukuka aykırılığı önleyen bir sebep bulunmadıkça hukuka aykırıdır. Ölümün ölenin yakını sayılan kişide acı ve üzüntü yaratması manevi zarardır. Bu manevi zararın ölüm ile uygun nedensellik bağı hayatın normal akış şartları altında vardır. Ancak davalı, davacının ölenin yakını olmadığını veya gerçekte ölümden üzüntü duymadığını ispat ederse, birinci halde hukuka aykırılık bağının, ikinci halde manevi zararın bulunmadığı sonucuna varılır. Davalının manevi tazminatla yükümlü tutulabilmesi için ya ölüme yol açan fiili kusuru ile işlemiş olması ya da manevi zarardan bir kusursuz sorumluluk sebebiyle sorumlu olması aranır. Keza, adam ölmesi halinde de, manevi tazminata karar verilebilmesi için halin özelliğinin manevi tazminatı gerektirmesi aranmıştır.