Yeni bir hastalık nasıl oluşur?
1. Aslında yeni görülen hastalık uzunca bir zamandır zaten vardır fakat tespit edilemediği için fark edilememiştir. Son zamanlarda tespit edilmiş olmasından dolayı yeni bir hastalıkmış gibi değerlendirilmiş veya kabul edilmiştir. Örneğin Lyme hastalığı; ilk olarak 1975 yılında ABD, Connecticut Eyaleti, Lyme kentinde çocuklarda ortaya konmuştur. Ancak çok önceleri, 1909 yılında A. Fzelius Lyme hastalığını işaret ettiği ileri sürülen önemli bulguları bildirmiştir.
2.Doğada var olan bir mikroorganizma mutasyon/rekombinasyon mekanizmaları sonucu artmış bir virulansa sahip olabilir ve bu artmış virulans sayesinde hastalık görülmeye başlanır. Örnek: Avian Influenza
3.Hastalık, etkeninin konakçı tercihinde sapmalar göstermesi sonucu yeni konakçılarda görülmeye başlar. Bu konakçı değişimi bir başka hayvan olabileceği gibi insan türü de olabilir. Örnek: AIDS, büyük bir olasılıkla primatlardan insanlara bu şekilde geçen bir hastalıktır. Benzer şekilde, 1993 yılında görülen Hantavirus enfeksiyonu gibi.
4. Önemli ekolojik değişimlerin sonucunda ortaya çıkabilir 4. Önemli ekolojik değişimlerin sonucunda ortaya çıkabilir. Brezilya’da otoban işçilerinde görülen enfeksiyonlar; Ebola fever vb.
Klinik hekimlik ve epidemiyolojinin ilgi alanları İlgilendiği ünite Hasta (Birey) Populasyon (Tümü; sağlıklı, hasta, ölü) Çalışma sahası Klinik/hastane Saha (çiftlik, ahır gibi hastalığın görüldüğü yerler) Teşhis şekli Belirti ve semptomlara göre Sıklık ve dağılımının belirlenmesi Amaç Teşhis Problemin çözümü Sorular Hastalığın ne olduğu? Nasıl tedavi edileceği? Hastalığın ne olduğu (Populasyonun durumu vs) Hangi hayvanların hastalandığı, konakçının özellikleri ile hastalık sıklığının ilişkisi) Nerede ve ne zaman görüldüğü? Niçin görüldüğü? (Diğer faktörlerle ilişkisi, etkenin ne olduğu, nasıl korunulacağı ve kontrol altına alınabileceği? Hedefler Bireyin İyileştirilmesi (İyileştirici hekimlik) Önleyici hekimlik
Epidemiyolojinin birlikte çalıştığı bilim dalları Epidemiyolojik metotlar, salgın hastalıkların incelenmesinde yaygın olarak kullanıldığından ilk uygulayıcıları da mikrobiyologlar olmuştur. Ancak epidemiyolojik çalışmalar bugün tüm hekimlik dallarınca kullanılmaktadır. Özellikle, Veteriner Halk Sağlığı ile Veteriner epidemiyoloji arasında sıkı bir ilişki vardır. Gelişmiş ülkelerdeki Halk Sağlığı Dairelerinin 2 esas görevinden ilki zoonoz kontrolü olup, veteriner hekimlik ve epidemiyoloji katkısının şart olduğu yükümlülüklerdir.
Epidemiyolog, hekimliğin değişik dallarının yanı sıra istatistik, meteoroloji, ekonomi ve bilgisayar uzmanları ile işbirliği içerisinde çalışmak ya da bu konuları belirli bir düzeyde bilmek durumundadır. Özellikle, verilerin değerlendirilmesi aşamasında spesifik bilgisayar programlarına gereksinim duyulur.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü bünyesinde yer alan ve hayvan hastalıklarının dağılımı ile ilgili verileri toplamak, kontrol ve eradikasyon programları yapmak, bu programların başarısını izlemek ve değerlendirmek, enformasyon sistemi kurmak, diğer ülkelerdeki hayvan hastalıklarını takip etme görevlerinin yüklendiği Veteriner Epidemiyoloji ve Enformasyon Şube Müdürlüğü vardır.
Aynı genel müdürlük bünyesinde ayrıca Hayvan Sağlığı Danışma Kurulu, Süt Konseyi, Veteriner İlaç Komisyonu, Aşı Üretim /İzin Komisyonu, Aşı İthalatı İzin Komisyonu vb kurullar da görev yapmaktadır. Ayrıca zoonoz hastalıklarla daha etkili mücadele yapılabilmesi için başta Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı olmak üzere bir çok kurumun katılımından oluşan Türkiye Zoonoz Milli Komitesi ve Türkiye’nin Bölge Ülkeleri ile işbirliği yaptığı Akdeniz Zoonoz Merkezi gibi kurumlar da kurulmuş durumdadır.
EPİDEMİYOLOJİK ARAŞTIRMA ÇEŞİTLERİ Epidemiyoloji; yapılan araştırmaya, yapılış şekline ve kapsamına göre 4’e ayrılır. Bunlar: Gözlemsel (Observational) Epidemiyoloji Tanımlayıcı (Descriptive) epidemiyoloji, Analitik (Analytical) epidemiyoloji, Deneysel (experimental) epidemiyoloji, Kuramsal (Theoretical) epidemiyolojidir.
Gözlemsel Epidemiyoloji Hastalıkların gözlemlenmesi ve kaydedilmesi ile ilgilenir. Gözlemsel Epidemiyolojide hastalığın seyrine etki edecek herhangi bir müdahale yapılmaz. Deneysel herhangi bir uygulama da söz konusu değildir. Epidemiyolojik araştırmaların temelini oluşturur. Gözlemsel epidemiyoloji içerisinde planlanan çalışmalar a) kesit (Cross-sectional), b) Longitudinal (Kohort) ve c) Vaka-kontrol olmak üzere 3 tipte planlanırlar.
Tanımlayıcı Epidemiyoloji İster çiftlik bazında olsun isterse ülke bazında olsun hayvan sağlığına yönelik planlamalarda sağlıklı ve yeterli bilgi edinmek ilk şarttır. Tanımlayıcı epidemiyoloji ihtiyaca cevap verir. Bu çalışmalar hangi konakçılarda, hangi ortamlarda, nerelerde ve ne zaman, ne oranda? vb. sorulara cevap verecek şekilde yapılan çalışmalardır. Kısaca hastalığın sıklığı ve dağılımı ile ilgilenir. Bu tip epidemiyolojik araştırmalarda toplanan bilgiler ışığında hipotez üretmek mümkündür.
Tanımlayıcı çalışmalar, genellikle bir araştırmanın başlangıcıdır Tanımlayıcı çalışmalar, genellikle bir araştırmanın başlangıcıdır. Ancak diğer tüm bilim dallarında olduğu gibi daha sonra testlere tabii tutulabilecek bir çok özelliğin belirlenmesi ve laboratuar incelemelerinin yönlendirilmesi açısından da gereklidir. Bir hastalığın (örn., sütçü sığırlarda kısırlık oranı) sürü içindeki yaygınlığının tahmin edileceği epidemiyolojik bir çalışma, tanımlayıcı epidemiyolojik bir çalışma olur. Çünkü bu çalışmada esas amaç hangi sendromun, kimi, nerede ve ne zaman etkilediğinin tanımlanmasıdır.
Analitik Epidemiyoloji Analitik eidemiyoloji, gözlemlerin uygun teşhis metodları ve istatistik testleri ile değerlendirilmesi ve analizidir. Hastalığın oluş mekanizmasını, sebeplerini, risk faktörlerini, korunma yollarını ve tedavi yöntemlerini, prognozunu vb gibi konuları çözümleyecek çalışmaları kapsar. Bir hastalıkta (örn: sığırlarda solunum yolu hastalığı) oluşma oranı ile rasyon tipinin ilişkisinin olup olmadığının araştırılması bir analitik epidemiyoloji çalışmasına örnektir. Çünkü burada asıl amaç, hastalığın neden görüldüğü değil, ortaya atılan bir hipotezin test edilmesine yönelik bilgilerin toplanması ve analiz edilmesidir.
Deneysel Epidemiyoloji Deneysel epidemiyoloji, değişik hayvan gruplarında deneysel olarak oluşturulan hastalıklarda muhtemelen faktörlerin etkinliklerinin gözlenmesi ve verilerin analizi ile uğraşır. Çevresel faktörlerin (aşı, tedavi gibi) etkisi ölçülür. Deneysel epidemiyolojinin en önemli özelliği kontrol gruplarını da bulundurmasıdır. Yeni geliştirilen aşılar ve ilaçların denemeleri deneysel epidemiyolojik çalışmalara örnek oluşturur. Bazen doğal enfeksiyon durumlarında doğal deneyler de gerçekleştirilebilir. Çoğu vakalarda, veteriner araştırmaları doğal enfeksiyonların fazla kantitatif analizlerini yapmadan doğrudan tanımlayıcı durumdan deneysel safhaya geçilir.
Kuramsal epidemiyoloji Kuramsal ya da teorik epidemiyoloji, matematiksel modeller kullanılarak hastalığın çıkışının doğal modellerini taklit etmek için hesaplamalar yapar. Epidemiyolojinin işleyişinde birincil, ikincil ve üçüncül korumalardan bahsedilir. Birincil korumada, bireylerin etkenlere (örn., bakteriyel) maruz kalmasının önlenmesi demektir. Karantina ve aşılamayı içerir. Her ne kadar aşılamada etkenle birey karşı karşıya kalabilir ise de sonuçta gelişen spesifik immunite ile saha şartlarında aşılı bireyi hastalandıracak gerçek (sahadaki) etken miktarı, aşılı olanlara etkisiz olacak ve koruma sağlanmış olacaktır.
İkincil korumada, klinik olarak hastalık görülmeden ve mümkün olduğunca erken hastalığın teşhisini sağlayacak işlemleri içerir. Brusellozis ve Tüberkülozun saptanmasına yönelik screening testleri, mastitisi tanımaya yönelik olarak yapılan somatik hücre sayımları postpartumdaki ineklerin düzenli muayeneleri hep bu korumaya örnek teşkil eder.
Üçüncül korumada ise terapötikler kullanılır Üçüncül korumada ise terapötikler kullanılır. Diğerlerine nazaran daha pahalıdır ve daha az öneme sahiptir. Geleneksel Veteriner eğitimi hastalığın patogenezinin anlaşılması, tanının konması ve gerekli tedavinin yapılması (üçüncül önlem) üzerinde yoğunlaşmaktadır. Birincil ve ikincil önlemlere gereken önem verilmemektedir.
Bakanlığın Veteriner Teşkilatı, enstitüler, Epidemiyolojinin Birimleri Epidemiyolojik bir araştırma için ilk şart araştırmaya temel olan bilgilerin toplanmasıdır. Bakanlığın Veteriner Teşkilatı, enstitüler, pratisyen (resmi, özel) veteriner hekimler, memeli ve kanatlı hayvan mezbahaları et-kemik unu fabrikaları serum bankaları kayıt defterleri eczane ve ilaç depoları hayvanat bahçeleri, hayvancılıkla ilgili meslek odaları, vakıflar ve dernekler, hayvan pazarları, hayvan tüccarları, hayvan ihracatı ile ilgilenen veya hükümetlerin hayvancılıkla ilgili planlarını hazırlayan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı dışındaki organizasyonlar (Devlet Planlama Teşkilatı gibi) çiftlik kayıtları, veteriner fakülteleri ve diğer kaynaklar şeklinde sıralanabilir.
Epidemiyolojik çalışmalar Epidemiyolojik manadaki bir çalışma genellikle hayvan grupları arasındaki (örneğin, değişik besleme şekilleri ile ağırlık kazanma arasındaki) karşılaştırmayı kapsar. Deneysel epidemiyolojideki deneysel çalışmalar dışında yer alan ve Gözlemsel Epidemiyoloji kapsamında değerlendirilen çalışmalar veya araştırmalar 3’e ayrılır; Kesit (Cross-sectional) çalışmalar Vaka-kontrol çalışmaları Longitudinal (Kohort; ortak özellikteki populasyonları inceleme) çalışmaları.
Deneysel bir çalışmada, araştırıcı, hayvanları araştırmak istediği faktör(ler)’e göre gruplara ayırma serbestisindedir. Hayvan gruplarını oluştururken rastgele örnekleme yapması gerekebilir. Örneğin, bir ilacın klinik etkisini araştırılmasında bir uygulama grubu ve bir de ilaç verilmeyen kontrol grubu oluşturulur. Böylece tedavinin etkisinin karşılaştırılması mümkün olur.
Diğer epidemiyolojik (gruplararası, vaka kontrol ve kohort) çalışmalar gözleme dayanan çalışmalardır. Gözlem çalışmaları da deneysel çalışmalara benzer. Ancak bu tip çalışmalarda hayvanlar sadece sahip oldukları bazı karakterlere göre gruplandırılabilir. Araştırıcı, araştırılan faktörün kontrolü üzerinde yeterli bilgi ve imkana sahip olmadığından, sadece populasyondaki hayvanların yapısal (cinsiyet, ağırlık, kullanılan yem, doğal enfekteler, sağlıklılar vs) özelliklerini dikkate alarak gruplandırabilir.
Kesit çalışmalar Bu tip çalışmalarda büyük bir popülasyondan seçilecek bir grup hayvanda hastalığın ya da hastalığı gösterecek bir bulgunun ve hipotezde ortaya konmuş risk faktörünün bulunup bulunmadığı tespit edilir. Dolayısıyla bu tip çalışmalarda prevalans doğal olarak belirlenir. Ayrıca bu çalışmaların diğer 2 tip çalışmadan farkı başlangıçta “hastalıklı” ve “hastalıksız” hayvan sayılarının bilinmemesidir.
Vaka kontrol çalışmaları Vaka kontrol çalışmaları, bir grup hastalanmış hayvanın, hastalanmamış diğer bir hayvan grubu ile muhtemel etiyolojik faktörleri ortaya çıkarabilmek için karşılaştırılmasıdır. Örneğin, kedilerde ürolitiazis (hastalık) için muhtemel faktör olan kuru kedi yeminin bir grup sağlıklı kediye verilmesiyle, faktör olan besinin hastalığın patogenezindeki etkisi araştırılabilir.
Ortak özellikteki populasyon (kohort) çalışmaları Kohort çalışmalarında, bir grup, hastalığın oluşması bakımından faktörlere maruz bırakılırken, diğer bir grubun normal şartlarda tutulması ile yapılır. Bir kohort çalışmada hipotez olarak ileri sürülen risk faktörünün bunması gerekir. Hayvanlar bu risk faktörüne “maruz kalanlar” ve “maruz kalmayanlar” olarak gruplandırılır.
EPİDEMİYOLOJİK ÇALIŞMALARDA KULLANILAN TANIMLAR SÖRVEY: Bir hastalığın çalışma populasyonundaki sıklığını, belirlenebilen risk faktörleri ile ilişkisini de değerlendirmek suretiyle araştıran çalışmalara sörvey denir. SCREENING (AYIRMA): Gizli ya da subklinik seyereden enfeksiyonların bazı basit testlerle belirlenmesi işlemidir. Örneğin CMT ile subklinik mastitisin veya Tüberkülin testi ile Tüberkülozun teşhisi.
MONİTORİNG (SÜRÜNÜN GÖZLENMESİ ): Monitoring, bir sürünün sağlıklı halde tutulması, gözlenmesi, kayıtlarının tutulmasını ve gerekli yerlere aktarılmasının sağlanması gibi rutin gözlemlerin yapılması ve kayıtlarının tutulması işlemidir.
SÖRVEYANS (SURVEİLLANCE): Sörvelans, monitoring’in daha yoğun bir şeklidir. hastalık kontrol programlarının doğal bir parçasıdır. Örneğin, sörvelans çalışmalarıyla, mezbahalarda yapılan post-mortem muayeneler sırasında enfekte (tüberkülozlu, antrakslı, yanıkaralı vs) karkasların belirlenmesi durumunda, karkasın ait olduğu hayvanın geldiği il veya ilçe veteriner hekimlerine bilgi aktarılarak tüberkülozlu sığır çiftliklerinin kolayca belirlenmesi sağlanabilir. Bu aynı zamanda sörveyansın içeriğini oluşturur.