Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
VOLKANLAR FELAKET Mİ, NİMET Mİ?
Advertisements

TÜRKİYE’DE DEPREMLER.
YAŞARKEN BAŞIMIZA GELEBİLECEK KÖTÜ OLAYLAR NELERDİR?
POMPEI Cem Yurtsev
DOĞAL AFETLER.
TÜRKİYE’DE İKLİM.
DOĞAL AFETLER SERAP HAMULU.
Kazanım 5. Yaşadığı bölgede görülen bir afet ile bölgenin coğrafi özelliklerini ilişkilendirir.
KALBiMiZDESiN.
Sosyal Bilgiler Proje ÖDEVİ 5/D KONU: DOGAL AFETLER HAZIRLAYANLAR:
DOĞAL AFETLER.
DEPREMLER Yeryüzünde titreşimler biçiminde algılanan,kökeni doğal nedenlere dayanan ani ve kısa süreli sarsıntılardır.
GİZEM YALÇINKAYA LİSE 4 SOSYAL No: 350. Do ğ al afetler,can ve mal kaybına sebep olan do ğ al olaylardır.(Sel,deprem,yangın,heyelan,çı ğ,fırtına..vs)
Doğal afetler Deprem Erozyon Çığ Yangın Toprak Kayması Sel Baskını.
DOĞAL AFETLER.
Dogal Afetler.
DOĞAL AFETLER YENİ UFUKLAR.
CANER ÇİMEN ÇANAKKALE LİSESİ COĞRAFYA ÖĞRETMENİ SU KAYNAKLARI.
Doğal afet ne demektir ? Örnek vererek açıklayabilir misiniz ?
Afetlerin görüldüğü yerler ile coğrafi özellikler arasına ilişki vardır.
TOPRAK KAYMASI (HEYELAN) VE KORUNMA
NEVŞEHİR COĞRAFYASI HAZIRLAYANLAR BAHAR KİRŞAN
DÜNYADAKİ GÖLLER.
Kıtaların kayması 2. BÖLÜM : LEVHALARIN YOLCULUĞU VOLKANLAR DEPREMLER
HAZIRLAYAN Nurdan ÇOBAN 2\ B SINIFI ÖĞRENCİSİ
Hazırlayan: Nurdan ÇOBAN 2/B SINIFI ÖĞRETMENİ
DOĞAL AFETLERDEN KORUNMA YOLLARI DOĞAL AFETLER.
Çığ, heyelan ve korunma yolları
Türkiye’nin Volkanik Dağları
2- Adveksiyon Sisi: Adveksiyon sisi, soğuk yer yüzeyinin üzerinde sıcak ve nemli hava kütlesinin yerleşmesi ile oluşur. Soğuk yer yüzeyine sıcak.
TSUNAMİ.
Yanardağlar Adı- soyadı:Semanur Zehiroğlu sınıf:6\B KONU:YANARDAĞLAR DERS:BİLİŞİM TEKNOLJİ ÖĞRETMEN ADI – SOYADI:YUSUF ZİYA KINACI.
DADAŞKENT MERKEZ CAMİİ Doğal Afetler Ve Deprem
Yerkürenin Katmanları
DOĞAL AFETLER 1-TÜRKİYE’DE DEPREM: Fay hatlarına bağlı olarak meydana gelen salınım ve titreşim hareketleridir. Ülkemiz genç oluşumlu bir arazi yapısına.
TÜRKİYE’DE DOĞAL AFETLER VE OLUŞTURDUĞU RİSKLER
COĞRAFYA.
DOĞAL AFETLER Kendiliğinden olan ,can ve mal kaybına neden olan olaylara “DOĞAL AFETLER DENİR”. DOĞAL AFETLER.
DEPREM Deprem anında yer sallanır çünkü ani bir enerji boşalması gerçekleşmektedir. Yeraltındaki kayalarda bazen o kadar büyük bir gerilme birikir ki,
AFETLER ve AFET YÖNETİMİ (SAU-026)
DOĞAL AFETLER VE ÖNLEMLER
TÜRKİYE’NİN DAĞLARI.
Gökmen ÖZER/Coğrafya Öğretmeni
DOĞAL AFETLER.
Hoş Geldiniz FEYAZ BİLGİ COĞRAFYA ÖĞRETMENİ SULTANBEYLİ KIZ ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ
İKTİSAT FAKÜLTESİ UZAKTAN EĞİTİM LİSANS PROGRAMI
Türkiye'de Doğal Afetler ve Oluşturduğu Riskler
Volkan Topografyası Dr. Okan BOZYURT.
Hoş Geldiniz FEYAZ BİLGİ COĞRAFYA ÖĞRETMENİ SULTANBEYLİ KIZ ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ
KARADENİZ BÖLGESİNİ TANIYALIM
OKYANUSYA KITASI.
 Su, canlıların ihtiyaç duyduğu ve onların yaşamasını sağlayan en önemli maddelerdendir. Havadaki su buharına nem adı verilir. Su, katı, gaz ve sıvı.
Doğal Afetler ve Etkİlerİ
ETKİNLİK ÇALIŞMA SUNUSU
RÜZGARLAR.
Türkiye’nin Volkanik Dağları
Sel nedir ? Selin en sık rastlanan sebebi kuvvetli ve uzun süreli yağıştır. Günümüzde rastlanılan en yaygın sebep ise; kuvvetli yağmur fırtınalarında drenaj.
DOĞAL AFETLER.
Yıkıcı Doğa Olayları
ÖĞRENCİLERİN İSİMLERİ *HÜSEYİN BAVERİ ZEREY *SERKAN GEÇER *ÖMER ERKAL ÖĞRETMEN BEDRETTİN ÇELİK.
TÜRKİYE’DE GÖRÜLEN DOĞAL AFETLER
TÜRKİYENİN SU VARLIĞI.
Doğal Afetler Ve Korunma Yolları
İKLİMLER GÖZDE KISACIK 98 F\9-B.
Yeryüzünün herhangi bir yerinde hava olaylarının ortalamasına
GÜNEŞ SİSTEMİ İnsanlar çok eski çağlardan beri gökyüzünü merak etmişler. Gökyüzünde birbirinden farklı gök cisimlerinin olduğunu fark etmişler. Yıldızlar,
-Sel Toprağın üzerini kaplayan ve ani, düzensiz, büyük su taşkınlarına sel denir. Akarsular taşıyabileceğinden fazla su ile yüklendiklerinde sel meydana.
 Sel  Toprağın üzerini kaplayan ve ani, düzensiz, büyük su taşkınlarına sel denir. Akarsular taşıyabileceğinden fazla su ile yüklendiklerinde sel meydana.
DOĞAL AFETLERLE İLGİLİ SUNUM.  Doğal Afet Nedir  Doğal afet kendiliğinden oluşan ve yeryüzünde aniden meydana gelen olayların tamamına denir. Doğal.
Sunum transkripti:

ACİL YARDIM VE AFET YÖNETİMİ PROGRAMI AFETLER TARİHİ DOÇ.DR. DAVUT HUT

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 4.TARİHTEKİ BÜYÜK VOLKAN PATLAMALARI VE HEYELANLAR Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? 4.1. Yanardağ (Volkan) ve Volkan Patlaması 4.2. Tarih Boyunca Görülen Büyük Volkan Patlamaları ve Etkileri 4.3. Heyelan ve Dünya Üzerindeki Heyelan Bölgeleri 4.4. Tarih Boyunca Görülen Büyük Heyelanlar ve Etkileri 4.4.1. Ağır 4.4.2. Sosyal Yapı 4.4.5. Ticaret

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1. Yanardağ (volkan) ne demektir? Nasıl ortaya çıkar? 2. Tarihteki büyük volkan patlamaları hangileridir? 3. Volkan patlamaları dünyanın hangi bölgelerinde yoğunlaşmaktadır? 4. Volkan patlamalarının insan ve toplum hayatına etkileri nelerdir? 5. Heyelan ne demektir? Nasıl ortaya çıkar? 6. Büyük oranda can ve mal kaybına sebep olan heyelanlar hangileridir? 7. Heyelanların sosyo-ekonomik hayata etkileri neledir? 8. Deprem ve volkan patlamasından kaynaklanan heyelanlar var mıdır? 9. İnsan kaynaklı heyelanlar var mıdır?

Giriş Bu bölümde, tarih boyunca büyük felaketler oluşturan unsurlardan biri olan yanardağ patlamaları anlatılmıştır. Dünya üzerinde yanardağların yoğun olarak bulunduğu bölgelerde bu tür afetlerin sık sık yaşandığını görmekteyiz. Yanardağlar, aşağıda görüleceği üzere bazı şehirleri haritadan silebilmişlerdir. Ayrıca, coğrafya ve iklim şartlarıyla doğrudan ilişkili olan heyelanlar ele alınmıştır. Heyelanlar da binlerce insanın ölümüne ve yerleşimlerin yok olmasına yol açmak suretiyle büyük felaketlerin kaynaklarından biri olmuşlardır.

4.1. Yanardağ (Volkan) ve Volkan Patlaması Dünyanın iç katmanlarında, yüksek basınç ve sıcaklık altındaki kayaların erimesiyle magma denilen akışkan, yakıcı ve yıkıcı bir madde oluşur. Bu madddenin yeryuvarlağının uygun bir yerinden püskürerek dışarı çıkmasıyla yanardağ ya da volkan dediğimiz coğrafi bir şekil ortaya çıkar. Güneş sisteminde, dünya dışındaki bazı kayalık gezegen ve uydularda da yanardağlar bulunmaktadır.

Yanardağ patlamaları, çoğunlukla depremler ve sıcak su kaynakları gibi yer faaliyetleriyle birlikte görülürler. Nitekim, lav püskürmelerinden önce genellikle küçük şiddette depremler meydana gelir. Volkanik patlamaların büyüklükleri ise, dışarıya çıkan lavın miktarı ile ölçülür.

Yanardağları, uyuyan ve aktif (faal) olmak üzere iki çeşide ayırmak mümkündür. Ancak uyuyan bir yanardağ her an püskürerek faaliyete geçebilir. Bir de sönmüş yanardağ vardır ki, bunların bir daha püskürme ihtimalleri düşük görülmektedir. Yanardağ patlaması sırasında, eğer magma püskürürken çok kızgın ve akışkan hale gelirse, uzun mesafeler boyunca akabilir. Bu durumda magma, onlarca kilometrelik mesafelere ulaşabilir ve daha sonra da geniş alanları kaplayabilir.

Magma, bütün bu yolculuğu boyunca, önüne çıkan bütün canlıların, evlerin, binaların ve yerleşimlerin üzerinden geçebilir. Bu durumda, geniş çapta can ve mal kaybına yol açabilir. Patlamalar ayrıca şehir ve kasabaların, yani binlerce insanın tahliye edilmesine de sebep olarak, toplum hayatını doğrudan etkileyebilmektedir. Böylece, volkan patlamaları, tahripkâr ve yıkıcı özellikleriyle, insan ve toplum hayatında derin etkiler ve izler bırakabilmektedir.

Yanardağların püskürmesini önceden tahmin etmek pek mümkün değildir. Dolayısıyla, uyuyan bir yanardağın ansızın patlaması mümkündür. Bu durumda, yanardağlar yukarıda belirtilen konularda çevreye ve canlılara zarar vermeye başlayabilir.

Bu özelliği sebebiyledir ki, yanardağ patlamaları da afet meydana getirme özelliğine sahiptir. Nitekim, tarihte binlerce insanın ölümüne, şehir ve kasabaların yok olmasına sebep olan yanardağ felaketleri bulunmaktadır. Diğer yandan aşağıdaki örneklerde görüleceği üzere, yanardağ patlamaları, şiddetli deprem ve buna bağlı tsunamileri tetiklemek suretiyle de büyük can ve mal kayıplarına sebep olabilmektedir.

Tıpkı deprem ve tsunamilerde olduğu gibi, ansızın ortaya çıkan volkan patlamaları, büyük can ve mal kaybına sebep olmak suretiyle, insan ve toplumlarda dehşet, korku ve travma yaratabilirler. Bu durumun hafızaya kazınan derin etkileri, yıllar ve hatta yüzyıllar boyunca sürebilir. Yanardağlar, aynı zamanda, yüzyıllardır insanoğlu tarafından hem en çok korkulan hem de gizemi çözülemediği için saygı duyulan ve hatta kutsallaştırılan doğa olaylarıdır.

4.2. Tarih Boyunca Görülen Büyük Volkan Patlamaları ve Etkileri Santorini (Yunanistan) Patlaması (M.Ö.1650): M.Ö. 1650 yılında Yunanistan’ın Santorini Adası’nda meydana gelen volkan patlamasında o bölgede yaşayan bütün canlılar yok olmuş; Minoa kenti Akrotiri de yok olmuştur. Bu da, volkan patlamasının çok şiddetli ve yıkıcı olduğunu göstermektedir. Santorini daha sonraki yüzyıllarda da patlamaya devam edecektir.

Vezüv (İtalya) Yanardağ Patlaması (M. S Vezüv (İtalya) Yanardağ Patlaması (M.S. 79): Roma İmparatorluğu zamanında, 24 Nisan 79 tarihinde, İtalya’nın meşhur yanardağı Vezüv’de önce hafif bir deprem ardından da çok şiddetli bir patlama meydana gelmiştir. Kül bulutları Anadolu, Suriye ve Mısır’a kadar ulaşmıştır. Bu, tarihteki en ünlü yanardağ patlamalarından biri olup, yaklaşık 20 saat sürmüştür. Denizin de kabardığı bu patlama, Pompei sakinlerini günlük hayatlarında aniden yakalamış ve kaçmalarına fırsat vermemişti.

Felaket sonucunda, Güney İtalya kıyılarının Roma kentleri Pompei, Herculaneum ve Stabiae şehirleri kül ve cürufla kaplanarak yok olduğu gibi, 750 dereceye varan sıcaklık sebebiyle bölgedeki canlı ve cansız varlıkların çoğu eriyip kömürleşti. Halkın başlıca ölüm sebebi etrafı kaplayan kükürt gazı idi.

Bu arada, küller ve lavlar, canlıların ve eşyaların havayla irtibatını kestiği ve daha sonradan da sertleştiği için, bugün hâlâ bozulmamış olan “taşlaşmış insan”lar ortaya çıkmıştır ki, bunlar açıkhava müzesinde sergilenmektedir. Lavlar kalıp oluşturmuş, zamanla içindeki ceset çürümesine rağmen kalıplar bozulmamıştır. Bu şekilde kaybolan zengin Pompei şehri, 1748’de tesadüfen yeniden keşfedildi.

Vezüv patlamasından sonra, insan kalıbını alan “taşlaşmış insan”lar

Vezüv (İtalya) Yanardağı Patlaması (1631): 79 yılında Pompei ve Herculaneum şehirlerini yok eden Vezüv yanardağı, bundan sonra da bir çok kez patladı. Bunlardan, 1631 yılı Aralığı’nda meydana gelen patlama ise, diğerlerine göre daha şiddetliydi ve yaklaşık 6 bin kişinin ölmesine sebep olmuştu. Bu bakımdan Vezüv’ün dünyadaki yanardağlar için önemli bir yeri vardır.

Laki (İzlanda) Volkanik Patlaması (1783-4): Bir ada ülkesi olan İzlanda, yanardağların bol ve aktif olduğu bölgelerden biridir. Nitekim, 8 Haziran 1783-Şubat 1784 tarihleri arasında yaklaşık sekiz ay boyunca süren ve karanlık günler yaşanmasına yol açan patlamalar meydana geldi. Bununla birlikte, yüksek miktardaki can kaybının (9350 ölü) asıl sebebi ise, patlamalar sonucunda iklimin kısa süreli değişmesiyle birlikte ortaya çıkan verimsizliğe bağlı olarak yiyecek sıkıntısı ve açlığın baş göstermesiydi.

Unzen Dağı (Japonya) Patlaması (1792): 1792 yılında Japonya’nın Unzen Dağı’nda meydana gelen bu patlamada, yaklaşık 15 bin insan ölmüştür. Ancak, bu can kaybının çok büyük bir kısmı, yanardağın patlamasından sonra meydana gelen depremin tetiklediği tsunami ve heyelanlar sonucunda yaşanmıştır. Bu sebeple de, Japon tarihinin en yıkıcı yanardağ patlaması olarak kabul edilir.

Tambora Dağı (Endonezya) Patlaması (1816): Bilindiği üzere bir adalar ülkesi olan Endonezya, dünyada en şiddetli ve yıkıcı depremlerin yaşandığı bölgelerden biridir. En önemli fay hatlarının bulunduğu bir bölge olması hasebiyle, şiddetli volkan püskürmeleri de yine bu coğrafyada meydana gelmektedir.

Nitekim, 15-16 Nisan 1816 tarihinde yaşanan patlamada 90 binden fazla insan ölmüştür. Bunlardan 10 bin civarındaki insan doğrudan patlama anında, büyük bir kısmı ise patlamadan sonra baş gösteren kıtlık ve hastalıklar sebebiyle ölmüştür. Patlama o kadar şiddetliydi ki, etkileri kilometrelerce uzaklarda bile hissedilmiş; küresel çapta iklimde tuhaflıklar görülmüştür.

Hatta, patlama sebebiyle bir sonraki 1816 yılı “yazsız yıl” ilan edilmiştir. Zira, patlamayla birlikte atmosfere karışan volkanik kül sıcaklığı düşürmüş, bu sebeple Kuzey yarımkürede yaz ortasında, örneğin İngiltere’de bile Haziran ayında kar yağmasına sebep olmuştur. Patlamayla birlikte, dağın yüksekliği de yaklaşık bin metre kısalmıştır.

Tambora Yanardağı

Krakatoa Dağı (Cava-Endonezya) Patlaması ve Tsunamisi (1883): 27 Ağustos 1883 tarihinde patlayan Krakatoa Dağı, adanın büyük bir kısmını kızgın lav altında bırakarak yerle bir etti. Volkan patlamasının sesi o kadar şiddetliydi ki, 5 bin km. güneyde bulunan Avustralya’dan bile duyulmuştu. Bununla birlikte, patlama sebebiyle ölen olmamış, fakat bu kez de depremlerden tanıdığımız tsunami tam bir felakete yol açmıştı.

Akıntılar adanın 40 km ötesine ulaşarak, oradan geçmekte olan gemileri yutmuş ve 40 m yüksekliğe ulaşan tsunamilere neden olmuştur. Ölümlerin büyük bir kısmı, patlamanın şiddetiyle ortaya çıkıp bütün Cava ile Sumatra kıyılarını süpüren tsunami idi ve yaklaşık 25-30 bin insanın boğularak ölmesine sebep olmuştu.

Krakatoa Yanardağı

Pelee Dağı (Batı Hint Adaları) Patlaması (1902): Hindistan ve çevresi de deprem kuşağı üzerinde yer almaktadır. Pelee Dağı’nda 25 Nisan 1902 tarihinde başlayan volkan patlamaları, 8 Mayıs’a kadar yaklaşık iki hafta sürdü. Sıcak kaya ve kül altında kalıp yok olan Saint Pierre kentinde son patlamada 30 bin kişi; toplamda da 40 bin kişi öldü. Patlamadan sadece iki-üç kişi kurtulabilmiştir.

Pelee Yanardağı

Kelut Dağı (Endonezya) Patlaması (1919): 19 Mayıs 1919’da yine Endonezya’da meydana gelen bu patlamada, toplam 5110 can kaybı yaşanmıştır. Ölümlere, daha ziyade, meydana gelen devasa çamur seli sebep olmuştur.

Nevado del Ruiz (Kolombiya) Patlaması ve Heyelanı (1985): Yaklaşık bir yıllık buhar patlamalarının ardından 13 Kasım 1985’te, Orta Amerika ülkelerinden Kolombiya’da meydana gelen bu patlama sonrasında 23 bin insan ölmüştür. Patlama doğrudan hiç kimseyi öldürmezken, lavların yanardağın tepesindeki büyük buz kütlesini eritmesi sonucunda oluşan devasa çamur akıntısı, Armero kentini çamur altında bırakarak büyük can ve mal kaybı yaşatmıştır.

Şöyle ki, patlama anında insanlar sakinliğini korumuş, fakat kül yağmurunun durmasıyla tahliye kararı iptal edilmişti. Bu sırada püskürmeyle dışarı çıkan çok sıcak maddeler volkanın tepesindeki buz tabakasını eritmeye başlamış ve devasa asitli çamur kütlesinin kaymasına (heyelan) neden olmuştur. O akşam çıkan fırtına da, gelmekte olan felaketin görülüp önlem alınmasını engellediği için, şehrin büyük bir bölümü çamurla örtülmüştür.

Mt. Pinatubo-Filipinler Yanardağ Patlaması (1991): Filipinler’de meydana gelen yanardağ patlaması sonucunda yaklaşık 800 insan öldü.

4.3. Heyelan (Toprak Kayması) ve Etkileri Heyelanlar yer yüzünde sıkça meydana gelen ve çok yaygın olan bir kütle hareketi çeşididir. Gevşek kaya veya toprak kütlelerinin yerlerinden koparak yer değiştirmesine heyelan ya da toprak kayması denir. Bir yamacın eğim, yer çekimi, su ve benzeri kuvvetlerin etkisiyle aşağıya doğru hareket etmesiyle meydana gelirler. Gerçekleşme süreleri açısından çok hızlı ve daha yavaş oluşanları vardır. Heyelanlar aşınmada önemli rol oynadıkları gibi, büyük heyelanlar topoğrafyada derin izler bırakırlar.

Eğimin fazla olduğu yerlerde heyelan riski artmaktadır. Bu sebeple heyelanlar daha çok, dünyanın dağlık, engebeli ve bol yağmurlu bölgelerinde meydana gelirler. Ayrıca insanlar da başka yerlerden çıkardıkları toprakları yamaçlar üzerine dökerek heyelan oluşumuna zemin hazırlayabilirler. Çeşitli örneklerde görüldüğü üzere, depremler ve volkanik patlamalar da heyelanlara sebep olabilmektedir.

Asıl heyelanlar’ın oluşumunda su, hazırlayıcı bir etkendir. Asıl heyelan kütlesi ise, kuru bir kütle halinde fakat kaymaya uygun bir zemin üzerinde yer değiştirmiştir. Bu tip heyelanlar dağlık-engebeli sahalarda ve genellikle bol yağışlı olan bölgelerde görülür. Göçme heyelanlar ise, yamaçların alt kısımlarının dalgalar ve akarsular tarafından fazla oyulmasıyla meydana gelirler.

Heyelanların insan hayatına derin etkileri olabilmektedir. Nitekim, diğer afetlerde olduğu gibi, heyelanlar da yıkım ölçüsünde can ve mal kaybına sebep olabilmekte; ayrıca yerleşimlerin, şehir ve kasabaların yer değiştirmelerine yol açabilmektedir. Heyelanların, ekonomik hayatta doğrudan ve dolaylı kayıpları olabilmektedir. Ani gelişen her afette olduğu gibi, heyelanlar da toplumsal korku ve travmalar yaratabilmektedir.

4.4. Dünya ve Türkiye Tarihinde Önemli Heyelanlar Elm (İsviçre) Heyelanı (1881): Aralıksız yağan şiddetli yağmurlardan sonra, 11 Eylül 1881 tarihinde İsviçre’nin Elm kasabasında büyük bir heyelan meydana gelmiştir. Tahminen 10 milyon m3 kaya kütlesinin taşocağından âniden düşmesi sonucu yaklaşık 150 kişi ölmüş 200 kişi de yaralanmıştır. Bu heyelan taşocağında meydana geldiği için, oluşumunda doğrudan insan etkisinden bahsetmek mümkündür.

Gansu-Çin Deprem ve Heyelanları (1920): Çin’in Gansu eyaletinde, 16 Aralık 1920’de yüzyılın en büyük deprem ve heyelan felaketlelerinden birini yaşanmıştır. Merkezi Gansu'nun doğusunda bulunan şiddetli depremin merkez üssünde aynı zamanda heyelanlar meydana geldi. Köy ve kasabaların tamamı ve kentler, deprem sebebiyle gerçekleşen toprak kaymaları ve çamur yığınlarının altında kaldı. Yerleşim yerleri haritadan silindi. Bu şekilde, 200 bin civarında insan öldü.

Los Angeles (ABD) Heyelanı (1928): 1928 yılında ABD’nin Los Angeles eyaletinde meydana gelen ve St. Fancis Barajı’nın yıkılmasına neden olan heyelanda yaklaşık 500 kişi ölmüştür. Bu aynı zamanda, ABD tarihinin en ölümcül heyelan felaketiydi. Vajont (İtalya) Barajı Heyelanı (1963): İtalya’nın kuzeydoğusundaki Vajont vadisinde 9 Ekim 1963 tarihinde Vajont barajının inşaat sahasında meydana gelen büyük heyelanda, baraj göl alanı içerisine doğru yaklaşık 240 milyon m3’lük devasa malzeme hareket etmiştir. Bu hareket sonucunda göl alanında büyük dalgalar oluşmuş ve baraj alanı önündeki yerleşimlerde yaklaşık 3 bin kişi yaşamını yitirmiştir. Bu heyelanın da insan etkisiyle ortaya çıktığı söylenebilir.

Vajont Barajı heyelanı

Huascaran (Peru) Heyelanı (1970): Deprem etkisiyle gelişen bir heyelandır. Peru’nun And dağları bölgesinde 31 Mayıs 1970 tarihinde meydana gelen 7.5 büyüklüğündeki deprem sonrasında Huascaran tepesinden kaya, buzul ve çamur malzemelerinin karışımının akması sonucunda büyük can kaybı yaşanmış; yaklaşık 20 bin kişi hayatını kaybetmiştir.

Nevado del Ruiz Volkan Patlaması Sonrasında Oluşan Heyelan (1985): Yanardağ patlamaları başlığında anlatıldığı üzere, 13 Kasım 1985’te, Kolombiya’da meydana gelen volkan patlaması sonrasında, lavların yanardağın tepesindeki büyük buz kütlesini eritmesi sonucunda oluşan devasa çamur akıntısı, Armero kentini çamur altında bırakarak yaklaşık 25 bin insanın ölümüne sebep olmuştur.

Nevado del Ruiz felaketinden bir görüntü

Venezuela Heyelanları (1990): Ülkede 1990 yılında meydana gelen bir dizi heyelan sonucunda toplam 30 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Guatamala Heyelanı (2005): 10 Ekim 2005 tarihinde Orta Amerika ülkelerinden Guatemala’da çamur akması sonucunda meydana gelen heyelanda yaklaşık 1500 kişi hayatını kaybetmiştir. Siçuan (Çin) Depremi Sonrasında Oluşan Heyelanlar (2008):Yüz binden fazla insanın öldüğü depremden sonra meydana gelen heyelanlar, asıl ölüm nedenini oluşturmuştur. Toplamda 80 bin kişinin heyelanlar sonucunda öldüğü tahmin edilmektedir. Deprem ve sonrasındaki heyelanlar, büyük yıkım ve maddi kayba da yol açmıştır.

Badahşan (Afganistan) Heyelanı (2014): Mayıs 2014’te Afganistan'ın kuzeydoğusundaki Badahşan vilayetinin Argo ilçesinin Ab Barik bölgesinde meydana gelen heyelan felaketinde yaklaşık 2100 kişi toprak altında kalarak öldü. Aşırı yağışlardan sonra meydana gelen heyelanda, yaklaşık 300 ailenin, tüm üyelerinin öldüğü tespit edildi. Ayrıca, 4 bin kişi de evsiz kaldı.

Türkiye’de Heyelanlar: Türkiye'de en fazla heyelan görülen yerler, Karadeniz Bölgesinde özellikle Doğu Karadeniz şerididir. Ülkede 1950-2004 yılları arasında heyelandan etkilenen konut sayısı yaklaşık 65 bin, meydana gelen heyelan sayısı yaklaşık 4 bin ve heyelandan etkilenmiş olan yerleşim yeri sayısı ise yaklaşık 3.500’dür. Meydana gelen afetler nedeni ile yeri değiştirilen konut sayısı da 167.787’dir.

Sürmene Heyelanı (1929): 1929 Temmuz’unda Of-Sürmene’de meydana gelen heyelanda Sürmene’de 12 kişi ölmüş ve 9 kişi yaralanmış; Of bölgesinde ise 134 kişi ölmüş (toplamda 156 ölü) ve 2211 bina yıkılmıştır.

Sera Heyelanı (1950): Trabzon şehrinin 10 km kadar batısında Sera Köyü yakınlarında 1950 yılında meydana gelmiştir. Normalden daha fazla yağışlı geçen kış mevsimi ve devamında karların hızla erimesiyle, birkaç dakika gibi kısa bir zaman içinde ve şiddetli bir gürültü ile birlikte asıl heyelan oluşmuştur. Heyelan sonucunda 15 milyon m³ hacminde kaya ve döküntü yer değiştirmiştir. Heyelan kütlesi Sera deresinin vadisini tıkamış ve burada 4 km. uzunluğunda oldukça büyük bir set gölü oluşmuştur.

Çatak-Maçka Heyelanı (1988): 23 Haziran 1988’de Trabzon’un Maçka ilçesinin Çatak bölgesinde sabah saat 8’de meydana gelen şiddetli heyelanda 64 can kaybı yaşanmış ve ayrıca büyük maddi zarar ortaya çıkmıştır. Trabzon-Giresun-Gümüşhane Heyelanı (1990): 19-20 Haziran 1990 tarihinde meydana gelen heyelanlarda, her üç ilde 65 kişi ölmüş; ayrıca büyük maddi kayıplar yaşanmıştır.

Senirkent (Isparta) Çamur Akması (1995): şiddetli yağmurlardan sonra, 13 Temmuz 1995 tarihinde Isparta’nın Senirkent ilçesinde saat 20’de meydana gelen sel ve daha sonraki çamur akmasında toplam 74 kişi hayatını kaybetmiş ve yerleşim alanı çamur altında kalmıştır.

Beşköy (Trabzon) Heyelanı (1998): 7 Ağustos 1998’de meydana gelen heyelan sonucunda 50 kişi hayatını kaybetmiş, 100 konut da yıkılmıştır. Rize Heyelanları (2002): 23-24 Temmuz 2002 tarihlerinde, Selamet köyünde 20 olmak üzere toplamda 27 kişinin öldüğü heyelan olayları meydana gelmiştir.

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti Dünyanın iç katmanlarında, yüksek basınç ve sıcaklık altındaki kayaların erimesiyle magma denilen akışkan, yakıcı ve yıkıcı madde yeryuvarlağının uygun bir yerinden püskürerek dışarı çıkmasıyla yanardağ ya da volkan dediğimiz coğrafi bir şekil ortaya çıkar.

Diğer felaketler gibi, yanardağ patlamaları da büyük çapta can ve mal kaybına, şehir ve kasabaların tahliye edilmesine sebep olabilir. Yanardağ patlamaları, şiddetli deprem ve buna bağlı tsunamileri tetiklemek suretiyle de afetlere yol açabilmektedir. M.Ö. 1650’de Yunanistan’ın Santorini adasında meydana gelen patlama, buradaki bütün canlıların yok olmasına neden oldu.

M.S.79 yılında İtalya’daki Vezüv yanardağının patlaması ise, başta Pompei olmak üzere bazı Roma kentlerinin kül ve cürufla kaplanarak yok olmasına; bölgedeki canlı ve cansız varlıkların eriyip kömürleşmesine (10 bin ölü), bazılarının da taşlaşmasına neden oldu. 1631’de bir kez daha patlayan Vezüv bu kez 6 bin kişiyi öldürdü.

1783-4’te İzlanda’da patlayan Laki yanardağ sistemi, oluşturduğu iklim değişikliği, verimsizlik ve açlıkla birlikte 10 bine yakın can kaybına neden oldu. 1792’de Japonya’daki Unzen yanardağının patlaması ise, depremle birlikte tsunami ve heyelana yol açarak 15 bin insanın ölümüne sebep oldu.

1816’da Endonezya’daki Tabora yanardağının patlaması, büyük bir kısmı başgösteren açlık ve hastalıklar sebebiyle olmak üzere 90 binden fazla can kaybına ve iklim değişikliğine sebep olarak yazın kar yağmasına (yazsız yıl) yol açtı. Yine Endonezya’da Krakatao yanardağının patlamasında (1883) ölenlerin (25-30 bin) tamamına yakını, patlamayla birlikte ortaya çıkan tsunamilerden kaynaklandı.

Hindistan’daki Pelee dağı patlamasında (1902) 40 bin kişi; Endonezya’daki Kelut dağı patlamasında (1919) 5 bin kişi; Kolombiya’da Nevado del Ruiz patlamasında (1985) ise, buz kütlesini eriterek oluşturduğu çamur akıntısıyla 23 bin kişi ölmüştür.

Dünyanın dağlık, engebeli ve bol yağmurlu bölgelerinde meydana gelen heyelanlar da büyük afetlere yol açarak can ve mal kaybına, yerleşim yerlerinin değişmesine ve travmalara sebep olmuşlardır. Bununla birlikte, deprem, volkanik patlama ve insan kaynaklı heyelanlar da meydana gelmektedir. Nitekim, Huascaran-Peru (1970) ve Siçuan-Çin (2008) heyelanları deprem kaynaklı; Nevado del Ruiz heyelanı (1985) yanardağ patlaması kaynaklıdır. Elm-İsviçre (1881) ve Vajant-İtalya heyelanları (1963) ise insan kaynaklıdır.

Bu heyelanlarda yüzbinlerce insan ölmüş, yüzlerce yerleşim yeri toprak ve çamur altında kalmış ve büyük maddi hasarlar meydana gelmiştir. Türkiye tarihine bakıldığında ise, çoğunlukla arazinin dağlık-engebeli olduğu ve bol yağmur alan Karadeniz bölgesinde heyelanların sıkça yaşandığı görülür.