BORÇLAR HUKUKU GENEL HÜKÜMLER Ar. Gör. Benay Keskin İşoğlu
Borçlar Hukukunun Konusu Borçlar Hukuku, Medeni Hukukun kişiler arasındaki borç ilişkilerini düzenleyen kısmıdır. Borçlar Kanununun Medeni Kanundan ayrı olarak düzenlenmiş olması, bu kanunun Medeni Kanundan bağımsız bir kanun olduğu anlamına gelmemektedir. TBK. md. 646’ da bu kanunun Türk Medeni Kanunun beşinci kitabı ve tamamlayıcısı olduğu ifade edilmiştir.
Borçlar Kanunu hükümleri, yalnız Borçlar Hukukunda değil Medeni Hukukun diğer alanlarında da uygulanır. MK. md. 5 « Bu kanun ve Borçlar Kanunun genel nitelikli hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.» diyerek , Borçlar Kanununun Medeni Hukukun diğer alanlarında ve tüm özel hukuk alanlarında uygulanabileceğini düzenlemiştir. Borçlar Kanunu hükmünün diğer Medeni Hukuk alanında uygulanabilmesi için iki şartın gerçekleşmesi gerekir; Uyuşmazlık için Medeni Hukukta bir hüküm bulunmamalı, Uygulanacak hüküm Medeni Hukuk kurumunun ve kavramının niteliğine aykırı düşmemelidir.
TEMEL KAVRAMLAR Borç ve Borç İlişkisi Borç, bir kişiyi(borçluyu), diğer bir kişiye(alacaklıya) bir edimi yerine getirme (bir şey verme, yapma veya yapmama) yükümlülüğü altına sokan hukuki bağdır. Bu hukuki bağın bir tarafında alacaklı ve diğer tarafında borçlu yer almakta ve aralarında dar anlamı ile borç ilişkisi yer almaktadır. Geniş anlamda borç ilişkisi ise taraflar arasında çeşitli borçların kaynağını teşkil eden hukuki ilişkiyi ifade eder. Geniş anlamda borç ilişkilerinde bir tek borcun yer alması mümkün ise de çok kere birden çok borç yer alır ve hatta bunların bir kısmı tarafların karşılıklı borçlarıdır. Örneğin, alım-satım sözleşmesinde alıcı ile satıcı arasında geniş anlamı ile bir borç ilişkisi kurulur. Bu ilişkide satıcı için sattığı malı teslim ve mülkiyetini nakil borcu yer alırken, alıcı için de satış bedelini satıcıya ödeme borcu yer alır.
Borç ilişkilerinde asli borçlardan başka yan borçlar da yer alabilir Borç ilişkilerinde asli borçlardan başka yan borçlar da yer alabilir. Örneğin alım-satım sözleşmesinde, satılan malın teslimi ve mülkiyetin nakli asli borçtur. Mal teslim edilirken ambalaj yapılması söz konusu ise bu bir yan borçtur. Hastayı, müvekkili aydınlatma borcu da yan borçtur. Borç ilişkilerinde bütün borçların ilişkinin kurulduğu anda doğması gerekmez. Bazı borçlar ilerideki bir tarihte ya da bir şartın gerçekleşmesi anında doğarlar.
Edim Borçlunun borcunun konusuna edim adı verilir. Edim, borçlunun yerine getirmekle yükümlü olduğu davranıştır. Bu davranış verme, yapma veya yapmama tarzında tezahür edebilir.
Davranış Biçimi Açısından EDİM ÇEŞİTLERİ Davranış Biçimi Açısından Olumlu (Müspet) Edim Olumsuz (Menfi) Edim Edimin Belirlenmesi Açısından Türüyle Belirlenen Seçimle Belirlenen İfa Süresi Bakımından Ani Edimler Sürekli Edimler Aralıklı Edimler
Davranış Biçimi Açısından Olumlu Müspet Edim Borçlunun yükümlü olduğu davranış bir şey verme veya yapma ise olumlu edim söz konusu olur. Olumlu edim, borçlunun bedeni veya fikri gücü ile yerine getirilecekse şahsi borçtan; malvarlığından yerine getirilecekse maddi borçtan bahsedilir.
Davranış Biçimi Açısından Olumsuz(Menfi) Edim Borçlunun yükümlü olduğu davranış bir şey yapmama ise olumsuz edim söz konusu olur. Olumsuz edim kaçınma tarzında ise kaçınma borcundan, katlanma tarzında olursa katlanma borcundan söz edilir. Örneğin rekabet etmeme, belirli saatte piyano çalmama kaçınma borcu; arazisinden bir şahsın geçmesine engel olamama katlanma borcudur.
Edimin Belirlenmesi Açısından Türüyle Belirlenen Edimler Tür Borcu- Parça Borcu Verme borcunun konusu olan edim özel niteliklerine göre yeterli derecede belirlenmiş ise, parça borcundan; borcun konusu ferden değil de sadece türü belirtilmek suretiyle miktar olarak belirlenmiş ise tür borcundan söz edilir. On ton pamuk, X marka araba tür borcuna örnektir.
Edimin Belirlenmesi Açısından Misli-Gayri Misli Eşya Ayrımı Alışverişte kural olarak sayma, tartma veya ölçme ile belirli hale gelen eşya misli eşyadır. Para, buğday, pirinç misli şeylerdir. Buna karşılık alışverişte ferden tayin edilmesi gereken eşya ise gayrı misli eşyadır. Gayrimenkul, tablo, elbise gibi. Parça borcunun konusu genellikle gayrı misli eşya olsa da bu şart değildir. X şirketinin Y model arabalarından biri şeklinde değil de, bunlar arasında ayırt edilmiş, plakasıyla belirlenmiş birinin satılmasında durum böyledir. Tür borcu parça borcu ayrımı borcun ifası ve imkansızlaşması açısından önem taşır.
Edimin Belirlenmesi Açısından Tür borcu kural olarak imkansızlığa uğramaz. Buna nevi telef olmaz ilkesi denir. Parça borcunda ise ifa imkansızlığı söz konu olabilir. Bu durumda imkansızlıktan borçlu sorumluysa, TBK. md. 112 uyarınca tazminat ödemekle yükümlü olur, sorumlu değilse TBK. md. 136 uyarınca borçtan kurtulur.
Edimin Belirlenmesi Açısından Seçimlik Borçlar borcun konusunu birden çok edim teşkil edip de bunlardan yalnız biri veya birkaçı seçilerek ifa edilecekse, seçimlik borç söz konu olur. Seçimlik borçlarda borcun konusunu birden fazla edim teşkil eder: fakat ifanın konusu bunlardan sadece biri olacaktır. Seçilecek edimlerin eşdeğer olması şart değildir.
İfa Süresi Bakımından Ani – Sürekli – Aralıklı veya Dönemli Edimler Ani Edimler: Borcun ifası sırasında alacaklının çıkarının zamanla ölçülmeyerek, bir an içinde gerçekleştiği durumlarda ani edimden söz edilir. Alım satım sözleşmeleri Bazen edimin ifası için borçluya düşen davranış yükümü bir süreye yaygın olmasına rağmen, alacaklı açısından ifa ancak her şeyin tamamlandığı son bir eylemle gerçekleşiyor olabilir. Bu durumda da borç ilişkisinin ani edimli sayılması gerekir. Terzinin elbiseyi dikip teslim etme borcu
İfa Süresi Bakımından Sürekli Edimler: Borçlunun borcunu zaman içinde devamlı ve aralıksız bir davranışla ifa edebildiği hallerde sürekli edim söz konusudur. Yapmama borcu, hizmet akdinde işçinin çalışma borcu Aralıklı ve Dönemli Edimler: Borçlunun zaman içinde düzenli olan(dönemli edim) ve olmayan aralıklarla borcunu ifa etmesi gereken hallerde aralıklı edimden söz edilir. Bu tarz ifa bir borcun kısım kısım muaccel olması söz konusu olabileceği gibi(tamamı borçlanılan bir borcun çeşitli vadelerde parça parça ifa edileceği haller ), aynı borç ilişkisinde borçların zaman aralıkları ile doğması halinde de söz konusu olur(kira ilişkisinde her ay doğan kira bedeli borcu).
Edim Yükümü İçermeyen Borçlar Edim yükümü içermeyen borçlarda, herhangi bir edimi yerine getirme söz konusu olmadığı için, bunun ifasında temerrüde düşmek, imkansızlığa uğramak, ifasını talep etmek ve ifaya zorlamak söz konusu olmaz. Sadece ihlal edildiği anda TBK. md.112 hükmü uyarınca tazmin borcu doğar. Örnek olarak , bir eve badana yapma borcu altına giren(B), alacaklısı (A)’nın evinde bu edimi ifa ederken özensiz davranışı yüzünden yerdeki halıları kirletirse durum böyledir.
Alacak Hakkı ve Talep Alacak hakkı dar anlamda borç ilişkisinde alacaklıya borçludan edimi yerine getirmesini isteme yetkisini sağlayan hakkı ifade eder. Alacaklının alacağı isteme yetkisine de talep hakkı veya kısaca talep denir. Alacaklarda talep çok kere alacak hakkı ile aynı anda doğarsa da, durum her zaman böyle değildir. Vadeye bağlı borçlarda talep hakkı vade gelince doğar, fakat vadeden önce alacak mevcuttur. Borçlu isterse vadeden önce borcunu ödeyebilir, fakat alacaklı vadeden önce borcun ifasını talep edemez.
Borç ve Sorumluluk Sorumluluk deyimi iki anlamda kullanılmaktadır. İlki, borçlunun malvarlığının borcunun teminatını teşkil etmesi ve borcunu ifa etmemesi halinde borçlunun malvarlığına başvurularak alacağın zorla yerine getirilmesi imkanıdır. Bu anlamdaki sorumluluğa «…. ile sorumluluk» denilmektedir. Bu açıdan borçlu kural olarak bütün malvarlığı ile sorumludur. Ancak özel sebeplerle sınırlı olduğu haller vardır. Örneğin Devletin kendisine miras yolu ile intikal eden bir terekenin borçlarından sorumluluğu terekedeki mallarla sınırlıdır.
Borç ve Sorumluluk Sorumluluğun ikinci anlamı ise genel davranış kurallarına veya yüklendiği bir borca aykırı davranan şahsın , bu davranışı ile verdiği zararı tazmin etme yükümlülüğünü ifade eder. Genel davranış kurallarına aykırılık halinde haksız fiilden sorumluluk , borca aykırılık halinde borca aykırılıktan sorumluluk (en çok rastlananı akdi sorumluluk) söz konusu olur. Sorumluluk tazminat borcunun kaynağıdır. Tazminat borcu hukuka aykırı davranışla doğar, borcun muhtevası ise tarafların anlaşması ile ya da hakim kararı ile belli hale gelir.
Borç İlişkisinin Niteliği 1)Dar anlamda borç ilişkisi, alacaklıya, bir alacak hakkı ve alacağını elde etmeyi sağlayacak talep, dava ve cebri icraya başvurma yetkilerini verir. Bu niteliği ile borç ilişkisi hukuki vazife adı verilen yükümlülük ilişkilerinden ayrılır. Vazifelerin ihlalinde vazifelerin yerine getirilmesini isteme hakkı bulunmasına rağmen, eda davası, cebri icra söz konusu olmaz, bu vazifelere aykırı davranış başka hukuki sonuçlara yol açabilir(daha çok Aile Hukukunda karşımıza çıkar).
Borç İlişkisinin Niteliği Diğer önemli bir kavram ise yüklenti adı verilen yükümlerdir. Bu yükümler bir kimseye herhangi bir hak sağlamaz, sadece gerekli davranışla yükümlü olan, bazı hakları kazanabilmek veya bazılarını kaybetmemek için bu davranışı yapmaya , yükümünü yerine getirmeye mecburdur. Eksik Borçlar: Bir borç ilişkisinde alacaklı borçluya karşı talep, dava ve cebri icraya başvurma yetkilerine sahip iken, eksik borç(tabii borç) adı verilen borçlarda alacaklı bu yetkilerden tamamen veya kısmen yoksundur.
Borç İlişkisinin Niteliği Dar anlamda tabii borç: Bunlar, kanunun tam olarak geçersiz saymadığı, fakat dava hakkı da tanımadığı borçlardır. Borçlu borcunu ifa ederse, bu ifa geçerlidir. Kumar ve bahisten doğan borçlar Ahlaki görevler: Bir kimse, hukuken borçlu olmadığı ahlaki bir görevi ifaya zorlanamaz fakat bu görevi yerine getirirse ifa ettiği edimi geri alamaz. Bir kimsenin kanunen nafaka vermekle mükellef olmadığı bir yakınına para yardımı yapması Zamanaşımına uğramış borçlar: Zamanaşımı borçluya borcu ifadan kaçınmak hususunda bir def’i hakkı sağlar. Hukuken borç varlığını sürdürmektedir. Ancak borçlu def’i hakkını kullanarak davanın reddini sağlayabilir. Hukuka ve ahlaka aykırı bir maksat elde etmek için verilen şeyi iade borcu: TBK. md.81’e göre hukuka ve ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi için verilen şey geri istenemez.
Borç İlişkisinin Niteliği 2) Borç ilişkisi sadece alacaklı ile borçlu arasında bir bağdır, üçüncü kişileri etkilemez. Örneğin, (B)’nin (A)’ya satıp teslim etmediği malı (Ü), (B)’den ikini bir satışla satın alır ve(Ü)’ye karşı bir hak ileri süremez. (A),(Ü)’den ne malın kendisine teslimini talep edebilir ne de tazminat ödenmesini isteyebilir. Fakat (Ü), (A)’yı zarara uğratmak için böyle bir işlem yaparsa haksız fiil hükümleri gereğince zararı tazmin etmekle yükümlüdür(TBK. md.49). Kural borçlunun borca aykırı davranışı yüzünden üçüncü şahısların uğradıkları zararlardan sorumlu olmaması ise de bazı hallerde kanun böyle bir tazmin yükümlülüğünü kabul etmektedir.
Borçlar Hukukuna Hakim Olan İlkeler 1)İrade Serbestliği İlkesi: Borçlar Hukukunda emredici kurallardan çok tamamlayıcı ve yorumlayıcı hukuk kuralları yer alır. Sözleşme özgürlüğü de denir. Kural olarak bir kişi, dilediği kimse ile dilediği sözleşmeyi yapmakta serbest olduğu gibi yapmaya da mecbur değildir. Bir sözleşme yapmak isteyen taraflar bu sözleşmenin konusunu diledikleri gibi belirleyebilirler. Herhangi bir sözleşme tipine uymak zorunda değillerdir(tip serbestisi). Tarafların sözleşme yaparken şekil yönünden serbest olmaları (şekil serbestisi) de sözleşme özgürlüğü kapsamına girer.
Sözleşme Özgürlüğünün Tek Taraflı Kullanıldığı Haller İstisnai Hükümler: Sözleşmenin konusunu belirleme ve düzenleme özgürlüğünün yasaca sınırlanması özel hukukta çok enderdir. Tipik örnek Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun md.6 hükmüdür: Buna göre tüketicilerin taraf olacakları sözleşmeler bakımından, vitrinde, rafta, herhangi bir yerde satılan malın satılık olmadığı belirtilmedikçe satışından kaçınılamaz.
İltihaki (Katılınan) Sözleşmeler: Sözleşme özgürlüğü sözleşme hükümlerinin taraflarca müzakere edilerek birlikte serbestçe tayin edileceğini farzediyorsa da alışveriş hayatında çok kere, yapılacak sözleşmenin hükümlerini taraflardan biri tespit etmekte diğer tarafa sadece bu sözleşmeyi yapıp yapmama serbestisi kalmaktadır. Kara, deniz ve hava yolları şirketleri ile yapılan taşıma sözleşmeleri
2) Borç İlişkisinin Nisbiliği(Göreceli Olması) Prensibi Borç ilişkisinin sadece alacaklı ile borçlu arasında bir bağ teşkil etmesi ve üçüncü şahısları etkilememesi borç ilişkisinin nisbi olduğunu ifade eder ve bu sebeple de alacak hakkının nisbi hak olduğundan söz edilir. Tapuya şerh edilmiş şahsi hakların borç ilişkisinin nisbiliğine etkisi: Borç ilişkisini eşyaya bağlı borç durumuna koyan etkisidir. Buna göre şerhden sonra gayrimenkulün maliki kendi mülkiyeti esnasında doğacak borçla mükellef olur. Bu etkinin borç ilişkisinin nisbiliği kavramına bir etkisi yoktur. Şahsi hakkın şerh verilmiş olmasının ikinci etkisi, şerhten sonra taşınmazda hak iktisap etmiş olanlardan borcun ifasında alacaklıya zarar verenlerin haklarının bertaraf edilmesini sağlar. Buna şerhin ayni etkisi denir. Şerh verilen şahsi haklarda borç ilişkisini üçüncü şahıslara etkili kılmakta ve üçüncü şahıslara borcun ifasına katlanma yükümlülüğü yüklemektedir.
Borçlar Hukuku Mevzuatı Borçlar Hukukunun temel kaynağını 01.07.2012’de yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu oluşturmaktadır. Türk Ticaret Kanunu Medeni Kanun Çeşitli Kanunlar (Noterlik Kanunu) Örf ve Adet Hukuku Mahkeme İçtihatları ve Doktrin
Borçlar Hukuku Mevzuatı Genel Hükümler Özel Hükümler Beş bölüme ayrılır. Genel olarak Borç kaynaklarından sözleşmelere her türlü borç ilişkisine uygulanacak ait en çok rastlanan çeşitli tipler esaslardır. Borçların doğumu, doğan özel olarak düzenlenmiştir. Satım borcun tabi olduğu hükümler, borcun ve mal değişim sözleşmeleri, kira, nasıl sona ereceği, borç ilişkilerindeki bağışlama, kullanım ödüncü, bazı özel durumlar(müteselsil borçlar ), hizmet, eser gibi sözleşmeler alacağın devri ve borcun üstlenilmesi bu ikinci kısımda düzenlenmiştir. bölümde düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu
Örf ve Adet Hukuku Medeni Kanun md.1/f. 2’ye göre, hakim dava konusu soruna uygulayacak bir kanun hükmü bulunmadığını görürse, örf ve adet hukukuna başvuracaktır. İşte bu durumlarda örf ve adet hukuku pozitif hukuka kaynak oluşturmaktadır.
Mahkeme İçtihatları ve Doktrin Medeni Hukukun diğer alanlarında olduğu gibi Borçlar Hukukunda da mahkeme içtihatlarının dikkate alınması gerekir. Özellikle benzer olaylarda mahkemeleri bağlayan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarının ayrı bir önemi vardır. Borçlar Hukukunun anlaşılmasında öğretinin yardımcı rolünü de belirtmek gerekir.
BORÇLARIN KAYNAKLARI Borcun doğumu açısından dört grup kaynak söz konusu olmakta ve bunlardan ilk üçü Borçlar Kanunumuzun genel hükümleri kısmında düzenlenmiş bulunmaktadır. Sözleşmeden Doğan Borçlar Haksız Fiilden Doğan Borçlar Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri Bunların dışında kalan borçlar ise genel bir düzenlemeye sahip olmayıp kanunların değişik maddelerinde yer almıştır.
Hukuki İşlemler ve Sözleşmeler Hukuki işlem, hukukun işlemi yapanın arzusuna uygun hukuki sonuç bağladığı irade beyanıdır. Borçlar Kanununun borç kaynağı olan sözleşmelere ilişkin hükümleri, borç doğurmayan sözleşmelerde ve bu arada sözleşme tarzındaki tasarruf işlemlerinde de nitelikleri elverdiği oranda uygulanır.
Dürüstlük Kuralına Dayandırılan Sözleşme Benzeri Borç İlişkileri Culpa in contrahendo sorumluluğu: Sözleşme görüşmeleri sırasındaki kusurlu davranışı ifade eder. Burada borç ilişkisi dürüstlük kuralından doğduğu için, tarafların sözleşme görüşmesi amacıyla ilişki kurmaları yeterlidir. Sonradan bu sözleşmeyi yapmaktan vazgeçmeleri veya sözleşmenin geçersiz olması sorumluluğun borca aykırılığa dayanmasını engellemez
Sözleşmenin ard etkisi (culpa post pactum perfectum) Normal şartlarda sözleşme son bulduktan sonra taraflar arasında borç ilişkisi kalmadığından, kusurlu davranışların haksız fiil hükümlerine dayanması gerekir. Ancak taraflar arasındaki ilişkinin özelliğinin haksız fiilden çok borca aykırılık hükümlerinin uygulanmasını gerektireceği düşünülerek burada da taraflar arasında dürüstlük kuralından doğan bir borç ilişkisi olduğu kabul edilmiştir. Bu borç ilişkisi sadece birbirlerine zarar vermeme yükümlülüğünden ibarettir. Vekalet ilişkisi sona erdikten sonra da vekilin sır saklama yükümlülüğü gibi.
Üçüncü Kişiyi Koruyucu Etkili Sözleşme Borç ilişkisi nisbi nitelikte olduğundan, sadece ilişkinin tarafları arasındaki borç ihlalleri borca aykırılık hükümlerine tabi olur. Borca aykırı davranan tarafın yakınlarının da bundan zarar göreceğini sözleşme kurulurken düşünebilecek durumda ise bunlara karşı da borca aykırılık hükümlerine göre sorumlu olması kabul edilmektedir.
Edim Yükümünden Bağımsız Borç İlişkileri Sözleşmeden doğan bazı borçlar, edim yükümlülüklerinden ayrılır; sözleşme ilişkisi sırasında tarafların birbirine özen gösterme ve hem kişi varlığı hem de malvarlığı değerlerine zarar vermemek için gereken her şeyi yapması şeklinde bazı davranış yükümlülükleri edim yükümünden bağımsız borç ilişkileri olarak nitelendirilir. İşine bırakmak için kendisini arabasına alan arkadaşının yaptığı trafik kazası sonucu yaralanan kişi; sadece yağmurdan kaçmak için girdiği mağazada yerlerin kaygan olması yüzünden düşüp yaralanan kişi uğradığı zararın tazminini borca aykırılık hükümlerine göre isteyebilecektir.
Fiili Sözleşme İlişkisi Teorisi Bu teoriye göre sözleşme yapmak ve böylece bir karşı edim borçlanmak şartıyla kamuya sunulan hizmetlerden yararlanan kişi, gerçekte böyle bir sözleşme yapmak istemeksizin karşılıksız olarak bu hizmetten yararlanmış olsa bile, dürüstlük kuralı uyarınca fiilen kurulmuş olan bir borç ilişkisi ile bunun bedelini borçlanmış sayılacaktır. Otoparka arabasını bırakan sürücü, elektrik, su, havagazı vb. şirketlerinin ürünlerini kullanan tüketici bütün bu yararları sağlarken hiçbir hukuki işlem yapma düşüncesi olmasa bile(kaçak olarak kullanmış olsa bile) sözleşme kurulmuş gibi bu hizmetlerin bedelini ödeyecektir. Fiili sözleşme teorisi ile sunduğu hizmetten yararlanılan kişi, sebepsiz zenginleşme veya vekaletsiz iş görme şartlarının gerçekleştiğini ispat zorunda kalmaksızın, sözleşme yapılsaydı isteyebileceği bedeli talep edebilecektir.
Sözleşme Kavramı Borçlar Kanununun 1. maddesine göre sözleşme, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanı ile oluşan hukuki işlemdir. TBK ile iki taraf ifadesi «taraflar» şeklinde değiştirilmiştir. İkiden fazla tarafın yapacağı sözleşmeler de mevcuttur. Ortaklık ve miras taksim sözleşmeleri gibi. Sözleşme deyimi, tarafların karşılıklı birbirine uygun irade beyanları ile oluşan hukuki işlem için kullanıldığı gibi bu hukuki işlem ile kurulan hukuki ilişkiyi de ifade edebilir. Örneğin bir kira sözleşmesinin feshinden söz edildiği zaman kastedilen hukuki ilişkinin sona erdirilmesidir.
Sözleşme Türleri Borç doğuran sözleşmeler – Diğer Sözleşmeler Tarafların sözleşme yapmakla arzu ettikleri hukuki sonuç bir borcun doğumu ise borç doğuran sözleşme söz konusu olur. Fakat sözleşme mevcut borç ilişkisinde değişiklik, bir borcu sona erdirmek, alacağı devretmek veya borcu nakletmek için de yapılabilir. Bir sözleşme bir ayni hakkın doğumunu veya naklini sağlamak için de yapılır. Bunlara ayni sözleşme denir. En tipik örneğini taşınır mülkiyetinin nakli için tarafların yapmaları gereken anlaşma teşkil eder. Asıl önemi Eşya Hukukundadır. Evlenme Aile Hukukundaki, miras sözleşmesi Miras Hukukundaki sözleşmelerdendir.
Borç Doğuran Sözleşmelerin Türleri Borç doğuran sözleşmeler bir müzakere sonucu yapılabileceği gibi esasları bir tarafça tespit edilmiş sözleşme hükümlerini diğer tarafın kabul etmesi tarzında da yapılabilir.
Borç Doğuran Sözleşmelerin Türleri Borç Altına Giren Taraf Bakımından Tek tarafa borç yükleyen İki tarafa borç Yükleyen Tam İki Taraflı Sözleşmeler Eksik İki taraflı Sözleşmeler Kanunda Düzenlenmiş Olup Olmaması Bakımından TBK, TTK ve diğer kanunlarda düzenlenen Temlik borcu doğuran söz., kullandırma söz., iş görme söz. vs. Kanunda düzenlenmeyen (isimsiz sözleşmeler) Karma söz, Sui generis söz. Sözleşme İlişkisinin Süresi Bakımından Ani İfalı Sözleşme Sürekli Sözleşme
Borç Altına Giren Taraf Bakımında Yapılan Ayrım Tek tarafa borç yükleyen sözleşmeler: Sadece taraflardan birine borç yükler. En tipik örneği bağışlama vaadidir. İki tarafa borç yükleyen sözleşmeler: Her iki tarafın borç altına girdiği sözleşme türüdür. İki taraflı sözleşmelerde taraflardan her birinin borcu diğer tarafın borcunun karşılığını teşkil ediyorsa bunlara tam iki taraflı sözleşmeler(karşılıklı, sinallagmatik) denir. Alım-satım sözleşmeleri gibi. Bazı iki taraflı sözleşmelerde ise bir taraf her zaman borç altına girer, diğer taraf ancak bazı şartlar gerçekleşirse borç altına girer. Ücretsiz vekaletname sözleşmeleri böyledir. Vekil her zaman yüklendiği işi görme borcu altına girer, müvekkil ise iş görülürken vekilin yaptığı masrafları ödeme borcu altına girer. Bu sözleşmelere eksik iki taraflı sözleşmeler denir.
Sözleşme İlişkisinin Kanunda Düzenlenmiş Olup Olmaması Bakımından Yapılan Ayrım Borçlar Kanunu bazı sözleşmeleri ve bundan doğan ilişkileri özel olarak düzenlemiştir. Başka kanunlarda, özellikle Türk Ticaret Kanununda da bazı sözleşmeler düzenlenmiş bulunmaktadır. Kanunda düzenlenen sözleşme tipleri çeşitli açılardan gruplandırılır. Bir hakkın başkasına devrini amaçlayan sözleşmeler(temlik borcu doğuran sözleşmeler), bir malın veya hakkın kullanılmasının devrini amaçlayan sözleşmeler(kullandırma sözleşmeleri), taraflardan birinin bir iş görme borcunu yüklendiği sözleşmeler(iş görme sözleşmeleri), bir borcun ifasını teminat altına almak amacıyla yapılan sözleşmeler(teminat sözleşmeleri) şeklinde gruplandırılmıştır.
Taraflar, kanunda düzenlenmemiş bir sözleşme yapmakta serbest oldukları için kanunda öngörülmüş sözleşmelerden karma bir sözleşme yapabilecekleri gibi, tamamen kendine özgü bir sözleşme de yapabilirler. Kanunda düzenlenmemiş sözleşmelere isimsiz sözleşmeler de denilmektedir. Yapılan sözleşme, nitelikleri itibariyle bağımsız birden fazla sözleşmenin niteliklerini taşıyorsa bileşik sözleşmeden söz edilir. Bu sözleşmelerin her birinin varlığı ve geçerliliği diğerine bağlıdır.
Sözleşme İlişkisinin Süresi Bakımından Yapılan Ayrım Asli edimleri ani edim olan borç ilişkileri ani ifalı borç ilişkileridir. Böyle bir ilişki bir sözleşme ile kurulursa o sözleşmeye ani ifalı sözleşme denir. Alım satım sözleşmeleri böyledir. Bir sözleşme ilişkisinde asli borçlardan en az biri sürekli, aralıklı veya dönemli edimleri gerektiriyorsa sürekli sözleşme söz konusu olur. Kira ilişkisi böyledir.
SÖZLEŞMENİN KURULMASI (İN’İKADI) Bir sözleşmenin kurulması için iki veya daha çok şahsın bir hukuki sonuç meydana getirmek üzere karşılıklı irade beyanında bulunmaları ve bu irade beyanlarının birbirlerine uygun olması gerekir. TBK. md.1 «Sözleşme tarafların iradelerini karşılıklı veya birbirlerine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.» demektedir. İki tarafın karşılıklı birbirine uygun irade beyanları ile sözleşmenin kurulması, bir tarafın teklifini diğer tarafın kabul etmesi ile olur. Sözleşme, yapılan önerinin kabul edilmesi ile kurulur.
Sözleşmenin Kurulması Yasanın aradığı tarzda bir öneri ve kabulün birleşmesi sözleşmenin kurulması için temel unsur olup, bunun gerçekleşmemesi sözleşme için «yokluk» anlamına gelecekse de; sadece bu karşılıklı beyan uyumu sözleşmenin kurulması için yeterli olmayabilir. Sözleşmenin geçerliliği için yasanın aradığı diğer şartlardan bazısının bulunmaması, öneri ve kabulün varlığına rağmen sözleşmeyi kesin hükümsüz kılar.
ÖNERİ (İCAP) Öneri, bir sözleşmeyi meydana getirmek amacı ile bir şahsın teklifini içeren ve karşı tarafa yöneltilen irade beyanıdır. Öneri bir sözleşmenin yapılabilmesi için gerekli irade beyanlarından zaman itibariyle önce yapılandır. Öneriyi, alacak edinmek isteyen kimse yapabileceği gibi borç altına girmek isteyen kimse de yapabilir.
ÖNERİ(İCAP) Öneri yöneltilmesi gereken bir irade beyanı ile yapılır. Kural olarak belirli bir veya birkaç kişiye yöneltilir. Fakat bu zorunlu değildir. Önerinin genele yöneltilmesi de mümkündür. Örneğin bir şeyin üzerine fiyat konularak mağazanın vitrininde teşhir edilmesi. TBK. md.8