FELSEFEYLE TANIŞMA 1-ÜNİTE 2016-2017
1. Felsefenin Anlamı ve Alanı Felsefe kelime anlamı olarak Philo (sevgi) ve Sophia(bilgelik) kavramlarının birleşmesinden meydana gelmiştir. Bu manasıyla felsefe “Bilgelik Sevgisi” demektir. Felsefenin anlamı konusunda her filozof kendince bir tanım yapmıştır.
"Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir." SOKRATES
"Doğruyu bulma yolunda, düşünsel (İdealist) bir çalışmadır." PLATON
"İlkeler ya da ilk nedenler bilimidir felsefe." ARİSTOTELES
"Mutlu bir yaşam sağlamak için, tutarlı eylemsel bir sistemdir." EPİKUROS
Descartes (1596–1650), “Felsefesiz yaşamak gözü kapalı yaşamaktır.-
‘’Felsefe Yolda Olmaktır "
Bilginin sevilmesi ve istenmesi olarak felsefe ile uğraşanlara filozof denmektedir. Filozoflar insan yaşamı ile ilgili her şeyin bilgisini elde etmeye çalışmış, felsefeyi her şeyi araştıran sorgulayan bir etkinlik haline getirmişlerdir. Felsefe tarihinde ilk defa düşünceyi sistemli bir biçimde kullanarak bilgi üretmeye çalıştığı için Thales ilk filozof kabul edilir.
THALES Doğum: 624 MÖ, Milet Ölüm: 546 MÖ
FELSEFİ DÜŞÜNCE NEREDE VE NE ZAMAN ORTAYA ÇIKTI?
Felsefe yapabilmenin toplumsal ve bireysel koşulları vardır Felsefe yapabilmenin toplumsal ve bireysel koşulları vardır. Felsefe yapabilmenin toplumsal koşulları, iktisadi gelişmişlikle ilgilidir. İktisadi ve toplumsal anlamda karmaşıklaşmış toplumlar, felsefeye yatkın toplumlardır.
Yunan Felsefesi büyük bir kültür atılımının meyvesidir, bu meyve bir ülkenin kültürü olmaktan çok, bütün eski uygarlıkların ortak ürünü olarak düşünülmelidir. Mısır'ın, Mezopotamya'nın ve başka toprakların duyarlılıkları Yunan Ülkesinde yeni bir sezişe dönüştü, yeni bir anlatım kazandı, giderek imgelemin belirleyiciliğin den çıkarak ussal düşünceye doğru gelişti.
M.Ö. 6. yy. Eski Yunan Kent Devletleri'nde, a) Kölelerin sanayide yaygın bir biçimde kullanıldığı, b) Paranın mal değişiminde ana değer olduğu, c) Tarımsal kesimde yapılan reformların soyluların gücünü kırdığı, d) Sanayici ve tüccarın siyasal iktidarı ele geçirdiği yüzyıldır.
Felsefenin iyonyada başlaması tarihsel bir rastlantının ürünü değil tarihsel bir zorunluluğun sonucudur. Ege Kent Devletleri sosyo ekonomik gelişimlerini ayrı zaman dilimleri içerisinde tamamlamışlardır. Yeni ekonominin doğurduğu yeni köleci demokrat toplum, ilk önce İyonya'da görülmüştür. İyon Kent Devletleri içerisinde de M.Ö. 6. y.y.'da diğerlerine göre hem bir büyük üretim merkezi hem de bir ticaret limanı olan Milet, ilk filozofu Thales'i yetiştirmek onurunu sosyoekonomik yapısındaki gelişimin önceliğine borçludur
. İranlılar İyonya'yı işgal edene kadar filozoflar İyonya'nın büyük ticaret ve sanayi merkezlerinde yetişmişlerdir. İran işgalinden sonra İyonya'da tarihin ilk demokrasisi ve ticaret toplumları ile beraber felsefe de son bulmuştur.
FELSEFENİN ALT DİSİPLİNLERİ 1) Bilgi Felsefesi (Epistemoloji) 2) Varlık Felsefesi(ONTOLOJİ) 3)Değerler felsefesi(AKSİYOLOJİ)
4--Ahlak Felsefesi(Etik) 5-Sanat Felsefesi(Estetik) 6-Metafizik 7-Felsefi Antropoloji 8-Bilim Felsefesi 9-Dil Felsefesi 10-Din Felsefesi 11-Siyaset Felsefesi 12-Tarih Felsefesi
FELSEFENİN GEREĞİ Felsefe öğrenmenin bilimler gibi insan yaşamına doğrudan katkısı olmayabilir ancak dolaylı olarak insan yaşamını etkiler. Bilgi pratik yaşamda kullanıldığı oranda önem kazanır.
Felsefi bilgi: 1-İnsanın dünyaya bakış açısını değiştirir olaylara eleştirici ve sorgulayıcı yaklaşmamızı sağlar. 2-Hoşgörü kazandırır ve insanı olgunlaştırır. 3-İnsanın anlama ve gerçeği görme ihtiyacını karşılar. İnsanın çevresinde olup bitenleri körü körüne kabullenmeyip her şeye eleştirel ve sorgulayıcı yaklaşmasını ve böylece kendi akıl ve düşünce gücüyle olayları anlamasını sağlar.
4-Kişiye kendi görüşlerinden başka görüşlerin de olabileceğini, başkalarının da doğru düşünebileceğini gösterir başkalarının görüşlerine saygı duymayı onlara karşı hoşgörülü olmayı kazandırır. Düşünceyi ifade etme özgürlüğünün önemini kavratır. 5-Evreni ve insanı düşünce temelinde sorgularken, bilimlere ışık tutar bilimlerin gelişmesine yol gösterir. Bilimlerin gelişmesinin dinamiğini oluşturur. 6-Bilgi toplumu haline gelmemizde, bilginin üretilmesinde katkıda bulunur. 7-Toplumsal yaşam içerisinde başka insanlarla iletişim kurma, onları anlama ve sorunlarını paylaşmada yardımcı olur Kısaca Felsefe; evrende düşünen, anlamaya çalışan, sorgulayan, eleştiren, yorumlayan bir varlık olmamızın ayrıcalıklı onurunu hissettirir.
Felsefi Bilginin Özellikleri Kişisel ve yaratıcıdır.(Özneldir. Filozofun kişiliğine bağımlıdır. İçinde geliştiği yüzyıl ve toplumdan etkilenir. Ancak sorgulamalarıyla ya da yanıtlarıyla çağını da etkiler. Yaratıcı bir etkinliğin ürünüdür.) Akla dayanır.(kaynağı akıldır.) Tutarlıdır.(mantıksal yani akıl yürütme biçimlerine ve mantık ilkelerine uygundur.) Sistemlidir.(Belli bir yönteme, düzene uygun olarak elde edilir, yani yöntemlidir.)
Eleştiriseldir(eleştirilebilir * Eleştiriseldir(eleştirilebilir. Ayrıca ne kadar mantıklı görünürse görünsün, her öne sürülen konu hakkında eleştirici bir tutum geliştirir.)
-Göreli geçerliliğe sahiptir -Göreli geçerliliğe sahiptir.(Geçerliliği kişilere ve zamana göre değişir.) - Felsefi bilgi refleksiyonlu bir bilgidir.(Önceden kazanılmış bilgiler üzerine bir bilgidir. Zihin, edinilmiş bilgiler üzerine tekrar dönerek onları eleştirel bir tutumla ele alır ve değerlendirir. Yeni bilgiler ortaya koyar.) -Ele aldığı konular olgularla sınırlı değildir. (Doğaüstü metafizik konuları da inceler.) - İnsanın merak ve hayretinden kaynaklanmıştır. - Doğa olaylarını açıklamakla yetinir. Bilimsel bilgi gibi kontrol altına almaya çalışmaz. - Düşünme, sezgi, metodik şüphe, diyalektik yöntem gibi kendine ait yöntemler kullanır
Sonuçları varsayımlıdır Sonuçları varsayımlıdır. (Deneye dayanmadığından sonuçları kesin değildir.) Yığılan (kümülatif, yani biriken) bir bilgidir. (Sadece birikir. Deneye dayanmadığı, sonuçları varsayımlı olduğu için ilerleme söz konusu değildir.) Sadece olanı değil, olması gerekeni de inceler.(Oysa bilimsel bilgi sadece olanı inceler.) Felsefe bir sorgulama etkinliği olduğundan sorular. cevaplardan daha önemlidir Bilimsel bilgide olduğu gibi olaylar arasında nedensellik bağı kurulmaz.
Evrenseldir.(Herkes için geçerli evrensel konuları ve soruları ele alır. Kişi ya da ülkelerin değil tüm insanlığın ürünüdür) Birleştirici ve bütünleştiricidir.(Bütüncül, genelleyici açıklamalar içerir. Genel olanın bilgisine ulaşmaya çalışır.)
Felsefe (felsefeciler) kullandığı sözcükleri dilden alır, onlara çeşitli anlamlar yükler, kavram haline getirir; kavramlar arasında yeni ilişkiler kurar, var olan ilişkileri açıklar. Bunların yanında daha önce belirttiğimiz gibi felsefi sorgulama ilk önce sözcüklerin dildeki anlamı üzerinde “nedir?” kilit sorusu ile başlar. Dildeki kavramların anlamlarında derinleşir. Anlamın ortamı dildir. Dildeki sözlerdir. Söz dizeleridir. Yalnız buradan felsefe sorularının sadece dili araştırdığı sonucunu çıkarmamalıyız
FELSEFE – DİL İLİŞKİSİ “Ne kadar bilirsen bil, Söylediklerin karşındakilerinin anlayabilecekleri kadardır’’. MEVLANA
Farklı etkinliklerin farklı ifade araçları vardır Farklı etkinliklerin farklı ifade araçları vardır. Örneğin bu müzisyenler için nota, mimar için taş ve ya metallerdir. Ressam eserlerini farklı nesnelerle ortaya koyabilir. Mağara duvarına veya kâğıt üzerine çizebilir. Felsefecilerin ise felsefe yapabilmeleri için tek araçları vardır. O da dildir.
Filozoflar sözcükleri, kavramları ve terimleri, cümleleri kullanarak görüşlerini açıklamışlardır. Dilin bütün imkânlarını kullanırken dile yeni sözcük ve kavramlar da kazandırmışlardır. Bir filozofun görüşlerini iyice anlayabilmek için sistemini hangi kavramlara dayandırdığını, kavramların hangi anlamlarını ön plana çıkardığını iyi tespit etmek gerekir. Sokrates gibi filozofları düşündüğümüzde, onların ellerindeki tek aracın gerçekten sözcükler olduğunu görürüz. Felsefe ile dil arasında bu nedenle diğer etkinliklerde olduğundan çok daha fazla ve zorunlu bir ilişki vardır.
Dil-Anlam-Anlama: Harflerin anlamı olmasa da harflerden oluşan sözcüklerin bir anlamı vardır. Üçgen, tümel, kitap, ağır vb. sözcüklerin üzerinde uzlaşılmış bir anlamı olmalıdır. “Öğrenci dürüst olmalıdır.” dediğimde öğrenci ve dürüst sözcüklerinin anlamını hiç kimse bilmezse bu cümleden hiç kimse bir şey anlamaz.
Felsefede Temellendirme Sahip olduğumuz bilgiler nasıl edindik? Böyle bir soruya filozofun verdiği cevap ile bir psikoloğun verdiği cevap farklıdır. Bu farklılık, filozofun ortaya koyduğu görüşlerini, akla dayanarak ve aşama aşama açıklamış, kullandığı kavram ve sözcükleri açık seçik hale getirmiş, önermeler arasında bir tutarlılık sağlamasından ileri gelir. Bir filozof niçin böyle düşündüğünü, deney ve gözlemlerine dayanarak değil, akılsal çıkarımlarla açıklar; Görüşlerini gerekçelendirir; açıklamalarını mantıksal bir bütünlük içerisine yerleştirebilir. Buna temellendirme denir. Temellendirme ortaya atılan görüş ve iddialar için dayanak ve gerekçe bulma faaliyetidir.
Felsefi düşünmede ve filozofların ortaya koydukları felsefi görüş ve sistemlerde tutarlılık büyük önem taşır. Felsefe sorularına filozoflar tarafından verilen cevaplar birbiriyle farklıdır. Tek bir doğru cevabı olmadığı için doğrulanmaları da pek mümkün değildir.
Örneğin Herakleitos ile Platon’un felsefi görüşleri arasında tutarlılık aramayız. Aynı konuda aynı yargıya varmalarını beklemeyiz. Hatta birbirine zıt görüşler de ileri sürebilirler. Ancak felsefede önemli olan görüşlerin doğrulukları değil, kendi içinde tutarlı olup olmadıklarıdır. Filozofların görüşlerinin tutarlı olup olmadıklarını sorgulamanın en genel yöntemi temel önermelerinin birbiriyle tutarlı olarak birleştirilip birleştirilmediğidir. Bunu sağlamayan felsefi cevap ve görüşler değer taşımazlar ve tutarsızdırlar
Bir felsefe sorusu nedir?(Felsefe Sorularının Özellikleri)
Felsefe sorusu ne evren olarak evreni, nede dil olarak dili sorgular . Felsefe sorusu ne evren olarak evreni, nede dil olarak dili sorgular. Dünyaya yönelmiş dilin anlamında derinleşmeyi başlatarak sorularına yanıt arar. Yeni sorular üretir.
Felsefi sorular genellikle rahatsız edici bir sorunun açıkça kanıtlanamadığı noktada ortaya çıkan genel ve temel kavramlarla ilgili sorulardır.
. Bilimde olduğu gibi kesin yanıtları yoktur Bilimde olduğu gibi kesin yanıtları yoktur. Bu nedenle kesin olarak doğrulanması ya da yanlışlanması pek mümkün değildir. Kendi içinde tutarlı olmasına rağmen öznel olduğu için genel-geçer değildir. Örneğin Platonun İlk Çağ’da ortaya attığı İdealar kuramı kesin olarak ne doğrulanabilmiş ne de yanlışlanabilmiştir.
. Başarıyla yanıtlayabildiğimiz 2 türden soru vardır Başarıyla yanıtlayabildiğimiz 2 türden soru vardır. İlki Görgül (gözlem ve bilimlerle doğrulanabilen) sorular, İkincisi matematikte olduğu gibi bir biçimsel (formel, zihinsel) sistem içerisinde bir şeyle başka bir şey arasında ilişki kurmaya yarayan biçimsel sorular. Felsefi sorular işte bu iki kategoriye de girmeyen tüm insanları ilgilendiren genel sorulardır. Bu nedenle varlık nedir?, Hak nedir? Her şeyin bir amacı var mıdır? vb. sorular felsefi sorulardır. Merak ve şüpheye dayanırlar.
Felsefi sorularla ilgili bir başka özellik ise bu soruların ağırlığının “nedir?” kilit taşına dayanmasıdır? Oysa bilim öncelikle “nasıl?” sorusuna yanıt aramaktadır. Felsefede derin düşünme öncelikle kavramların anlamlarının sorgulanması ile başlar. Çünkü sağlam bir düşünme ; akıl yürütmede kullanılan kavramlar doğruluk için kilit bir özellik taşır. Varlık nedir? Hak nedir gibi. Nedir deki anlam kavramların dildeki anlamıdır. Ancak burada felsefenin sadece dildeki anlamı sorguladığı sonucu çıkmamalıdır. Felsefe sorusu dünyaya yönelmiş buradaki varlık, nesne, olay ve olguları ifade eden dilin anlamında derinleşmeyi, derin düşünceyi başlatır.
Oysa Günlük dil anlama ilgisizdir. Sokak kapısı kapalı mı Oysa Günlük dil anlama ilgisizdir. Sokak kapısı kapalı mı? sorusu belli bir dünya durumunun üzerinde aydınlanmaktadır. Dikkat tek tek sözlerde ya da bu sözlerin birlikteliğinde değil, bu sözler aracılığı ile dünya olaylarının üzerinde yoğunlaşmıştır. Oysa felsefe de soru ise bu kavramların anlamları karşısında duraksama ile başlar, bu kavramların anlamında derinleşme ile devam eder.
Sh
SEVİM hazar ÇUKUROVA ANADOLU LİSESİ