Sunabihi (Rah Aly.) anlatıyor: Ölüm döşeğinde yatmakta olan Ubade b. Samit'i (R.A.) ziyarete gittim. Onu gürünce ağladım. Ubade, "Dur biraz! Neden ağlıyorsun? Yeminle söylüyorum ki, biri hariç Resulullah'tan (s.a.v) işittiğim ne kadar hadis varsa hepsini size anlattım. Şimdi onu da anlatmak istiyorum. Zira onu anlatmamak bana ağırlık vermeye başladı. Resulullah'tan (s.a.v) işittim, şöyle buyurdu: 'Kim Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in O'nun peygamberi olduğunu şahitlik ederse, Allah (c.c) cehennem ateşini ona haram kılar.'“ Müslim, iman, 47; Tirmizi, iman, 17; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5/318; ibn Hib- ban, es-Sahih, nr. 202.
Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Artık cennet halkı cennetteki yerlerine yerleştikleri zaman dostlar birbirlerini görmeyi arzularlar. Bunun üzerine oturdukları tahtları (aradıkları dostlarını bulmak üzere) onları gezdirmeye başlar. Bir müddet sonra birbirlerini bulurlar ve dünyada aralarında geçenleri konuşmaya başlarlar. Sonra biri, 'Kardeşim, hatırlasana! Hani o gün beraber oturup konuşmuştuk ve ardından Allah'a bizi bağışlaması için dua etmiştik de O'da bizi bağışlamıştı' der.“ ibn Asakir, Tarihu Medineti Dımaşk, 21/170; Ebu Nuaym, Hilyetü'l-Evliya, 8/52; Ac-luni, Keşfü'l- Hafa, 1/71 (nr. 197).
Cabir b. Abdullah (r.a) der ki: "Sevapları günahlarından fazla olan kimse hesapsız cennete gider. Sevapları ve günahları eşit olan kolay bir hesabın ardından cennete gider. İşte, Resulullah'ın (s.a.v) şefaati nefsine zulmeden ve günah yükünün altında kalan ümmetinedir.“ Rivayetin son son kısmını bir hadis olarak görmek için bk. Tirmizi, Sıfatü Kıyame, 11; Ebu Davud, Sünnet, 23; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/213. Resulullah (s.a.v) buyuruyor: "Kıyamet günü arş tarafından şöyle bir ses gelir: “Ben sizde olan haklarımı size hibe ettim, bağışladım; geri kaldı sizin birbirinize olan haklarınız. Onu da aranızda, birbirinize müsamaha göstererek helal edin ve rahmetimle cennete girin.“ Iraki, kendisinin bu hadisi, Ebü'l-Es'ad-ı Kuşeyri'nin Subaiyyat adlı eserinde rivayet ettiğini söyler. Ayrıca bk. Zebidi, İthaf, 14/
Kur’an-ı Kerim Yunus Suresi 3. Ayet: “…Kendisinden izin çıkmadıkça, O’nun katında hiçbir şefaatçi iş bitiremez…” Kur’an-ı Kerim Meryem Suresi 87. Ayet: “Rahman’ın huzurunda, söz almış olanlar dışında hiç kimse şefaat edemez.” Bunun mânası şudur: Şefaat ancak dünya hayatında Allah’a iman eden, dine inanan için geçerli olacaktır. Keza yalnız Rahman’ın izin verdiği kimse başkaları için şefaat edebilecektir. Mealin sahibi Suat Yıldırım’ın açıklaması. Kur’an-ı Kerim TaHa Suresi 109. Ayet: “O gün, Rahman’ın şefaat izni verip sözünden razı olduğu kimselerden başkasının şefaati fayda vermez.”
Allah Resulü (A.S.V.) Cehenneme giden insanlar için, şefaat makamına eren mü'minlerin şöyle dediğini nakleder: "Ey Rabb'imiz, onlar bizimle beraber oruç tutar, namaz kılar, hacc ederlerdi" derler. Onlara: "Gidin tanıdıklarınızı çıkarın" denilir. Bunların derileri cehennem ateşine haram kılınır. (Yani bunlar kardeşlerini çıkarmak üzere cehenneme girdiklerinde cehennem ateşi onları yakmaz). Pek çok insanı oradan çıkarırlar. Cehennem ateşi bunların baldırlarının yarısına ve dizlerine kadar ulaşmıştır. Sonra: "Ey Rabb'imiz, kendileri hakkında bize emir buyurduklarından cehennemde kimse kalmadı" derler. Hakk Teala: 'Tekrar gidin, kalbinde bir dinar ağırlığında hayır bulduklarınızı çıkarın' diye buyurur. Kalabalık bir topluluğu çıkarırlar.%
Sonra: ‘ Ey Rabb'imiz, haklarında bize emir buyurduklarından kimse bırakmadık' derler. Sonra Yüce Allah: 'Tekrar gidin, kalbinde bir dinarın yarısı ağırlığında hayır bulduklarınızı çıkarın diye buyurur. Kalabalık bir topluluk daha çıkarırlar. Sonra: 'Ey Rabb'imiz, orada iyilik sahibi hiçbir kimse bırakmadık' derler. Müslim: İman: 302
ŞEFAAT BEŞ KISIMDIR: Birincisi: Bizim Peygamberimiz Muhammed Mustafa A.S.V.‘e has kılınmış olan şefaattir ki.. O da mahşerde insanlar arasında hüküm verilmesi.. İnsanların uzun süre beklemekten dolayı içine düştükleri sıkıntıdan kurtarılmaları.. Ve hesapta acele edilmesi için olacaktır. İkincisi: Bazı toplulukların hesapsız olarak cennete girmesi için olan şefaat. Bu şefaatin de Peygamberimiz Aleyhisselâm'a ait olduğu bildirilmiştir. Bununla ilgili hadis Sahih-i Müslim'de geçmektedir. Üçüncüsü: Cehenneme girmelerine hüküm verilmiş olanlar hakkında olan şefaat. Bunun için Peygamberimiz A.S.V. şefaat edeceği gibi.. Salih kullar içinden Allahü Teala‘nın dilediği kimseler de şefaat edebileceklerdir.%.
Dördüncüsü: Günahkarlardan cehenneme girmiş olanlar hakkındaki şefaat. Burada geçen hadisler, bu kimselerin Peygamberimiz Aleyhisselâm‘ın, meleklerin ve salih Mü'min kardeşlerinin şefaati ile bunların cehennemden çıkarılacaklarını bildirmektedir. Sonunda Allahü Teala "Allah'tan başka ilah yoktur" diyerek buna inanan herkesi cehennemden çıkaracaktır. Hadiste bildirildiği gibi orada kâfirlerden başkaları kalmayacaktır. Beşincisi: Cennete girenlerin oradaki derecelerinin yükseltilmesi için olan şefaat. Müslim:Iman:304
Resulullah A.S.V. buyurdular: "Sizden birinizin dünyada hak için mücadelesi.. Mü'minlerin kıyamette, cehenneme giren kardeşlerinin oradan çıkarılması için, Rabb'leri indindeki tazarru ve niyazlarından daha şiddetli ve ısrarlı olamaz. Mü'minler: "Ey Rabb'imiz, kardeşlerimiz, bizimle beraber namaz kılarlardı, oruç tutarlardı. Bizimle haccederler di. Onları cehenneme koydun" derler. Yüce Allah: 'Gidin, onlardan tanıdıklarınızı çıkarın' diye buyurur. Nesâî: İman: 18
Kıyameti ve sırat köprüsünü anlatan uzun bir hadis-i şerifin son kısmında Resulullah (s.a.v) söyle buyurmuştur: "Allah Teala şöyle buyurur: 'Melekler şefaat etti, peygamberler şefaat etti, müminler şefaat etti. Sadece merhametlilerin en merhametlisi ise kaldı' der. Ardından hayatında hiç hayır işlememiş ve cehennemde yanmaktan kömür gibi olmuş müminleri tutarak cennetin kapıları önünde bulunan ve hayat suyu denilen bir suya batırır. Sonra onlar sel suyunun etrafta bıraktığı tohumlar gibi çıkarlar. İmam-ı gazali “Ahiret hayatı” Adlı Kitabından Alınmıştır. Hadisin tamamı için bk. Müslim, iman, 302; ayrıca bk. Buhari, iman, 15; Rikak, 51; Tirmizi, Sıfatü Cehennem, 10.
İmam-ı Gazali “AHİRET HAYATI” Adlı Kitabında Buyuruyor ki; “Yeminle söylüyorum ki, cennette sadece ölümden, açlıktan ve susuzluktan emniyette olmakla birlikte beden selameti de bulunsaydı, bunlar bile dünyayı terk etmeye sebep olarak yeterdi.” Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Kıyamet günü bir melek şöyle seslenir: Artık burada hep yaşayacak ve hiç ölmeyeceksiniz. Daima sıhhatli olup hiç hasta olmayacaksınız. Hep genç kalıp asla yaşlanmayacaksınız. Her zaman refah içerisinde olup asla ümitsizliğe düşmeyeceksiniz.“ Müslim, Cennet, 22; Tirmizi, Tefsir, 40; Nesai, es-Sünenü'l-Kübra, nr ; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/319.
Ebu Said-i Hudri (r.a) naklediyor: Resulullah (s.a.v) buyurdu ki: "Şayet cennet ehlinden biri, çocuk sahibi olmak isterse, ona dilediği güzellikte ve surette bir evlat verilir. Onun bu isteği üzerine eşi o anda hamile kalır, doğurur ve dilerse o çocuk o saatte genç bile olur.“ Tirmizi, Sıfatü Cennet, 23; ibn Mace, Zühd, 39; Müttaki-i Hindi, Kenzü'l- Ummal, nr ).
Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü Allah (c.c) müminlere, 'Bana kavuşmayı istemiş miydiniz?' diye sorar. Müminler, “Eyet Rabbimiz, evet istemiştik” diye cevap verirler. Allah (c.c), 'Neden?' diye sorar. Müminler, 'Çünkü senin affını ve mağfiretini umuyoruz' derler. Bunun üzerine Allah (c.c), 'O halde ben de sizlere mağfiretimi gerekli kıldım' der ve onları bağışlar.“ Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5/238; İbnü'l-Mübarek, Zühd, nr. 262; ibn Ebü'd-Dün-ya, Hüsnü'z-Zannı Billah, nr. 10. Nebi (s.a.v) buyuruyor: "Kıyamet günün Allah azze ve celle, 'Beni bir gün olsun zikredeni veya benden korkanı cehennemden çıkarın' buyurur.“ Tirmizi, Sıfatü Cehennem, 9; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/276; Hakim, el-Müs-tedrek, 1/70; Müttaki-i Hindi, Kenzü'l-Ummal, nr