İSTANBUL ŞARKILARI VE SEMTLERİ - 1 Nice sevdalara başlangıç olmuşun nice aşkların sonunu getirmisşin.Sılaya fırsat bulamayan gurbetçilerine ‘’Yarim İstanbulu meskenmi tuttun?’’,diyen yanık türküler söyletmişsin benim al yazmalım kara yazgılı kadınlarıma.. Kimilerine de ‘’köyden geldim şehire,şaşırdım birden bire ‘’’ dedirtmişsin.Kimilerine ‘’İstanbulu sevmezse gönül aşkı ne anlar’’dedirtecek kadar sevdirmişin. Sende ; kötülüklerin de,iyiliklerin de her türlüsü var İstanbul. Ne yazık ki her şeyine rağmen Seni seviyoruz,İstanbul. Vasfi Ayaz
Üsküdar Katibim Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur Kâtibimin setresi uzun, eteği çamur Kâtip uykudan uyanmış, gözleri mahmur Kâtip benim, ben kâtibin, el ne karışır? Kâtibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır. Üsküdar'a gider iken bir mendil buldum Mendilimin içine lokum doldurdum Kâtibimi arar iken yanımda buldum Kâtip benim, ben kâtibin, el ne karışır? Kâtibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır Eski Üsküdar
Üsküdar Meydanı Başka bir türkü de şu dizelerle başlıyor İstanbul'dan Üsküdar'a yol gider Yol gider çavuş yol gider Hanımlara deste deste gül gider Gül gider çavuş gül gider Hanımlara deste deste gül gitmesinin yanında, tarih boyunca Doğuya sefere çıkacak ordunun toplanma ve hareket yeri olmuştur ÜSKÜDAR Ayrıca hacca gidişin buluşma ve vedalaşma yeridir Bu sebeble namazgah sahası yanındaki meşhur ayrılık çeşmesi bu gün ne haldedir bilinmez. Üsküdar iskelesi
Galatasaray İstiklal caddesi BEYOĞLUNDA GEZERSİN Beyoğlu'nda gezersin gözlerini süzersin Sevdicegim yavrucağım niçin niçin beni üzersin Ah Ah fikir fıkır fıkır fıkırdama gel bana gel Ah Ah şıkır şıkır şıkırdama gel bana gel Mavi gözlük takarsın çok canları yakarsın Sevdicegim yavrucağım niçin niçin benden kaçarsın Ah Ah fıkır fıkır fıkırdama gel bana gel Ah Ah şıkır şıkır şıkırdama gel bana gel Sütlüce'ye geçersin sütlu kahve içersin Sevdicegim yavrucağım niçin niçin beni üzersin Ah Ah fıkır fıkır fıkırdama gel bana gel Ah Ah şıkır şıkır şıkırdama gel bana gel
Taksim meydanı Taksim Bahçesinde dans günleri-1930 lar
Beyoğlu İstiklal caddesi Bir zamanlar İstanbulun tek eğlence bölgesi,iyi ve düzgün giyinmişlere –Beyoğluna mı gidiyorsun diye sorulduğu zamanların bugünkü hali.Taksim meydanı ve heykel çevresi sevgililerin belli başlı buluşma noktalarıydı.
Gidelim Göksu'ya Bir âlem-i âb eyleyelim Anadoluhisarı’nın kalbi dillere destan Göksu ve Küçüksu mesireleridir.
Hristo efendinin Kürdilihicazkar şarkısı Gidelim Göksu'ya bir âlem-i âb eyleyelim O kadehkâr güzeli yâr olarak peyleyelim Bize bu taliimiz olmadı yâr neyleyelim O kadehkâr güzeli yâr olarak peyleyelim Osmanlı döneminde, Anadoluhisarı`nda ki Göksu Deresi mesire yeri olarak kullanılır ve dere üzerinde fasıl eşliğinde sandal sefaları yapılırdı.Feraceli hanımların genç setreli beylerin göz aşinalıkları burada başlardı. Deniz Kızı Eftelya’ya ev sahipliği yapan ve onun güzel sesiyle şenlenen Göksu birçok güzel besteye ilham kaynağı olmuş bir mekandır. Göksu için Sultan II. Mahmud’un şu güftesi meşhurdur: Göksuya gel ey servinaz Dibesteler eyler niyaz Bülbüller oldu namesaz Güller açıldı geldi yaz Arif Sami Toker’in dizeleri Göksu’yu ne de güzel tanımlamaktadır: Çek küreği güzelim uzanalım Göksuya Gün inerken dönelim süzülelim Göksuya Karşımda güzel Bebek bakarken dolgun aya Su üstünde sekerek süzülelim Göksuya Mavi bir cennet gibi uzanıyor Marmara Bizde cennetten geçip uzanalım Göksuya Göksu: Alemdağın'dan çıkan Göksu deresinin çevresi mesire yeri oldu. Göksu'dan çıkarılan çamur ile yapılan testiler çok makbul idi. Burada cuma günleri sandallarla yapılan eğlencelere "Göksu âlemi" denirdi. Tepede ise I. Mahmud ve III. Selim dönemine ait iki nişantaşı bulunmaktadır.
Tamburi Mustafa Çavuş’un Şehnaz buselik şarkısı. Küçüksu'da gördüm seni Gözlerinden bildim seni İnkar etmem sevdim seni Ne kadar cefa edersen Gönül ayrılmıyor senden İnce beli sarmayınca Gonca gülü dermeyince Ya sen ya ben ölmeyince Ne kadar cefa edersen Gönül ayrılmıyor senden
ADA SAHİLLERİNDE Ah, ada sahillerinde bekliyorum Her zaman yollarını gözlüyorum Seni senden güzelim istiyorum Beni şad et Şadiye başım için Nerede o mis gibi leylaklar Sararıp solmak üzere yapraklar Bana mesken olunca topraklar Beni yad et güzelim başın için Adalardan modalara geçilir Yar elinden zehir olsa içilir Bu dünyada başa gelen çekilir Beni şad et Şadiye başın için
2008 Başka bir şarkıda şöyle söyler, ‘’YİNE BU YIL ADA SENSİZ İÇİME HİÇ SİNMEDİ DİLDE YALNIZ DOLAŞTIM GÖZYAŞLARIM DİNMEDİ ’’ Her sene yazlığa gelip, o mevsim göremediği sevgilisi için üzüntülerini Büyükadanın Dil burnunda teselli arayan gözü yaşlı sevgilinin dizelerinde, Romantizmin mazide kalmış son örneğini görüyoruz. 2008