AYSEL TEKİNALP İLKOKULU REHBERLİK SERVİSİ MAHREMİYET EĞİTİMİ SEMİNERİ PSİKOLOJİK DANIŞMAN: DENİZ KAYA
Kişilik Sınırları 1. Fiziksel Sınır Kişinin, kendisine belli bir mesafeden daha yakına birinin izinsiz gelmesinden hoşnut olmama hissine erişmesidir. Eğer bir ebeveyn çocuğun kişisel sınırlarını önemsemiyor, ihlal ediyor, umursamıyor, kişilik alan sınırları içine istediği gibi girip çıkıyorsa çocukta mahremiyet hissinin oluşumu engellenir.
Dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta da; Kimseden şeker alma, insanlara yaklaşma, yalnız dışarı çıkma bunlar çocukları korkak hale getirir. Yani bu sözler mahremiyet eğitimine girmez.
Fiziksel alanları sürekli ihlal edilen çocuklarda görülen davranışlar: Kardeş kavgaları Okul arkadaşının eşyasına zarar verme Bankada sırayı ihlal eme Eşlerin birbirlerinin eşyalarını izinsiz alması….
2. Zihinsel Sınır Çocuğun düşündüğünü söyleyebilme gücüne erişebilmesidir. Zihinsel aurası bozulan, işgal edilen, önem verilmeyen çocuklarda sıklıkla konuşma bozukluğu görülür.Bunun sebebi hızlıca söyleyeyim derken düşünce toparlayamamaya kadar gider.
3. Duygusal Sınır Çocuğun duygularına önem verilmesi, saygı duyulması şartı sağlanırsa oluşur ve gelişir. Eğer bu sınır işgal edilir, bu alana izinsiz girilirse; çocuk kendi duyguları yerine, yetişkinlerin kendinden istediklerini yaşamaya çalışır ve sahte benlik gelişir. Kısacası olduğu gibi olmak yerine, kendisinden beklendiği gibi yaşar.
Duygusal aurası zarar görmüş çocuklar, yetişkinlik yıllarında çok defa öfke kontrol bozuklukları, duygu durum bozuklukları, panik atak ve duyarsızlaşma gibi duygusal sorunlar yaşarlar.
A. Mahremiyet Eğitim süreci Yönlendirme- Rehberlik Etme Yönlendirme: “Çocuğa rağmen” ebeveynin doğru kabul ettiği bir tarafa ilerleme çabasıdır. Yönlendirici ebeveynler kaygılıdırlar ve çocukların kendi istekleri doğrultusunda hareket etmelerini ister.
Rehberlik Etme Ebeveynin arzu ettiği şekilde değil; çocuğun mizacının aktığı istikamet yönünde ona yol açmaktır. Yani; sınırlı alanlar içinde çocuğun kendi seçimini yönetmesine izin vermektir.
Mesela; 5 yaşında çocuğunuz yapbozla oynuyor Mesela; 5 yaşında çocuğunuz yapbozla oynuyor. Ve parçalardan birinin yerini bulmakta zorlanıyor. Bu durumda ne yaparsınız?
Yönlendirici Ebeveyn Rehberlik Eden Ebeveyn 1. Çocuk yardıma ihtiyacı olduğunu hissetmez. (Çocuğu tembelliğe yönlendirir.) 1. Çocuk yardıma ihtiyacı olduğunu hisseder. 2. Yardım ihtiyacını talep etme becerisini geliştirmez. 2. Yardım ihtiyacını talep etme becerisini geliştirir. 3. Yardım talebini isteyip istememe seçimini yapabilme becerisini engeller. 3. Yardım talebini isteyip istememe seçimini yapabilme becerisine eriştirir.
Utanma- Haya Duygusu Bu iki his kişiliğin koruyucu kalkanıdır. Kişi toplum tarafından kınanan, sosyal yaşamda anormal bulunan davranışlardan kaçınarak sosyal yaşamın sürekliliğini sağlar. Ancak utanma durumu sürekli tekrarlandığında kişide içe kapanık bir hal hal alınmasına sebep olur. Çokça utandırılan kişilerde içe dönük hal, utanma hissinin yoğunluğundan değil, bu duygunun kaybolup yerine suçluluk ve değersizlik hissinin hakim olmasından kaynaklanır
Bunun aksine bazı çocuklar,ne kadar utandırırsanız utandırın, içlerine kapanmaz, aksine hiç bir şey umrunda değilmiş gibi davranırlar. İşte onlar utanma duygusunu bastırdıktan sonra ortaya çıkan değersizlik hissini duymamak için çevreyle duygusall etkileşimini kesmiş, kendinin kapatmış, duygularına erişimi engellenmiş çocuklardır.
Temel Davranış Refleksi Kazanımı Çocukların kendi bedenlerine yönelecek tehlikelerden kurtulabilmeleri ve korunabilmeleri için verilmesi gereken mahremiyet eğitimine Temel Davranış Refleksi denir. Temel Davranış Refleksi, çocuklara en kolay olarak 4-7 yaş arasında kazandırılır.
1. “Bedenim bana aittir” bilinci Daha bebekliğinden itibaren kendisini rahatlıkla yetişkinlerin eline bırakan bebeğin ilerleyen yıllarda kendi bedeninin farkına varması ve çevresindeki yetişkinlerden ayrı bir birey olduğunu hissetmesi gerekir. Kendi bedeninin kendisine ait olduğu hissini kazanamayan ve kendi bedeni üzerinde başkalarının bir şeyler yapabileceğini düşünen çocuk rahatlıkla taciz tuzağına düşebilmektedir.
Anne-babalar, çocukları dört yaşına gelmeye başladığı andan itibaren çocuklarına vücudunun kendisine ait olduğu bilincini vermelidir. Bu bilincin oluşturulmasında en temel faktör anne-babaların çocuklarının bedenleriyle yapacakları tasarruflarda çocuklarının onayını alma yönünde eğilim göstermektir.
Örneğin, terlemiş bir çocuğun atleti izin alınmadan aniden çıkartılmamalı, altını ıslatmış bir çocuğun pantolonu kızgınlıkla ve öfkeyle değil, çocuktan izin alınarak çıkartılmalıdır. Çocuk zamanla kendisinden izin alınmadan bedenine yapılacak müdahaleleri hisseder ve rahatsız olur.
2. “İzin verirsem dokunabilirsin” bilinci Bu bilincin oluşturulması için anne-baba, çocuğunun vücudunu hoyratça kullanmaktan kaçınmalıdır. Ebeveynlerin çocuklarını öperken “Seni öpebilir miyim?” diye izin istemeleri bu bilincin oluşmasında etkilidir. Çocuğun güçsüz bedeninin, herkes tarafından izinsiz kullanılmasının çocukların kendi bedenlerini koruma refleksini kıracağı unutulmamalıdır.
3. “Dokunulması yasak olan yerlerim” refleksi Çocuklar dört yaşından itibaren vücutlarının belli bölgelerine dokunulmasından rahatsızlık duymaya başlamalıdır. Özellikle genital bölgelere dokunulması çocukta ani tepkiye neden olmalıdır. Bu bilincin kazandırılması için dört yaşından itibaren çocukların genital bölgelerine temas azaltılmalıdır. Eş, dost ve akrabalar tarafından çocuk, cinsel organlarına dokunularak, öperek, vurarak sevilmemelidir.
Çocuk ve Tuvalet Temizliği Çocuğun altı değiştirilirken abisinin ve yaablasının aynı ortamda olmamasına dikkat edilmelidir. Kız çocuklarının altı değiştirilirken babanın ve ya başka bir erkeğin aynı ortamda olmamasına dikkat edilmelidir.
Çocuğa tuvalet eğitimim verilirken dikkat edilmesi gereken nokta; çocuğun temizliği sırasında aşırıya kaçmamak, çocuğu sıklıkla uyarmamaktır. Yaklaşık 3- 4 yaşlarında tuvalet eğitimini kazanmış olmalıdır. Bu süre en çok 5 yaşına kadar uzayabilir.
3. “Dokunulması yasak olan yerlerim” refleksi Çocuklar dört yaşından itibaren vücutlarının belli bölgelerine dokunulmasından rahatsızlık duymaya başlamalıdır. Özellikle genital bölgelere dokunulması çocukta ani tepkiye neden olmalıdır. Bu bilincin kazandırılması için dört yaşından itibaren çocukların genital bölgelerine temas azaltılmalıdır. Eş, dost ve akrabalar tarafından çocuk, cinsel organlarına dokunularak, öperek, vurarak sevilmemelidir.
4. “Fiziksel baskıya direnme” refleksi Küçük yaştaki çocuklar kendi güçsüzlüklerini ve çaresizliklerini büyüklerin gücünü keşfettikçe anlarlar. Anne-babalar ve akrabalar, çocuklarına olan sevgi gösterileri sırasında çocuklara kendi güçsüzlüklerini hissettirecek kadar büyük ve orantısız güç kullanmaktan kaçınmalıdırlar. Anne-babalar, çocuğuna kendisine güç uygulandığında karşılık verilmesi gerektiğini öğretmelidirler. Bunun için bazen çocuğun istemediği bazı durumlarda gösterdiği tepki, güç gösterisi ile kırılmamalı, çocuğun direncinin işe yaradığı bizzat yaşayarak gösterilmelidir.
5. “Vücudum görünmemeli” hissi Çocuklar yürümeye başladığı andan itibaren, çırılçıplak olarak ortada bırakılmamalıdır. Çocuk, hatırlayabildiği en küçük yaşlardan itibaren kendisini genital bölgeleri giyinik olarak hatırlamalıdır. Özellikle dört yaşından itibaren çocuklar çırılçıplak olarak ev içinde veya ev dışında bulunmamalı, giysilerini kendisinin giyip çıkartmasına izin verilmelidir. Kendisini başkalarının yanında çıplak olarak görmeye alışkın olmayan bir çocuk, elbisesinin birileri tarafından çıkartılmasından ciddi rahatsızlık duyacaktır.
6. “Banyoda çıplak olunmaması” bilinci Çocuk, temel davranış refleksi kazanması açısından dört yaşından itibaren anne-babası ile birlikte tamamen çıplak olarak banyoda bulunmamalıdır. Ayrıca çocuklar banyo yaparken üzerinde külotu da bulunmalıdır ki, çocuk, genital bölgelerinin görülmemesi ilkesini pratikte yaşayarak öğrenmiş olsun.
7. “Tuvalette benden başkası olmamalı” bilinci Bazı anne-babalar, çeşitli nedenlerle ya çocukları ile birlikte tuvalete girmekte veya tuvaletin kapısını aralık bırakmaktadır. Bu davranış çocuğun temel davranış refleksi kazanmasına engel olmaktadır. Her ne sebeple olursa olsun dört yaşına gelen bir çocuk, tuvaletin “özel” bir mekan olduğunu öğrenmeli, tuvalet ihtiyacını gideren birisinin başkaları tarafından görülmesinin uygun olmayacağını bilmelidir. Çocuk genital bölgelerinin görülmesinden rahatsızlık duymamaya, kendisini tuvaletteyken gören birisine tepki vermemeye alışmamalıdır.
8. “Soyunma ve giyinmede yalnızlık” ilkesi Çocuğun dört yaşından itibaren genital bölgelerinin başkaları tarafından görülmesinden adım adım uzaklaşması gerekir. Bu bağlamda çocukların elbiseleri herkesin içerisinde değiştirilmemelidir. Çocuklar mümkünse elbiselerini kendileri ve kimsenin görmediği bir ortamda değiştirmelidir. Eğer çocuk kendisi elbiselerini değiştiremiyorsa, anne ile ayrı bir odaya gidilerek elbiseler değiştirilmelidir.
9. “İzin verirsem kabul edilirsin” ilkesi Anne için çocuk ne kadar büyürse büyüsün çocuktur. O yüzden anne, çocuğunun odasına girerken izin alınması gerektiğini düşünmez. Ancak, çocuk dört yaşına girdiğinden itibaren “izin verirsem kabul edilirsin” ilkesi hayata geçirilmelidir. Anne-baba, çocuğun odasına girerken izin istemeli, her şeye rağmen onun çıplak vücudu ile karşılaşıldığında özür dilenip kapı kapatılmalıdır. Bu davranış kalıbı hem çocuğun kişiliğine saygıyı, hem de çocuğun rahatsız olduğu bir durumda itiraz edebilme becerisi kazandırılması açısından önemlidir.
10. Akraba- Çevre Farkındalığı Çocuk bu kazanımla, sadece kendisi için “güven kaynağı” olanlara güvenir. Bu çemberin dışındakilere karşı da bilinçsizce bir refleks ile kendini korur.
11. “ Biz” Bilincini Geliştirme Yapılan araştırmalar gösteriyor ki zarara uğratılmış çocukların tamamına yakını, yetişkinlere güvendiği için suistimale uğramaktadır. Çünkü çocuklar çevresinde ki yetişkinlere fazlasıyla güvenir. Çocuklara amcayla bakkal amca arasında ki farkı öğretmek lazım. Yani sınırsız güvenden normal güvene dönmesini sağlamak gerekir.
Cinsel eğitim, mahremiyet eğitimi değildir Cinsel eğitimin amacı cinselliğin yemek, içmek, uyumak gibi doğal bir ihtiyaç olduğunu, dolayısıyla utanılacak herhangi bir duygu olmadığını anlatmaktır. Cinsel eğitim, insanlara cinselliği gayr-i meşru olarak da olsa- yaşarken bunun bilinçli olarak yapılmasını, hastalıklara, istenmeyen hamileliklere karşı tedbir alınmasını öğretir. Cinsel eğitim, Avrupa’da son dönemde yaşanan cinsel özgürlük sonucu yaşanan istenmeyen durumlara karşı alınmış bir tedbirdir.
Mahremiyet eğitimini kim verir? Kız anneyle konuşacaktır mahrem meseleleri. Erkek çocuk ise ne annesiyle ne de babasıyla konuşmaz, ikincil derecede bir akrabayla konuşur. Bunlar kendinden büyük yetişkin dayı, kuzen veya yeğenler olabilir. Kız çocuk anneyle çok rahat konuşabiliyorken erkek çocuk babasıyla konuşamaz çünkü erkek çocuğunun ergenlik dönemi ve cinsel varoluşunu hissedişinde tuhaf bir şey vardır. Bu dönemde erkek çocuklarda suçluluk psikolojisi gelişir. Çünkü erkek çocukları cinselliğini fark ettiği anda haz kaynakları da çalışmaya başlar. Çocuk ilk defa girdiği bu haz döneminin taşkınlığıyla kendini sanki suçlu gibi hisseder. Kendini gizlemeye çalışarak ne olup bittiğini yorumlamaya ve bunu anlamlandırmaya çalışır. Kendisinin haz aldığı şeylerden aynı anda babasının da haz aldığını bilmek istemez. Babayla o konuları konuşmaya erkek çocuğunun fıtratı çok uygun değildir. Ağabeyini de görmek istemez. Hele ki anneyi hiç görmek istemez. Çünkü kendisinin haz aldığı gibi anneyi, babayı da öyle basitleşmiş bir duygunun içerisinde hissetmek istemez. Eğer anne, baba veya ağabey bu konuları konuşmaya çalışırsa erkek çocuk agresifleşir.
B. Sosyal Davranış Kazanımı Çocuğun kendisine yapılan anormal teklif ve konuşmaları anlayabilmesi ve bu türden yaklaşımları geri püskürtebilecek beceriyi kazanmasına sosyal davranış becerisi kazanımı denir.
1. Öfke Suiistimali Önler Sağlıklı her insanda öfke duygusu bulunmalıdır. Anne- babalar çocuklarının öfkelerini köreltmemelidir. Öfke, tacizciden korur: Taciz edilen çocukların çoğu “Karşı koyarsam bana kızacağından korktum.”
Öfke Kontrolü: Öfke normal bir duygudur.Akıl, öfkeyi önlese bile öfke, aklı bastırabilecek kadar güçlüdür. Öfkeyi dengede tutacak olan duygu: Vicdan Vicdan çalışmasının somut gözlemi empatidir, karşıdakini anlayabilmek ve onun duygularının hissedebilmektir.
ÇOCUKLAR ANNE- BABALARININ AYNASIDIR.
Bahaneler, yalanlar,ceza vicdanı öldürür Bahaneler, yalanlar,ceza vicdanı öldürür. Adalet, tüm canlıları hissedebilme vicdan duygusunu geliştirir.
2. “Hayır“Diyebilmeyi Öğrenmek Henüz vicdan mekanizması gelişmemiş çocuğa “hayır”ı öğretmek doğru değildir.
C. Bilinçli Şüphecilik Şüphe, suiistimalin ortaya çıkarılmasında en önemli etkendir. Bütün ebeveynler ve eğiticimler “bilinçli şüphecilik” ile hareket etmelidir. Çocukta görülen davranış bozuklukları “Neler Oluyor? Şeklinde yorumlamalıdırlar. Tabi ki bu durum vesveseye dönüşmemelidir.
Suiistimal olaylarını duyan anne babalar bunu tedirginlik haline dönüştürmemelidir. Tedirginlik; akılcı ve mantıklı düşünmeyi engeller.
Tacizin Şahidi Olmaz Taciz; geride şahit bırakmayan, mağdurunu bile yaşananları gizlemeye yönlendiren tek suçtur. Tacizcinin akıl almaz derece de ayrıntılı plan yaptığına, çok sabırlı ve zekice hareket ettiğine şahit oluyoruz. Bir hırsızlık olayında ev sahibi yani mağdur rahatlıkla evinin soyulduğunu söyleyebilir. Ama tacize maruz kalmış biri bunu asla söyleyemez, konuşmaya çalışanları da reddeder.
Unutulmamalıdır ki; suiistimalde suçlunun geride bıraktığı izler değil, taciz olayından sonraki günlerde, çocuğun ortaya koyacağı davranışlar daha belirgin rol oynar.
Taciz Yaşayan Çocuklardaki Davranış Bozuklukları
1. Erkek Çocuk “Maço” Kimliği Benimser Etrafındaki ahlak kurallarını, olayları, duyguları hafife alma eğilimi içine girer; kuralsızlığı benimser. Normal seyrinde devam eden olaylara aykırı hareketlerle karşılık vermek ister. Sosyal kültürel kuralların gereksizliğinden bahseder. Kurallara uyanları “lüzumsuz kişiler” olarak tanımlar.,
Onun için ahlak kuralları ne kadar hafife alınırsa, kendisinin de o kadar az yargılanacağını, böylece vicdan azabının hafifleyeceğini düşünür. Çevresiyle iletişiminde süreklilik değil, kesikilik vardır. Karşısında ki kişiyi terslemek, hafife almak ve dalga geçmek suiistimal edilmiş çocukların en belirgin özelliğidir.
2. Kız Çocuk İçe Kapanır Yaşadıklarını kendi içinde sorgulamaya başlar. Çoğu zaman da bu olayda payı olduğunu düşünerek kendisini suçlar. Bir türlü kendi masumiyetini ve suçsuzluğunu kabullenemez. Çocuk ne kadar agresif davranışlar sergiliyorsa içinde ki deprem de o kadar şiddetlidir.
3. Erkek Çocuk “Agresif” Kız Çocuk “Depresif” Olur Zihin, çocuğun yaşadığı olayı anlamaya çalışırken, duygu bunu kabullenemez. Çocuk bu yüzden kendi içinde uyumu kaybeder. Bu sebeple erkek çocuk bunu agresif davranışlarla ortaya koyar. Kız çocuğunun acımasızlığı, agresifliği kendinedir. Depremini sessiz, sakin kendi içinde yaşar.
4. Erkek Çocuk Kızlarla Oynamayı Bırakır Suiistimalin erkek çocuklar da bıraktığı en derin iz kimlik bunalımıdır. Kendisinin hala erkek olduğunun vurgusunu yapmaya gayret eder. Erkek çocuk, kız çocuklardan uzak durarak kimliğini kendine ispat etmeye çalışır. Kız çocuk ise; erkek çocuklarla görülme sıklığını ve irtibatını, güven ihtiyacı sebebiyle daha da artırır.
5. Erkek Çocuk Güç Kazanmak, Kız Çocuk Güçlüye Sığınmak İster Zarara uğratılmış erkek çocuk başına gelen bu olayın, kendi güçsüzlüğünden kaynaklandığını düşünür. Bu nedenle, kendini güçlü göstermeye çalışır. Vücut geliştirme, dövüş sporları, silah, kesici alet kullanma, hızlı araba sürme, trafikte tehlikeli oyunlara yönelme gibi eğilimleri vardır.
Zarara uğratılmış kız çocuğu ise güçlü birine sığınmaya çalışır Zarara uğratılmış kız çocuğu ise güçlü birine sığınmaya çalışır. Korkularını yenmek için güçlü, onu koruyacak birinin şemsiyesi altına girer.
6. Kız Çocuk, Yaşından Büyük Davranır Kız çocuk yaşadığı o dönemi hafızasından silmeye çalışır. Bunun için de suiistimal edildiği kıyafetlerinden saç şekline, oturup kalkmasına kadar birçok davranışını değiştirir. Fiziken ve ruhen, önceki halinden uzaklaşmaya çalışır. Olgun kadınlar gibi giyinmeye çalışır.
7. Geçici Hafıza Kayıpları Yaşanır Zihin yaşanan olayın tesirini azaltmak için aşırı hormon salgılar, bu da bir düzen içinde devam eden zihinsel faaliyetlerin aksamasına neden olur.
D. Taciz Nedir? Taciz Duygusal Taciz Fiziksel Taciz Cinsellik içeren her türlü söz, fiil ve metaryalle bir çocuğa yakınlık kurmaya çalışmak, suiistimal kapsamına girer. Taciz Duygusal Taciz Fiziksel Taciz
Tacizle İlgili Doğru ve Yanlışlar 1. Tacizciler, genellikle bekar veya yalnız yaşayan, problemli kişilerdir.(Yanlış) 2. Cinsel tacizde bulunabilecek kişilerin büyük kısmının kıyafetleri kötüdür, görünüşü anormaldir, ekonomik durumu zayıftır.(Yanlış) 3. Tacizciler genelde orta yaşlı kişilerdir.(Doğru) 4. Tacizci yaptıklarından pişmanlık duymaz.(Yanlış)
5. Ceza artarsa tacizci sayısı azalır.(Yanlış) 6. Pedagoglar, doktorlar, öğretmenler bir suiistimal varsa hemen aile ile irtibata geçer.(Yanlış) 7. İhmal edilmiş ve parçalanmış aile çocukları potansiyel kurbanlardır.(Doğru) 8. Hedef genellikle kız çocuklardır.(Yanlış)
9. Çocuklar zarara uğratıldıklarını hayal edip gerçekmiş gibi söyleyebilirler.(Yanlış) 10. Parklar, genel tuvaletler, karanlık yerler, boş inşaat sahaları riskli bölgelerdir.(Doğru) 11. Tacizciler hedef olarak kendini tanımayan çocukları seçer.(Yanlış) 12. Bir suiistimalin yaşandığı semtte, olayın tekrar etme ihtimali zayıftır.(Yanlış)
13. Tacizci rastgele bir anda, rastgele hedefe yönelir.(Yanlış) 14. Pornografi tacizi yaygınlaştırır.(Doğru) 15. Tacizci, çocuğu genelde bir kez zarara uğratır.(Yanlış) 16. Öz babanın kendi çocuğuna taciz etmesi hemen hemen imkansızdır.(Doğru)
17. Aşırı alkol ve uyuşturucu madde kullanımı suiistimal riskini artırır.(Doğru) 18. Taciz, sadece psikolojik bir hastalıktır, fiziksel ve nörolojik bağlantıları yoktur.(Yanlış) 19. Kişi, uygulamadığı sürece, suiistimal eğilimi taşımasında sakınca yoktur.(Yanlış) 20. Zarara uğratılmış biri tacizci olamaz.(Yanlış)
21. Zarara uğratılmış kişi psikolojik destek alarak yaşadıklarını unutabilir.(Yanlış)
MAHREMİYET BİLİNCİNİN BÜTÜN TOPLUMA YAYILMASI VE ÇOCUKALRIN KORUNAKLI BİR DÜNYADA YAŞAMASI UMUDU İLE…