Fırtına Dünyada, meydana gelen birçok doğa olayı vardır. Çok çeşitli nedenlerle meydana gelen bu doğa olaylarından günlük yaşamda en çok karşılaşılanlardan biri de, rüzgârdır. Dünyada iki türlü basınç alanı bulunmaktadır. Bunlar yüksek ve alçak basınç alanlarıdır. Rüzgârın oluşumunda, bu basınç alanları oldukça etkilidir. Yüksek basınç alanlarından, alçak basınç alanlarına doğru olan ve yatay bir biçimde gerçekleşen hava hareketlerine rüzgâr adı verilmektedir. Oluşum nedenine göre rüzgârların birçok türü bulunmaktadır. Bu türler içinde en tehlikelisi ise, fırtınadır. Fırtına, çok şiddetli esen rüzgârın meydana getirdiği hava hareketleridir. Bu rüzgâr türü, bazen insanlar için oldukça tehlikeli hale gelebilmektedir.
Fırtına nasıl oluşur? Fırtınanın oluşmasına sadece rüzgâr neden olmayabilir. Bazı meteorolojik olayların da, fırtına oluşumuna katkısı vardır. Bu meteorolojik olaylar ise, kar, dolu ve yağmur gibi olaylardır. Fırtınanın oluşumu, deniz ve okyanus gibi su kütleleri ile kara kütleleri arasında farklılık göstermektedir. Deniz ve okyanuslarda fırtınaların başlama sebebi, buralarda esen çok şiddetli rüzgârlardır.
Karalarda meydana gelen fırtınalar ise, rüzgârın yanında, gök gürültüsü, yağmur, yıldırım ve şimşek gibi doğa olaylarıyla oluşmaktadır. Gök gürültüsü ve yağmur ile oluşan fırtınalar ise oldukça tehlikelidir.
Fırtına çeşitleri nelerdir? Fırtınalar bazen yağışsız da olabilir. Bunlar daha çok denizlerde tehlikeli olurlar. Fırtına çeşitleri arasında; kum, toz, kar (tipi), kasırga, siklon, hortum ve tayfunlar vardır. Kum ve toz fırtınaları yağışsız ve kurudur. Kum fırtınaları çöllerde meydana gelir. Gündüz çöllerin aniden ısınması neticesinde ısınan hava yükselir. Bu yükselen havanın yerine geçen soğuk havanın meydana getirdiği rüzgâr çöl bölgelerinde kum fırtınalarını meydana getirir.
Rüzgârların taşıdığı kum tanecikleri bir engele rast gelince hemen oraya yığılırlar. Bu sebepten dolayı kum tepeciklerinin yeri çok sık değişir. Kar fırtınaları da, kar yağarken veya yağmış donmamış karların rüzgârın etkisiyle sürüklenmesinden meydana gelir. Çok hızlı esen rüzgârlara genelde kasırga denir. Bu tip fırtınalar evleri yıkacak, ağaçları sökecek, dalları kıracak hatta insanları bile yerlerinden uçuracak güçte olurlar. Fakat kasırga kelime anlamı olarak ekvator bölgeleri ve civarlarında döne döne yer değiştiren fırtına anlamındadır.
Siklon ve hortumlar, fırtınaların tersine binlerce kilometre karelik alanı kaplarlar. Bunlar da rüzgârlar gibi alçak basınç merkezine doğru eserler. Siklon denilen hortumlar, fırtınalar çok şiddetli oldukları zaman meydana gelirler. Hızla yukarıya yükselen havanın etrafında ters yöne esen rüzgâr, burada üst tarafa yükselen bir hava olayına yol açar. Normal bir fırtınanın hızı 100 km civarında olduğu halde hortumlar saatte 480 km hıza ulaşabilirler. Bunun sonuçları ise tahmin edilmeyecek kadar korkunç olur. Bu siklon hortumları denizlerde, havaya doğru bir su sütunu yükseltir.
Tayfunlar ise, siklonların, tropikal iklimlerde çok büyük kuvvet kazanmasından meydana gelir. Bunların tesirleri çok olup, yıkım kuvvetleri fazladır. Bu fırtınalar açık denizlerde meydana gelir ve engin denizlere doğru giderler. Atlas Okyanusu sularında meydana gelen bu tip siklon fırtınalarına “kasırga”, Büyük Okyanus’un batısında olanlara da “tayfun” denir.
Fırtınadan korunma yolları nelerdir? Fırtınadan Önce ‘’Hazırlıklı Olun!’’ Fırtına uyarılarını radyo ve TV’den takip edin. Meteoroloji’den telefonla bilgi alın. Merdiven, bahçe mobilyası gibi serbest nesneleri ya da pencere ve camları kırıp içeri girebilecek her şeyi emniyete alın. Kapı ve pencereleri, özellikle evin rüzgâr alan tarafında olanları; garaj kapısı gibi büyük kapıları kapatın ve emniyetli bir şekilde bağlayın. Çatı katı / tavan arası kapılarını ya da kapaklarını kapatın ve sürgüyle emniyete alın. Eğer pencerelerde panjur / kepenk varsa bunların kapatılıp bağlandığından emin olun. Afet ilk yardım çantasını yanınıza alın.
Fırtına Sırasında ‘’Güvende Olun!’’ Mümkün olduğunca içeride kalın. Dışarı çıkarsanız, bina ve ağaçlara yakın yerlerde yürümeyin ve onlara sığınmayın. Duvar ve çitlerin korunaklı tarafından uzak durun, korunaklı tarafa yıkılacağını unutmayın. Fırtına devam ederken hasarı onarmak için dışarı çıkmayın. Evinize girerken ve çıkarken kapıları arkanızdan kapatın ve güvenli yolu tercih edin. İçerideki kapıları yalnızca ihtiyacınız olduğunda açın ve arkanızdan kapatın. Gerekli olmadığı sürece yolculuk yapmayın.
‘’Tedbiri Elden Bırakmayın!’’ Fırtınadan Sonra ‘’Tedbiri Elden Bırakmayın!’’ Yere düşmüş ya da hala sallanmakta olan elektrik / telefon kablolarına dokunmayın. Duvar, bina ve ağaçlara yakın yürümeyin, fırtınanın zayıflatmış olabileceğini unutmayın.
Kasırga Kasırgalar saatte 120 km den daha yüksek rüzgarlara sahip, dönerek ilerleyen büyük ve şiddetli fırtınalardır. Bir kasırganın ne zaman ve nerede oluşacağına dair doğru bir tahmin pek çok hayatı kurtarabilir, meydana gelecek pek çok yıkımı engelleyecek önlemlerin alınmasını sağlayabilir. Uluslararası kasırga merkezleri hava koşullarının kasırgaya sebep olup olmayacağını değerlendiren yeni bir bilgisayar sistemi kullanılmaktadır. Çeşitli meteoroloji istasyonlarından merkeze sürekli yeni veriler gelmektedir. Gelen bu veriler sisteme girilerek hava koşullarının benzerlerini bilgisayar ortamında canlandırılmaktadır.
Sistemin verdiği sonuçlara göre hava durumu bültenleri yayınlanmaktadır. Yayınlanan bu bültenler milyonlarca insanı etkileyebileceğinden çok dikkat edilmektedir. Kasırgalar genlikle ekvator yakınlarında 8 derece kuzey paraleli ile 20 derece kuzey paraleli arasında ki bölgede oluşmaktadır.
Kasırga oluşum sebebi nelerdir? Kasırga oluşumunu etkileyen faktörler; Havadaki nem oranı Okyanus suyu sıcaklığı Rüzgar hızı Konum
Kasırganın oluşması için havanın çok nemli, okyanus sıcaklığının da 26,5 derecenin üstünde olması gerekmektedir. Kasırgalar havanın sakin rüzgarın az olduğu koşullarda oluşabilir. Tüm bu koşullar gerçekleştiğinde gök gürültülü fırtınalar ve sonrasında da kasırgalar oluşabilir. Kasırganın merkezi sakin bir bölge içerir. Bu bölge göz olarak adlandırılır ve büyük çaplı fırtınaların en etkileyici parçası olarak gösterilir. Bir kasırganın hızını ve izleyeceği yolu önceden tahmin etmek kolay değildir. Çünkü bu veriler, fırtınanın kendi iç dolaşımına ve atmosferlerle olan karmaşık ilişkilere dayanır.
Kasırganın sebep olduğu zararlar Can ve mal kayıplarına sebep olarak uzun yıllar boyunca telafi edilmeyecek zararlar vermektedir. Bitki örtüsü zarar vererek bölge zarar görür. Kasırgayı yaşayan kişiler uzun zaman boyunca psikolojik olarak tedavi görürler. Doğada yaşayan canlıların yaşamını etkileyerek ekosisteme zarar verirler. Bölgede harabe alana dönerek uzun zaman boyunca zararların karşılanması için çalışmalar yapılır. Kasırganın büyüklüğüne göre bölge afet bölgesi ilan edilebilir.
Hortum Hortum, kümülüs bulutları ile bağlantılı olarak silindir şeklinde dönerek gezen bir rüzgar türüdür. Bu "hortum" bulutlardan yere kadar uzanır ve büyük yıkıcı güce sahip olan bir doğa felaketidir. Hortumlar hakkında bir bilimsel teori ilk olarak 1917 yılında Alfred Wegener tarafından üretilmiştir ve bu teori günümüzde de doğru olarak kabul edilmektedir. Bir denizin ya da gölün üzerinde meydana gelen bir hortum, yerden emdiği sular ile bir "Su hortumu" oluşturur.
Oluşumu Hava olaylarının oluşumları ne kadar karışık gözükse de, aslında hepsinin oluşumu birbirleri ile benzer şekildedir. Hortum gibi ekstrem hava olayının oluşmasındaki tek fark; yukarı seviyelere taşınan suyun (konveksiyon) çok daha fazla olması ve sürekli hızlı bir şekilde yükselmesidir. Buna basit bir örnek olarak kaynayan suyu örnek gösterebiliriz. Isındıkça yükselen hava, yukarı seviyedeki soğuk havadan dolayı içindeki su yoğuşarak milyarlarca su partiküllerini açığa çıkarır. Bu milyarlarca mikro su partikülleri yukarıda birleşerek bulut diye adlandırdığımız şekilleri oluştururlar ki, bulutların büyüklükleri de taşınan havanın hızına bağlı olarak değişir. Çok hızlı bir şekilde yükselen sıcak ve nemli hava, yükselen havaya oranla çok daha soğuk olan hava tarafından emilmeye başlar. Bu esnada hava çok kararsızdır ve bu kararsızlığın tepkimesi olarak bulutun altında spiral bir şekil oluşur. Yer seviyesinden hızlıca yükselen hava, basıncı ve sıcaklığı düşürür. Bu esnada rüzgar şiddetini arttırır ve su buharı yoğunlaşmaya başlar.
Yoğunlaşan su buharı, bulutun altında belirmeye başlayan spiral şeklin daha belirgin, havanın ise daha kararsız hale gelmesine neden olarak hortumun gücünün artmasına neden olur. Olgunlaşmaya başlayan spiral şekil alttan emdiği havayı hızla soğutarak yoğuşturur ve şiddetli akıma, şimşeklerle birlikte dolu ve yağmur sağanakları da katılır. Hortumlar tropikal bir siklona oranla çok daha küçük, ancak bir o kadarda yıkıcıdır. Bir denizin ya da gölün üzerinde meydana gelen bir hortum, yerden emdiği sular ile bir "Su hortumu" oluşturur.
Bir hortum için elverişli olan hava koşulları Bir hortumun oluşabilmesi için atmosferin yüksek bölümlerine kadar çıkabilecek konveksiyon olması gerekir: Atmosferin katlarını zayıflatan dik olarak göğe çıkan ve yükseldikçe soğuyan hava; atmosferin 1 - 2 kilometre yükseklerine kadar nemli hava bulunması ve bu nemli konveksiyonu başlatacak güneş ışıklarının yere çarpmasıyla oluşan bir sıcak hava termiği. Bu tür fırtınaların oluşması için katkıda bulunan diğer bir etken havada ve bulutlardaki su buharında bulunan ısıdır Ancak kondensasyon ile etkili hale gelen bu ısı katkısı hali hazırda var olan ısı ile birlikte bir nemli konveksiyon'u mümkün kılar Nemli konveksiyon olmadan diğer koşullar küçük-tromb denilen zararsız hortumlar oluşturabilirler ama eğer bu küçük-tromb'lar nemli konveksiyon termiği ile temasa geçerse bunlar da gerçek bir hortum oluşturabilir Dünyanın kuzey yarımküresinde oluşan hortumlar saatin tersi yönde güney kümede oluşan hortumlar saat yönünde döner.
Hortumdan korunma yolları 1- Eğer evde veya kapalı bir mekanda iseniz en iyi yol daha önceden hazırlanmış sığınağa veya bodrum katına kaçmak ve burada havaya fırlatılan nesnelerden zarar görmemek için sağlam bir eşyanın örneğin ağır bir masanın altına girmektir. 2- Eğer böyle bir sığınak veya bodrum katı yoksa hemen en alt kattaki penceresi olmayan veya en az olan bir bölüme girmek varsa sağlam bir eşyanın altına gizlenmektir Bu amaca en uygun yerler banyo ve tuvaletlerdir Zira tesisat boruları duvarların direncini arttırıcı etkide bulunur. 3- Pencerelerden uzak durmalıdır. 4- Eğer zayıf bir yapıda (prefabrik evler gibi) bulunuyorsanız bir an evvel terk etmek ve çevredeki binalarda sığınacak yer aramak gerekir Yine yerleşim alanındaki bir vasıtada iseniz aynı şekilde arabayı terk ederek yakınlarda bir sığınak aramak en akılcı olanıdır Bunun yerine arabayı kullanmaya devam ederek hortumdan kaçmaya çalışmak yanlıştır.
5- Eğer kırsal bir arazide iseniz ve çevrede sığınacak hiç bir yer yoksa en iyi yol hemen yere çökerek başı kolların arasına almak ve beklemektir. 6- Okul işyeri alışveriş merkezi gibi yerlerde ise hemen korunma planlarını bularak ona göre hareket etmek gerekir Bulunmadığı durumda ise yine en alt katlardaki güvenli yerlere koşmalıdır. Unutmamalıdır ki bir hortum esnasında alınacak bu önlemler ile sizin ve ailenizin yaşamı kurtulabilir Bu konudaki bilgisizlik ise sizin ve sevdiklerinizin hayatına mal olabilecek sonuçlar doğurabilir.
Volkan(Yanardağ) Yanardağ ya da volkan, magmanın(dünyanın iç tabakalarında bulunan, yüksek basınç ve yüksek sıcaklıkla erimiş kayalar) yeryuvarlağının yüzeyinden dışarı püskürerek çıktığı coğrafi yer şekilleridir. Güneş sisteminde bulunan kayalık gezegen ve uydularda (bazıları çok aktif olan) birçok yanardağ olmasına rağmen, bu olgu, en azından dünyada, genellikle tektonik plaka sınırlarında görülür. Ne var ki,sıcak nokta yanardağlarında önemli istisnalar vardır.Yanardağların araştırıldığı bilim dalına volkanoloji (yanardağbilimi) denir.
Öte yandan, eğer magma düşük oranlarda (%52'den az) silika içerirse, lava "mafik" adı verilir ve püskürürken çok akışkan hale gelir. Uzun mesafelerce akabilir. Mafik lav akışının iyi bir örneği, İzlanda'nın neredeyse coğrafî merkezindeki bir püskürme yarığının aşağı yukarı 8.000 yıl önce oluşturduğu Büyük Thjórsárhraun akıntısıdır. Bu lav akıntısı, 130 km ötedeki denize varıncaya kadar akmaya devam etmiş ve 800 km²'lik bir alanı kaplamıştır. Felsik ve mafik terimleri yerine bazen daha eski olan "asidik" ve "bazik" terimlerinin kullanıldığı görülür; ancak bu terimler artık daha az kullanılır olmuşlardır.
Oluşumu Yeryuvarlağının iç kesimlerinin çoğu gibi, magmanın hareketleri ve dinamikleri de fazla iyi anlaşılamamıştır. Ancak, bir püskürmenin, yanardağın altında bulunan katı bir tabakaya (dünyanın kabuğuna) doğru magmanın hareket ederek bir "magma odacığı"nı işgal etmesinin ardından geldiği bilinmektedir. Sonunda, odacıktaki magma yukarı doğru itilir ve gezegenin yüzeyine lav olarak yayılır ya da yükselen magma civardaki yer şekillerinde bulunan suyu ısıtır ve patlamalı buhar çıkışlarına neden olur. Bu çıkışlar ya da magmadan kaçan gazlar, kaya, kül, volkanik cam ve/veya volkanik külün kuvvetli bir şekilde fırlatılmasına yol açar. Püskürmeler daima kuvvetli olmasa da, akıntı veya büyük patlamalar şeklinde olabilirler. Depremlere ve volkanik püskürmeye yol açan yok edici marj diyagramı Karada bulunan çoğu yanardağ yok edici plaka marjlarında oluşurlar, yani okyanus kabuğu, daha yoğun olduğu için kıta kabuğunun altına itilir. Hareketli bu plakaların arasındaki sürtünme okyanus kabuğunun erimesine neden olur ve düşen yoğunluk yeni oluşan magmanın yükselmesine yol açar. Magma yükseldikçe kıta kabuğundaki zayıf alanlardan geçer ve bir veya daha çok yanardağ olarak püskürür. Örneğin, St Helens Yanardağı, okyanus plakası olan Juan de Fuca Plakası ve kıta plakası olan Kuzey Amerika Plakası arasındaki marjdan içeride, karadadır.
Duman olarak düşünülen, su buharı ve çoklukla kükürt buharlarıyla karışmış çok büyük miktarlarda ince tozdur. Ateş gibi görünen ise püsküren maddelerin parlamasıdır. Parlamanın nedeni, yüksek sıcaklıktır ve bu parlama toz ve buhar bulutlarından yansır ve bu yansıma da ateşe benzer. Bir yanardağın en şüpheli bölümü, genellikle kabaca dairesel olan ve içindeki menfezlerden (yarıklardan) gaz, lav ve püskürtü şeklinde magma çıkan krateridir. Bir kraterin boyutları büyük olabilir ve bazen derinliği de çok fazla olabilir. Bu tarzda çok büyük şekillere genellikle kaldera denir. Bazı yanardağlar yalnızca kraterlerden oluşurlar ve dağları neredeyse hiç yoktur, fakat çoğu kez krater, inanılmaz yüksekliklere ulaşabilen dağın tepesindedir. Ana bir kraterle sonlanan yanardağlara genelde konik denir. Yanardağ konileri genelde daha küçük boyutlarda, arada püskürmelerle havaya fırlatılan (püskürtü) kaya kütlelerinin de bulunduğu seyrek külden oluşmuş yapılardır. Yanardağın kraterinde içinden sürekli buhar çıkışı ve kül ve kaya püskürmesi olan birden fazla koni bulunabilir. Bazı yanardağlarda bu koniler dağın derinliklerindeki yarıklarda yer alabilir.