PRESENT PERFECT SIMPLE www.ingilizcebankasi.com © 2016 ingilizcebankasi.com.

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
The Present Perfect Tense
Advertisements

ENGLISH TENSES PRESENT PERFECT TENSE TÜRKÇE KARŞILIĞI YOK.
Esranur ÇİNKO 6-B 314 PaskalyaYeni YılRamazan BayramıCadılar Bayramı.
ENGLISH TENSES PAST CONTINUOUS TENSE SÜREKLİ GEÇMİŞ ZAMAN.
Konu: Simple Past Tense Öğretmen : Esra Soygüllücü Ders : İngilizce
THE PRESENT PERFECT TENSE
FUTURE PERFECT TENSE.
THE PRESENT PERFECT TENSE
THE PRESENT PERFECT TENsE
THE PRESENT PERFECT TENSE
Ali can’t play basketball because he is short.
SIMPLE PRESENT TENSE (GENİŞ ZAMAN)
SIMPLE PRESENT TENSE.
Yabancı Dil - II Bölüm - 1.
Yabancı Dil- II Bölüm - 2.
THE SİMPLE PRESENT TESNSE
(OLMAK FİİLİNİN GEÇMİŞ ZAMANI)
UNIT FIFTEEN Health and Sports
SÜMEYYE KARABOYUN İÖP-1
Soru sorma Geniş zaman “DO – DOES”
THE SIMPLE PAST TENSE.
Yabancı Dil- II Bölüm - 3.
SIMPLE PRESENT TENSE.
EXPRESSING PURPOSE, CAUSE AND RESULT AND GIVING REASON
THE SIMPLE FUTURE TENSE
SORU CÜMLESİ (?) (QUESTIONS)
The Present Perfect Tense
İNGİLİZCE-4.
FİİLER GEÇMİŞ ZAMAN EKİ TÜRKÇESİ Answer Answered Cevap vermek ask Asked Sormak carry.
PAST SIMPLE TENSE GEÇMİŞ ZAMAN.
PAST SIMPLE ‘WAS-WERE’
Expressing Daily Routines
PRESENT CONTINUOUS © 2016 ingilizcebankasi.com.
© 2016 Future simple (will) © 2016 ingilizcebankasi.com.
©2016 be ©2016 ingilizcebankasi.com.
SIMPLE PAST TENSE YAPISI
PAST SIMPLE © 2016 ingilizcebankasi.com.
Near future (be going to)
Hazırlayan: SUZAN AYDIN. Olumlu: subject + have/has + past participle (V3) She/He/It has eaten her breakfast. I/We/They/You have seen the film.
Bazı geçmiş zaman cümlelerinde hep past tense’i, hem de past continuous tense’i kullanmak zorunda kalabiliriz. Past tense ile geçmişte olan ve biten.
Present Perfect Tense. Present Perfect şu fikri vurgular: Şu andan önce meydana gelmiş veya gelmemiş bir şeyi anlatırken kesin zamanın önemli olmadığı.
Must ©2016 ingilizcebankasi.com.
:Hazırlayan: BARIŞ AKYÜZ
Mesleki Yabancı Dil Hazırlayan ve Sunan:
Simple Present Tense Simple Present Tense (Basit Geniş Zaman)
SHOULD EXPLANATION   *Should öğüt ya da tavsiye bildirmektedir. Bir kişiye öğütte bulunurken kullanılmaktadır. Yapılmasının iyi olmayacağını söyleyebilmek.
YDI101 YABANCI DIL 1 HAFTA 1. We use subject pronouns when the pronoun is the subject of the sentence. When the subject appears the second time, we don’t.
Simple PAST Dili Geçmiş Zaman.
Present Perfect & Simple Past I love to travel. I have been to more than 10 countries.
Simple Present Tense (Geniş Zaman)
PRESENT PERFECT TENSE Yakın Geçmiş Zaman. WHERE DO WE USE PRESENT PERFECT TENSE ????
PRESENT PERFECT. He has bought a horse. How long have they been married? They have been married for 35 years.
David’s father has worked as a policeman ……………… he was 25. since for since.
The Present Perfect Tense
Can I walk there? Is it far?
Would you like a different color?
SIMPLE PRESENT TENSE.
SHOULD EXPLANATION   *Should öğüt ya da tavsiye bildirmektedir. Bir kişiye öğütte bulunurken kullanılmaktadır. Yapılmasının iyi olmayacağını söyleyebilmek.
KELIMELER… Beach Climb Camp Go fishing Forest Go hiking Lake Go sailing Mountain Go sightseeing River Go skiing Seaside Make a sandcastle Hotel Pick fruits.
SİMPLE PAST TENSE Grup Üyeleri
CONDITIONALS TYPE
PAST TENSE.
Simple PAST Dili Geçmiş Zaman.
The Present Perfect Tense
PRESENT CONTINUOUS. Present continuous (am/is/are + V-ing) I am (=’m) playing football today. He She It is (=’s) We You They are (=’re)
CONDITIONALS TYPE
HAVE TO - MUST.
Simple past tense “Geçmiş zaman”.
UNIT 6 Future Perfect.
SHOULD EXPLANATION   *Should öğüt ya da tavsiye bildirmektedir. Bir kişiye öğütte bulunurken kullanılmaktadır. Yapılmasının iyi olmayacağını söyleyebilmek.
Sunum transkripti:

PRESENT PERFECT SIMPLE © 2016 ingilizcebankasi.com

Present perfect simple have/has + V3 I You We They have seen that film before. broken the vase. lived in this city for a long time. played two games of tennis today. eaten breakfast. He She It has ingilizcebankasi.com

Present perfect simple negative I You We They have not (= haven’t) seen that film before. broken the vase. lived in this city for a long time. played two games of tennis today. eaten breakfast yet. He She It has not (=hasn’t) ingilizcebankasi.com

Present perfect simple questions have ı you we they seen that film before? broken the vase? lived in this city for a long time? played two games of tennis today? eaten breakfast yet? has he she it ingilizcebankasi.com

Affirmative have/has + V3 I, you, we, they özneleriyle have yardımcı fiili kullanılır ve düzenli fiiller –ed takısı alarak gelir: I’ve cooked the meal. Let’s eat. (Yemeği pişirdim. Haydi yiyelim)

They have helped me a lot recently. (Son zamanlarda bana çok yardım ettiler)

You have carried the bags home. Thanks. (Çantaları eve taşıdın. Sağol)

He, she, it özneleriyle has yardımcı fiil kullanılır: The taxi has arrived. Goodbye. (Taksi geldi. Hoşçakalın)

Thank Sue. She’s cleaned the kitchen. (Sue’ya teşekkür et. O mutfağı temizledi.)

The city has changed recently. (Şehir son zamanlarda değişti)

Düzenli fiiller present perfect simple tense’de –ed takısı alır. play – played work – worked visited – visited study – studied carry – carried live – lived change – changed stop – stopped plan – planned

Düzensiz fiiller –ed alma kuralına uymazlar. Düzensiz fiiller tablosundan past participle (yani V3 – üçüncü şekilleri) öğrenilmelidir. Örnekler: go – went – gone be (am/is/are) – was / were – been see – saw – seen read – read – read buy – bought – bought come – came – come do – did – done have – had – had cut – cut – cut break – broke – broke eat – ate – eaten write – wrote – written V1V2 V3

I’ve seen this film a few times. (Bu filmi birkaç kere gördüm) The children have eaten ice cream. (Çocuklar dondurma yediler) We’ve read a lot of books so far. (Şimdiye kadar bir çok kitap okuduk)

She’s bought the tickets. (O biletleri aldı) My father has had a new car lately. (Babam son zamanlarda yeni bir arabaya sahip)

Negative She hasn’t visited me for a log time. (Uzun zamandır bizi ziyaret etmedi) They haven’t bought the tickets yet. (Henüz biletleri almadılar)

I haven’t finished the plate yet. (Henüz tabağımı bitirmedim) It hasn’t rained since last winter. (Geçen kıştan beri yağmur yağmadı) We haven’t seen any good films so far this year. (Bu yıl şimdiye kadar hiç iyi bir film görmedik)

Question (soru) A: Have you done your homework? (Ödevini yaptın mı?) B: Yes, I have.(olumlu cevap) B: No, I haven’t. (olumsuz cevap)

A: Has the secretary written the yet? (Sekreter mektubu henüz yazmadı mı?) B: Yes, she has. (olumlu cevap) B: No, she hasn’t. (olumsuz cevap)

USE OF PRESENT PERFECT SIMPLE

1-geçmişte başlayıp şimdiye kadar süren eylemler: I have lived in this city since I like here a lot. (2003’ten beri bu şehirde yaşadım. Burayı çok seviyorum)

She’s been a teacher for 25 years. (O 25 yıldır öğretmendir)

Japanese people have consumed green tea for centuries. (Japonlar asırlardır yeşil çay tüketti)

How long have you known your best friend? (En iyi arkadaşını ne kadar süredir tanıyorsun?) I’ve known her for a long time. (Onu uzun zamandır tanıyorum) We’ve known each other since we started school. (Okula başladığımızdan beri birbirimizi tanıyoruz)

2. Şimdiye kadar belirsiz zamanda olan eylemler: I have seen this film before. I don’t want to see it again. (Ben bu filmi gördüm. Tekrar görmek istemiyorum)

My father has travelled a lot. (Babam çok seyahat etti) Have you ever ridden a horse? (Hiç ata bindin mi?)

Have you ever been to Paris? (Hiç Paris’te bulundun mu?) Have you ever eaten Japanese food? (Hiç Japon yemeği yedin mi?)

I have been to Paris three times in my life. (Hayatımda üç kere Parise gittim)

3. Bu zaman periyotları geçmediyse “this morning/evening, today, this week, this year” ile: Have you seen your boyfriend today? (Arkadaşını bugün gördün mü?) I’ve read ten books so far this year. (Bu sene şimdiye kadar on kitap okudum)

4. Sonucu şimdiyle bağlantılı eylemler: John has broken his leg. He can’t play today. (John bacağını kırdı. Bugün oynayamaz)

Oh! I’ve found the file! (Dosyayı buldum)

The man has lost his luggage. He feels awful. (Adam eşyasını kaybetti. O berbat hissediyor)

Time Words for, since, just, already, ever, never, yet, lately, up to now, over the past ten years, recently, so far, before, until now, in my life, this year, How long…?

for + a time period I haven’t eaten fish for a long time. (uzun zamandır balık yemedim) He’s been ill for a few weeks. (Birkaç haftadır o hasta) The sun hasn’t come out for days. (Günlerdir güneş açmadı) We’ve worked here for ten years. (on yıldır burada çalıştık) ingilizcebankasi.com

since + starting point I have known Sue since she was a child. (Çocukluğundan beri Sue’yu tanırım) I have never eaten since the morning. (Sabahtan beri hiç yemedim) Sue has been a teacher since (1999’dan beri Sue bir öğretmendir) I haven’t seen him since last year. (geçen yıldan beri onu görmedin) ingilizcebankasi.com

Just (demin, kısa süre önce vb.) I’ve just drunk milk. (Demin süt içtim) The ship has just arrived. (Gemi demin geldi)

Yet (henüz, daha, hala anlamlarında olumsuz ve soru cümlelerinde kullanılır) Have you eaten lunch yet? (Henüz öğle yemeği yemedin mi?) I haven’t finished my lunch yet. I’m still eating. (Henüz öğle yemeğimi bitirmedim. Hala yiyorum)

Already (zaten, önceden) A: Go and complete the report, Tony. B: I’ve already completed the report, mom. (Git ve raporu tamamla, Tony. Zaten (çoktan) raporu tamamladım, anne)

So far / until today / until now I’ve read ten books on animals so far this year. (Bu yıl hayvanlar üzerinde şimdiye kadar on kitap okudum)

lately / recently My father has been very stressed recently. (Babam son zamanlarda çok stresli)

during/over the last … Earthquakes have caused a lot of damage during the last century. (Depremler son yüzyılda çok zarara sebep oldular) She has improved her English over the last decade. (Son on yıl boyunca İngilizcesini geliştirdi)

superlative + present perfect simple This is the most expensive ring I’ve ever worn. (Bu taktığım en pahalı yüzük) This is the best book I’ve ever read. (Bu okuduğum en iyi kitap)

I’ve never seen such a beautiful butterfly before. (Daha önce hiç böyle güzel kelebek görmedim) It’s the most beautiful butterfly I’ve ever seen. (O gördüğüm en güzel kelebek)

We haven’t read such an interesting book before. (Daha önce böyle ilginç bir kitap okumadık) This is the most interesting book we’ve ever read. (Bu okuduğumuz en ilginç kitap)

He has never seen such a funny animal before. (O daha önce hiç böyle komik hayvan görmedi) The kangaroo is the funniest animal he has ever seen. (Kanguru onun gördüğü en komik hayvan)

been / gone been: Bulunmak, gidip gelmek anlamı vermek için gone yerine been kullanılır. John has been to İstanbul a few times. (Birkaç kere İstanbul’da bulundu) Have you ever been abroad? (Hiç yurt dışında bulundun mu?)

I have been to many Turkish cities so far. (Şimdiye kadar bir çok Türk şehrinde bulundum) I smell of onion because I have been to the kitchen. (Soğan kokuyorum çünkü mutfakta bulundum)

gone: gitti; gelmedi halen orada anlamı verir. John has gone to İstanbul. (= He is in İstanbul.) (John İstanbul’a gitti) «Where’s your father?» «He’s gone to the kitchen.» (Baban nerede? Mutfağa gitti)

present simple & present perfect simple Geçmişten şimdiye süren bir durumu belirtmek için present perfect kullanırız: I live in Turkey. (Türkiye’de yaşarım) I live in Turkey since I was born. (YANLIŞ) I have lived in Turkey since I was born. (Doğduğumdan beri Türkiye’de yaşarım / yaşadım)

I am a teacher. (Ben öğretmenim) I have been a teacher since (1996’dan beri öğretmenim) He has a car. (O arabaya sahip) He has had a car for ten years. (O on yıldır arabaya sahip) My father drives a car. (Babam araba sürer) My father has driven a car since (Babam 2002’den beri araba sürer)

thank you prepared by HÜSEYİN URAZ for ©