6.ÜNİTE: YAŞAYAN DEMOKRASİ
BİLİNMESİ GEREKEN KAVRAMLAR: 1.Kurultay 2.Kut 3.Meşrutiyet4.Monarşi 5.Oligarşi 6. Ö zg ü rl ü k 7.Laiklik 8.Medya 9.Milli Egemenlik 10.Yasama 11.Y ü r ü tme 12.Yargı
DEMOKRASİ Demokrasinin Doğuşu: M Ö.450 yıllarında Atina'da site adı verilen şehir devletleri vardı. Şehir devletlerinde kadınların ve k ö lelerin dışında herkesin s ö z hakkı vardı. Doğrudan demokrasi uygulanır. 1215'de İngiltere'de kralın yetkilerini sınırlandırmak i ç in Manga Karta ilan edildi. Kral yasaların ü st ü nl ü ğ ü n ü kabul etti. Kral keyfi yargılama yapamayacak, istediği gibi vergi koyamayacaktı.
Coğrafi keşiflerle Avrupa zenginleşti. R ö nesans ile bilimde, sanatta ve edebiyatta ilerledi. Reform ile skolaştik d ü ş ü nce yıkıldı. D ü ş ü nce ö zg ü rl ü ğ ü ve laiklik geldi. Fransız ihtilali ile birlikte eşitlik, adalet ö zg ü rl ü k ve demokrasi fikirleri yayıldı yılında (10 Aralık) Birleşmiş Milletler tarafından İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi kabul edildi.
Demokrasi: Halkın kendi kendini y ö netmesidir. Uygulama bi ç imlerine g ö re Doğrudan, Yarı doğrudan, Temsili olmak ü zere 3 ç eşit demokrasi vardır. Demokrasinin dayandığı temel ilkeler H ü rriyet ve Eşitlik, Ç oğulculuk ve Milli Egemenliktir. H ü rriyet başkalarına zarar vermeden her şeyi yapma hakkıdır. Eşitlik ise herkesin kanunlar ö n ü nde eşit olmasıdır.
Herkesin 1 oy hakkı vardır. Din ırk ve d ü ş ü nce ayrılığı bunu engelleyemez. Se ç imler gizli oy, a ç ık sayım ilkelerine g ö re yapılır. En ç ok oy alan parti iktidar, diğerleri muhalefet partisi olur. Bir parti yeterli ç oğunluğu sağlayamazsa bir ya da birka ç parti koalisyon yapar. Demokraside milli egemenlik halka dayanır. Halk devleti y ö netecek kişileri se ç er. Se ç ilenler devleti halk adına yasalara uygun olarak y ö netirler. Eğer halk memnun değilse bir daha se ç mez.
Ç oğulculuk farklı g ö r ü şlerin farklı partilerce temsil edilmesidir. Herkes ö zg ü rce d ü ş ü ncesini a ç ıklayabilir.Bu nedenle ç oğulculuk ilkesi d ü ş ü nce ifade ö zg ü rl ü kleri i ç inde yer alır.
T ü rk Tarihinde Demokratik Gelişmeler: KURULTAYDAN MECLİSE
Eski T ü rklerde siyasi, askeri ve ekonomik kararların alındığı meclise toy ya da kurultay adı verilirdi. * Ç eşitli şenliklerin ve spor etkinliklerinin yapıldığı bu toplantılarda bir taraftan da devlet işleri g ö r ü ş ü lerek karara bağlanırdı. Bu meclislere ileri gelen boylar davet edilir, gelmeyenler devleti protesto etmiş kabul edilirdi. Bu toplantılarda h ü k ü mdarların yanında her zaman hatun denilen hanımı oturur ve bazı el ç ileri kabul edebilirdi.
T ü rkler h ü k ü mdara devleti y ö netme yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine inanıyorlardı. Tanrı tarafından verilen bu y ö netme hakkına kut inancı denirdi. Kutun kan yoluyla h ü k ü mdarın t ü m erkek ç ocuklarına ge ç tiğine inanılırdı. B ü t ü n hanedan ü yelerinde kut olduğundan kendine siyasi ve askeri bakımdan g ü venen kişi taht m ü cadelesine girebilirdi. Bu durum T ü rk devletlerinde b ö l ü nmeye neden olurdu.
T ü rk devletlerinde h ü k ü mdarlar y ö netimi kolaylaştırmak i ç in ü lkeyi doğu ve batı olmak ü zere ikiye ayırırdı. İslamiyet'in Kabul Edilmesinden Sonra Meclis İslam dininin kabul edilmesinden sonra da devlet y ö netiminde T ü rk k ü lt ü r ü n ü n etkisi devam etti. Kut anlayışı İslam d ü nyasının dini lideri olan halifenin h ü k ü mdarlığı onaylaması uygulamasına d ö n ü şt ü.
İslamiyet d ö neminde de "Devlet ve ü lke, h ü k ü mdar soyunun ortak malıdır." anlayışı devam etti. Devletin başında bulunan sultanın ö nemli g ö revleri ve sorumlulukları vardı. Sultan, devleti en iyi şekilde y ö netir, halkın mutluluğu i ç in ç alışırdı. Sultandan sonra en yetkili devlet adamı vezirdi. Devlet işleri, Divan adı verilen bir kurulda g ö r ü ş ü l ü p karara bağlanırdı. Divan'a, sultan veya vezir başkanlık ederdi.
İslamiyet'in kabul ü nden sonra kurulan Karahanlılar, Sel ç uklular ve Osmanlılar gibi T ü rk devletlerinde de İslamiyet ö ncesi T ü rk devlet gelenekleri devam etmiştir. Ancak devlet y ö netiminde de din kuralları etkili olmaya başlamıştır. Ö zellikle Osmanlı sultanlarından Yavuz Sultan Selim'in halifelik makamını başkent İstanbul'a taşıması ve kendisinin halife olması devleti teokratik bir yapıya b ü r ü nd ü rm ü şt ü r
Osmanlı Devleti'nde Divan-ı H ü mayun Osmanlı Devleti'nde padişahın başkanlığında ö nemli devlet işlerini g ö r ü şmek ü zere toplanan meclise, "Divan-ı H ü mayun" denirdi. Divan'ı Orhan Bey kurmuştur. Divan, hangi din ve millete ait olursa olsun, kadın erkek herkese a ç ıktı.
Divan'da son s ö z padişaha aitti. Ancak padişah devlet işleri ile ilgili Divan ü yelerine danışıp fikirlerini alırdı. Osmanlı Devleti'nin en ö nemli y ö netim organlarından olan Divan-ı H ü mayun, Y ü kselme D ö nemi'nden sonra bozulmaya başladı. 19. y ü zyılda II. Mahmut bu teşkilatı kaldırarak yerine Avrupa usul ü nde d ü zenlenmiş olan bakanlıkları kurdu.
OSMANLI DEVLETİ'NDE DEMOKRATİKLEŞME HAREKETLERİ 1808'de Sened-i Ittifak imzalandı. Bu padişahın yetkilerini kısıtlayan ilk belge idi. TANZIMAT FERMANI (1839) 1-Kanun ö n ü nde herkes EŞİTTİR. 2-VERGİ kişilerin kazancına g ö re alınacak. 3-R Ü ŞVET ve iltimas kaldırılacak. 4.ASKERLİK işleri belli bir d ü zene g ö re yapılacak. 5-KANUNUN ü st ü nl ü ğ ü kabul edilecek.
Yukarıda bazı maddelerini verdiğimiz Tanzimat Fermanı; mutlakıyetin g ü c ü n ü sınırlandırmıştır ve ilk kez bu ferman ile Osmanlı Devleti hukuk ü st ü nl ü ğ ü n ü kabul etmiştir. Bu durum demokratikleşme yolunda atılmış en ö nemli adımlardan birisidir. Ancak Osmanlı halkı Tanzimat Fermanı ile y ö netimde s ö z sahibi olamamıştır.
ISLAHAT FERMANI 1856 Avrupalı devletlerin baskısıyla ilan edilen ferman,Tanzimat Fermanı'nın genişletilmiş halidir.Bu fermanla azınlıklar,M ü sl ü man halktan daha ayrıcalıklı hale geldiler.Demokratik hareket sayılmasının nedeni b ü t ü n Osmanlı halkının can,mal ve namusunun korunması ve kanun ö n ü nde eşit sayılmalarıdır. Ama bu fermanla azınlıklar,M ü sl ü man halktan daha ç ok haklar elde ettiler.
MEŞRUTİYET 1876 yılında 2. Abd ü lhamit 1. Meşrutiyeti ilan etti. İlk anayasamız Kanun-i Esasi Mithat Paşa ve arkadaşları tarafından hazırlandı. Ancak 2. Abd ü lhamit 93 Harbi'ni ( Osm.-Rus Savaşı'nı) bahane ederek Meşrutiyete son verdi yılında İttihat ve Terakki Partisinin ç abalarıyla 2. Meşrutiyet ilan edildi.16 Mart 1920'de İstanbul'un işgali ile Osmanlı Meclisi Meclis-i Mebusan kapatıldı
Bunun ü zerine 23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM a ç ıldı. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildi. TBMM ilk anayasası olan Teşkilat-ı Esasi'yi kabul etti. Medeni Kanun (1926) ile kadınlara bir ç ok hak verildi. 1930'da kadınlarımız belediye se ç imlerine katılma ve aday olma, 1934'te her t ü rl ü se ç me ve se ç ilme hakkına kavuştu.
1945'te ç ok partili hayata ge ç ildi. 1995'te se ç men yaşı 18'e indirildi. Teşkilat-ı Esasiye'de yasama, y ü r ü tme, yargı TBMM'nin (Kuvvetler Birliği) elinde iken bug ü n yasama TBMM'nin, y ü r ü tme Cumhurbaşkanı ve h ü k ü metin, yargı ise bağımsız mahkemelerin g ö revidir.(kuvvetler ayrılığı)
T ü rkiye'nin şu ana kadar 4 anayasası olmuştur.(1921, 1924, 1961, 1982) # Tarihte ilk yazılı kanunları S ü mer Kralı Urgakina yapmıştır. Babil Kralı Hammurabi'nin yaptığı kanunlar ise ç ok serttir.
Y Ö NETİM ŞEKİLLERİ MONARŞİ: T ü m yetkilerin ve g üç lerin tek kişide toplanmasıdır. Se ç im dışı y ö ntemler kullanılır. Yetki, genellikle miras yoluyla (babadan oğula) ge ç er ve tek bir kişide toplanır. Bu kişinin emirleri tartışılmaksızın kabul edilir. Yasama, y ü r ü tme ve yargı yetkileri bu kişinin elindedir. Kimseye hesap vermez.
OLİGARŞİ: Belli bir sınıfın, grubun ya da k üçü k bir azınlığın egemenliği ve y ö netimi altında tutulan y ö netim şeklidir. Asiller meclisi vardır. Bu meclis krala yaptırım uygulayabilir. Meclisin kararlarına uymayan kral g ö revden alınabilir Kral yetkilerini bu meclisten alır.
TEOKRASİ: Bir ü lkedeki siyasal yapılanma, devletin y ö netim organları t ü m siyasal ilişkilerin dini kurallara g ö re d ü zenlenip y ü r ü t ü ld ü ğ ü y ö netim bi ç imidir.
Tarihte T ü rk Kadın Hakları: # İlk T ü rk devletlerinde Hatun Kurultay'a katılırdı. # İslamiyet'ten ö nce tek eşlilik vardı. Evlenme ve boşanmada kadının da s ö z hakkı vardı. # İslamiyet'in ilanından sonra İslamiyet'in yanlış yorumlanması ile kadın haklarının ç oğunu kaybetmiştir. # İlk kez 1913'te T ü rk kadını sanayide ç alışmaya başlamıştır.
# Kurtuluş Savaşı'nda kadınlarımızın rol ü b ü y ü k olmuştur.(Halide Edip, Şerife Bacı, G ö rdesli Makbule, Nakiye Hanım vb.) # 1934'ten sonra 17 kadın millet vekili meclise girdi. # T ü rkiye 1985'te Kadınlara Karşı Her T ü rl ü Ayrımcılığın Ö nlenmesi S ö zleşmesi'ni kabul etti.
CUMHURIYETİN NİTELİKLERİ Anayasa Anayasa temel kanundur. Y ü r ü rl ü kteki kanunlar anayasaya aykırı olamaz. Devletin temel yapısını, işleyiş bi ç imini, kişilerin hak ve ö zg ü rl ü klerini belirleyen devlet ile halk arasında yapılmış bir s ö zleşmedir. *Anayasa'nın ilk 3 maddesi değiştirilemez. Bu maddeler ş ö yledir;
MADDE 1. - T ü rkiye Devleti bir Cumhuriyettir. MADDE 2. - T ü rkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı i ç inde, insan haklarına saygılı, Atat ü rk milliyet ç iliğine bağlı, başlangı ç ta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir Hukuk Devleti'dir. MADDE 3. - T ü rkiye Devleti, ü lkesi ve milletiyle b ö l ü nmez bir b ü t ü nd ü r. Dili T ü rk ç edir. Bayrağı, şekli kanunda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı “İstiklal Marşı"dır. Başkenti Ankara'dır..
Madde 4- Anayasanın 1.maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki h ü k ü m ile, 2.maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesi h ü k ü mleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Madde 5- Devletin temel ama ç ve g ö revleri, T ü rk Milletinin bağımsızlığını ve b ü t ü nl ü ğ ü n ü, ü lkenin b ö l ü nmezliğini, Cumhuriyeti, ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve h ü rriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmeği i ç in gerekli şartları hazırlamaya ç alışmaktır. Madde 6- Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir
T ü rk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara g ö re, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hi ç bir surette hi ç bir kişiye, z ü mreye veya sınıfa bırakılamaz. Hi ç bir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
Demokratik Devlet Demokrasi; egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olmasıdır. Demokrasilerde belli d ö nemlerde yapılan se ç imlerle halk temsilcilerini belirler. B ö ylece millet temsilcileri aracılığı ile kendi kendini y ö netir.
*Vatandaşlar kanunlara g ö re se ç me ve se ç ilme hakkını kullanır. Herhangi bir baskı olmadan istediği siyasi partiye oyunu verir. Aynı zamanda istediği siyasi partiye ü ye olabilir ve partisi i ç in ç alışabilir. *Herkesin eşit oy hakkı vardır. Se ç imlerde oylama gizli, oy sayımı ise a ç ık yapılır. *Demokrasilerde, devleti y ö netme yetkisi hi ç bir zaman bir kişiye veya belirli bir z ü mreye bırakılamaz. *Demokrasilerde, kişiler ö zg ü rce d ü ş ü n ü r ve d ü ş ü nd ü ğ ü n ü ifade eder.
Hukuk Devleti Toplumun d ü zen i ç inde yaşamasını sağlayan kurallar b ü t ü n ü ne hukuk denir. Devlet b ü t ü n uygulamalarını bu kurallara g ö re yapar. Hukuk devletinde herkes kanun ö n ü nde eşittir. Devlet b ü t ü n vatandaşlarına eşit yakınlıktadır. Haksızlığa uğrayan herkes mahkemeler aracılığı ile hakkını arar. Hukuk devletinde hi ç kimse hukuksuzca bir davranışta bulunamaz.
*Devlet bile kişi tarafından mahkemeye verilebilir. Eğer devlet tarafından yapılan bir haksızlık varsa mahkemeler aracılığı ile giderilebilir. *Hukuk devletinde, mahkemeler bağımsız olmak zorundadır. Herhangi bir kimsenin veya bir kurumun etkisi altında olamaz. Çü nk ü mahkemeler adaletin dağıtıldığı yerdir. Eğer mahkemelerin bağımsızlığı sağlanmazsa adaletsizlikler ortaya ç ıkabilir. Dolayısı ile mahkemelerde g ü c ü n ü kanunlardan almaktadır.
Laik Devlet Laiklik, devletin hukuk kurallarının akla, bilime ve toplumun ihtiya ç larına dayalı olmasıdır. Laik devletlerde din ve devlet işleri bir birinden ayrılır, vatandaşlara inan ç ve ibadet ö zg ü rl ü ğ ü tanır. Anayasamızın 24. maddesine g ö re, T ü rkiye'de herkes istediği dine inanmakta, istediği ibadeti yapmakta ö zg ü rd ü r. Hi ç kimse inancından dolayı veya yapmış olduğu ibadetten dolayı kınanamaz ve su ç lanamaz.
Yine hi ç kimse laik d ü zeni yıkmaya y ö nelik herhangi bir faaliyette bulunmaz. Devlet hangi dine mensup olursa olsun vatandaşlarına karşı eşit uygulamalar yapmalıdır. Ve laik d ü zenin koruyucusu olmalıdır.
Sosyal Devlet T ü rkiye Cumhuriyeti Devleti'nin en ö nemli ö zelliklerinden birisi de Sosyal Devlet anlayışının olmasıdır. Devlet, dil, din, mezhep, ırk, cinsiyet farkı g ö zetmeksizin her vatandaşını eşit kabul eder ve herkese hizmet g ö t ü rmeye ç alışır. Sosyal devlet anlayışında devlet halk i ç in ç alışır ve halk i ç in vardır. Devlet; eğitim- ö ğretim hizmetini, sağlık hizmetini, yol hizmetini, su hizmetini, elektrik hizmetini, iletişim hizmetini ve din hizmetini vatandaşlarına ulaştırmak zorundadır
B ü t ü n bu hizmetleri yaparken b ö lge ayrımı yapmamalıdır. Ü lkenin doğusuna, batısına, g ü neyine ve kuzeyine veya ilinden en k üçü k k ö y ü ne kadar aynı hizmetleri g ö t ü rmelidir.
Atat ü rk Milliyet ç iliği Cumhuriyet ç ilik devletin kurucu ilkesidir. T ü rkiye Cumhuriyeti Devleti T ü rk milleti tarafından kurulmuştur. Millet; aynı toprak par ç ası ü zerinde yaşayan, aynı dili konuşan, aynı ge ç mişe sahip olan ve gelecekte de birlikte yaşama isteğinde olan insan topluluğudur. Milliyet ç ilik ise mensubu olduğu milleti yararına kişinin yapmış olduğu her t ü rl ü fedakarlıktır.
Gereksiz yanan bir lambayı kapatmak, gereksiz a ç ık olan musluğu kapatmak en g ü zel milliyet ç ilik ö rneklerindendir. Atat ü rk milliyet ç iliği birleştiricidir. T ü rkiye sınırı i ç erisinde yaşayan b ü t ü n vatandaşları aynı samimi duygularla kucaklar. Irk ç ı milliyet ç ilik anlayışı değil k ü lt ü r milliyet ç iliği anlayışı vardır. Nitekim Atat ü rk' ü n "Ne mutlu T ü rk ü m diyene" s ö z ü bu durumu a ç ıklayan en g ü zel ö rnektir. Kendini T ü rk hisseden herkes T ü rk milletinin bir ferdidir.
T Ü RKiYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'NİN Y Ö NETiM YAPISI Y Ö NETİMİN Ö Z Ü Devlet, toplum yararına ç alışan, toplum i ç erisinde ilişkileri d ü zenleyen, toplumun uyacağı kuralları koyan ve halkını i ç ve dış tehditlere karşı koruyan d ü zene denir. Anayasamıza g ö re egemenliğin sahibi T ü rk milletidir. Millet, egemenlik hakkını Anayasanın koyduğu esaslara g ö re yasama, y ü r ü tme ve yargı organları eliyle kullanır.
T ü rkiye Cumhuriyeti Devletinde, yasama TBMM, y ü r ü tme h ü k ü met, yargı ise bağımsız mahkemeler tarafından yapılır. Bu faaliyetlerin ayrı ayrı organlar tarafından yerine getirilmesine "G üç ler Ayrılığı İlkesi" denir.
YASAMA Millet, kendi hakimiyetine dayanarak kanun yapma yetkisini kabul ettiği bir organa verir. Anayasamıza g ö re, yasama organı TBMM'dir. Bu yetki devredilemez. TBMM genel oyla se ç ilen 550 milletvekilinden oluşur.
TBMM'nin G ö revleri Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak. * Bakanları denetlemek, * Para basılmasına karar vermek, * Cumhurbaşkanını se ç mek, * Savaş ilanına karar vermek, * Uluslararası antlaşmaları onaylamak. * B ü t ç e ve kesin hesap tasarılarını g ö r ü şmek ve kabul etmek, * Genel ve ö zel af ilanına karar vermek * TBMM, se ç imlerin yenilenmesine karar vermek.
T ü rkiye B ü y ü k Millet Meclisi,h ü k ü metin yaptığı işleri meclis araştırması, meclis soruşturması ve gensoru yollarıyla denetler. Yapılan işlerde yetkiyi k ö t ü ye kullanma ya da yasalara aykırı bir durum bulunduğunda meclis, h ü k ü meti "g ü venoyu vermemek" yoluyla d ü ş ü rebilir
Y Ü R Ü TME Y ü r ü tme kanunları uygulama yetkisidir. Bu yetki ü lkemizde anayasaya uygun olarak Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuruluna verilmiştir. Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla T ü rkiye Cumhuriyeti'ni ve T ü rk milletinin birliğini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını, devlet kurumlarının d ü zenli ve uyumlu ç alışmasını g ö zetir.
Bazı G ö revleri 1.T ü rkiye B ü y ü k Millet Meclisi'ni gerektiğinde toplantıya ç ağırmak, 2.Yasaları yayımlamak, 3.Yasaları yeniden g ö r ü ş ü lmek ü zere T ü rkiye B ü y ü k Millet Meclisi'ne geri g ö ndermek (Veto yetkisi), 4.Anayasa değişikliklerine ilişkin yasaları gerekli g ö rd ü ğ ü takdirde halkoyuna sunmak, 5.Yasaların, anayasaya bi ç im ya da esas y ö n ü nden aykırı oldukları gerek ç esi ile Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası a ç mak,
6.T ü rkiye B ü y ü k Millet Meclisi se ç imlerinin yenilenmesine karar vermek, 7.Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek, 8.T ü rkiye Cumhuriyeti'ne g ö nderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek, 9.Uluslararası anlaşmaları onaylamak ve yayımlamak, 10.T ü rkiye B ü y ü k Millet Meclisi adına T ü rk Silahlı Kuvvetleri'nin Başkomutanlığını temsil etmek, 11.Milli G ü venlik Kurulunu toplantıya ç ağırmak, 12. Ü niversite rekt ö rlerini se ç mektir.
**Cumhurbaşkanlığı makamının boşalması durumunda da yenisi se ç ilinceye kadar, T ü rkiye B ü y ü k Millet Meclisi Başkanı, cumhurbaşkanlığına vekillik eder ve cumhurbaşkanına ilişkin yetkileri kullanır.
CUMHURBAŞKANLARIMIZ 1. Mustafa Kemal Atat ü rk2 ismet İn ö n ü
3. Celal Bayar4. Cemal G ü rsel
5. Cevdet Sunay6. Fahri Korut ü rk
7 Kenan Evren 8 Turgut Ö zal
9. S ü leyman Demirel 10. Ahmet Necdet Sezer
11. Abdullah G ü l 12. Recep Tayip Erdoğan
Bakanlar Kurulu Bakanlar Kurulunun diğer adı h ü k ü mettir. Bakanlar Kurulu, Başbakan ve bakanlardan oluşur. Başbakan TBMM ü yeleri arasından cumhurbaşkanı tarafından atanır. Bakanlar başbakan tarafından belirlenir ve atamaları cumhurbaşkanının onayına sunulur. Bakan atamasında meclis dışından bir kişi de se ç ilebilir.
H ü k ü met, vatandaşların temel hak ve ö zg ü rl ü klerini kullanabilmesi i ç in yasaların işlemesini sağlar. Bakanlar Kurulunun Bazı G ö revleri *Vatandaşa iş olanağı sağlamak (fabrikalar kurmak) * Vatandaşın g ü venliğini sağlamak. * Yurdu i ç ve dış tehditlere karşı koruyarak vatan b ü t ü nl ü ğ ü n ü korumak.
* Vatandaşlarına hizmet g ö t ü rmek( yollar, k ö pr ü ler, barajlar vs. yapmak) * Tarım ve hayvancılığı geliştirmek. Başbakanın Bazı G ö revleri * H ü k ü meti kurmak. * Bakanlar arası işbirliği sağlamak. H ü k ü met politikasını takip etmek. * Cumhurbaşkanın katılmadığı zamanlarda Milli G ü venlik Kuruluna başkanlık etmek. H ü k ü met programının hazırlanmasını sağlamak
YARGI G Ö REVİ Yargı yetkisi bağımsız mahkemelere verilmiştir. Yargı organları kişiler arasında veya y ö netenlerle y ö netilenler arasında ç ıkan uyuşmazlıkları yasalara uygun olarak çö z ü mler. Devletin yargı g ö revini y ü r ü ten mahkemelerin tam bağımsız olmaları gerekmektedir.
Anayasamıza g ö re yargı kararları da denetlenebilmektedir. Bu nedenle yargıyı sağlayan organlar; 1. Normal Mahkemeler, 2. Y ü ksek Mahkemeler olarak ayrılır. ** Anayasamıza g ö re, vatandaşlar mahkeme kararlarına karşı bir ü st mahkemeye başvurabilir. Sonu ç, ilgili mahkemeye ve vatandaşa bildirilir. B ö ylece, uyuşmazlıklar adil bir şekilde çö z ü me kavuşturulmuş olur.
Anayasamızda belirtilen y ü ksek mahkemeler şunlardır: 1-Anayasa Mahkemesi 2-Yargıtay 3-Danıştay 4-Askeri Yargıtay 5-Askeri Y ü ksek İdare Mahkemesi 6-Uyuşmazlık Mahkemeleri. Ayrıca insan hakları ç iğnenmiş vatandaşlar b ü t ü n i ç hukuk yollarını denedikten sonra, hak ihlalleri ortadan kalkmazsa Avrupa Insan Hakları Mahkemesi'ne kişisel olarak başvurup haklarını arayabilirler.
KANUN: Bir Yasa TBMM'den Nasıl Ç ıkar? (Kanun Nasıl Yapılır ?) Hukuk, devlet ç e konulan ve toplum hayatını d ü zenleyen kurallar b ü t ü n ü d ü r. Hukuk devleti ise y ö netimde hukuk kurallarının ü st ü n tutulduğu herkese eşit haklar verilen devleti ifade eder. Hukuk devletinde kurumlar yetkilerini hukuk kurallarından alır. Bu nedenle hukuk kurallarının milleti temsil eden milletvekilleri tarafından halkın yararı g ö zetilerek eşitlik ilkesiyle ç ıkarılması gerekir.
Devletin ve toplumun devamını sağlayan hukuk kuralları, herkes tarafından benimsenmesi ve ge ç erli olması amacıyla bir ç ok kuruluş tarafından denetlenebilir ve d ü zenlenebilir. Yasalar toplumun ihtiya ç ları doğrultusunda hazırlanır. İlgili komisyonlarda incelenir ve anayasaya olan uygunluğu tespit edilir. Ü zerinde gerekli incelemeler yapılan yasa TBMM Genel Kuruluna sunulur.
Milletvekillerinin oy ç okluğu ile kabul edilen yasa daha sonra cumhurbaşkanının onayına sunulur. Kabul edilirse resmi gazetede yayınlanarak y ü r ü rl ü ğe girer. Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmez ise tekrar TBMM'ye g ö nderilir (Veto yetkisi). *Cumhurbaşkanı veto yetkisine rağmen ikinci defada kanunu onaylamak zorunda kalırsa kanunun iptali i ç in Anayasa Mahkemesine başvurabilir.
VATANDAŞLARIN DEVLETE KARŞI HAK VE Ö DEVLERI 1-Se ç me ve Se ç ilme Hakkı: Hem hak hem de ö devdir.Kimler oy kullanamaz? a-18 yaşından k üçü kler b-Tutuklu ve h ü k ü ml ü ler c-Er ve erbaşlar d-Askeri okul ö ğrencileri e-Kısıtlılar
Genel se ç imler normalde 5 yılda bir yapılır.Cumhurbaşkanlığı se ç imleri 7 yılda bir yapılır. Bir kere cumhurbaşkanı olan bir daha olamaz. Milletvekili olmak i ç in 25, cumhurbaşkanı olmak i ç in 40 yaşında olmak gerekir. 2-Kanunlara Uyma :Herkes kanunlara uymak zorundadır. 3-Vergi: Herkes kazancına g ö re vergi verir 4-Askerlik: Sağlıklı her T ü rk erkeği askerlik yapmak zorundadır.
İZCİLİK: İzcilik d ü nyada ilk defa 1907 yılında Britanya ordusundan emekli olan korgeneral Robert Baden-Powel tarafından kurulmuştur. Baden- Powel'in 1908 yılında yazdığı Erkek Ç ocuklar i ç in İzcilik kitabı b ü t ü n d ü nyada b ü y ü k bir ilgiyle karşılandı ve izciliğin temelini oluşturdu T ü rkiye'deki izciliğin tarihi ise 1910 yıllarına kadar uzanmaktadır.
İlk ö nceleri Galatasaray Lisesi'nde Ahmet Robenson ö nderliğinde başlayan izcilik daha sonra Edirne Ittihat Mektebi, Manastır Ö ğretmen Okulu ve İstanbul Lisesi, Darr ü şşafaka gibi kurumlarda T ü rkiye'de de hızla yayılmıştır. D ü nya Savaşı yıllarında aksayan izcilik, Gazi Mustafa Kemal Atat ü rk' ü n de katkılarıyla Cumhuriyet d ö neminde tekrar hız kazanmıştır.
İzci andı Tanrıya ve Vatanıma karşı vazifelerimi yerine getireceğime, izcilik t ü resine uyacağıma, başkalarına her zaman yardımda bulunacağıma, kendimi bedence sağlam, fikirce uyanık ve ahlak ç a d ü r ü st tutmak i ç in elimden geleni yapacağıma şerefim ü zerine ant i ç erim.
İzci T ü resi * İzci, s ö z ü n ü n eridir. Şeref ve haysiyetini her şeyin ü st ü nde tutar. * İzci, yurduna, milletine, ailesine ve izci liderlerine sadıktır. * İzci, başkalarına yardımcı ve yararlı olur. * İzci, herkesin arkadaşı ve b ü t ü n izcilerin kardeşidir. * İzci, herkese karşı naziktir. * İzci, bitki ve hayvanları sever ve korur. * İzci, b ü y ü klerinin s ö z ü n ü dinler, k üçü klerini sever ve korur. * İzci, cesurdur, her t ü rl ü şartlar altında neşeli ve g ü ler y ü zl ü d ü r. * İzci, tutumludur. * İzci, fikir, s ö z ve hareketlerinde a ç ık ve d ü r ü stt ü r.
Milliyet, ö rf, din, dil ayrımı g ö zetmeksizin herkese a ç ık, politik olmayan eğitimsel ü niformalı bir gen ç lik ç alışmasıdır. İzcilik, g ö n ü ll ü, uluslararası, ü niformalı, ç eşitli yaş gruplarındaki gen ç lerin zihinsel, fiziksel, ruhsal, sosyal, duygusal ve karakter gelişimine katkıda bulunan bir gen ç lik faaliyetidir. Okul ile aile eğitimleri arasında kalan boşlukları doldurur.
İzcilik, ç ocuk ve gen ç leri mevcut ö zellikleri ile bir b ü t ü n olarak ele alan, ruh ve beden sağlıklarını geliştiren, onların boş zamanlarını bir program ç er ç evesinde değerlendirilmesini sağlayan bir eğitim aracıdır. Bu ö zellikleri ile izcilik, ö ğretim olmaktan ç ok uygulamalı bilgi ve beceri kazandıran eğitim karakterinde bir faaliyetidir. Bu nedenle de izcilik t ü m d ü nyada okul dışı bir faaliyet olarak değerlendirilmiş ve okul dışı izcilik organizasyonları kurulmuştur.
Ç ocuk ve gencin karakterini geliştirmek suretiyle eğitimin oluşturduğu boşluğu doldurur. İzcilik, ç ocuk ve gencin grup i ç inde ve bizzat tabiatın kucağında eğitilmesiyle karakter, beceri, sağlık, mukavemet, cesaret vs. konularda daha iyi ve daha ç abuk eğitilebilecekleri fikrinden doğmuştur. Kişinin eğitimi, bedenen ve fikren olduğu kadar ahlaken de b ü y ü k ö nem taşır. Bu nedenle de izcilik ahlak eğitiminde aktif bir metod olarak kabul edilir. Izcilik iyi yurttaş yetiştirmeyi ama ç ladığından Milli, iyi insan yetiştirmeyi ama ç ladığından ise evrensel bir olaydır.
KISACA İZCİLİK: Ç ocuk ve genci tam anlamıyla topluma yararlı, insanları seven, onlara yardım eden, doğayı ve ç evreyi koruyan, vatanına yararlı, iyi bir insan olma sanatıdır. İZCİLİĞİN TANIMI İzcilik, g ö n ü ll ü, uluslararası, ü niformalı bir gen ç lik faaliyetidir. Ç eşitli yaş gruplarındaki ç ocukların ve gen ç lerin zihinsel, bedensel, sosyal, ve ruhsal gelişmelerine katkıda bulunan, yapıcı, yaratıcı yeteneklerinin geliştirilmesi i ç in gerekli ç abaları i ç eren, onları ü lke kalkınmasının temeli olan bilgi ve becerilerle donatmayı hedef alan, demokratik kişilik ö zelliklerinin ortaya ç ıkmasını sağlayan, ulusal ve uluslararası t ü m gen ç liği b ü nyesinde toplayan bir eğitim aracıdır
. Bu ö zellikleri ile izcilik, ö ğretim olmaktan ç ok uygulamalı bilgi ve beceri kazandıran eğitim karakterinde bir faaliyettir. İzcilik 7 ve daha yukarı yaşlardaki ç ocuk ve gen ç insanlara karakter gelişimi, yurttaşlık eğitimi, kişisel sağlamlık veren, bilgi, beceri ve davranış a ç ısından onları besleyen bir gen ç lik faaliyetidir. Kişinin eğitimi, bedenen ve fikren olduğu kadar ahlaken de b ü y ü k ö nem taşır. Bu nedenle de izcilik ahlak eğitiminin aktif bir metodu olarak kabul edilir. Izcilik, ç ocuk ve gencin grup i ç inde ve bizzat tabiatın kucağında eğitilmesiyle karakter, beceri, sağlık, mukavemet, secaret gibi konularda daha iyi ve daha ç abuk eğitilebilecekleri fikrinden doğmuştur.
İzcilik iyi yurttaş yetiştirmeyi ama ç ladığından milli, iyi insan yetiştirmeyi ama ç ladığından ise evrensel bir olaydır. İzcilik, milliyet, ırk, din ve dil ayrımı olmaksızın herkese a ç ık, g ö n ü ll ü, politik olmayan eğitimsel bir gen ç lik hareketidir yaş grubu i ç in k üçü k izci (Eski adı Yavrukurt), yaş grubu i ç in izci, yaş grubu i ç in ergin izci ç alışmaları diğer ü lkelerde de benzer uygulamalar yapılmaktadır. 20 yaşından sonra izci lideri olarak hizmet vermek mümkündür. Lider olarak görev almayanlar ise yukarıda değinildiği gibi izcilik ruhunu hayat boyu devam ettirirler
EROL OKUTAN ESKİŞEHİR/ 2014