Devlet borçlanması-4 ve 5.hafta
3-İşlemsel (operasyonel/enflasyondan arındırılmış) Açık İşlemsel açık= geleneksel açık- faiz ödemelerinin enflasyon nedeniyle aşınan kısmı İşlemsel açık= birincil açık+reel faiz ödemeleri (birincil açıkta faiz ödemelerinin tamamını k.h.ndan çıkarıyorduk, işlemsel açıkta reel faiz ödemeleri dikkate alınmaktdır)
İA= (G-T+i.B- p.B) / GSYH İA: İşlemsel Açık’ın GSYH’ya oranı G:Faiz dışı kamu harcamaları i:Ortalama nominal faiz oranı p:Enflasyon oranı T:Toplam kamu gelirleri B:Kamu kesimi toplam borç stoku Gerçek faiz ödemesini formüle edersek, R= (1+i)/(1+p) -1 Formülünden nominal faizi elde etmek istersek; i= R(1+p)+p eşitliğinde; R(1+p); reel faiz getirisini- p; anaparanın enflasyona karşı amortismanını ifade eder.
Borcun reel faizi pozitif ise kamu açıklarına ilişkin sıralama, KKBG> Operasyonel açık> Birincil açık. Borcun reel faizinin negatif olması halinde sıralama, KKBG>Birincil Açık > Operasyonel Açık.
Enflasyonist ortamda nominal faiz oranları=cari enflasyon oranı => enflasyonun anaparayı aşındırmasını önler. NFO>Enflasyon=> devletin borç senetlerini elinde bulunduranlara yönelik bir kaynak aktarımı söz konusu olmaktadır. NFO.nın sadece enflasyondaki aşınmayı karşılayan kısmına borcun amortismanı denir.
4-Cari açık-sermaye açığı Net değer bütçe açığı (cari açık): sermaye oluşumuna veya finansal aktivitelerde bir artışa neden olmayan cari H.dan cari G.in çıkarılmasıyla bulunur. =C.H-C.G =Geleneksel Açık- Sermaye Açığı = Geleneksel Açık- (Yatırım H-Sermaye gelirleri) Sermaye Açığı: Sermaye H-Sermaye G.
Üretim faktörü kullanan kamu H.ından olan cari H., harcamanın yapıldığı dönem tüketildiğinden uzun dönem getirisi yok Cari açık, önemli sorun. Yatırım H, aktif + ve uzun dönem getiri=>borçla fin. mümkün.
5-nakit açığı-tahakkuk açığı Bütçede herhangi bir nedenden dolayı bir harcama kalemi için tahakkuk etmiş tutar ödenmemiş olabilir. Bu para hazine hesaplarında emanetlerde yer almaktadır. Bütçe gideri olarak kabul edilen bu kalem, henüz fiilen ödenmediği için hazinenin kasasında yer almaktadır.
Bazı durumlarda da herhangi bir harcama, bütçe uygulamaları açısından tahakkuk etmediği hâlde işlerin kolaylaştırılması için işi yüklenen kişi ve firmalara avans verilebilir. Bu kalem de hazinedeki avanslar hesabında yer almaktadır.
Bu durumda bütçe nakit dengesi, fiilen harcanan paralarla fiilen kasaya giren paralar arasındaki dengeyi göstermektedir. Nakit dengesi, bütçe dengesine emanetlerin eklenmesi avansların düşülmesi ile hesaplanır. Bütçe dengesi ve nakit dengesi arasındaki temel fark, tahakkuk ve gerçekleşme aşamaları ile açıklanabilir.
Ülkeler arası kıyaslamalarda System of National Account-tahakkuk, IMF Government Finance Statistics, nakit açığını dikkate alır.
6-Yapısal açık-Konjonktürel açık Yapısal açık, ülkedeki mal.pol.nın daraltıcı mı genişletici yönde mi uygulandığıyla ilgili fikir verir. Mali politikaların ekonomi üzerindeki etkilerinin daha sağlıklı ölçülmesine, Ekonomik faaliyet seviyesindeki değişmelerin bütçe dengesi üzerinde meydana getirebileceği etkilerin değerlendirilebilmesine olanak verir.
Yapısal açık, ekonominin normal ol. kabul edilen bir üretim düzeyinde bulunması durumunda gerçekleşecek olan bütçe açığını ifade eder. Gerçekleşen bütçe dengesi ile yapısal bütçe dengesi arasındaki fark ise devresel düzeltme ol. tanımlanır. Ekonominin tam istihdam seviyesinde olduğu durumda mevcut olan açık, yapısal açık veya tam istihdam bütçe açığı şek. ifade edilmektedir.
7-optimal bütçe açığı Yapılan her ilave kamu harcamasının MSF> bu harcamanın finansman maliyeti (MSM) => ekonomik açıdan yeni harcamalara girişilmesi gerekir.
2-Kalkınmanın Finansmanı Gelişmekte olan ülkeler, kalkınmanın finansmanını sağlayacak yeterli tasarruf birikimine sahip değildirler. (tasarruf açığı)
bu ülkelerde yapılması gereken büyük hacimli ve özel sektör tarafından verimsiz olarak görülen yatırımların bir kısmı devlet eliyle gerçekleştirilmektedir.
Uzun süreli ve yüksek maliyetli kamu yatırımlarının borçlanmayla finanse edilmesi gerekmektedir. Borçlanma yoluyla sağlanan fonlar, verimli yatırımlarda kullanılırsa yatırım kendi kendini finanse etmiş olacaktır.
3-Olağanüstü Giderlerin Finansmanı Devlet, bazı dönemlerde yüksek miktarda gelire ihtiyaç duyabilir. (doğal afetler ve savaşlar) Günümüzde sıcak savaşlar çok fazla yaşanmasa da ülkeler, bütçelerinden savunma harcamaları için önemli miktarlarda kaynak ayırmak zorunda kalmaktadırlar.
4-Kamu Gelirlerinin Zaman Bakımından Denkleştirilmesi gelirlerle giderler arasında yer ve zaman bakımından uyum sağlanması için yapılan işlemlere hazine işlemleri denir.
bütçe denk olsa dahi gelir ve giderler arasında toplanma ve harcama zamanı açısından uyum olmayabilir. bütçenin kısa süreli gelir-gider dengesini sağlayabilmek amacıyla borçlanılabilir
Örneğin Türkiye’de gelir vergisi iki taksitte alınmakta, KDV aylık dönemler itibarıyla alınmaktadır. Dolaylı vergiler de ithalata, ihracata, üretime, tüketime, ekonominin genel seyrine ve mevsimlik hareketlere göre hâsılat değişir.
Kamu giderleri ise süreklilik gösterir. Örneğin devletin memurlarına ödediği maaşlar, devletin vadesi gelen borç (anapara ve faiz) ödemeleri.
Zaman bakımından hazine işlemleri, kamu gelirlerinin giderlere uyumlu olarak toplanamadığı zamanlarda yapılan işlemlerdir. bu durumda Merkez Bankası’ndan kısa vadeli avans kullanılabilir. ancak bazı ülkelerde parasal disiplini bozacağı gerekçesi ile uygulanmamaktadır.
Çünkü bu, Merkez Bankasının karşılıksız para basması anlamına gelmekte olup enflasyonist baskıları artıracak bir uygulamadır. ülkemizde 1994 yılından başlayarak kademeli olarak sınırlandırılmış bu uygulama, 2001 tarihinde yürürlükten tamamen kaldırılmıştır.
5-Borç Ödemek İçin Borçlanma Devlet, süresi gelen borçlarını ödemek için yeniden borçlanma yoluna başvurabilir. Buna borcun röfinansmanı denir.
Borç faizlerinin bütçe gelirleri ile ödenmeyip yeniden borçlanma yoluyla ödenmesi, borç kısır döngüsüne girildiğinin bir göstergesidir.
6-Maliye Politikası Aracı Olarak Borçlanma ekonomik ve sosyal amaçları gerçekleştirmek amacıyla enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde ekonomideki para stokundaki fazlalığı gidermek için durgunluk dönemlerinde atıl fonları harekete geçirmek için.
Durgunluk dönemlerinde kısa vadeli borçlanma, vadesi gelen borçların yenilenmesi gerekir.
Enflasyon dönemlerinde borçlar, uzun vadeli ve yüksek faizli olmalıdır. Çünkü, ekonomide likidite daralması, özel tüketim harcamalarında azalma, efektif talep düzeyinin düşürülmesi amaçlanmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde eksik istihdam durumunda atıl üretim kapasitesi ve işsizlik söz konusudur. Çünkü üretilen mal ve hizmetlere yeterli ölçüde talep yoktur. Üretilen mallar satılmamakta, üreticilerin ellerinde stoklar birikmektedir. toplam talepteki yetersizlik harcama azlığından kaynaklanmaktadır.
Toplam harcamaların arttırılması, harcamalar içinde önemli paya sahip olan devlet harcamalarının arttırılması ile mümkündür. Bu durumda kamu harcamalarının finansmanı için kısa dönemli borçlanma, vergiye tercih edilir. (özel tasarrufların devlete transfer edilmesi açısından)
Sorun,uzun dönemde özel sermaye oluşumu azalabilir. Vergi, zaten yetersiz olan talebi daha da azaltır, bunalım şiddetlenebilir.
Her tür borçlanma istenen etkiyi yaratmaz. Kişilerin tüketim ve yatırım için harcayacakları fonlardan yapılan borçlanma, toplam talebi yükseltmez.
Talebin artmasını sağlayan borçlanma, -tasarruf edilen fonlardan ya da - emisyona neden olan borçlanmadır. (ikisinde de para arzı artar)
Depresyon dönemlerinde bankaların ellerindeki kredi verilebilir fonlarda bir artış görülür. Çünkü üreticilerin üretim için krediye ihtiyaçları yoktur. Devlet, bankalara tahvil satarak kasalarındaki atıl fonları, harcama yoluyla ekonomiye kazandırabilir.
Devlet, Merkez Bankası’ndan borçlanarak da bütçe açığını kapatabilir. Bu durumda talep üzerinde hiçbir kısıtlayıcı etki ortaya çıkmaz. Ama sürekli MB’ndan borç almak bir süre sonra enflasyon yaratır.
Gelişmekte olan ülkelerde ise küçük ve dağınık hâlde bulunan tasarrufların bir araya getirerek sermaye birikiminin sağlanabilmesi için borçlanma yoluna gidilir.
Bu ülkelerde tasarruflar, genellikle verimsiz ve spekülatif alanlara gitmektedir. (altın, döviz, gayrimenkul) Yüksek olan talebin kısılması için bu ülkelerde vergi tercih edilebilir.
Ancak, bu ülkeler kalkınabilmek için yatırım yapabilecek sermeye birikimine sahip değildir. Sermaye mallarını yurt dışından ithal edilebilmesi için gereken döviz de yetersizdir, bu durum dış borçlanmayı zorunlu hale getirebilir.
Borçlanmaya başvurulacaksa uzun dönemli borçlanma tercih edilmelidir. Bu durumda emisyona neden olan ve para arzını arttıran borçlanmanın enflasyonu arttırıcı etkileri olacağı da göz önüne alınmalıdır.
BORÇLANMANIN SINIRI borçlanma ile hedeflenen ekonomik yararlar gerçekleşmeyebilir. en büyük sorun, borçların sürdürülemez hâle gelmesidir.
Kamu borç stokunun sürdürülebilirliği= kamu borç stokunun milli gelire oranının sabit kalması olarak tanımlanabilir. Sürdürülebilir borç, ekonominin borçlanmaya devam edebileceğini vadesi gelen borçlar için yeniden borçlanılacak mı gösterir.
Devlet borçlarının sürekli olarak artması, (gelişmiş ülkelerde de) borçlanmanın sınırlandırılmasını gündeme getirmiştir. Yasal sınırlandırma mali kurallar aracılığı ile olur.
Mali kurallar, – bütçe açığı, – kamu borçları, – faiz dışı denge – kamu harcamaları ve – kamu gelirleri (vergi oranları) üzerine getirilen sınırlama ve düzenlemelerdir.
bütçe açığına ilişkin uygulanabilecek mali kurallar, açık düzeyinin GSYH’nin belirli bir oranıyla sınırlandırılması ve faiz dışı denge için hedef konması olarak sıralanabilir.
Borçlanma ile ilgili uygulanabilecek mali kurallar yurt içi kaynaklardan borçlanmaya belirli sınırlamalar konulabilir ve GSYH’nin belli bir oranı şeklinde toplam borçlanma limitleri belirlenebilir.
Borçlanma, parlamentonun belirli oranda çoğunluğunun kararıyla gerçekleştirilebilir. Hükümetlerin Merkez Bankası kaynaklarından borçlanması üzerine sınırlamalar getirilebilir. Hazine yönetiminin Merkez Bankasından kısa vadeli avans alımı tamamen ortadan kaldırılabilir ya da sınırlandırılabilir.
Kısa vadeli avansların, toplam kamu harcamalarının belirli bir yüzdesini aşamayacağı ve yıl içinde Merkez Bankasına geri ödenmesi şartı kural olarak düzenlenebilir.
Ayrıca yerel yönetimlerin borçlanma yetkisi ve sınırları anayasada veya kanunlarda açık olarak belirlenebilir.
Mali kuralın faydaları Makroekonomik istikrarının ve büyümenin sağlanması, Uzun dönem mali sürdürülebilirliğin devam ettirilmesi, Bütçe sürecinde kaynakların daha etkin kullanılması, Para politikasının etkinliğinin artması, Seçim dönemlerindeki popülist politikaların önüne geçilmesi,
Uzun vadede maliye politikasının sürdürülebilirliğinin sağlanması, Mali piyasalarda güven tesis edilebilmesi, Uygulanan kamu politikalarının güvenilirliğini ve bu kapsamda hükümetin kredibilitesini artırılması, Ekonomik dalgalanmaların etkisinin azaltılması/dalgalanmaların daha da artmasının engellenmesi,
Kısaca mali kuralın amaçları Mali disiplin Mali Sürdürülebilirlik Öngörülebilirlik Makroekonomik istikrar
Mali kural uygulamasına altyapı oluşturulması bakımından 5018 sayılı Kanun, oldukça önemli bir düzenlemedir sayılı Kanun kapsamında mali kural olarak nitelendirilebilecek şekilde harcamalara bazı kısıtlamalar getirilmiştir.
Bunlar; orta vadeli harcama sistemi, harcama kısıtı, ödenek aktarma kısıtı, yedek ödenek kısıtı, örtülü ödenek kısıtı, ertesi yıla geçen yüklenme kısıtı, bütçe dışı avans kısıtı ve ödenek üstü harcama yapılmasına müeyyide getirilmesidir.
20.md. Kamu idareleri, bütçelerinde yer alan ödeneklerin üzerinde harcama yapamaz. Bütçeyle verilen ödenekler, tahsis edildikleri amaçlar doğrultusunda yılı içinde yaptırılan iş, satın alınan mal ve hizmetler ile diğer giderlerin karşılanmasında kullanılır
olağanüstü hallerde Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerindeki mevcut ödenekler, bu idarelerin ödenek toplamları aşılmamak şartıyla, birleştirilerek kullanılabilir. Bu durumda da mevcut ödeneklerin yeterli olmaması halinde toplam ödenek tutarının yüzde on beşine kadar ek harcama yapılabilir.
md.21 Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmaları kanunla yapılır. Ancak, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri, aktarma yapılacak tertipteki ödeneğin, yılı bütçe kanununda farklı bir oran belirlenmedikçe yüzde beşine kadar kendi bütçeleri içinde ödenek aktarması yapabilirler. Personel giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere aktarma yapılamaz
md.23- yedek ödenek Merkezî yönetim bütçe kanununda belirtilen hizmet ve amaçları gerçekleştirmek, ödenek yetersizliğini gidermek veya bütçelerde öngörülmeyen hizmetler için, (I) ve (II) sayılı cetvelde yer alan idarelerden bütçe kanununda gösterilecek olanların bütçelerine aktarılmak üzere, genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisine kadar Maliye Bakanlığı bütçesine yedek ödenek konulabilir. Bu ödenekten aktarma yapmaya Maliye Bakanı yetkilidir.
md.24-örtülü ödenek Örtülü ödenek; kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, Devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri ile Devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili Hükümet icapları için kullanılmak üzere Başbakanlık bütçesine konulan ödenektir. Kanunlarla verilen görevlerin gerektirdiği istihbarat hizmetlerini yürüten diğer kamu idarelerinin bütçelerine de örtülü ödenek konulabilir. Örtülü ödenek, bu amaçlar dışında ve Başbakanın ve ailesinin kişisel harcamaları ile siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında kullanılamaz.
İlgili yılda bu amaçla tahsis edilen ödenekler toplamı, genel bütçe başlangıç ödenekleri toplamının binde beşini geçemez. Başbakanlık ve diğer ilgili idare bütçelerinde yer alan örtülü ödeneklerin kullanılması Başbakan tarafından belirlenir. Örtülü ödeneklere ilişkin giderler Başbakan, Maliye Bakanı ve ilgili Bakan tarafından imzalanan kararname esaslarına göre gerçekleştirilir ve ödenir.
Md-70:Ödenek üstü harcama - Kamu zararı oluşturmamakla birlikte ödenek miktarını aşan harcama talimatı veren harcama yetkililerine, her türlü aylık, ödenek, zam ve tazminat dahil yapılan bir aylık net ödemeler toplamının iki katı tutarına kadar para cezası verilir.
Md-71: Kamu zararı Kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır
tespit edilen kamu zararı, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte ilgililerden tahsil edilir