CANLILARIN YAŞAM ALANI TÜM CANLILARIN YAŞAM ALANI DÜNYA
Canlılar, yaşamlarını devam ettirebilecekleri ortamlarda yaşarlar. Bir canlının yaşadığı ve üreyebildiği yere yaşam alanı denir. Yaşam alanlarında canlı ve cansız varlıklar bir arada bulunur. Nedeni beslenme ve üreme ihtiyaçlarını karşılamak istemeleridir. Dünya’da, okyanus dibinde 1000 metre derinliğe ve deniz seviyesinden 6 bin metre yüksekliğe kadar uzanan, canlıların yaşayabildiği hava, toprak ve su canlıların yaşam alanlarıdır.
Saksıdaki bir bitki ve solucan icin toprak, Bir taşın üzerindeki kara yosunu için taş,
Penguen, sıcak ortamlarda yaşayamadığı için yaşam alanı kutuplardır. Çalının altındaki böcek için ise çalılık, yaşam alanıdır. Penguen, sıcak ortamlarda yaşayamadığı için yaşam alanı kutuplardır.
Su, balıklar için en uygun yaşam ortamıdır Su, balıklar için en uygun yaşam ortamıdır. Sudan çıkarılan balık bir süre sonra ölür. Balık, su yosunu, midye, balina, sünger gibi canlılar suda yaşar. Bu canlılar da suda yaşamaya uyum sağlamışlardır. Örneğin, balıklar solungaçlarıyla solunum yaparlar, vücutları pullarla kaplı ve kaygandır. Karada yaşayan bir hayvanda suda yaşayamaz. Örneğin koyun, keçi suda yaşayamaz, boğulur.
Birçok ağaç ve çiçek, at, ayı, geyik, inek, kedi vb Birçok ağaç ve çiçek, at, ayı, geyik, inek, kedi vb. hayvanlar karada yaşar. Bu canlılar kara yaşamına uyum sağlamıştır. Bir kaplan suda yaşayamaz. Akciğerleri olan kaplan sudaki oksijeni kullanamaz. Geyik, antilop gibi hayvanları yiyerek beslendiği için suda beslenemez. Bir canlı kendi yaşama ortamından alınıp farklı bir ortama konulduğunda uzun süre yaşayamaz.
Hem karada hem de suda yaşayabilen canlılar var mıdır. Tabi ki vardır Hem karada hem de suda yaşayabilen canlılar var mıdır? Tabi ki vardır. Kurbağalar yaşamlarının belirli bir döneminde suda yaşarken yetişkin olduktan sonra hem suda hem karada yaşamlarını devam ettirebilirler. Su kaplumbağası , kurbağa , su yılanı , timsah , kaz , ördek , martı , pelikan , karabatak ve penguen hem suda hem de karada yaşayan hayvanlara örnek verilebilir. TİMSAH
Kuğu, ördek, kurbağa gibi hayvanlar ise hem karada hem de suda yaşarlar. Bu canlıların ayakları suda hareket etmelerini sağlayacak şekilde perdelidir.
Canlılar yaşadıkları ortamlara kolayca uyum sağlar Canlılar yaşadıkları ortamlara kolayca uyum sağlar. Kaktüs, çöl yaşantısına uyum sağlamıştır. Gövdesi su depolar. Terleme yoluyla su kaybını en aza indirmek için yaprakları diken şeklinde gelişmiştir. Oysa suda yaşayan nilüfer çiçeğinin böyle bir önleme ihtiyacı yoktur. Geniş yaprakları, fazla suyu terleme yolu ile dışarı atar. Çam ağaçları gibi soğuk ortamlarda yaşayan bitkilerin ise iğne yaprakları vardır.
Mantarlar nemli yerlerde, ormanlarda yaşarken mikroskobik canlılar su, uygun sıcaklık, hava ve besin olan her ortamda yaşayabilir. Bu ortam su, kara ya da hava olabilir.
Toprağın içinde yaşayan solucanlar yer yüzeyinde uzun süre kalamaz Toprağın içinde yaşayan solucanlar yer yüzeyinde uzun süre kalamaz. Çünkü yaşayabilmeleri için vücut yüzeylerinin nemli olması gerekir. Toprağın içi nemli olduğu için orada bitki ve hayvan artıklarını yiyerek yaşar.
Yiyeceklerimizi buzdolabına koymayıp dışarıda bırakırsak üzerinde karıncaların biriktiğini fark ederiz. Karıncalar bu besinleri yuvalarına taşır. Karıncaların yaşam alanları toprak, kaya, taş altı ve ağaç kavukları olabilir.
Portakal ve limonlar sadece ılıman iklimlerin olduğu bölgelerde örneğin Akdeniz’de yetişir. Buna karşılık Doğu Anadolu gibi kurak ve soğuk bölgelerde yetişmez. Çay, tropikal bölgelerde ve iklim bakımından nemli olan, çok yağışlı sıcak alanlarda yaşam alanı bulabilmektedir.
Doğal Çevre Doğal çevre nedir Doğal Çevre Doğal çevre nedir ? İnsanların sürekli yaşadıkları, insanların diğer canlılarla karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları, dağlar, ovalar, çayırlar, ormanlar, göller, denizler, ırmakların bulunduğu çevreye doğal çevre denilmektedir.
Yapay Çevre İnsanlar var oldukları günden beri yaşamlarını doğal çevre ile iç içe sürdürmektedir. Yaşadıkları doğal çevreyi, amaçları doğrultusunda değiştirerek kendilerine bir yapay çevre meydana getirdiler. İnsanların, günlük yaşamlarını sürdürdükleri ev, işyeri, taşıt araçları, kamuya açık sinema, tiyatro gibi yerler yapay çevreleri meydana getirirler. İnsanları en fazla etkileyen kirlilikte kendi yapay çevrelerinde meydana gelen kirliliktir.
Doğal kaynakların yanlış kullanılması ve tahrip edilmesi sonucunda çevrede dengenin olumsuz yönde bozulması ve birtakım sorunların ortaya çıkmasına çevre kirliliği denir.
Çevre Kirliliğinin Sebepleri • Fabrika ve üretim tesislerinin bacalarından çıkan arıtılmamış gazlar ve bu tesislerin atıkları, • Verimli ürün alabilmek için yanlış ve gereğinden fazla kullanılan tarım ilaçları, • Kaza sonucu toprağa, denizlere ve diğer su kaynaklarına karışan akaryakıt ve kimyasal maddeler, • Hastane atıkları ve teknolojik atıklar, • Çevreye atılan çöpler ve plastik maddeler, • Ulaşımda ve ısınmada kullanılan kömür, petrol gibi yakıtlardan çıkan zararlı gazlar, • Parfüm ve deodorantların içerdiği gazlardır.
Doğal çevrenin bozulmasının olumsuz Etkileri İnsanların olumsuz etkileri sonucu ormanlar azalmakta, hava, su ve toprak kirlenmektedir. Meydana gelen hava, su ve toprak kirliliği, plansız kentleşme bitki örtüsünün azalmasına ve yok olmasına neden olmaktadır. Besin zincirinin ilk halkası bitkiler olduğuna göre bu durumdan önce otçul, sonra bu otçullarla beslenen hayvanlar ve insanlar zarar görür. Yeşil alan nerde?
Bir hayvanın neslinin tükenmesi doğal dengenin bozulması demektir Bir hayvanın neslinin tükenmesi doğal dengenin bozulması demektir. İnsanların olumsuz etkileri sonucu ile aşırı ve bilinçsiz avlanma bazı hayvanların sayısının azalmasına ya da neslinin tükenmesine neden olmaktadır. Geçmişte var olan ancak günümüzde yaşamayan birçok canlı vardır. Bu canlılar aşırı ve bilinçsiz avlanma sonucu yok olmuşlardır. Sadece Türkiye'de yaşayan Anadolu kaplanı artık görülmemektedir.
Yurdumuzda nesli tükenmeye yüz tutan bazı hayvanlar kelaynaklar, Akdeniz fokları, deniz kaplumbağaları, su samurları ve yaban koyunlarıdır
Hayvanların soyunun tükenmesini önlemek için hayvanların yavrulama ve kuluçka dönemlerinde avlanma yasağı konulmuştur. Böylece yavruların ölmesi engellenmekte, hayvanların çoğalması sağlanmaktadır. Hayvanların yanında bazı bitkilerin de nesli tükenmektedir. Yurdumuzda kardelen ve orkide çiçeklerinin sayısı aşırı otlatma ve aşırı kentleşme sonucu çok azalmıştır.
Çevre koruma bir ekip işidir Çevre koruma bir ekip işidir. Bu nedenle okulumuzu ve çevresini temizlemek ve daha güzel hale getirmek için kurduğumuz çevre kulübü gibi ülkemizde de birçok gönüllü çevre kuruluşu faaliyet göstermektedir. Çevre ve Orman Bakanlığı ile belediyelerin çalışmalarının yanı sıra gönüllü kuruluşların faaliyetleri sayesinde ülkemizde birçok çevre sorunu kamuoyuna duyurulmakta, toplumun dikkati çekilmekte ve gönüllü katılımcıların çalışmaları ile bu sorunlara çözüm üretilmektedir.
Çevre Kirliliğine Karşı Alınacak Önlemler • İnsanlara çevre bilinci kazandırmak, • Sanayi kuruluşlarına ve kanalizasyon şebekelerine arıtma tesisi kurarak atık suları arıtmak, • Kağıt, cam, plastik, pil gibi geri donuşumu olan çöpleri geri donuşum kutularına atmak, • Ev ve fabrika bacaları ile araba egzozlarından çıkan gazlar için filtre kullanmak, • Doğal bitki örtüsünü korumak ve yeni yeşil alanlar oluşturmak, • Tıbbi atıkları toprağa ve suya karışmayacak şekilde yok etmek, • Enerji elde etmek için katı ve sıvı yakıtlar yerine güneş, rüzgar vb. kaynaklar kullanmaktır.
ATATÜRK'ÜN DOĞA SEVGİSİ Atatürk bir doğa aşığıydı. Hayvanları ve bitkileri çok severdi. Yolun kenarındaki bir iğde ağacının kesildiğini öğrendiğinde "Bunun başka bir yolu yok muydu?" diyerek ağlamıştır. Atatürk, ağaçların ve ormanın dünyadaki yaşam için çok önemli olduğunu biliyordu. Bu nedenle çorak bir kent görünümünde olan Ankara'nın yeşillendirilmesi, ağaçlandırılması için çok çalışmıştır. Atatürk Orman Çiftliği bu çalışmanın en güzel örneğidir.
Bunları biliyor muyuz? Bir ton atık kâğıdın yeniden işlenmesi ile yaklaşık 16 çam ağacının kesilmekten kurtulduğu, Bir ton atık kâğıdın yeniden işlenmesi ile yaklaşık 100 L petrol tasarrufu sağlandığı, Bir kayın ağacının, 72 kişinin 1 günlük oksijen ihtiyacını karşıladığı, Ülkemizde yılda yaklaşık 1 milyon kâğıtla gereksiz yazışma yapıldığı