Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE EKOLOJİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE EKOLOJİ"— Sunum transkripti:

1 İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE EKOLOJİ
(12. Hafta) 17-18 Aralık 2015 Arş. Gör. N. Seval Bayram

2 Tanımlar Ekoloji; canlı varlıklar ile çevreleri arasındaki ilişkileri inceleyen bilim dalıdır. Ekoloji; doğayı en iyi tanıyan, doğanın geleceğini görebilen bir bilimdir. İnsan faaliyetleri zamanla yerkürede silinmez izler açmış; insan, doğanın diğer tüm türlerinin üstünde egemenlik kurmuştur. Ancak bu egemenlik biçimi ekolojik bulgular karşısında tartışmalıdır. İnsanın yaşam ortamını yok etmesi uzak bir olasılık değildir. Bu nedenle ekoloji geleceğin bilimidir. Büyük bir olasılıkla insanın yerküre üzerinde varlığını sürdürebilmesi ekolojiye bağlıdır.

3 Ekolojik olmak aslında doğayla uyumlu yani ‘ekonomik’ olmaktır
Ekolojik olmak aslında doğayla uyumlu yani ‘ekonomik’ olmaktır. Dolayısıyla ‘daha az enerji harcamaktır. Gerçek ekonomi, yaşam döngüsüne uyumlu ve bu anlamda sürdürülebilir yani katılımcı olmakla, çevresel ilişkiyi dengede tutmakla, yani ‘ekolojik’ olmakla ölçülmelidir

4 Sürdürülebilirlik ‘sağlıklı bir varoluş için sistemin her bir parçasının ihtiyaç olan şeylerin aralıksız akışını sağlamakta sistemin yeterliliği’ anlamında 1970’lerin başlarından beri kullanılan ekolojik bir terimdir. Bu anlamda; Sürdürülebilirlik daimi olma yeteneği olarak adlandırılabilir. Ekoloji bilimindeki anlamı ise biyolojik sistemlerin çeşitliliğinin ve üretkenliğinin devamlılığının sağlanmasıdır.

5 Günümüz dünyasında yoğun olarak yaşanan çevre sorunları ve bu sorunlara yönelik çözüm arayışları insanların ve yaşamın devamını sağlayabilmek amacıyla sürekli gündemde bulunmaktadır. Bugünkü yaşam çevremiz planlama yaklaşımlarımız sorgulanmakta, daha kaliteli, sağlıklı yaşanabilen ve gelecek kuşakların da gereksinimlerini karşılayabilmelerine olanak tanıyacak çevrelerin ölçütleri tartışılmaktadır. Bunların sonucunda da eko-mimari, ekolojik tasarım, çevreye duyarlı mimarlık, ekolojik yapı, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir mimari kavramları ortaya çıkmıştır

6 Yapay çevrenin doğa ile etkileşimi temelde insan ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik bir amaç ile başlar. Bu anlamda mevcut mimarlık pratiğinin doğal hayatı olumsuz yönde etkileyen çevre sorunlarının önemli bir kaynağı olduğu ve bu anlamda sorgulanması gerektiği açıktır. Bugün dünya genelinde; Enerjinin %50 si, Hammadde kullanımının %40’ı Ozona zararlı kimyasalların kullanılmasının %50 si Tarıma uygun arazi kaybının %50’si Kullanma suyunun %50 si yapılara ilişkin faaliyetlerde kullanılmaktadır

7 Türkiye‟de özellikle 1950‟lerden sonra, sanayileşme, şehirleşme, gelir seviyesinin yükselmesi ve hızlı nüfus artışına paralel olarak gelişen enerji tüketimi, yerli kaynak üretimi ile karşılanamayacak boyutlara ulaşmıştır. Sonrasında petrol ve petrol ürünleri ithalatı ile oluşan enerji açığı en ucuz ve acil olarak karşılanmıştır.1973 yılında yaşanan petrol krizleri sonucunda, enerji kısıtlamalarına gidilmiş ve yerli kaynak üretimine hız verilmiştir. Hidrolik enerji ve yeni santrallerin kurulması, ısınmada linyit kullanımının artması bu politikanın doğal sonucu olmuştur.

8 “Türkiye jeotermal, güneş, rüzgar ve biyokütle gibi temiz ve yenilenebilir enerji kaynakları açısından çok iyi bir konumda olmasına rağmen bu potansiyelin üretime kazandırılması yönündeki çalışmalara henüz gereken önem verilmemiştir.”

9 Enerji Kaynakları Enerji kaynakları, herhangi bir yolla enerji üretilmesini sağlayan kaynaklardır. Dünya üzerindeki enerji kaynakları, klasik ve alternatif kaynaklar olmak üzere ikiye ayrılabilir.

10 Yenilenemeyen (Klasik) Kaynaklar
Karbon bazlı olarak adlandırabilecek kaynaklardır. Petrol, kömür, ve doğalgaz en temel enerji kaynaklarıdır. Bunlar, meydana gelişleri itibarıyla yenilenmeleri çok uzun bir süre aldığından, yenilenmeyen kaynaklar olarak da adlandırılırlar.

11 Yenilenebilir(Alternatif) Enerji Kaynakları
Klasik enerji kaynaklarına alternatif olarak sunulan kaynaklardır. Güneş, rüzgar, hidrojen, hidroelektrik ve jeotermal, biyokütle (bitki ve hayvan atıkları) kaynaklar buna örnektir. Doğada sürekli var olan faktörlere dayalı olan bu kaynakların en önemli özelliği ise yenilenebilir olmaları ve doğaya zarar vermemeleridir.

12

13 Geleneksel biyokütle (bitki ve hayvan atıkları)
Geleneksel biyokütle (bitki ve hayvan atıkları). Biyokütle enerjisi, organik maddelerden enerji kaynağı olarak yararlanılmasıdır. Bilinen bitki yakma ve hayvan atıklarından yararlanma yöntemleri geleneksel biyokütle olarak adlandırılır. Bu enerji kaynağı türü, geri kalmış toplumlarda en fazla yararlanılan enerji türüdür. Öte yandan, modern yöntemlerde bitkilerden biyodizel, biyoetanol elde etme gibi yeni uygulamalar ise, modern biyokütle olarak adlandırılmakta ve yenilenebilir enerji kaynağı türleri arasında yer almaktadır.

14 Güneş. Güneş enerjisi de hidrojen gibi yenilenebilir kaynaklardan bir tanesidir. Güneş enerjisini toplayıp ısı ve elektriğe dönüştürebilen güneş kolektörleri güneş enerjisinin kullanımındaki aracı elemandır. Genelde, evlerin çatılarına yerleştirilen bu kolektörlerin yanında bir de su deposu bulunur. Depoda bulunan su ısıtılarak, ya evin sıcak su ihtiyacı karşılanır ya da sıcak su, evin ısıtma tesisatına verilerek ısınma ihtiyacı giderilmiş olur.

15 Rüzgar. Alternatif enerji kaynakları içersinde en az hidrojen enerjisi kadar faydalı olabilecek bir enerji kaynağı da rüzgardır. Temiz, bol, yenilenebilir olmasının yanısıra hemen hemen tüm dünya genelinde faydalanma imkanı olan bir kaynaktır. Rüzgar türbini adı verilen çok büyük pervaneli, yüksek kuleler aracılığıyla rüzgar enerjisi elektriğe dönüştürülür. Az sayıda, büyük enerji üretim merkezleri kurmak yerine, ülke geneline küçük üniteler halinde yayılmış rüzgar türbinleri kurmak çok daha avantajlıdır. Rüzgar, elektrik üretiminin yanısıra hidrojen üretiminde de söz sahibi olabilir. Rüzgardan elde edilecek elektrikle suyun elektroliz edilmesi sonucunda; su, oksijen ve hidrojen elementlerine ayrılarak çok ucuz bir yolla hidrojen elde edilmiş olacaktır.

16 Jeotermal enerji. Jeotermal enerji, yeryüzünün kabuğunda bulunan ısıdır. Bu enerjiden, yer yüzeyine çıkan sıcak sular aracılığıyla yararlanılır. En eski çağlardan bu yana kullanılan kaplıcalar jeotermal enerjinin ilk kullanım alanlarıdır. Jeotermal enerjiden, kaynağın sıcaklığına bağlı olarak ısıtma uygulamalarında kullanılabilir ya da elektrik üretiminde yararlanılır. Elektrik enerjisi üretimi amaçlı santrallar 20. yüzyılın başlarından itibaren kurulmaya başlanmıştır.

17 Dalga enerjileri. Okyanus veya denizler gibi büyük su kütlelerinde meydana gelen dalgaların enerjisinden yararlanabilmektir. Yenilenebilir enerji formlarından bir tanesidir.

18 Gel-git ve akıntı enerjileri
Gel-git ve akıntı enerjileri. Gel-git veya okyanus akıntısı nedeniyle yer değiştiren su kütlelerinin sahip olduğu kinetik veya potansiyel enerjinin elektrik enerjisine dönüştürülmesidir. Gel-git enerjisini elektriğe dönüştürmek için yaygın olarak, uygun bulunan koyların ağzının bir barajla kapatılarak, gelen suyun tutulması, çekilme sonrasında da yükseklik farkından yararlanılarak türbinler aracılığı ile elektrik üretilmesi hedeflenir.

19 Hidrojen. Hidrojen birincil enerji kaynaklarından üretilen bir yakıt olup temiz bir enerji kaynağı olarak kullanılabilecek önemli bir elementtir. Fakat dünyada tek başına bulunmadığından önce üretilmesi gerekir. Halihazırda çok pahalı olan bu üretim, su ve doğalgaz gibi elementlerdeki hidrojenin ayrıştırılmasıyla yapılır. Bu şekilde elde edilen hidrojen pillerine yakıt hücresi adı verilmektedir. Şu anda bazı otomobiller hem benzin, hem de hidrojenin kullanıldığı hibrid (melez) yakıt yöntemiyle çalışmaktadır. Böylece açığa çıkan kirli havanın miktarı %30–40 oranında azaltılabilmektedir.

20 Enerjinin Etkin Kullanım Yönteminin Mimariye Yansıması
1973’lerde yaşanan enerji krizi, özellikle enerji açısından dışarıya bağımlı olan Avrupa ülkelerinde, enerji korunumunu ve enerji etkinliğini ön plana çıkartmıştır. Bu durum, çeşitli bilim adamları ve araştırmacıların mevcut enerji tüketimini azaltmayı amaçlayan yöntemler ve kendisini yenileyebilen, çevreyi kirletmeyen, doğada kendiliğinden varolan alternatif enerji kaynaklarının değerlendirilmesini ve yaygınlaştırılmasını sağlaması yolunda yaptıkları araştırmaların birden patlamasına neden olmuştur. Bu gelişmelerin desteklediği bir tasarım anlayışı olarak “Enerji Etkin Tasarım Yaklaşımları” geliştirilmiştir.

21 Enerji etkin mimari kavramı; sonlu enerji kaynaklarına olan bağlılığın azaltılması için çevresel kaynaklardan en fazla yararlanan ve sonlu enerji kaynaklarının en fazla verim alınacak şekilde kullanılarak tasarım yapılması sonucunda geleneksel fosil yakıtlara bağımlılığın azaltılmasını amaçlayan bir kuramdır.

22

23 Yüzyıllar boyunca dünyanın her yerinde, iklimin mimarlar ve mimarlık üzerinde baskın bir etken olduğunu görmekteyiz. Geleneksel konut yapımında yapıların biçimi çevresel gereksinimlerden oldukça etkilenmiştir. Yerleşik yapı düzenine geçmemiş göçebe toplulukların çadırlarını örten kilimlerde, değişen iklim koşullarına göre dış örtünün biçim değiştirebildiği bir yapı göze çarpmaktadır.

24 Göçebe Türk ve Moğolların ev olarak kullandıkları sökülüp taşınabilir geleneksel çadıra Yurt denilir. Yurtların iç iskeletleri ahşap; dış kaplamaları ise genellikle keçe kaplamadır. Keçe, fazla bakım gerektirmeyen, sıcağı, soğuğu ve suyu geçirmeyen mükemmel bir yapıya sahiptir. Silindirik duvara ve kubbe şeklindeki çatıya döşenen keçe kaplamalar kuşaklarla sabitlenir. İklime bağlı olarak kullanılan yapı malzemelerinde değişkenlik görülebilir. Örneğin Kazakistan’daki soğuk iklimin etkisindeki bir bölgede kullanılan yurtlar kesinlikle keçe kaplama olurken; Türkmenistan’ın sıcak çöllerinde dış kaplama olarak hasır tercih edilmektedir.

25 Özel konutlar için tasarımımızın doğru olması için tasarıma başlarken yapıldıkları ülke ve iklim koşullarını gözetmemiz gerekir. Belli bir konut biçemi Mısır için uygun görünürken bir diğeri İspanya Pontus, Roma veya başka yöreler ve iklimler için geçerlidir. Bunun nedeni dünyanın bir bölümünün güneşi direkt yörüngesinde olması, diğer bir bölümünün bunun dışında, geri kalanının ise bunların ikisi arasında bir yerde oluşudur.

26

27

28 Ancak günümüzde üretilen mimarlıkta böyle karakteristikleri gözlemlemek zordur. İklimsel gereksinimlere dikkat etmeden, her yerde benzer mimarlık üretilmektedir. Ünlü mimarlık tarihçisi Sigfried Giedion “Space, Time and Architecture” adlı eserinde yirminci yüzyılın yeni mimarlığının kökenlerinin on sekizinci yüzyılda yer alan endüstrileşme ve demir üretimine bağlı olduğunu savunmaktadır. Yeni yapım malzemeleri, strüktür ve yapım sistemlerinin gelişimi, gerek büyük mühendislik eserleri olarak görünür olsunlar, gerekse küçük yapılarda gizli saklı olsunlar on dokuzuncu yüzyıldan itibaren geleneksel yapım yöntemlerinin yerini almıştır.

29

30 Çevre Dostu Ekolojik Yapılar İçin Tasarım Kriterleri
Yaşam döngüsü boyunca çevresel etkileri az olan yapılara “çevre dostu, ekolojik, yeşil ve sürdürülebilir gibi “ adlar verilmektedir. Yapıların bu özelliklere sahip olması için, daha tasarımın başında ve süresince bazı kararların alınması ve daha sonra da bunların uygulanması gerekmektedir.

31 Sürdürülebilir mimarlık kavramının öncesinde kullanılan “güneş mimarisi” ya da “yeşil mimarlık” kavramları güneş enerjisinden yararlanarak, doğal kaynakların ve fosil yakıt tüketiminin azalmasına yönelik tasarım yaklaşımını ifade etmektedir. Ancak sürdürülebilir mimarlık sadece güneş enerjisinden ve coğrafi verilerden yararlanmak olmayıp, ekolojik sistemler üzerindeki etkilerin azaltılması, enerji, malzeme ve su kaynaklarının etkin kullanımı, yaşam döngüsü tasarımı, atıkların geri kazanılması, insanların fiziksel ve ruhsal sağlıkları ile konforlarının korunması da bu konunun kapsamına girmektedir. Bunların yanı sıra binaların kentsel alan içinde konumu ve altyapı sistemlerine etkisi de sürdürülebilirlik açısından önem taşımaktadır.”

32 Tasarımcıların görevlerinden biri ve belki de en önemlisi, çevreye en az zararı veren ve fakat aynı zamanda da insan gereksinimlerine de en uygun yanıtı yakalayan tasarımı yapabilmektir. Tasarımcıların işlerinde çevre etkilerini dikkate almaları düşüncesi yeni değildir. İnsanın kendine barınak yapmaya başlamasından bu yana, bu ilişki kısmen bilinçli kısmen zorunlu, kısmen de kendiliğinden oluyordu. Ne var ki bu ilişkinin, tasarım süreci, üretim, kullanım, geri dönüş vb. aşamalarında dikkate alınması ya da sistematize edilmesi oldukça yeni sayılabilir.

33 Yapıların basit plan tipli, küçük ölçekli, kompakt biçimde tasarlanmaları
Yapılar enerji korunumu açısından sıcak günlerde en az ısı kazancı, soğuk günlerde ise en fazla ısı kazancı sağlayacak şekilde biçimlendirilmelidir. Kare, dikdörtgen gibi plan tipleri yapı dış kabuğunun yüzeyinin azalmasını sağlamakta, bu da dış kabuk yoluyla ısı kayıp ve kazançlarını en az seviyeye indirmektedir.

34 Kaynak korunumu için, iç mekânlar verimli kullanılarak mümkün olduğu kadar küçük, ancak kullanıcı ihtiyaçlarını karşılayabilecek büyüklükte tasarlanmalı, yapıların daha küçük ölçülerde kalması sağlanmalıdır. Bu da yapımda daha az malzeme kullanılması yoluyla kaynak korunumu sağladığı gibi, kullanım aşamasında da gerekli konfor koşullarının daha küçük hacimlerde, daha az enerjiyle, daha kolay elde edilmesini sağlayacaktır.

35 Uygun hacim organizasyonu
Tasarımlarda hacim organizasyonlarının doğru şekilde yapılması o yapıya önemli ekolojik özellikler katmaktadır. Örneğin; bina tasarımında, ısınma gereksinimi çok olan alanlarla dış ortam arasına ısınma gereksinimi az olan tampon olabilecek mekânlar (depolar, ıslak hacimler vb.) getirilerek ısı kayıpları azaltılabilir. Farklı ısıl değerlere sahip mekânlar ısıl konfor ve enerji korunumu için gruplandırılabilir. Isıtma ihtiyacının fazla olduğu mekânlar, binanın güney, güneydoğu ve güneybatı yönlere, banyo, wc, kiler, hol gibi hacimler ise, ısıl tampon bölgeler oluşturacak şekilde kuzeyli yönlere yerleştirilmesi, mekânların etkili bir doğal havalandırma için karşılıklı yer almaları gibi çözümler yapıların ısıtma, soğutma / havalandırma enerji yüklerini azaltarak enerji etkinliği gibi önemli bir özellik sağlamaktadır.

36 Isısal performansı yüksek yapı kabuğu tasarımı
Duvar, döşeme, pencere, kapı gibi elemanlardan oluşan yapı kabuğu, binayı dış ortamdan ayıran ve ısı enerjisinin geçişine izin veren bileşenlerdir. Yapı kabuğunun ısısal performans özellikleri burada kullanılan yapı malzemelerinin özelliklerine bağlı olarak oluşmaktadır. Bu nedenle binanın yer alacağı iklim bölgesi ve bölgede bulunan yerel malzeme göz önüne bulundurularak en uygun malzeme seçilmelidir. Isısal performansı yüksek yapı kabuğuna sahip yapılar, enerjiyi büyük oranda koruyan ve bu nedenle de enerji etkin sayılan yapılardır.

37 Yapının en uygun şekilde yönlendirilmesi
Yapılar en uygun şekilde yönlendirilerek güneşten ısıtma, hâkim rüzgârdan da soğutma ve havalandırma amaçlı yararlanmak mümkündür. Bu şekilde konfor koşulları büyük oranda doğal yollarla sağlanmış ve ek enerji kullanımı azaltılmış olacaktır. Yönlendirmede temel ilke, güneş kazancının kışın en yüksek, yazın ise en düşük düzeyde olmasını sağlamaktır.

38 Uygun arazi parçası eğimi ve yönünün seçilmesi
Eski yerleşim alanları incelediğinde, bugünkü düz alanların aksine, genellikle yamaçların seçildiği görülmektedir. Çünkü kış aylarında soğuk hava kütlesi, yaz aylarında da sıcak hava kütlesi çukur ve düz alanlarda toplanmaktadır. Yamaçlar yerleşmeler için daha uygun koşullara sahip olmakta, buradaki rüzgârlar nedeniyle yaşam alanlarında sürekli bir hava akımı sağlanabilmektedir. Bu ise yapı içi soğutma ve havalandırma için enerji yükünü azaltan ekolojik bir yaklaşım olmaktadır

39

40 Enerji etkin arazi kullanımı
Yapının inşa edileceği arazide bulunan doğal malzemelerin ve önceden var olan yapıların kullanılması kaynak ve enerji korunumu bakımından büyük yararlar sağlamaktadır. Arazi üzerinde toplu taşımacılığı destekleyen yaya koridorları ile bisiklet yollarını kapsayan tasarımlar, kullanıcıların işyeri veya alışveriş yerlerine yürüyerek gidebileceği ortak kullanıma izin veren tasarımlar ekolojik çözümler olabilir.

41 Enerji etkin peyzaj tasarımı
Doğru ve bilinçli bir peyzaj tasarımı ile yaz ve kış mevsimleri süresince ısıtma ve soğutma enerji yükünü % 30 oranında azaltmak mümkün olmaktadır. Bunun için özellikle ağaçların doğru kullanımı ile önemli katkılar sağlanabilmektedir. Ağaçlar bir tente gibi gölge sağlayarak soğutma maliyetini azaltıp konforu artırabilirler Dış ortamın yer kaplaması ve çimler de buhar taşınımı yolu ile soğutma etkisine sahiptir.

42

43 Su etkin tasarım Yapı içinde düşük tüketimli tesisat ve araçların kullanımı Yağmur sularının toplanarak kullanılması Atık suların dönüştürülerek yeniden kullanılması

44

45 Diğer Kriterler Yerel malzeme kullanılması
Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması Geri kazanılabilir malzemelerin kullanılması Dayanıklı yapı ürünlerinin ve malzemelerinin kullanılması Geri kazanılmış yapı malzemelerinin ve bileşenlerinin yeniden kullanılması

46 DİYARBAKIR GÜNEŞ EVİ

47 Diyarbakır’da AB Projesi kapsamında Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde Dicle Üniversitesi ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ile yapılan “Diyarbakır Güneş Evi Eğitim ve Uygulama Parkı” Türkiye’nin enerji mimarlığı ilkelerine göre yapılmış ilk yapısıdır.

48 Toprakaltı Enerjisi Güneş evinde toprakaltı enerjisinden yararlanılmıştır. Bu amaçla evin arka bahçesinde toprağın 3 m altına döşenen borularda dolaştırılan su aracılığıyla buradaki ısıl enerji eve taşınmaktadır. Evin zeminkat döşemesinde, tavanlarda ve asma kat tavan altında döşenen özel yeşil borularda dolaştırılan bu su ile bina hacminin ısıtılmasında toprakaltı enerjisi kullanılmaktadır.

49 Sera Bahçesi Evin güney cephesinde eklenene sera bölümünde evin ihtiyacı olan sebzeler yetiştirilmektedir. Ayrıca güneşin kışın hemen ısıttığı bu bölümde altta bırakılan menfezlerden seraya giren hava güneşin etkisiyle ısınıp yükselerek üstteki menfezden evin içine girmekte ve mekanın ısınmasını sağlamaktadır. Yaz aylarında ise kuzey cephesindeki menfezler açılırsa bu defa baca etkisiyle sürüklenen hava, kuzey cephesindeki yer altı kanallarından alınan serin havayı içeri çekecek ve mekan serinleyecektir. Yaz aylarında kışın yaprağını döken sarmaşık ve ağaçlarla bu bölümün gölgede kalması sağlanacaktır.

50

51 Venturi Bacası ve Rüzgar Kepçesi
Esen rüzgar ağzı daraltılmış bir huni benzeri bir düzenekten geçerken hızlanır. Bu esintinin düşey yöndeki kanal ile iç mekana temiz ve serin hava olarak girmesi sağlanır. İç mekanda yükselip ısınan kirli hava ise yine ağzı daraltılmış bir düzenekten dışarı atılması sağlanır.

52

53 İzolasyon Duvar ve tavanlarda hiçbir sağlık endişesi içermeyen, selüloz ve bor bileşiği hamurundan üretilen izolasyon malzemesi kullanılmıştır. Farklı sonuçları gözlemlemek amacı ile yapının bir bölümünde ise geleneksel Anadolu evlerinin çatı çözümü olan kil ve kamış kullanılmıştır.

54 Şömine Güneş evinde, ısınma aracı olarak çok az bir yakıtla iç mekan ısısının 25 dereceye kolaylıkla ulaşmasını sağlayan döküm gövdeli akıllı şömine kullanılmaktadır.

55 Fotovoltaikler Yapının güneye bakan çatılarında her biri 162 wat’lık toplam 3.88kW güce ulaşan 24 adet güneş gözesi (fotovoltaik panel) kullanılmıştır. Bu düzenek invertör, regülatör ve depolama amaçlı kullanılan özel aküler ile elektrik ihtiyacını sürekli karşılamaktadır. Günümüzde bazı ülkelerde çift saat uygulamasıyla üretilen fazla enerjinin şebekeye transferi sağlanmaktadır. Bu uygulamanın ülkemizde başlanmasıyla yapılar artı enerjili hale gelecektir.

56 Güneş Kollektörleri Çatıda sıcak su ihtiyacını karşılamak üzere iki adet güneş kollektörü ve zemin katta özel sıcak su deposu vardır. Ülkemizde yılda 3300 saat ile güneşlenme şampiyonu olan Diyarbakır’ın güneşli kış günlerinde elde edilen ve depolanan sıcak su, geceleri döşeme altındaki borular vasıtasıyla iç mekanın ısıtılmasına da katkıda bulunacaktır.

57 Yağmur Suyu Çatıdan alınıp borularla kuzey cephesindeki su deposuna yönlendirilen yağmur suyu yeraltında saklanmaktadır. Evsel atık arıtmasından elde edilen suyun karbon filtreden geçirilmesi sonucu ikisi birlikte bahçe sulamasında kullanılmaktadır. Bu suyun temizlik suyu olarak rezervuarda kullanılması da mümkündür.

58 Ahşap Taşıyıcı Sistem Dünyadaki yegane geri dönüşümlü yapı malzemesi olan ahşap, Güneş Evi’nin taşıyıcı sistemini oluşturmuştur. Böylece evin deprem riski ortadan kaldırılmıştır. Ahşap betona göre 16 kat izolasyon değerine sahiptir.


"İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE EKOLOJİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları