Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sosyal politika bir anlamda, ilkça ğ lardan beri olagelmiş ve temelinde insanın simgeledi ğ i emek gücünün korunmasına dönük yeni bir oluşumun adıdır.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Sosyal politika bir anlamda, ilkça ğ lardan beri olagelmiş ve temelinde insanın simgeledi ğ i emek gücünün korunmasına dönük yeni bir oluşumun adıdır."— Sunum transkripti:

1

2 Sosyal politika bir anlamda, ilkça ğ lardan beri olagelmiş ve temelinde insanın simgeledi ğ i emek gücünün korunmasına dönük yeni bir oluşumun adıdır. Toplumların ekonomik ve sosyal yapılarına ba ğ lı olarak insanlar ve sınıflar arasındaki ilişkileri, oluşumları inceler. Sosyal politika, hem kavram hem içeri ğ i konusunda üzerinde uzlaşıya varılamayan ve en çok tartışılan konulardan biridir. Kavram Kıta Avrupa’sında ‘sosyal politika’ (social policy) Kuzey Amerika literatüründe ise daha çok ‘sosyal refah politikası’ (social welfare policy) olarak kullanılmıştır.

3 Sosyal Hizmet; bireylerin, ailelerin ve toplumların yaşadıkları çevre koşullarında, kontrolleri dışında gelişen sorunların önlenmesi ve çözümlenmesini, maddi olan ve maddi olmayan ihtiyaçların karşılanmasını, sosyal refahın ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesini hedefleyen, mücadeleye dayalı dinamik bir kavram olarak tanımlanır. Sosyal politika, sosyal refah hizmetleri çerçevesinde ele alındı ğ ında medeniyetin başlangıcından bu yana var oldu ğ u anlaşılmaktadır. Çünkü yetimler, körler, özürlüler yoksullar,hastalar gibi kendine bakamayan ihtiyaçlarını gideremeyen bireylerin, ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli yöntemler geliştirilmesi, bütün toplumların karşılaştı ğ ı en önemli problemlerden biri olmuştur.

4 Sosyal devlet ve sosyal politika kavramlarına dahil edilen di ğ er kavramlar içinde en tartışmalı alan ise sosyal yardım ve hizmetler alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun nedeni sosyal yardımın modern öncesi dönemde de toplumsal bir rolünün olmasından ve kökenlerinin daha eskiye uzanmasından kaynaklanmaktadır.

5 Türkiye’de sosyal politika 1920’lerin başında ilk adımlarını atmış ve Cumhuriyet ile gelişerek ve ileri-geri durumlar geçirerek devam etmiştir. Ülkemizin sosyal politika tarihinin temelinde, sürekli savaşlarla sınırları de ğ işen, teokratik ve despotik bir yönetim anlayışını benimseyen Osmanlı İ mparatorlu ğ u’nun varlı ğ ı yadsınamaz. Yeni kıtaların bulunuşu, kapitalizmin ve ticaretin gelişmesi Osmanlı İ mparatorlu ğ unu uluslararası ticaret alanından uzaklaştırdı. Liberalizmin bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler felsefesi Osmanlı ekonomisini her alanda çökertti. Ülkenin başlıca kaynakları yabancıların eline geçti.

6 Osmanlı İ mparatorlu ğ u neden yıkıldı sorusunun cevabı tek kelimeyle açıklanacak olursa: ‘SANAY İ LEŞEMED İ.’ Osmanlı İ mparatorlu ğ u’nun sanayileşememesinde 1838’de İ ngiltere ve izleyen yıllarda da öbür Avrupa ülkeleri ile imzalanan ticaret sözleşmelerinin bir dönüm noktası oldu ğ u söylenebilir. Osmanlı İ mparatorlu ğ u ileri Avrupa ekonomilerinin açık pazarı haline gelmesinin yanı sıra geleneksel sanayisini de kaybetmiştir. Çalışma yaşamında cılız da olsa sosyal yaşamı etkileyen düzenlemelere gidilmiştir.  MECELLE  N İ ZAMNAMELER(TÜZÜKLER)

7 Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı İ mparatorlu ğ u’ndan yıkılmış bir ekonomi devralmıştı. Bu sorunlu miras; ülkenin siyasi, ekonomik, sosyal açıdan bütünleşmeye entegre olamamasının en temel etkeni olmuştu. Türkiye’nin sosyal politikasının, özellikle sosyal yardım ve hizmet aya ğ ının daha birçok reforma ihtiyacı vardır. Bu durum iç ve dış olmak üzere iki etmenle açıklanabilir. İ ç etkenler, işsizlik oranının yüksekli ğ i, kayıt dışı ekonominin a ğ ırlı ğ ı, kişi başına gelir düzeyinin düşüklü ğ ü ve gelir da ğ ılımındaki eşitsizlik; dış etkenler ise AB’nin konuya ilişkin reform istekleridir.

8 Avrupa Birli ğ i’nin 1999 yılının Aralık ayında gerçekleştirdi ğ i Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin aday ülke statüsü kazanmasından bu yana geçen yaklaşık 10 yıldır Türkiye’nin AB’ye uyum süreci devam etmektedir. Avrupa Birli ğ i, Türkiye’yi her alanda etkileyen en önemli dış unsurlardan biridir. Söz konusu bu etki kuşkusuz Türkiye’nin sosyal politikası için de geçerlidir. Sosyal politika alanında yapılan güncel araştırmalarda genel kabul gören sosyal devlet modelleri literatüründe bugün Türkiye’nin de içinde de ğ erlendirildi ğ i model “Güney Avrupa Sosyal Devlet Modeli”dir

9 Bu belirlemenin temel gerekçesini, Türkiye ile Güney Avrupa ülkeleri arasında istihdam yapısı, formel sosyal politika kurumları ve enformel sosyal dayanışma yaklaşımları arasındaki benzerlikler oluşturmaktadır. Güney Avrupa refah sistemine sahip ülkelerdeki sosyal yardım ve hizmet uygulamaları genel olarak şu özelliklere sahiptir (Gough, 2006: 240-245): Ulusal gelir güvencesi a ğ ı yoktur: Ulusal gelir güvencesi a ğ ı yoktur: Sosyal refah kanununun kodifikasyonu ve kanuna ba ğ lı, asgari yaşam seviyesini tanımlamaya yönelik, üzerinde uzlaşılmış standartlar mevcut de ğ ildir. Gruba-özgü ulusal yardım programlarının varlı ğ ı: Yaşlı ve özürlüler için ulusal sosyal sigorta sistemine ba ğ lı emeklilik destekleri mevcuttur. Ço ğ unda, yetimler ya da korunmaya muhtaç çocuklar için ihtiyaç tespi-tine dayalı olmayan programlar vardır. Di ğ er kategorik yardımlar tüm bölgede çeşitlilik göstermektedir. Koordinasyon eksikli ğ i ve parçalılık: Farklı programlar, farklı devlet bakanlıkları ya da kurumlar tarafından yönetildi ğ i için parçalı ve koordi-nasyondan yoksun uygulamalar vardır. Ademimerkeziyetçi ve düzensiz temel programlar: Genel yardım prog-ramları bölgesel ya da yereldir; yerel yetkililer geniş bir takdir hakkına sahiptir. İ kamete dayalı yardım şartı: Yardım programlarında ülke topraklarında belli süre içinde ikamet koşulları aranır. Sosyal yardımın sosyal güvenlik içinde az yer tutması: Sosyal yardım alan hanelerdeki kişilerin sayısı tüm ülkelerde düşüktür. Düşük yardım miktarları: Yardım miktarları, Avrupa ortalamasının ol-dukça altındadır. Yaygın Yoksulluk: Yoksulluk oranları di ğ er tüm üye ülkelerdekinden daha yüksektir.

10 16. yy’dan itibaren önce İ ngiltere’de daha sonra ise Kıta Avrupası’nda ortaya çıkan feodal toplum düzeninden kapitalist topluma geçiş ve bu de ğ işimin ekonomik, siyasi ve toplumsal yansımaları günümüze kadar devam eden bir de ğ işim silsilesini de beraberinde getirmiştir. Ekonomik yapının kökten dönüşümü, özellikle 18.yy’dan itibaren siyasi ve toplumsal gelişmenin hızlanmasına yol açarken, “modernleşme” süreci denilen ve liberal anlayışın, bireysel hakların ön plana çıkması, evrensel hümanist de ğ erlerin yaygınlaşması, sonrasında ise ulus devletlerin oluşması ve siyasi alanda devletin dışında başka aktörlerin de devreye girmesi ile geleneksel kurumların yerini modern kurumlara bırakması vb. birçok gelişmeyi içeren tarihsel bir döneme girilmiştir. Bu aşamada, refah devleti yaşanan bu de ğ işimin son halkalarından birini oluşturmaktadır.

11 Sosyal yardımın sistematik olarak ilk kez düzenlendi ğ i ülke İ ngiltere’dir. 18. yüzyıldan başlayarak bir dizi yoksulluk yasaları (poor laws) bu yardımı düzenlemiş ve örgütlemiştir. Ancak, modern refah devleti yolunu açan sosyal politikanın ilk ö ğ eleri Almanya’da ortaya çıkmıştır. Sosyal politika alanında ilk uluslararası kongre ise 1890 yılında Berlin’de toplanmıştır. Ancak bu alandaki en önemli gelişme kuşkusuz I. Dünya Savaşı sonrası kurulan Milletler Cemiyeti içerisinde yer alan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) kurulması olmuştur.

12 Ancak, I. Dünya Savaşı sırasında yaşanan büyük yıkım ve Avrupalı devletlerin ekonomik ve sosyal sorunlarının büyümesi, 1929 yılında tüm dünyada yaşanan ekonomik krizle birlikte liberal politikaların sorgulanmasına ve sos-yal devletin etkinli ğ ini artırmasına zemin hazırlamıştır. Avrupa’nın krizden on yıl sonra içine sürüklendi ğ i büyük savaş bölgeye büyük bir yoksulluk, işsizlik ve gerileme getirmiştir. Bu büyük sosyal sorunların üstesinden gelinmesi amacıyla savaş henüz sona ermeden çeşitli sosyal politika uygulamaları gündeme gelmeye başlamış ve Keynesyen politikanın sosyal güvenlik anlayışı ile harmanlanması sonucu bugün anladı ğ ımız anlamda sosyal refah devleti do ğ muştur. Bu ba ğ lamda, en temel kaynak İ ngiliz politikacı Beveridge’in hazırladı ğ ı rapor olarak gösterilmektedir.

13 Bu dönemde ortaya çıkan Avrupa sosyal refah devletlerinin öncelikle hedefledi ğ i konular arasında; Belirli bir sosyal güvenlik düzeyi, Sa ğ lık ve refah hizmetlerinden serbestçe yararlanma olana ğ ı, Belirli bir yaşa kadar e ğ itim olana ğ ı, Asgari bir gelir düzeyi, Konut yardımları olmuş ve bunları önemli ölçüde gerçekleştirmişlerdir. Yoksullu ğ un ortadan kaldırılması, Eşitsizli ğ in temelden giderilmesi, Sosyal bütünleşmenin sa ğ lanması, Toplumsal katılımın yaygınlaştırılması,

14

15 Hilafetten, Cumhuriyete; Mecelle’den, Medeni Kanuna; medreseden, üniversiteye; Osmanlıcadan,Türkçeye;teokrasiden,demokrakrasiye kadar uzanan köklü de ğ işim sürecine girmiştir.Bunların do ğ al sonucu olarak da hükümet işçi işveren ilişkilerinde ça ğ daş, demokrat ve laik düzenin gereklerine uyan düzenlemeler getirme gereksinimi duymuştur. 1920’li yılların başında do ğ maya başlayıp parlamentoda da önemli yankılar bulan sosyal politika atılımları küçümsenemeyecek boyutlar kazanmıştır. Ülkemiz bugün bir sanayi toplumunun emek-sermaye ilişkilerine hakça yönler verebilecek nitelikte yasal düzenlemelerle donatılmıştır. Bunu 1961 Anayasasının son derece ça ğ daş ve ileri görüşlü etkilerine borçludur.

16 Ülkelerde sosyal politikanın buna ba ğ lı olarak sosyal hizmet politikalarının do ğ up gelişebilmesi için bazı temel koşulların varlı ğ ı gerekir. sanayi işçi sınıfıdemokrasi Belirli bir düzeye ulaşmış sanayi, sanayi içinde yer alan bir işçi sınıfı, siyasi rejimin demokrasi nitelikli olması bütün ülkeler için sosyal yapının üçlü saç aya ğ ını oluşturmaktadır.

17 http://ec.europa.eu/eurostat Giddens, Anthony (2008), “What is the European Social Model?”, Social Europe JournaL. Talas, Cahit(1992), ‘Türkiye’nin Açıklamalı Sosyal Politika Tarihi’, Bilgi Yayınevi. Koray, Meryem ‘Avrupa Toplum Modeli’(TÜSES Yayınları,2002; İ mge Kitapevi Yayınları,2005.)

18 YASEM İ N YENLER


"Sosyal politika bir anlamda, ilkça ğ lardan beri olagelmiş ve temelinde insanın simgeledi ğ i emek gücünün korunmasına dönük yeni bir oluşumun adıdır." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları