Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

EBÛ’L HASAN HARAKANİ ( KS ) HAZRETLERİ HAZIRLAYAN SELÇUK YILMAZ.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "EBÛ’L HASAN HARAKANİ ( KS ) HAZRETLERİ HAZIRLAYAN SELÇUK YILMAZ."— Sunum transkripti:

1 EBÛ’L HASAN HARAKANİ ( KS ) HAZRETLERİ HAZIRLAYAN SELÇUK YILMAZ

2 Allah'a ve âhirete âit ilimler yâni mârifetler sâhibi büyük âlim ve velî. Künyesi Ebü'l-Hasan, ismi Ali bin Câfer'dir. Bistâm'ın bir kasabası olan Harkân'da dünyâya geldi. Ebü'l-Hasan-ı Harakânî, uzun boylu, güzel yüzlü, geniş alınlı, iri gözlü ve kumral idi. Hazret-i Ömer'e benzerdi. İnsanları Hakk'a dâvet eden, onlara doğru yolu gösterip, hakîkî saâdete kavuşturan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen büyük âlim ve velîlerin altıncısıdır. Büyük İslâm âlimi Bâyezîd-i Bistâmî'nin rûhâniyetinden istifâde ederek kemâle gelmiş, yükselmişti. Zamânının kutbu idi. 1034 (H.425) senesinde Harkân'da vefât etti. Kabri Harkân'dadır.

3 Bâyezîd-i Bistâmî, her sene bir defâ, Dıhistan'da şehidlerin kabirlerinin bulunduğu kum tepeyi ziyârete giderdi. Harkân'dan geçerken durur ve havayı koklardı. Talebeleri kendisine; "Efendim, sizin bu şekilde havayı koklamanızdaki hikmet nedir? Biz herhangi bir şeyin kokusunu duymuyoruz." diye sorduklarında, buyurdu ki; "Evet öyledir. Fakat bu kasabadan öyle birisinin kokusu geliyor ki, onun adı Ali, künyesi Ebû Hasan'dır. O, zamânın kutbu olacaktır."

4

5 Herkes, hiçbir şey bilmediğini anlayıncaya kadar hep bildiğiyle övünür, durur. Nihayet hiçbir şey bilmediğini anlayınca bilgisinden utanır ve işte o zaman marifet kemale erer. Çünkü gerçek bilgi bilmediğini bilmektir. EBÛ’L HASAN HARAKANİ HZ.

6

7 "Sulh bütün halkla, cenk ise nefisledir.“ EBÛ’L HASAN HARAKANİ HZ.

8 Ebu’l Hasan Harakani’nin tasavvufi anlayışında muazzam bir insan sevgisi hakimdir. İnsanlara hizmeti kendi varlığının gayesi olarak kabul etmiştir. “Allah’ım; Keşke ben ölseydim de, başkaları ölümü tatmasaydı” veya “Keşke bütün yaratılmışların cezasını bana çektirseydiler de, onlar cehenneme gitmeseydiler.”

9 “Nimetlerin en iyisi, çalışarak kazanılandır. Arkadaşların en iyisi Allahü Teala’yı hatırlatandır. Kalplerin en nurlusu, içinde mal sevgisi olmayandır.” EBÛ’L HASAN HARAKANİ HZ.

10 Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme'sinde bir rivâyeti şöyle nakletmektedir: Kars kalesi Osmanlılar tarafından Üçüncü Murâd Han devrinde tekrar geri alınınca, kale tâmirâtı Lala Mustafa Paşaya verilmişti. Tâmirâtın yapıldığı sırada askerlerden Hâfız Osman isimli hal sâhibi biri rüyâsında Hasan-ı Harakânî'yi gördü. Ona; "Oğlum Hâfız Osman! Uzun müddetten beri toprak altında yatmaktayım. Paşana söyle, kabrimi ayan edip açığa çıkarsın, okunacak Fâtihalardan nasîbdâr olayım." dedi. Ertesi gece Hâfız Osman aynı rüyâyı tekrar gördü. Fakat cesâret edip Paşaya söyleyemedi. Üçüncü gece de aynı rüyâyı gördü. Ebü'l-Hasan Harakânî, mütebessim çehresiyle bu defâ şöyle dedi: "Yavrum Hâfız Osman! Gördüğün rüyâlar sâdık rüyâlardır. Yalnız makâmımın nerede olduğunu, evvelki rüyâlarında söylemediğim için, seni tereddütte bıraktım. Bunun için de paşaya söylemeye cesâret edemedin. Şimdi dikkatlice dinle târif ediyorum. Yarın hemen Paşaya çık ve söyle. Kars Kale içi mahallesinde Kağızman Kapısı'na girdiğinde yirmi iki adım gün batı tarafına gidersin, son adımın altında benim tabutum bulunur. Üzerimdeki kül ve toprak yığınlarını temizledikten sonra, hâlis topraktan üç arşın eşin. Sandukam meydana çıkar. Tekrar Kars Kalesine doğru on sekiz adım götürür oradan da üç arşın derinliğinde hâlis topraktan kabrimi eşer oraya defnedersiniz. Baş ucuma bir de câmi inşâ edersiniz." Hâfız Osman gördüğü bu sâdık rüyâyı ertesi gün Paşaya büyük bir heyecanla anlattı. Paşa bu askerini kucakladıktan sonra; "Yâ evlâdım! Sen de mi bu rüyâyı gördün? Evet oğlum, bir pîrî fânî, bana da bu husûsu defâlarca rüyâda buyurdularsa da senin tafsilâtlı rüyân gibi olmadığından büyük tereddüt ve endişe içindeydim. Bihamdillah bu telaşlı endişeden beni kurtardın." dedi. Ertesi gün Lala Mustafa Paşa bir tamim yayınladı. Bütün halk ve askerî erkân, tekbir sesleriyle rüyâda târif edilen yere geldi. Kazma işi tamamlanıp tabut çıkınca, Mustafa Paşa ulemânın müsâdesiyle açtı. Tabuttan hoş bir koku yayıldı. Arkasındaki yaş hırka bile henüz çürümemişti ve savaş sırasında yaralanan sağ bacağı ile sol pazusuna bağlanan mendillerden, hâlâ kan damlamaktaydı. Durum sultana bildirilince, Üçüncü Murâd hemen bir türbeyle yanına câmi yaptırılmasını emretti.

11

12 SULTAN OLARAK GELİP DERVİŞ OLARAK GİTTİ Sultan Mahmud Gaznevi, bütün Asya'ya hâkim olduğu zamanda, Harakan şehrine yaklaşmıştı. Birkaç adamını, Şeyhe göndermiş ve onu yanına çağırmıştı. Şeyh hazretleri, bir özür beyan ederek gitmedi. Durum, Sultana bildirilince, - Haydi kalkın; demek ki o, bizim sandığımız kimselerden değildir. Biz ona gidelim, dedi. Sonra kendi elbisesini Kadı İyaz'a giydirdi ve kendisi de silahtar olarak, Kadı İyaz'ın yanında Şeyhin evine girdi. Sultan selâm verince, Şeyh hazretleri selâmını aldı. Fakat ayağa kalkmadı. Sultan, Şeyhe; - Niçin ayağa kalkmadınız? diye sorunca, Şeyh; - Madem ki seni öne geçirmişler, yanıma gel bakalım, dedi. Soruya o anda cevap vermedi. Sultan Mahmud, Şeyhe; - Hocan Bâyezid-i Bistâmi nasıl bir zat idi? diye sordu. Şeyh: - O, öyle kâmil bir veli idi ki, onu görenler hidayete kavuşurdu, dedi. Sultan bu cevabı beğenmedi. "Ebu Cehil, Ebu Leheb gibiler, Fahr-i kâinât efendimizi çok defa gördüler. Fakat hidayete gelmediler?" dedi. Şeyh; - Ebu Cehl ve Ebu Leheb gibiler, insanların en üstününü Allahü teâlânın sevgili Peygamberi olarak görmediler. Ebu Tâlib'in yetimi olarak gördüler. O gözle baktılar. Eğer, Ebu Bekr-i Sıddik gibi bakarak, Resulullah olarak görselerdi, eşkıyalıktan, küfürden kurtulur, onun gibi kemale gelirlerdi, buyurdu. Sultan bu cevabı çok beğendi. Alimlere, Allah dostlarına olan sevgisi arttı. Sultan giderken, Şeyh ayağa kalktı. Sultan, - Geldiğim zaman hiç iltifat etmemiştin, fakat şimdi ayağa kalkıyorsun, neden? diye sordu. Şeyh hazretleri; - Buraya padişahlık gururu ile beni imtihan için geldin. Şimdi ise derviş olarak gidiyorsun. Önce gurur içinde olduğundan dolayı ayağa kalkmadım. Fakat şimdi derviş olduğun için ayağa kalkıyorum, dedi.

13

14 Alvarlı’nın Şiiri Sözümüzü, Alvarlı Efe’nin, büyük ihtimalle Harakânî’nin türbesini ziyareti sırasında söylediği bir şiiriyle bitirmek istiyoruz. Merhaba ey hâmil-i envâr-ı iman merhaba Merhaba ey hâmil-i envâ-i esrâr merhaba Merhaba ey muttaki kul bende-i Peygamberi Merhaba ey mazruf-u ihsan-i Bârî merhaba Merhaba nûş eyleyen şehd ü şehadet şerbeti Merhaba ey ferd-i devransın kamuya merhaba Merhaba ey ol tasarruf menbaının mahremi Merhaba ey nezd-i Hak’tan ehl-i himmet merhaba Merhaba ey gayba mâil ol ricalin kişveri Merhaba ey dâhil-i dergâh-ı izzet merhaba Merhaba ey kutb-u âlem yâ Cenâb-ı Bu’l-Hasan Merhaba ey Gavs-ı A’zam Şah-ı Hûbân merhaba Merhaba ey Kars’a Hakk’ın en büyük ihsanısın Merhaba ey kıldı zatın burda mihman merhaba Bu geda vasfından âciz bir nazardır pâyesi Merhaba ey sâyedâr-ı ehl-i ümmet merhaba13


"EBÛ’L HASAN HARAKANİ ( KS ) HAZRETLERİ HAZIRLAYAN SELÇUK YILMAZ." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları