Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

SYB 533 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "SYB 533 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU"— Sunum transkripti:

1 SYB 533 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
OSMANLILARDA SALTANAT VERASETİ USULÜ VE TÜRK HAKİMİYET TELAKKİSİ İLE İLGİSİ SYB 533 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

2 OSMANLILARDA VERASET USULÜ
Hakimiyet, gücün meşru bir şekilde kullanılması anlamına gelmektedir. Max Weber meşrutiyet kaynaklarını üçe ayırır: Karizmatik Gelenekçi Rasyonel (yasal) Türk siyasi hayatında üçünün de örneklerini görmek mümkündür. 2. Abdülhamit gelenek şeklinde hükümdar olmuş, karizmatik şahsiyeti ile iktidarı kendisinde toplamış, Meşrutiyet ile de yasal bir konuma gelmiştir. Mehmet Reşat içinse «yasal bir hükümdarlık sürmüştür» denebilir. Türk hakimiyet anlayışında Türk-Moğol, İslam, Roma hakimiyet anlayışları etkili olmuştur. Ayrıca İran, Çin ve Hint geleneklerinin de etkisi vardır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

3 OSMANLILARDA VERASET USULÜ
Osmanlılarda I. Ahmet’e kadar hükümdarlık babadan oğula geçmiş, ancak ondan sonra kardeşler tahta çıkmaya başlamışlardır. Hammer aslında Osmanlılarda “ekberiyet” anlayışının olduğunu, fakat kardeş katlinden dolayı uygulanamadığını belirtmekte ve ancak 1617’den itibaren “erşed ve ekber” anlayışının uygulanabildiğini ifade etmektedir. Pekçok Batılı tarihçi Türklerde veraset usulünü belirleyen bir düzenleme olmadığını, dolayısıyla hanedan üyesi erkeklerin tümünün hükümdar olma haklarının olduğunu yazmışlardır (Giese, Radlof, Laszlo). Ancak Z. V. Togan, H. Edhem Eldem ve Zambaur “ekberiyet” uygulamasının olduğunu ileri sürerler ve Selçuklularla Harşemşahlardan örnekler verirler. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

4 OSMANLILARDA VERASET USULÜ
Orhun kitabelerinden Bilge Kağan kitabesinde “Babam Hakan öldüğünde kendim sekiz yaşımda kaldım, töre mucibince amcam hakan oldu.“ şeklinde yazılmıştır. Bilge Kağan, amcası öldükten sonra, kendisi için şöyle söyler : "Tanrı, irade ettiği için kendi talihim olduğu için Hakan mevkiine oturdum“. Türklerdeki veraset anlayışını anlayabilmek için Moğolların sistemine de bakmak gerekir. Çünkü Moğollar Türklerden devraldıkları pekçok geleneği saf bir şekilde devam ettirmişlerdir. Nitekim Moğollarda da belirlenmiş bir saltanat veraset yöntemi yoktu. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

5 OSMANLILARDA VERASET USULÜ
Moğollarda hükümdar olmak için Kağanın ölümünden sonraki kurultaya yetişmek, şahsi diyaloglar ve pazarlıklarla kabilelerin desteğini sağlamak gerekiyordu. Osmanlılarda da saltanat veraset usulünün olmadığı daha 15. yüzyılda yabancılar tarafından yazılmıştı. Dukas der ki : "Beylik, babadan oğula veya kardeşten kardeşe, kime intikal ederse, elhasıl talih kime yardım ederse, kullar bu yeni beye sadıkane bağlanırlar.“ arasında Osmanlı sarayında kalan M. Angiolello, “Saray erkânı ve kapıkullarının büyük kısmı tahta namzet şehzadelerden hangisinin büyük ya da küçük olduğuna bakmadan hangisi İstanbul’a daha önce yetişirse onu kolaylıkla sultan tanırlar, zaten hazineyi ilk elde eden duruma da hakim oluyor”. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

6 OSMANLILARDA VERASET USULÜ
Sonuç olarak Türk devletlerinde tahtın kime ait olacağını belirleyen kesin bir gelenek olmamıştır. Bazen veliaht tayin edilmiş, bazen büyük ya da küçük oğullar tercih edilmiştir. Esas prensip tahtın İlahi takdire açık tutulmasıdır. Bu anlayış diğer bütün gelenek ve uygulamaları devre dışı bırakmıştır. Şehzadelerden birisi tahtı bir şekilde ele geçirdiğinde meşruiyeti sağlamış, teorik veya hukuki bir problem kalmamıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

7 TÜRKLERDE HAKİMİYET TELAKKİSİ
Göktürkler, Proto-Bulgarlar ve Uygurlardan kalan kitabe ve belgelerde hakanların unvanları kut anlayışıyla birlikte belirtilmiştir. “Tengride bulmuş, Tengride kut, Kutluğ” gibi ifadeler kullanılarak hanlığın Tanrıdan indiği öne çıkarılmıştır. Bu anlayış Hunlara kadar gitmektedir. Cengiz Han da “Mengü (Ebedi) Tanrının verdiği güçle bütün ulusu idarem altında topladım” demektedir. Burada yine karşımıza “kut” anlayışı çıkmaktadır. Cihanşümul (evrensel) hakimiyeti ifade eden kağan (hakan) unvanını ancak Tanrının gönderdiği bir soy taşıyabilir. Hakanlar yetiştirmiş bütün Türk ve Moğol hanedanları kendilerini böyle bir soya dayandırmışlardır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

8 TÜRKLERDE HAKİMİYET TELAKKİSİ
Moğollar soylarını “Altan-urug”a bağlamakta, Oğuz boyları da geçmişlerini Oğuz Han’a (Mete Han) kadar götürmektedirler. Han soyunun kutsal bir menşei vardır. Genellikle Hanlar, gökten inen bir ışıktan hamile kalmış prensesin çocuklarıdır. Bu inanış Uygurlarda, Kırgızlarda, Moğollarda ve Hitaylarda vardır. Başka bir inanışa göre Han soyu Tanrının gönderdiği kurtla çiftleşen bir prens veya prensesten türemiştir. Ziya Gökalp, burada ifade edilen kurdun “totem” olduğunu ileri sürmüştür (Türk Medeniyeti Tarihi, s. 88, 193). İnanışa göre taht Oğuz Han oğullarına aittir ve bu hak Tanrı tarafından verilmiştir. Ancak oğullardan hangisinin hükümdar olacağı Tanrı’nın takdirine bağlıdır (te’yid-i ilahi) YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

9 TÜRKLERDE HAKİMİYET TELAKKİSİ
Bu anlayışın geçerli olduğu sahalarda bu soydan olmayan Nogay, İdigu, Mamay gibi güçlü beyler “han” unvanını kullanamadıkları gibi Timur da “han” unvanını kullanamamıştır. Timur’un mezar kitabesinde ise soyu Hz. Peygamber (S.A.V)’e bağlanmıştır. Müslümanlığın yayılmasıyla birlikte bozkırlarda Peygamber veya Halifelerin soyuna bağlanma düşüncesi öne çıkmıştır. Osmanlılarda da hakimiyetin ve hanedanın menşeine dair çeşitli düşünceler öne çıkmıştır. Bu konudaki en eski rivayet XIV. Yüzyıl sonlarına aittir ve Osman Bey veya Ertuğrul Gazi’ye beyliğin Selçuklu sultanları tarafından verildiğini veya son Selçuklu sultanına halef seçildiğini ifade eder. Bu rivayet Yıldırım Bayezid dönemine aittir ve Timur yayılışı ve Memlüklere karşı Osmanlı meşruiyetini ispatlamaya yöneliktir. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

10 TÜRKLERDE HAKİMİYET TELAKKİSİ
Selçuklu sultanı bu otoriteyi; davul, menşur, bayrak, kılıç ve at göndermek suretiyle Osman Bey’e vermiştir. Diğer rivayetlerde Hz. Osman’ın kılıcının gönderildiği veya veliaht tayin edildiği de belirtilmiştir. Yıldırım Bayezid aynı dönemde Abbasi halifesinden “Sultan-ı İklim-i Rum” unvanını talep etmiş ve daha önceleri Selçuklu sultanlarına verilen bu unvan kendisine verilmiştir. II. Murat zamanında ise Osmanlı hanedanının soyunun Oğuz Han’ın büyük oğlu Günhan’ın oğlu Kayı Han’a dayandığı rivayeti öne çıkmıştır. Osman’ın soyunu Kayı Han’a kadar götüren bir şecere de düzenlenmiştir. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

11 TÜRKLERDE HAKİMİYET TELAKKİSİ
II. Murat kestirdiği paraların üzerine Kayı boyunun damgasını basmaya başlamıştır. Bütün bunlar Timur ve oğullarının tehditlerine karşı Osmanlı hanedanını güçlendirmek amacıyla yapılmıştır. Böylece uc’lardaki Türkmen gazilerinin ve Anadolu’daki Türkmen boylarının desteğini almak amaçlanmıştı. Nitekim Karakoyunlular ve Dulkadirliler bu Osmanlı görüşünü kabullenmişlerdi. Hatta Rumeli’deki Türkmenler (özellikle Deliorman, Üsküp, Tırhala, Serez’dekiler) üzerinde de etkili olmuştur. Osmanlılarda da bundan sonra hakimiyetin Allah tarafından bağışlandığı inanışı öne çıkmış ve eserlerde yer almıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

12 TÜRKLERDE HAKİMİYET TELAKKİSİ
Osmanlı hükümdarlarının tahta çıkışında diğer etkili faktör ise veziriazamlar olmuştur. I. Murat ve II. Murat’ın hükümdar olmalarında babalarının vasiyeti kadar vezirlerinin desteği de etkili olmuştur. Daha sonraki devirlerde Padişahlar tahta çıkışlarını ilan ettikleri fermanlarda “Allah’ın inayeti ve ittifak-ı eshab-ı ârâ ve şura” ile tahta geçtiklerini belirtmişlerdir. Osmanlılarda tahta geçmede anne soyu başlangıçta bir faktör olmuşsa da XV. Yüzyıldan itibaren önemini kaybetmiş, cariyeden olma şehzadeler de hükümdar olmuşlardır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

13 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
HANEDAN SİSTEMİ Türklerde hakimiyet anlayışında hakimiyet sadece bir şahsa değil, ailenin tümüne verilmiştir. Zaten Orta Asya Türk devletleri aile-oba-boy’lardan oluşan bir konfederasyon özelliği taşımaktaydı ve hakimiyet hanedan ailesi arasında üleşilirdi. Hun, Göktürk gibi Türk devletlerinde ülke hanedan üyelerinin ortak malı ve mirası olarak değerlendirilmiştir. Oğuz Han menkıbesinde de ülke paylaştırılmış, Uygur versiyonunda batıya gidenler, doğudakilere tâbi olmuşlardır. Büyük Selçuklular ve Türkiye Selçuklarında da aynı gelenek devam etmiş, 2. Kılıçarslan daha sağlığında ülkeyi on bir oğlu arasında paylaştırmıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

14 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
HANEDAN SİSTEMİ Aynı gelenekler Osmanlılarda da devam etmiş, Osman Bey Karacahisar’ı oğlu Orhan’a vermiş, subaşılığa kardeşi Gündüz’ü getirmiş, küçük oğlu Alaaddin’i de yanında alıkoymuştur. Orhan Bey de Karesioğulları alınınca burayı oğlu Süleyman Paşa’ya vermiştir. 1. Murat da Kütahya’yı aldıktan sonra oğlu Bayezid’e vermiştir. Osmanlılarda kuruluş devrinde “ülüş” sistemi devam etmiş, büyük oğula uclarda bir yer verilmiş, en küçük şehzade merkezde tutulmuştur. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

15 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
VELİAHTLIK Orta Asya Türk devletlerinde ve Moğollarda veliahtlık kurumu karşımıza çıkmaktadır. Uygur hükümdarı 759’da büyük oğlunu veliaht tayin etmiş, Cengiz Han da üçüncü oğlu Ögedey’i veliaht yapmış ve bunu diğer oğullarına da kabul ettirmiştir. Fakat uygulama her zaman olumlu olmamış, bazen veliahtlar tahttan uzaklaştırılmıştır. Anadolu Selçuklarında da I. Mesut üç oğlu içinden Kılıçarslan’ı veliaht tayin etmiş ve bütün emirler biat etmişlerdir. Fakat şehzade Şahinşah babasının ölümünden sonra Kılıçarslan’ın hükümdarlığını kabul etmeyerek ayaklanmıştır. Veliaht tayini şehzadeler tarafından çoğu zaman kendi haklarına tecavüz ve İlahi takdire boyun eğmeme olarak yorumlanmış ve isyanla sonuçlanmıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

16 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
VELİAHTLIK I. Murat ve I. Mehmet ölüm döşeğinde yerlerine büyük oğlunun geçmesini istemişlerdir. Ancak Fatih ve Kanuni oğullarıyla ilgili bir tayin yapmaya cesaret edememişlerdir. Bu durum taht kavgalarına yol açmış, Cem Sultan Bayezid’le, Selim babası Bayezid’le, Kanuni oğulları ile karşı karşıya gelmiştir. Sonuç olarak veliahtlık Osmanlılarda bir sistem olarak yerleşmemiştir. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

17 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
BÜYÜK OĞULUN SEÇİMİ İlk Türk devletlerinden itibaren büyük oğul hep imtiyazlı bir konumda olmuştur. Osmanlılarda da aynı durum devam etmiştir. Özellikle büyük şehzadeye uc’larda bir yer verilmesi bir avantaj sağlamıştır. Uc’a sahip olan kardeş hem askeri tecrübe kazanıyor, hem de fiilen en kuvvetli durumda oluyordu. Osmanlılarda Yıldırım Bayezid’in ölümünden sonraki taht kavgalarına sadece oğulları değil, torunları da karışmış ve hanedan her biri beylik yapan kardeşlerden kollara ayrılmıştır. Ancak Osmanlı tarihleri sadece Çelebi Mehmet için Sultan unvanını kullanmışlardır. Zaten Osmanlı hanedanı da I. Mehmet’ten devam etmiştir. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

18 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
KARDEŞ İDAMI GELENEĞİ Osmanlılar her ne kadar Orta Asya geleneklerini devam ettirmişlerse de farklı bir egemenlik anlayışı da ortaya çıkmıştır. İlk önemli aşama uc beyliğinden saltanata geçişle olmuştur. 1. Murat’tan itibaren başlayan merkezileşme, tam bir merkeziyetçi yapı ile sonuçlanmıştır. Bunun ilk aşaması Yeniçeri Ocağı’nın kurulması olmuş, Yıldırım Bayezid ise artık Uc Beyliğinden çıkarak tam bir mutlak güce sahip Sultan durumuna gelmiştir. Ancak Timur ülkeyi Bayezid’in oğulları arasında paylaştırarak eski Türk geleneklerini uygulamıştır. Daha sonra Çelebi Mehmet birliği sağlamış, II. Bayezid ve Kanuni zamanlarında sancağa çıkma uygulamasının mahzurları görülmüş ve sonunda bu yöntem kaldırılmıştır. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

19 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
KARDEŞ İDAMI GELENEĞİ Kardeş idamı geleneği ile Osmanlılar Türk veraset sisteminden tamamen ayrılmışlardır. Eski İran’da böyle bir gelenek olmasına karşılık Türk ve Moğollarda yoktu. Anadolu Selçuklarında da benzer uygulamalar görülmektedir. 2. Kılıçarslan tahta çıkınca rakip gördüğü ortanca kardeşini boğdurtmuş, II. Gıyaseddin Keyhüsrev de bir oğlu dünyaya gelince hapsettiği kardeşlerini idam ettirmiştir. Eserini 1493 tarihine doğru yazmış olan Neşri, kardeş idamının Osmanlılarda "Adet - i kadime" olduğunu belirtir ve Osman Bey’in amcası Dündar Bey’i öldürtmesini örnek verir. 1. Murat kendisine karşı ayaklanan kardeşleri İbrahim ve Halil’i idam ettirmiştir. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU

20 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU
KARDEŞ İDAMI GELENEĞİ Bayezid de Kosova Savaşı sırasında babasının ölümü üzerine kardeşi Yakup’u öldürtmüştür. Bayezid’in ölümünden sonra yaşanan kargaşa ortamı, uzun süren Fetret Devri ve taht kavgaları “kardeş katli”nin zaruri olduğu düşüncesini kuvvetlendirmiştir. Bu gelenek Fatih tarafından kanunlaştırılmış ve toplum vicdanı buna engel olmamıştır. “Ve her kimesne evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşların Nizâm-ı Âlem için katl eylemek münasiptir. Ekser ûlema dahi tecviz etmiştir. Anınla amil olalar.’’ Böylece merkeziyetçi mutlak hükümdarlık ortaya çıkmıştır. Halil İnalcık’ın ilgili makalesinden özetlenmiştir. YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU


"SYB 533 YRD. DOÇ. DR. YÜKSEL NİZAMOĞLU" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları