Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

DEVŞİRME USÛLÜ VE YENİÇERİ TEŞKİLÂTI.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "DEVŞİRME USÛLÜ VE YENİÇERİ TEŞKİLÂTI."— Sunum transkripti:

1 DEVŞİRME USÛLÜ VE YENİÇERİ TEŞKİLÂTI

2 DEVŞİRME USÛLÜ VE YENİÇERİ TEŞKİLÂTI
Rumeli fütuhatı gelişmeye başlayınca fazla askere ihtiyaç olduğundan bunun temini için Osmanlılar muharebe de esir düşen harbe elverişli hıristiyanları ilk zamanlarda kısa bir müddet için Türk terbiyesi üzere yetiştirerek onlardan bir askeri sınıf teşklini düşünmüşler ve esirlerden beşte birinin devlet hesabına alınarak derhal tatbikine geçmişlerdir ki bu,yeniçeri ocağının başlangıcıdır. (Uzunçarşılı Cilt 1 syf 508)

3 Bilindiği gibi İslâm'a göre savaş esirleri ganimetlerden sayılmaktadır
Bilindiği gibi İslâm'a göre savaş esirleri ganimetlerden sayılmaktadır.Ganimetin beşte biri ise,Kur'ân'ın emriyle devlete aittir. Devlet ,bu beşte birlik hakkında,kamu yararına uygun olarak istediği gibi tasarrufda bulunur. İşte genel olarak Osmanlı hukukunda devletin bu beşte birlik Kur'ân'la sâbit olan hakkına Farsça olarak penç-yek(1/5) ve halk dilinde ki ifadesiyle pençik adı verilmiştir.(Akgündüz Bilinmeyen Osmanlı syf 44) İslâm hukukuna göre savaşlarda elde edilen esirler hakkında yapılacak muâmele hususunda Müslüman devlet idaresi en azından şu seçimlik haklara sahiptir:

4 Savaş hukukunun gereği ve İslâmiyeti yaymak gâyesiyle gerekiyorsa devlet reisi öldürtebilir.
Müslümanlara hizmet etmeleri için onları köle olarak kullandırabilir. Onlarla zimmîlik anlaşması yapabilir. Hanefi mezhebinde tartışmalı olmakla birlikte,bedel (fidye) karşılığı onları salıverebilir.

5 Savaş hukukunun gereği ve İslâmiyeti yaymak gâyesiyle gerekiyorsa devlet reisi öldürtebilir.
Müslümanlara hizmet etmeleri için onları köle olarak kullandırabilir. Onlarla zimmîlik anlaşması yapabilir. Hanefi mezhebinde tartışmalı olmakla birlikte,bedel (fidye) karşılığı onları salıverebilir. İşte hem dini hem de askeri sebepleri olan devşirme sistemi ilk olarak bu fıkıh kanunlarına göre düzenlenmiştir

6 Devşirme sistemi üç Türk mütefekkirinin kazandırdığı bir teşkilattır.
Bu şahıslardan birincisi büyük hukukçu,fıkıh alimi Konyalı Mevlana Fakih Rüstem ,ilk kazasker Çandarlı Kara Halil Efendi ve Sultan Murad-ı Hüdavendigâr'dır.(I.Murat) Konyalı Mevlana Fakih Rüstem 'in teklifi ve Çandarlı Kara Halil Efendi'nin meşrûtiyetini izah etmesi üzerine ,harpte esir alınan erkeklerden beşte birini devlet hesabına ve asker ihtiyacını karşılamak üzere almayı kanun haline getirmiş ve bu tarihten sonra,bu usûle pençik adı verilmiştir.

7 Murâd Han döneminde yeniçeri ocağının kuruluşuna ilk adım olmak üzere târihlerde şu vak'a anlatılmaktadır: "Sultan Murâd Gâzi, Edirne'de tahta geçüp oturdu. Bir gün Kara Rüstem derlerdi, Karaman vilâyetinden bir dânişmend geldi. Halil Hayreddîn Paşa ol vakitde kâdıasker idi. Kara Rüstem; Efendi! Bunca sultanlık malı niçün zâyi edersiniz, deyince, Kâdıasker; nice mal zâyi etmişiz, diye sordu.

8 Kara Rüstem, bu gâziler ki gazâlarda esir çıkarırlar, cenâb-ı Hakk'ın emriyle beşde biri hünkârındır, dedi. Çandarlı Halil Hayreddîn bunu hemen Murâd Hana nakletti. Sultan: Mâdemki Allahü teâlânın emr-i şerîfidir şimden sonra alın, dedi... Bundan sonra Gâzi Evrenuz ve Lala Şâhin'e ısmarladılar ki akınlarda çıkan esirden beş başda birin pâdişâh için alalar. Bu usûl üzere hayli oğlanlar toplayıp Murâd Gâziye getürdüler. Halil Hayreddîn Paşa; bunları Türk'e verelüm hem müslüman olsunlar, dedi. Kabul edilip bunlar evvelen Türk köylüsünün yanına verildiler. Hem Türkçe öğrenip ve hem de müslüman oldular. Ondan sonra saray kapısına girüp, ak börk giydirip adını yeniçeri koydular.

9 Böylelikle devşirme usûlü ve yeniçeri teşkilatının temelleri atıldı.
Devşirme sisteminin başlama sebeplerini sıralamak gerekirse: Yıldırım Bâyezid'in Ankara mağlubiyetinden sonra fetihlerin duraklaması,hattâ gerilemesi sebebiyle yeniden esir elde edilememesi Acemi oğlan ihtiyacını artırmıştır. Bir diğer önemli sebep ise gayr-i müslimlerin askerlik edemeyişleri ve buna karşı cizye vergisi ödemeleri söz konusudur.

10 Kuruluş yıllarında Osmanlı Beyliği'nin düzenli askerî birlikleri yoktu
Kuruluş yıllarında Osmanlı Beyliği'nin düzenli askerî birlikleri yoktu.Gerektiğinde,gazilerden oluşan ve tamamı atlı olan aşiret kuvvetlerinin dellallar vasıtasıyla bir yerde toplanması sağlanır ve sefere çıkılırdı. Savaş bitince bu kuvvetler dağılır,herkes işinin başına dönerdi. Uç Beyliği devrinde Gaziyân-ı Rum ve Abdalân-ı Rum adları altında teşkilatlanmış bâtınî zümrelerden istifade edilmiş,fethedilen yerlerin Türkleşmesinde bu zümrelerin büyük rolü olmuştur.(Türkler Ansiklopedisi Cilt 10 syf 107)

11 Uç gazileri düz araziyi süratle işgal ederler,köylere hakim olurlar,kaleler etrafına küçük kuleler inşa ederek uzun süren ablukalarla buraları teslim alırlardı. Bursa, İznik ve İzmit bu şekilde alınmış;sadece Bursa'nın fethi 10 yıl sürmüştür. Yapılan fetihlerle ,daimî ordunun eksikliği ve bunun mahzurları anlaşılmış,düzenli askere olan ihtiyaç gittikçe kendini daha çok hissettirmiştir. Yeniçeri daimî asker ideolojisinin temelidir.

12 1363 yılında çıkartılan Pençik Kanunu gereğince savaş esirlerinden beşte biri vergi karşılığı devletin olacaktı. Önceleri bunlar kısa bir eğitimden sonra Yeniçeri Ocağı'na alınırları. İşte bunlara pençik oğlanı denirdi. Hıristiyan vilayetlerinden olan Bilecik diyarına akın yapıp,ele geçen oğlanların beşte birini padişah için alıp,300 oğlanı deftere kaydettiler.Bunlara pençik kulu demeye sebep budur.(Toroser Tayfun Kavanin-i Yeniçeriyan syf 15)

13 Devşirme Usûlü Nasıl Seçilirdi? Kimler Seçerdi?Şartları Nelerdir?
7-12 yaş arası çocuklardan seçilirdi Belli yaşlardaki çocuklardan özellikle yaş arasındakiler tercih edilirdi.(Türkler,syf 108) Devşirilen çocuklar içinde uzun boylu ve güzelleri varsa saray hizmeti için seçilirlerdi;alınacak çocuğun yaşı 8-18 yaşında olacaktı.(Uzunçarşılı Cilt 1 syf 510) Bir kanunnâme vardır.Bu kanunnâme şartlarına göre seçilir(Kavanin-i Yeniçeriyan syf 13) Bunları kısaca anlatmak istersek;

14 Köy sığırtmacının oğlu seçilmezdi; aç gözlü ve ahlaksız olabilirdi.
Tek oğlu olanın çocuğu alınmazdı; şımarık olacağından... Kel, fodul ve köse olanlar devşirilmezdi; diğer çocukların alay ve eğlencelerine konu olabileceklerinden... Sanat sahibi olanlar alınmazdı; ulufe için zahmet çekmez endişesiyle...

15 Türkçe bilen alınmazdı, açılmış ve söz dinlemez düşüncesiyle.
Çok uzun olanlar alınmazdı, ahmak olabilirlerdi... Kısa olanlar seçilmezdi; fitne çıkarabilirler endişesiyle... Asil soylu, sıhhatli, gürbüz ve mütenasip vücutlu çocuklar devşirilirlerdi.(Şimşirgil Yeniçeriler Makalesi)

16 Bu devşirme seçimlerine başta Yeniçeri Ağası ve onun tayin ettiği bir devşirme memur katılırdı.
Bu seçim Divan'da görüşülür,nerelerden hangi köylerden alınacağı ve ihtiyacın ne kadar olduğu tartışılır ,karara bağlanır bildirilirdi Devşirmeye kimler gidecekse,onlar Yeniçeri Ağasının mektubunu alırlar ,Yeniçeri Ağası yanında kethüdâsı ile birlikte o bölgeye giderlerdi. Devşirme sırasında sancak beyi,kadı ve papazlar devşirme memuruna yardım ederlerdi.

17 Devşirme dellallar vasıtasıyla köyün en ücra kazalarına duyrulurdu.
Burada herkes çocuklarını getiririr,memur vaftiz defterlerine bakarak şartları elverişli olanları ayırır,en ince teferruatına kadar iki deftere bunların kaydı yapılırdı. Kanunen kırk hane de bir hanenin çocuğu alınacaktır Devşirme işi bittikten sonra kişilik kafileler halinde devlet merkezine sevk edilen çocuklar burada tekrardan kontrolden geçirilirler ve sünnet edilirlerdi.

18 Bu çocuklar hemen teşkilatın içine verilmezdi.
Sünnet olup,müslüman olduktan sonra belirlenen Türk ailelerinin yanına verilir orada 3-5 veya 7 sene kalırlardı. Bu da gösterir ki burada Türk ailesinin yapısını,geleneğini ,örf ve adetlerini öğrensin terbiye edilsin diye.. İşte bu sırada süreyi tamamlayan her çocuk Acemi Ocağı'na alınırdı. İlk Acemi Ocağı'nın Gelibolu'da açıldığı söylenmiştir.

19 Acemi Ocağı: Yeniçeri ocağına asker yetiştirmek için acemi ocağı ilk defa Gelibolu'da kurulmuştur.
İlk esirler doğrudan doğruya bu ocağa alınarak bir akçe ile gündelik ile Gelibolu ile Çardak ve Lapseki arasında işleyen nakil vasıtalarında hizmet görürler ve sonra yeniçeri ocağına alınırlardı. Burada günde bir akçe ile hizmet ettikten sonra iki akçe ile yeniçeri ocağına alınırlardı. Gelibolu acemi ocağı sekiz bölüktü. Acemi Ocağı efradı yeniçeri ocağından başka cebeci,topçu ve tersane hizmetlerinide verilirler ve oraların ihtiyaçlarını da temin ederdi.

20 Gelibolu ocağının büyük zabiti Gelibolu ağasıydı.
Ocak sekiz bölüktü ve her bölük bir bölükbaşının kumandasındaydı. Mevcudu 400 olan Gelibolu Acemi Ocağı'nın önemi İstanbul'un fethinden ve burada daha büyük yeni bir Acemi Ocağı'nın kurulmasından sonra azalmıştır. 31 bölükten oluşan Acemi kışlası,Şehzadebaşı ile Vezneciler semtleri arasındaydı. En büyük kumandanı İstanbul ağasıydı.

21 Devşirmelerin sevk ve idaresinden bu ağalar sorumluydu
Devşirmelerin sevk ve idaresinden bu ağalar sorumluydu.İstanbul dışında olduklarından merkezde İstanbul ağasından sonra kethüda ve cavuş bulunurdu. Bunlar ocağın inzibatından sorumluydu. Bütün Kapıkulu neferleri gibi,Acemiler de maaşlıydı. Ulûfe denilen maaşlarını üç ayda bir alırlardı. Giyim kuşamları da devlete aitti. Acemi oğlanları yedi sekiz yıl kadar bu ocakta eğitildikten sonra yeniçeri veya Kapıkulu Ocakları'na geçelerdi ki buna bedergâh veya kapıya çıkma denilirdi.

22 Bu sırada maaşlarına zam yapılırdı.
Yine Kavanin-i Yeniçeriyan'da gördüğümüz acemi ocağı ile ilgili bilgilerde bu ocağın ,odaların,çorbacıların(yeniçeri ocağının cemaat ortaları ile ağa bölükleri subaylarına verilen genel isim)görevlerini,sırasıyla görmekteyiz.

23

24 YENİÇERİ OCAĞI Kapıkulu Ocaklarının en büyüğü ve en nüfuzlusu Yeniçeri Ocağı'dır. Bektaşîlerle ilgisisi olmamakla birlikte(sonraki konuda açıklanacaktır) Zamanla bu tarikata izafe edilerek yeniçerilere Tâife-i Bektâşiyye ocağa da Bektâşi Ocağı denilmiştir. Yeniçeri Ocağı'na alınan efradın isim ve eşkâli “Kütük” denilen ana deftere kaydedilirdi. İlk yeniçeri kışlası Edirne'de yapılmıştır. Fetihten sonra İstanbul'da kışlalar yapılmıştır.

25 Yeniçeri Ocağı yaya,sekban veya ağa bölüklerine ayrılırdı.
Cemaat denilen yayalar 101 bölüktü. Başlangıçta müstakil olan sekban bölükleri XV.yüzyıl ortalarında II. Mehmed'in emriyle Yeniçeri Ocağı'na ilhak edilmişlerdir. Bu durumda Yeniçeri Ocağı'nın orta ve bölük sayısı 196'ya çıkmıştır.

26 Yeniçeri ortalarının amblemleri.1-101 arası amblemler
Cemaat Ortalarını, 2B-58B arasındakiler de Ağa bölüklerini ifade etmektedir. .

27

28 A,B ve C)At kuyruğundan yapılmış tuğ figürleri
D ve E) Alem figürleri, F ve G)Birlik sancağı, H)Birlik forsu I)Savaş Sancağı, J)Eyalet Sancağı K)Savaş Sancağı, L)Kumandan Sancağı Yeniçeri Ocağı'nın kendine ait bir sancak ve sembol sistemi vardı. Avrupa ordularından tamamen farklıydı.

29 Orhan Bey, Yeniçeri Ocağı kurulduğunda ocağa üzerinde hilal olan kırmızı bir sancak vermişti. İstanbul'un fethinden sonra ise bu sancağa bir yıldız eklenmiş ve modern Türk bayrağı ortaya çıkmıştır. Yeniçeri sancakları üzerinde güneş, yıldızlar, hançer gibi semboller veya Zülfikar gibi dini semboller bulunurdu. Tuğ ise en ayırt edici ve kutsal objeydi ve bunu taşıyan birlik normal ordudan 1 günlük mesafe önde ilerlerdi.

30 Cemaat ve yayalar'da orta denilen her bölükte çorbacı adında bir bölük kumandanı bulunuyordu;sekban ve ağa bölükleri'nde bu kumandana bölükbaşı denilirdi,bundan başka orta veya bölüklerin kethüdda ,odabaşı ,vekilharç bayrakdar,başeski denilen diğer subayları vardı.

31 Yeniçeri Ağası: Yeniçeri Ocağı'nın en büyük kumandanıdır
Yeniçeri Ağası: Yeniçeri Ocağı'nın en büyük kumandanıdır.Bunun altında sırasıyla sekbanbaşı kul kethüdası ,zağarcıbaşı,saksoncubaşı ,turnacıbaşı Haseki ağalar ve başcavuş vardı. Bir de yeniçeri ağası ve sekban başından sonra ocakta en itibarlı olarak yeniçeri efendisi denilen yeniçeri ocağı katibi vardı. Yeniçeri ağasının seferi işleri dışında en önemli görevi İstanbul'un önemli bir kısmının asayişinden sorumlu olmasıdır. İstanbul'un yangınlarının söndürülmesi de yeniçeri ağasının mesuliyeti altında idi.

32

33 Yeniçeri ağası İstanbul'da ağa kapısı denen yerde otururdu.
Yeniçeri ağası gözden düşmüş olarak ocaktan çıkarılır ise genellikle Kastamonu sancakbeyliğine verilir,terfi ederse beylerbeyi veya Kaptan-ı Derya olurdu. Ancak teammüle aykırı olarak vezir,hatta vezirazam tayin edildiği de olurdu.(Türkler cilt 10 syf 109)

34 Sekbanbaşı:Başlangıçta av maksadıyla teşkil edilen sekban bölüklerinin kumandanıydı.
Bu bölüklerin II.Mehmed zamanında Yeniçeri Ocağı'na katılmasından sonra ocağın ikinci dereceli zabiti olmuştur. Terfi ederse ,genellikle Yeniçeri Ağası olur;dış hizmete sancak beyi veya müteferrika olarak çıkardı. Yeniçeri ağasına sekbanbaşı vekâlet ederdi. XVII.yüzyıldan itibaren önemini kaybeden sekbanbaşıın yerini kulkethüdâsı almıştır.

35 Kul kethüdası:Ocağın üçüncü büyük kumandanı ve yeniçeri ağasının yardımcısıdır.
Ocağın içinden yetiştiğinden ve yeniçerilerle daimî temasından dolayı nüfuzu büyüktü. Padişaha karşı ocağın vekili olduğundan ve istediği zaman yeniçerileri isyana tahrik edebileceğinden dolayı öteki zabitler kendinden çekinirdi. Başlıca görevi; Ağa Divanı'nın toplandığı günlerde yeniçeri ağasıyla görüşmek isteyenleri görüştürmek ve dava dinlemekti. Savaş zamanında ise yeniçerileri harp nizamına sokmak başlıca görevleri idi.

36 Dış hizmete sancak beyi olarak çıkan kul kethüdası ocak içinde terfi ederse sekbanbaşı olur.
Cemaat ortalarından 64.ortanın kumandanı olan zağarcıbaşı kethüdadan sonra gelirdi. Av köpeklerini beslemek için kurulan bu orta ,padişahların evlenmeyi evlenmeyi terklerinden sonra da varlığını devam ettirmiştir. Zağarcıbaşı terfi ederse oda içiresinde kul kethüdası olur,dışarıda ise sancak beyi hatta beyler beyi olur. Yüksek rütbeli ocak zabitlerinden biri de saksoncubaşı idi.(Ayı avında ve savaşta kullanılacak köpekleri yetiştiritdi.)

37 Yeniçeri Kışlaları:İlk yeniçeri kışlası Edirne'deydi.
Fetihten sonra İstanbul'da iki yeniçeri kışlası yapıldı,fakat Edirne'deki ihmal edilmedi. İstanbul'daki kışlalardan biri Şehzade Camii civarında,diğeri Aksaray tarafındaydı. Bunlardan önce yapılana Eski Odalar,sonra yapılan ikincisine Yeni Odalar denirdi. Yeniçeri kışlaları kendi içlerinde her orta ve bölüğe mahsus oda denilen birimlere ayrılmıştı. Yeni Odalarda ayrıca Talimhane,Etmeydanı,Orta Camii,mutfak,tekke ,çardak,kerevet ve imalâthâne gibi yerler vardı.

38 Birçok kapısı olan yeniçeri kışlalarına gelişigüzel giriş çıkış yapılamazdı.
Yeni Odalar pek çok isyana sahne olmuştur. Yeniçerilerin yemekleri;her orta ve bölüğün yemek kazanı ayrı idi. Et ihtiyaçlarını belli yerden alan yeniçerilere et zammı yansıtılmazdı. Fazlalığı devlet ödeyerek karşılardı. Buna zarar-ı lahm denirdi. Yeniçeri kazanları kendilerince kutsal sayılır ve isyan öncesinde Etmeydanı'na çıkarılırdı.

39 Buna kazan kaldırma denirdi.
Yeniçerilerden bazısına ayrıca her gün fodula denen ekmek verilirdi. Yeniçeriler maaşlarını üç ayda bir alırlardı. Her orta veya bölüğe ait olarak meşin keseler içinde hazırlanan maaşın salı günü verilmesi kanundu.

40 Kıyafetleri:Yeniçeriler başlarına “börk”denilen özel bir serpuş giyerlerdi.
Zabitler börklerine rütbelerine göre sorguç olarak kuş tüyleri takarlardı. Sırtlarına “dolama” denilen bir tür üst elbisesi giyen yeniçeilere mevsimine göre yazlık ve kışlık kumaşlar ve yağmurluk verilirdi. Ayaklarına giydikleri çizmenin rengi siyah,kırmızı ve sarı olabilirdi. Sarı çizmeliler daha itibarlıydı. Yeniçerilerin çuhaları Selanik'te genellikle Yahudi asıllı zimmîler tarafından dokunurdu.

41 Yeniçeriler arasında kıdem farkı vardı.
Ocağa yeni giren ve karakullukçu denilen neferler oda hizmetlerini görürlerdi. Bir yeniçeri zamanla yeniçeri ağalığına kadar yükselebilirdi. Yeniçerilerin bir çok bayrak ve ve nişanı vardı. Bunların en büyüğü beyaz renkteki İmam-ı Azam bayrağı idi. Ayrıca her orta ve bölüğün çatal bayrak denilen özel bayrakları vardı.

42 Her orta ve bölüğün ayrıca farklı nişanları vardı.
Sefer merasimlerinde bu bayrakları bayraktarlar taşırdı. Nişanlar çadır ve bayraklara işlendiği gibi,döğme şeklinde vücut ve kollara da işlenirdi.(SEVİĞ V.Raşit:Askeri Adalet,Ank,1955 Yeniçeriler silah olarak ok,yay,kılıç,hançer,balta ateşli silahların yayılmasından sonra ise tüfek(fitilli,çakmaklı)kullanılırdı. Kıdemli yeniçerilere korucu denilirdi. Bunlar sefere pek çıkmazlar, İstanbul'un ve ocağın muhafaza hizmetinde kalırlardı.

43 Emekli yeniçeriler ise “oturak”denirdi
Emekli yeniçeriler ise “oturak”denirdi.Bunların muayyen miktarda tekaüt(emekli)maaşları vardı. Yeniçeriler ,mevacib veya ulûfe adıyla üç ayda bir maaş verilirdiç Neferlerin maaşları kıdemlerine göre artardı. Maaş defterleri yeniçeri efendisi denilen kâtip tarafından tutulurdu. Ulûfeler Topkapı Saray'nda Galebe(üstünlük,çokluk) Divanı adıyla özel bir divan tertibiyle dağıtılırdı. Neferlere ayrıca her padişah değişikliğinde culûs bahşişi verilirdi.

44 BOZULMA SEBEPLERİ Yeniçeri Ocağı'nın nizamı XVI. Yüzyıl sonlarından itibaren bozulmaya başlamıştır. Bunun başlıca iki sebebi vardı: Tüzüğüne aykırı olarak ocağa nefer alınması Kanuni'den itibaren padişahların ordusunun başında sefere gitmemesi ve buna bağlı olarak ocak üzerindeki otoritelerini kaybetmeleri idi. III.Murad zamanından itibaren kışlalarında değil,evli olduklarından evlerinde yatıp kalkan yeniçeriler,askerlik yerine esnaflıkla meşgul olmaya başlamışlardır.


"DEVŞİRME USÛLÜ VE YENİÇERİ TEŞKİLÂTI." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları