Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

EKONOMİK KRİZİN HAYVANCILIK SEKTÖRÜNE ETKİSİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "EKONOMİK KRİZİN HAYVANCILIK SEKTÖRÜNE ETKİSİ"— Sunum transkripti:

1 EKONOMİK KRİZİN HAYVANCILIK SEKTÖRÜNE ETKİSİ
HAYVAN SAĞLIĞI EKONOMİSİ VE İŞLETMECİLİĞİ ABD. ÖĞRETİM ÜYESİ Prof. Dr. Engin SAKARYA

2 Global kriz, önce merkezin beyni ABD’de finansal alanda başladı, giderek diğer merkez ülkelerin finansına sıçradı. Merkezde sınırlı kalacağı sanılırken kısa sürede çevre-bağımlı ülkeleri başka bir yerinden reel sektörden vurdu ve içine çekti. Şimdi beklenen şu; merkez ülkelerde finansal sektör toparlanmaya başlayacak, buradaki iyileşme kendisini reel sektöre yansıtacak. Dünya ekonomisindeki bu daralma ve durgunluğun kimi uzmanlarca uzun süreceği ancak 2010 ilk çeyreği ile birlikte bir canlanma ve düzelme olacağı ifade edilmektedir. Prof. Dr. Engin SAKARYA

3 Türkiye 2008 global krizinden en fazla etkilenme riskine sahip ve bunu fiilen yaşamaya başlayan ülkelerden biri olarak dikkat çekiyor. Bu krize büyük cari açık, yüksek dış borç stoku, ithalata dayalı- AB’ye bağımlı yoksullaştırıcı bir ihracat yapısı ile yakalanan Türkiye IMF’ye geçte kalsa sığınacak ve krizin etkisini azaltmaya çalışacaktır. Krizin etkisi kısa sürede Türkiye’de ekonomide başlayan daralma ve işsizliğin hızla artmasıyla kendini göstermektedir. Global kriz tüm sektörlerde görüldüğü gibi son 25 yıldır “sürekli kriz ve darboğazda olan” tarım ve hayvancılık sektörlerini son derece olumsuz yönde etkileyeceği ve gerekli önlemler suretle alınmazsa süreç içinde üretimde önemli azalmalar ve çekilmeler ile dışa bağımlılıkta artışa neden olacağı söylenebilir. Prof. Dr. Engin SAKARYA

4 Günümüzde tarım ve hayvancılığın önemi ve önceliğinin giderek arttığı dünyada, küresel dalgalanmalardan ve AB’ye entegrasyonda sektörü koruyucu, rekabet gücünü ve verimliliği artırıcı yapısal reformların suretle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Sektörün kriz ortamından kısa sürede çıkması ve tahribatının büyük olmaması için öncelikle devletin üzerine düşen görevleri ve politikaları suretle uygulamaya koyması gerekmektedir. Prof. Dr. Engin SAKARYA

5 Hükümet sadece krizle ilgili iş adamlarının önerilerini almakla yetinmeyip, reel sektöründe görüşlerini ve önerilerini dikkate almalıdır. Hayvancılık sektöründe faaliyette bulunan tüm kesimlerin (Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, üretici, sanayici, tüketici, sivil toplum kuruluşları, üniversite, vb) temsilcilerinin bir araya gelerek krizden çıkışla ilgili çözüm önerilerini oluşturmalıdırlar. Milyonlarca hayvan üreticisi geceli-gündüzlü çalışıyor ama çoğu iflasın eşiğinde, borçlarını ve banka kredilerini ödeyemez durumda olup damızlık hayvanlarını mezbahaya göndermektedirler. Krizin faturası üretim kesimine çıkarılmamalı tüm paydaşlara eşit oranda dağıtılması önem arz etmektedir. Prof. Dr. Engin SAKARYA

6 Türkiye’de Tarım Sektöründe Faaliyette bulunan İşletmelerin
sosyo-ekonomik yapısı 2001 yılı Toplam Kırsal Kesim İşletme Sayısı Polikültür Yapıdaki İşletme Sayısı Oran (%) Yalnızca Bitkisel Üretim Yapan İşletme Sayısı Yalnızca Hayvansal Üretim Yapan İşletme Sayısı Türkiye 67,4 30,2 72.629 2,4 1991 yılı Genel Tarım Sayım sonuçlarına göre yaklaşık 4,1 milyon olan tarım işletmesi sayısı, 2001 Yılında 3,1 milyon adete düşmüştür. Benzer şekilde, 2001 yılında uygulaması başlatılan Çiftçi Kayıt Sisteminde kayıtlı işletme sayısı 2007 yılı sonu itibarıyla 2,7 milyon olduğu bildirilmektedir (TKB, 2008). Buna göre 1991 yılına göre 2007 yılında işletme sayılarında yaklaşık %40 gibi önemli bir düşüş olmuştur. Sektörde üretimden çekilen işletme sayılarındaki bu düşüşü kimi uzmanlar tarım ve hayvancılığın içinde bulunduğu darboğaza ve istikrarsızlığa bağlamaktadır. Prof. Dr. Engin SAKARYA

7 Türkiye’de İstihdam Edilen Aktif Nüfusun ve GSYİH’nın Sektörel Dağılımı
İstihdamın Sektörel Dağılımı % GSYİH Sektörel Dağılımı % Tarım ve Hayvancılık Sanayi Hizmetler 2000 48,4 18,1 33,5 13,4 28,4 58,2 2004 34 23 43 13,2 29,3 57,5 2005 29,5 24,7 45,8 12,0 29,8 2006 27,3 25,4 47,3 11,1 59,6 Buna paralel olarak, Toplam istihdam içerisindeki tarım ve hayvancılığın payı ise aynı dönemde 21 puanlık bir gerileme ile % 48,4’den %27,3’e düşmüştür. 2000 yılında kırsal alanda istihdam edilen kişi sayısı bin iken 2006 yılında bu sayı % 37 oranında azalarak bin kişiye düşmüştür. Yaklaşık 3 milyon kişi civarındaki hızlı nüfus azalışı makro düzeyde olumlu bir gelişme gibi değerlendirilebilse de, kısa dönemde kırsal alanda görülen hizmetler ve sanayi sektörlerinde bu işgücünü mass etme konusundaki sorunu, işsizliği ve göçü daha da artırmıştır. Prof. Dr. Engin SAKARYA

8 İşsizliğin arttığı ve göçün hızlandığı bu dönemde emek yoğun sektör konumunda olan hayvancılığın (sanayi tipi üretim) bütün yıl boyunca üretimde bulunma, istihdam yaratmadaki üstünlüğü, sermaye/hasıla katsayısının düşük olması gibi önemli iktisadi fonksiyonları politika oluşturanlarca gözden uzak tutulmamalıdır. Prof. Dr. Engin SAKARYA

9 Türkiye’de işletme başına ortalama sığır sayısı 4.7 olup,
Türkiye’de Büyükbaş Hayvancılık İşletmelerinin İşletme Ölçeklerine Göre Dağılımı İşletme Ölçeği İşletme sayısı Toplam içindeki payı (%) 1–4 baş 59,71 5–9 baş 25,59 10–19 baş 11,23 20–49 baş 55.598 3,18 > 50 baş 5.036 0,29 Toplam 100,00 Türkiye’de işletme başına ortalama sığır sayısı 4.7 olup, Türkiye’de büyükbaş hayvancılık işletmelerinin %85,3’ü, 1–9 baş arası hayvana sahip olan küçük ölçekli işletmelerden oluşmaktadır. 20 baş ve üzeri işletme oranı ise sadece %3,5 civarındadır. Prof. Dr. Engin SAKARYA

10 Türkiye’de küçük ölçekli aile işletmelerinin sayısının fazla ve ihtisaslaşmanın düşük olması; hayvanların veriminin artırılmasında, ıslah çalışmalarının etkinliğinde, kaliteli üretimin artırılmasında ve yapılmasında önemli bir engeldir. Ayrıca bu işletmeler, pazarın talebini dikkate almayan geleneksel tarzda üretim yapan ve kendi öz tüketimlerinden artan kısmını pazara sunmaktadır. Ayrıca hayvancılık sektörünün son 25 yılda yaşadığı sorunlar ve krizler ile sektöre dönük politikaların yetersizliği; küçük ölçekli işletmelerin, pazar için yığınsal üretim yapan ihtisaslaşmış “ekonomik ölçekli” hayvancılık işletmelerine dönüşümünü engellemiştir. Prof. Dr. Engin SAKARYA

11 Türkiye’de Çeşitli Türlere Göre Hayvan Sayıları (Baş) ve Yüzde Değişim (1997=100)
Yıllar Sığır Manda Koyun Keçi 1997 100 1998 99 91 97 96 1999 85 93 2000 75 94 86 2001 71 89 84 2002 88 62 83 81 2003 58 2004 90 54 79 2005 78 2006 52 10 yıllık dönemde hayvan varlığında görülen değişimler; 1997 yılına göre 2006 yılında genelde hayvan varlığında düşüşler görülmektedir. Bu dönem içerisinde 2001 kriz sonrası gerek hayvan sayılarında gerekse üretimde önemli azalmalar olmuştur. Prof. Dr. Engin SAKARYA

12 Türkiye’de Türlerine Göre Sağılan Hayvan Sayıları (Baş) ve Hayvan Sayılarındaki Yüzde Değişim (1997=100) Yıllar Sığır Manda Koyun Keçi 1997 100 92.206 1998 98 84.893 92 96 1999 99 79.973 87 93 2000 94 69.602 75 86 2001 91 65.356 71 2002 79 51.626 56 81 2003 90 57.378 62 73 2004 69 39.362 43 58 2005 38.205 41 59 55 2006 60 Tablo incelendiğinde yılları arasında Türkiye’deki sağılan sığır varlığında %25; manda varlığında %59; koyun varlığında %40; keçi varlığında %45 oranında bir azalma görülmektedir. 2001 krizi sonrasında ise 2002 yılında sağılan sığır sayısı %14; koyunda % 8 civarında bir azalma olmuştur. Aynı dönemde inek süt üretimi ise % 12 civarında düşmüştür. Prof. Dr. Engin SAKARYA

13 Türkiye’de Son On Yıllık Dönemde Süt Üretiminde Görülen Değişimler (Bin Ton) ve Endeks Değerleri (1997=100) yılları arasında hayvan varlığında görülen azalmaya karşılık, inek sütü üretiminde son 10 yıllık dönemde % 22 oranındaki artışın temel nedeni kültür ırkı hayvan sayısının artması ve hayvan başına elde edilen verimlerin yükselmesine bağlanmaktadır. 2002 yılında ise 2001 krizi nedeniyle üretilen süt miktarında önemli azalmalar görülmektedir. Prof. Dr. Engin SAKARYA

14 Türkiye’de Türlerine Göre Kesilen Hayvan Sayıları (Baş) ( ) ve Kesim Sayılarındaki Yüzde Değişim (1997=100) Yıllar Sığır Manda Koyun Keçi 1997 100,0 36.296 1998 92,4 27.257 75,1 121,7 145,5 1999 84,2 28.240 77,8 109,5 141,9 2000 88,2 23.518 64,8 94,2 126,4 2001 77,4 12.514 34,5 73,2 95,3 2002 74,5 10.110 27,9 60,7 82,1 2003 66,8 9.521 26,2 54,8 65,8 2004 77,9 9.858 27,2 60,6 61,9 2005 68,4 8.920 24,6 63,9 74,7 2006 73,5 9.658 26,6 73,4 87,1 2001 yılı krizinin et sektörüne yansıması ise; 2001 yılına göre 2003 yılında gerek kesilen hayvan sayısı gerekse sığır eti üretiminde sırasıyla yaklaşık % 14, %16 oranında düşüşler olmuştur. Bu dönemde kesilen koyun sayısında ve et üretiminde ise yaklaşık %25 oranında azalmıştır. Prof. Dr. Engin SAKARYA

15 Türkiye’de Kesilen Hayvan Türlerine Göre Elde Edilen Et Üretimi (Ton) ve Toplam Kırmızı Et Üretimi İçindeki Payları (%) ( ) Yıllar Toplam Kırmızı Et (ton) Sığır Eti (ton) (%) Manda Eti Koyun Eti Keçi Eti 1997 100,0 5.640 15.593 1998 94,7 4.762 84,4 124,6 23.429 150,3 1999 92,1 5.196 114,1 23.693 151,9 2000 93,4 4.047 71,8 95,7 21.395 137,2 2001 87,4 2.295 40,7 85.661 73,8 16.138 103,5 2002 86,3 1.630 28,9 75.828 65,3 15.454 99,1 2003 76,5 1.709 30,3 63.006 54,3 11.487 73,7 2004 96,2 1.950 34,6 69.715 60,0 10.300 66,1 2005 84,8 1.577 28,0 73.743 63,5 12.390 79,5 2006 89,8 1.774 31,5 81.899 70,5 14.133 90,6 yılları arasında, toplam kırmızı et üretiminde 10 yıllık dönemde % 15,2 oranında azalmıştır. Üretimdeki bu azalma; ekonomik kriz ve sonrası sektörde yaşanan darboğaz ve artan yem fiyatları ile maliyetleri karşılamayan satış fiyatlarına vb bağlanabilir. Prof. Dr. Engin SAKARYA

16 2000-2008 Yılları arasında Süt-Süt Yemi, Sığır Eti- Besi Yemi fiyatları (TL) ve İndeksi (2000=100)
Süt Fiyatı İndeks Süt Yemi Sığır Eti Fiyatı Besi Yemi 2000 0,163 100,0 0,09668 100,00 2,814 0,09332 2001 0,235 144,2 0,13717 141,88 3,539 125,8 0,13074 140,10 2002 0,306 187,7 0,20433 211,35 5,175 183,9 0,19387 207,75 2003 0,387 237,4 0,25217 260,83 8,139 289,2 0,24231 259,65 2004 0,444 272,4 0,33448 345,97 8,592 305,3 0,31957 342,45 2005 0,392 240,5 0,314 324,78 8,590 0,300 321,47 2006 0,402 246,6 0,326 337,19 8,570 304,5 0,313 335,41 2007 0,497 304,9 0,400 413,74 8,670 308,1 0,384 411,49 2008 0,500 306,7 0,488 504,76 10,00 355,4 0,469 502,57 Tablo incelendiğinde, 2000 yılına göre 2008 yılında süt fiyatı % 207 oranında bir artış olmasına rağmen, süt yemi fiyatı % 405 oranında bir artış göstermiştir. Yine aynı dönemde sığır eti fiyatında % 255, besi yeminde ise % 403 oranında bir artış görülmektedir. İktisadi bir üretim faaliyeti olan hayvancılıkta toplam maliyet içinde %50-60 civarında payı olan yem girdisinin fiyatlarındaki artış ve et-süt satış fiyatları dikkate alındığında üretim maliyetini bile karşılamadan uzak olduğu açık olarak görülmektedir. Prof. Dr. Engin SAKARYA

17 Süt sığırcılığında süt/yem paritesinin 1,5’inin altına düşmemesi, 2 civarında seyretmesi arzulanır. Oysa Türkiye’de 1993 yılından itibaren (TSEK’in özelleştirilmesi ile birlikte) süt fiyatları ile yem fiyatları arasında bir dengesizlik oluşmaya başlamış ve Süt/Yem paritesi gittikçe düşmüştür. 1990 yılında 1,90 olan süt/yem paritesi 2008 yılında 0,99'a kadar gerilemiş ve üreticiler satmış oldukları 1 kg süt ile ancak 990 gr yem alabilir hale gelmişlerdir. Prof. Dr. Engin SAKARYA

18 2007 ve 2008 YILLARI EKİM AYI İTİBARİYLE ÜRÜN VE GİRDİ FİYATLARI (TL/Kg)
ÜRÜNLER 2007 2008 % Artış  Buğday 0,462 0,750 62    Arpa  0,393 0,476 21    Süt (inek) 0,600 0,500 -16,7    Koyun Eti 7,920 9,800 23,7    Sığır Eti 9,170 10,560 15,2    GİRDİLER    Yem (Süt) 20    Gübre (DAP) 0,860 1,900 121    Mazot (TL/Lt) 2,350 2,820    İlaç 48,710 51,680 6 Küresel ısınma, kuraklık ve yaşanan ekonomik krizler nedeniyle gerek yem fiyatlarında, gerekse diğer girdilerde (mazot ve gübre) görülen fiyat artışları da dikkate alındığında arzın azaldığı kış aylarında çiğ süt fiyatlarında beklenen olası artış olmamış aksine 2007 Ekim ayına göre 2008 Ekim ayında süt fiyatı yaklaşık %17 oranında azalmıştır. Prof. Dr. Engin SAKARYA

19 Süt fiyatlarındaki bu düşüş, sürekli olarak ekonomik kriz ve darboğazda olan süt üreticilerinin önünü görmesinde ve global krizin üretim kesimine yansımasının ne olacağı konusunda iyice belirsizlik yaratmıştır. Piyasada üretim maliyetlerini bile karşılamayan satış fiyatlarını kabullenme durumunda olan üretici kesimi, sorunlarını bir yerde örgütsüzlüğü nedeniyle kamu oyuna anlatma konusunda yetersiz kalmaktadır. Oysa hayvancılığı gelişmiş kimi batı ülkelerinde üretici örgütleri, örgütlü ve önemli bir sivil bir güç ve baskı grubu olarak politika oluşturanlar üzerinde etkilidirler. Prof. Dr. Engin SAKARYA

20 Hayvancılık, iktisadın tüm kuram ve kurallarının çok açık bir şekilde görüldüğü iktisadi bir üretim faaliyeti olup karlılık bu alanda da esas amaçtır. Bu çerçevede alınması gereken ekonomik tedbirler yerine hayvancılığın halen sosyal bir faaliyet, hobi, tarımın ayrılmaz parçası, sigortası gibi yanlış düşünce ve yaklaşımlar sektörün fonksiyonlarını yerine getirmede handikap oluşturmuştur. Her iktisadi faaliyette olduğu gibi üretim alanında da üreticinin para kazanması, refahının artması, zarar etmemesi, üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından önemli olup devlet bu kesime dönük ekonomik politikaları öncelikle ele almalıdır. Prof. Dr. Engin SAKARYA

21 Süt sektöründe sanayici piyasada oluşan talep yetersizliği neticesinde stokların artması vb nedenler öne sürerek kapasitelerini düşürmüş ve stoksuz çalışma düzenine girmiştir. Bu dönemde ayrıca süt alım miktarlarını ve fiyatları %20 civarında düşürmüşlerdir. Bir yerde sanayici krizde kendini koruma adına bazı tedbirler alabilmiştir. Diğer taraftan kriz karşısında ayakta durmaya çalışan süt üreticisi piyasada dönem itibariyle süt satış fiyatlarında iyileşme-artış beklerken fiyatlardaki düşüşle birlikte krizi bizzat yaşayan ve maliyetine katlanan zarar eden kesim olarak çaresiz kriz ortamına suretle sürüklenmektedir. Prof. Dr. Engin SAKARYA

22 Süt sanayicisi, kamunun da daha önce yaptığı gibi (TSEK) düşük kapasitede çalışmanın maliyetini, alım politikasında mümkün olduğunca hammaddeyi düşük fiyatla alma ve karlılığını bir yerde bu politikayla sürdürme anlayışından uzaklaşmalıdır. Süt sanayicisi, hammadde tedariki sorununu ise DIR (Dahilde İşleme Rejimi) kapsamında ithal edilen süttozu ve buzağı maması ithalatı ile çözmeye çalışmaktadır. Oysa süt sanayicisinin kriz döneminde yüksek kar marjından belli bir oranda fedakarlıkta bulunarak süt alım fiyatlarını düşürme yerine yükselterek üreticiyi desteklemesi, uzun vadede hem sektör hem de üretimin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve üretim-sanayi entegrasyonu açısından yaşamsal önem taşımaktadır. Diğer taraftan süt sanayicisi kaliteli hammadde tedariki, kalite-fiyat ilişkisi ve sanayide değerlendirilen süt miktarının artırılması konularında başarılı olamamıştır. Prof. Dr. Engin SAKARYA

23 Süt tozu miktarı (ton/yıl)
YILLAR İTİBARİYLE İTHAL EDİLEN SÜT TOZU MİKTARI Yıllar Süt tozu miktarı (ton/yıl) 1996 8.591 1997 8.228 1998 7.743 1999 9.190 2000 7.166 2001 2.620 2002 5.556 2003 12.041 2004 11.881 2005 9.714 2006 16.828 2007 13.469 2008 15.261 Sektör temsilcileri, son yıllarda Türkiye’ye önemli miktarda buzağı maması adı altında süt tozunun girdiğini belirtmektedirler. Bu buzağı mamasının büyük bölümünün Ukrayna üzerinden ithal edildiği ifade edilmesine rağmen miktarla ilgili resmi bir rakama rastlanılmamıştır. Prof. Dr. Engin SAKARYA

24 HAYVANSAL ÜRÜNLERDE PİYASA YAPISI
VE PAZARLAMA Gelişmiş ülkeler hayvansal ürünlerin işlenmesi ve pazarlanması için üretici kooperatifleri, pazarlama bordları vb kurarak bu ürünlerin pazarlanması ve arzının devamlılığını sağlamaya yönelik politikalar oluşturmuşlardır. Diğer taraftan bu sektörde üretimde bulunan üreticilerin gelir düzeyini sanayi sektörüne göre düzenleyen ve refahı artıran politikalar da geliştirmişlerdir. Bu şekilde kırsal alanda üretimin sürdürülebilirliği sağlanabilmişlerdir. Ülkemizde ise gerek et gerekse süt piyasalarındaki yıllardan beri süregelen istikrarsızlıkta en önemli neden pazarlama alt yapısının geliştirilememesidir. Bu piyasalarda genelde çok sayıda satıcı ve az sayıda alıcının egemen olduğu oligopson bir yapı hakimdir. Üreticinin örgütsüzlüğü, bu sektörlerdeki yapısal reformların yapılamaması, üreticiyi hem girdi temininde hem de pazarlamada güçsüz bırakmaktadır. Piyasa da fiyat istikrarsızlığı üretimi artıramamada en büyük engeldir. Oysa AB’de üretici garanti edilmiş fiyatlar çerçevesinde üretimini sürdürmektedir. Prof. Dr. Engin SAKARYA

25 24 Ocak 1980 tarihinde alınan ekonomik istikrar tedbirleri çerçevesinde başta et olmak üzere hayvansal ürünlerin destekleme kapsamından çıkarılması, hayvansal ürün piyasalarını düzenlenmesi amacıyla kurulan EBK (kısmen) ve TSEK’in zamansız özelleştirilmesi sektörün içinde bulunduğu kriz ve darboğazın oluşmasında etkili olmuştur. Özellikle süt piyasasında müdahale edecek (kamu) kuruluş kalmamıştır. Bunun sonucunda hayvansal ürün piyasasındaki oligopson yapı, kartelleşmeninde etkisiyle bölge ve ülke genelinde alımda ve sürümde tekelci bir yapıya dönüşme eğilimini artırmıştır. Bu durum hem üreticinin gelirinin hem de sektörde üretimin artırılamamasında en büyük engeli oluşturmaktadır. Prof. Dr. Engin SAKARYA

26 Endüstriyel süt ve süt ürünleri pazarının;
Bu gelişmeler çerçevesinde süt piyasasında ortaya çıkan yapıya baktığımızda, Türkiye'de üretilen 11 milyon ton dolayındaki sütün % 8'i (900 bin ton) endüstriyel anlamda 5 büyük firma tarafından işlenmektedir. Bu rakama 10 kişinin üzerinde işçi çalıştıran KOBİ'leri de katarsak modern süt işletmelerinde Türkiye'de üretilen sütün yaklaşık % 20'sinin işlediği sonucu ortaya çıkmaktadır. Endüstriyel süt ve süt ürünleri pazarının; % 29’unu Pınar Süt (Yaşar Holding) % 19’unu Mis Süt (Nestlé) % 13’ünü Ülker % 10’unu Sütaş %9’unu SEK (Koç Holding) kontrol etmektedir. Bu 5 şirketin toplam pazar payı % 80'i bulmaktadır. Prof. Dr. Engin SAKARYA

27 Hayvancılık Sektöründe (süt) Üretim-Tüketim Zincirinde Küreselleşme
Küreselleşme sonucu, süt sektöründe özelleştirme sonrası üretim ve tüketim zincirinde ortaya çıkan yapı tabloda gösterilmiştir. Hayvancılık Sektöründe (süt) Üretim-Tüketim Zincirinde Küreselleşme ANA KURULUŞ ALT KURULUŞ ORTAK KURULUŞ Sabancı Holding Marsa, Danonesa, Carrefoursa Kraft-Jacobs Suchard (Philip Morris bünyesinde); Carrefour; Danone Koç Holding Tat, Pastavilla, Maret, Fidan Tohum, Migros Sodial, Kagomeco, Sumitomo Tekfen Holding Missüt, Toros Gübre, Makro Marketler Zinciri Nestle Yaşar Holding Pınar, Çamlı Yem Besici. AŞ Yadex Yimpaş Holding Yimpaş Marketleri, Aytaç APV Pasilac, IFU, I.F.C Ülker Holding Ülker, Besler, Akgıda, Pakyağ D.C.I., Cerestar, Al Tawfeek Com.For Inv.Fund, U.E.B.Unıted Eur.Bank Suiçmez B. R. (2003). Hayvancılık Sektöründe Yıkım:“YEMSAN - SEK - EBK Özelleştirmeleri” Türkiye'de süt ve süt ürünleri pazarının parasal büyüklüğü 10 milyar dolar düzeyinde olup, pazar 1995'ten bu yana her yıl % 8 oranında büyümektedir. Pazarın büyük olması, genç nüfusun fazlalığı, perakende sektörünün hızla büyümesi gibi nedenlerle Türkiye'deki büyük sermaye grupları bu alanda yatırımlarını artırmaktadır. Prof. Dr. Engin SAKARYA

28 Süt sektöründe süt fiyatlarını büyük ölçüde serbest piyasada arz talep koşullarına göre değil bu 5 büyük süt üreticisi şirket tarafından belirlenmektedir. Yerel düzeyde ilan edilen süt fiyatları, sütün kısa sürede bozulabilme özelliğini taşıması ve düzenleyici fiyat politikasının olmaması nedeniyle, satın alanın insiyatifine göre belirlenmektedir. Süt ve et sanayicisi ürettiği süt ve et mamullerinin perakende sektöründe pazarlanmasında satılan malların tahsilatlarının geç yapılması ve pazarlama maliyetlerinin yüksekliğinden şikayetçidir. Prof. Dr. Engin SAKARYA

29 Süt piyasasındaki fiyat istikrarsızlığının çözülebilmesinde ve müdahale kuruluşu olarak planlanan süt konseyinin tarih ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ulusal Süt Konseyi Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkındaki Yönetmelik’le faaliyeti belirlenmiştir. Konseyin gerek idari yapılanmasında gerekse sektörde tüm kesimlerin (üretici, tüketici, sanayici vb) temsil edilmesi ve müdahale kuruluşu olarak çalışabilmesinde etkili olan fonun oluşturulması ile ilgili konular yönetmelikte açık olarak belirtilmemiştir. Kurumun bir an önce süt piyasasını düzenlemede etkin olarak görev alması, sorunların çözümünde ve üretimde sürdürülebilirliğin sağlanması ile üretim maliyetlerini dikkate alan bir taban fiyatın oluşturulması ve krizin etkilerinin en aza indirilmesi açısından önem arz etmektedir. Prof. Dr. Engin SAKARYA

30 Bazı Ülkelerin 2008 Yılı Çiğ Süt Fiyatları
Euro/100kg Italya 40.00 Çek Cumh. 29.51 Finlandiya  51.15 Estonya 27.81 İsveç 36.43 Kıprıs 50.88 Portekiz 35.10 Letonya 25.45 Danimarka 45.86 Lituanya 23.86 Fransa 34.39 Macaristan 29.27 Hollanda 37.13 Polanya 27.16 Almanya 31.80 Slovenya 33.28 İspanya 34.92 Slovakya 30.45 Avusturya EU 10 30.85 Irlanda 33.98 EU-15 36.97 Belçika 28.51 EU 25 34.56 İngiltre 33.73 ABD 27,45 Yunanistan 41.85 Yeni Zelanda 27,55 Luksemburk 37.92 Türkiye 33,22 Prof. Dr. Engin SAKARYA

31 Tabloda görüldüğü gibi ülkemizdeki süt fiyatları AB’deki süt fiyatları ile hemen hemen aynı düzeydedir. Üstelik kişi başına düşen milli gelir kıyaslanmayacak düzeyde olduğu göz önüne alındığında hayvansal ürünleri en pahalı tüketen ülke konumundayız. Diğer taraftan tüketicinin ödediği bir litre süt için fiyatın ülkemizde yaklaşık % 30’u üreticiye giderken, geriye kalan miktar aracı ve sanayicinin marjını oluşturmaktadır. Nitekim 2008 yılında Almanya’da çiğ sütün fiyatı 0.32 euro/kg, perakende fiyatı 0.82 euro/kg iken, Türkiye'de çiğ sütün fiyatı 0.33 euro/kg, perakende fiyatı 1,12 euro/kg’dır. Almanya’da perakende sütün, çiğ süt fiyatına oranı 2,5 iken, Türkiye'de bu oran 3,4’dür. Diğer bir deyişle Türkiye'de üreticinin çiğ sütü Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yakın bir fiyattan sattığı ancak Türkiye'deki yüksek kar marjı nedeniyle tüketiciye pahalıya ulaştığı görülmektedir. Prof. Dr. Engin SAKARYA

32 Sonuç olarak; Bugün Türkiye’nin bazı bölgelerinde süt fiyatları 0,40 kuruşa kadar inmiştir. Ancak Nisan-Mayıs aylarında süt üretiminin yaklaşık % 20 oranında artacak olması bu krizin boyutlarının daha da artmasına neden olacaktır. Et ve süt üreticisi önümüzdeki günlerde talep daralması, piyasalarda durgunluk, ihracatın düşmesi neticesinde Cumhuriyet tarihinin en kötü günlerini yaşayan ekonomik krize sürüklenmektedir. Ekonomide hiçbir üretim alanında görülmeyen üretim maliyetlerini karşılamayan satış fiyatları ile üretici karşı karşıyadır. Global krizin uzun sürmesi, reel sektörlerdeki tahribatı daha da artıracaktır. Gelişmiş ülkelerde tarımsal ve hayvansal ürünler stratejik ürünler olarak kabul edilmiş ve bütçelerinin örneğin AB’de FEOGA’nın %50’si, ABD’de 70 milyar $ civarında önemli bir kaynak bu sektörlerin desteklenmesinde kullanılmaktadır. Oysa ülkemizde tarım sektörüne GSMH’nın %0,7’si civarında bir kaynak ayrılmış ve bunun düşürülmesi konusunda gelişmiş ülkelerin baskısı söz konusudur. Prof. Dr. Engin SAKARYA

33 Türkiye’de hayvancılık sektörünün sorunlarının çözümüne ilişkin yapılması gerekenler
Kısa dönemde yapılması gerekenler Uzun dönemde yapılması gerekenler KOBİ'lere verilen faizsiz 'cansuyu' kredinin süt ve et üreticilerine de verilmesi ve borçların faizsiz olarak uzun vadeye bölünmesi Yem bitkisi üretimi teşvik edilmeli, mera yasasının uygulanmasında ortaya çıkan idari ve finansman sorunları ivedilikle çözülmelidir. işletmelerde verimliliği artırıcı ve girdi maliyetlerini düşürücü destek ve teşviklerin verilmesi Üreticilerin örgütlenmesi teşvik edilerek pazarlama ve finansman imkanlarının geliştirilmesi Ulusal süt konseyinin süt piyasasında taban fiyat belirleyen müdahale kuruluşu olarak görev yapması ve idari-mali yapısının güçlendirilmesi Kırsal alanda üretimde bulunan 3 milyon civarındaki işletmenin ekonomik olarak gelişme kabiliyeti olanlardan başlamak üzere işletme ölçeğini büyütmeye dönük işletme politikaları geliştirilmelidir. Et piyasasında kısmen özelleştirilen ve TKB’ye tekrar bağlanan EBK müdahaleci kuruluş olarak piyasanın düzenlenmesi ve istikrarın sağlanması görevini etkin olarak yapması için gerekli idari ve mali özerklik verilmeli Kaliteli et ve süt üretiminin teşvik edilmeli, verimliliği artırıcı AB benzeri fiyat ve pazar düzenleme politikaları çerçevesinde kalite-fiyat ilişkisi kurulmalıdır. Prof. Dr. Engin SAKARYA

34 Türkiye’de hayvancılık sektörünün sorunlarının çözümüne ilişkin yapılması gerekenler
Kısa dönemde yapılması gerekenler Uzun dönemde yapılması gerekenler Hayvansal ürünlerin tüketimini artırmaya yönelik kampanyalar çerçevesinde, yerli malı kullanma sloganı ve perakende süt fiyatlarında indirim Kamuda veteriner hizmetlerinin yeniden yapılandırılmasında AB benzeri reorganizasyona gidilmesi Hayvansal ürünlerde KDV oranının yeniden düzenlenerek düşürülmesi Üreticinin eğitim ve yayım hizmetlerine dönük programlar artırılmalı Süt teşvik primi yeniden düzenlenmeli ve düzenli ödenmeli Sektörde haksız rekabete yol açan kayıt dışılığın önlenmesine yönelik etkin tedbir ve denetimler artırılmalı Süt tozu ve buzağı maması ithalatı kriz süresince sınırlandırılmalı ve yurt içi üretim olanakları geliştirilmeli Prof. Dr. Engin SAKARYA

35 BENİ DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM
Prof. Dr. Engin SAKARYA


"EKONOMİK KRİZİN HAYVANCILIK SEKTÖRÜNE ETKİSİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları