Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

DÜNYA HAYATI VE ZAMANI DOĞRU KULLANMA BİLİNCİ

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "DÜNYA HAYATI VE ZAMANI DOĞRU KULLANMA BİLİNCİ"— Sunum transkripti:

1 DÜNYA HAYATI VE ZAMANI DOĞRU KULLANMA BİLİNCİ

2 *اعُوذُ بِاللَّهِ مِـنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيــم*
* بِسْــــمِ اللَّهِ الرَّحْمَـنِ الرَّحِيـمِ* *اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِين  وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلَى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَِ*

3 DÜNYA Yakın olmak anlamına gelen dünüv kökünden türemiş en yakın anlamındaki ednâ kelimesinin müennesi olup, canlıların üzerinde yaşamış olduğu gezegen, yer küre demektir.

4 ZAMAN Zaman mefhumu insanın fiil, ibadet ve davranışlarıyla iç içedir. Bu yönüyle zaman sözlükte devir, çağ, mevsim, ay, hafta, gün, saat, mehil, uzun veya kısa olan vakit demektir.

5 Kur'ân-ı Kerîm bunlardan bazılarını örnek olarak bize tanıtmaktadır:
"Hayat" hakkında tarih boyunca birçok felsefî nazariye ortaya atılmış; hayatın başlangıcı, gayesi, anlamı konularında tutarsız ve insanı tatmin etmekten uzak çeşitli yorumlar yapılmıştır. Kur'ân-ı Kerîm bunlardan bazılarını örnek olarak bize tanıtmaktadır: وَقَالُوا مَا هِىَ اِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا يُهْلِكُنَا اِلَّا الدَّهْرُ وَمَا لَهُمْ بِذلِكَ مِنْ عِلْمٍ اِنْ هُمْ اِلَّا يَظُنُّونَ "Dediler ki: "Dünya hayatımızdan başka hayat yoktur. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman yok eder." Bu hususta onların bir bilgisi yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar. " (Câsiye, 45/24) İşte böylesine dar, böylesine kısır bir görüşe sahiptiler. Onlara göre hayat, bu dünyada gözleriyle gördükleri bölümdür. Bir kuşak ölür bir diğer kuşak doğar. Görünüşe bakılırsa ölüm onlara ulaşmıyor, sadece günler geçiyor, zaman dürülüyor. Onlar ölüyorlarsa, yaşama sürelerini sona erdiren, bedenlerine ölümü ulaştıran, böylece onları öldüren zamandır. (Fizilal'il-Kur'an)

6 Kur'ân-ı Kerim, dünya hayatını şöyle tarif ve tasvir ediyor
اِنْ هِىَ اِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا نَحْنُ بِمَبْعُوثينَ "Hayat, bu dünya hayatından ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Biz tekrar diriltilecek değiliz." (Mü'minûn, 23/37) Kur'ân-ı Kerim, dünya hayatını şöyle tarif ve tasvir ediyor اِعْلَمُوا اَنَّمَا الْحَيوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِى الْاَمْوَالِ وَالْاَوْلَادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ اَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهيجُ فَتَريهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًا وَفِى الْاخِرَةِ عَذَابٌ شَديدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَاالْحَيوةُ الدُّنْيَا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ "Bilin ki, dünya hayatı bir oyun, eğlence, süs, kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışıdır. (Bu) tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekicilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azap; Allah'tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı ise, sadece aldatıcı bir geçinmedir" (Hadîd, 57/20) Dünya bu ayette ahiretin ciddiyeti yanında çocuk oyuncağına benzetiliyor. İnsanlar dünyadaki çocuk oyununun arkasından ahirete varınca böylesine bir akibetle yüzyüze gelirler.(Fizilal'il-Kur'an)

7 اِنَّمَا الْحَيوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَاِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا يُؤْتِكُمْ اُجُورَكُمْ وَلَايَسَْلْكُمْ اَمْوَالَكُمْ "Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer inanır, (günahlardan) korunursanız (Allah) size mükâfatlarınızı verir ve sizden (bütün) mallarınızı istemez (sadece zekât ve sadaka gibi cüz ı bir miktar taleb eder) " (Muhammed, 47/36) Dünya hayatı, eğer bu hayatın gerisinde daha şerefli ve daha kalıcı bir hedef olmazsa, yüce Allah'ın sisteminden uzak olarak hayat sürülürse ancak bir oyun ve bir eğlenceden ibarettir. Bu öyle bir sistemdir ki, bu dünya hayatını ahiretin tarlası ve halifelik nimetini ebedi ahiret yurdunu elde etmenin aracı olarak kılar. İşte ayetin ikinci paragrafında işaret edilen nokta budur. "Eğer iman eder sakınırsanız Allah size mükafatınızı verir." Dünya hayatını bir oyun ve bir eğlence olmaktan çıkaran ve ona ciddiyet damgasını vuran, onu hayvansal seviyeden çıkarıp yücelerin yücesine bağlı olan doğru yoldaki halifelik seviyesine yükselten ancak ve ancak iman ve takvadır( Fizilal'il-Kur'an)

8 Dünya hayatından sonra ebedî olan âhiret hayatı vardır: Orası çalışma yeri değil, dünyadaki çalışmaların karşılığını görme yeridir. Ebedî saadet bu dünyada kazanıldığı için dünya hayatı çok değerlidir. İyi değerlendirilmeli, ömür boşa geçirilmemelidir. Yüce Allah şöyle buyurur: يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا اتَّقُوا اللّهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَاقَدَّمَتْ لِغَدٍ وَاتَّقُوا اللّهَ اِنَّ اللّهَ خَبيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ " Ey inananlar, Allah'tan korkun ve kişi, yarın için ne (yapıp) gönderdiğine baksın, Allah'tan korkun, çünkü Allah yaptığınızı haber âlmaktadır" (Haşr, 59/18)

9 Kur'ân-ı Kerim bize çalışmayı emretmiş, dünya nimetlerinden meşru şekilde istifade etmemizi tavsîye etmiştir فَاِذَا قُضِيَتِ الصَّلوةُ فَانْتَشِرُوا فِى الْاَرْضِ وَابْتَغُوا مِنْ فَضْلِ اللّهِ وَاذْكُرُوا اللّهَ كَثيرًا لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ "Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lutfundan (nasibinizi) arayın. Allah'ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz" (Cum'a, 62/10) İbni Malik cuma namazını kıldığında kalkar gider caminin kapısında durup şöyle derdi: "Allah'ım çağrına uydum. Bana farz kıldığın namazı kıldım. Bana emrettiğin şekilde buradan ayrılıp işimin başına dönüyorum. Bana hazinenden rızık ihsan et. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın." (Bu olayı İbni Ebi Hatim rivayet etmiştir)

10 وَاَنْ لَيْسَ لِلْاِنْسَانِ اِلَّا مَاسَعى () وَاَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرى ()
"İnsana çalışmasından başka bir şey yoktur. Ve çalışması da yakında görülecektir" (Necm, 53/39-40) Yani emekler, çalışmalar, kazançlar asla yok olmayacak, havaya gitmeyecektir. Yüce Allah'ın bilgisinden ve duyarlı terazisinden en küçük bir şeyin kaçması sözkonusu değildir. Herkes çalışmasının, ortaya koyduğu işlerin karşılığını tam olarak alacak, hiçbir kısıntıya uğratılmayacak, en ufak bir haksızlığa maruz bırakılmayacaktır. (Fizilal'il-Kur'an) Müslüman herşeyi yerli yerinde yapar, dünya hayatını iyi işle (salih amel) değerlendirir. Dünyası için âhiretini, âhireti için dünyasını terk etmez. İkisi arasında uyumlu ve dengeli bir hayat düzeni meydana getirir.

11 Kur'ân-ı Kerim bizi esas olarak âhiret amellerine teşvik ediyor, fakat dünyadan da nasibimizi unutmamamızı hatırlatıyor وَابْتَغِ فيمَا اتيكَ اللّهُ الدَّارَ الْاخِرَةَ وَلَا تَنْسَ نَصيبَكَ مِنَ الدُّنْيَا وَاَحْسِنْ كَمَا اَحْسَنَ اللّهُ اِلَيْكَ وَلَا تَبْغِ الْفَسَادَ فِى الْاَرْضِ اِنَّ اللّهَ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِدينَ " Allah'ın sana verdiği (bu servet) içinde âhiret yurdunu ara; dünyadan da nasibini unutma. Allah sana nasıl iyilik ettiyse sen de öyle iyilik et; yeryüzünde bozgunculuk etmeyi isteme. Çünkü Allah bozguncuları sevmez." (Kasas, 28/77) Bu ifadede tutarlı ilahi hayat sisteminin dengeliliği dile getiriliyor. Bu sistem, mal varlığı bulunanın kalbini ahirete bağlar. Bununla beraber onu bu dünya hayatının nimetlerinden yararlanmaktan alıkoymaz. Tam tersine, onu bu nimetlerden yararlanmaya teşvik eder, bu konuda ona bazı yükümlülükler getirir. Hayatı ihmal eden, hayatla bağlarını zayıflatan mistikler gibi dünya nimetlerinden el-etek çekmesine engel olur.( Fizilal'il-Kur'an)

12 AHİRET NİMETLERİ DÜNYA NİMETLERİNDEN HAYIRLIDIR
زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاء وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ الْمُقَنطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالأَنْعَامِ وَالْحَرْثِ ذَلِكَ مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَاللّهُ عِندَهُ حُسْنُ الْمَآبِ قُلْ أَؤُنَبِّئُكُم بِخَيْرٍ مِّن ذَلِكُمْ لِلَّذِينَ اتَّقَوْا عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَأَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَرِضْوَانٌ مِّنَ اللّهِ وَاللّهُ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ 14. Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah'ın katındadır.(AL-İ İMRAN 3/14) 15. (Resûlüm!) De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takvâ sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür.(AL-İ İMRAN 3/15)

13 HADİSLERDE DÜNYA HAYATI
قال رسولُ اللّه: لَوْ كَانَتِ الدُّنْيَا تَعْدِلُ عِنْدَ اللّهِ جَنَاحَ بَعُوضَةٍ مَا سَقَى كَافِراً مِنْهَا شَرْبَةَ مَاءٍ Sehl İbnu Sa'd (r.a) anlatıyor: "Resûlullah (a.s) buyurdular ki: "Eğer dünya Allah nazarında sivri sineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kâfire ondan bir yudum su içirmezdi." [Tirmizî, Zühd 13, (2321); İbnu Mâce, Zühd 11, (2410).]

14 وعن ابن مسعود: [ دَخَلْتُ عَلى رسول اللّهِ وَقَدْ نَامَ عَلَى رِمَالٍ حَصِيرٍ وَقَدْ أثَّرَ في جَنْبِهِ. فَقُلْتُ يَا رسُولَ اللّهِ: لَوِ اتّخَذْنَا لَكَ وَطَاءً تَجْعَلُهُ بَيْنَكَ وَبَيْنَ الحَصِيرِ يَقِيكَ مِنْهُ؟ فقَالَ: مَالِى وَلِلدُّنْيَا؟ مَا أنَا وَالدُّنْيَا إلاَّ كَرَاكِبٍ اسْتَظَلَّ تَحْتَ شَجَرَةٍ ثُمَّ رَاحَ وَتَرَكَهَا] (1970)- İbnu Mes'ûd (r.a) anlatıyor: "Resûlullah (a.s)'ın yanına girmiştir. Onu bir hasır örgünün üzerinde uyumuş buldum. Hasır, (vücudunun açık olan) yan taraflarında izler bırakmıştı. "Ey Allah'ın Resûlü dedim, sana bir yaygı temin etsek de hasırın üstüne sersek, onun sertliğine karşı sizi korusa!" "Ben kim, dünya kim. Dünya ile benim misâlim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir." . [Tirmizî, Zühd 44, (2378). (GENİŞ AÇIKLAMA İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:7/ )

15 SAHABENİN DÜNYAYA BAKIŞI
Hazreti Osman, kölesi ile bir yerden geçiyordu. Bir ağacın altında herkesten uzak vaziyette yatan Ebu Zerri Gıffari hazretlerini gördü. Ebu Zerr, eshabın maddeten en fakirlerinden biri idi. Hz. Osman yanındaki kölesine bir kese altın verdi: “Git bunu şu ağacın altında yatan adama ver. Eğer dediğimi yaparsan seni azad edeceğim” dedi. Hz. Osman’ın bu müjdesine sevinen köle, mutlaka parayı verebileceği ümidiyle uyuyan adamın yanına varıp uyanmasını bekledi. Bir müddet sonra Ebu Zerr Hazretleri uyanmıştı. Köle: “Al bu keseyi... “ diye rica ettiyse de Ebu Zerr, kabul etmiyordu. Köle ısrar ederek: “Eğer bu altınları alırsan kölelikten kurtulacağım. Sen benim azad olmamı istemez misin?” diye söylediğinde O: senin kölelikten kurtulmanı ben de isterim ama, ben onu alırsam sen hür olacaksın, ben köle olacağım. Sen benim köle olmamı ister misin? Diyerek parayı almayı kabul etmedi.

16 ZAMANI DOĞRU KULLANMA BİLİNCİ
1) Asra andolsun 2) Gerçekten insan ziyandadır. 3) Ancak iman edip Salih amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka. ‘’İnsanın farkında olmadan belki de en fazla zayi ve israf ettiği şey bilinçli kullanılmayan vakitlerdir. Bu bakımdan Asr Sûresinde insanın zarar ve ziyanı zamanla bağlantılı olarak ifade edilmiştir. Asıl kazancın ise imanla irtibatlandırılıp iyi işler yapmak suretiyle zamanın değerlendirilmesi istenmiştir.’’

17 Fahrettin razi bu surenin tefsirinde şöyle diyor
Fahrettin razi bu surenin tefsirinde şöyle diyor. Zamanı değerlendirme açısından insan mutlaka zarardadır,kendisini bu zarardan kurtaramaz. Zira zarar sermayenin kaybıdır.insanın sermayesi ise, ömrüdür. Eğer insan, ömrünü günahlarla geçiriyorsa büyük bir zarar içerisindedir. Seleften biri de; asır suresinin manasını pazarda buz satan birinden öğrendim’ diyor. O şahıs sabahleyin pazara çıkar ve şöyle seslenirdi. ‘sermayesi eriyen bu adama acıyın!.. Sermayesi eriyen bu adama acıyın!..’ onun bu sözünü işitince; ‘ işte insanın hüsranda/zarar ve ziyan içerisinde olmasının anlamı budur’ dedim. وعن أبى هريرة رضى اللّه عنه قال: قال رَسُولُ اللّهِ صلى الله عليه وسلم: أعْذَرَ اللّهُ تعالى إلى امرئٍ أخّرَ أجلَهُ حتّى بلغَ ستّينَ سنة. Ebu Hüreyre (ra) anlatıyor. Resûlullah (sav) buyurdular ki: "Ecelini altmış yaşına kadar uzattığı kimselerden Cenab-ı Hakk, her çeşit özür ve bahâneyi kaldırmıştır." Buhârî, Rikak 4.  

18 وعن أبى هريرة قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ‏"‏ قَالَ اللَّهُ يَسُبُّ بَنُو آدَمَ الدَّهْرَ، وَأَنَا الدَّهْرُ، بِيَدِي اللَّيْلُ وَالنَّهَارُ ‏"‏‏.‏ Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) Yüce Allah’ın şöyle buyurduğunu söyler: “Ademoğlu zamana söver. Halbuki zaman benim; yani gece ve gündüz benim tasarrufumdadır.” Buhârî, Edeb 101; Müslîm, Elfâz 2, (2246).  İmam Şafii “ Zaman kılıç gibidir sen onu kesmezsen o seni keser.” Sözü son derece uyarıcıdır. Yine “ Biz zamanı ayıplarız. Halbuki ayıp bizdedir. Eğer zaman konuşacak olsa kaçacak gizlenecek yer ararız.” Sözleri zamanı ayıplama hususunda bizlere birer ikazdır.

19 Bir hadis-i şerifte de şöyle buyruluyor:
قَالَ رَسُولُ اللّهِ: َ يَزُولُ قَدَمَا عِبْدٍ يَوْمَ الْقِيَامَةِ حَتّى يُسْألَ عَنْ أرْبَعٍ: عَنْ عُمُرِهِ فِيمَا أفْنَاهُ، وَعَنْ عِلْمِهِ مَا عَمِلَ بِهِ، وَعَنْ مَالِهِ مِنْ أيْنَ اكْتَسَبَهُ وَفيمَا أنْفَقَهُ، وَعَنْ جِسْمِهِ فيمَا أبَْهُ "Kıyamet günü, dört şeyden sual edilmedikçe, kulun ayakları [Rabbinin huzurundan] ayrılamaz: * Ömrünü nerede harcadığından, * Ne amelde bulunduğundan, * Malını nerede kazandığından ve  nereye harcadığından, * Vücudunu nerede çürüttüğünden." [Tirmizî, Kıyamet 1, (2419).] Hz. Ali’nin  “ Vakitlerle yakutlar elde edilebilir, fakat yakutlarla vakitler elde edilemez.” Sözü zamanın değerini ne güzel anlatmaktadır

20 Zaman Allah’ın insana bahşettiği en büyük nimetlerden biri olup, önemli olan bu nimetin kadrini bilmek suretiyle değerlendirmektir. Zamanı değerlendirmek onu ölçülü ve bilinçli kullanmakla olur. Bunun yolu da zamanı iş, ibadet ve istirahat saatlerine bölerek bir disiplin dahilinde zamana hükmetmekten geçer. Bunun dışında müslümanın boş vakti ve boşa harcayacak zamanı yoktur. Ömrümüz, sınırlı ve sonlu olduğundan sınırsız ve sonsuz mükafatları kazanabilmenin ve dünya hayatında başarılı olabilmenin yolu zamanı doğru ve verimli kullanmaktan geçer.

21 ثُمَّ لَتُسْئَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ
Sonra o gün (kıyamet günü) her türlü nimetten mutlaka hesaba çekileceksiniz” buyrulmaktadır.

22 Peygamberimiz (sav) kıymeti pek bilinmeyen iki nimetin önemine dikkat çekmek üzere şöyle buyurmuştur: قال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم: «نِعْمتانِ مغبونٌ فيهما كثير من الناس: الصحة والفراغ» رواه مسلم. İbni Abbas radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.”  Buhârî, Rikak 1. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 1; İbni Mâce, Zühd 15

23 İmâm-ı Rabbâni (hz): “Bir kimsenin iyi müslüman olduğu lüzumlu şeylerle meşgul olup faydasız şeylerden uzaklaşması ile belli olur. Zamanın boş şeylerle telef olmaması için insanın vakitleri muhafaza etmesi lazımdır. İnsan öyle yaşamalıdır ki yanında bulunanları da dağınıklıktan, başıboşluktan, mâlâyânîden kurtarıp toparlasın. Zîra zaman, nutuk çekecek, dedikodu yapacak zaman değildir.”

24 BEŞ ŞEY GELMEDEN BEŞ ŞEYİN KIYMETİNİ BİL
عَنِ بْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُمَا قَالَ : قَالَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ اِغْتَنِمْ خَمْسًا قَبْلَ خَمْسٍ: شَبَابَكَ قَبْلَ هَرَمِكَ وَصِحَّتَكَ قَبْلَ سَقَمِكَ  وَغِنَاءَكَ قَبْلَ فَقْرِكَ وَفَرَاغَكَ قَبْلَ شُغْلِكَ وَحَيَاتَكَ قَبْلَ مَوْتِكَ

25 HADİS;’’ Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin:
Ölüm gelmeden önce hayatın, Hastalık gelmeden önce sağlığın, Meşguliyet gelmeden önce boş vaktin, İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin, Fakirlik gelmeden önce zenginliğin.’’ (Buhari ‘’Rikak’’ 3 Tirmizi ‘’Zühd’’ 25) Şüphesiz maddeten ve manen ilerlemenin yolu zaman sermayesini en verimli bir şekilde değerlendirmekten geçmektedir. Üstat Necip Fazıl zamanı dizelerine şöyle aktarmıştır: Nedir zaman, nedir; bir su mu, bir kuş mu? Nedir zaman, nedir; iniş mi, yokuş mu?

26 DUA ALLAH’IM ! BİZLERE DÜNYADA VE AHİRETTE İYİLİK VE GÜZELLİKLER İHSAN EYLE. ALLAH’IM ! RAZI OLACAĞIN İŞLERDE VE YERLERDE NEFES TÜKETMEYİ CÜMLEMİZE NASİP EYLE. ALLAH’IM! ACİZLİKTEN, TEMBELLİKTEN, CİMRİLİKTEN, KORKAKLIKTAN, İHTİYARLIĞIN BUNAKLIĞINDAN, KABİR AZABINDAN SANA SIĞINIRIM MUHAFAZA EYLE. ALLAH’IM ! ÖLÜM GELMEDEN ÖNCE HAYATIN, MEŞGULİYET GELMEDEN ÖNCE BOŞ VAKTİN, KADRİNİ VE KIYMETİNİ BİLENLERDEN EYLE.. AMİN AMİN…

27 SÖĞÜTLÜ MAKSUDİYE KÖYÜ C. İ-H.
REMZİ ANKARALI SÖĞÜTLÜ MAKSUDİYE KÖYÜ C. İ-H.


"DÜNYA HAYATI VE ZAMANI DOĞRU KULLANMA BİLİNCİ" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları