Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

KUL: İbadet eden, itaat eden, hizmet eden, emir dinleyen kişidir. Bunlar insan, melek ve cindir. Kulluk: Allah’ı sevme iddiasının ispatıdır. Kulluğun.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "KUL: İbadet eden, itaat eden, hizmet eden, emir dinleyen kişidir. Bunlar insan, melek ve cindir. Kulluk: Allah’ı sevme iddiasının ispatıdır. Kulluğun."— Sunum transkripti:

1

2 KUL: İbadet eden, itaat eden, hizmet eden, emir dinleyen kişidir. Bunlar insan, melek ve cindir. Kulluk: Allah’ı sevme iddiasının ispatıdır. Kulluğun amacı Allah’ın rızasına ulaşmaktır. Kulluktan daha anlamlı bir iş insan için mevcut değildir. İslâm’ı ilim, amel ve hal olarak benliğine sindirmeye kulluk denir. İMTİHAN; Deneme, tecrübe etme, bir sonuca ulaşmak için katlanılması gereken güçlükler, sıkıntılar. Allah c.c.’un kullarını denemek için sıkıntılara uğratması.. Hayat baştan başa bir imtihanlar zinciridir. İnsanoğlu için imtihanlar taa çocukluktan başlar. Ve rûh bedenden ayrılacağı ana kadar da devam eder durur. Anlayıp sezebilenler için bu küçük küçük imtihanlar, birer eleme ve finale kalan ruhların tespit edilmesidir. M,F.Gülen’in “Buhranlar Anaforunda İnsan” Kitabından Alınma

3 Hadis-i Kutsi: “Allahü teâlâ buyuruyor ki: "Ey kulum! Emrettiğim farzları yap, insanların en âbidi olursun. Yasak ettiğim haramlardan sakın, verâ' sahibi olursun (Takvanın ileri derecelerine kavuşursun). Verdiğim rızka kanaat eyle, insanların en ganisi olursun, kimseye muhtaç kalmazsın.” Hadis-i kudsi-Riyaz-üs-Salihin Allah bir kulu sevdiği zaman onu kendi hizmetinde kullanır. Allah bir kuldan kendisine hizmet/ibadet etmesini istediği zaman onun diğer şeylerden ilgisini ve sevgisini keser. Allah bir kulu severse ona rahmet nazarıyla nazar eder. Eğer Allah bir kula rahmetiyle nazar ederse ona azap etmez. EBÛ TÂLİB EL-MEKKÎ ÜÇÜNCÜ CİLD Tercüme Ve Tahric Dr. Dilaver SELVİ

4 Hz. Peygamberin (s.a.v) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Allah bir kulu sevdiğinde, onu belaya duçar eder. Onu çok severse, kendisine ayırır. Bu nasıl olur? Diye sorulunca şöyle buyurdu Onda ne mal, ne evlat hiç bir şey bırakmaz. Tabarani rivayeti) Zebidî, İthaf, XI, 542. Kur’an-ı Kerim Zariyat Suresi 56. Ayet: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” Hz. Peygamber (A.S.V.) şöyle buyurdu: "Üç şey vardır. Kim onları yaparsa imanın tadını alır: Sadece Allah'a kulluk eden. Allah'tan başka ilâh olmadığını bilen. Her yıl gönül hoşluğuyla zekâtını veren!” Ebu Davud, Zekât: 4, (1582); İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 2/234.

5 Kur’an-ı Kerim Ankebut suresi 2. Ayet İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, Sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Kutsî hadis.. "iki korkuyu bir arada vermem. İki sevinci de bir arada vermem." buyurulur. Allah (c.c.), mümin kullarını arındırmak ve derecelerini artırmak için çeşitli sıkıntılara ve imtihanlara tabi tutar. Burası onlar için hizmet yeridir, ücret yeri değildir. Hak yolunda ve Hak hatırına bir kısım zorluklar yaşamaları müminler için şereftir. Zorluk istenmez, ama gelirse mümin için ahirete azık olur. Mesel Ufku” Kitabından Alınma

6 İnsan imtihanlarla saflaşır ve özüne erer. Hayat, imtihanlar sayesinde yeknesaklıktan kurtulur ve renklilik kazanır. Ruh imtihan gördüğü nispette olgunlaşır ve büyük işleri göğüsleyebilecek hâle gelir. Geçirilen imtihanın ağırlığı ve soruların terleticiliği nispetinde, fert, insanlık mektebinde sınıf geçmeye ve yükselmeye hak kazanır. İmtihan görmemiş ölü gönüllerin ve ham ruhların, nefisleri adına insanlığa yükselmeleri bahis mevzuu olmayacağı gibi.. İçinde yaşadıkları topluma da en küçük bir menfaatleri dokunmayacaktır. M,F.Gülen’in “Buhranlar Anaforunda İnsan” Kitabından Alınma

7 İnsan bir imtihanda olduğunu daha baştan kabul etmezse.. En yakın daireden en uzakta olanlara kadar herkesin onunla uğraştığına.. Elini attığı her dalın kırılıp her yerin sarsıldığına, herkesin ona karşı düşman vaziyeti aldığına inanır. Oysa, bunların birer imtihan vesilesi olduğunu kabul etse, o türlü bütün mülahazalar eriyip gidecektir. M,F.Gülen’in “Kırık testi” Kitabından Alınma İşin özünü kavrayamayanlar, sebep-netice arasındaki münasebeti görmeyenler, değerlendirmelerini günübirlikçiliğe bağlayanlar, büyük resmi göremeyenler sık sık hata yaparlar. Hayatını şuurla yaşayan, her hadiseye sebep-netice çerçevesinde bakabilen, her şeyden bir mana çıkarmasını bilen ilhama açık ruhlar, imtihanda başarılı olanlardır. Evet, su akıp gittiği için, bir ırmakta ikinci defa yıkanılmaz.. Ama hadiseler, ayniyete yakın bir misliyet içinde akıp gitmektedir. Bu bakımdan, her hadisenin bir de perde gerisi, hikmeti, birbiriyle münasebeti, sebep ve neticesi vardır. Ders almasını bilmek lazım. M,F.Gülen’in “Amerika’da Bir Ay” Kitabından Alınma

8 Kendisine kullukta bulunduğumuz Allah (c.c.) her şeyden müstağnidir. (Kimseden bir menfaat bekleme durumunda değildir) O'nun bizim din ve diyanetimize ihtiyacı yoktur. Kulluğa muhtaç olan bizleriz. Yeryüzünde kendisine halife yaptığı insanların, sair canlılar karşısında dengeli ve uygun yaşamalarını istiyor ve bunun için de, dengeli ve uygun yaşamanın ifadesi olan Kur'ân çizgisinde bizi harekete zorluyor. M.F. Gülen’in “Asrın Getirdiği Tereddütler Cilt 3” Kitabından alınmıştır.

9 Kur’an-ı Kerim Bakara suresi 138. Ayet: “Allah'ın (verdiği) rengiyle boyandık. Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz (deyin).” Hicr suresi 99. Ayet: “Ve sana yakin (ölüm) gelinceye kadar Rabbine ibadet et!” Resûlullah (A.S.V.) buyurdular ki: “Kim, Allah'a herhangi bir şerik koşmadan, tam bir ihlâs yani Allah'ın birliğine iman, O'na halisane kulluk, namaz ve zekât vazifelerini yapma hali üzere dünyayı terk ederse; Allah kendisinden razı olmuş halde ölmüş olur.” İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 16/493.

10 İnsan yaşadığı müddetçe yüzü daima fenaya, hiçliğe bakar. Bir gün büsbütün bu dünyadan çekip gidecektir. Sanki hiç dünyaya gelmemiş gibi. Kulluk onun yüzünü fenadan bakiye, halktan Hakka çevirir. İnsan, eğer yoğunluğa dalıp kâinat içinde boğulup dünyanın sevgisiyle sersem olarak gelip geçici şeylerin tebessümlerine aldansa, manen kendini yok eder. Eğer Kur'andan kalp kulağıyla iman derslerini işitip başını kaldırsa, Allah’a yönelse, kulluğun miracıyla mükemmel ufuklara çıkabilir. Baki bir insan olur. Risale-i Nur “Yirmidördüncü Sözden sadeleştirilerek alınmıştır.”

11 Hz. Rasûlullah (SAV) buyurdular: “Allâhü Zü’l-Celâl Hazretleri, bir kula bir musîbet veya daha fazlasını vermişse, ancak bu musîbet sebebiyle afvedeceği günâhı veya yine bu musîbet sebebiyle ulaştıracağı bir dereceyi vermek gibi iki haslet için vermiştir.” (Ramûzu’l-Ehâdîs) Kur’an-ı Kerim Bakara suresi 155. Ayet “Andolsun ki, sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile imtihan ederiz… (Ey Rasûlüm!) Sabredenleri müjdele!..”

12 Hz. Musa, Tûr-i Sînâ’ya giderken yolu üzerinde bir şahsa rastladı. O şahıs Hz. Mûsâ’ya: “–Ey Kelîmullâh! Bir hacetim var; ne olur, Tûr-i Sînâ’da Rabb’ime niyaz eyle de kabul buyursun!..” Hz. Musa: “–Hacetin nedir? Söyle de ona göre dua eyleyeyim…” deyince o kişi: “–Ey Allah’ın Peygamberi! Bu, benimle Rabb’im arasında bir sırdır.” dedi. Vaktaki Hz.Musa (AS) Tûr-i Sînâ’ya vardı, Rabb’iyle konuştu ve o kişinin de haceti için dua eyledi. Cenâb-ı Hakk da bu duayı kabul buyurduğunu kendisine bildirdi. Buna sevinen Hazret-i Musa, bu müjdeyi vermek için dönüşte o kişiye rastladığı yere uğradı. Bir de baktı ki, canavarlar onu öldürüp parçalamış! Bu hâle son derece taaccübe etti ve: “Yâ Rabb! Bu nasıl bir sırdır? Onun hacetini kabul eylemiştin?” diye niyazda bulundu. Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk, kendisine şöyle buyurdu: “–Ey Musa! O kulum benden öyle bir manevi makam istedi ki, kendi gayret ve amelleriyle arzusuna nail olması asla mümkün değildi. Bunun için ona görmüş olduğun belayı verdim. Böylece onu, bu bela ile indimde arzu ettiği makama yükselttim.” (Osman Nûri Topbaş, Muhabbetteki Sır, Erkam Yay.)

13 Elmas gibi ruhların, kömür yapılı kimselerden ayrılması imtihana bağlıdır. İmtihanın olmadığı bir yerde, altını taştan, topraktan; elması da kömürden ayırt etmeye imkân yoktur. İmtihanın olmadığı bir yerde, en uğursuz ruhlar en alî ruhlarla iç içedir. İmtihanla, melekler gibi sâfi ruhlar, pis, kötü ruhlardan ayrılır ve kendileri için beklenen zirvelere ulaşır. Bunun böyle olduğunu bilen hakikate âşina bir gönül için.. Her imtihan, insanı gökler ötesi âlemlere uçuran bir kanat.. İmtihanda görülen her sıkıntı da.. Ona güç ve canlılık kazandıran bir iksirdir. M,F.Gülen’in “Buhranlar Anaforunda İnsan” Kitabından Alınma

14 Biz birbirimizle de imtihan oluyoruz. Yani, Cenâb-ı Allah bizi bir kısım hadiselerle imtihan ettiği gibi kendi kardeşlerimizle de imtihan ediyor. Kur'an-ı Kerim de, Biz onların bir kısmını diğerleriyle imtihan ettik.. (En'am, 6/53) buyuruyor. Kardeşlerimizle aramızdaki olumsuz duygu, düşünce ve tavırları imtihan unsurları olarak görmeliyiz. Bizler beşeriz, dolayısıyla bir kısım kusurlarımızın olması gayet normaldir. İnsanları teker teker deşeleseniz; hemen herkesin kendi arkadaşlarına karşı neler neler döktürdüğünü görürsünüz. Bu beşer tabiatında vardır. Onun için, biraz sadrı geniş, sinesi yumuşak bir insan olmaya çalışmalı. Önüne çıkan dağları tepeleri aştığı gibi dost ve arkadaşlarının kusurlarını da kulluk yolundaki akabeler olarak görmeli ve onları da sabır, hoşgörü kanatlarını kullanarak aşmaya gayret göstermelidir. M,F.Gülen’in “Kırık testi” Kitabından Alınma

15 İnsan rızka çok düşkün olduğu için, rızka çalışmak bahanesi, ubudiyete mani zannedip, kendine bir özür bulmamak için ayet-i kerime mealen diyor ki: "Siz ubudiyet için yaratılmışsınız. Yaratılışınızın nedeni ubudiyettir. Rızka çalışmak dahi, Allah’ın emri noktasında düşünülecek olursa bir nevi ubudiyettir. Benim yarattıklarım ve rızklarını üslendiğim şahıslarınız ve bakmakla yükümlü olduklarınız ve hayvanlarınızın rızkını tedarik etmek, Bana ait. Siz rızklarınızı hazırlamak için yaratılmamışsınız. Çünkü Rezzak benim. Sizin ve yakınlarınız olan kullarımın rızkını ben veriyorum. Siz bunu bahane edip ubudiyeti terk etmeyiniz!" Bir insan üzerine farz olan ibadetlerini yapar, büyük günahlardan da uzak durursa; İşte o zaman dünya için insanlara faydalı çalışmalarının her biri ibadet hükmüne geçer. Risale-i Nur “Yirmisekizinci Lem’adan sadeleştirilerek alınmıştır.”

16 + Dostunun üç haline tahammül etmek dostluk hakkıdır. Bunlardan birisi hiddet, diğeri nazlanmak, üçüncüsü ise bazı dil sürçmeleridir. Ancak imtihanların en korkuncu kendi aralarında birbirleriyle olan imtihandır. Kazanma kuşağında kaybetmelerin yaşandığı imtihanda genellikle budur. Bir diğer imtihan da tenperverlik, hâneperestlik,.. vb. şeylerdir. Bir zamanlar önde bulunan insanlar "Bizler çok çalıştık. Artık gençler koşsun. Biraz biz, istirahatımıza bakalım. Evimiz, çoluk ve çocuğumuzla ilgilenelim' düşüncesi, böyle bir imtihanın başlangıcı sayılabilir. M,F.Gülen’in “Prizma 3i” Kitabından Alınma

17 Allah, kulunu imanı nispetinde sever. İman yükseldikçe denenme derecesi o oranda artar, büyür, çoğalır.. Hadis-i Şerif.. “Biz peygamberler zümresiyiz, belânın en çoğu bize verilmiştir.. Sonra sıra ile...“ Ancak, Allah-ü Teâlâ üstün insanların gaflet yoluna sapmalarını istemez. Daima huzur içinde olmalarını arzu eder. Bu sebeple büyüklere belâya karşı tahammül verir.. AbdulkAdir Geylani “Fütuhul Gayb”

18 Bir gün müminler zalimlerin zulmünden şikayetçi olurlar. Mevlana Hazretleri: - Kasaplar pazarında hiç köpek kesiyorlar mı? Öldürülmeye onlar lâyık olduğu halde, kesilen ve kesilmek zahmetine katlanan koyunlardır. Allah'ın yardımı müminlere daha fazla olduğu için (iman nimeti) zahmetleri çoktur. Onlar hakkındaki o rahmet, zahmete sebep olur.” der. Evet, köpeklerin kesilmemesi, o sıkıntıyı yaşamamaları kıymetlerinden değildir. Koyunun yaşadığı sıkıntılar kıymetindendir. Mesel Ufku

19 Hayat; musibet ve hastalıklarla sâfileşir, mükemmel hale gelir, kıymet ve değeri anlaşılır. Kâinatta tesadüf yok. Musibetler bu açıdan değerlendirilmeli ve nefse yenik düşülmemeli. Dünya bir mektep, hayat ise bir imtihandan ibarettir. Ruhlar aleminden yola çıkan insan, anne karnından, çocukluktan, gençlik ve ihtiyarlıktan, kabir, mahşer, hesap, mizan ve sırattan geçerek mükâfat ve cezanın verileceği.. Rütbelerin sökülüp takılacağı.. Yüzlerin ağarıp kararacağı.. sonsuz âleme namzet bir yolcudur. Kabir ötesi hayatı belirleyecek en büyük imtihan dünyada olandır. İmtihandan, kontrolden geçmeyen bir şeyin sağlam mı, çürük mü, sâdık mı, yalancımı, olduğu belli değildir. Kur’an-ı Kerim Bakara suresi 155. ayette.. "And olsun, sizi korku, açlık, mallarınızdan canlarınızdan ve ürünlerinizden eksiltmek gibi şeylerle deneriz; sabredenleri müjdele“ buyurulmaktadır. M. Ali Şengül “ Özlenen İnsan”

20 İmtihanla sadıklar, sadık dostlar ortaya çıkar. Hacı Bayram Veli’nin bir imtihan neticesinde bir buçuk müridinin kalması gibi. Aciz kaldım zalim nefsin elinden Şol dünyanın lezzetinden doyamaz. Aynını (gözünü) almıştır gaflet gömleğin Ömrünün gelip geçtiğini bilemez. İlâhî gaflet gömleğin giyene, “Müslüman” der misin nefse uyana? Kazanıp kazanıp verir ziyana Hakk yoluna bir pulunu kıyamaz. İlâhî, gafletten uyar gözümü, Dergâhında kara etme yüzümü Yunus eder, gelin tutun sözümü Dünya seven, ahireti bulamaz.


"KUL: İbadet eden, itaat eden, hizmet eden, emir dinleyen kişidir. Bunlar insan, melek ve cindir. Kulluk: Allah’ı sevme iddiasının ispatıdır. Kulluğun." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları