Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

KOMPOZİSYON BİLGİLERİ VE SÖZLÜ ANLATIM

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "KOMPOZİSYON BİLGİLERİ VE SÖZLÜ ANLATIM"— Sunum transkripti:

1 KOMPOZİSYON BİLGİLERİ VE SÖZLÜ ANLATIM

2 KOMPOZİSYON Türkçeye Fransızcadan geçmiş olan kompozisyon(Composition) kelimesi “ayrı ayrı parçaları düzenli olarak bir araya getirerek uyumlu bir bütün oluşturma” demektir. Kompozisyon resim, müzik, edebiyat, mimarlık, heykeltıraşlık gibi bütün sanat dallarında kullanılır. Bir ressam resim yaparken yaptığı çizimleri, boyaları uyumlu olarak bir araya getirir. Bir bestekâr da notaları rastgele değil, düzenli bir şekilde birleştirerek besteler yapar. Aslında kompozisyon hayatımızın her alanında yer alır. Evimizin boyasını, mobilyasını, halılarını, perdelerini bir kompozisyonun uyumlu parçalarından bazılarına örnek olarak verebiliriz.

3 KOMPOZİSYON Bir dil ve edebiyat terimi olarak kompozisyon “duyguların, düşüncelerin, olayların uyumlu bir bütün olacak bir biçimde sözle veya yazıyla anlatılması” olarak tanımlanır. Hikâye, roman, deneme, makale gibi yazılı anlatım türleri; panel, konferans, demeç gibi sözlü anlatım türleri birer kompozisyondur. Duygu ve düşünceleri düzenli bir biçimde yazıya döküp başarılı bir kompozisyon yazabilmek için bazı şatları yerine getirmek gerekir. Bu şartları şöyle sıralayabiliriz:

4 KOMPOZİSYON Bilgi Toplama: Yazılacak konu hakkında öncelikle derinlemesine bilgi sahibi olunmalıdır. Yazılacak yazının türüne, içeriğine ve üslubuna göre bilgiler edinilmelidir. Makale, bildiri gibi nesnel türlerde yazılı kaynaklara başvurulur. Deneme, anı, gezi yazısı gibi türlerde kişinin yaşantılarından edindiği sosyal ve psikolojik birikimler bilgileri oluşturur. Okumak ve gözlem yapmak da bilgi edinmek için gereklidir. Kişi değişik kaynakları okuyarak ve etrafındaki manzaraları, olayları gözlemleyerek edindiği bilgileri değişik anlatım türlerinde kullanabilir.

5 KOMPOZİSYON Düşünmek: Kişi yazacağı konu hakkında edindiği bilgileri kullanıp derinlemesine olarak düşünmelidir. Böylelikle düşündüklerini sıradan değil, orijinal olarak okuyuculara aktarmada başarılı olur. Dili Kullanma Becerisi: Dili doğru ve güzel kullanmak gerekir. Dili konuşan herkes kendisini yazıyla ifade edemez. Bunun için dili tanımalı, özelliklerini bilmelidir. Bu öncelikle eğitimle elde edilir. Kişinin önceden başarılı yazı örneklerini okuması ve yazı çalışmaları yapması gerekir. Planlama: Okuma, gözlem ve hayat tecrübeleri yoluyla elde edilen duygu ve düşünceler gelişigüzel anlatılamaz. Bunların yazıya başlamadan önce bir düzene bağlı olarak sıralanması gerekir.

6 KOMPOZİSYON İyi bir yazıda öncelikle kâğıt düzeni ve yazının okunabilirliği önemlidir. Kâğıt beyaz ve çizgisiz olmalı, kâğıdın 3 cm altına başlık yazılmalıdır. Başlığın altına 1cm boşluk bırakılarak yazıya geçilmelidir.. Kâğıdın sol tarafına 2.5/3 cm, sağ tarafına 2 cm, alt tarafına ise 2.5/3 cm boşluk bırakılır. Kâğıdın sol üst köşesine ad-soyad, sınıf, numara, bölüm gibi bilgiler, sağ köşeye ise günün tarihi yazılır. İkinci satıra satırbaşı yapılarak “ konu adı” yazılır. Sonra sayfa ortalanarak kompozisyon başlığı eklenir. Bir aralık boşluk bırakılarak giriş paragrafıyla birlikte yazıya geçilir.

7 KOMPOZİSYON Konu seçimi: Her konuda yazı yazılabilir. Önemli olan yazılacak konu hakkında bilgi birikimine sahip olmamızdır. Uygun bir konu seçimi başarılı bir yazı için oldukça önemlidir. Konu bulmak hazırlıklı olmakla ilgilidir. Yabancı olduğumuz bir konu olmamalı, konu ilgimizi çekmelidir. Konunun sınırlandırılması: Konu seçildikten sonra konunun sınırları çizilmelidir. Çok genel konularda kompozisyon yazmak zordur. Örneğin “ulaşım” konusunda bir kitap bile yazılabilecek iken bu geniş konuyu yazacağımız kompozisyona sığdırmaya çalışmak konunun etkisini azaltır. Bunun yerine “ deniz yoluyla ulaşım” gibi bir sınırlandırma yapmak konuyla ilgili yazacaklarımızı derinleştirerek yazımızın başarısını arttırır.

8 KOMPOZİSYON Ana düşünceyi ve yardımcı düşünceleri belirlemek: Yazarın ispatlamaya çalıştığı temel düşünce yazının ana düşüncesini oluşturur. Ana düşünceyi destekleyen görüşler ise yardımcı düşüncelerdir. Yazıda yardımcı düşünceler ile ana düşünce arasındaki bağlantı çok iyi sağlanmalıdır. Yazıyı yazmaya başlamadan önce konuyla ilgili aklımıza gelen pek çok düşünceyi bir yere önceden not etmeliyiz. Daha sonra bunları GİRİŞ, GELİŞME ve SONUÇ şeklinde düzenleyerek yazıya dökmeliyiz. Yazıda konuya uygun öyküleme, betimleme, açıklama, tartışma gibi anlatım biçimleri; tanımlama, örneklendirme, benzetme, karşılaştırma, tanık gösterme gibi düşünceyi geliştirme yolları kullanılabilir.

9 KOMPOZİSYON Giriş: Konunun tanıtıldığı bölümdür. Bu bölümdeki cümleler yazıyı yönlendirir. Bir kompozisyonda giriş için bir paragraf yeterlidir. Ancak yazılacak yazının türüne ve üslubuna göre giriş için paragraf sayısı değişebilir. Giriş bölümünde bir tanımdan, bir açıklamadan, betimlemeden, herhangi bir alıntıdan, atasözü, deyim ve vecizelerden yararlanılabilir. Bir soruyla ya da mizah içeren bir cümle ile giriş yapılabilir. Gelişme: Kompozisyon konusuyla ilgili görüşlerin, tüm duygu ve düşüncelerin açıklandığı bölümdür. Genellikle birden fazla paragraftan oluşur. Ana düşünceyi destekleyen yardımcı düşüncelerin her biri için ayrı paragraflar yapılır.

10 KOMPOZİSYON Sonuç: Yazıda anlatılan tüm duygu ve düşünceler ayrıntısına inilmeden kısa, açık bir şekilde tekrarlanır. Yazının temel düşüncesi bu bölümde yer alır. Kompozisyonda sonuç bölümü kısa bir paragraftan oluşur. Yazı ilginç bir söz veya anlamlı bir soru cümlesi ile bitirilebilir. Kompozisyon başlığının belirlenmesi: Başlık yazdığımız yazının adıdır. Başlık yazarın konudan uzaklaşmasını engeller. Başlık konu demek değildir. Konu başlığa göre daha geniş anlamlıdır. Yazının adı iyi bir şekilde seçilmeli, konuya uygun olmalı, yazıda anlatılanları kapsamalıdır. Kompozisyon başlığı ilgi çekici olmalı, okuyucuda bir merak uyandırmalıdır. Ayrıca başlıklar kısa ve öz olmalı; bir, iki veya en çok üç sözcükten oluşmalıdır.

11 KOMPOZİSYON-Okuma Parçası
Öğrencilerin imtihan kâğıtlarını okuyorum. Çoğunda bir yığın bilgi var, fakat konu ile ilgisi yok ve karmakarışık. Kompozisyon işte bunların zıddıdır. Çeşitli konularda düzensiz bir yığın bilgiye sahip olmak yeterli değildir. Öğrenci herhangi bir konuda lüzumlu ile lüzumsuzu seçebilmeli, fikirlerini bir sıraya koymasını öğrenmelidir. Karışık bir taş, demir ve cam yığını bir araya geldi mi, bir mimari eser vücuda gelmez. Yapı için elbette buna benzer malzemeye ihtiyaç vardır. Fakat mimari, her şeyden önce, bir düzendir. Her taş bir planın içinde yerli yerine konulunca bina göklere yükselir ve bir saadetin şarkısını söyler. 

12 KOMPOZİSYON-Okuma Parçası
Batı dillerinden alınan kompozisyon kelimesi, çeşitli şeylerin düzenli olarak bir araya getirilmesi manasını taşır ve çeşitli sahalarda musikide, resimde, mimaride ve edebiyatta kullanılır. Kelimenin çeşitli sahalara tatbiki de gösteriyor ki, kompozisyon muhtevadan yahut malzemeden ziyade, onların bir araya getirilişi ile ilgilidir ve bu çok mühim bir şeydir. Tabiat ve hayat, insanoğluna şekil vererek güzel ve faydalı eserler vücuda getirilebileceği muazzam bir malzeme deposudur. Resim mi yapmak istiyorsunuz? Dünyada renkten boyadan çok ne vardır? Hakiki bir ressam konu bakımından  da bir sıkıntı çekmez. Bütün tabiat ve hayat işlenecek konu ile doludur. Mühim olan, herhangi bir konu etrafında bir renk kompozisyonu vücuda getirmektir.

13 KOMPOZİSYON-Okuma Parçası
Sanatçının tabiata ilave ettiği şey, yeni bir düzendir. Sesler, taşlar, kelimeler ve fikirler için de durum aynıdır. Dünyada bir yığın çalgı aleti ve ses çeşidi vardır. Bunları gelişi güzel bir araya getirirseniz, sadece gürültü çıkarmış olursunuz. Musiki çeşitli sesler arasında güzel bir düzen kurmaktır. Yahya Kemal, şiiri bir “kelimeler istifi” olarak tarif eder. Güzel bir mısrada, kelimenin yerlerini değiştirdiniz mi, derhal büyüsü kaybolur. Öğrencilere çeşitli örnekler vererek, dizi, sıra, istif veya düzenin emniyetini anlatmak lazımdır. Düşünce karşılığının önüne ancak böyle geçebiliriz.

14 KOMPOZİSYON-Okuma Parçası
Aslında her insan duyar, düşünür ve etrafında olanları fark eder. Fakat bunlar bizim içimize karma karışık olarak girer. Her insan bir duygu, düşünce ve intiba deposudur. Konuşur veya yazarken, içinde bulunulan duruma göre, bu depolanan bazı şeyleri seçer, cümle hâline getiririz. Eğer onlar arasında bir bağ kuramazsak, yazılan veya konuşulan  şeyler, başkalarına saçma gelir. Saçmak ile ilgili olan saçma kelimesi, düzenin zıddıdır. Nazım, nizam, tanzim ve muntazam kelimeleri de birbirinin akrabasıdır. Tanzim edilmiş her şeyde şiire yakın bir taraf vardır. Bir manav dükkânı veya vitrin tanzim edilince göze güzel görünür.

15 KOMPOZİSYON-Okuma Parçası
Nizam deyince akla asker veya ağaç dizisi gibi basit bir düzen gelmemelidir. Tabiatın yarattığı canlı varlıkları, nebat ve hayvanları yakından incelerseniz, teferruatına kadar işlenmiş bir nizam görürsünüz. Çiçek, kelebek, kuş, balık, hatta bazı madenlerdeki renk ve şekil ahengi hayret vericidir. Bütün varlık açık veya gizli bir nizama dayanır. “Güneş manzumesi”, “yıldızlar cümlesi” deyimleri bir gerçeğe tekabül  eder. İlim kâinatın nizamını keşfe çalışır. Öğrencilerde nizam fikrini uyandırabilmek için, ilimlerden de faydalanılabilir.

16 KOMPOZİSYON-Okuma Parçası
Sosyal hayatta nizamın ehemmiyetini gösteren aktüel bir konu vardır: Trafik! Vasıtalar düzenli bir şekilde hareket ederse, caddelerde hiçbir karışıklık olmaz. Hayat canlı bir şekilde akar gider. Düzene uymayanlar tarafından yol tıkanırsa, herkesin canı sıkılır. Fakat insan, kafasının içinde bir nizam tesis edemezse, dışarıda onu nasıl kurabilir? Kompozisyon derslerinin gayesi öğrencilere kendi duygu ve düşünce dünyalarına bir çeki düzen vermektir. Mehmet KAPLAN ( Hisar Dergisi, Mayıs 1972 s. 9 )

17 SÖZLÜ ANLATIM (KONUŞMA)
Konuşma, insanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliktir. Duygu ve düşüncelerin çeşitli sesler aracılığıyla karşısındaki kişi ya da kişilere aktarılmasıdır. Güzel ve etkili bir konuşma iyi bir eğitimle elde edilir. Konuşmanın gerçekleşmesi için düşünce, ses, jest ve mimikler, dil, vurgu, tonlama gibi temel unsurlar gereklidir.

18 SÖZLÜ ANLATIM (KONUŞMA) Güzel ve etkili konuşmanın başlıca ilkeleri :
Konuşmayı yapan kişinin doğuştan itibaren kazanmaya başladığı bilgi ve beceri birikimine sahip olması gerekir. Bu birikime sahip olmak için kişinin iyi bir eğitim alması ve hayat tecrübesinin olması etkilidir. Güzel konuşma, iyi ve sağlıklı düşünmeyi gerektirir. Böyle düşünebilmek insanın kendini yetiştirmesiyle mümkündür. Konuşma yeteneği bu düşüncelerle birleştiğinde güzel bir konuşma ortaya çıkabilir. Konuşma yapan kişi dinleyicide olumlu bir etki bırakmak için temiz, düzenli ve uygun bir kıyafetle sunumunu yapmalıdır. Abartılı bir kıyafet dinleyicinin ilgisini konuşmadan çok konuşmacıya yöneltir.

19 SÖZLÜ ANLATIM (KONUŞMA) Güzel ve etkili konuşmanın başlıca ilkeleri :
Konuşmanın bilgilendirme, eğlendirme, ikna etme, satış yapma gibi çeşitli amaçları olabilir. Konuşma amacı bilinerek bu amaca yönelik dinleyici etkilemeye çalışılmalıdır. Konuşma yaparken kime hitap edildiği bilinmelidir. Dinleyicinin özelliklerine göre konuşmanın sunumunda değişiklikler yapılabilir. Konuşma yapılacak mekân önceden bilinmelidir. Ortama uygun bir konuşma hazırlanmalıdır. Kullanılacak görsel araçlar konuşmadan önce kontrol edilmelidir.

20 SÖZLÜ ANLATIM (KONUŞMA) Güzel ve etkili konuşmanın başlıca ilkeleri :
Hazırlık gerektiren konuşmalar için önceden geniş kapsamlı bir konu belirlenir. Bu aşamadan sonra ise konunun daraltılması gerekir. Çünkü geniş konularda konuşulurken konu dağılabilir. Seçilen konu hakkında daha sonra bilgiler, belgeler, veriler toplanır. Daha sonra bir plan yapılmalı, konu ve dinleyici göz önünde bulundurularak anlatım yöntemi belirlenmelidir. Örneğin tarihsel bir sıralama takip edilerek kronolojik bir yöntem ya da sebep- sonuç ilişkisine bağlı bir yöntem uygulanabilir. Konuşma inandırıcı olmalı, dinleyicide güven duygusu yaratmalıdır.

21 SÖZLÜ ANLATIM (KONUŞMA) Güzel ve etkili konuşmanın başlıca ilkeleri :
Konuşma ilginç olmalı, tutarlı olmalı, birbiriyle çelişen düşünceler içermemelidir. Konuşma sürekli eldeki notları okuyarak yapılmamalıdır. Görsel araçlar kullanılarak konuşma güçlendirilmelidir. Ancak bu görsel araçlar sunumu desteklemeli, sunumun önüne geçmemelidir. Görsel araçlar üzerinde çok bilgi yüklü olmamalıdır. Görsel araçların niceliğinden çok niteliği önemli olmalıdır. Görsel araçlara sunum sırasında çok fazla bakılmamalı, dinleyiciyle göz teması kesilmemelidir.

22 SÖZLÜ ANLATIM (KONUŞMA) Güzel ve etkili konuşmanın başlıca ilkeleri :
Konuşma bir bütünlük taşımalı, gereksiz ayrıntılarla konu dağıtılmamalıdır. Konuşma yapıcı olmalı, toplumun değer yargılarına, inançlarına, gelenek ve göreneklerine aykırı düşmemelidir. Konuşmada mümkün olduğunca kısaltma kullanılmamalıdır. Tüm dinleyiciler bu kısaltmaları anlamayabilir. İyi bir konuşma için, argo kullanılmamalıdır. Dinleyiciler rahatsız olabilir.

23 SÖZLÜ ANLATIM (KONUŞMA) Güzel ve etkili konuşmanın başlıca ilkeleri :
Yapılan konuşma belli bir gruba özgü değilse jargon ( Fikri, mesleki vb. ortaklık, ortak ağız olarak tanımlanır.) kullanılmamalıdır. Aynı şekilde bilimsel bir konuşma akademik bir ortamda yapılmıyorsa bilimsel terimler değil halkın anlayabileceği bir dil kullanılmalıdır. Konuşma sırasında mizah kullanımı doğru ve dengeli bir şekilde olmalıdır. Zamansız, uygun olmayan bir mizah konuşmayı kötü etkileyebilir dakikadan sonra dinleyicinin dikkati dağılabilir. Dikkati tekrar toplamak için konuşmanın uygun yerlerinde mizah kullanılabilir. “ıııııı, eeeeee, şeeeyyyyy” gibi sesler konuşma sırasında kullanılmamalıdır. Bunlar konuşma sırasında kendimize ve bilgimize olan güveni sarsar.

24 SÖZLÜ ANLATIM (KONUŞMA) Güzel ve etkili konuşmanın başlıca ilkeleri :
Konuşma yaparken beden dilinizi doğru ve etkili bir biçimde kullanmak gerekir Bu konuşmaya canlılık katar. Ayrıca dinleyiciler, söylediklerinizden %7, söyleyiş biçiminizden %38, beden dilinizden ise %55 oranında etkilenmektedir. Beden dili jestlerle ve mimiklerle gerçekleşir. Değişik anlamlar yaratmak için yüz kaslarının kullanımı mimikleri; baş, el, kol, ayak, bacak hareketleri yani bedenin kullanımı ise jestleri oluşturur. Jest ve mimikler doğal bir biçimde yapılmalı, abartılı hareketlerden kaçınılmalıdır. Ayrıca konuşmada göz iletişimi sağlamak gerekir. Konuşmacı bakışlarını dinleyiciye yöneltmeli, onlarla göz teması kurmalıdır. Bu şekilde karşısındaki dinleyenleri etkilemekte daha başarılı olur.

25 SÖZLÜ ANLATIM (KONUŞMA) Güzel ve etkili konuşmanın başlıca ilkeleri :
Konuşmayı yapan kişinin diksiyonu iyi olmalıdır. Konuşma; vurgu, tonlama, uygun jest- mimikler ve görsel araçlar kullanılarak desteklenmelidir.

26 Diksiyon: Diksiyon terimi Latincede dictio ve distus sözcüklerinden Fransızcaya diction olarak geçmiş, Fransızcadan da dilimize söylendiği gibi alınmıştır. Bu sözcük Latincede “ söz söylerken sözcüklerin seçilmesi, düzeni, aynı zamanda düşünceyi kolaylıkla anlatma tarzı” olarak anlamlandırılmıştır. Diksiyon söz söylerken duygu ve düşünceleri doğru üslubuna uygun olarak anlatabilmek için sesin uyumunu, söylenişi, sözcük hecelerinin uzunluğu, kısalığı ve vurguları bakımından doğruluğu, jesti, mimiği ve takınılacak tavırları yerinde ve güzel kullanma sanatı olarak tanımlanabilir. Kısaca diksiyon doğru ve güzel konuşabilme öğretisidir.

27 Diksiyon: Güzel ve etkili konuşabilmek için öncelikle nefesi kullanma eğitimleri alınması gerekir. Konuşma sırasında en doğru soluk alma yöntemi göğüs-karın boşluğu ve diyaframı birlikte kullanarak yapılan soluk almadır. Soluk; derin, sık, çabuk, düzenli, sinirlenmeden, gürültüsüz alınmalıdır. Alınan soluk tutumlu kullanılmalıdır. Birden soluk verilmemelidir. Soluk verme eşit ve sarsıntısız olmalıdır. Soluk verme bir cümlenin başında olduğu kadar sonunda da bol olmalıdır. Solunum, söylenen bir parçanın durak yerlerini işaret eder ve söz söyleyenin yorulmasına engel olur. Duraklar söz noktalaması olarak da adlandırılır.

28 Diksiyon: Ayrıca her sesi hakkını vererek mükemmel bir şekilde çıkarabilmek için ses organlarının da belli bir eğitime tabi tutulması gerekir. Boğumlanma(artikülasyon) ciğerlerden gelen havanın ağız ve burundaki çeşitli nokta ve bölgelerde engellemeye uğrayarak ses olarak çıkarılmasıdır. Tekerleme çalışmaları belirli seslerin diğer seslerle uyumunu sağlamak amacıyla yapılan çalışmalardır. Sesleri hakkını vererek çıkarmak için her ses için değişik tekerleme çalışmaları yapılmalıdır.

29 Örnek: Bir berber bir berbere bre berber beri gel diye bar bar bağırmış. Çatalca’da topal çoban çatal yapıp çatal satar, nesi için Çatalca’da topal çoban çatal yapıp çatal satar. Kırk kırık küp kırkının da kulpu kırık kara küp. İbiş’le Memiş mahkemeye gitmiş, mahkemeye gitmişler de mahkemeleşmişler mi mahkemeleşmemişler mi?

30 Konuşmada Söyleniş ve Boğumlanma Bozuklukları
Genel olarak söyleniş bozuklukları, ünlülerin fonetik yönünden biçimlenmelerindeki yanlışlıklardan doğar. Örneğin (Açık E) yerine (Kapalı E), (Kalın E) veya (Kalın A) yerine (İnce A) söylemek gibi. Boğumlanma bozukluklarıysa ünsüzlerin fonetik yönünden biçimlendirilmelerindeki yanlışlardan kaynaklanır. Doğuştan ileri gelen söyleniş ve boğumlanma bozuklukları, ancak o engelleri ortadan kaldırdıktan sonra giderilebilir. Boğaz ve burundaki et fazlalıkları, iri dilli olma, biçimsiz diş yapısı gibi ses organlarındaki fiziki bozuklukların sebep olduğu kusurlar, ameliyatla düzeltildikten sonra yapılan alıştırmalarla iyi bir sonuç verebilir.

31 Konuşmada Söyleniş ve Boğumlanma Bozuklukları
Alışkanlıklardan kaynaklanan söyleniş ve boğumlanma bozuklukları ise belirli seslerin çoğunlukta olduğu tekerlemeleri belirli kurallar çerçevesinde tekrarlamakla düzeltilebilir.

32 Atlama: Çoğunlukla aceleci ve konuşmasına önem vermeyen kimselerde sık rastlanır. Hecelerin yutulması şeklinde görülür. Örnek: Kendisi – Kensi, Bir dakika- Bi dakka, Nasılsınız- Nassınız, Galatasaray- Gassay, Hanımefendi- Hamfendi Harflerin çıkarılışına özen gösterip başlangıçta ağır ağır konuşarak bu bozukluğun önüne geçilebilir.

33 Gevşeklik: Ünsüzlerin boğumlandırılmasında tembellikten kaynaklanır. Dişler arasına bir kurşunkalemi sıkıştırıp heceleri anlaşılır bir biçimde söylemeye çalışmak dilin, yanakların ve dudakların görevlerini daha iyi yapmasını sağlayarak bozukluğun giderilmesinde faydalı olur.

34 Gılama: (R) ünsüzünün küçük dilin titremesiyle boğazda meydana gelmesidir. Bu bozukluğun giderilmesi için (R) ünsüzü doğru boğumlandırılmaya çalışılmalıdır.(R) ünsüzü dilin ucunu damağa kaldırarak verilir. Dil, şiddetle çıkan havaya dokununca geri çekilir ve bir çeşit titreme yaparak yerine gelir. Böylece dilin ucunu uzun zaman titretmeye çaba harcamakla iyi bir sonuç elde edilir. Bunun yanında (R) ünsüzünü çeşitli ünlülerle birleştirip oluşan heceleri yüksek sesle söylemeye çalışmak, (R) ünsüzünün bol olduğu tekerlemeleri ve metinleri yüksek sesle okumak gılamanın giderilmesi için yardımcı olacaktır.

35 Islıklama: (S) ünsüzünün şiddetini abartmaktan ileri gelir. Dil üst dişlerin iç tarafına dayanıp hava dişlerin arasından sızarsa bu yanlış ortaya çıkar. Onun için (S) ünsüzünü doğru boğumlandırmaya dikkat etmek gerekir.

36 Değiştirme: Bir ünsüzün yerine başka bir ünsüzü söyleme alışkanlığıdır. Örnek: Şemsiye- Şemşiye Sana- Şana Merhem- Melhem Birader- Bilader Leblebi- Leplepi Kıbrıs- Kıprıs

37 Ünlüleri ilgilendiren değişmeler de vardır.
( İnce a) yerine ( Kalın a) söylemek: Lâstik-Lastik Cemâl- Cemal (E) yerine (A) söylemek: Elektrik- Alektrik Heves- Haves (A) yerine (E) söylemek: Azrail- Ezrail Asalet- Esalet (İnce o) yerine (Kalın o) söylemek: Lôş- Loş Lôkum-Lokum Bütün bu bozukluklar doğru söylenişin bilinmemesinden ya da söylenişteki savsamadan ileri gelir. Ünlü ve ünsüzlerin çıkış yerlerini iyice bilip bunlar üzerinde çalışmak gerekir.

38 Tutukluk: Seslerin, hecelerin, sözcüklerin aşırı yinelenmesi ve kimi tıkanmalar ritmik bozukluklar yaratır. Tutukluk, kendine güvensizlik, sıkılganlık, kararsızlık, heyecan gibi nedenlere bağlanmaktadır. Tutukluğu gidermenin çaresi sosyalleşmektir. Ayrıca boğumlanma organlarının hareketini arttırmak, düzenli boğumlanma çalışmaları yapmak gerekir. Kekemelik: Söz söylerken bocalama, çekinme, kaygı izlenimi verebilecek biçimde duraklama; yüzün gerilme, buruşma, kızarma; ağzın, başın, elin istem dışı hareketiyle hecelerin tekrarlanması anında ses, hece ve sözcüklerin patlamalı ve abartılı bir biçimde boğumlanmasıdır. Ameliyat ve psikoterapi ile tedavi edilebilir.

39 İyi Bir Konuşma Sesinin Nitelikleri
İşitilebilirlik: Yapılan konuşma dinleyici tarafından işitilmiyorsa boşunadır. Konuşma sesini dinleyici rahatlıkla duyabilmelidir. Bu nedenle çok alçak ya da çok yüksek tonlarla konuşmamak gerekir. Sinirli veya heyecanlı olanlar daha hızlı konuşurlar. Konuşurken yavaşlamak gerekir. Tonu alçaltmak, yüksekten alçağa tonu değiştirmek etkili bir konuşma için önemlidir. Akıcılık: Söyleniş ya da okunuşun güçlük yaratmayacak, dile takılmayacak biçimde olmasıdır. Akıcılık sözcüklerin fonetik özeliklerine ve cümle kuruluşlarına bağlıdır. Akıcı bir konuşma kulağa hoş gelir. Sözcükleri birbirine karıştırmak, kekelemek, aaa, eee, hımmmm gibi sesler çıkarmak akıcılığı bozar.

40 İyi Bir Konuşma Sesinin Nitelikleri
Açıklık: Bir konuşmada belirtilmek istenen duygu ve düşüncelerin kolay anlaşılır bir biçimde olmasıdır. Konuşmada önemli olan kısımlar farklı ses tonuyla söylenmelidir. Sözcüklerin belirgin bir biçimde söylenmesi, bazı seslerin yutulmadan net bir biçimde konuşulmasıdır. Mırıldanarak, kapalı bir şekilde söylenen sözcükler açıklığı engeller. Hoşa giderlik: Hoşa giderlik ses tınısıyla ilgilidir. Katı, kulak tırmalayan, tiz, hırıltılı, buğulu sesler hoşa gitmeyen seslerdir. Zorlama olmadan çıkan sesler güzeldir. Konuşurken ses tonu tınılı, anlamlı bir biçimde çıkıyorsa ve konuşma sırasında gerekli yerlerde vurgular yapılıyorsa konuşma hoşa gider bir konuşmadır.

41 İyi Bir Konuşma Sesinin Nitelikleri
Esneklik ( Bükümlülük): Konuşma tekdüze olmamalıdır. Yapılan ton ve hız değişiklikleri ve vurgularla konuşmaya esneklik kazandırılır. Yapılan vurgu ve tonlamalarla konuşma adeta bestelenir. Monotonluktan kurtulur.

42 Söz Noktalaması: Cümle duraklarındaki yardımcılar noktalama işaretleridir. Söz noktalaması, durak yapılması, nefes tazelenmesi gereken yerlerde yapılır. Noktadan sonra tam, virgülden sonra yarım soluk molası verilir. Fakat bu genel kuralın her metne göre değişebileceğini de unutmamak gerekir. Aşağıda söz noktalaması gereken yerler “ / ” eğik çizgi ile gösterilmiştir.

43 Söz Noktalaması: Nokta, iki nokta ve noktalı virgül işaretlerinden sonra söz noktalaması yapılır. Bir metnin içinde başkasına ait söz varsa o sözün başında ve bittiği yerde söz noktalaması yapılır. ( Bugün çarşıda teyzemle karşılaştık. / Teyzem bana kızgınca yaklaştı. / Hastalığını bana niye haber vermediniz? / diyerek beni hiç durmadan defalarca öptü. “ ve” bağlacı nokta yerini tuttuğunda söz noktalaması yapılır. ( Sevgilim ol / ve elim ayağım ol./

44 Söz Noktalaması: Cümle başında “ aslında, hâlbuki, gerçekten, kısaca, evvela, öyleyse, esasen, o hâlde vb.” sözcüklerden sonra söz noktalaması yapılır.( Aslında / böyle güzel biblolar yapabilirim. / Öyleyse/ arkadaşımla gezmeye gidebilirim./ ) Uzun cümlelerin öznesinden sonra söz noktalaması yapılır. ( Ahmet Haşim, / şiirde anlamın kapalı olmasına ve musikiye önem vermiş bir şairimizdir.) Ara cümlelerden ve ara sözlerden önce ve sonra söz noktalaması yapılır. ( Buraya / sanki çok da umurumda / neden geldiğini uzun uzun anlattı.

45 Söz Noktalaması: Tekrarlanan sözlerden önce ve sonra söz noktalaması yapılır. ( Erkenden uyuyabilmek için ödevlerimi / hızlı hızlı / yaptım. Karşıt yargılar arasında söz noktalaması yapılır. ( Annesi güzel bir kadındı, / o çirkin. ) Telefon numaraları arasında söz noktalaması yapılır. ( 0 / 256 / 111 / 11 / 11 )

46 Söz Noktalaması: Şiirlerde dize sonuna göre değil anlam bütünlüğü dikkate alınarak söz noktalaması yapılır. Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik, / Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik / Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: / “ İlerle”/ Bir yaz günü Tuna’dan geçtik kafilelerle/ Yahya Kemal BEYATLI

47 1) Düz 2) Yükselen 3) Alçalan 4) Yükselip alçalan 5) Alçalıp yükselen
Tonlama: Konuşmada ses titreşimlerinin yükselip alçalmasıdır. Tonlama konuşmaya renk katar, onu besteler. Sesin yükselip alçalması bakımından beş türlü tonlama görülür: 1) Düz 2) Yükselen 3) Alçalan 4) Yükselip alçalan 5) Alçalıp yükselen Ussal anlatımda genellikle orta ton kullanılır. Sesin yüksekliği de şiddeti de pek büyük değişiklikler göstermez. Duygusal anlatımlarda ton değişikliğinin ve sesin şiddetinin önemi çoktur. Aynı tonla başlayıp aynı tonla biten cümleler dizisinden oluşan bir konuşma tekdüzedir. Monoton bir anlatım iletişime engel olur.

48 Örnek: “Evet” sözcüğünü karşısındaki anlamı içerecek biçimde tonlamaya çalışın. Evet: Kabul ediyorum. Evet: Öyle diyelim. Evet: Burama geldi. Evet: Anlat hele, sonra ne oldu? Evet: Ama başka türlü de düşünebiliriz.

49 Ulama: Bir sözcüğün sonundaki sessizin kendisinden sonra gelen sesliyle birlikte söylenmesidir. Uygun yapılan ulama, konuşmaya akıcılık kazandırır, canlılık katar. Ulama Özellikleri: Sessizle biten bir kelimenin son sesi sesliyle başlayan yanındaki kelimenin ilk sesiyle birleşir. Örnek: Yazı dilinde Konuşma dilinde akşam oldu ak-şa—mol-du örnek olmalısın ör-ne-kol- ma-lı-sın

50 Ulama: Ulama Özellikleri: 2) Orijinal yapılarında “b,c,d,g” harfleriyle biten kelimeler vardır. Bunlar yalın kaldıklarında dilimizde “p,ç,t,k” harflerine dönüşürler. Yazı dilinde sonlarına ek aldıklarında bu harfler yumuşar. ( kitap > kitabım) Konuşma dilinde ise ek almayan sert sessiz ile biten kelimeler ulama ile yumuşar ve kendinden sonraki kelime ile ilişkilendirilir. Örnek: Yazı dilinde Konuşma dilinde Mesut olmak me-su-dol-mak harp okulu har-bo-ku-lu kitap aldı ki-ta-bal-dı

51 . Ulama Özellikleri: 3) Sözcük sonunda bulunan ön damakta meydana gelen “k” ünsüzünü “ha,ho,hu,hı” heceleriyle başlayan bir sözcük gelirse başta bulunan “h” ünsüzü düşer. Örnek: Yazı dilinde Konuşma dilinde Yemekhane ye-me-ka-ne Küçük hanım kü-çü-ka-nım Erik hoşafı e-ri-ko-şa-fı

52 . Ulama Özellikleri: 4) Kelimeler arasında durak olursa kurala uygun olsa da ulama yapılmaz. Noktalama işareti ulamaya engeldir. Örnek: Yazı dilinde Konuşma dilinde İstiyorum, onu göreceğim. İstiyorum, onu göreceğim. Benim en büyük arzum,öğretmen olmaktır. Benim en büyük arzum, öğretmen olmaktır.

53 Vurgulama: Konuşmada belirli bir hecenin, kelimenin ya da cümlenin diğerlerine göre daha etkili, daha baskılı söylenmesidir. Türkçe sözcüklerde eğer özel bir durum söz konusu değilse şiddet vurgusu genellikle son hecededir. (kapı, yaprak, dede) Sesteş sözcüklerde anlam ayırıcı vurgu daha belirgin olarak yapılır. (yazdı: mevsim; yazdı: yazı yazmak)

54 Sözcük Vurgusu Tek heceli sözcüklerde vurgu bulunmaz. Çok heceli sözcüklerde ise vurgu genellikle son hecededir. (gözlük, gözlükçü) İlk hecesi kapalı iki heceli yer adlarında vurgu, ilk hecededir. (İzmir, Konya, Akdeniz) İlk hecesi açık, ikinci hecesi kapalı çok heceli yer adlarında vurgu, ikinci hecededir. (Amasya, Kütahya) İki hecesi açık, sonraki heceleri kapalı olan çok heceli yer adlarında vurgu çoğunlukla kapalı hecededir. (Makedonya, Danimarka) Ancak kimi zaman son açık hecede de vurgu görülebilir. ( Kuyucak, Karamürsel)

55 Sözcük Vurgusu Bütün heceleri açık olan yer adlarında vurgu ya ilk ya da ikinci hecededir. (Rumeli, Kocaeli) -istan ekiyle biten bütün ülke ve yer adlarında vurgu sona alınır. (Kazakistan, Gürcistan) İnsan ve hayvan adlarında vurgu son hecededir. (Ahmet, Minnoş) Seslenmelerde ise vurgu ilk heceye kayar. ( Ahmet! Buraya gel!) Birleşik sözcüklerde vurgu birinci sözcüğün son hecesindedir. ( aslanağzı, hanımeli, Çanakkale)

56 Sözcük Vurgusu Tamlamalarda vurgu ilk sözcüğün son hecesindedir. ( güzel günler, ağlayan çocuk, benim evim, evin kapısı) Küçültme ekleri vurguludur.(Küçükçe) Bu ekler küçültme anlamı dışında kullanılıyorsa vurgu bir önceki heceye kayar. ( konuştukça, geldikçe) Olumsuzluk eki olan –ma/ -me vurgu almaz. Vurgu bu eklerden bir önceki heceye kayar. (oturmadı, yapılmadı) Geniş zamanın olumsuzunda olumsuzluk eki vurgu taşır.( Okumazdık, çalışmazmış)

57 Sözcük Vurgusu “ idi, imiş, ise, iken” sözcüklerin ekleşmesinden doğan parçalar vurgusuzdur. “de bağlacı, ki bağlacı ve mi soru ilgeci, ekeylemin geniş zaman ekleri” vurgu taşımazlar. Vurgu bir önceki hecededir.

58 Cümle Vurgusu Cümle Vurgusu
Cümle içinde önemsenen bir öğe yoksa vurgu yüklemdedir. (Yaptığınız konuşma mükemmeldi.) Türkçede vurgulanmak istenen sözcük yükleme yaklaştırılır.(Öğrenciler bugün çantalarını okulda unuttular. Öğrenciler bugün okulda çantalarını unuttular.) Cümlede sözcüklerin sırası değiştirilmeden de farklı öğeler vurgu taşıyabilir. Yüklemden uzak düşen öğeler de vurgu isterler. (Atatürk, uzun savaşımlardan sonra ulaştığı sonuçların geliştirilmesini izlerken, bir yandan da, bizlere olan inancını dile getirmekteydi.

59 HAZIRLIKSIZ SÖZLÜ ANLATIM (KONUŞMA) TÜRLERİ
İnsanların gün içerisinde duygu ve düşüncelerini ifade etmek için yaptıkları konuşma türleri hazırlıksız bir şekilde olur. Bu tür konuşmalar içtenlik, doğallık, saygı ve hoşgörü içerir. Hazırlıksız olsa da sosyal yaşamın bir gereği olan bu konuşmalarda herkes tarafından onaylanmış kalıplaşmış ifadeler kullanılır. Bu kalıplaşmış ifadeler samimiyet derecesine göre değişiklik gösterir. Bunlar selamlaşma, hâl hatır sorma, tanışma ve tanıştırma, soru sorma ve cevap verme, kutlama, baş sağlığı dileme, özür dileme, geçmiş olsun dileme, kutlama, sohbet etme olarak sıralanabilir.

60 Selamlaşma Günlük hayatta birbiriyle iletişim kurmak isteyenlerin kullandığı kalıplaşmış sözlerdir. İnsanlar birbirlerine ilk karşılaştıkları anda günaydın, tünaydın, merhaba, selamünaleyküm, iyi günler, iyi akşamlar, hoş geldiniz gibi ifadeler kullanırlar. Ayrıca Allahaısmarladık, hoşça kal, güle güle, görüşmek üzere gibi ayrılış sözleriyle de iletişimi sonlandırırlar.

61 Hâl hatır sorma Selamlaşmadan sonra samimiyet derecesine göre “ Nasılsınız, iyi misiniz? ” veya “Nasılsın, iyi misin?” sözleriyle hâl hatır sorulur. “ Teşekkür ederim, iyiyim siz nasılsınız?” ya da “Sen nasılsın?” şeklinde yine samimiyet derecesine göre bu sözlerin karşılığı verilir.

62 Tanışma ve tanıştırma Soysal yaşamda birbirini tanımayan insanların kendilerini tanıtmak veya ortak bir tanıdık aracılığıyla birbirine tanıtılmak amacıyla kalıplaşmış sözler kullanılır. Tanışmada sonradan gelen kişi kendini tanıtır. Üçüncü bir kişi tarafından yapılan tanıştırma işi küçükleri büyüklere, bayları bayanlara, sonra gelen kişileri önce gelenlere tanıtma şeklinde olmalıdır. Tanışma sırasında tokalaşma kalıplaşmış bir davranıştır. Tanışma sonrasında “ Memnun oldum, sizi tanıdığıma sevindim.” gibi sözler söylenir.

63 Soru sorma ve cevap verme
Gün içerisinde etrafımızdaki insanlarla soru- cevap tarzı diyaloglarımız olur. Bu konuşmaları yaparken karşıdaki kişiye doğru bir şekilde hitap edilmelidir. Soru sormadan önce izin istenmelidir. Soru kısa ve anlaşılır bir şekilde cevaplanmalıdır. Sorunun cevabı bilinmiyorsa bu durum açıkça belirtilmelidir.

64 Kutlama İnsanlar üzüntülerini olduğu gibi sevinçlerini de paylaşmak isterler. İyi bir makama eriştiklerinde, herhangi bir başarı elde ettiklerinde, doğum günlerinde, evlilik törenlerinde insanlar bu mutluluğu paylaştıklarını göstermek için genel olarak kabul görmüş bazı sözler söylerler. “ Tebrik ederim, Allah tamamına erdirsin, başarılarının devamını dilerim” sözleri bu sözlerdendir.

65 Baş sağlığı dileme Çevremizdeki insanlar bir yakınlarını kaybettiklerinde onların üzüntüsünü paylaşmak yerinde bir davranıştır. Böyle durumlarda “ Başınız sağ olsun, Allah rahmet eylesin, Allah taksiratını affetsin, Allah sabır versin, Allah size uzun ömürler versin, Allah başka acılar göstermesin” gibi onları teselli edecek sözler söylenir.

66 Özür dileme İnsanlar birbirlerini yapılan bir yanlış ya da yanlış anlaşılma sonucu kırabilirler. Özür dilemek erdemli bir davranıştır. “ Affedersiniz, özür dilerim, kusura bakmayın” gibi sözler hatayı telafi etmek için söylenen sözlerdir. Bu sözleri söyleyerek kırdığımız kişinin gönlünü alır ve onunla olan arkadaşlık ya da dostluk ilişkimizin devamını sağlayabiliriz. Özrü kabul etmek de büyük inceliktir.

67 Geçmiş olsun dileme Hastalandığımızda, bazı kazalar sonucu maddi ve manevi kayıplar verdiğimizde çevremizdekilerle üzüntümüzü paylaşmak isteriz. Bu gibi üzücü olayları yaşayan etrafımızdaki insanları ziyaret edip geçmiş olsun dilemek gerekir.

68 Sohbet etme İnsanların duygularını, düşüncelerini yaşadıkları olayları paylaşmak için yaptıkları karşılıklı konuşmalardır. Yapılan bu sohbet önceden hazırlık gerektirmez. Herhangi bir kuralı yoktur. Sohbet sırasında güzel ve etkili konuşmak, uygun jest ve mimikleri kullanmak önemlidir. Bunun için özellikle kitap okuyarak insanların kendilerini yetiştirmeleri gerekir. İnsanlar bu sohbetler sırasında konuşarak kendilerini yansıtırlar.

69 Telefonla Konuşma Günlük hayatta teknolojinin gelişmesiyle birlikte telefonla görüşme çok artmıştır. Fakat telefonla görüşürken de bazı kurallara uymak yerinde olur. Önce telefon eden kişi kendini tanıtmalı, kiminle görüşmek istediğini söylemelidir. Ardından açık ve anlaşır bir biçimde uzatmadan konuşmalıdır. Arayandan önce ise telefon kapatılmamalıdır. Telefonla görüşürken yüksek sesle konuşup aynı ortamda bulunduğumuz kişiler rahatsız edilmemelidir.

70 HAZIRLIKLI SÖZLÜ ANLATIM (KONUŞMA) TÜRLERİ
Önceden hazırlık gerektiren konuşmalardır. Bazıları tek bir kişi tarafından bazıları ise bir grup tarafından yapılır.

71 Konferans Bilim, kültür, edebiyat, tarih, sanat, teknik, spor vb. alanlarda konunun uzmanı bir kişi tarafından belli bir mekânda bir dinleyici topluluğuna derinlemesine bilgi vermek amacıyla yapılan hazırlıklı konuşmalardır. Konuşmacının içeriği büyük ölçüde bilimseldir. Bu tür konuşmalar genellikle akademik ortamlarda yapılır. Konferans başlamadan önce konuşmacı başka bir kişi tarafından dinleyicilere tanıtılır. Konuşma yazılı bir metni esas almalı, canlı, etkili, akıcı bir dil kullanılarak dinleyicinin ilgisi çekilmelidir. Konuşmacının diksiyonu iyi olmalı yani vurgularını iyi yapmalı, ses tonunu, jestlerini ve mimiklerini iyi ayarlamalıdır. Konuyu daha iyi açıklayabilmek için örnekler sunulmalı, görsel araçlardan yaralanılmalıdır. Bir konferansın süresi ortalama bir saattir. Dinleyiciler tarafından konuşmacıya konferans bitiminde bazı sorular sorulabilir. Bu soruların cevapları için konferansa bir on beş dakika eklenebilir. Soru- cevap bölümünden sonra konuşmacı teşekkür eder ve konuşmacıyı takdim eden kişinin yaptığı konuşmayla konferans sona erdirilir.

72 Nutuk / Hitabet / Söylev
Bir konuşmacı tarafından daha çok millî ve manevi konularda dinleyicileri coşturmak, bir duyguyu bir düşünceyi aşılayarak taraftar kazanmak amacıyla yapılan konuşmalardır. Sanatlı bir dil kullanılır. Konuşma yapan kişiye hatip denir. Atatürk’ün Onuncu Yıl Nutku ve seçim zamanlarında parti başkanlarının yapmış oldukları seçim konuşmaları nutuğa örnek olarak gösterilebilir. Tür olarak siyasi, askerî, hukuki, dinî ve akademik nutuk çeşitleri vardır. Nutuklarda inandırmak ve coşturmak temel amaç olduğu için cümleler kısa, dil açık, anlaşılır ve etkili olmalıdır. Konuşmacı vurgu, tonlama, jest ve mimikleriyle konuşmasını desteklemelidir. Nutuklar etkili bir biçimde bir iki cümle ile bitirilmelidir. Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’deki “ Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” cümlesi oldukça etkileyicidir.

73 Demeç Herhangi bir konuyla ilgili yetkili olan kişinin kamuoyuna duyurmak için kitle iletişim araçları aracılığıyla yaptığı açıklamalara demeç denir. Demeç veren kişi söylediklerinden sorumludur. Önceden hazırlanan demeç, basın ve yayın organlarıyla yazılı ya da sözlü olarak iletilir. Demeç bir seslenme ile başlar. Demeç veren kişi, dikkatli olmalı, açık ve anlaşılır bir biçimde konuşmalıdır. Sorulacak olan soruları cevaplandırırken abartılı anlatımlardan uzak durmalı, kısa ve net bir şekilde açıklamalarını yapmalıdır.

74 Açış ve Sunuş Konuşmaları
Özel günlerde bir töreni başlatmak, yeni bir yerin açılışını yaparak hizmete açmak için veya yıl dönümü, yaş günü, karşılama gibi kutlamalarda yapılan konuşmalardır. Bu konuşmalar kısa ve açıklayıcı olmalıdır. Konuşmayı yapan kişi konu ile ilgili bilgilere sahip olmalıdır. Açış konuşmalarında protokol sırasına dikkat etmelidir. İyi ve güzel dileklerle konuşmasını sonlandırmalıdır.

75 Mülakat / Görüşme Ünlü sanat, siyaset ve bilim adamlarını etraflıca tanıtmak, önemli olaylarla ilgili görüşlerini öğrenmek amacıyla önceden belirlenmiş bir zamanda soru- cevap tarzında olan karşılıklı konuşmaların olduğu gazete yazılarıdır. Günümüzde radyo ve televizyonlarda da mülakatlar yapılmaktadır. Görüşmeci konuşma yapacağı kişi hakkında önceden bir araştırma yapmalı, sorularını ona göre hazırlamalıdır. Sorular okurun ilgisini çekmeli, merakını gidermelidir. Cevaplar değiştirilmeden okura aktarılmalıdır. Mülakat herhangi bir işe alınacak kişiler arasında seçim yapmak amaçlı da yapılabilir. Böyle bir mülakatta başarılı olmak için öncelikle mülakat yerine uygun bir kıyafetle vaktinde gitmek ve değerlendirmeyi yapanları selamlayarak kendini tanıtmak önemlidir. Daha sonra kendine güvenip güzel ve etkili konuşmalarla soruları cevaplandırmak gerekir.

76 Bildiri / Tebliğ Makalenin sözlü anlatımdaki eş değeri olarak kabul edilir, Makale yazılı, bildiri ise sözlü anlatım türüdür. Alanında uzman olan kişilerin genellikle bilim adamlarının kongre ve sempozyumlarda önceden belirlenen konu ile ilgili yapmış oldukları çalışmaları, yeni buluşları yazılı ve sözlü olarak sunmasına bildiri (tebliğ) denir. Bildiri sunacak olan kişi önceden belirlenen süre içerisinde bildirinin özetini düzenleme kuruluna gönderir. Bildiri özeti kabul edilirse asıl bildiri metni hazırlamaya geçilir. Yapılan bilimsel araştırmalar ve incelemeler bilimsel bir ortamda paylaşıldığı için dil bilimseldir. Bildiri sonunda soru-cevap bölümü için zaman verilir. Bildiriler kongre ve sempozyum kitaplarında yayımlanırlar. Bildiri metinleri daha sonra makale olarak da yeniden düzenlenerek gazete ve dergilerde yayımlanabilir. Bildirinin özetleri hakem kurulundan geçerken, makalelerin tamamı hakem kurulundan geçer. .

77 Brifing Beklenmedik olaylar, ani olarak ortaya çıkan durumlar ya da ülkede ortaya çıkan resmî yenilikler karşısında insanları bilgilendirmek, nasıl bir davranış sergilemek gerektiğini onlara açıklamak amacıyla üst kurumlarca görevlendirilen yetkili kişiler tarafından yapılan konuşma türüdür. Brifingler bilgi veren kurumu ve bilgi verilen kişileri ilgilendirir. Örneğin bir üniversitede sınav sisteminde yeni yapılan değişiklikler, öğrenci işleri daire başkanlığı tarafından bölüm başkanlarına bir brifingle bildirilir.

78 Sempozyum / Bilgi Şöleni
Bilim, sanat, teknik, spor vb. alanlarda uzman kişilerin genellikle bilim adamlarının katılımıyla oturumlar hâlinde yapılan her bir konuşmacının süresinin dakika ile sınırlı olduğu toplantılardır. Her oturumun bir başkanı ve başkan yardımcısı vardır. Konuşmacı sayısı 3-6 arasında değişir. Sempozyumlarda oturumlar içinde bildiriler yer alır. Sempozyumlar hazırlıklı bilimsel konuşmaların yapıldığı toplantılardır. Her oturumun sonunda bildiriler tartışmaya açılır. Başkan konuşmacıları sunar, konuşmalar bittikten sonra konuşmaları değerlendirir, soru- cevap ve tartışma bölümlerini yönetir. Sempozyumlar konuların çeşitliliğine ve katılımcı sayısına göre bir veya birkaç gün sürebilir. Aynı anda farklı salonlarda aynı sempozyumun oturumları yapılabilir.

79 Seminer Katılımcıları yetiştirmek, bilgiyi ve tecrübeyi paylaşmak için düzenlenen dinleyicinin çoğu zaman olmadığı, hemen herkesin katılımcı olduğu konuşmalardır. Seminerler çeşitli kurum ve kuruluşlarca düzenlenir. Öğrencilerin, mesleğe yeni başlamış olanların veya alanla ilgili olan kişilerin yenilikleri öğrenmesi amacıyla seminerler yapılır. Özellikle yeni bir sağlık hizmetinin sağlık çalışanlarına tanıtımı ya da yeni bir eğitim sisteminin öğretmenlere tanıtımı seminerlerle yapılır. Verilen derslerle hizmet içi bilgilendirme sağlanmış olur. 

80 Kongre Herhangi bir bilim, sanat veya düşünce dalı uzmanlarının ya da siyasi parti, dernek, teşkilat ve şirketlerin önceden belirlenmiş olan konular üzerinde çeşitli sorunları ve konuları tartıştıkları düzenli aralıklarla gerçekleşen toplantılardır. Kongreler geniş katılımlı toplantılardır. Katılımcı sayısı sempozyuma göre daha fazla olabilir. III. Tıp Kongresi, Türkoloji Kongresi bilimsel kongrelere örnek olarak verilebilir. Bu bilimsel kongrelerde bildiriler sunulur. Bu bildiriler kitap olarak da yayımlanabilir. Ayrıca siyasi partiler de yöneticilerini seçmek üzere ya da yeni kararlar almak üzere olağan kongreler yaparlar. Bu kongrelerin katılımcılarına üye ya da delege denir. Üye ya da delegeler bazen olağanüstü olarak da kongreler yapabilirler. Alınan kararlar daha sonra kamuoyuyla paylaşılabilir.

81 Sohbet Kendi alanında ünlü olan kişilerle çeşitli konularda yapılan samimi konuşmalardır. Sohbet türünde bilimsel bir dil değil, günlük konuşma dili kullanılır. Konuşma sırasında atasözleri ve deyimler kullanılabilir, fıkralar ve anılar anlatılabilir. Amaç konuşulan kişinin herhangi bir konu hakkındaki görüşlerini almaktır. Televizyonda yayınlanan bazı programlarda herhangi bir alanda sanatıyla ün kazanmış olan kişilerle yapılan konuşmalar sohbet türüne örnek olarak verilebilir.

82 Münazara Daha önceden belirlenmiş herhangi bir konunun karşıt görüşlerinin iki farklı grup tarafından bir jüri ve dinleyiciler karşısında savunulmasıdır. Münazarada tez ve antitez esası vardır. Münazaranın diğer konuşma türlerinden farkı bitiminde değerlendirmeye alınması, kazanan tarafın belirlenmesidir. Burada amaç doğru olan görüşün kazanması değil, görüşün yanlış olsa bile inandırıcı bir biçimde savunulmasıdır. Konuşmacılar karşısındakileri rencide etmemelidir. Jüri; konuşmacıların diksiyonunu, hazırlığını, inandırıcılığını dikkate alarak değerlendirmesini yapar.

83 Açık Oturum Toplumu ilgilendiren daha çok güncel bir konunun o konunun uzmanlarınca dinleyiciler önünde tartışıldığı konuşma türüdür. Açık oturumu yöneten bir başkan ve en az üç konuşmacı vardır. Başkan konu hakkında önce bir giriş konuşması yapar. Daha sonra konuşmacılara söz hakkı verir. Oturumun sonunda da bir değerlendirme konuşması yapar. Açık oturumda dinleyicilerin sormasına ve görüş belirtmesine imkân tanır. Başkan tartışma süresince tarafsız olmalı, konuşmacılara eşit söz hakkı vermeli ve tartışma kurallarını dikkate alarak açık oturumu sürdürmelidir. Konuşmacılar da bu kuralları dikkate alarak konuyla ilgili görüşlerini açıklamalıdır. Önemli olan doğruyu ortaya koymak değil, konuşulan konu hakkında bilgi vermektir. Açık oturumların halkı aydınlatma ve bazı sorunların çözülmesi konusunda yetkili kişilere ışık tutma gibi yararları vardır.

84 Panel Toplumu ilgilendiren herhangi bir konunun alanın uzmanları tarafından dinleyiciler önünde tartışıldığı konuşma türüdür. Açık oturuma benzer. Fakat panelde konuların güncel olması gerekmez. Açık oturumda tartışma esastır. Panelde ise konu farklı yönleriyle ele alınır. Paneli yöneten bir başkan ve üç ile altı arasında değişen konuşmacı sayısı vardır. Başkan konuyu belirler, konuşmacılara söz verir ve dinleyicilerin de soru sormasına izin verir. Panel bir sohbet havası içinde geçer. Panel sonrasında başkan konuyu özetleyen bir kapanış konuşması yapar.

85 Forum Forum Eski Roma döneminde halkın sorunlarını çözmek için toplandıkları alanın adından oluşan bir terimdir. Birinin başkanlığında toplumu ilgilendiren herhangi bir konuda çok sayıda kişinin çok farklı görüşlerini belirttiği konuşma şeklidir. Amaç değişik görüşlere yer verip konuya açıklık getirmektir. Forumlar yazılı metne bağlı olan konuşmalar değildir. Kişilerin birikimlerine dayalı olarak soru- cevap tarzında yapılan konuşmalardır. Konuşmacı sayısı fazla olduğu için forumu yöneten kişi dikkatli ve tarafsız olmalıdır. Forumlar bilimsel toplantılar değildir. Forumlarda günlük konuşma dili kullanılır. Forumda temel amaç tartışılan konuyla ilgili bir karara varabilmektir. Forumlarda gerektiğinde oylama bile yapılabilir.

86 KAYNAKÇA AĞCA, Hüseyin, Sözlü ve Yazılı Anlatımda Türkçenin Kullanımı, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2001. AKBAYIR, Sıddık, Dil ve Diksiyon Yazma ve Konuşma Sorunları, Akçağ Yayınları, Ankara, 2005. AKTAŞ, Şerif- Osman GÜNDÜZ, Yazılı ve Sözlü Anlatım Kompozisyon Sanatı, Ankara, 2007.

87 KAYNAKÇA BAYRAKTAR, Nesrin- Yadigâr ERCAN, Halil İbrahim BULAN, Keziban TEKŞAN, Nazmi ŞENGEZER, Niyazi SEZEN, Özgür ÜSTÜN, Mehtap ELDEMİR, İrade YÜZBEY, Funda ÖRGE YAŞAR, Asuman YETİŞEN, Nilsu AK, Handan AYDIN KASIMOĞLU, Türk Dili Yazılı Anlatım Sözlü Anlatım, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2008. DOĞAN, Levent- Nesrin KAYA, Ahmet OYAR, Yüksel TOPALOĞLU, Oğuzhan DURMUŞ, Muharrem ÖZDEN, Ersin ÖZDEN, Üniversiteler İçin Türk Dili Yazılı ve Sözlü Anlatım, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2006

88 KAYNAKÇA GÜLSEVİN, Gürer; Erdoğan BOZ, Türk Dili ve Kompozisyon I-II, Tablet Yayınları, Konya, 2006. GÜRZAP, Can, Söz Söyleme ve Diksiyon, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2011. İZGÖREN, Ahmet Şerif, Dikkat Vücudunuz Konuşuyor, Elma yayınevi, İstanbul,2006. İZGÖREN, Ahmet Şerif, ŞENBAY, Nüzhet, Söz ve Diksiyon Sanatı, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002 Yazım Kılavuzu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2012.


"KOMPOZİSYON BİLGİLERİ VE SÖZLÜ ANLATIM" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları