Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

İNGİLİZCE DERSLERİ Başlangıç (ELEMENTARY)

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "İNGİLİZCE DERSLERİ Başlangıç (ELEMENTARY)"— Sunum transkripti:

1 İNGİLİZCE DERSLERİ Başlangıç (ELEMENTARY)

2 İNGİLİZCE ŞAHIS ZAMİRLERİ
Ben YOU Sen HE O (Erkekler için kullanılır) SHE O (Dişiler için kullanılır) IT O (Cansızlar ve hayvanlar için kullanılır) We Biz  You  Siz They Onlar

3 Örnekler I am a student. Ben bir öğrenciyim. You are a teacher.
He is a policeman. She is a housewife.  It is a dog.  We are doctors. You are politicians. They are businessmen.   Ben bir öğrenciyim. Sen bir öğretmensin. O bir polistir. O bir ev hanımıdır. O bir köpektir. Biz doktoruz. Siz siyasetçisiniz. Onlar iş adamıdır.

4 TO BE (am-is-are) olmak fiilinin Şahıslara göre kullanımı
I am Ben im. You are Sen sin. He is O (Erkek) dır. She is O (Bayan) dır. It is O (Hayvan, Eşya) dır. We are Biz iz. Siz siniz. They are Onlar dırlar.

5 TO BE Fiilinin Simple Present Tense -Geniş Zamana Göre- Çekimi
Affirmative (Olumlu) Negative (Olumsuz) Interrogati-ve (Soru) Long form (Uzun Şekil) Short Form (Kısa Şekil) Question Form (Soru Şekli) I am I'm I am not I'm not Am I? You are You're You are not You aren't Are You? He is He's He is not He isn't Is he? She is She's She is not She isn't Is she? It is It's It is not It isn't Is it? We are We're We are not We aren't Are we? Are you? They are They're They are not They  aren't Are they?

6 To Be Fiilinin Soru ve Kısa Cevap Şekilleri
Question – Soru Positive - Olumlu Negative - Olumsuz Are you? Yes, I am. No, I'm not. Am I? Yes, you are. No, you aren't. Is he? Yes, he is. No, he isn't. Is she? Yes, she is. No, she isn't. Is it? Yes, it is. No, it isn't. Are we? Are they? Yes, they are. No, they aren't.

7 Examples - Örnekler : 1) Are you from Istanbul? -Yes, I am.
2) Is Jenny eleven years old? -No, she isn't. 3) Is George in the park? -No, he isn't.   4) Are Nick and Jenny brother and sister?                  -Yes, they are.

8 Articles (a/an/the) Türkçe'de karşılığı tanımlık olan article belirli (definite), belirsiz (indefinite) olamak üzere ikiye ayrılır. INDEFINITE ARTICLE - Belirsiz Tanımlık A/an belirsizlik tanımlık olarak kullanılır. İkisi de aynı anlama sahiptir. Sadece sayılabilir tekil (countable singular nouns) isimlerle kullanılır. Sessiz harfle başlayan isimler a, sesli harfle başlayanlar ise an alır.

9 Examples - Örnekler : a book  an egg a banana an actor a brother an arm a lesson an eye a pencil an apple

10 Articles (Devam) DEFINITE ARTICLE - Belirli Tanımlık
Belirli bir nesneden bahsediyorsak the kullanılır.  The sayılabilir tekil - countable singular -  ya da     sayılamaz - uncountable - isimlerin hepsiyle kullanılır.

11 Examples - Örnekler : the book the exercise the table  the old people the doctor  the actor the boy  the apple the children the orange

12 Plurals of nouns - İsimlerin çoğul halleri
Regular Plurals - Düzenli Çoğullar İngilizce'de isimler sonuna getirilen "s" takısıyla tekil halden çoğul hale getirilir. Ancak bazı isimlerin sonundaki harflerin özelliğine göre değişiklik gösterir.

13 Examples - Örnekler : Singular -Tekil Plural-Çoğul
a book - (bir) kitap books -kitaplar a pen   pens a pencil  pencils a boy boys a girl girls

14 Irregular plurals - Düzensiz çoğullar
İngilizce'de isimleri çoğul hale getirirken bütün kelimelerin sonuna "s" takısı gelmez.  Bazı kelimelerin kendine has çoğul şekilleri vardır.  Bunlar çok az olup, çok kullanılan isimlerdir.

15 Examples - Örnekler : Singular - Tekil Plural - Çoğul
one child - bir çocuk children - çocuklar one man -  bir adam men one woman- birkadın women one person- birkişi people one tooth -    bir diş teeth one foot -      bir ayak feet  one mouse- bir fare mice

16 Possessive Adjectives -İyelik Sıfatları -
İyelik sıfatları, isimlerden önce gelerek onları nitelerler. my benim your senin his onun (erkekler için kullanılır) her onun (dişiler için kullanılır) its onun (cansızlar ve hayvanlar için) our bizim sizin their  onların

17 Examples - Örnekler : my name benim adım your book senin kitabın
his ball  onun topu her skirt  onun eteği its tail   onun kuyruğu our school bizim okulumuz your car sizin arabanız their family onların ailesi

18 Genitive apostrophe "s" - iyelik eki -
İngilizce’de insan, hayvan, yer ve zaman isimlerine iyelik anlamı vermek, bir şeyin kime ait olduğunu belirtmek için kullanılır. İstisnalar dışında eşyalar için kullanılmaz. Türkçe’deki tam karşılığı; -ın, -in,-un, -ün; -nın, -nin, -nun, -nün ekleridir.  Tekil isimlerde ’s şeklinde çoğul isimlerde de sadece s’ şeklinde gelir. Düzensiz çoğullarda (irregular plurals) da yine ’s olarak kullanılır.

19 Examples - Örnekler : Singular Form Plural Form
cat’s tail-kedinin kuyruğu cats’ tails - kedilerin kuyrukları girl’s bag - kızın çantası girls’ bags - kızların çantaları man’s hat - adamın şapkası men’s hats -  adamların şapkaları child’s toys-çocuğun oyuncağı children’s toys -  çocukların oyuncakları Ayşe’s pen - Ayşe'nin kalemi women’s room - kadınların odası Jane’s school - Jane'inokulu my brothers' names - kardeşlerimin isimleri  George’s father - George'nin babası mice’s hole -  farelerin deliği

20 Demonstrative - İşaret Sıfatları This, that, these, those
Belirtme sıfatlarının Türkçe karşılıkları “this=bu”   “that=o,şu” demektir.  Ancak, İngilizce’de, işaret edilen şeyin tekil veya çoğul olma durumuna bağlı olarak işaret sıfatları da tekil ve çoğul şekiller alır         

21 Demonstrative - İşaret Sıfatları This, that, these, those
Yakın şeyleri işaret ederken Tekil şeyler için       THIS:  this book, Çoğul için                THESE: these books Uzak şeyleri işaret ederken Tekil için        THAT: that book Çoğul şeyler için THOSE: those books İşaret sıfatları , tek başına özne şeklinde de kullanılır. Örnek:  This is a pencil.                       These are pencils.              That is a pencil.                      Those are pencils

22 Singular Plural this (bu) these (bunlar) that (o,şu)
Examples - Örnekler : Singular Plural this (bu) these (bunlar) that (o,şu) those (onlar,şunlar)

23 Examples - Örnekler : Singular Plural this book these books this pencil these pencils this man these men this lemon these lemons this child  these children that person those people that cat those cats that school those school

24 Have Got “Have Got” fiili İngilizce’de sahip olmak anlamını verir.  Şahıslara göre cümledeki çekimi ise şöyledir; Üçüncü tekil şahıslarda he, she, it has got şeklini alır.

25 Examples - Örnekler : Affirmative (Olumlu) Negative (Olumsuz)
Interrogative (Soru) Long form (Uzun Şekil) Short Form (Kısa Şekil) Question Form (Soru Şekli) I have got I’ve got I have not got I haven’t got Have I got? You have got You’ve got You have not got You haven’t got Have you got? He has got He’s got He has not got He hasn’t got Has he got? She has got She’s got She has not got She hasn’t got Has she got? It has got It’s got It has not got It hasn’t got Has it got? We have got We’ve got We have not got  We haven’t got Have we got? They have got They’ve got They have not got They haven’tgot Have they got?

26 Examples - Örnekler : Long Form Short Form Negative I have got a car
I’ve got a car I haven’t got a car You have got a brother You’ve got a brother You haven’t got a brother He has got a pen He’s got a pen He hasn’t got a pen She has got a book She’s got a book She hasn’t got a book It has got a tail It’s got a tail It hasn’t got a tail

27 COUNTABLE AND UNCOUNTABLE NOUNS
İngilizce’de isimler sayılabilen - countable -  ve sayılamayan -  uncountable- isimler diye ikiye ayrılır.  Sayılabilirlik ve sayılamazlık kavramları Türkçe ve İngilizce’de farklı olarak kabul edilmektedir.  Bu nedenle sayılabilirlik kavramlarını Türkçe  mantığına göre düşünmemek gerekir

28 Countable Nouns - Sayılabilen İsimler - :
Sayılabilen isimler, sayma sayıları ile birer birer sayılıp miktarı daha kesin olarak ifade edilebilen isimlerdir.   A ve an gibi belirleyicileri sadece sayılabilir isimlerle kullanabiliriz. “Birkaç, biraz” anlamına gelen some hem sayılabilen hem de sayılamayan isimlerle llanılar.  Sayılabilen bir nesneden birden çok sayıda olduğunu belirtirken (two, three,four...veya some şeklinde sayısı belirtilirken) nesnenin de çoğul hale getirilmesi gerekir

29 Examples - Örnekler : Singular Plural A lemon (Bir limon)
two lemons (İki limon) A boy three boys An apple four apples An egg some eggs A dog some dogs A room two rooms

30 Examples - Örnekler : A pen two pens
We’ve got two pens.- Bizim iki kalemimiz var An apple three apples You’ve got three apples.- Senin üç tane elman var A book four books He’s got four books.- Onun dört kitabı var A child five children She’s got five children.- Onun [bayan]beş çocuğu var. An orange  some oranges I’ve got some oranges.- Benim birkaç portakalım var. Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi adet olarak birden fazla sayıda bir isimden söz ettiğimiz için “ismi”  çoğul şekliyle belirttik. Bu kural Türkçe’de uygulanmayan bir kural olduğu için Türkçe karşılıklarında isim, tekil olarak gösterilmiştir

31 Uncountable Nouns (Sayılamayan İsimler):
İngilizce’de soyut isimler, madde isimleri gibi bazı isimler sayılamayan isimler (uncountable nouns) olarak adlandırılır. Sayılamayan isimler her zaman tekildirler ve a/an artikelleri ile kullanılmazlar ve sonlarına çoğul s takısını almazlar. Onun yerine some, a little, little, a lot of gibi ayrıntılı açıklamasını ileride göreceğimiz miktar bildiren sıfatlarla kullanılırlar.

32 Examples - Örnekler : milk (süt) some milk-biraz süt cheese (peynir)
some cheese-biraz peynir water (su) some water-biraz su bread (ekmek) some bread-biraz ekmek time (zaman) some time-bir süre some meat-biraz et

33 Prepositions (Edatlar/İlgeçler) I
Tek başlarına anlamları olmayan, ancak aralarına girdikleri  sözcük çümlecik ya da deyişlerin anlamlarını kuvvetlendiren ya  da belirleyen sözcüklerdir. Çeşitlere ayrılırlar Prepositions of place - yer adatları : in, on, under, next to, behind Nesnelerin yerlerini belirtmek için yer edatlarını kullanırız.  İngilizce’de çok sayıda yer edatı vardır. Bunlardan bazılarını inceleyelim.

34 Examples - Örnekler : in the box (kutunun içinde) in: içinde
on: üstünde on the box (kutunun üstünde) under: altında under the box (kutunun altında) next to: yanında next to the box (kutunun yanında behind: arkasında behind the box (kutunun arkasında)

35 Short Answer (Kısa Cevap)
There is / There are Nerede neyin, ya da nerede kimin var olduğunu  (ya da var olmadığını) anlatmaya yarayan ifade şeklidir. Affirmative (Olumlu) Negative (Olumsuz) Interrogative (Soru) Long form Short form Question form Singular There is There’s There is not There isn’t Is there ? Plural There are * There are not There aren’t Are there ? *There are yapısının olumlu şeklinin kısa yazılışı yoktur Interrogative (Soru) Short Answer (Kısa Cevap) Affirmative Negative Is there ? Yes, there is. No, there isn’t Are there ? Yes there are. No, there aren’t

36 Examples - Örnekler : Affirmative Negative Question There is a school.
There isn’t a school. Is there a school ? There is a woman. There isn’t a woman. Is there a woman? There are two dogs There aren’t two dogs. Are there two dogs? There are two trees. There aren’t two trees. Are there two trees?

37 Examples - Örnekler : Affirmative Sentences
1) There is a cat on the box. 2) There is a dog in the garden. 3) There is a boy behind the car. 4) There is a picture on the wall. 5) There are houses next to the park. 6) There are trees and flowers in the park. 7) There are some people behind the door. 8) There are two children next to the apartmen

38 Examples - Örnekler : Questions Short Answers
1) Is there a cat on the box? Yes, there is. / No, there isn’t. 2) Are there girls in this class? Yes, there are. / No, there aren’t 3) Is there a dog in the garden ? 4) Is there a picture on the wall ? 5) Are there children in the room? Yes, there are. / No, there aren’t.

39 Possessive Pronouns Used as Nouns  (İsim Olarak Kullanılan İyelik Zamirleri)
Önceki derslerde isimlerden önce gelerek onları niteleyen iyelik sıfatlarını (Possesive Adjectives) görmüştük (5. Ders). Bu derste de iyelik sıfatları ile bağlantılı olarak iyelik zamirlerini (Possesive Pronouns) inceleyelim. İyelik zamirleri tek başına bir isim (noun) yerine kullanılabilirler. İyelik sıfatları  isim ile birlikte kullanılırken, iyelik zamirleri tek başlarına hem iyelik sıfatının hem de ismin yerini tutarlar

40 Examples - Örnekler : Possessive Adjectives  (İyelik Sıfatları) Possessive Pronouns  (İyelik Zamirleri) my (benim) mine (benimki) your (senin) yours (seninki) his  (onun -erkek-) his (onunki -erkek-) her  (onun -dişi-) hers (onunki -dişi-) its (onun) * our  (bizim) ours (bizimki) your  (sizin) yours (sizinki) their  (onların) theirs (onlarınki) *"Its" iyelik sıfatının iyelik zamiri olarak karşılığı yoktur.

41 Examples - Örnekler : Possesive Adjective + Noun = Possesive Pronoun
1) This is my book. (Bubenimkitabımdır.) This book is mine. :  (Bu kitap benimki dir.)  This is mine. Bu benimki dir.) 2) These are my books.       (Bunlar benim kitabımdır.) These books are mine. : (Bu kitaplar benim [kiler] dir. These are mine (Bunlar benim [kiler] dir. 3) This is your pencil. (Buseninkalemindir.) (Busizinkaleminizdir This pencil is yours. :  (Bu kalem seninki dir - senindir-.) This is yours. (Bu  seninki dir  - sizinkidir- .) 4)  These are his children (Bunlar onun çocuklarıdır.) These children are his. :  (Bu çocuklar onun [kiler] dir These are his. (Bunlar onun [kiler] dir. 5) That is her skirt. (Şuonuneteğidir.) That skirt is hers. :  (Şu etek onunki dir.) That is hers. (Şu onunki dir.) 6) Those are our bags.     (Şunlarbizimçantamızdır. Those bags are ours. (Şu çantalar  bizim[kiler]dir-.) Those are ours. Şunlarlar  bizim[kiler]dir-.) 7) These are their pictures.     (Bunlaronların.resimleridir.) These pictures are theirs. (Bu resimler onların [kiler] dir. These are theirs. Bunlar onların [kiler] dir

42 Adjectives a) Position of Adjectives
İngilizce’de sıfatlar iki şekilde kullanılırlar. a)    İsimlerden önce: A red apple;    Big, blue eyes b)    Bir fiilden sonra:         This man is fat. Ahmet is good.

43 Adjectives Examples (Örnekler): 1) a thick book This book is little..
2) a thin girl                              These bags are small..  3) a short boy                            The house is old..  4) a big orange                          Your father is young.. 5) a tall man                               The children are happy..

44 Adjectives b) Nationality Adjectives (Milliyet Sıfatları)
Country Adjective   / Language (Ülke   ) (Sıfat Hali /     Dil          ) America  American Egypt               Egyptian England English France French Germany  German Greece Greek Italy         Italian Spain          Spanish Turkey Turkish

45 Examples - Örnekler : 1) A Spanish girl                               Mehmet is Turkish. 2) Two American ladies                   Carlo is Italian. 3) A Turkish man                              Dimitris is Greek. 4) The Turkish language                  Kate is English. 5) The German language                 Hermut is German. Not: İngilizce’de ülke, dil ve milliyet sıfatları büyük harfle yazılır.

46 The Simple Present Tense (Geniş Zaman) I
Her zaman yaptığımız işleri, alışkanlık, gelenek, görenek  ve olayları anlatmakta kullandığımız Geniş Zaman  ( The Simple Present Tense)'da şahıslar iki gruba ayrılır

47 The Simple Present Tense (Geniş Zaman) I
1. Grub I        : Ben    "Birinci tekil şahıs" You   : Sen    "İkinci tekil şahıs"- Siz "İkinci çoğul şahıslar"  We    : Biz      "Birinci çoğul şahıslar" They : Onlar "Üçüncü çoğul şahıslar" 2. Grub (3. tekil şahıslar) He She It

48 The Simple Present Tense (Geniş Zaman)
Grub özneleri (I, you, we, ve they) ile birlikte fiil'in birinci  yani temel hali (verb 1) kullanılır.  Geniş zamanın olumlu cümlelerinde yardımcı fiil (helping verb). kullanılmaz.   Cümleyi olumsuz yaparken DO"Yapmak" fiil'i yardımcı fiil olarak kullanılır.   Özne ile fiil arasına do ve not (kısaca don’t) kelimelerini getirilir.  not olumsuzluk ekidir.  Soru şeklinde ise cümlenin başına do kelimesini getirilip ardından özne, yüklem (fiil) ve diğer tamamlayıcı öğeleri  (tümleçler = complements) sıralanır.

49 The Use of The Simple Present Tense (Geniş Zamanın Kullanımı)
* İngilizce’deki  "The Simple Present Tense"in karşılığı "Geniş Zaman"dır.  1-Simple Present Tense  tekrar edilen fiileri (eylemleri) anlatmak için kullanılır.  Bu kullanımda çeşitli sıklık zarflarına (adverbs of frequency) yer verilir.

50 The Use of The Simple Present Tense (Geniş Zamanın Kullanımı)
every day:  her gün I walk to school every day. on weekdays: hafta içi  I go to school on weekdays. every week:  her hafta I visit my family every week. every morning: her sabah I have breakfast every morning.

51 The Use of The Simple Present Tense (Geniş Zamanın Kullanımı)
-Geçerliliğini yitirmeyen, değişmeyen gerçekleri ifade etmek için yine The Simple Present Tense kullanılır. Example: Students wear uniforms.  * Geniş Zaman’da love (sevmek), hate (nefret etmek), like (hoşlanmak, sevmek), dislike (sevmemek, hoşlanmamak) gibi fiilleri kullanırız. 

52 The Use of The Simple Present Tense (Geniş Zamanın Kullanımı)
Examples: 1) I like school.                    ( Okulu severim ) 2) I like apple.                      ( Elmayı severim )  3) I love people.                  ( İnsanları severim ) 4) I hate cities.                    ( Şehirleri sevmem. [Şehirlerden nefret ederim]

53 The Simple Present Tense (Geniş Zaman) II
Simple Present with he, she and it He  She  It Mary My father gibi üçüncü tekil şahıslardan sonra Yükleme (s, es, veya ies) takıları ilave edilir. Diğer şahısların olumsuz ve soru yapımında kullanılan DO yardımcı fiil yardımcı fiili burada DOES haline dönüşür.

54 The Simple Present Tense (Geniş Zaman) II
Affirmative (Olumlu):Subject  + V1 + s(es,ies)  +  Complements  Negative  (Olumsuz):  Subject  +  does + not (=doesn't)    +   V1 +Complements Question      (Soru)  :  Does    +  Subject     V1      +  Complements

55 The Simple Present Tense (Geniş Zaman) II
Affirmative Negative  Interrogative Long form Short form He works. ([O] çalışır.) He does not work. ([O] çalışmaz.) He doesn’t work. ([O] çalışır mı?) Does he work? She works She does not work She doesn’t work Does she work? It  works It does not work It doesn’t work. Does it work?

56 Ders 15 Sonu ch, o, ss, sh ve x harfleri ile biten fiilere “es” takısı eklenir. Examples (Örnekler): 1) watch :izlemek He / She / It watches.     (O izler.) 2) Do :yapmak He / She / It does.            (O yapar.) 3) go :gitmek He / She / It goes.            (O gider.) 4) miss :özlemekk He / She / It misses.        (O özler.) 5) wash :yıkamak He / She / It washes.       (O yıkar.) 6) mix :karıştırmak He/ She / It mixes.           (O karıştırır.)

57 Ders 15 Fiilin sonu y ile bitiyorsa ve y'den önce ünsüz(consonant)varsa, fiilin sonundaki y, i’ye dönüşerek kelimenin sonuna es getirilir. Dolayısıyla ek ies şeklinde dönüşür. Examples : try : uğraşmak He / She / It tries.             (O uğraşır.) carry :taşımak He / She / It carries.         (O taşır.) cry  :ağlamak He / She / It cries.             (O ağlar.)

58 Ders 15 Ancak fiilin sonundaki y’den önceki ses, ünlü (vowel; a, e, i, o, u) bir harf ise,  çekimlenirken sadece s alır. Example (Örnek): play :oynamak He/She/Itplays.             O oynar. Examples: It flies. It doesn’t fly. The cat sleeps The cat doesn’t sleep. She likes school She doesn’t like school. She speaks Italian She doesn’t speak Italian. Ayşe cleans her house. Ayşe doesn’t clean her house.

59 The Simple Present Tense III
The Simple Present Tense in yes / no questions Geniş zamanda evet / hayır sorularının kullanımı : I, you, we ve they zamirlerinin geniş zamandaki yardımcı fiilinin do, üçüncü tekil şahıs olarak adlandırılan he, she, it zamirlerinin de yardımcı fiilinin does olduğunu önceki derslerimizde görmüştük. Dolayısıyla bu soru cümleleri ve onlara verilen kısa yes / no cevapları da buna göre şekillenir.

60 Questions and Short Answers in The Simple Present Tense Geniş Zamanda Sorular ve Kısa Cevapları
Positive Short Answer Negative Short Answer Do I work? Yes,     you     do. No,     you     don't Do you work? Yes,     I/we   do. No,     I/we   don’t. Do we work? Do they work? Yes,     they    do. No,     they    don’t Does he work? Yes,     he        does. No,     he       doesn’t.

61 The Simple Present Tense in yes / no questions Geniş zamanın evet / hayır sorularında incelenişi
Examples : Do you like your teacher ? Yes, we do.        No, we      don’t. Do they speak Turkish ? Yes, they do.        No, they   don’t.. Does he eat meat? Yes,  he   does.     No, he   doesn’t. Does she go to school ? Yes,  she does. No, she doesn’t. Does it fly ? Yes,  it     does. No, it     doesn’t.

62 Some"Wh" Questions (Birkaç "Wh-Bilgi-" Sorusu) what, who, how, where, when
What:   Ne, neyi, neye Example: What is this ?  What is it ? What are they ? Who:    Kim Example: Who is this ? Who is he ? Who are they ? How:     Nasıl Example: How is this apple ? How is she ? How are they Where: Nerede, nereye Example: Where is the book? Where is he? Where are they ? When:  Ne zaman Example: When is the holiday?  When is it? When is his birthday?

63 what, who, how, where, when Example:          We play football in the garden Sundays.  ((Biz) Pazar günleri bahçede futbol oynarız.)  Do you play football ? ( Futbol oynar mısınız?) What do you play ?     (Ne oynarsınız?) Where do you play ?  (Nerede oynarsınız?) When do you play ?   (Ne zaman oynarsınız?)

64 Other Examples (Diğer Örnekler):
What are there on the table When do you get up Where do you live How do you go to school Who is your favourite singer  Where are your friends

65 Prepositions (Edatlar/İlgeçler) II Prepositions of Time - Zaman Edatları
in, on, at in: “..de, içinde” anlamına gelmektedir. Ay (month),  yıl  (year),  mevsim (season) isimleri ile kullanılır.  Sabah, akşam veya öğleden sonra gibi günün belli bir zaman dilimini belirtmek için yine bu edat kullanılır

66 Prepositions (Edatlar/İlgeçler) II Prepositions of Time - Zaman Edatları
in a month (ay)        in January (Ocak’ta) a year (yıl) in 2001      ( 2001’de) a season (mevsim)        in winter    (kışın), in summer (yazın) a time of day (zaman dilimi)    in the morning(s) (sabah [ları]                   in the evening (s) (akşam [ları] ) 

67 Prepositions (Edatlar/İlgeçler) II Prepositions of Time - Zaman Edatları
on: “...de, da” anlamına gelmektedir.  Gün isimleri,  günün belli bir dilimini ve tarih yani ayın kaçı (kaçıncı günü) olduğunu sıra sayılarıyla (tenth=onuncu) belirtirken kullanılır. on a day (gün) on Thursday (s)             (Perşembe [leri] ) on Sunday afternoon(s) (Pazar öğleden sonra [ları]) on Christmas Day             ( Noel gününde) a date (tarih) on the fourth (of May)     (Mayıs’ın dördünde) veya                                         on May 4th 

68 Prepositions (Edatlar/İlgeçler) II Prepositions of Time - Zaman Edatları
at: “...de, da” anlamına gelir.  Günün belli bir saatini, vaktini, yılın bazı özel günlerini (örn: Christmas) belirtirken kullanılır. at lunchtime      (öğle yemeği vaktinde) at the weekend (hafta sonunda) at night               (geceleyin,gece)              at noon           (öğle vaktinde) a clock time                    at two o’clock (saat ikide)       a special time of the year at Christmas  (Noel'de)                                        at Easter         (Paskalya'da)

69 The school starts on Mond I have lunch at lunchtime.
Prepositions (Edatlar/İlgeçler) II Prepositions of Time - Zaman Edatları He was born in 1970. I was busy in Summer. She was here in August. I was born on a Friday. My birthday is on May 7th. The school starts on Mond I have lunch at lunchtime. He goes to bed at midnight.

70 The Imperative (Emirler)
Bir veya birden fazla kişiden bir şey yapmalarını söylerken  the imperative (emir) yapısını kullanırız.  İkazda bulunurken, buyruk veya öğüt verirken bu yapıyı kullanırız.  Karşımızdaki kimseye emir verdiğimiz zaman, cümlenin öznesi (subject) daima “you” zamiri olduğundan, emir cümlesinde özne belirtilmez. 

71 The Imperative (Emirler)
Cümlenin başına do yardımcı fiili ile not olumsuzluk kelimesi getirilir.  Veya bunların Don’t  şeklindeki kısaltması kullanılır. Don’t open the door. (Kapıyı açmayın, lütfen) Don’t smoke. (Sigara içmeyin.) Don’t make noise. (Gürültü yapmayın.) Do not   or(yada)    Don’t    +   verb

72 The Imperative (Emirler)
Olumlu Emir Cümlesi (Affirmative)  Sadece fiil kullanılır. Be careful! (Dikkatli ol !) Look out! (Dikkat et!) Come here, please. (Buraya gel lütfen!)

73 Examples : Drink your milk. Don’t be late.
Be quiet, please.                              Don’t talk, please. Stop at the red light.                       Don’t talk in the library. Open the window, please.               Don’t smoke in this place. Help me, please./ Please help me. Don’t use your mobile phone

74 Can for ability Affirmative (Olumlu) Negative (Olumsuz)
Question (Soru) I can I cannot or can’t Can I? You can You cannot or can’t Can you? He can He cannot or can’t Can he? She can She cannot or can’t Can she? It cannot or can’t Can it? We can We cannot or can’t Can we? They can They cannot or can’t Can they?

75 Examples - Örnekler : It can fly. O uçabilir.
We can’t fly.          Biz uçamayız. Ahmet can't swim. Ahmetyüzemez.[yüzmek elinden gelmez]. Can they read?  Onlar okuyabilirler mi?   -No, they can’t. Can Tülin cook?      Tülin yemek pişirebilir mi? - Yes, she can. Can you see that person?Şu adamı görebiliyor musun?-Yes, I can.

76 The Present Continuous Tense (Şimdiki Zaman)
Present Continuous Tense (Şimdiki devam eden zaman) konuşma anında  meydana gelen hadiseleri  anlatmak için kullanılır.  Bu tensle birlikte fiilin yapıldığı zamanı anlatan bazı zaman zarfları kullanılır;  now (şimdi), at the moment (şu anda), today (bugün) vs.

77 The Present Continuous Tense (Şimdiki Zaman)
Affirmative (Olumlu) Negative (Olumsuz) Interrogati-ve (Soru) Long form (Uzun Şekil) Short Form (Kısa Şekil) Question Form (Soru Şekli) I am working I’m working. I am not working. I’m not working. Am I working? You are working. You’re working You are not working. You aren’t working Are you working He is working He’s working He is not working He isn’t working Is he working? She is working She’s working She is not working She isn’t working Is she working? It is working. It’s working It is not working isn’t working. Is it working? We are working We’re working We are not working We aren’t working. Are we working? You are working You aren’t working. Are you working? They are working They’re working They are not working. They aren’t working. Are they working?

78 The Present Continuous Tense (Şimdiki Zaman)
With Question Words Possible Answers     -What are you doing? I’m drinking milk.   -Where are you going? I’m going to school.   -Why are you leaving? Because it is being late.   -When are you going? I’m going at ten o’clock.   -How are you doing it? I’m doing it with this knife.   -Who are you speaking to? I’m speaking to Mr. Brown.

79 Examples : Ayşe and Ali are sitting at the moment.
Mr. Kahraman is teaching the children totay. Mrs. Kahraman is cooking at home now. Ahmet is studying English. Mr. Blair is planning a meeting.

80 Object Pronouns (-i hali, akkuzatif hali)
Kişi zamirleri (I, he,she,they...)  cümle içinde fiilden etkilenen nesne konumunda olduklarında  aşağıdaki şekilde değişikliğe uğrarlar. "Object pronoun" İngilizce cümlelerde fiil (verbs) ve edatlardan (prepositions)

81 Object Pronouns (-i hali, akkuzatif hali)
Subject Pronouns Object Pronouns I (ben) me (beni,bana) you (sen) you (seni,sana) he (o) him (onu, ona) she (o) her (onu,ona) it (o) it (onu,ona) we (biz) us (bizi,bize) you (siz) you (sizi,size) they (onlar) they (onları,onlara)

82 Examples : 1) I can’t find my pencils. Have you got them ?
2) I see you every day, at school. 3) Come with me to the party, please. 4) We love you, but you never say you love us. 5) I can read Spanisph, but I can’t speak it very well. 6) I never see Mrs. Simpson, but you often see her. 7) This is my friend Onur, I like him very much

83 Gerunds and Infinitives (İsim Fiiler)
İngilizce'de fiiller iki şekilde isim olarak kullanılır. Biri "ing" ekinin kullanımı ile diğeri de fiilin önüne "to" getirmekledir. İsim fiil adından da anlaşılacağı gibi fiilden türemiş isimdir.  Example:     go  going I like going.     go to      I want to go.

84 Gerunds and Infinitives (İsim Fiiler)
Gerund fiilin -ing takısı getirilerek isimleşmiş halidir. Sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeyleri belirtmek için kullandığımız like (sevmek, hoşlanmak), don’t like, love,(sevmek) hate (nefret etmek) gibi fiiler diğer fiilerin gerund halleri ile kullanılır. Bu fiilleri ve isim fiillerle nasıl kullanıldıklarını örneklerle inceleyelim. like, don’t like, love, hate + gerund (-ing form)

85 Examples : I love drinking milk. I like reading books.
I like doing homework.                       She loves getting up early. He hates going to doctor’s.                  She loves going to the park. They don’t like eating cake.                We hate going to the dentist. He doesn't like walking to school. Children hate going to bed early

86 Gerunds and Infinitives
b) Infinitives (Mastarlar) Infinitive, fiilin başına "to" ekleyerek elde edilir. Bir infinitive, aynı gerund gibi isimleşmiş bir fiildir. İstemek anlamına gelen want fiili ile yapmayı arzu ettiğimiz şeyleri belirtmek için fiilerin infinitive şeklinde isimleşmiş yani "to" almış halini kullanırız.   example: "to go" (gitmek), "to read" (okumak) want + infinitive (to do)

87 Examples: 1) I want to see you. 2) I want to swim in the lake.
3) I want to visit my grandparents. 4) We  don't want to do this job. 5) We want to play football now. 6) He wants to write to hisfriend. 7) They want to watch television. 8) Why do you want to go to London? 9) She wants to go to London next year. 10) I want to see Topkapı Palace this weekend.

88 Gerunds and Infinitives (İsim Fiiler)
-I like going to concerts. (Konserlere gitmekten hoşlanırım.) -I don’t like going to concerts. (Konserlere gitmeyi sevmem.) -I love going to concerts. (Konserlere gitmeyi severim.) -I hate going to concerts. (Konserlere gitmekten nefret ederim.)

89 Can for permission and request (İzin ve ricalarda can kalıbının kullanımı)
Bir işi yapmak için birisinden izin isterken veya birisinden ricada bulunurken can kullanırız. Examples (Örnekler): 1) Can I come in ? (Girebilir miyim ?)      Yes, you can. (Evet, girebilirsiniz 2) Can I go to the cinema ? (Sinemaya gidebilir miyim ?)      No, you can’t. ( Hayır, gidemezsiniz 3) Can John come with us this evening ?(John bu akşam bizimle gelebilir mi?)      Yes, he can. ( Evet, gelebilir.)

90 Example: You must learn a foreign language.
Must for necessity and obligation (Must'ın gereklilik ve zorunluluk anlamında kullanımı) İngilizcede fillere gereklilik, zorunluluk ve kaçınılmazlık anlamı katmak için must;  bir işin yapılmaması gerektiğini yani yasaklama bildirmek için ise onun olumsuz şekli olan mustn’t (must not ) kullanırız. Must ve mustn’t şahıslara göre çekiminde bir farklılık yoktur. Fiilin birinci hali ile kullanılır (I must go) . Must Türkçe’deki ...meli, ...malı gereklilik fiili ekinin karşılığıdır. Example: You must learn a foreign language. Subject + must or mustn't + V1(Fiilin birinci hali)

91 Examples: I must go. I mustn’t smoke. You must go. You mustn’t smoke.
He must go He mustn’t smoke. She must go She mustn’t smoke. It must go It mustn’t smoke. We must go We mustn’t smoke. You must go You mustn’t smoke. They must go. They mustn’t smoke.

92 Must for necessity and obligation (Must'ın gereklilik ve zorunluluk anlamında kullanımı)
Examples : You must stop here. (Burda durmalısınız.) You must get up early. (Erken kalkmalısınız.) You must drive slowly. (Yavaş sürmelisiniz.) You must do your homework. (Ödeviniziyapmalısınız.) You mustn’t fight. (Kavga etmemelisiniz.)  You mustn’t swim here. (Burda yüzmemelisiniz.) You mustn’t go to bed late. (Geç yatmamalısınız.) You mustn’t talk so much. (Çok fazla konuşmamalısınız.)

93 Quantifiers (Niceleyiciler):
Some and Any Some  1) "Bir miktar", "biraz" ya da "birkaç" anlamına gelmektedir.  2) Genellikle miktarın büyüklüğü  ya da küçüklüğü belli olmadığında kullanılır.  3) Some niceleyicisi hem sayılabilen (countable) çoğul (plurals) isimlerle hem de sayılamayan (uncountable) isimlerle kullanılır.  4)Bu niceleyiciyi olumlu (positive sentences) cümlelerde kullanırız.  Olumsuz (negative sentences) cümlelerde kullanmayız.  Olumsuz cümlelerde onun yerine "hiç yok" (miktarda yokluk ifadesi)  anlamına gelen any'yi kullanırız.  

94 Quantifiers (Niceleyiciler):
Örnek:   We’ve got some lemons. (Birkaç limonumuz var.)(Count. noun, pos. sent.)  We’ve got some bread. (Biraz ekmeğimiz var.)      (Uncount. noun, pos. sent.) There are some eggs. (Birkaç yumurta var.)        (Countable. noun, pos.sent.) There is some milk. (Biraz süt var.)        (Uncount. noun, positive sent.)

95 Quantifiers (Niceleyiciler):
Any 1) Olumsuz cümlelerde (not içeren cümleler)  ve soru cümlelerinde kullanılır. 2) Olumsuz cümlelerde  “ hiç yok ”, soru cümlelerinde de “hiç var mı? ” anlamına gelir.    We haven’t  have not got any eggs. (Hiç yumurtamız yok.) We haven’t  have not  got any milk. (Hiç sütümüz yok.) Have we got any oranges ? (Hiç portakalamız var mı?) Have we got any sugar ? (Hiç şekerimiz var mı?)

96 Quantifiers (Niceleyiciler): Some and AnyMixed Examples About Some and Any
A-SOME 1) There are some students from Brazil. (Brezilya'dan birkaç öğrenci var.) 2) There are some oranges at the shop. (Dükkanda birkaç portakal var.) 3) There are some letters on the table. (Masada birkaç mektup var.)    4) There are some books in my bag. (Çantamda birkaç kitap var.) 5) We have got some tomatoes. (Birkaç domatesimiz var.) 6) I have got some cheese. (Biraz peynirim var.) 7) We’ve got some water. (Biraz suyumuz var.)  8) I've got some money. (Biraz param var.)

97 Quantifiers (Niceleyiciler): Some and AnyMixed Examples About Some and Any
B-ANY  1) Have you got any water? (Hiç Suyunuz var mı?) 2) Have you got any pens? (Hiç  Kaleminiz var mı?)  3) We haven’t got any bananas. (Hiç muzumuz yok.) 4) They haven’t got any potatoes. (Hiç patatesleri yok.) 5) There isn’t any water in the glass. (Bardakta hiç su yok.) 6) There aren't any apples in the fridge. (Dolapta hiç elma yok.) 7) Is there any milk in the bottle? (Şişede hiç süt var mı?) 8) Is there any rice in the fridge? (Dolapta hiç pirinç var mı?) 9) Are there any bananas in the fridge? (Dolapta hiç muz var mı?) 10) Are there any students from Italy? (İtalya'dan hiç öğrenci var mı?)

98 HOW MUCH and HOW MANY (Miktar soruları)
İngilizcede miktar  öğrenmek için iki çeşit soru kalıbı kullanılır;  how much ve how many.  Kullanılış yerleri farklı olan bu iki kalıbı inceleyelim. 1) Sayılamayan isimlerin (uncountable nouns)miktarını öğrenmek için soru cümlelerinde how much kullanılır. Türkçedeki “ne kadar?” sorusunun karşılığıdır. How much bread have we got? (Ne kadar ekmeğimiz var?) How much cheese is there? (Ne kadar peynir var)

99 HOW MUCH and HOW MANY (Miktar soruları)
Sayılabilen isimlerin (countable nouns) miktarını öğrenmek için soru cümlelerinde how many kullanılır. Türkçedeki “kaç tane?” sorusunun karşılığıdır. How many apples have we got? (Kaç tane elmamız var?) How many eggs are there? (Kaç tane yumurta var?)

100 Examples : How much  1) How much bread do you eat? 2) How much milk does he want? 3) How much time have they got? 4) How much water does she drink ? 5) How much money do they need? 6) How much coffee is there in the jar? 7) How much butter is there on the plate?

101 Examples : How many 1) How many books have you got?
2) How many friends have you got? 3) How many oranges do we need? 4) How many days are there in a week? 5) How many bananas are there in the fridge? 6) How many brothers and sisters have you got? 7) How many pencils are there in your pencil box?

102 Adverbs of frequency (Sıklık bildiren zaman zarfları)

103 Adverbs of frequency (Sıklık bildiren zaman zarfları)
Never, rarely, sometimes, usually, often, always  gibi tek kelimeden oluşan, sıklık bildiren zaman zarfları cümlede fiilden ve fiil grubundan grubundan önce gelir.  We sometimes visit them at the weekend. I often do things in the house. He never tidies his room.

104 Adverbs of frequency (Sıklık bildiren zaman zarfları)
2)Never, rarely, sometimes, usually, often, always gibi tek kelimeden oluşan, sıklık bildiren zaman zarfları cümlede to be fiilinden sonra gelir.                    He is never late.            I am always hungry.

105 Adverbs of frequency (Sıklık bildiren zaman zarfları)
3) Never, rarely, sometimes, usually, often, always gibi tek kelimeden oluşan, sıklık bildiren zaman zarfları cümlede yardımcı fiil ve fiil arasında bulunur. I don’t often eat hamburgers. He doesn’t usually get up early.

106 Adverbs of frequency (Sıklık bildiren zaman zarfları)
Examples: 1) Ayşe is never late. 2) I always do my homework. 3) Mehmet usually comes early. 4) I always get up at seven o’clock. 5) I seldom watch tv in the morning. 6) Liz sometimes goes to the cinema. 7) I rarely have hamburger for lunch.

107 Çoğunlukla cümlenin sonunda bulunurlar..
Adverbs and Adverbial phrases of frequency (Sıklık bildiren zarf ve ibareler) Adverbial phrase of frequency sıklık bildiren, birden fazla kelimeden oluşan kelime grupları veya ibarelerdir.  At the weekends twice a year gibi   every weekend gibi.. Çoğunlukla cümlenin sonunda bulunurlar..

108 Adverbs and Adverbial phrases of frequency (Sıklık bildiren zarf ve ibareler)
once: Bir kez, bir defa anlamına gelir. Bu tür ibarelerde fiilin belli bir zaman    diliminde bir kez, bir defa gerçekleştiğini ifade eder. once an hour: Saatte bir (kez) once a day: Günde bir (kez) once a week: Haftada bir (kez) once a fortnight: On beş günde bir (kez), iki haftada bir (kez). once a month: Ayda bir (kez) once a year: Yılda bir (kez)

109 twice: İki kez, iki defa anlamına gelir. twice an hour: Saatte iki kez
Adverbs and Adverbial phrases of frequency (Sıklık bildiren zarf ve ibareler) twice: İki kez, iki defa anlamına gelir. twice an hour: Saatte iki kez twice a day: Günde iki kez twice a week: Haftada iki kez 

110 three times an hour: Saatte üç kez
Adverbs and Adverbial phrases of frequency (Sıklık bildiren zarf ve ibareler) three, four, five... times: Belli bir zaman diliminde bir veya ikiden fazla kez gerçekleşen hadiseler için bu kalıbı kullanırız. three times an hour: Saatte üç kez four times a day, a week, a year...: Günde, haftada, on beş günde, ayda, yılda dört kez.

111 Adverbs and Adverbial phrases of frequency (Sıklık bildiren zarf ve ibareler)
every morning, night, day, week, month, year, Monday...: Her sabah, her gece, her gün, her hafta, her ay, her yıl, her Pazartesi... How often...? Belli bir zaman aralığında, belli bir sıklıkta yaptığımız şeyleri sormak için bu soru kalıbını kullanırız. Hangi sıklıkta, ne kadar sık.... anlamına gelir. How often do you go to school? Every day./ I go to school every day.

112 Adverbs and Adverbial phrases of frequency (Sıklık bildiren zarf ve ibareler)
Examples: Adverbial phrases 1) I take this medicine once a day. 2) I go on holiday twice a year. 3) I visit my grandparents three times a week. 4) He practise the piano every day. 5) My mother prepares my sandwich every morning. 6) We watch the news on tv every evening. 7) Muslim people go to mosques every Friday.

113 Adverbs and Adverbial phrases of frequency (Sıklık bildiren zarf ve ibareler)
b) How often 1) How often do you wash your face?     I wash my face three times a day. 2) How often do you brush your teeth?      I wash my teeth twice a day. 3) How often do have a bath or a shower?      I have a bath every day. 4) How often do you clean your shoes?       I clean my shoes once a year. 5) How often do you go to the dentist?       I go to the dentist twice a year.


"İNGİLİZCE DERSLERİ Başlangıç (ELEMENTARY)" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları