Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Kasım 2010. Dinin örtünme ve süslenme ile ilgili ölçüler getirmesi, insanı korumak içindir. Çünkü, insanda kendisinin, karşı cinsin ve toplumun dengelerini.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Kasım 2010. Dinin örtünme ve süslenme ile ilgili ölçüler getirmesi, insanı korumak içindir. Çünkü, insanda kendisinin, karşı cinsin ve toplumun dengelerini."— Sunum transkripti:

1 Kasım 2010

2 Dinin örtünme ve süslenme ile ilgili ölçüler getirmesi, insanı korumak içindir. Çünkü, insanda kendisinin, karşı cinsin ve toplumun dengelerini bozabilme becerisi vardır... Çıplaklık denilince akla daha çok kadın gelir. Çünkü, kadın dişidir ve cinselliğin merkezidir. Dinin kadına yönelik hükümler koyması ona verdiği önemin sonucudur. O, narin bir çiçektir, korunmalıdır... Kadının vücudundan (nikah bağı olmadan) “cinsel olarak” faydalanmak isteyenler ile, onu “ticari bir mal” gibi kullanmak isteyenler, kadını kişiliksiz ve çıplak olarak görmek ister. “Tesettür düşmanlığı”nın arkasında bu niyetlerin de olduğu unutulmamalıdır. Not: Kadın kelimesini, “buluğ çağına girmiş her yaştan dişi insan” anlamında kullanıyoruz. (yani kızlar da dahil) Anlatımda kolaylık olsun diye verdiğim bazı resimler için özür dilerim.

3 ÖRTÜNME GİYİNME TESETTÜR NEDİR? Dini Zorunluluk  Tesettür: “Bir insanın Yüce Allah’ın ve Peygamberinin ( Kur’ân ve Sünnet’in) getirdiği kurallara uygun olarak örtünmesi / giyinmesi” olarak tanımlanabilir. Not: Uyulduğunda sevap, uyulmadığında günah kazandıran örtünme şekli. Biyolojik Zorunluluk  Örtünme: “Bir insanın vücudunun bir kısmını veya tamamına yakınını herhangi bir malzeme (deri, kumaş vs.) ile örtmesi” olarak tanımlanabilir. Not: Maksat; dış şartlardan vücudu korumak ve cinsel uzuvları gizlemek. Süslenme İsteği  Giyinme: “Şekil, renk, desen, cins uyumu sağlanarak örtünmek ve aksesuar kullanarak görünümü değiştirmek” olarak tanımlanabilir. Not: Maksat; sadece örtünme olmayıp, örtünülen ile süslenmek. Aynı dili konuştuğunu söyleyenler birbirlerine bilgi aktaramıyorlarsa, kelimelere yükledikleri anlamlar farklı demektir. O halde; önce tanımlarda anlaşmak gerekir. 2 - GİYİNME 3 - TESETTÜR 1 - ÖRTÜNME Not: tesettür” örtünme Toplumda “tesettür” yerine (eş anlamlı olarak) “örtünme” de kullanılmaktadır.

4 ÇIRILÇIPLAK ÇIPLAK KALMA SOYUNMA NEDİR? İsteme Hali: İsteme Hali: Bazı insanlar (bilhassa kadınlar değişik gerekçelerle) toplum içine soyunarak çıkar. Bu soyunma, üzerindeki örtüden bir miktarını çıkarmak veya giysiyi küçük/dar/şeffaf yaptırmak demektir. Yani, vücudunun bazı yerlerini görünür kılmaktır. Bu soyunma isteğe bağlı olduğundan (mahzur teşkil etmesi halinde) soyunan kişi kınanır. Biyolojik Hal: Biyolojik Hal: İnsan doğduğunda üzerinde derisinden başka bir şey bulunmaz. Bir diğer ifade ile insan “çırılçıplak” doğar. İnsanın bu hali (doğarken her yerinin görünür olması) doğumun bir parçasıdır ve bebek kınanamaz, onu örtmeyen yetişkinler kınanır. Çırılçıplaklık sadece bebekliğe hastır. Yetişkinlerin çırılçıplaklığı, olsa olsa bir hastalıktır. Zorunluluk Hali: Zorunluluk Hali: İnsan aklını kullanarak örtü malzemesi bulur/yapar ve örtünür. İnsan kendini yeterince örtecek giysi bulamadığında veya birilerinin yasaklarıyla “tam veya yarı çıplak” kalabilir. Örtünmeyi istediği halde örtü malzemesi bulamayan veya yasaklarla çıplak kalanlar kınanamaz, ona yardımcı olmayanlar kınanır. a) ÇIRILÇIPLAKLIK Örnek: Örnek: Denize gireceğim mayo giymeliyim veya baloya gideceğim dekolte giyinmeliyim veya erkekler beni fark etsin gibi... Yerleri çıplaklar kampıdır. b) ÇIPLAK KALMA c) SOYUNMA - ÇIPLAKLIK

5 MÜSLÜMAN, TARİHİN HİÇBİR DÖNEMİNDE BUGÜNKÜ KADAR ÇIPLAK OLMADI. HİSTERİ NEDİR? ● ● İnsanın yaradılışıyla beraber gelen özelliklerinden biri de “egosu”dur. ● ● Egosunu kontrol altında tutamayanlar, çevresindekilere “baskın olmak”, bir diğer ifade ile “birkaç adım öne geçmek” ister. Bu istek; insana “katma değer ürettirdiği” gibi, çoğunlukla insanı “yanlış yapmaya” sürükler. ● ● Bir insanın mantığı “ilgi görebilmek için farklı olmalıyım, şekli önemli değil” biçiminde hüküm yürütüyorsa, o kişi için her yol meşrulaşır… FARKLI GÖRÜNMEYİ ÇIPLAKLIKLA SAĞLAMAK İSTEYENLER ● ● Bilgi, beceri, kulluk bilinci gibi özellikleri olmayan ve illa da “beğenilme arzusu” taşıyan kadınların tek silahı “dişiliği”dir ve onu kullanır. ● ● O, modernliği, modayı, arkadaşları gibi olmayı vb. bahane ederek soyunur/ süslenir. Avcı erkeklerin ilgisinden zevk almaya başladığında, ilginin kesilmesi korkusunu da duymaya başlar. İlginin devamı için de soyunmada, süslenmede sınır tanımaz… Çünkü, akıl hocası şeytan olmuştur. Çok kişi, bazı davranışlarının bir hastalık belirtisi/sonucu olduğunu bilmez, duyanların çoğu da bunu kabullenmez. Çünkü, hastalık sözcüğü ona ağır gelir...

6 TEŞHİRCİLİK NEDİR? ● ● Batıda önceleri “laiklik / modernlik ” adına başlatılan, daha sonraları da “cinsellik / feminizm” adına devam TEŞHİRCİLİK ettirilen TEŞHİRCİLİK, bugün de “moda / cinsellik” adına devam ettirilmektedir. Yani, batıda kadın çıplaktır ve çıplak vücudunu göstermekten de zevk almaktadır. ● ● Batının pek çok pisliği gibi çıplaklığı da “Batılılaşma” adına birilerince içimize sokuldu… Önceleri toplumun geneli tarafından bir tür ahlâksızlık olarak tanımlanan teşhircilik, zaman içinde tüm Anadolu’ya yayıldı ve normalleşti… ● ● Bugünün kadınları; mini eteklerle, daracık kot pantolonlarla, ince-dar bluzlarla, açık göğüslerle, süslenmiş/ açılmış saçlarla, boyanmış yüzleriyle vücudunu teşhir etmektedir… Kimi moda adına, kimi güzel görünme adına, kimi de koca bulma adına… Sanatçı geçinenler de “kendini pazarlayabilmek için gündemde kalma ” adına soyunmaktadır. Teşhirciliğin bir diğer boyutu da MEDYA’dır. Gerek TV ve gerekse yazılı basın (birkaçı hariç) hiçbir sınır tanımadan porno sayılabilecek görüntülerle film, dizi, sanat, canlı sohbet adı altında teşhircilik yapmaktadır. Hem de batıyı sollayarak…

7 Dr. Taşkale, "Bilimsel olarak da ispatlanmıştır ki, sadece el ve yüzün günde 20 dakika kadar güneş ışınlarına maruz kalması D vitamini oluşması için yeterlidir.“ (05.9.2007) GÜLELİM AĞLANACAK HALİMİZE 2. PERDE Kadın, doktoruna “Denize gitmeme 26.5 günüm var; hemen (…) kg zayıflamam gerekiyor.” der. Doktor “26 yı anladım da buçuğu ne oluyor?”diye sorar. Kadın “Yola sabah çıkacağız, öğleye denizdeyiz; oradan yarım gün kalıyor.” der. Bir kadın spor olsun diye denize gidiyorsa, yüzmenin kilo ile ilgisi yoktur. Suyu bahane edip soyunacaksa (teşhircilik yapacaksa) fazla kilolar sorundur. Çünkü, kadın bu haliyle çirkindir ve röntgenciler için cazip değildir. İlgi görmemek ona sıkıntı verir. Etleri sarkmamış ve fazla kilosu olmayan kadınlar (çoğunlukla) mayo olarak “bikini” giyerler. Böylece daha seksi görüneceklerine ve “hava atabileceklerine” inanırlar. Niçin bu kadar çok soyunduklarını sorarsanız, güneşten daha fazla faydalanmak olduğunu söylerler… Bu sözler yalan değilse, onların birer cahil olduğunu gösterir. Yaşlandıkça ve kilo aldıkça vücudunun çirkinleştiğini kendi de kabul eden kadınlar, bu defa bikini yerine vücudu daha çok kapatan mayolar giyerler. Çünkü teşhir edecekleri “güzel et” kalmamıştır ve plaj sahnesinde gençler vardır. Mayo giymesinin sebebi ise, güneşe duyduğu ihtiyaç değil, örtünmeye karşı olmasıdır. Bütün yıl yiyip içip kilo alan bir kadın, denize giderken niçin zayıflamak ister? 1. PERDE

8 “ÖRTÜLÜ ÇIPLAK” KİMDİR? Tesettürü önemsemeyen biri; toplum içine çıkarken giyeceği elbiseyi “örtünmeye yönelik” değil de “dikkat çekmek” üzerine seçer. Elbisenin çıplak izlenimi vermesini (vücut hatlarını göstermesini) tercih eder… O bir “örtülü çıplak”tır. Sadece geleneğin (çevrenin) etkisiyle başörtüsü takan birinden vahiy kaynaklı “tesettür” ve “davranış biçimi” beklenemez. Böyle biri; kot pantolon giyerek herkesin içinde kalça da sallar, göbeğini de açar… O bir “örtülü çıplak”tır. Birinin iç çamaşırlarını gösterecek biçimde giyinmesine ne demeli?... O bir “örtülü çıplak”tır. “Farklı görünmek” isteğiyle ortada dolaşanların çokluğu “kişiliği/ imanı” oturmamış olanlarda “baskın etki” yapar. Tesir altında kalmış bir kadın, giyinirken birilerini taklit etmekten geri kalmaz… O bir “örtülü çıplak”tır.

9 SÜSLÜNME NEDİR? Afrika’da bazı kabile kadınları süslenmek adına dudaklarını “tabak dudak” şekline sokarken, başkaları da boynunu uzatmak adına korseyle kendine işkence ediyor. Bunlar gelenek adına yapılıyor görünse de temelinde “süslenme anlayışı” yatıyor. Batılı kadınlar da süslenme adına kendilerini bir başka şekliyle işkenceye sokuyorlar. Kuaför denilen yerlerde saatlerce makine altlarında bekliyorlar. Ne adına? Katma değer mi üretiyorlar? Hayır… Sokakta birkaç saat “al benili(!)” olmak adına yapıyorlar. Anadolu’da yüzyılların birikimiyle oluşan kadın kıyafetlerinin özünde de süslenme vardır. Tümüyle “el işi-göz nuru” olan bu giysiler; çıplaklık üzerine değil, aksine örtünme esası üzerine üretilip kullanılmıştır. Türkiye’de ve Avrupa’da süslenmek (farklı görünmek) adına gençlerin çok çeşitli şekillerde giyindiklerini görmekteyiz. Süslenmenin bir diğer boyutu da “makyaj” yapmaktır. ŞİMDİ DE ONU TANIMLAYALIM.

10 MAKYAJ NEDİR? Bir kadının yüzünde çirkinlik olarak kabul ettiği kısımları kimyasallarla kapatması, diğer kısımlarını ön plana çıkarmak için kimyasallar kullanması “makyaj yapması” olarak tanımlanır. ● ● Makyaj “olduğundan farklı görünmek” için yapıldığına göre… ● ● Makyaj, insanları aldatmaya yönelik bir eylemdir. Kendi yüzünü makyajlı olarak görmeye alışmış ve çevresini alıştırmış biri, makyaj yapmadan duramaz… Sürekli kullanılan kimyasallar ise yüzü daha hızlı yaşlandırır… Erken yaşlanmış yüz, estetik ve psikolojik yıkımı getirir. Makyajsız bir hayatın ihtiyarlığında “sevimli nene” olmak varken, bunca masraf ve çileye değer mi?

11 ARADAKİ FARK ÜF…. YUTTURAMADIM. ÖRTÜNME GİYİNME TESETTÜR ÇIRILÇIPLAKLIK ÇIPLAK KALMA SOYUNMA HİSTERİ TEŞHİRCİLİK ÖRTÜLÜ ÇIPLAK SÜSLENME MAKYAJ HAYVAN DENİLEN CANLI ● ● Hiçbir hayvan örtünmeye ihtiyaç duymadan bulunması gereken ortamda doğal haliyle rahatça yaşayabilir. Bir diğer ifade ile hayvanlara; tüy, kıl, kabuk, pul vb. yeterli olmaktadır. Yeter ki insan onun doğal ortamını bozmasın / değiştirmesin... ● ● Hayvanlar, yaradılışlarından gelen özellikleri itibariyle utanma, namus gibi kavramlara sahip olmadıklarından “örtünme ihtiyacı” hissetmezler. Onlar içgüdülerinin dürtüleriyle; korunma, beslenme, çiftleşme için (doğal halleriyle) yaşarlar. İNSAN FARKLIDIR İnsan diğer canlılardan (hayvanlardan) deri yapısı olarak farklıdır. İnsan derisi atmosfer şartlarına (sıcak, soğuk, rüzgar, radyasyon vb. karşı) dayanıksızdır; o, örtünerek korunmalıdır... İnsan, diğer canlılardan beyin yapısı olarak da farklıdır. İnsanın ahlâki değerleri vardır ve o bazı uzuvlarını örterek gizlemek ister. Özetle: İnsan “korunmak ve uzuv gizlemek” için örtünür. FARKLI OLMAYA ÇALIŞMA!... SEN HER ZAMAN KIRMIZI BİBERSİN.

12 TARİHİ BOYUT ● ● İnsan, iç dünyasındaki dürtülerini (isteklerini, kaprislerini) dışa vurmaktan çekinmeyen bir canlıdır. ● ● İnsan, çevresindekilere “farklı görünme, baskın görünme” arzusu taşıyan bir canlıdır. Bu arzusunu bastırabilenler vasat bir hayat sürerken, diğerleri örtünmeyi maksadı dışına taşıyarak “farklılık” aracı haline dönüştürmektedir. ● ● Örnek: (Özellikleri birbirine yakın) 50 TL olan kumaş ile 200 TL olan kumaşın elbise olarak örtücülükleri aynıdır. Farkları, markaları ve birinin diğerinden albenisinin fazla olmasıdır. ÖRTÜNMEGİYİNMETESETTÜR BUGÜNÜN İNSANI ÖRTÜNMEYİ GİYİNMEYE DÖNÜŞTÜRMÜŞTÜR. ● ● Geçmişten bugüne; insan, içinde bulunduğu coğrafyanın şartlarına uygun (ince-kalın), kolay bulunabilirliğine uygun (post-yünlü-pamuklu-sentetik) gelişmişliğe uygun (post- örgü), maddi imkanlarına uygun (ucuz-pahalı), geleneğe uygun (sade-desenli) giysilerle örtünmüştür.. ● ● Örnek: Kızılderili veya Eskimo avladığı hayvanın postundan giysi yaparken, bir başka coğrafyada dokumayı bilenler kolay buldukları emtia ile kumaş üretmiş ve ondan giysi yaparak örtünmüşlerdir. ● ● Yüce Allah’ın emirlerine uyarak örtünmek olarak tanımladığımız tesettüre gelince… ● vücutlarının neresini, ne şekilde ● Bir semavi dine inanıp onun kurallarına uymayı önemsemiş (dindar) kişiler; “vücutlarının neresini, ne şekilde” örteceklerine dinlerine bakarak karar vermişlerdir… ● ● Sapmalar olmamış mıdır? Elbette olmuştur… Bugün de “nefsi aklının önüne geçenler”de, sapma vardır. ● ● Korunmak için; “BİLMEK ve İMAN” gerekir. TARİHBOYUNCA

13 OLMAZSA OLMAZ ● ● İnsan “örtünme ihtiyacını” kendine verilen “aklı ve doğayı” (hammaddeleri) kullanarak her zaman gidermiştir. Hatta bunda aşırıya kaçarak örtünmeyi süslenmeye dönüştürmüştür. Örnek: Yakın tarihe kadar Avrupa’da erkeklerin dantelli elbise giymeleri, peruk takmaları, makyaj yapmaları, kadınların pileli ve kat kat dış elbise giymeleri gibi. ● ● Süslenmek için yapılan harcamalar, dün elitler (saray takımı, zenginler, sosyete) dediğimiz insanlar tarafından yapılırken, zamanla tabana yayılmıştır. Ve bugün dünyanın her yerinde insanlar giyime ve süse (ekonomik güçlerini zorlayarak) büyük paralar ayırmaktadır. ● ● Evet, kültür emperyalizminin girebildiği her yerde “modanın sundukları” ortak giyim tarzı olmuştur. Bugünün insanı esas ihtiyacının örtünmek olduğunu unutmuş, giyinmeyi putlaştırmıştır. Sonuç: Bugünün dar gelirli insanı süslenebilmek için beslenme harcamasını kısmakta ve eğitimine para bulamamaktadır.

14 İSRAF ● ● Örtünürken Süslenmek (erkekler için): Kendi ekonomik gücüne uygun bir elbise varken sadece markalı giyeceğim diyerek pahalı bir elbiseyi alıp giymenin, kravat takmanın, göğüs cebine mendil asmanın, özel düğmeler kullanmanın, bele kuşak sarmanın, elbiseye özel desenler yaptırmanın vb. örtünmeye hiçbir katkısı yoktur. Bunlar sadece süslenmeye yönelik aksesuardır. Bunlar için yapılan harcama, bazıları için israftır. (Kadınlar için daha vahim örnekler verilebilir) ● ● Bir devleti, bir kurumu, bir cemaati temsil eden biri veya birileri sadece örtünmemeli, vasatın üstünde (ancak makul sınırlar içinde) değeri olan giysilerle dış görünüş olarak da “temsil yeteneği” kazanmalıdır… Onlar bunu hak ederler. ● ● Hiçbir temsil görevi olmayan (sıradan) insanlar (ekonomik durumları iyi olsa bile) başkalarına nispet yaparcasına giyinmemeli… Bu demek değildir ki “yırtık, kirli, kaba kıyafetlerle” toplum içinde dolaşsınlar. Hayır bunu demek istemiyorum. Demek istediğim; ortalamaya yakın, temiz, kendisini anormal göstermeyen, giysilerle toplum içine çıkması, olmayanları kıskandırmaması… ● ● Bir bayanın başörtüsü üzerinden de örnek verirsek; toplumun ortalamasının takabildiği bir başörtüsü fiyatının onlarca misli pahalı bir başörtüsüyle toplumun içinde “bende var sizde yok” dercesine gezinmek, ne derecede doğrudur? “Benim neyim eksik, ben de süslenmeliyim.” “Yakıştı!.. Di mi?” Bir insanın sırf “hava atmak” için (mali durumu iyi olsa da) ortalamanın üstünde bir kıyafetle topluluk içine çıkması, kendi egosunu tatmine yarasada sonuçta israftır.

15 VAHYİN KONUMUZ ÇIPLAKLIĞA BAKIŞI NEDİR? MÜSLÜMANIN MEVCUT DURUMU NEDİR? Sekülarizm: Özel hayat dahil, hayata dini sokmamak

16 BATI, KADIN ve ÇIPLAKLIK ● ● Bir toplumun “ortak yaşam tarzını” şekillendiren en önemli unsurlardan biri dinleridir. Bu sebeple batı toplumlarını anlayabilmek için Hristiyanlığın batı toplumuna etkisinin ne olup ne olmadığını bilmemiz gerekir. ● ● Rönesans’la birlikte kilise taassubuyla çatışmaya başlayan batılı, hayatının merkezine konulan kiliseyi oradan çıkarmış ve merkeze kendini koymuştur. ● ● Batılı, kilise taassubundan uzaklaştıkça bilim ve teknolojide ilerlemiş, sömürgelerden gelen hammadde ile de gittikçe zenginleşmiştir. ● ● Batı toplumunda; kimileri maddeyi putlaştırdığından, kimileri Hristiyanlığın kendini tatmin etmediğini söyleyerek ateist olmaktadır. ● ● Kendini Hristiyan kabul edenlere gelince: Onların inandıkları “Hristiyanlık anlayışı”nın vahiyle gelen “Allah’ın dini Hristiyanlık”la hiçbir ilgisi yoktur… Bugünkü Hristiyanlık, papazların müdahalesiyle semavilikten çıkmış, dünyevi bir inanç (törenler silsilesi) haline dönüşmüştür. ● ● Bugün çoğunluğu “yalnızlaşmış” batı insanının “vahye dayalı” inanışı (bir çizgisi) yoktur. Bu inançsızlık “yaşam tarzını” seküler yapmıştır… Bugünkü batılının hayat felsefesi “dünyayı dolu dolu yaşamak(!)” bunun için (çalışmak dahil) ne gerekiyorsa yapmaktır. Bir diğer ifade ile; o, tüm hayatını (yemek, içmek, giyinmek, barınmak, cinsellik gibi) bedeninin maddi ihtiyaçları üzerine inşa etmiştir… BİRİLERİNİN BENZEMEYE ÇALIŞTIĞI, MÜSLÜMANI DA BENZETMEYE ÇALIŞTIĞI BATI NEDİR? ● ● Her toplumun bir “hayat tarzı” vardır ve içindekilerin çoğu buna uygun davranışlar sergiler. Çünkü, insan içinde bulunduğu toplumun değerlerini (isteyerek - istemeyerek) kendine ahlâk edinir. ● ● Batıdaki tarihi süreç (oluşan ekonomik ve sosyal şartlar) “kadını yalnızlaştırdı” ve üretim makinesinin parçası haline dönüştürdü. Hayatının büyük bölümünü iş yerinde erkeklerle birlikte geçirmek zorunda kalan kadın, ister istemez başkaları için süslenmeye, dişiliğini öne çıkaracak şekilde soyunmaya başladı… Çünkü erkekler onu hâlâ “kullanılacak et” olarak kabulleniyordu... ● ● Batıda; vahiy ahlâkının yokluğu, mevcut Hristiyanlığın yönlendirici çizgilerinin olmaması, zaman içinde “sınırsız cinsel özgürlük” anlayışının yaygınlaşmasına sebep oldu… Bu kokuşmuşluğun içinde büyüyen kadının “soyunmayı” kabullenmesi, erkeğinde bunu istemesi son derece normaldir. ● eşlerin birbirlerini aldatmasına ● Batı toplumlarında evlilikte koruyucu kalkan olamıyor. Çünkü; evlilikte “bir yastıkta kocamak” anlayışı yerine “evliyiz; ancak, bireysel özgürlüğümüz devam ediyor” anlayışı hakim. Bu da (başkaları için süslenmeden öte) “eşlerin birbirlerini aldatmasına” kadar giden sürecin kapısını açıyor.

17 YANSIMASI Batılı için; “evin içinde ayakkabı ile gezmek, alkol içmek, yemeği sol elle yemek, nikahsız biri ile cinsellik yaşamak, sokakta yarı çıplak gezmek, plajda daha fazlasını yapmak, yabancı ile dans adı altında ten ve vücut teması yapmak, öpüşmek, nikahsız çocuk doğurmak, evin içinde köpek beslemek vb.” gayet normaldir, bu onun “HAYAT TARZI”dır.... VE MAALESEF BATININ SEFİL HAYATI “KÜLTÜR EMPERYALİZMİ” OLARAK DÜNYAYI SARMIŞTIR. Onların hayat tarzını “modernlik” olarak bize takdim edenlerin “modernleşirsek kalkınırız” sözleri körü körüne iddiadan öte gidemez... Modernleşmek, batılı gibi seküler yaşamak ise; sokaklarımız, plajlarımız, kulüplerimiz modern(!) insanlarla dolu… Çoğu “eğitimsiz, erdemsiz, hedefsiz”… Sadece fiziksel yaşıyorlar.

18 DÜN, BUGÜN BİRAZ GERİLERDEN BAŞLAYALIM… ● ● Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayıp Cumhuriyet’le devam eden “Batılılaşma çabaları” bu milletin imanı, kültürü ve tarihiyle hiçbir alakası bulunmayan yönetici tipinin doğmasına yol açtı. ● ● Bu “devşirme kafalılar” insanımızın Müslümanlıkla, Müslüman’ın İslâm’la ilişkisini koparmak için elinden geleni yaptı. ● ● Onlar; batının icat ettiği sekülarizm, ırkçılık, kapitalizm vb. fikirleri milletin binlerce yıldan süzülerek gelmiş değerlerine “uysun / uymasın” empoze ettiler. ● ● Hedefleri millete “yeni bir kimlik” kazandırmaktı… Sonuçta; millet mevcut kimliğini de kaybetti, “kimliksiz kaldı”… ● ● İnsanımızın inanç boyutu boşalınca yerini; ihtiras, hırs, para, tüketim ve cinsel sapmalar aldı… Sonuçta, insanımız canavarlaştı… ● ● Hafızası silinmiş olanlar, hiçbir kural tanımadan (sorumluluk taşımadan) yaşamak ister… Onların kuralsız yaşamaları nefislerinin hoşuna gidiyor olabilir; ancak, topluma zarar vermelerine ne demeli? ● ● Onlar; sığ insanlardır, içinde bulunduğu topluma inat, yemeği sol elle yemek, soyunmak, alkol tüketmek, batı müziği dinlemek vs. onlar için “modernleşme”dir. ● ● Gelinen noktada Anadolu insanı, bir yandan Müslüman olduğunu söylerken, diğer yandan İslâm dışı bir hayat sürüyor. Hatta; bilerek- bilmeyerek İslâm’ın ilkelerine karşı çıkıyor. BUGÜNE GELİNCE…

19 MEDYA ● ● Batılılaşma adına “mevcudun atılıp, yerine yenisinin konulamamasının oluşturduğu boşluğu” kullananlardan biri de o dönemin medya yöneticileri olmuştur. ● ● Medya, milli ve manevi değerleri dışlayarak, ahlâksızlığı her fırsatta yayınlarına sokarak yıllarca yayın yaptı, beyinleri yıkadı. ● ● Medya, insanların cinselliğe ilgi göstereceğini bildiğinden çıplak kadını öne çıkararak; önce gözleri alıştırdı, sonra da “ahlâki değerleri” çıplaklıkla uyumlu hale dönüştürdü.. ● ● Bugün millet dediğimiz topluluk; çoğunluğunun Tv’deki çıplaklığı, yatak sahnelerini ve benzerlerini çoluk çocuk birlikte seyreden bireylerin oluşturduğu, bir “yığın”dır… ● AHLÂKSIZLIK AHLÂKI’ nı ● Sonuçta medya, “kendi kültürünü” bir diğer ifade ile AHLÂKSIZLIK AHLÂKI’ nı oluşturmayı başardı. ● ● Daha da vahimi, malum medyanın kendini Müslüman olarak tanımlayanlardan “izlenme / satın alma” desteği bulmasıdır… Not: Yakın zamanda doğan “alternatif medya” zararı sadece azaltmaktadır.

20 Yüce Allah, insandan “vahyin çizdiği sınırlara uygun” (tesettürlü) giyinmesini istemektedir. YASAKLANMIŞ DAVRANIŞLAR BÖLGESİ YARADILIŞA UYGUN DAVRANIŞ BÖLGESİ İhlallerin sayısının artması ile çıplaklık alışkanlık haline dönüşür. Sınır direnci (iman) daha da zayıflar. Doğru ve güzelden geriye sadece “kırıntılar” kalır. (... yerini örtmek gibi) Çünkü insan; nefsinin ve şeytanın esiri olduğunun farkında değildir. Mantığı ona yaptıklarının doğru olduğunu söyler. Bu sebeple hatalarını “hata” olarak algılamaz. İnsan; içerden nefsinin, dışardan çevrenin/şeytanın telkini ile ufak ufak soyunarak tesettür sınırını ihlal eder. MÜSLÜMAN NASIL ÇIPLAKLAŞIR? Yasaklanmış bölgenin “yaşam tarzı”, bu insanın “davranışları” haline gelir. Çıplaklıkta bunlardan biridir. GRAFİK ANLATIM

21 ÇEVRE ● değişime uğramış” ● Çoğu kişinin yaşam tarzı, içinde bulunduğu çevrenin değerlerine göre şekillenir. Çevre zamanla onu kendine benzetir… Kişi “değişime uğramış” davranışlarını (inandığı dinle çatışsa da) sürdürmeye devam eder… Örnek mi? Çıplaklığın, alkolün vs. yaygınlaşması. ● Sorunda buradadır. ● Böyle biri; yadırgandığında kabahati kendisinde aramaz, kendini savunur… Sorunda buradadır. ● kötü örnek Sorunda buradadır. ● Çıplaklığı ahlâk haline getirenler başkaları için “kötü örnek” olduklarını kabul etmezler… Sorunda buradadır. YAŞAMAK… AMA NASIL? İNSANIMIZA NELER OLMUŞ?

22 SEKÜLARİZM LAİSİZM FLÖRT ÇIPLAKLIK FEMİNİZM ATEİZM “SAĞNAK YAĞIŞ GELİYOR” DİYE UYARANLARI DİKKATE ALMAYANLAR, SEL SUYUNDA BOĞULMASA BİLE ÇAMURUYLA KİRLENİR. BİTİRİRKEN O’na kul ol ki senden razı olsun, böylece kurtuluşa eresin… Seni yaratan yüce Allah’ın emirlerine uy!.. Gecikme. Onun “çıplaklık tuzağı”ndan çıkmanın yolu “tesettürdür”… Sana bu kötülüğü yaptıran odur… Şeytanın hilelerinden biri de sana çıplaklığı sevdirmektir. Ey!.. Şeytanın esiri olup çıplaklıkla günaha batan kadın... “TESETTÜR”KONUSUNDAN DEVAM ETMENİZ ÖNERİLİR

23 Faydalandıklarıma teşekkürlerimle... Kasım 2010


"Kasım 2010. Dinin örtünme ve süslenme ile ilgili ölçüler getirmesi, insanı korumak içindir. Çünkü, insanda kendisinin, karşı cinsin ve toplumun dengelerini." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları