Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

TÜRKİYE’DE SOSYALİZM ve sosyalİst partİler

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "TÜRKİYE’DE SOSYALİZM ve sosyalİst partİler"— Sunum transkripti:

1 TÜRKİYE’DE SOSYALİZM ve sosyalİst partİler

2 Büyük Sanayi Devrimi ile kitleselleşen işçi sınıfı
Yeni siyasi mücadeleler Sosyalizm ve sendikacılık hareketleri Yeni bir dünya ve ütopik Fransa ve İngiltere’de doğdu 1848’de en parlak dönemini yaşadı Karl Marx , Doktrin kimliği kazandırdı

3 İçerde Dışarda Türk ulus devletinin ve
Türkiye’de 19.yy son yıllarında gelişme göstermiştir. 2 kaynak bulunur Türk ulus devletinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş süreci İçerde 1917 Ekim Devrimi Bolşevik Devrimi Dışarda

4 İlk sosyalist parti Hüseyin Hilmi tarafından kuruldu.
Osmanlı Sosyalist Fırkası – 1910 2. Meşrutiyet dönemi Şefik Hüsnü Değmer Türk İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası – 1919 Anti-emperyalist bir burjuva devrimi TPK 1920

5 Etkin sosyalist hareket 27 Mayıs 1960-1980
Faşizme karşı 1960 yılında TİP önem teşkil ediyor Sosyalizm, Kemalizmin ileri bir yorumu TİP, Avrupa tarzı sosyalist bir parti “TİP, proletarya diktatörlüğüne dayanan bir parti değildi. Ya nasıl bir partiydi? İşçi sınıfının demokratik öncülüğü etrafında birleşen, tüm emekçilerin temsilcisi olduğunu söyleyen, onları iktidara getirmeyi amaçlayan bir partiydi”

6 MİLLİ DEMOKRATİK DEVRİM
Milli Demokratik Devrim görüşü 1960’larda Yön ve TİP içerisinde yer alan ve Mihri Belli önderliğindeki oluşan ikiliğin çabalarıyla gelişen bir sol fraksiyondur. Türk Solu Dergisi Elitist – militarist yapıdan uzak Mihri Belli Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının kurduğu Türk Halk Kurtuluş Ordusu, Mahir Çayan önderliğinde şekillenen THKP-C ve Doğu Perinçek-Şahin Alpay gibi sosyalistlerin oluşturduğu Proleter Devrimci Aydınlık grubu (Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi) bu dönemin MDD stratejisini benimsemiş en önemli gruplarıdır.

7

8 TİP, Yön ve MDD’nin aksine Türkiye’de gerekli olgunluğa ulaşmış bir proletarya olmadığı tezini reddetmiştir. 1968’e kadar güçlenerek ilerleyen TİP’in dağılma süreci parti içerisinde küçük bir fraksiyon olan Mihri Belli ve arkadaşları tarafından desteklenen MDD düşüncesinin üniversite gençliğinde yaygın kabul görmeye başlaması ve yılında Sovyetler Birliği’nin Çekoslovakya’yı işgaliyle başlamıştır.  Yön grubu Türkiye’nin siyasal bağımsızlığını Atatürk sayesinde kazandığını ancak daha sonra uygulanan yanlış ekonomik politikalar ve dış siyaset sonrası bunun giderek azaldığını ve bu nedenle Türkiye’nin Milli Demokratik Devrimini gerçekleştirmesi gerektiğini vurguladılar.

9 KARŞILAŞTIRMALI OLARAK
TİP sınıf çatışmalarını ve sınıfların varlığını açık olarak kabul etmiş ve işçi sınıfı önderliğinde ülkenin demokratikleşme ve kalkınma ideallerine ulaşabileceğini savunmuştur. TİP devrimi değil, reformlar sonucu gerçekleşecek sosyalist bir modeli hedef görmüştür. Yön ve MDD daha muhafazakar bir tutum takınmış ve Milli Demokratik Devrimi savunmuşlardır. Ancak MDD’den kopan gençlik grupları zaman içerisinde Maoizm ve Marksizm’den etkilenerek sınıf çatışmaları konusunda daha cüretkar tezler ortaya koymuşlardır. Her üç harekette de enternasyonal Marksizm’e kıyasla devletin ve Kemalizm’in sınıfsal kökenlerini aramak konusundaki zayıflık ve isteksizlik dikkat çekicidir.

10 İkinci olarak iktidarı ele geçirme metodları olarak bu üç hareketi kıyaslarsak, TİP’in kesin olarak demokratik metodları savunduğu, Yön’ün askeri bir darbeden yana tavır aldığı, MDD’cilerin ise önce orduya daha sonra da gerilla tipi mücadeleye umut bağladıkları görülecektir. TİP Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uygun bir şekilde kurulmuş bir siyasal partidir ve 1965 seçimleriyle TBMM’ye 15 milletvekili dahi sokabilmiştir. Yön Hareketi, Yön Dergisi ve Sosyalist Kültür Derneği çerçevesinde şekillenen entelektüel bir harekettir ve askeriyenin yapacağı bir darbe sonrası kurulacak birleşik cephe yapısındaki siyasal partinin önderliğini yapmayı tasarlamıştır.

11 Yön Kemalizm’e TİP’e kıyasla daha pozitif yaklaşmış ve sınıf analizleri kullanmalarına karşın birleşik bir cepheyi savunarak solidarizme yakın durmuşlardır. Kemalizm’in devletçilik, devrimcilik ve laiklik ilkeleri övülmüş ve Mustafa Kemal’in ilerici rolünün hakkı verilmiştir. MDD düşüncesi de Yön’le paralel olmasına karşın, MDD’den kopan gruplar sonraları Kemalizm’in sınıfsal kökenlerini aramış ve daha radikal bir tavır benimsemişlerdir. Her üç hareketin de fazlasıyla eklektik ve Ortodoks Marksizm’den uzak bir yapıları olduğunu söylemek zorunludur. Her üç harekette de, Türkiye’nin özgün yapısı vurgulanmış, istisnai durumu ve tarihsel olarak geride kaldığı ifade edilmiştir. Her üç hareketin de enternasyonal bağlarının oldukça zayıf olduğu ve dünya sosyalist hareketinden bağımsız olarak geliştikleri yorumu yapılabilir. MDD grubundan kopanların Filistin’de ve çeşitli Orta Doğu ülkelerinde eğitim görmelerine, İsrail karşıtı mücadelelere katılmalarına karşın Sovyetler Birliği ve dünya sosyalist hareketiyle ilişkileri çok sınırlı düzeyde kalmıştır.

12

13 1960 Sosyalizmi, Milliyetçilik kavramı önemli Sosyalizm ve milliyetçiliği birbirine ekleme TİP, MDD Milli bir sosyalizm Milli bir ekonomi

14 1960 sonrası Sosyalist solun genetik kodundan kurtulamadı Teori yoksunluğu En büyük sorun kitleselleşememek Solda tek kitleselleşen Ecevit’in Demokratik Sol Hareketi

15 Türkiyede kurulan sosyalist partiler;
Devrimci İşçi Partisi (DİP) Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) Emek Partisi (EMEP) Emekçi Hareket Partisi (EHP) Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) Halkın Türkiye Komünist Partisi (HTKP) Komünist Parti (Türkiye) (KP) Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP)

16 Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP)
Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Sosyalist Parti Türkiye Komünist Partisi (1920) (TKP 1920) Türkiye Komünist Partisi (2001) (TKP) Türkiye Sosyalist Partisi (TSP) Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi (TSEKP) Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP) TÜRKİYE SOSYALİST FIRKASI - 1919, İstanbul (yeniden faaliyete geçti) - Yöneticiler: Hüseyin Hilmi, Mustafa Fazıl

17 Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, Doğu Perinçek, İbrahim Kaypakkaya, Yusuf Küpeli ve Münir Ramazan Aktolga gibi isimler ve onların etrafında kümelenen kesim, kendilerini silahlı mücadele içerisinde buldu. 12 Mart 1971 Muhtırası, solun üzerinden silindir gibi geçti. Sonrasında, sosyalist sol onlarca fraksiyona bölündü. Devletin istihbarat örgütleri, sağ fraksiyonları kullandığı gibi solu da dizayn etti, darbelere zemin hazırladı. 1970’lerde ‘Toprak işleyenin, su kullananın’ sloganı ile yola koyulan Bülent Ecevit bir müddet, sosyalist solun bile sempatisini kazandı ama sonrası gelmedi. Türkiye’de sosyalist sol, Sovyetlerin tarihe gömülmesiyle bir depresyon dönemine girdi. Devrimci-Yol’un devamı sayılabilecek ÖDP’nin kurulması da işte böyle bir depresyon sürecinden kurtulmak için bünyenin gösterdiği refleksti. Ancak beklenen yine olmadı.

18 Türkiye solunun yüzyıla yaklaşan tarihine bugünden bakmak, içinde yaşarken mümkün olamayacak bir özgürlük ve nesnellik sağlıyor kuşkusuz. Türkiye’de solun/sosyalizmin hem düşünce hem de pratik olarak toplumsal olgu haline geldiği döneminde harekete damgasını basan bazı yanlış ve eksiklerin öznel ağırlık taşıdığını görüyoruz : Ulusalcı-devletçi geleneğin ağırlığından kurtulamamak, elitizm tortuları, sosyalizmin insani-vicdani yanını ihmâl edip güç ve iktidar amaçlı siyasî yanını abartmak, devrim fetişizmine kapılıp gerçek devrimi gözden kaçırmak, silah ve şiddeti devrimcilikle eşitleyen düşünce ve pratiklerin çekiciliğine veya ürkütücülüğüne boyun eğmek, cemaatçilik, cemaatin dışına düşme endişesiyle ya da sosyalizmin yüce çıkarlarına halel gelir kaygısıyla eleştiriden kaçınmak, farklı düşünmekten ve farklı düşünenden çekinmek, vb...

19 PEKİ SOSYALİZM ÖLDÜ DİYEBİLİR MİYİZ?
Eğer sosyalizmi, bir dönem yaygın yanılgımız olan kalkınmacı, modernist, pozitivist bir toplumsal mühendislik projesi; ve bu projenin başarılmasıyla kurulacak işçi-emekçi iktidarından ibaret görüyorsak, evet, sosyalizm çökmüştür ve bir daha bu biçimiyle denenmeyecektir. Eğer sosyalizmi, insanlığın binlerce yıllık evrimi boyunca değişmeyen özlemine ve ütopyasına 19. ve 20. yüzyıllarda verilen ad ve bu yolda bir deneme olarak kavrıyorsak, aynı adla, aynı uygulamalarla olmasa da, bu özlem 21. yüzyılda da sürecek; yeniden denenecek, yeni bir model aranacaktır.


"TÜRKİYE’DE SOSYALİZM ve sosyalİst partİler" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları