Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

7.4.1. Komşularla İletişim “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara,yakın komşuya, uzak komşuya,

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "7.4.1. Komşularla İletişim “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara,yakın komşuya, uzak komşuya,"— Sunum transkripti:

1 Komşularla İletişim “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara,yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.” (Nisa sûresi, 36. ayet)

2 Komşuluk, birbirine bitişik veya yakın yerlerde yaşayan kişilerin arasındaki sosyal ilişkidir. İnsan sosyal bir varlıktır. Mutlulukları paylaşmak, hayatın zorluklarını aşabilmek ve Allah’ın rızasına uygun bir hayat yaşayabilmek için Hz. Âdem’den bugüne kadar insanlar hep bir arada yaşamış, bundan dolayı da sosyal kurallar oluşmuştur. Güzel dinimiz İslam da biz insanlara toplum içinde nasıl mutlu bir hayat yaşayacağımızı öğretmiştir.

3 “Ey insanlar. Doğrusu biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık
“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, ondan en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” ayetiyle Yüce Allah bizlere insan ilişkilerinin önemine ve toplum içinde ona yöneldiğimiz takdirde yaptıklarımızın daha değerli olacağını belirtmektedir.

4 İşimiz, hâlimiz ve mevkimiz ne olursa olsun, yaşadığımız müddetçe etrafımızda mutlaka insanlar olacaktır. Bu, toplum hayatının bir sonucudur. Hayatı yaşanır kılan, insanın diğer insanlarla bir arada bulunması, zorlukları ve güzellikleri paylaşmasıdır. Bu paylaşımın olmadığı ortamlarda, sağlıklı bir toplum hayatından söz etmek mümkün değildir.

5 Bir bireyin etrafında çekirdek ailesi, geniş ailesi, akrabaları, ayette ifade edildiği gibi yakın ve uzak komşusu ve ait olduğu millet adını verdiğimiz toplumdan oluşmuş bir çevresi vardır. Bireyin içinde bulunduğu bu sosyal yapı içerisinde komşuluk, bireyle toplum arasında önemli bir basamağı oluşturur.

6 Öyle ki ailemizden sonra en yakın ilişki kurduğumuz insanlar, şüphesiz komşularımızdır. Onlar, günün her saatinde farklı sebeplerle yüz yüze geldiğimiz insanlardır. Hatta zamanla komşularımız aile fertlerimizden daha yakın hâle gelir. Komşularımız, zor zamanlarımızda yardım istediğimiz, sevinçli anlarımızda mutluluğumuzu paylaştığımız insanlardır. Komşularımız aile fertlerimiz gibidir.

7 Dinimiz, insan ilişkilerinde, iyilik etmek ve mütevazı olmak esaslarına dikkat etmemizi istemektedir. Her insanın Allah’ın kuluolduğu gerçeğinin göz önünde bulundurulması ve diğer insanlarla ilişkilerde bu gerçeğin asla unutulmaması gerekmektedir. Rabb’imizin komşuluk ilişkilerine ne kadar önem verdiğini Peygamberimiz şu hadis-i şerifte ifade etmektedir:

8 “Cebrail bana komşu hakkında o kadar tavsiyede bulundu ki, Allah Teâlâ komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım.” Komşuluk, toplumsal ilişkilerin temelini oluşturur. Bu sebeple komşuluk ilişkilerinde ortaya çıkan sorunlar toplumun tamamına etki eder.

9 Yaşadığımız şehir hayatı, insanı kalabalıklar içinde birbirine yabancı komşular durumuna getirmiştir. Günümüzde hem iş ortamında hem de komşuluk ilişkilerinde herkesin kendi işine baktığı, kendi özel hayatı içinde “yalnızlık” yaşadığı bir hayat anlayışı hâkimdir. Bu durum psikolojik ve sosyal olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir.

10 Mesela, yıllardır aynı binada yaşadıkları halde birbiri ile tanışmayan, komşuluk ilişkilerine girmeyen ve komşu haklarından haberi olmayan nice insanların, ailelerin varlığını görmekteyiz.

11 “Yapacağı kötülüklerden komşusu emniyette olmayan kimse cennete giremez.” buyuran Peygamberimiz, komşular arasında asgarî seviyede bile olsa güven duygusunun oluşacağı kadar bir görüşmenin öneminden bahsetmektedir. Komşusuna güven duygusu bile veremeyen, mesafeli duruşlarla oluşturulmuş hayat tarzında, komşuluk ilişkisinden söz etmek mümkün değildir.

12 Aslında komşuluk ilişkileri biraz da endiliğinden oluşur
Aslında komşuluk ilişkileri biraz da endiliğinden oluşur. Soğuk ilişkileri, yapacağımız ufak müdahalelerle dinimizin istediği insan ilişkilerine dönüştürebiliriz. İlk bakışta basit gibi görünen küçücük girişimler, böyle bir komşuluk ilişkilerinin oluşmasını ve devamını sağlayabilir. Merdivende karşılaştığımız komşumuza vereceğimiz bir selam, göstereceğimiz bir güler yüz, samimi bir hâl hatır sormak, gerektiğinde pişirdiğimiz yemekten ona bir tabak ikram etmek, komşular arasında oluşacak sıkı bağların ilk adımını oluşturacaktır.

13 Sevgili Peygamberimiz, “Komşularına, iyi komşuluk et ki gerçek Müslüman olasın.” hadis-i şerifleriyle bir anlamda gerçek Müslüman olmayı, komşularla iyi ilişkiler içinde bulunmaya bağlamıştır. Böylece insan ilişkilerinin dinimizdeki yerini bizlere hatırlatmakta, komşuluğun önemini vurgulamaktadır.

14 “Ev alma, komşu al.” atasözü ile atalarımız komşuluğun hayatın merkezinde olduğunu vurgulamaktadırlar. Peygamber Efendimiz, “İyi bir komşu, rahat bir binek ve geniş bir ev, insanı mutlu eden sebeplerdendir.” hadis-i şerifleriyle insan merkezli bir hayatın mutluluk ölçülerini vermektedir

15 2. Komşularla Sevinci ve Üzüntüyü Paylaşmak
Peygamber Efendimiz, hayatı boyunca tüm insanların yardımına koşmuş, bilhassa mazlumların sıkıntılarını, üzüntülerini gidermeye çalışmıştır. Peygamber olmadan önce bile nerede yardım isteyen biri varsa mutlaka onun yanında olmuştur. Hılfü’l-Füdûl (Erdemliler Birliği) adı verilen derneğinin üyelrinden biri olması, onun ne kadar yardımsever bir insan olduğunu göstermektedir.

16 Ayrıca tüm şehir halkının kendisine “Muhammedü’l-Emin” demeleri, ona bu kadar büyük bir güven duymaları, onun arkadaşlarına, komşularına, ayrım yapmaksızın tüm insanlara değer verdiğini göstermektedir. Arkadaşlığı ve komşuluğu böyle güzel olan bir insanın peygamberlikle vazifelendirilmiş olması, en güzel davranışlarla bizlere örnek olması anlamına gelmektedir. Bizler de her konuda olduğu gibi onun izinden gidip komşuluk, arkadaşlık ilişkilerimizde onu örnek almalıyız.

17 “Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler
“Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler! Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” ayeti, çevremizdeki insanlara güzel söz söylemenin önemini vurgulamaktadır. Komşularımızda sosyal hayatta en çok karşılaştığımız insanlar olduğu için onlara söyleyeceğimiz güzel bir söz veya onları kırmaktan çekinerek yaptığımız her görüşme bizlere sevap kazandıracaktır. Bu noktada Peygamber Efendimizin, “Güzel söz sadakadır.” ifadesi ne kadar da anlamlıdır.

18 “Ant olsun, size kendi içinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, müminlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe sûresi 128. ayet)

19 Peygamberimiz birçok hadisinde insanın sosyal hayata karşı olan sorumluluklarını, Allah ile insan arasındaki konulardan biri olarak tanımlamıştır. Çünkü Allah hem insana kendisi için vazifeler vermiş, hem de ondan başkalarına örnek olmasını istemiştir. Şüphesiz bu örnekliğin başında komşuluk ilişkileri gelmektedir. Hz. Peygamber bir hadisinde, “… Allah Teâlâ’ya göre komşuların hayırlısı, komşusuna karşı daha hayırlı olandır.” buyurarak komşuluğun vazifelerimizden biri olduğunu dile getirmiştir.

20 Komşuluk bilinci ile hareket eden insan, komşularına yaptığı yardımın, paylaşmanın Allah katında bir karşılığı olduğunu bilir. Bir gün Peygamber Efendimizin ailesi bir koyun kesmişti. Peygamber Efendimiz bir ara, “Ondan geriye ne kaldı?” diye sordu.Hz. Aişe, “Sadece bir kürek kemiği kaldı.” cevabını verdi. Resûlullah, “Hakikatte bir kürek kemiği hariç, hepsi duruyor!” buyurarak yapılan yardımların hiçbir boşa gitmediğini bizlere öğretmektedir.

21 Her anını insanlara iyilik yapmak, onların sevinç ve üzüntülerini paylaşmakla geçiren Peygamber Efendimiz, yardımlaşmayan ve görüşmeyen komşuların, kıyamet günü birbirinden şikâyetçi olacağını bildirmiştir.

22 Hz. Ömer, Peygamber Efendimizi şöyle anlatır: “Biz öyle zamanlar gördük ki, içimizden hiç kimse kendisinin altın ve gümüşe (maddi imkânlara) Müslüman kardeşinden daha lâyık olduğunu düşünmezdi. Şimdi öyle bir devirdeyiz ki, altın ve gümüş (dünya menfaatleri) bize, Müslüman kardeşimizden daha sevimli geliyor. Peygamber Efendimizin şöyle buyurduğunu işitmiştim:

23 “Kıyamet gününde nice komşular vardır ki, komşusunun yakasına yapışmış, ‘Ya Rabb’i! Bu, kapısını yüzüme kapattı ve iyilik, ihsan ve yardımını benden esirgedi!’ der.”

24 “Komşuluk hakları” denilince sadece, komşulara zarar vermemek akla gelmemelidir. İyi bir komşuluk için sadece komşuya zarar vermemek yetmez, iyilikte de bulunmak gerekir. Sevgili Peygamberimiz, “Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa komşusuna iyilik etsin.” hadisi ile bu gerçeği ifade etmiştir.

25 Bir sahabe Peygamber Efendimize gelerek, “Komşumun benim üzerimdeki hakkı nedir?” diye sorduğunda Peygamber Efendimiz, “Komşun hastalandığında onu ziyarete gidersin. Başına bir kötülük geldiğinde onu teselli edersin. Evinin çatısını onunkinden yüksek yapma ki onun havasını kesmiş olmayasın. Ya ne pişirdiğini ona hissettirme ya da pişirdiğin yemeği fark ettiğinde o yemekten ona ikram et.” buyurarak komşuluk ilişkilerimizde yapmamız gereken davranışları bizlere bildirmiştir.

26 Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Müminler birbirlerini sevme, birbirlerine merhamet etme ve birbirlerine şefkat göstermede tek bir beden gibidir. O bedenin bir organı (bir mümin) acı çektiği zaman, bedenin diğer organları (diğer müminler) da uykusuz kalıp acı çekerler.”(Müslim, Birr ve Sıla, 66)

27 Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde, “Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların emin olduğu kimsedir.” buyurmuştur. (Buhari, İman 4-5; Müslim, İman, 64-65)

28 3. Komşu Haklarını Gözetmek
“Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl sûresi, 90. ayet)

29 Rabb’ine karşı içten bir sevgi, saygı duyan bir Müslüman, tüm insanlara hatta tüm canlılara merhamet eder. Bu merhamet de yakından uzağa doğru ilerler. İnsanın aile fertlerinden sonra en çok görüştüğü kimseler komşulardır. Bu nedenle komşularımız için, iyi şeyler düşünüp mutlu olmalarını istemeli, mallarının ve canlarının zarar görmemesi için gayret etmeli, komşumuz hatalı bir iş yaptığında onlara doğru yolu göstermeliyiz.

30 Komşumuz yardıma çağırdığında hemen gitmeli, sıkıntılarını paylaşmalıyız. Bu konuda Peygamber Efendimizin, ashabından Ebu Zer’e tavsiyesi güzel bir örnektir: “Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy. Sonra da komşularını gözden geçir ve gerekli gördüklerine güzel bir şekilde ikram et!”

31 Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de Müslümanların esas vazifelerinden birini şöyle ifade eder: “Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten sakındırır ve Allah’a inanırsınız…” (Âl-i İmran sûresi, 110. ayet)

32 İyiliğini, mutluluğunu istediğimiz komşularımızla imkân buldukça vakit geçirmeli, onlara çeşitli ikramlarda bulunmalıyız. Peygamber Efendimiz, tüm komşularımızla aynı yakınlığı kurmanın mümkün olmadığını, bu yüzden komşular arasında yakından uzağa bir iletişim kurmamız gerektiğini belirtmiştir.

33 Hz Aişe şöyle anlatıyor: “Ya Resûlallah, iki komşum var; (öncelikle) hangisine hediye sunayım?” Allah’ın Resûlü, “Kapısı sana daha yakın olana.” buyurdular.”

34 Komşular arasında samimiyet ve yakınlık sadece mesafe ile ölçülmez
Komşular arasında samimiyet ve yakınlık sadece mesafe ile ölçülmez. Ayrıca komşumuzla aramızda akrabalık ve din kardeşliği bağı varsa, bunlar da komşuluk hakkında yakınlaşmanın başka sebeplerini oluşturur.

35 Komşumuzun bizimle aynı dinden olmaması, ona karşı komşuluk vazifemiz olmadığı anlamına gelmez. Bizim gibi yaşamasa da bize benzemese de bizim gibi düşünmese de etrafımızda yaşayan insanlar komşularımızdır. Komşumuz sayılan her insanla insanî ilişkileri geliştirmek zorundayız.

36 Peygamber Efendimiz, komşuluk ilişkileri konusunda dikkat etmemiz gereken noktaları bizlere bildirmiştir. Bir sözünde, “Vallahi iman etmiş olamaz, vallahi iman emiş olamaz, vallahi iman etmiş olamaz.” buyurmuşlar. Sahabeden biri, “Kim iman etmiş olmaz ey Allah’ın Resûlü?” diye sorunca, Resûlullah Efendimiz, “Kötülüğünden komşusunun emin olmadığı kimse.”cevabını vermiştir.

37 Bu hadis-i şeriften,komşuluk ilişkilerinde, karşılıklı güven duygusunun Müslüman olmakla eşdeğer olduğunu görmekteyiz. Güven ortamında komşuların birbirlerine iyilik yaparak hem huzurlu bir ortam tesis ettiklerini hem de Rabb’imizin sevgisini kazandıklarını söyleyebiliriz. “Komşuna ihsanda bulun ki (kâmil bir) mümin olasın…” emriyle Peygamber Efendimiz komşuluk ilişkilerinde iyilik yapmayı, ikramda bulunmayıbunun karşılığında da Allah’ın rızasının kazanılacağı bildirmektedir.

38 Etrafına huzursuzluk veren, birlikte insanca yaşamanın gereklerini yerine getirmeyen bir komşudan, hiçbir insan memnun olmayacağı gibi Allah Teâlâ da memnun olmaz. Peygamber Efendimiz bizlere bunu şöyle haber vermektedir:

39 Resûlullah ashaptan bir grup insanın yanında durdu ve “Size, en hayırlınızın kim olduğunu, en kötünüzün kim olduğunu haber vereyim mi?” diye onlara sordu. Oradakiler bir şey söylemediler. Allah’ın Resûlü sorusunu üç kere tekrarladı. Bunun üzerine bir sahabe, “Evet ya Resûlullah, hangimizin en hayırlı, hangimizin en kötü kimse olduğunu bize haber verin.” dedi.

40 Resûlullah, “Sizin en hayırlınız, hayrı dokunması umulan ve kötülüğünden emin olunan kimsedir; en kötünüz de hayrı dokunması umulmayan ve kötülüğünden emin olunmayandır.” buyurdu.

41 Yine Peygamber Efendimiz komşu haklarını şöyle ifade etmiştir: “Bir kişi, ehline ve malına gelecek kötülükten korktuğu için kapısını komşusuna kapalı tutmak zorunda kalıyorsa, o komşu, gerçek mümin değildir. Aynı şekilde şerrinden emin olunmayan komşu da gerçek mümin değildir.

42 Komşu hakkının ne olduğunu biliyor musun
Komşu hakkının ne olduğunu biliyor musun? Senden yardım dilediğinde yardım etmen, borç istediğinde vermen, muhtaç olduğunda ihtiyacını görmen, hastalandığında ziyaret etmen, bir hayra kavuştuğunda tebrik etmen, sıkıntıya uğradığında taziyede bulunman, öldüğünde cenazesine katılman, izni olmadıkça binanı onun binasından daha yüksek yapıp rüzgârına mâni olmaman, çorbandan az da olsa ona da göndermek suretiyle yemeğin kokusuyla onu rahatsız etmemendir.

43 Bir meyve satın aldığında ona da ikram et, eğer bunu yapamazsan meyveyi evine (komşuna göstermeden) gizlice getir. Onu çocuğunda dışarı götürüp komşunun çocuğunu özendirmesin.”

44 Komşu haklarının en önemlilerinden biri de onlara manevi yönden yardımcı olmaktır. Dinî ve manevi konulardaki eksiklerini tamamlamak, yanlışlarını düzeltmeye çalışmaktır. Bu husustaki dikkat çekici bir örneği Ebzâ el-Huzâî şöyle anlatır:

45 “Bir gün Peygamber Efendimiz minbere çıkarak bir konuşma yaptı
“Bir gün Peygamber Efendimiz minbere çıkarak bir konuşma yaptı. Müslümanlardan bazı kişileri hayırla yâd ettikten sonra şunları söyledi:” “Bazılarına ne oluyor ki komşularına meseleleri anlatmıyor, bilmediklerini öğretmiyor, onları anlayışlı hâle getirmiyor. Onlara iyiliği emretmiyor, onları kötülükten sakındırmıyorlar?

46 Birtakım kimselere de ne oluyor ki, bilmediklerini komşularından sorup öğrenmiyor, anlayışlı olmaya çalışmıyorlar? Allah’a yemin ederim ki, bilgi sahibi olanlar ya komşularına öğretir, onları anlayışlı hâle getirir, iyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar; diğer taraftan bilmeyenler de komşularından sorup öğrenir, dinî konuları kavramaya çalışırlar...”

47 Başkalarını küçük görmek, onlarla alay etmek İslam’ın yasakladığı çirkin işlerden biridir. Bir kişinin kendisini komşularından üstün görmesi veya komşuları ile alay etmesi doğru bir davranış değildir.

48 “Ey iman edenler. Bir topluluk bir diğerini alaya almasın
“Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha hayırlıdır...” ayeti, insanlarla alay edilmesini yasaklamaktadır. Peygamber Efendimiz de, “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçek anlamda iman etmiş olamazsınız.” buyurarak insanların Allah’ın rızasını kazanmak için birbirini sevmesi gerektiğini bildirmektedir. “Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.” (Zilzâl sûresi, 7. ayet)

49 Hediyeleşmek Her konuda olduğu gibi insanlarla ilişkilerin nasıl olması gerektiği hususunda da en güzel örnek olan Peygamber Efendimiz, insanların en cömerdi ve en misafirperveriydi. Kendisinden yardım isteyen herkesin yardımına koşar, kendisine yapılan iyiliği boş çevirmezdi.

50 Peygamberimiz kendisine sunulan hediyeyi kabul eder, hatta hediye getiren veya gönderen kişiye, hediye ile cevap verirdi. İnsanlara hediye vermeyi de çok severdi.

51 Hediye vermenin önemini vurgulayan Peygamber Efendimiz, hediyenin insanları birbirine yakınlaştırdığını şu sözleri ile açıklıyor: “Birbirinize hediye veriniz. Çünkü hediye gönüllerdeki dargınlığı yok eder. Komşu hanımlar birbiriyle hediyeleşmeyi küçümsemesin! Alıp verdikleri şey azıcık bir koyun paçası bile olsa...”

52 Komşular arasında ortaya çıkan sorunları çözmenin bir yolunun da hediye vermek olduğunu haber veren Peygamber Efendimiz, hediyenin miktarının, içeriğinin önemli olmadığını vurgulamaktadır. “Çam sakızı, çoban armağanı” deyimi ile dilimize de yerleşen bu bakış açısı, önemli olanın gönülden gelerek, karşılık beklemeden bir şeyleri paylaşmak, olduğunu ifade etmektedir.Kendisine hediye gönderilen kimsenin, hediyeyi küçük görmemesi istenmektedir.

53 Bununla beraber hediye gönderen kimsenin de, hediyesini değersiz görerek bundan utanmaması gerektiği ifade edilmektedir. Hatırlanmak, insan için güzel bir duygudur. Katılaşmış veya kırılmış birçok kalbin de anahtarıdır. Hediye vererek bir insanı hatırladığımızı gösterdiğimizde, onun gönlünü fethetmiş ve aramızdaki buzları eritmiş oluruz. Diğer bir ifadeyle, komşularımıza verdiğimiz küçük hediyeler, bilmeden üzmüş olduğumuz komşularımızı da kazanmak için iyi bir fırsattır ve komşularımızla dostluklarımızı pekiştirmemizi sağlayacaktır.

54 Hediye vermek için olumsuz bir durum olmasına da gerek yoktur
Hediye vermek için olumsuz bir durum olmasına da gerek yoktur. Var olan sevgi bağının güçlenmesi için de hediye verilebilir. Komşumuzun, kendileri için yaptığı yemekten bize de bir tabak göndermesi ne güzel bir davranış ve vefa örneğidir

55 Sevgili Peygamberimiz, “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin. Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve ahiret gününeiman eden kimse ya faydalı söz söylesin veya sussun!” sözleriyle sosyal hayatta insanın dikkat etmesi gereken davranışlarını özetlemektedir. O, komşuyu rahatsız etmememizi, misafirlerimizi mümkün olduğu kadar güzel ikramlarla ağırlamamızı, konuşmalarımızla iyiliği yaymamızı bizden istemektedir.

56 Peygamber Efendimizi, rehber ve önder kabul eden bizler, onun bize öğrettiği ilkelere uygun bir şekilde yaşamalıyız. Onun, “Allah Teâlâ’ya göre arkadaşların hayırlısı, arkadaşına faydalı olandır. Yine Allah Teâlâ’ya göre komşuların hayırlısı, komşusuna faydalı olandır.” sözünden hareketle yaşadığımız toplumun daha huzurlu olmasını ve oluşan huzurun devamını sağlamak için komşularımızla aramızda iyiliği çoğaltmalıyız. İslam’ın emrettiği komşuluk ilişkisi bu dünyada huzurlu ve mutlu bir hayat yaşamamıza imkân verirken Allah’ın rızasını kazanmamızı da sağlayacaktır.

57


"7.4.1. Komşularla İletişim “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara,yakın komşuya, uzak komşuya," indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları