Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanIrfan Torun Değiştirilmiş 9 yıl önce
1
Bingöl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, BİNGÖL
Organik ve Konvansiyonel Kanatlı Hayvan Yetiştirme Yöntemlerinin Değişik Yönlerden Karşılaştırılması *Hakan İNCİ Bünyamin SÖĞÜT Turgay ŞENGÜL Bingöl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü, BİNGÖL Özet Organik tarım tüm dünyada gerek toplam tarım alanı içindeki payı, gerekse üretilen ürün çeşitliliği açısından hızlı bir artış göstermektedir. Organik üretim çalışmaları uygulamada hem zor, hem de bir takım bilgi gereksinimine ihtiyaç duymaktadır. Üretilen organik ürünlerin pazarlanmasında özellikle iç piyasa için yeni ve belirsiz bir konu olduğu dikkate alınmalıdır. Organik tarımsal üretim genellikle daha fazla iş gücüne ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca, kullanılan organik kimyasalların fiyatları da oldukça yüksektir. Sertifikasyon zorunluluğunun bulunması da maliyeti etkileyen faktörlerdendir. Dünya’da organik tarımsal üretim sürekli bir artış göstermesine rağmen henüz mevcut talebi karşılayamamaktadır. Yapılan araştırmalarda, tüketicilerin yaklaşık dörtte birinin organik tarımdan haberdar olduğu ve yine tüketicilerin yaklaşık %70’inin organik hayvansal ürünleri tercih ettikleri belirlenmiştir. Tüketicilerin %76’ya yakın bir kısmı organik ürünleri “daha sağlıklı olmaları” nedeniyle tüketmek istediklerini söylemişlerdir. Bunun dışında, organik ürünlere ekstra para ödeme söz konusu olduğunda tüketicilerin yarıya yakın bir kısmının insan sağlığına zararlı olabilecek kimyasalları içermemesi ve daha lezzetli olmasından dolayı yaklaşık olarak %30 daha fazla fiyat ödemeye hazır olduklarını bildirilmiştir. Ülkemizde organik tarım ve hayvancılığın yaygınlaştırılması, doğa ve ekosistemin korunmasına, küçük çiftçilerin gelir düzeyinin artırılmasına, kırsal kalkınmanın sağlanmasına ve köyden kente göçün önlenmesine büyük katkı sağlayacağından yeterli ölçüde desteklenmelidir. Dünya’da insan nüfusu diğer canlılar aleyhine sürekli artış gösterirken, insanların neden olduğu olumsuz faktörler organik dengeyi bozmakta, milyonlarca yıllık doğal seleksiyon sonucunda günümüze kadar ulaşan birçok bitki ve hayvan türü her geçen gün azalmakta, bazı türler ise yok olmaktadır. Aşırı kirlenme, dünyanın geleceğini tehdit etmekte ve canlılar için her geçen gün yaşanmasını daha zor bir hale dönüştürmektedir (Aksoy ve Altındişli, 1998). Dünya nüfusunun hızla artması insanların beslenme sorununu ciddi anlamda gündeme getirmektedir. Bu nedenle, tarımsal üretim alanlarının sınırlı olması nedeniyle artan gıda ihtiyacının karşılanması için birim alandan veya birim hayvandan en yüksek düzeyde verim alınmaya çalışılmıştır (İnci, 2009). Artan dünya nüfusunun beslenme ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla konvansiyonel üretim teknikleri, gen mühendisliği ve biyoteknolojik teknikler kullanılarak hastalıklara karşı dirençli, besin değeri daha yüksek bitkiler yanında, marjinal topraklarda ve iklim koşullarında yetişebilen ve daha fazla ürün verebilen çiftlik hayvanları üretilmiştir. Ancak, genetik yapısıyla oynanmış bu ürünlerin insan ve çevre sağlığı açısından bir risk oluşturabileceği değerlendirilmektedir. Verimliliği arttırmaya yönelik bu çalışmalarla birlikte katkı maddesi kullanımı da gittikçe daha çok artmıştır. Günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerde toplum bilincinin insan ve çevre sağlığına yoğunlaşması ve doğal ürün kullanımına yönelmesi organik üretimin önemini artırmıştır. Karşı konulamayacak bu gelişmeler pratiğe aktarılmadan önce insan sağlığı, hayvan sağlığı ve çevreye olan etkileri yönünden iyi değerlendirilmelidir. Bununla birlikte tüm dünyada organik ürünlere olan talep her geçen gün artmaktadır. Bu artışta biyoteknoloji uygulamalarının doğurduğu endişelerin de payı olabileceği gerçeği göz ardı edilmeyecek boyuttadır (Yeşilbağ, 2004). Tarımsal üretimde kullanılan kimyasalların insan ve toplum sağlığı üzerindeki zararları artarak kendini iyice hissettirmeye başlamıştır. Günümüzde artan kanser vakaları ve benzeri birçok rahatsızlıklar bu durumun açık bir göstergesidir. Tüm bu etkilerin ortadan kaldırılması ya da en aza indirgenmesi amacıyla kimyasal gübre, antibiyotik, hormon ve tarımsal savaş ilaçlarının mümkün olduğunca kullanılmaması, bunların yerine aynı görevi yapan organik gübre ve biyolojik savaş yöntemlerinin kullanılması temeline dayanan bir sistem geliştirilmiştir (Ak, 2005). Konvansiyonel üretim Konvansiyonel üretim Konvansiyonel üretim Anahtar Kelimeler: Organik, konvansiyonel, kanatlı üretimi Giriş Konvansiyonel üretim Konvansiyonel üretim Konvansiyonel üretim Çizelge .Organik ve konvansiyonel yetiştirme sistemlerinde yerleşim sıklığı Organik Konvansiyonel Hayvan Türü Barınak İçi Barınak Dışı Etlik Piliç 10 adet/m2 1 adet/4m2 16 adet/m2 - Yumurtacı 6 adet/m2 8 adet/m2 Organik Tavuk Besleme ve Tavuk Ürünleri Kalitesi Konvansiyonel üretimde en önemli sağlık sorunlarının hayvan beslemede yapılan hatalardan kaynaklandığı bildirilmektedir. Hayvanların beslenmesinde yemlerin kalitesi, miktarı ve veriliş şekilleri ile kullanılan katkı maddeleri onların sağlığını önemli derecede etkilemektedir (Şayan ve Polat,2001).Hayvanların yemlerinde kullanılan yem hammaddelerinin ana unsuru olan tahıllar, organik bitkisel üretim kurallarına göre elde edilmiş ve organik üretim sertifikasına sahip olmalı, yağlı tohum küspeleri ise üretim-işleme aşamasında kimyasal solventler ile muamele edilmemiş olmalıdır Rasyonlar kuru madde, enerji, protein ve diğer besin maddeleri bakımından etlik piliçlerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde düzenlenmelidir (İnci, 2009). Organik ve geleneksel yöntemlerle üretilen tavuk eti ve yumurtanın bazı kalite özellikleri, lezzet ve sağlık açısından karşılaştırılması yapılmış, tüketicilerin çoğunun organik kanatlı eti ve yumurtayı daha kaliteli, lezzetli ve besleyici olduğu için tercih ettikleri sonucu ortaya çıkmıştır (Yurtseven ve Şengül, 2009). Yine aynı çalışmada, organik ve geleneksel yöntemlerle üretilen tavuk etleri karşılaştırıldığında, organik yolla elde edilen karkasların geleneksel yöntemlere göre genelde daha yüksek göğüs eti ve but oranı sağladığı ve daha düşük abdominal yağ içerdiği bildirilmiştir. Çizelge . Geleneksel ve organik yöntemlerle 81. Gün süreyle beslenen etlik piliçlerde (erkek) bazı performans ve karkas özelliklerinin karşılaştırılması (Yurtseven ve Şengül, 2009). Konvansiyonel ve Organik Hayvancılık Günümüzde konvansiyonel hayvancılık daha fazla hayvan ve daha fazla girdi ile en yüksek verimi amaçlayan bir üretim şekli olarak tanımlanırken; organik hayvancılık, kimyasal kalıntı içermeyen kaliteli hayvansal ürün üretmeyi ve çevreyle dost üretim yöntemini geliştirmeyi amaçlayan, hayvan sayısının az olduğu, uygun besleme ve barınak koşullarında, buna uygun üretim ve pazarlama yöntemi ile kaliteli ürün elde edip yüksek fiyatla satılabilen bir üretim yöntemidir (Ak, 2002). Organik hayvancılığı konvansiyonel hayvancılıktan ayıran temel farklılıklar, hayvan refahı, doğal çevre, sağlıklı ürünler ve sürdürülebilir kaynaklardır. Organik hayvancılığın amaç ve ilkeleri, hayvan sağlığını korumak, hayvanları mümkün olduğunca işletmenin kendi ürünleri olan yem bitkileri ile beslemek, yemlerde kimyasal maddeler kullanmamak, genetiği değiştirilmemiş damızlık seçimi, uygun ahır ve kümes koşulları, arazi büyüklüğüne uygun hayvan sayısı, sürdürülebilir hayvancılığı geliştirmek, tüketici talebine yönelik sağlıklı-kaliteli ürünler üretmek ve üreticilerin gelir düzeyini yükseltmektir (Anonim, 1999). Organik Tavukçuluk Hayvan Materyali Hayvan materyali, organik üretim yaptığı bilinen ve salmonella riski taşımayan bir damızlıkçı işletmeden temin edilmelidir. Bu amaçla, etlik piliç yetiştiriciliğinde 1 veya en fazla 3 günlük yaşta, yumurta tavukçuluğu için ise en fazla 18 haftalık yaştaki hayvanlar tercih edilmelidir (Anonim, 1999; Anonim 2002). Barınak Tavukların doğal otlaklarda serbest dolaşımı, organik üretiminin önemli bir özelliğidir. Bu onların yem arama ve eşelenme gibi doğal davranışlarını göstermelerine, güneş ışığından yararlanmalarına, temiz hava almalarına ve streslerini atmalarına imkân sağlar. Bu nedenle birçok tüketici, bu sistemlerde üretilen tavuklardan elde edilen ürünleri satın almayı tercih etmektedir. Organik üretim yapan işletmeler, konvansiyonel üretim yapanlara göre nispeten daha küçük ölçeklidir fakat daha yoğun emek harcanmaktadır. Hayvan başına düşen alan bakımından her iki sistem arasında önemli farklılıklar vardır. Organik üretimde barınakların toplam kullanılabilir alanı 1600 m2’yi geçmemeli ve etlik piliç kümeslerine 4800’den fazla hayvan konulmamalıdır. Özellikler Organik Geleneksel Canlı ağırlık, kg 3.61 4.37 Yemden yararlanma oranı 3.29 2.89 Karkas randımanı, % 70.2 70.3 Soğuk karkas, kg 2.87 3.49 Sıcak karkas, kg 2.93 3.53 Abdominal yağ, % 1.0 2.9 Göğüs, % 25.2 23.5 But, % 15.5 15.0 Çizelge . Danimarka’ da organik yumurta üretimi ile konvansiyonel yumurta üretimi performans ve fiyatlandırma bakımından karşılaştırılması. Parametre Konvansiyonel Üretim (Beyaz Yumurtacı) Organik Üretim (Kahverengi Yumurtacı) Yem tüketimi, g/ tavuk 112 131 Yumurtlama oranı, % 87 74 Ölüm oranı, % 5 15 Yemden yararlanma oranı, (kg : kg) 2.07 2.81 Yumurta fiatı, DDK DDK: Danimarka para Birimi 5.89 14.21 Nakliye ve Kesimi Organik üretim sisteminde hayvanların nakilleri stressiz ve kısa zamanda gerçekleştirilmelidir. Yükleme ve boşaltma işlemleri dikkatlice yapılmalıdır. Nakliye öncesi ve esnasında herhangi bir sakinleştirici ilaç kullanılması yasaktır. Etlik piliçlere kesim esnasında stres yaratmayacak şekilde davranılmalı, uygun kesim yöntemleri uygulanmalıdır. Mümkünse ayrı kesimhaneler kullanılmalıdır. Kesim işlemi aynı kesimhanede, aynı anda yapılmamalıdır. Etlik piliçler için kesim yaşı 81 gün olmalıdır (Anonim,2002) Sonuç İnsanların beslenmesinde hayvancılık sektörünün önemli ve sürekli bir görevi bulunduğu, bu sektör içerisinde kanatlı hayvan yetiştirme ve besleme yöntemlerine yönelik en avantajlı çözümü en kısa sürede üretme çabası içerisinde olduğu göz ardı edilmemesi gereken bir gerçektir. Diğer taraftan, tüketicilerin değişen istekleri ve artan rekabet koşulları üretim aşamasında bir takım yeni uygulamaları zorunlu kılmaktadır. Tavuk ürünlerinin üretilmesi ve pazarlanması konusundaki tüketici tercihlerinin dikkate alınması büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, organik üretim sistemi, sağlıklı ve kaliteli ürün talebiyle özel bir primi olan pazara yönelik bir üretim şekli olarak ortaya çıkmıştır. Organik üretimin gelişmiş ülkelerde giderek yaygınlaşmakta olduğu, bununla ilgili yasalar ve standartlar hazırlandığı, her ne olursa olsun bu üretim biçimin de endüstriyel bir üretim şeklini almakta olduğunu bilinmektedir. Gerek günümüzdeki tüketici talepleri ve gerekse ileride öngörülen piyasa istekleri dikkate alındığında organik üretimin ülkemizde önümüzdeki yıllarda sürekli bir gelişme trendi göstereceği söylenilebilir. Organik üretim Organik üretim Serbest dolaşımlı sistem Organik üretim Organik üretim Organik üretim
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.