Sunuyu indir
Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz
YayınlayanDundar Doruk Değiştirilmiş 10 yıl önce
1
May 04, 2009© Copyright SMUH®, 20091 Yerel Potansiyeller
2
May 04, 2009© Copyright SMUH®, 20092 2 gerçek olay! 1.Tırtıllar 2.I Dünya Savaşı’nda esir düşen Türk subayları
3
May 04, 2009© Copyright SMUH®, 20093 Tırtıllar Yalnızca çam kozalaklarıyla beslenen ve de kozalakların döküldüğü dönemlerde ortaya çıkan tırtıl'ları bilirsiniz.. Bu yaratıklar, birinin başı diğerinin ardından tutacak biçimde, bazen uzunluğu metrelerce zincirler oluştururlar ve öyle hareket ederler. Zaman zaman da, -herhalde zincirin en başındaki tırtıldan koku vs yoluyla aldıkları bir emirle- kozalakların kabukları üzerindeki maddeleri yiyerek beslenirler. Ömürleri birkaç haftadan daha uzun olmayan tırtılların davranışlarını inceleyen bir biyolog şöyle bir deney planlar: Beslenme emri, zincirin en başındaki tırtıldan geldiğine göre, acaba “baş tırtıl” olmazsa ne olur? Zincirin başındaki tırtılın başı, en sondakinin ardı ile birleştirilir ve bir çember oluşturulursa “baş tırtıl” kalmayacak ve emri kimin vereceği belirsizleşeceği için açlığın güdülediği tırtılların bireysel davranışları gözlemek mümkün olabilecektir..
4
May 04, 2009© Copyright SMUH®, 20094 Tırtıllar (devam) Bunu anlamak için bir yere kozalaklar yığılır ve uygun uzunluktaki bir tırtıl zincirinin bu yığının çevresinde bir çember oluşturması sağlanır. Biyologun tahmini, çember haline gelmiş tırtılların, “bir baş tırtıl'dan emir geleceği inancıyla” düşünmeden dönmeye devam edeceği, ama açlık güdüsüyle bir süre sonra zincirin parçalanacağıdır. Bundan emindir, ama merak ettiği, zincirin nasıl kopacağıdır.. Deney birkaç gün sürer ve tırtıllar kozalak yığınının çevresinde sürekli döner dururlar. Sonuçta, beklenen emir gelmez ve tırtıllar, bir “baş tırtıl”dan gelecek emri bekleye bekleye ölürler..
5
May 04, 2009© Copyright SMUH®, 20095 I Dünya Savaşı’ndan… I Dünya Savaşı sırasında Doğu Cephesinde bir grup Türk askeri esir düşer. Askerleri bir büyük hangara kapatırlar. Dışarıda hava soğuktur. Esirler yaktıkları ateşte erittikleri buzun suyu ile yaşamlarını sürdürürler. Yiyecek yoktur. Ateş, başlıca hayatta kalma aracıdır ve söndürülmemesi gerekmektedir. Bulundukları yerde ateşi sürdürebilecek tek şey, sıkıştırılmış bitki ve ot karışımı tuğla büyüklüğündeki nesnelerdir. Yanınca da pek iyi olmayan duman ve kokular çıkarmalarına karşın başkaca yakıt yoktur. Bir hafta kadar böyle yaşamaya çalışırlar. Fakat açlıktan neredeyse ölmek durumundadırlar. Bir hafta sonra esir değişimi amacıyla hangardan çıkarılan askerlerin ilk isteği yiyecek olur. Karşılarındakiler ise şaşkındır. Niçin yiyecek istediklerini anlamamaktadırlar.
6
May 04, 2009© Copyright SMUH®, 20096 I Dünya Savaşı’ndan… (devam) Durum biraz sonra anlaşılır: Askerlerin hapsedildiği yer, askeri birliğin kurutulmuş sebze ve meyvalarının bulunduğu yiyecek deposudur ve bir hafta boyunca yakılan nesneler de preslenmiş kuru sebze ve meyvelerdir. Askerler, rahatça karınlarını doyurabilecekleri ve gerisini de yakabilecekleri yiyecekleri sadece yakarak neredeyse ölmekle karşı karşıya kalmışlardır.
7
May 04, 2009© Copyright SMUH®, 20097 Bu 2 örnek ne diyor? “Çevrenizde öyle değerli şeyler olabilir ki, farkında olmadan ve de onlara ihtiyaç duyarak yaşıyorsunuzdur.”
8
May 04, 2009© Copyright SMUH®, 20098 İhtiyaçlardan “haberdarlık”! Bir şeyin neye yarayacağını bilebilmek, değişik alanlardaki çeşitli ihtiyaçların bilinmesine bağlıdır. Örneğin bedensel özürlülerin yaşamları, diğerlerinden çok farklıdır. –Yataktan tekerlekliye aktarılma, –Banyo, WC ihtiyaçları sağlamlardan tamamen farklıdır.
9
May 04, 2009© Copyright SMUH®, 20099 O halde! İhtiyaçların “nasıl” giderildiklerini bilmek, çevrenizdeki şeylerin “ne işe yarayacaklarını” bilmenize yol açar. Çevrenizdeki –yakın ya da uzak- tüm şeylere “potansiyel” diyoruz. Yakın çevresindeki ihtiyaçların dışındakilerden habersiz olan bir kişi, potansiyellere karşı bir çeşit körlük içindedir. O halde esas potansiyel insan öğesi’dir.
10
May 04, 2009© Copyright SMUH®, 200910 Potansiyeller (yani zenginlikler), onlara sahip olanların değil, onları görebilenlerindir. Hangi çevrede ne ihtiyaçlar olduğunu araştırıp öğrenen insanlar bir yörenin en değerli potansiyelidir. Ama sadece o yöre potansiyelleri için değil. Örneğin Türkiye’nin zengin flora ve fauna potansiyelleri, yabancı gözlerce ortaya çıkarılmıştır. Yani bizim yerel potansiyellermiz yabancıların zenginliği olmuştur.
11
May 04, 2009© Copyright SMUH®, 200911 Potansiyelleri nasıl görebiliriz? Başlıca iki yol var: 1.Yöreye “bilgili gözler”in gelmesini sağlamak, 2.Yöre insanını, potansiyel araştırmacısı olarak eğitip hem yöre hem de dışındaki potansiyelleri bulabilmesini sağlamak. Bu “potansiyellere karşı duyarlık kazandırılmış” kişilere Yerel Potansiyel Araştırma Görevlileri adı veriliyor.
12
May 04, 2009© Copyright SMUH®, 200912 Özetin özeti! 1.Görünür potansiyelleri zayıf yörelerin insanlarını: YPA Görevlisi olarak eğitiniz; kamu kurumlarında görevlendiriniz (TWA örneği), Yöre dışından uzmanların gelmesini özendirin (yaratıcı yollar için U.K. Örnekleri). 2.Yöre insanlarının seyahat etmelerini özendiriniz, 3.İşlevsel yabancı dil öğrenmeleri için uygun araçlar geliştiriniz.
13
May 04, 2009© Copyright SMUH®, 200913 Teşekkür ederiz.. www.tinaztitiz.com
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.