Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

TÜKETİM KÜLTÜRÜNDE KADIN

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "TÜKETİM KÜLTÜRÜNDE KADIN"— Sunum transkripti:

1 TÜKETİM KÜLTÜRÜNDE KADIN
Geçmişten Bugüne Kadın Kimliği Üretim ve Tüketim Kültürü İçinde Kadın Kadın Bedeninin Meta Haline Getirilmesi Sonuç

2 TÜKETİM KÜLTÜRÜ İçinde olduğumuz toplumsal aşama, Postmodern toplum ya da tüketim toplumu olarak isimlendirilmektedir. Bu toplumsal aşamaya ‘aşırı harcama’ ve ‘gösterişçi tüketim’ damgasını vurmaktadır. Yaşamakta olduğumuz süreç içindeki birey ihtiyacından daha fazlasını satın almakta, gelirinin üstünde bir harcama yapmaktadır. Bu oluşum tüketim kültürüyle meydana gelmektedir

3 Tüketim kültürüyle yaşamakta olan toplumun her üyesi eğitim, gelir, statü, inanç, cinsiyet ve yaş değişkenine bakılmaksızın harcama, alışveriş yapma kısaca tüketme durumundadır. Tüketim kültürü ve toplumu yaratıp yaşatma konusunda en etkin olan nokta ise medyadır. İletişim teknolojisinde etkin olan reklamlar insanlara harcama yapmayı telkin etmektedir. Bu durumda ise kadın üzerine almış olduğu görev ve sorumlulukların fazlasına bağlı olarak daha fazla tüketime yönelmektedir. Kadının bir anne ve eş olma durumu tüketmek ile daha sık karşılaşmasına neden olmaktadır. Bu da kadının daha çok tüketiyor imajına neden olmaktadır.

4

5 Üretim ve Tüketim Kültürü İçinde Kadın
Geleneksel aile tipinde evin kazancını sağlayan erkek , bu kazancın harcama planını yapan ise kadındır. Bu sebeple bir kadının toplum ekonomisine en büyük katkısı, kaynağı boşa harcamamak , parayı israf etmemek şeklindedir. Avcı toplayıcı toplum aşamasından yakın bir tarihe kadar kadın üretim içerisinde olmuş, yaratıcı özelliğini hep diri tutmuştur. Buna bağlı olarak geleneksel kültürümüzdeki ‘yuvayı dişi kuş yapar’ anlayışı kadının tutumlu olması ve savurganlıktan kaçınmasına yapılan mecazi bir atıftır ve pozitif bir anlam taşır.

6 Köy kültüründe kadın çok üretkendir
Köy kültüründe kadın çok üretkendir. Hatta Anadolu tipi ailelerimizde ona gereğinden fazla yüklenildiğini ve bu sebeple çabuk yıprandığını da söyleyebiliriz. Kırsaldaki kadın hem tarlada işçidir, hem annedir, hem de eştir. Erkekten daha ön plandadır ve evin direği hükmündedir.

7 Kentleşmeyle beraber kadının sosyal konumu ciddi bir dönüşüm geçirmiştir. Onun üretime olan katkısını azaltmıştır. Yalnızca şekil üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılan çağdaşlaşmanın kadın ve toplum yararına neler getirdiğinin sorgulanmasına ihtiyaç duyulmuştur. Neticede kadın tüketim ekonomisinin çıkarları için kullandığı hedef kitleye dönüşmüştür. Bu hedef kitleye gönderilen ‘harca’ mesajı onu pazarlama malzemesine çevirmiştir.

8 KADIN BEDENİNİN META HALİNE GETİRİLMESİ
Bedenin bir tüketim nesnesi haline gelmesinde en önemli nedenlerden birisi popüler kültürdür. Çünkü popüler kültür tüketim toplumunun ihtiyacı olan tüketici bilinçler yaratma işlevini üstlenmektedir. Artık bireyselliği yada bireysel kimliği oluşturan insanların bilinçleri değil onların bedenleridir. Bugünün bireyselliğini tanımlayan ölçütler kişinin bedeni,giysileri,konuşması,yiyecek ve içecek tercihleri ev otomobil tatil seçimleri ve mülk sahipliği gibi niteliklere indirgenmiştir. Oysa bu ölçütler bireyi tanımlamaktan öte şeyleştirmektedir.

9 Kadının ve bedeninin geçmişte kölelik ve sömürülme konusunda paylaştığı yazgı günümüzde kadının ve bedeninin özgürleşmesi bağlamında ortaya çıkmaktadır.Eskiden cinsiyet olarak köleleştirilen kadın, bugün cinsiyet olarak özgürleştirilmektedir. Ancak bu özgürleştirme kadının ve bedeninin yeniden ele geçirilmesinin dolayısıyla onu tüketim kültürünün bir nesnesi haline getirilişinin araçsallaştırılmış biçimidir. Yani söz konusu olan kadın ve bedeninin görünüşte özgürleşmesidir. Oysa kadın bedeni özgürleşme stratejisi adı altında metalaştırılmış, tüketim kültürünün odağına yerleştirilmiş ve haz ve arzu politikalarını temel unsuru haline getirilmiştir.

10

11 Modern öncesi dönemlerde güzellik iyilikle bağlantılı iken modern zamanlarda iyilik güzellikle bağlantılı hale gelmiştir. Statülerimiz yetkinliğimiz ve kabul edilme durumumuz bedenimizin güzelliği ile eşitlenmiştir burada amaç ; bedenin başka hiçbir sermayesi olmayan insan tipi yaratmaktadır. Tüketim toplumu bedenin nesnelleştirilmesi ve bir sermaye getirilmesi sürecini özellikle kadın bedenine merkeze alarak işlevsel kılmıştır.

12 Milliyet Gazetesi yazarlarından Çağdaş Ertuna (2011) son durum başlıklı köşesinde kadınlara şöyle seslenmektedir; ‘Her türlü moral bozukluğuna iyi gelen bir terapi tanırım. O da alışveriş. İster mağazaları tek tek gezerek ister internetten bir tıkla sipariş vererek hiç fark etmez. Alışveriş candır.’ Tamah ve açgözlülük, başka hiçbir çağda bugün olduğu kadar şiddetli hırs halinde kendini açığa vurmamıştır. İnsanoğlu var olduğundan beri, elde etme hırsı hız kesmemiş aksine daha da artarak ‘kazanma, elde etme, tüketme’ çılgınlığı şeklinde devam etmiştir. Tüketmek hayatımıza ve alışkanlıklarımıza o kadar yansımıştır ki, yediğimiz içtiğimiz şeyler için bile tüketmek kelimesi kullanılır olmuştur. “Bugünlerde çok su tüketiyorum.”, “Süt ürünleri hiç tüketmiyorum.” gibi cümleler tüketim kültürünün dilimize yansımalarıdır.

13 Tüketim kültürü bazen o kadar ileri gitmektedir ki, günümüz insanı farkında olmadan ailesini ve çocuklarını bile ‘tüketim nesnesi’ haline dönüştürebilmektedir. Anne-babalar kendi tüketim alışkanlıklarının çocuklarını nasıl etkilediğini düşünmeden hareket ettiklerinde, çocukların bu kültürün içine sürüklenmeleri kaçınılmaz olmaktadır. Çünkü çocuklar, hayatı ve onu nasıl yaşayacağını anne babasını taklit ederek, onları gözlemleyerek öğrenir. Onlarla birlikte yaşadıklarını ve gördüklerini içselleştirir. Zamanla bu yaşanmışlıklar temel alışkanlıklara ve tutumlara dönüşür. Aile tüketim merkezli bir hayat sürüyorsa, evdeki konuşmalar tüketmek üzerine bina ediliyorsa, birlikte geçirilen vakitler tüketim çılgınlığının yaşandığı AVM’lerde oluyorsa haliyle çocuklar, vermeyi bilmeyen, bencil, üretmenin kıymetini bilmeden, faydalandığı şeyin zevkine eremeden tüketen bireyler haline dönüşür.

14

15 Kadının reklamın metası olmaktan kurtulup geleneksel yaşamın üretici rolüne döndürülmelidir. Geleneksel aile değerleri içinde bulunan israf etmeme, müsrif olmama, kanaatkar olma, sabretme gibi değerler hem kadının yaşamını hem de toplumsal yaşamda fonksiyonel olmaktadır. Evde üretilen yiyecek ya da giyecek kadının geride kaldığını ilkelliğini değil yaratıcı yönünü göstermekte ve beslemektedir. Üreten kadın kendinden bir şey ekleyen kadın, günümüzde en önemli özellik olan ‘problem çözme‘yeteneği geliştirir.

16

17 Kadın en önemli kültür aktarıcısı durumundadır
Kadın en önemli kültür aktarıcısı durumundadır. Annelik görevinden dolayı çocuğunu eğitmek, gelenek ve görenekleri aşılamaktadır. Çocuğunu tüketim konusunda bilinçlendirmek, bilinçli tüketim ve tutumlu olma hakkında bilgilendirmek önemlidir. Çocuklarla AVM lerde vakit geçirmek yerine onlarla yapılan müze, park, hayvanat bahçesi ziyaretleri ve mesire alan etkinlikleri tüketimi engellemek anlamında oldukça fonksiyoneldir. Çocukları mutlu etmek için onlara bir şeyler almak yerine onlarla bir şeyler ‘yapmak’ daha verimli olacaktır. Almak konumundan yapmak konumuna geçildiğinde tüketen değil, üreten çocuklar yetişme olasılığı belirecektir. Bilinçli tüketicilerin olması için öncelikle bilinçli annelere gereksinim vardır.gerekmektedir. Çocukları eğitme konusunda etkin olan ebeveyn olarak annelere çok önemli bir rol düşmektedir.

18


"TÜKETİM KÜLTÜRÜNDE KADIN" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları