Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Erken Dönem Abbasi Halifelerinin Din Politikası

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "Erken Dönem Abbasi Halifelerinin Din Politikası"— Sunum transkripti:

1 Erken Dönem Abbasi Halifelerinin Din Politikası

2 Me’mûn hariç erken dönem Abbâsî halîfeleri, Sünnî (ehl-i sünne/ ehl-i hadîs) anlayışı içeren dinî bir politika güderek Sünnî inancın koruyucusu oldular ve Sünnî ulemayı koruyan bir tavır sergilediler. Bu dönemde ehl-i sünne kavramı ile ifade edilen Sünnîlik, ehl-i bid’a’nın karşısında olmak anlamını geliyordu. Ehl-i bid’a ise sünnette olmayan yeni doktrinler ortaya atan kişiler için kullanılan bir terimdi. Kaderiyye, Rafiza, Haricîlik ve Mürcie taraftarları ehl-i bid’a olarak adlandırıldı. Ehl-i sünne’ye göre özellikle Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’i tenkit eden herhangi bir yaklaşım sapkınlık olarak addediliyor ve onları sevme Sünnet’in gereği olarak görülüyordu. Hz. Osman’ın da halîfeliği genelde kabul edilirken Hz. Ali ile ilgili görüş farklılıkları mevcuttu. Kimi ehl-i sünne mensupları Hz. Ali’nin meşru halîfe oluşunu tartışabiliyordu

3 Halîfe Mansûr’un, Mâlik b. Enes’in (ö
Halîfe Mansûr’un, Mâlik b. Enes’in (ö. 179/795) Muvatta adlı eserini, devletin resmî hukuk kodu olarak uygulamaya koymak istediği ile ilgili de rivayetler vardır. Bu rivayetlere göre Mansûr’un teklifini reddeden Mâlik b. Enes gerekçe olarak, her âlimin kendisine ulaşan Sünnet mirası ve yaşadığı çevrenin şartlarına bağlı olarak farklı görüşler taşımasının tabii olduğunu, aksi bir görüş ve uygulamaya zorlamanın doğru sayılmadığını ileri sürdü.

4 Me’mûn O, Mu’tezile tarafından benimsenen Kur’an’ın yaratılmış (mahlûk) olduğu hakkındaki düşüncesini Abbâsî Devleti’nin her yanında benimsenmesi gereken bir inanç olarak 212/827 tarihinde ilân eder. Me’mûn aynı zamanda Hz. Ali’nin de diğer sahabeden daha efdal (daha üstün, faziletli) olduğuna inanmayı da devletin resmî inancı haline getirir.

5 Me’mûn 212//827 yılında resmîleştirdiği Halku’l- Kur’an fikrinin kendi bakış açısıyla teolojik temellerini, 218/833’te, Tarsus’a doğru Bizans seferine çıkmış olduğu sırada Bağdat’taki vekili İshâk b. İbrahim’e gönderdiği mektubunda ortaya koyar. O, vekiline yazdığı ilk mektubunda, Müslüman imamları ve halîfelerinin; Allah’ın kendilerinden korumasını istediği dinin uygulanmasında ve kendilerine bırakılmış olan peygamberlik mirasında içtihatta bulunmaları, üzerlerine aldıkları ilmi nakletmeleri, vatandaşlarına doğrulukla muamele etmeleri hususlarında Allah tarafından görevli kılındığını bildirir.

6 “Biz onu Arapça Kur’an kıldık
“Biz onu Arapça Kur’an kıldık.” âyetini yorumlayarak, “Allah’ın kıldığı her şey, O’nun mahlûkudur.” der. Bu görüşüne de şu âyeti delil gösterir: “Semavat ve arzı, karanlık ve nuru yaratan Allah’adır hamd.” Zuhruf, 43/3. En’âm, 6/1.

7 Üçüncü mektup:Ona göre, Allah’ın halîfeleri üzerinde olan haklarından bir kısmı
halîfelerin kendilerini Allah’a adamaları, Allah’ın yerine getirilmesini istediği hususlarda öğütte bulunmaları, Allah’ın kendilerine verdiği ilim ve marifet ayrıcalığını kullanarak insanları yönlendirmeleri, doğru yoldan ayrılanlara hakikat yolunu göstermeleri, Allah’ın emrinden yüz çeviren kimseleri geri döndürmeleri, halkı yönetmeleri, Allah’ın hükümlerini yerine getirmeleri, Allah’ın adaletini uygulamaları, halkın kurtuluşunu sağlamaları, halkı iman sınırında ve kurtuluş yolunda tutmaları, halkın kalplerindeki şüpheyi yok ederek onları karanlıklardan kurtarmaları

8 Me’mûn, Kur’an’ın ezelî olduğunu söyleyenleri bu sözleriyle Hıristiyanlara benzemekle de itham etmiştir. Bu suçlamayı dayanak yaptığı düşünce, Kur’an’ın ezelî olarak kabul edilmesi durumunda Hz. İsa da ezelî olmaktadır. Çünkü Kur’an’da belirtildiği üzere Hz. İsa, Allah’ın kelimesi (sözü), Kur’an ise Allah’ın kelâmıdır Bkz. Al-i İmran, 3/39, 45; Nisa 4/171.

9 “Biz Kur’an’ı Arapça okunan bir kitap kılmışızdır (ce’elna)
“Biz Kur’an’ı Arapça okunan bir kitap kılmışızdır (ce’elna).” âyetini yorumlarken; “Onda ‘sükun bulup durulmanız için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması (ce’ele) da O’nun ayetlerindendir.”., “Geceyi bir örtü kıldık, gündüzü de bir geçim vakti kıldık (ce’elna).” Zuhruf, 43/3. Rûm, 30/21. Nebe, 78/10-11.

10 “Canlı her şeyi sudan kıldık (ce’elna).” Enbiya, 21/30.
Bu dönem halîfelerinin zındıklara karşı yürüttükleri kovuşturma da dikkat çekicidir. Zındık, İslâm toplumu içinde ortaya çıkan, Sâsânî döneminde dualist (ikici) bir inanç sistemi geliştiren ve yayan Zerdüşt, Mazdek ve özellikle Mani’ye meyleden kişilere verilen isimdi. Zendeka da bu tür görüşlerin temsil edildiği inanç ve fikirlerin adıydı.

11 Bu dönemde zımmî olarak kabul edilen Yahudi, Hıristiyan, Mecûsî (Zerdüştî), Hindu, Budist ve Sabiî’lere yönelik muamele ise, genel olarak daha önce belirlenen hukukî çerçeveyle sınırlanmıştı. Zımmîler, devlete cizye verme karşılığında koruma altına alınıyor, dinî inançlarının gereğini serbestçe yerine getirip mülkiyet edinebiliyordu.


"Erken Dönem Abbasi Halifelerinin Din Politikası" indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları