Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

Sunum yükleniyor. Lütfen bekleyiniz

SİNİR SİSTEMİ.

Benzer bir sunumlar


... konulu sunumlar: "SİNİR SİSTEMİ."— Sunum transkripti:

1 SİNİR SİSTEMİ

2 Sinir sistemi

3 GİRİŞ SİNİR SİSTEMİ vücudun en karmaşık sistemidir
Çok hücreli canlılarda, sinir sistemi ileri derece farklılaşmış; bir takım iletileri ve işaretleri çevreden organizmaya ya da vücudun bir kısmından diğer kısmına taşımakla görevli bir sistemdir.

4 Sinir sistemini oluşturan hücrelere nöron adı verilir

5 Beynin çalışabilmesi için nöronlar arasında iletişim zorunludur
Bu iletişim, aksiyon potansiyelleri denilen elektriksel sinyallerle sağlanır Sinir sistemi vücudun elektrokimyasal iletişim ağıdır

6 SİNİR HÜCRESİNİN (NÖRONUN) YAPISI VE GÖREVLERİ
Sinir sistemi, sinir hücrelerinden oluşmuştur. Sinir hücreleri, vücudun içinden ve dış çevreden gelen uyarıları merkezi sinir sistemine, merkezi sinir sisteminde oluşan yanıtları da organlara iletir.

7 Bir sinir hücresi; hücre gövdesi, dendritler ve akson olmak üzere üç kısımdan oluşur.
Hücre gövdesi diğer hücrelerde olduğu gibi zar, sitoplazma ve çekirdekten ibarettir. Hücre gövdesinden ağaç dalları gibi uzanan çok sayıdaki kısa uzantılara dendrit, bir tane olan uzantıya ise akson denir.

8 Bazı sinir hücrelerinin uzantılarının (aksonlarının) üzeri miyelinden oluşan kılıfla kaplıdır. Miyelin kılıfı hem uzantıyı korur hem de veri kaybını engeller, böylece uyarılar daha hızlı iletilirler. Myelin kılıfında hasar oluştuğunda iletim bozulur

9 Sinir hücreleri aynı zamanda birbiri ile ilişkidedir
Sinir hücreleri aynı zamanda birbiri ile ilişkidedir. Bu sıkı ilişki, sinirsel işlevin temelini oluşturan bilgi akışını sağlar. Sinir hücreleri arasındaki bilgi geçiş noktalarına SİNAPS adı verilir Sinapslar, değişik tip ve özelliklerde olmalarına karşın, hemen hepsi bilginin iletiminden sorumludur.

10 Genel olarak bir sinir hücresi, gövde ve dendrit dediğimiz gövde dalları aracılığıyla veriler “alır”. Bu veriler, hücre içindeki genel duruma ve gelen tüm verilerin toplam etkisine göre akson aracılığıyla, diğer bir hücreye aktarılır.

11 SİNİR SİSTEMİNİN GÖREVLERİ:
1- DUYULARI ALGILAMA İçten gelen uyarıları algılar, örnek:midenin doymasını algılaması Dıştan gelen uyarıları algılar, örnek: ele düşen yağmur damlasının hissedilmesi

12 2- BİRLEŞTİRME, BÜTÜNLEME; algılanan duyuların işlenmesi sürecidir
•     Bilgiyi çözümler(analiz eder) •     Bazı bilgileri depolar •     Uygun yanıt/tepki için karar verir •     Varsayımda bulunabilir, örnek: “bulutların durumuna göre birazdan yağmur yağacak”

13 3-HAREKETİ SAĞLAMA; kasların kasılıp-gevşemesi ve salgı bezlerinin salgı yapması gibi.
Algılanan duyuya göre bilgi yorumlanarak emir verilir, örnek: “yağmurdan kaçmak için içeriye/kuru yere gir” gibi. 

14 SİNİR SİSTEMİNİN YAPISI (ANATOMİSİ)
İki bölümde incelenir: A.  Merkezi Sinir Sistemi(MSS): Beyin ve omurilikten ibarettir. B.  Çevresel(periferik) Sinir Sistemi: duyular ve hareketten sorumlu, kafa ve omurilik (kraniyal ve spinal) sinirlerinden oluşur. Bu sinirler kasların, salgıbezlerinin ve tüm duyu algılayıcılarının MSS ile bağlantısını yapar.

15 A. MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ
1- BEYİN (SEREBRUM) Beyin iki yarım küreden  meydana  gelmiştir, üzeri  gyrus ve sulcuslarla kaplıdır. Sağ yarım küre vücudun sol, sol yarım küre de vücudun sağ tarafını yönetir.

16 Her yarım küre dört ana loba ayrılmıştır: frontal, parietal, temporal ve oksipital olmak üzere.
Her lobun farklı işlevleri vardır Bir erişkinin beyni ortalama gramdır.

17 Beyni Koruyan Yapılar 1. Kalın ve saçlı deri (skalp) ile altındaki kas ve fasya 2. Tabula interna ve tabula eksterna adı verilen iki tabakadan oluşan kafatası, kafa kemiğinin koruyuculuk etkisini iki kat arttırmaktadır.

18 3. Beyin ve omurilik meninks denen üç tabakadan oluşan zarla koruma altına alınmıştır.

19 BEYNİ OLUŞTURAN BÖLÜMLER
1- SEREBRAL KORTEKS Serebrumun tüm kıvrımlarını örten serebral korteksin kalınlığı 2-6 mm arasındadır. Serebral korteksin sağ ve sol yarısı korpus kallosum denilen, kalın bir bant oluşturan sinir lifleri ile birbirine bağlanmıştır.

20 İnsanlarda serebral korteksin yüzeyi pek çok girinti ve çıkıntıyla kaplıdır. Korteksdeki çıkıntılara gyrus, girintilere sulcus denir. Bu şekilde beynin yüzey alanı arttırılmıştır.

21 Serebral korteksin görevi düşünme, istemli hareket, dil, sonuç çıkarma, algılamadır.

22 Beyin yarı kürelerinden her biri vücudun zıt tarafını kontrol eder
Beyin yarı kürelerinden her biri vücudun zıt tarafını kontrol eder. İnsanların % 90-95’inde sol beyin baskındır. Beynin sol yarısı, sağ elin kontrolü, konuşma ve yazma dili, bilimsel ve sayısal yetenek, düşünme, mantık ve çözümleme gibi motor alanlara sahiptir.

23 Beynin sağ yarısı ise sol elin kontrolü, görme ve hayal, müzik ve sanat yeteneği, yüzlerin ve üç boyutlu şekillerin tanınması ve idrakın tamamlanması gibi özelliklere sahip motor alanlar bulunur

24 2.  BEYİN SAPI Omurilik ile beyin arasındaki bağlantıyı sağlayan yapıdır. Beyin sapındaki bazı alanlar kan basıncı, kalp hızı ve solunum gibi hayati fonksiyonların düzenlenmesinden sorumludur. Beyin sapındaki yapılar, omurilik soğanı (medulla oblangata), köprü (pons), orta beyin (mesensephelon)

25 OMURİLİK SOĞANI(medulla oblangata, bulbus): Beyin sapının omurilikle birleşen en alt kısmına omurilik soğanı denir. Solunumun ve dolaşımın merkezidir. Solunum hareketlerini ve kalbin çalışma hızını kontrol eder. Kan damarlarının vazokontriksiyonu, vazodilatasyonu, yutma, öksürme, hapşırma, kusma, tükürük salgılama gibi istemsiz hareketlerin merkezidir

26 KÖPRÜ (pons), omurilik soğanı ile orta beyni birleştirir ve formasyonu oluşturur.

27 ORTA BEYİN (mesencephalon), beyin sapının en kısa bölümüdür
ORTA BEYİN (mesencephalon),  beyin sapının en kısa bölümüdür. Görme ve işitme ile bunların başlattığı reflekslerle ilgilidir. Orta beyinde substantia nigra denen geniş ve koyu renkli çekirdekler bulunur. Dopamin salgılayan bu bölgenin hasarı sonucu parkinson adı verilen hastalık oluşur.

28 3. BEYİNCİK (SEREBELLUM)
Beyin sapının hemen arka kısmında yer alan beyincik, merkezi sinir sisteminin ağırlığının yaklaşık % 10’nu oluşturur. Beyincik de iki yarım küreden oluşmuştur ve onları da saran kabuğu vardır. En önemli görevi hareket, denge ve duruşun sağlanmasıyla ilgilidir.

29 Kulaktaki yarım daire  kanallarından aldığı mesajlara göre vücudun dengesini sağlar.
Vücudun duruşunu, kasların kasılma derecesini, kalbin çalışma hızını, solunum hareketlerini, damarlarının büzülüp genişlemesini, yutma, öksürme, hapşırma, kusma, tükürük salgılama gibi eylemleri, kas hareketlerinin zamanlamasını ayarlar; kısacası istemsiz hareketlerin merkezidir.

30 Beynin özellikle hareketle ilgili bölümleri arasında işbirliği sağlar; beyincik olmadan yazma, dikiş dikme gibi  özel kas hareketleri gerçekleşemez.

31 4. BEYİN -OMURİLİK SIVISI (BOS)
Araknoid ve piamater arasındaki alanı dolduran bu sıvı, meninks tarafından oluşturulur. Beyin ve omurilik bu sıvı içinde yüzer. Açık renkli, su gibi berrak olan bu sıvı yaralanmalarda bir su yastığı görevi yaparak beyni çarpma ve darbelerden korur.

32 Ayrıca beyin ile kan arasındaki besin maddesi ile atık madde değişimini sağlar.
İçeriğinde çok az miktarda protein, oksijen, karbondioksit, sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, klor iyonları, glukoz, birkaç lökosit ve bazı organik bileşikler bulunur.

33 Kafatası kırıklarında koruyucu dış tabakalar zarar gördüğünde dışarı akabilir. En sık görülen burun (rinore) ve/veya kulaktan(otore) olan akmalardır.

34 5 HİPOTALAMUS Beynin tabanında yer alan bezelye büyüklüğünde bir yapıdır. Hipotalamus, vücut ısısının düzenleyicisidir. Eğer vücut çok ısınırsa, hipotalamus bunu algılar ve derideki kılcal damarların genişlemesini ve terle ısı kaybı sayesinde vücudun soğumasını sağlar. Hipotalamus aynı zamanda hipofiz bezini kontrol eder. Duyguların, açlığın, susuzluğun düzenlenmesinde rol oynar.

35 6.  TALAMUS Talamus çevreden gelen duyusal bilgiyi alıp bunu serebral kortekse iletir. Ayrıca serebral korteksden gelen bilgileri de omurilik ve beynin diğer kısımlarına iletir. Görevi duyusal ve motor bilgilerin birbiriyle bütünleştirilmesidir.

36 7.  LİMBİK SİSTEM Limbik sistem, bir uyarıya karşı gösterilen duygusal tepkiyi kontrol eder. Bu sistemin bir parçası olan hipokampusun görevi ise öğrenme ve hafıza olaylarıyla ilgilidir

37 8.  BAZAL GANGLİONLAR Bazal gangliopnlar hareketin koordinasyonundan sorumludur. Globus pallidus, kaudat nükleus, subtalamik nükleus, putamen ve substantia nigra denilen yapılardan oluşur

38 2. OMURİLİK ( MEDULLA SPİNALİS)
Omurilik, omurgayı oluşturan omurlar içerisinde bulunan kanal boyunca uzanan sinir dokusudur. Vücut ile beyin arasında iletişimi sağlar. Organlardan beyne, beyinden organlara giden sinirler, omurilikte çapraz yaparak giderler (refleks yayı).

39 Omurilikte yer alan bağlantı sinirleri, kol ve bacakların duyu ve motor sinirleri arasında refleks yayı oluştururlar; hem somatik(duyulara ve kaslara ait) hem de visseral(organlara ait) spinal refleks hareketlerini gerçekleştirirler.

40 Somatik spinal refleksler kas ve derideki duyu reseptörlerinden gelen uyaranlara tepkidir.
Vücudun çeşitli kısımlarından gelen uyarıları beyne, beynin verdiği emirleri de kaslara ve salgı bezlerine iletir.

41 Bu bir reflekstir Elimize bir şey battığında deri içerisinde bulunan algılayıcılar uyarılır Alınan uyarı duyu sinirlerine iletilir Duyu sinirleri omurilik içerisinde bir veya daha fazla sayıda sinir hücresiyle bağlantılıdır Duyu sinirlerinden alınan uyarılara karşı omurilikte oluşturulan yanıt, harekete yöneltici (motor) sinirlere verilir. Bu yanıt, harekete yöneltici sinirlerle kol kaslarına iletilerek elimizi hızla çekmemizi sağlar.

42 Refleksin merkezi omuriliktir.
Bazı refleksler bireyin özel eğitimiyle kazanılır, örnek: otomobil kullanmak, patenle kaymak, örgü örmek, dans etmek vb. Bu hareketler öğrenilene kadar beyin tarafından denetlenir. Hareketler öğrenildikten sonra beyin devreden çıkarak omurilik devreye girer. Bu tür hareketlerde hata yapılırsa beyin tekrar devreye girer ve hata düzeltilir

43 Refleks Yayının görevini yapıp yapmadığı nasıl anlaşılır?
Duyu sinirine rahatsız edici bir uyarının gelmesi durumunda(sıcak, ağrı vs), bağlantı siniri aracılığıyla uyarı doğrudan motor sinire aktarılır ve kas anında (istemsiz olarak) hareket eder Rahatsız edici uyarı beyne gitmeden, kolun veya bacağın bu uyarandan uzaklaşması sağlanmıştır (refleks) Beyin burada, o süre içinde devre dışı kalmıştır. Lastik çekiç ile patellar tendona vurularak hastanın refleks yayının sağlamlığı kontrol edilebilmektedir.

44 Beyin tabanında yer alan ve 12 çift olan kraniyal sinirler, kafa tasındaki deliklerden çıkarak başın, boynun, göğsün bir kısmının, göğüs ile karındaki organların duyusal ve motor sinirlerini oluşturur.

45 Olfaktor sinir (I): İritan olmayan aromatik maddelerle yapılır(sabun, tütün gibi) algılama ve ayırt etme test edilir.

46 Optik sinir (II): Görme keskinliği; Hasta ışığı, hareketi görebiliyor mu? Parmak sayabiliyor mu, duvardaki tablodan okuma keskinliği kontrol edilir Görme alanı; Konfrontasyon ile kabaca görme alanı muayenesi yapılır Pupillalar; Büyüklük, şekil, eşitlik, ışığa reaksiyonu, akomodasyon ve konverjans reaksiyonuna bakılır.

47 Okülomotor (III), Troklear (IV), Abdusens (VI) sinirleri:
Bu üç sinir göz hareketlerini sağladığından üçüne birden oküler motor sinirler adı verilir. Oküler hareket: muayenesi her bir kasın maksimal gücünü ortaya koyan altı farklı bakış yönünde muayene edilir. Diplopi olup olmadığı sorularak kas muayenesi yapılır Konjuge hareket; Horizontal veya vertikal yönde gözlerin birlikte hareket edebilme yeteneği (konjuge olarak) kontrol edilir. Nistagmus; hangi yöne olduğu not edilir.

48 Trigeminal sinir (V): Trigeminal sinir çiğneme kaslarının innervasyonuyla birlikte yüzün, duyusal innervasyonundan sorumludur Motor fonksiyonun muayenesinde esas, çiğneme kaslarının motor gücünün değerlendirilmesidir. Tek taraflı paralizide ağız açıldığında çenenin lezyon tarafına kaydığı görülür. Hastaya dişlerini sıkması söylenerek masseter ve temporal kaslar palpe edilir.

49 Fasial sinir (VII): Motor, otonom ve duyu fonksiyonları olan mikst bir sinirdir.
Yüzde dudak ve göz çevresindeki mimik kaslarını ve platisma kasını innerve eder. Dilin 2/3 ön kısmının tat duyusunu sağlar. Gözyaşı, submaksiller ve sublingual bezlere ulaşan fasiyal sinir lifleri, sinirin salgılama ile ilgili vejetatif fonksiyonunu yerine getirir. Fasiyal sinirin muayenesinde özellikle motor fonksiyonu değerlendirilir. Öncelikle hastanın yüzü gözlenir. Yüzün iki tarafının simetrisine, alın çizgilerine ve göz kırpma hareketlerinin aynı derecede yapılıp yapılmadığına bakılır. Sonra hastanın kaşlarını çatması, kaldırması, gözlerini sıkı bir şekilde yumması ve dişlerini gösterir şekilde dudak kenarlarını germesi istenir.

50 Fasiyal paraliziler santral ve periferik tipte olurlar.
Santral tip fasiyal paralizide kuvvetsizlik yüzün alt yarısındadır. Hasta paretik tarafta gözünü kapatabilir. Periferik fasiyal paralizide ise tutulan yüz yarısında ağız etrafındaki kaslarla birlikte göz çevresinde ve alın kaslarında da kuvvetsizlik vardır.

51 Odituvar sinir (N.vestibulokoklearis VIII): Sekizinci kranyal sinirin iki bölümü vardır.
İşitme ile ilgili olanı N.koklearis, denge ve koordinasyonla ilgili olan N.Vestibülaristir. Denge muayenesi için hasta önce normal olarak yürütülür. Bir özellik yoksa bir çizgi üzerinde yürüterek dayanma yüzeyi giderek daraltılarak hafif denge bozuklukları ortaya konulmaya çalışılır.

52 Glossofaringeal sinir (IX): En önemli görevi 10
Glossofaringeal sinir (IX): En önemli görevi 10. kranyal sinirle birlikte yutma fonksiyonunu sağlamasıdır. Dilin 1/3 arka kısmının duyusunu ve parotis bezinin sekresyon fonksiyonunu da sağlar.

53 Vagus siniri (X): Vital fonksiyonların regülasyonu başta olmak üzere yutma, ses çıkarma gibi çeşitli fonksiyonları olan bir sinirdir.

54 Aksesuvar sinir (XI): Motor bir sinirdir.
Sternokleidomastoid ve trapez kasın üst kısmını innerve eder. Sternokleidomastoid kasın muayenesinde hasta çenesiyle bir dirence (örn. hekimin eline) karşı başını çevirdiğinde bu kasın inspeksiyon ve palpasyonla kasılması görülür ve hissedilir. Trapez kasın muayenesi bir dirence karşı omuzun kaldırılması şeklinde yapılır.

55 Hipoglossal sinir (XII): Dilin motor siniridir.
Bir tarafta paralizi varsa dil dışarıdayken paralitik tarafa döner.

56 Duyu ve hareket sinirlerinin bilgileri ilettikleri yollar;
Tırmanan/yükselen/çıkan “duyusal” yol (ascending ”sensory” tract): sinir uzantılarından (aksonlardan) bir demet olup, sinir uyarılarını beyne taşırlar. İnen “hareket” yol (descending”motor” tract): sinir uzantılarından (aksonlardan) bir demet olup, beyinden gelen uyarıları ilgili organlara taşırlar.

57 B. ÇEVRESEL (PERIFERİK) SİNİR SİSTEMİ
Organlardan merkezi sinir sistemine mesaj getiren ve merkezi sinir sisteminden organlara emir ileten sinirlerden oluşur. Birinci boyun omurundan beşinci kuyruk sokumu omuruna kadar; her omur seviyesinde omurilikten iki sinir kökü çıkar. Omurun iki tarafındaki aralıklardan çıkan bu spinal sinir lifleri kaslara motor (hareket) uyarılarını taşırken; organlardan ve deriden gelen duyu uyaranlarını da omuriliğe taşırlar.  

58 Boyun ve bel bölgesindeki sinir liflerinin düzeni, kollarda ve bacaklarda çok fazla sayıda kas olması nedeniyle daha karmaşıktır.

59 Spinal sinir kökleri birleşerek karmaşık sinir ağlarını (pleksus) oluştururlar.
Bu sinir ağları, kollarda BRAKİYAL PLEKSUS, bacaklarda LUMBOSAKRAL PLEKSUS adını almaktadır.

60 Çevresel sinir sistemi ikiye ayrılır;
I. İstemli (Somatik, kişinin isteğine bağlı işgören) sinir sistemi II.İstemsiz (Otonom, kendiliğinden işgören) sinir sistemi

61 I. SOMATİK SİNİR SİSTEMİ
Merkezi sinir sistemine duyusal bilgi gönderen periferik sinirler ile iskelet kaslarını uyaran  motor sinir liflerinden oluşur.

62 Afferent (duyusal) ve efferent (motor) bölümlerden oluşur.
Afferent bölüm kas, eklem, tendon ve duyu organlarından gelen uyarıları alır efferent bölüm ise bu uyarıları değerlendirir.

63 Hem duyu hem de hareket sinirlerini kapsarlar; etkiledikleri organlar iskelet kaslarıdır.
Bu duyuların hepsi kişi bilinçli iken algılanır Somatik hareket sinirleri iskelet kaslarının istemli ve bilinçli hareket etmesini sağlarlar

64 II. OTONOM (VİSSERAL, VEJETATİF) SİNİR SİSTEMİ
Vücudun dengesini korumak amacıyla, bizim istemimiz dışında çalışır Otonom sinir sistemi ikiye ayrılır: sempatik sinir sistemi, parasempatik sinir sistemi.

65 Düz kasların, kalp kasının ve salgı bezlerinin çalışmasını düzenler (yani, etkiledikleri organlar: düz kaslar, kalp kasları, salgı bezleridir). Bu düzenleme artma/hızlanma ya da azalma/yavaşlama/baskılama şeklinde gerçekleştirilir   Otonom sinir düğümleri vardır  Afferent(duyu), efferent(hareket) ve integrasyon(birleştirme) merkezi ile bağlantıları vardır

66 SEMPATİK SİNİR SİSTEMi(SSS): Sinir sisteminin duygularla hareket eden bölümüdür. Korku, sevinç, heyecan gibi durumlarda sempatik sinir sistemi aktive olur, kan basıncı artar, kalp hızlanır ve sindirim yavaşlar. T1 de başlar L2 veya L3 te sonlanır

67 SEMPATİK TEPKİLER: genellikle bedensel ya da duygusal baskılarda (stres) ortaya çıkar

68 PARASEMPATİK SİNİR SİSTEMİ(PSS): Genelde sempatik sinir sistemini dengeleme görevi vardır. Uyarıları duyu nöronları ile merkezi sinir sistemine getirir ve oluşan tepkileri motor nöronlarla effektör organlara götürür.

69 Merkezi mezensefalon, köprü ve omurilik soğanında bulunur
Merkezi mezensefalon, köprü ve omurilik soğanında bulunur. Liflerini kraniyal ve sakral sinirlerden alır. Özetle beyindeki gövdede başlar S2 ila S4 de sonlanır

70 PARASEMPATİK TEPKİLER: genellikle sempatik tepkilerin sonucunda ortaya çıkar

71 Meninks

72 Serebral Hemisfer

73 Ganglion

74 Sempatik – Parasempatik S.S.

75 Nöritis

76 Radikülit

77 Menenjit

78 Nöroma

79 Serebral hemoraji

80 Myelit

81 Poliyomyelit

82 Serebral Palsy

83 Hidrosefali

84 Mikrosefali

85 Meningosel

86 Paralizi

87 Fasiyal Paralizi

88 Epilepsi

89 Meniere Hastalığı

90 Mulitple Skleroz

91 Ensefalit Letarji

92 Narkolepsi

93 Siringomiyeli

94 Tremor

95 Trigeminal Nevralji

96 Nöropati

97 Polinöropati

98 Parkinson Hastalığı

99 Charcot-Marie Tooth Hastalığı

100 Kore

101 Spina bifida

102 Alzheimer Amnezi-Demans

103 Konversiyon

104 Hipokondriyaz

105 EEG- Elektroensefalografi

106 EMG-Elektromyografi

107 ECT-Elektrokonvulsif terapi

108 Myelografi

109 Lomber Ponksiyon

110 Nörektomi

111 Cerrahi dekompresyon

112 Drenaj

113 Laminektomi

114 Analjezi

115 Anestezi

116 Parestezi

117 Stupor

118 Bilinç seviyeleri: Progresif bozuklukları olan hastalarda aşağıdaki sırayla dört bilinç seviyesi ile karşılanır. 1. Alarm normal bilinç seviyesindeki uyanık hastayı belirtir (alarm hasta). 2. Letarji uyku durumundaki ve uyanmak için stimüle edilmesi gereken hastayı belirtir (letarjik hasta). 3. Stupor muayene sırasında itilse yada yerinde döndürülse dahi uyandırılamayan hastayı belirtir (stuporöz hasta). 4. Koma hiçbir uyarıya karşı cevabı olmayan hastalardır (komatoz hasta).

119 Senkop

120 Afazi

121 Afazileri kabaca iki grup halinde değerlendirebiliriz;
Broca afazisi (Motor afazi): Akıcı olmayan afazide denir Ağır şekillerinde hasta hiç konuşamaz Daha hafif şekillerinde birkaç kelime veya cümleyi, eksik olan kısa cümle parçacıklarını söyleyebilir Bir kısmında dua ve şarkı gibi konuşmanın otomatik yönü ile ilgili beceriler bir ölçüde korunmuştur. Hasta düşündüğünü söyleyememekten ötürü sıkıntı içindedir. Konuşmaya çalışırken yaptığı yanlışların farkındadır. Lezyon motor kortekse yakın olduğundan çoğu kez Broca afazisi sağ hemiparazi ile birliktedir.

122 Wernike afazisi (Sensoryal afazi): Lezyon Wernike alanı civarındadır
Wernike afazisi (Sensoryal afazi): Lezyon Wernike alanı civarındadır. Hasta söyleneni anlayamaz. Bazı kısa emirleri anlayıp yerine getirse bile, daha karmaşık birkaç kademeli emirleri anlamaz

123 Wernike Afazisi; Broca Afazisinin tersine akıcı bir afazisidir
Wernike Afazisi; Broca Afazisinin tersine akıcı bir afazisidir. Hasta bol ve akıcı bir şekilde konuşur. Fakat, başkalarının söylediğini anlayamadığı gibi kendi söylediğini de anlayamaz. Bir kelimenin yerine yanlış bir kelime kullanır veya o dilde olmayan anlamsız kelimeler icat eder (neolojizm). Bu konuşma şekli şizofrenlerin konuşmasını hatırlattığından kişi akıl hastası sanılır. Hasta yazılı bir metni okuyup anlayamaz. Yazı yazabilir, fakat yazısı da konuşması gibi bozuktur.

124 Sefalji

125 Vertigo

126 Nistagmus

127 Ataksi

128 Konvülziyon

129 Hiperestezi

130 Diskinezi

131 Kranial sinirlerin muayenesi

132 Olfaktor sinir (I): İritan olmayan aromatik maddelerle yapılır(sabun, tütün gibi) algılama ve ayırt etme test edilir.

133 Optik sinir (II): Görme keskinliği; Hasta ışığı, hareketi görebiliyor mu? Parmak sayabiliyor mu, duvardaki tablodan okuma keskinliği kontrol edilir Görme alanı; Konfrontasyon ile kabaca görme alanı muayenesi yapılır Pupillalar; Büyüklük, şekil, eşitlik, ışığa reaksiyonu, akomodasyon ve konverjans reaksiyonuna bakılır.

134 Okülomotor (III), Troklear (IV), Abdusens (VI) sinirleri:
III. sinirin lezyonu göz ve göz kapağı etkilenmesi ile birlikte pupilla yanıtı bozukluğu oluşturur. Oküler hareket: muayenesi her bir kasın maksimal gücünü ortaya koyan altı farklı bakış yönünde muayene edilir. Diplopi olup olmadığı sorularak kas muayenesi yapılır Konjuge hareket; Horizontal veya vertikal yönde gözlerin birlikte hareket edebilme yeteneği (konjuge olarak) kontrol edilir. Nistagmus; hangi yöne olduğu not edilir.

135 Trigeminal sinir (V): Trigeminal sinir çiğneme kaslarının innervasyonuyla birlikte yüzün, duyusal innervasyonundan sorumludur Motor fonksiyonun muayenesinde esas, çiğneme kaslarının motor gücünün değerlendirilmesidir. Tek taraflı paralizide ağız açıldığında çenenin lezyon tarafına kaydığı görülür. Hastaya dişlerini sıkması söylenerek masseter ve temporal kaslar palpe edilir.

136 Fasial sinir (VII): Motor, otonom ve duyu fonksiyonları olan mikst bir sinirdir.
Yüzde dudak ve göz çevresindeki mimik kaslarını ve platisma kasını innerve eder. Dilin 2/3 ön kısmının tat duyusunu sağlar. Gözyaşı, submaksiller ve sublingual bezlere ulaşan fasiyal sinir lifleri, sinirin salgılama ile ilgili vejetatif fonksiyonunu yerine getirir. Fasiyal sinirin muayenesinde özellikle motor fonksiyonu değerlendirilir. Öncelikle hastanın yüzü gözlenir. Yüzün iki tarafının simetrisine, alın çizgilerine ve göz kırpma hareketlerinin aynı derecede yapılıp yapılmadığına bakılır. Sonra hastanın kaşlarını çatması, kaldırması, gözlerini sıkı bir şekilde yumması ve dişlerini gösterir şekilde dudak kenarlarını germesi istenir.

137 Fasiyal paraliziler santral ve periferik tipte olurlar.
Santral tip fasiyal paralizide kuvvetsizlik yüzün alt yarısındadır. Hasta paretik tarafta gözünü kapatabilir. Periferik fasiyal paralizide ise tutulan yüz yarısında ağız etrafındaki kaslarla birlikte göz çevresinde ve alın kaslarında da kuvvetsizlik vardır.

138 Odituvar sinir (N.vestibulokoklearis VIII): Sekizinci kranyal sinirin iki bölümü vardır.
İşitme ile ilgili olanı N.koklearis, denge ve koordinasyonla ilgili olan N.Vestibülaristir. Denge muayenesi için hasta önce normal olarak yürütülür. Bir özellik yoksa bir çizgi üzerinde yürüterek dayanma yüzeyi giderek daraltılarak hafif denge bozuklukları ortaya konulmaya çalışılır.

139 Glossofaringeal sinir (IX): En önemli görevi 10
Glossofaringeal sinir (IX): En önemli görevi 10. kranyal sinirle birlikte yutma fonksiyonunu sağlamasıdır. Dilin 1/3 arka kısmının duyusunu ve parotis bezinin sekresyon fonksiyonunu da sağlar.

140 Vagus siniri (X): Vital fonksiyonların regülasyonu başta olmak üzere yutma, ses çıkarma gibi çeşitli fonksiyonları olan bir sinirdir.

141 Aksesuvar sinir (XI): Motor bir sinirdir.
Sternokleidomastoid ve trapez kasın üst kısmını innerve eder. Sternokleidomastoid kasın muayenesinde hasta çenesiyle bir dirence (örn. hekimin eline) karşı başını çevirdiğinde bu kasın inspeksiyon ve palpasyonla kasılması görülür ve hissedilir. Trapez kasın muayenesi bir dirence karşı omuzun kaldırılması şeklinde yapılır.

142 Hipoglossal sinir (XII): Dilin motor siniridir.
Bir tarafta paralizi varsa dil dışarıdayken paralitik tarafa döner.

143 Reflekslerin muayenesi

144 Yüzeyel refleksler: Yüzeyel refleksler, reseptör organları deri ve mukozalarda bulunan reflekslerdir.

145 Kornea refleksi Bir pamuk parçası bükülür ucu inceltilir ve gözün dış kısmına hafifçe dokunulur. Hastanın pamuğu görüp kendisini şartlandırmasını engellemek için hastaya yukarı doğru bakması söylenir. Refleks sağlam ise her iki gözde kapanır. Refleksin alınmaması halinde trigeminus veya facialis sinirinde yada beyindeki odaklarda problem ( lezyon, kesi … ) olduğunu gösterir

146 Velum-faringium refleksi
Ucu bükülmüş bir kağıt parçası veya sert pamuk ile yumuşak damağa dokunulur. Bu muayenede yumuşak damak yukarı kalkar, farinks kasılır ve hasta öğürür ( kusma refleksi ). Bu refleksin alınmaması durumunda glossofaringeus,vagus sinirlerinde yada beyin odaklarında problem ( lezyon, kesi … ) olduğunu gösterir

147 Karın cildi refleksleri
Hastaya dizlerini hafifçe büküp, sırt üstü yatması söylenir. Sert bir cisimle hastanın derisi dıştan içe doğru çizilir .Göbek çizilen tarafa doğru çekilir.   Karın derisi reflekslerinin yaşlılarda, şişman kişilerde, çok doğum yapmış kadınlarda alınamayabilir  Refleksin alınamaması halinde T7-T12 kısmında yada bunun üstündeki alanlarda problem ( lezyon, kesi … ) olduğunu gösterir.

148 Kremaster refleksi Uyluğun iç kısmının çizilmesi ile aynı tarafta bulunan testis yukarı çekilir. Refleksin alınamaması halinde L1-L2 kısmında yada bunun üstündeki alanlarda problem ( lezyon, kesi … ) olduğunu gösterir.

149 Derin tendon refleksleri:
Derin tendon refleksleri; periferik sinir ve ilgili medulla spinalis segmenti veya effektör organ olan kasın hastalıklarında azalır veya kaybolurlar. Bu refleksler üst merkezlerin inhibitör etkisinden kurtuldukları zaman yani 1. nöron lezyonlarında canlanırlar.

150 BİCEPS REFLEKSİ

151 TRİCEPS REFLEKSİ

152 STİLORADİAL REFLEKS

153 PATELLA REFLEKSİ

154 AŞİL REFLEKSİ

155 Visseral refleksler Pupilla ışık refleksi Işığa karşı retinanın tepkisi Akomodasyon refleksi Yakındaki nesnelere karşı retinanın uyum göstermesi Siliospinal refleks Boyundaki ağrılı uyarana karşı retinanın tepkisi

156 Patolojik refleksler Üst motor nöron hastalıkları ile ilişkili olarak, medulla spinalis ilkel reflekslerinin serebral inhibisyondan kurtulması patolojik reflekslerin temel mekanizmasını oluşturur.

157 Patolojik refleksler Hoffmann refleksi: Hastanın eli tutularak bilekten dorsifleksiyon halindeyken orta parmak distal falanksına ani olarak fleksiyon yaptırılır. Cevap olarak baş parmak falankslarında ve bazen bununla birlikte diğer parmaklarda fleksiyon hareketi görülür.

158 Babinski refleksi: Ayak tabanının künt bir cisimle, topuktan öne doğru ayak dış kenarına paralel çizilmesiyle normallerde ayak parmaklarının tümü fleksiyon yapar. Başparmağın ekstansiyonu ile diğer parmakların yelpaze gibi açıldığı durumlarda Babinski refleksinden söz edilir.

159 Patolojik refleksler Klonus: Bir uyarana birden fazla yanıt demektir.
Patella klonusu; patella ani olarak aşağı doğru elle hafifçe itilirse kuadriseps femoris kasında klonik kasılmaların olmasıdır. Aşil klonusu yatan hastada diz hafif bükülü haldeyken ayak tabanından elle ayağın hızla dorsifleksiyona getirimesiyle ortaya konur. Ayağın ritmik olarak fleksiyon-ekstansiyonu görülür. Mass refleks: Medulla spinalis tam kesilerinde görülür. Lezyon seviyesi altında derinin uyarılmasıyla alt taraf ani fleksiyonu ile birlikte mesane ve rektumun boşalmasına yol açar.

160 Duyu muayenesi

161 Yüzeyel duyu: Ağrı duyusunun muayenesi cilde toplu iğne ucunun hafifçe dokundurulmasıyla yapılır. Ağrı duyusunda artmaya hiperaljezi, azalmaya hipoaljezi, kaybına da analjezi denir.

162 Yüzeyel duyu: Isı duyusunun muayenesi birinde sıcak, diğerinde soğuk su bulunan iki ayrı cam tüple yapılır. Sıcak su C, soğuk su 5-10 C olmalıdır. Bunlardan düşük yada daha yüksek derecelerde olursa ısı duyusu yerine ağrı duyusu uyanabilir. Isı duyusunun artmasına termohiperestezi, azalmasına termohipoestezi, kaybolmasına termanestezi denir.

163 Yüzeyel duyu: Dokunma duyusu muayenesi pamuk, fırça ve hatta parmak ucu ile yapılır. Dokunma duyusu artmasına hiperestezi, azalmasına hipoestezi, kaybına anestezi denir.

164 Derin duyu: Vücudun daha derin dokularından başlıca kas, ligament, kemik, tendon ve eklemlerden doğan duyulardır.

165 Derin duyu: Hareket ve pozisyon duyusu: Hastanın el ve ayak parmaklarına verilen belli pozisyonların yönünü tanımasıdır. Parmaklarda hareket ve pozisyon duyusu kaybolmuşsa vücudun önkol ve bacak gibi daha büyük kısımlarında benzer muayeneler yapılmalıdır.

166 Derin duyu: Vibrasyon duyusu: Titreşim halindeki bir diyapazonun (128 veya 256 vib/sn) vücudun değişik yerlerindeki kemik çıkıntıları üzerinde tutularak titreşim duyusunun algılanmasıdır. Muayene ayak başparmağı, iç ve dış malleoller, vertebra spinoz prosesleri, spina iliaka anterior-superior, sternum, klavikula, stiloid çıkıntılar, parmaklar üzerinde yapılabilir.

167 Derin duyu: Bası ve derin ağrı duyusu: Özellikle aşil tendonu sıkılarak derin ağrı uyandırılabilir.

168 Kortikal duyu (Kombine duyular):
Parietal lob fonksiyonlarını gösterir. Bu muayene yüzeyel ve derin duyuların normal olduğu durumlarda yapılabilir

169 Stereognozi: Kişinin önceden tanıdığı objeleri dokunma ile şeklini, cinsini ve ne olduğunu tanımlama yeteneğidir. Bu yeteneğin kaybına astereognozi yada taktil agnozi denir. Barognozi: Ağırlığı tanıma yada ağırlıklar arasındaki farkı bilme yeteneğidir. Bu duyunun kaybına abarognozi denir. Topognozi: Dokunma duyusunu lokalize etme yeteneğidir. Bu duyunun kaybına atopognozi denir.

170 Grafestezi: El ayası, önkolun önyüzü, uyluk yada bacağın alt kısmına, deriye künt bir cisimle yazılan harf ve sayıları tanıma yeteneğidir. Kaybına agrafestezi denir. İki nokta ayrımı: Bir yada aynı anda uyarılan iki noktanın arasındaki farkı bilme yeteneğidir. Muayenesi toplu iğne ucu ile hafifçe dokunarak yapılır. İki nokta ayırımı yapma yeteneği vücudun çeşitli kısımlarında farklıdır. Örneğin dil ucunda 1 mm, parmak ucunda 2-4 mm, parmak sırtında 4-6 mm, avuç ayasında 8-12 mm, el sırtında mm ve vücudun bazı bölümlerinde 5 cm ye varabilmektedir.

171 Söndürme (dışlama) fenomeni: Vücudun her iki tarafına aynı anda iğne ucu veya parmak ucu ile verilen uyarıların parietal lob lezyonuna kontralateral tarafta hissedilmemesidir.

172 Serebellar sistem muayenesi

173 Hareketin koordinasyonu;
Üst ekstremitelerde parmak-burun testi ile alt ekstremitelerde diz-topuk testi ile yapılır. Parmak burun testinde hasta işaret parmağını buruna, sonra muayene edenin parmağına dokunur ve tekrar burnuna getirir. Testin bozuk olarak yapılmasına dismetri denir. Diz topuk testinde ise hasta bir ayak topuğunu karşı dizine koyar ve tibia kemiği üzerinden ayağına doğru kaydırır.

174 Hareketin koordinasyonu;
Hareket, duyu ve serebellar sistemlerin bir bütün halinde çalışmasıyla mümkündür. Bunu basitçe kontrol etmek için hastadan önce gözleri açıkken, daha sonra gözleri kapalıyken işaret parmağını burnuna götürmesi istenir. Her iki hareket sırasında hastanın bunu başaramaması, serebellar bir rahatsızlığı düşündürürken, hareket sadece gözler açıkken becerilebiliyorsa bu derin duyularla ilgili bir kaybı gösterir. Bu sistemlerin daha ayrıntılı muayenesinde bazı testler yapılabilir.

175 Serebellar sistem muayenesi
Ardı sıra hareketler (diyadokokinezi): Bu testlerde hastaya ellerini hızlı olarak pronasyon-supinasyon yapma, yada dizlerine avuç el sırtı ile vurma hareketleri yaptırılır. Testlerdeki başarısızlığa disdiyadokokinezi, yapılamamasına adiyadokokinezi denir. Rebound testi: Hasta ön kolunu dirsekten fleksiyona getirir ve yumruğunu kuvvetle sıkar. Muayene eden bilekten kolunu kendine doğru çeker ve sonra aniden bırakınca eğer serebellar bozukluk varsa hastanın eli omzuna veya ağzına çarpar.

176 Nistagmus: Gözlerin istemsiz ritmik hareketleridir
Nistagmus: Gözlerin istemsiz ritmik hareketleridir. Serebellar, vestibüler sistem ve beyin sapı lezyonlarında ortaya çıkabilir.

177 Serebellar sistem muayenesi
İstemsiz hareketler: İstemsiz hareketler istirahatte, belli bir postürde veya hareket sırasında ortaya çıkarlar. Hastanın bu koşullarda gözlenmesi çoğunlukla istemsiz hareket tiplerinin ayırt edilmesi için yeterlidir. Tremorlar, kore, hemiballismus, atetoz, distoni, myoklonus, myokimi, fasikülasyon sık görülen istemsiz hareketlerdir.

178 Ayakta durma ve yürüyüş Muayenesi

179 Ayakta durma ve yürüyüş:
Hastanın ayakları bitişik halde önce gözleri açık, sonra kapalı durması istenir. Bu muayenede dengesizlik, sallanma, deviasyon veya tremor varlığı araştırılır. Sensoryel atakside gözlerin kapatılmasıyla dengesizlikte artma olur ve hasta ayakta duramaz. Buna pozitif Romberg testi denir.

180 Serebellar atakside ise dengesizlikte değişiklik olmaz
Serebellar atakside ise dengesizlikte değişiklik olmaz. Belli bir mesafede yürümesi izlenen hastanın adım aralıkları, denge alanının genişliği, kollarının sallanması ve vücut postürü kontrol edilir. Ayrıca tek bir çizgi üzerinde parmak-topuk yürüyüşü yaptırılır (tandem gait). Değişik patolojilerde spesifik yürüyüş bozuklukları görülür

181 Serebellar ataksi: Ayakta durma sırasında hasta ayaklarını açarak dayanma yüzeyini genişletir. Çeşitli yönlere sendeleyerek sarhoşvari yürür. Tek taraflı serebellar hemisfer lezyonunda o tarafa sapmaya eğilimlidir. Arka kordon ataksisi: Yürürken ayağını gereğinden fazla kaldırarak atar. Topuk ölçüsüz bir şekilde yere vurur, topuklayarak yürür. Vestibüler ataksi: Denge kusuru ve vertigo baş hareketleri ile aktive edilir.

182 Yürüyüş değerlendirmesi
Piramidal sistem hastalıklarında yürüyüş: Hemipleji sekeli olan tarafta üstte fleksör altta ekstansör tonüs artışı nedeniyle adım atma sırasında diz fleksiyonu mümkün olmadığından ayak ancak o taraf pelvisinin aşırı yükselmesi ile kısmen yerden kesilebilir. Felçli bacak ancak pelvisin aşırı rotasyonu ile kalçadan ileri fırlatılabilir. Bu sırada ayak ucu yere sürünerek bir yay çizer. Hasta oraklayarak yürüyor ifadesi bu yürüyüş tarzını ifade eder. Yürüyüş sırasında hasta tarafta kol hareketi de kaybolmuştur.

183 Parapleji sekeli olan hastalarda ise yürürken bacakları birbirine takılır. Bu durumda kurtulmak için hastanın gösterdiği zorlu hareket makaslayarak yürüme görünümüne yol açar.

184 Parkinson hastalarında yürüyüş: Hasta hafif antefleksiyonda, başı öne eğik ve kolları fleksiyon postüründe durur. Yürürken öne eğik, küçük adımlarla yürür. Kolların asosiye hareketleri kaybolmuştur. Yürürken sağa-sola dönmesi güçtür. Bu sırada hasta gövdesinin bütünü ile heykel gibi döner.

185 Periferik sinir hastalıklarında yürüyüş: Peroneal sinir lezyonunda ayak bileği ve parmakların dorsal fleksiyonu yapılamaz. Yürüyüş sırasında ayak parmaklarının yerden kesilememesi dizin aşırı fleksiyonuna sebep olur. Bu halde adım atan ayak zemine topuğu ile değil düşük olan ayak ucu ile temas eder. Bu yürüyüş tipine steppaj denir.

186 Myopatide yürüyüş: Normal lomber lordoz artmış ve karın öne çıkık haldedir. Gluteus kaslarının kuvvetsizliği hastanın yürürken yalpalamasına yol açar. Buna ördekvari yürüyüş denir.


"SİNİR SİSTEMİ." indir ppt

Benzer bir sunumlar


Google Reklamları