Sunuyu indir
1
AHİLİK Dr. Muammer AYAN Eyüp Müftüsü
Ahi teşkilatının kurucusu Ahi Evran, Azerbaycan'ın Hoy şehrinde doğmuş, yılları arasında yaşamıştır. Ahi Evran'in asıl adı "Nasîrüddin Ebü'l Hakayık Mahmud B. Ahmed"dir. Ünlü Türk bilgini, iktisatçı ve sanatkarı Ahi Evran ilk eğitimini doğum yeri olan Azerbaycan'ın Hoy şehrinde aldıktan sonra Horasan'a giderek ünlü alimlerden Fahreddin Razî'nin derslerine devam etmiştir. Ahi Evran gençliğinde Hoca Ahmet Yesevî'nin talebelerinden aldığı ilk tasavvuf terbiyesi ile yetişmiş ve olgunlaşmıştır.
2
BUGÜNKÜ ODALAR GİBİ mi? AHİLİK ASLINDA BUGÜN TİCARET ZİRAAT ODALARI GİBİ HER TÜRLÜ MESLEK ODALARINI İÇİNE ALAN GENİŞ BİR TEŞKİLATTIR TOBB TİCARET ODALARI VE BORSALAR BİRLİĞİ GİBİ ÇATI ÖRGÜTÜ DE BULUNMAKTA İDİ SORUNLAR MAHALLİNDE ÇÖZÜMLENEMEDİĞİ ZAMAN ÜST KURULA GETİRİLİRDİ Bugünkü odaların ahilik teşkilatının fonksiyonlarını yerine getirdiği söylenebilir mi?
3
AHİLİK TEŞKİLATININ KURULUŞU
Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında, kayınpederi Evhadü'd-Din Kirmani ile Anadolu'ya gelen Ahi Evran, Konya'da Sultan'a yazdığı Letaif-i Gıyasiye adlı kitabını sunar yılında da Kayseri'ye gelen Ahi Evran, burada bir tabakhane kurar. Kayseri'de devletin desteğini ile debbağları (dericileri) ve diğer sanatkarları da içine alan büyük bir sanayi sitesinin kurulmasına ve esnaf-sanatkarların teşkilatlanmasına öncülük etti. Bu yüzden, tarih boyunca Debbağların Pîri olarak tanınmıştır.
4
AHİLİK TEŞKİLATININ KURULUŞU
Sultan Alaeddin Keykubat'ın Ahi birliklerini desteklemesi sonucu Anadolu'nun birçok yerinde bu birlikler süratle gelişti. Bu dönem Anadolu Selçuklu Devleti'nin iktisadi olarak en parlak dönemi oldu. Denizli iline de giden Ahi Evran daha sonra Kırşehir'e gelerek Ahi birliklerinin teşkilatlandırılmasına hız verdi. Kırşehir'de debbağlık (dericilik) sanatını geliştirip yaygın hale getirdi. Daha sonra «Ahi Babalık» mertebesine yükseldi. Ahi Evran, teşkilatına taze bir canlılık getirerek bütün Anadolu'da tanınan bir şahsiyet haline geldi.
5
AHİLİK TEŞKİLATININ KURULUŞ AMACI
Anadolu’da XIII. yüzyılda gelişmeye başlayan Ahiliğin temel amacı, zenginle fakir üretici ile tüketici, emek ile sermaye, halk ile devlet arasında iyi ve sağlam ilişkiler kurarak “sosyal adaleti” gerçekleştirmektir. İyi bir teşkilatlanma ve eğitimle bu amaca ulaşan Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta arasında değişmez bir hiyerarşi vardır. Belirli aşamalardan sonra kişiler bir üst basamağa çıkabilirler. En üst basamakta herkesin saygısını kazanmış olan bir Ahi baba vardır.
6
AHİLER 1. Üretimi, ihtiyaca göre ayarlamışlardır. 2. Kolayca iş değiştiremezler. 3. Kalitesiz ve bozuk mal üretemezler. 4. Piyasadaki malların fiyatlarını ayarlarlar.
7
AHİLİK TEŞKİLATINDA HİYERARŞİ
Ahilik teşkilâtı 3 dereceli bir düzene dayanır. Her kapı üç dereceyi içerir. Bu dereceler şöyle sıralanır: Yiğit, Yamak, Çırak Kalfa, Usta, Ahi Halife, Şeyh, Şeyh-ül Meşayıh Ahilik, Galip Demir'e göre, "Türkler'in Rönesansı"dır. Veysi Erken'e göre, Ahilik ve kurum düzeni bugünlerin şartlarında bile, 5 çekirdek ilke ile, "Toplumsal sorumluluk, Hizmette mükemmellik, Dürüstlük ve doğruluk, Ortak yaşama" ile örnek bir 'yatay örgütlenme' toplum hareketi şekillendiriyor. Erken, Ahiliğin bu yönüyle, 2000'li yıllar için bile ileri bir örgütlenme modeli sunduğunu kaydediyor.
8
AHİLİK TEŞKİLATI ZAVİYELERDEKİ HİZMETLERİ
Ahilerin toplandıkları ve toplumsal hizmet verdikleri yerlere “Zaviye” adı verilmektedir. İbn-i Batuta Antalya’da gittiği zaviyeyi şöyle tanımlıyor: “Nefis Anadolu halısı döşenmiş ve Irak camından birçok avize ile süslenmişti. Ahi zaviyelerinde iki sınıf insan bulunmaktadır. Bunlardan bir grubu, misafirler, diğer grubu ise bu zaviyelerin mensuplarıdırlar. Daha çok bekar gençler kalırlar, hem barınırlar, hem hizmet ederler, burada ibadetlerini de ifa ederlerdi.
9
RONESANS NEDİR İstanbul’un fethinden sonra İtalya’da başlayan ve sonra diğer Avrupa ülkelerine yayılan yenilik hareketidir. Hayatın her alanın kaplamıştır. Edebiyattan, güzel sanatlara resim ve heykeltıraşlık alanlarına yayılmıştır. Kâğıt ve matbaanın icadı ile, Avrupa’da sanattan zevk alan zengin kesimler türedi. İstanbul’un fethinden sonra birçok bilim adamının İtalya’ya giderek çalışmalarda bulunması. Coğrafi keşiflerin etkisi. Antik kültürün ( Eski Yunan kültürü ) incelenmesi.
10
AHİLİĞİN SONUÇLARI Ahilik, Anadolu'da köylere kadar yayılarak Anadolu'nun daha kısa sürede Türkleşip İslamlaşmasını sağlamıştır. Göçebe Türkmenler yerleşik hayata geçirilerek hem İslami uyum kolaylaşmış, hem de Türk şehirciliği hız kazanmıştır. 13. yy'ın ikinci yarısına kadar çoğunlukla gayrimüslimlerin Türk olmayan yerli halkın elindeki sanat ve ticaret işlerine Müslüman Türkler de katılmış ve hızlanma kazandırmıştır. Türk esnaf ve sanatkarları arasında sağlanan dayanışma ve yardımlaşma sayesinde Ahilik önemli bir güç haline gelmiş, hız kazanmış, asayişin bozulduğu zamanlarda (örneğin Moğol İstilası) kendi otoritesini yürütmüştür. Dini ve ahlaki yapı korunmuştur.
11
BACIYAN-I RUM Ahi Evran, eşi Fatma Ana'nın kurduğu dünyanın ilk kadın teşkilatı olan "Bacıyan-ı Rum" teşkilatını, bugün ki adıyla Anadolu Kadınlar Birliğini, de himaye etmiş ve her iki teşkilatın da büyümesi için çaba sarf etti. Ahi Evran kendi mesleği olan dericilik dalından başka 32 çeşit mesleğin gelişmesine öncülük etmiştir. Ahi Evran'ın Anadolu'da kurduğu Ahilik teşkilatı ahlâk, akıl, bilim ve çalışma olmak üzere dört temel esas üzerine kurulmuştur. Ahi Evran'ın Selçuklu Sultanı II. İzzettin Keykavus'a sunduğu Letaif-Hikmet adlı kitap, sultanlara ve yöneticilere nasihat verici ve "Siyasetname" türü eserinde hükümdarlara şöyle seslenmektedir:
12
AHİLİK TEŞKİLATINA DUYULAN İHTİYAÇ
Allah insanı, medenî tabiatlı yaratmıştır. Bunun açıklaması şudur: Allah insanları yemek, içmek, giyinmek, evlenmek, mesken edinmek gibi çok şeylere muhtaç olarak yaratmıştır. Hiç kimse kendi başına bu ihtiyaçları karşılayamaz. Bu yüzden demircilik, marangozluk, dericilik gibi çeşitli meslekleri yürütmek için çok insan gerekli olduğu gibi, bu meslek dallarının gerektirdiği alet ve edavatı imal etmek için de birçok insan gücüne ihtiyaç vardır. Bu yüzden toplumun ihtiyaç duyduğu ürünlerin üretimi için lüzumlu olan bütün sanat kollarının yaşatılması şarttır. Bununla da kalmayıp, insanların sonradan doğacak ihtiyaçlarını karşılamak için yeni sanat dallarının meydana getirilmesi gerekmektedir."
13
AHİLİK ve LONCA TEŞKİLATININ KURULUŞU
14
AHLİĞİN TEMEL İLKELERİ (1)
Bireyi, fetâlıktan şeyhliğe ve yamaklıktan ustalığa giden yolda olgunlaştırmaya çalışan Ahi kurumunun meslekî ahlâk ve görgü kurallarının temel ilkeleri şunlardır Kaynak: Çalışkan, Y., İkiz, M.L., Kültür, Sanat ve Medeniyetimizde Ahilik, Ankara 1993, s. ): - İyi huylu ve güzel ahlâklı olmak, - İşinde ve hayatında, kin, çekememezlik ve dedikodudan kaçınmak, - Ahdinde, sözünde ve sevgisinde vefalı olmak, Gözü, gönlü ve kalbi tok olmak, - Şefkatli, merhametli, adaletli, faziletli, iffetli ve dürüst olmak, - Cömertlik, ikram ve kerem sahibi olmak, - Küçüklere sevgi, büyüklere karşı edepli ve saygılı olmak, - Alçakgönüllü olmak, büyüklük ve gururdan kaçınmak, - Ayıp ve kusurlarını örtmek, gizlemek ve affetmek, Hataları yüze vurmamak,
15
AHİLİĞİN TEMEL İLKELERİ (2)
- Dost ve arkadaşlara tatlı sözlü, samimi, güler yüzle ve güvenilir olmak, - Gelmeyene gitmek, dost ve akrabayı ziyaret etmek, - Herkese iyilik yapmak, iyiliklerini istemek, - Yapılan iyilik ve yardımı başa kakmamak, - Hakka, hukuka, hak ölçüsüne riayet etmek, - İnsanların işlerini içten, gönülden ve güler yüzle yapmak, - Daima iyi komşuluk ve komşunun eza ve cahilliğine sabretmek, - Yaratandan dolayı yaratıkları hoş görmek, - Hata ve kusurları daima kendi nefsinde aramak, - İyilerle dost olup, kötülerden uzak durmak, - Fakirlerle dostluktan, oturup kalkmaktan şeref duymak,
16
AHİLİĞİN TEMEL İLKELERİ (3)
- Zenginlere, zenginliğinden dolayı itibardan kaçınmak, - Allah için sevmek, Allah için nefret etmek, - Hak için hakkı söylemek ve hakkı söylemekten korkmamak, - Emri altındakileri ve hizmetindekileri korumak ve gözetmek, - Açıkta ve gizlide Allah´ın emir ve yasaklarına uymak, - Kötü söz ve hareketlerden sakınmak, - İçi, dışı, özü, sözü bir olmak, - Hakkı korumak, hakka riayetle haksızlığı önlemek, - Kötülük ve kendini bilmezliğe iyilikle karşılık vermek, - Belâ ve kötülüklere sabır ve tahammüllü olmak,
17
AHİLİĞİN TEMEL İLKELERİ (4)
- Müslümanlara lütufkâr ve hoş sözlü olmak, - Düşmana düşmanın silahıyla karşılık vermek, - İnanç ve ibadetlerinde samimi olmak, - Fani dünyaya ait şeylerle öğünmemek, böbürlenmemek, - Yapılan iyilik ve hayırda yalnız Hakkın rızasını gözetmek, - Âlimlerle dost olup dostlara danışmak, - Her zaman her yerde yalnız Allah´a güvenmek, - Örf, adet ve törelere uymak, - Sır tutmak, sırları açığa vurmamak, - Aza kanaat, çoğa şükür ederek dağıtmak, - Feragat ve fedakârlığı daima kendi nefsinden yapmak
18
AHİLİK KÜLTÜRÜ
19
AHİLİK KÜLTÜRÜ
20
SOSYAL HAYATTA AHİLİK Meslek hayatının kontrol aracıdır
AHİLİK SOSYAL HAYATIN KONTROL ARACIDIR Meslek hayatının kontrol aracıdır Gündelik hayatın sosyal kontrol aracıdır Devlet yönetiminin sosyal kontrol aracıdır Ahilik eğitimin sosyal kontrol aracıdır.
21
AHİLİKTE DENETLEME Üyelerinin ahiliğin temel ahlaki değerlerine uyup uymadığını denetler. Denetimler sonucunda iyiler ve kötüler değerlendirilir. Alınması gereken tedbirler üst yönetim tarafından sonuçlandırılır.
22
AHİLİKTE MÜKAFATLANDIRMA
Denetlemeler sonucunda mesleğini en ahlaklı şekilde icra edenleri ödüllendirir.
23
AHİLİKTE CEZALANDIRMA
YOLSUZLUK CEZASI: Toplumsal cezalandırma (ham madde bulamama, ürettiğini satamama, kıraathanelerde dışlanma bir nevi (aforoz) resmiyet dışı yani ahlaki müeyyideler...
24
AHİLİKTE CEZAİ YAPTIRIMLAR
3- PABUCU DAMA ATILMA Sekiz asırdan beri Müslüman Türkler arasında kullanılmakta olan "Pabucun dama atılması" deyimini hepimiz biliriz. Bu deyim bize geçmişteki örnek bir Ahi uygulamasından kalmadır. Ahiliğin kurucusu ve esnaf ve sanatkarların piri olan Ahi Evran, ayakkabıcı esnafının bulunduğu çarşıdan geçerken onların yaptığı ayakkabıları inceleyerek, hileli gördüklerini kesip dama atar, dükkân kapatılır ve ayakkabı ustasının peştamalı kapının kilidine bağlanırdı. Müşteriye de yeni bir ayakkabı verilerek tüketicinin mağduriyeti önlenirdi. Böyle bir olay olunca, bunun haberi esnaf arasında hızla yayılır, "filanca ustanın pabucu dama atıldı" denilirmiş. Pabucu dama atılan usta, utancından haftalarca insan içine çıkamaz, kimsenin yüzüne bakamaz, kendini af ettirmek için elinden geleni yaparmış. Çok zaman da bunlar kafi gelmez, terki diyar etmek zorunda kalırmış.
25
AHİLİKTE CEZAİ YAPTIRIMLAR
5- KUYUYA BASILMA, TEŞHİR, MALINI BAŞINA GEÇİRME Sattığı süte su katan bir sütçünün kuyuya basıldığı, bozuk kantar kullananların ibret-i alem için çarşı-pazar dolaştırıldığı, ekşi pekmez satanın pekmezinin başına geçirildiği bilinmektedir.
26
AHİLİKTE CEZAİ YAPTIRIMLAR
4- BİRLİKTEN İHRAÇ Ahi teşkilatında, kalitesi bozuk mal üreten, tüketiciyi aldatan, yüksek fiyatla mal satan ve kurallara uymayan esnaf veya sanatkara çok ağır cezalar verilirdi. Bu cezalar para veya hürriyeti kısıtlayıcı cezalar olmamakla beraber ondan daha tesirli ve daha caydırıcı olan birlikten ihraç cezasıydı.
27
ATABETÜL HAKAYIK Atabetü’l-Hakâyık’ta aḳı bol- aḳı bol- : cömert ol
aḳı bol sała söz sökünç kelmesün sökünç kelgü yolnı aḳılıḳ tıyur beyit (Cömert ol, sana söz, sövme gelmesin; sövme gelecek yolu cömertlik kapatır.) aḳı er : cömert kişi aḳı er biligni yete bildi kör anın sattı malın ẹna’ aldı kör beyit (Cömert adam bilgiyi yedebildi, bak. Malını onunla sattı ve senâ aldı.) aḳılıḳ : cömertlik bu budun talusı aḳı er turur aḳılıḳ şẹrẹf cah cẹmal arturur beyit
28
عتبة الحقائق On ikinci asırda Edip Ahmet Yükneki tarafından aruz ölçüsü ve dörtlüklerle yazılmıştır. Atabetü'l Hakayık (Gerçeklerin Eşiği), Edip Ahmet Yükneki'nin, Karahanlı beylerinden Muhammed Dâd Sipehsalar'a hediye ettiği, hadis ve Arapça beyitlere dayanarak yazdığı şiirlerle, ahlaklı insan olmanın yollarını, ahlak ilkelerini açıklamış, çeşitli ahlakî öğütlerde bulunmuş, İslamî düşünce ve görüşlere yol gösterici olmuştur. 'Hibetü'l-Hakayık', veya 'Aybetü'l-Akayık' olarak da isimlendirilir.
29
ÖRNEK BİR OLAY Örnek Olay: Ahilik ahlâkıyla yetişmiş Osmanlı esnaf ve sanatkarında doğruluk esastır. Hileli satışa kesinlikle müsaade edilmezdi. Yabancı bir kumaş tacirinin Osmanlı ülkesine gelerek bir kumaş imalathanesinin mallarını beğenip hepsini almak istedikten sonra, mal sahibinin kumaş toplarını denklerken bir top kumaşı ayırdığını görüp bu hareketinin sebebini sorması üzerine, Osmanlı esnafı “Onu sana veremem, kusurludur” cevabını verince; Yabancı tacirin “Ziyanı yok, önemli değil” demesine rağmen Osmanlı esnafının o kumaş topunu vermemekte direterek: “ Benim malımın kusurlu olduğunu söyledim, biliyorsunuz. Fakat siz onu kendi memleketinizde satarken, alıcılarınızın orada benim bunları size söylemiş olduğumu bilmeyeceklerdir. Böylece de müşterilerinize kusurlu mal satmış olacağım. Neticede Osmanlı’nın gururu şeref ve haysiyeti rencide olacak, bizi de hilekar sanacaklardır. Onun için bu sakat topu asla size veremem” diyerek kumaşı vermemiştir.
30
SON SÖZ Sabırla dinlediğiniz için teşekkür ederim.
Sen görevinin / mesleğinin kölesi ol, Allah sana hizmet edecek ve bütün ihtiyaçlarını giderecek köleler yaratacaktır. Dr. Muammer AYAN Allah’ım bizi «Ahî اخي Kardeşim» ruhundan ayırmasın Sabırla dinlediğiniz için teşekkür ederim.
Benzer bir sunumlar
© 2024 SlidePlayer.biz.tr Inc.
All rights reserved.