Türkiye adına bu başvuruyu, dönemin Demokrat Parti lideri ve Başbakanı Adnan Menderes yapmıştır. Menderes, bu başvuruyla, Türkiye'nin Avrupa'ya ilk adımı attığını ifade etmiştir.Ancak müzekareler 27 mayıs 1960 askeri darbeyle kesintiye uğradı. AB Bakanlar Konseyi'nin başvuruyu kabul etmesi sonrasında 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara Anlaşması imzalanmıştır. Ankara Anlaşması ortaklık yaratan bir anlaşmadır..
2000'li yıllarda Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılma sürecinde bir hızlanma gözlendi. 17 Aralık 2004 tarihinde Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye'nin katılma müzakerelerinin 3 Ekim 2005 tarihinde başlamasına karar verdiler. Başlayacak müzakerelerin ne kadar sürede tamamlanacağı konusunda kesin bir karar verilmedi.
Avrupa Birliği ya da kısaca AB, yirmi sekiz üye ülkeden oluşan ve toprakları büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulunan siyasi ve ekonomik bir örgütlenmedir. Avrupa Birliği’nin temel de hedefi barıştır. Para birliğiyle politika beraberliğidir.
Kültür ve din farklılığı tartışmalarının dışında, son yıllarda yaşanan bazı gelişmeler.. Bunun yanı sıra Türkiye’de yaşanan iç siyasal gelişmeler de AB Projesi’nin geri plana atılmasına neden oldu. Her şeyden önce AB’nin nüfuzlu üyelerinin sürekli olarak ikircikli tavırlar içerisinde olması.. Türkiye’nin Avrupa Birliğine üye olmasına hiç bir AB üyesi ülke de açık ve samimi destek vermedi.
1-Türkiye, inanılmaz boyutlardaki savunma harcamalarını asgari boyutlara indirebilir, bütçesinin büyük bölümünü kalkınmaya ve işsizliğe ayırabilir. 2-Her ürettiğini satabilir ya da satabileceği kalemleri üretebilir. 3-Vakti geldiğinde bütün Batı’yı vizesiz pasaportsuz dolaşabilir. 4-Sanatını, kültürünü, yazarını, çizerini, estetiğini pazarlayabilir. 5-Sağlıkta, eğitimde önemli seviyelere erişebilir. 6-Türk Dünyası’nın verimini, üretimini, potansiyelini Avrupa’ya aktarabilir.Vs..
1983, Türkiye'nin dışa açılma süreci başlamıştır. Böylece 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren dondurulmuş bulunan Türkiye-AB ilişkilerinin canlandırılması süreci başlamıştır. Türkiye, 14 Nisan 1987 tarihinde, Ankara Anlaşması'nda öngörülen dönemlerin tamamlanmasını beklemeden, üyelik başvurusunda bulunmuştur. Komisyon, bu başvuru ile ilgili görüşünü 18 Aralık 1989'da açıklamış ve kendi iç bütünleşmesini tamamlamada topluluğun yeni bir üyeyi kabul edemeyeceğini belirtmiştir. Ayrıca, Türkiye'nin, topluluğa katılmaya ehil olmakla birlikte, ekonomik, sosyal ve siyasal alanda gelişmesi gerektiğini ifade etmiştir.
İki yıl süren müzakereler sonunda 5 Mart 1995 tarihinde yapılan Ortaklık Konseyi toplantısında alınan karar uyarınca Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Böylece, Türkiye-AB Ortaklık İlişkisinin "Son Dönem"ine geçilmiştir. Gümrük Birliği, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile bütünleşme hedefine yönelik ortaklık ilişkisinin en önemli aşamalarından biridir ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine ayrı bir boyut kazandırmıştır.
17 Aralık 2004 tarihli Brüksel Zirvesi'nde, AB-Türkiye ilişkilerinde bir dönüm noktası daha yaşanmış ve Zirve'de Türkiye'nin siyasi kriterleri yeterli ölçüde karşıladığı belirtilerek 3 Ekim 2005'te müzakerelere başlanması kararı alınmıştır. 3 Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg'da yapılan Hükümetler arası Konferans ile Türkiye resmen AB'ye katılım müzakerelerine başlamıştır. Böylece, Türkiye ile AB arasındaki inişli çıkışlı ilişki, çok önemli bir dönüm noktasını aşarak yepyeni bir sürece girmiştir.
Müzakerelerin 3 temel unsur üzerinden yürütüleceği görülmektedir.Bunlar: 1- Kopenhag siyasi kriterlerinin istisnasız olarak uygulanması, siyasi reformların derinleştirilmesi ve içselleştirilmesi, 2- AB Müktesebatının üstlenilmesi ve uygulanması, 3- Sivil toplum diyaloğunun güçlendirilmesi ve bu çerçevede hem AB ülkelerinin kamuoylarına, hem de Türkiye kamuoyuna yönelik olarak bir iletişim stratejisinin yürütülmesi. Avrupa Birliği Bakanlığı, bu 3 temel unsur çerçevesindeki tüm çalışmaları farklı mekanizmalar kurarak koordine etmektedir.
12 Haziran 2006'da Hükümetler arası Konferans'ta, "Bilim ve Araştırma" faslı için müzakereler açılmış ve fasıl geçici olarak kapanmıştır. Müzakerelere açılan ilk fasıl Bilim Araştırma faslı olmakla birlikte bu güne kadar toplam 14 Fasıl müzakerelere açılmıştır. "Eğitim ve Kültür" ve "Ekonomik ve Parasal Politika" fasılları, herhangi bir teknik açılış kriteri bulunmamasına, müzakere pozisyon belgemizi sunmamıza ve teknik olarak açılmaya hazır olmalarına rağmen, bazı üye ülkeler tarafından AB Mevzuatı ile ilgili olmayan nedenlerle bloke edilmektedir. Diğer taraftan, 8 fasıl, Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi’nin 11 Aralık 2006’da almış olduğu karar çerçevesinde ‘’ek protokolün tam olarak uygulanması şartına bağlı olarak’’ müzakerelere açılmamaktadır. Aynı sebeple hiçbir fasıl geçici olarak kapatılmayacaktır.
Türkiye'nin Müzakere Çerçeve Belgesi ile belirlenen ve müzakerelere konu olan 35 fasıl başlığı aşağıda sıralanmıştır. 1) Malların Serbest Dolaşımı 2) İşçilerin Serbest Dolaşımı 3) İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestisi 4) Sermayenin Serbest Dolaşımı 5) Kamu Alımları 6) Şirketler Hukuku 7) Fikri Mülkiyet Hukuku 8) Rekabet Politikası 9) Mali Hizmetler 10) Bilgi Toplumu ve Medya 11) Tarım ve Kırsal Kalkınma 12) Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı 13) Balıkçılık 14) Taşımacılık Politikası 15) Enerji 16) Vergilendirme 17) Ekonomik ve Parasal Politika 18) İstatistik 19) Sosyal Politika ve İstihdam 20) İşletme ve Sanayi Politikası 21) Trans-Avrupa Şebekeleri 22) Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu 23) Yargı ve Temel Haklar 24) Adalet, Özgürlük ve Güvenlik 25) Bilim ve Araştırma 26) Eğitim ve Kültür 27) Çevre 28) Tüketicinin ve Sağlığın Korunması 29) Gümrük Birliği 30) Dış İlişkiler 31) Dış, Güvenlik ve Savunma Politikaları 32) Mali Kontrol 33) Mali ve Bütçesel Hükümler 34) Kurumlar 35) Diğer
2007 yılında Türkiye, 2013 yılına kadar AB Hukuku’na uymayı hedeflediklerini belirtti ancak üyelik için son tarih olarak bu reddedildi yılında Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barroso, üyelik sürecinin en az 2021 yılına kadar süreceğini belirtti. 31 Ekim 2012'de Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'ya bir ziyarette bulunarak 2023'te Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. kuruluş yıl dönümünde Avrupa Birliğe'ne üyeliğini beklediğini açıkça belirtmiştir.
Türkiye, Avrupa’nın 6. büyük ekonomisine sahiptir. Türkiye’nin aynı zamanda Birlik ile yoğun ticari ve ekonomik ilişkileri bulunmaktadır. AB en büyük ticaret ve yatırım ortağımızdır yılında dış ticaretimizin yaklaşık yüzde 40’ı AB üyesi ülkelerle gerçekleşmiştir. Bu rakam 2015 yılının ilk üç ayı içinde %42’ye yükselmiştir. Ocak-Kasım 2014 döneminde ülkemize gelen doğrudan yabancı yatırımın yüzde 64’ü AB ülkeleri kaynaklıdır.
16 Aralık 2014 tarihinde toplanan AB Genel İşler Konseyi’nde kabul edilen sonuç belgesinde, ülkemiz ile AB arasında düzenli bir ekonomik diyalog tesis edilmesinin yararlı olacağı belirtilmiştir. Bu çerçevede ilk toplantının düzenlenmesine yönelik çalışmalar devam etmektedir.
Enerji güvenliği, ülkemiz ile AB’nin ortak çıkar alanları arasında yer almaktadır. Türkiye-AB üst düzey enerji diyaloğu, Enerji Birliğinden sorumlu AB Komiseri Maroš Šefčovič’in Mart 2015 tarihlerinde ülkemizi ziyareti sırasında başlatılmıştır.
Türkiye, AB tarafından yürütülen insani ve askeri faaliyetlere de katkıda bulunmaktadır. Ülkemizin bu katkıları sadece AB üyeliğine adaylıkla ilgili değil, bölgesel ve uluslar arası barış ve istikrarı destekleyen çok yönlü dış politikasının da bir unsurudur.
Bosna-Hersek’teki EUFOR-ALTHEA harekâtı, Kosova’daki EULEX ve Filistin’deki EUPOL COPPS misyonları Türkiye’nin halihazırda katkı sağladığı AB operasyon ve misyonlarıdır. Türkiye bugüne kadar toplam dokuz AB operasyonu ve misyonuna katkıda bulunmuştur
Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Kati Piri, sığınmacı krizi ile Türkiye'nin AB müzakerelerinin birbirine bağlanmaması gerektiğini kaydederek, AB Komisyonu'ndan Türkiye İlerleme Raporu'nu 1 Kasım genel seçimleri öncesi yayınlamasını istedi.
Avrupa Birliği'nin her yıl yayınladığı Türkiye ile ilgili İlerleme Raporu'nu 1 Kasım seçimleri öncesinde iki kez ertelemesi tartışmalara neden oldu. Hürriyet'ten Güven Özalp'in haberine göre, Türkiye'de 1 Kasım'da yapılacak seçimler öncesi belgenin seri ertelemeye tabi tutulması ve ertelemeye getirilen gerekçelerin tutarsızlık göstermesi tartışmayı daha da yoğunlaştırmış durumda. Avrupa Parlamentosu'nun (AP) farklı gruplarından 52 parlamenterin dün AB Komisyonu'na gönderdiği, '1 Kasım'dan önce açıklayın' çağrısı içeren mektup AB içinde konuya ilişkin belli bir rahatsızlığın da bulunduğunu ortaya koydu.
AB tarafından verilen ilk yayımlama tarihi 14 Ekim'di. Bu tarih uzun süre korundu ancak sonrasında birden bire bu tarihin uygun olmadığına karar verildi. Gerekçe olarak da 15 Ekim'deki mülteci krizi odaklı AB Zirvesi gösterildi. AB Komisyonu ikinci tarih olarak 21 Ekim'i verdi. Böylelikle raporun açıklanması Almanya Başbakanı Angela Merkel'in 18 Ekim tarihindeki kritik Türkiye ziyaretinin sonrasına bırakılmış oldu. 21 Ekim'e çok az bir süre kala ise yeni bir erteleme haberi geldi. Bu kez, Juncker'in uygun bulduğu bir tarihte yayımlanacak denmekle yetinildi.
Bu ertelemeler AB ile Türkiye arasında mülteci krizi bağlamında yoğun bir pazarlık sürecinin tam ortasına denk geldi. Mülteci krizi nedeniyle AB karşısında pazarlık kartlarının güçlendiği ve raporun açıklanmasının seçim sonrasına bırakılmasını istediği de yaygın bir şekilde kulislerde konuşuluyor. Türkiye eylül ayı ortasında hemen her yıl olduğu gibi belgenin konsolide edilmemiş ilk taslağındaki bazı unsurlardan duyduğu rahatsızlığı net şekilde dile getirmişti. Bu arada AB'nin de mülteci krizi bağlamında Türkiye'den bu kadar talepte bulunurken belgeyi yayımlamanın yerinde olmayacağı yaklaşımıyla ertelemeyi uygun gördüğü anlaşılıyor.
AB Komisyon Başkanı adayları sosyal demokrat Martin Schulz ve muhafazakar Jean-Claude Juncker, televizyondaki son düello programında 200 vatandaşın sorularını cevapladılar. Sosyal demokratların adayı Schulz, yaptığı açıklamada Türkiye'nin AB'ye üyeliği konusuna mesafe koyduğunu belirtti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin dramatik bir şekilde Avrupa temel değerlerinden uzaklaştığını öne süren Schulz, Türkiye'nin şu andaki haliyle AB'ye girebilecek olgunlukta olmadığını ifade etti. Muhafazakarların adayı Juncker ise twitter'i yasaklayanların geleceği anlayamadıklarını söyledi.
Kaynakça: %27nin_Avrupa_Birli%C4%9Fi_%C3%BCyelik_ s%C3%BCreci#M.C3.BCzakere_s.C3.BCreci
Eda Zeynep KAYA Kübra İNAN Gizem CENGİZ Burak GÜR Esra AKGÜN Emrah AKYÜZ Ziyacan ÇUBUK