Yönetim ve Organizasyon Yönetim Kuramlarının Gelişimi Sistem Yaklaşımı
Modern Yönetim Yaklaşımı Modern yönetim ve örgüt kuramları, klâsik ve neo-klâsik kuramların eksiklerini gidermek ve olumlu yönlerinden yararlanmak amaçlı olarak ortaya çıkmıştır. Modern teoride örgüt, tüm unsurları ve çeşitli yönleriyle birlikte ele alınır. Modern teoriye göre örgüt, uyum gösterebilen, diğer bir ifadeyle yaşamını sürdürebilmek için çevresindeki değişikliklere uymak zorunda olan bir sistem olarak ele alınmalıdır. Modern yönetim ve örgüt düşüncesi, Sistem ve Durumsallık olmak üzere iki önemli yaklaşımı kapsamaktadır. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Hem fen bilimlerinde hem de sosyal bilimlerde çok yankı yapan genel sistem kuramı 1965 basımı kitaplarında Katz ve Kahn tarafından örgüt analizinde kullanılmak üzere önerilir. Örgütü açık sistem olarak tanımlarlar. Katz ve Kahn açık sistem yaklaşımını o güne kadar geliştirilmiş olan örgüt içi davranışlar hakkındaki bilgileri anlamlı bir bütün halinde bir araya getirmek için kullanırlar. Bunu yaparken hem klasiklerden hem de neo klasiklerden yararlanırlar; ancak, onlardan çok önemli bir farkla ayrılırlar: çevre. Katz ve Kahn, örgütü açık bir sistem olarak tanımlarlar ve örgüt içi süreçlere özellikle moral ve motivasyonun sistemin varlığını sürdürmesindeki önemine tıpkı neoklasikler gibi değinirler. Ancak, çevresel güçlerin örgüt normlarını ve örgütün içyapısını şekillendirmekteki rolünü izah etmeleri onları neoklasiklerden ayırır. Benzer şekilde klasikleri kapalı sistem tasarladıkları ve dolayısıyla gerçekçi olmadıkları için eleştirirler. Klasiklerin sıkı, insan davranışını tamamen kontrol edebileceği varsayılan “katılıklar” kurgulamayı önermeleri, bu yolla örgüt dışı dünyanın kuvvetlerini ve etkilerini ihmal etmeleri, örgütleri doğru anlamayı önlediği kadar örgütlerin çevrelerinin değişen etkilerine hızlı ve doğru yanıt vermesinin de önüne geçmektedir. Katz ve Kahn araştırmacılara ve profesyonel yöneticilere örgütlerin birer açık sistem olarak görülmesi gerektiğini; örgüt içerisinde yaşananların örgüt dışı sebeplerinin araştırılmasını önerirler. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Sistem Yaklaşımı Sistem kavramı, birlikte bir amacı gerçekleştirme işlevi yüklenen, birbirleriyle ve çevreleriyle ilişkili belirli alt birimlerden oluşan; çevresiyle ilişkili ve bir üst bütünün parçası olan bütün olarak tanımlanabilir. Diğer bir tanımla sistemi, belirli parçalardan oluşan, bu parçalar arasında belirli ilişkiler olan, bu parçaların aynı zamanda dış çevre ile ilişkisi olan bir bütün olarak tanımlamak da mümkündür. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Tanımlar incelendiğinde dört özelliğin öne çıktığı görülür: Birden çok bileşenden (parça) oluşması. Bileşenler arasında ilişkiler olması. Bileşenlerin (parçaların) oluşturduğu bir bütün olması. Bütünün bir amacının olması. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Sistem yaklaşımı, biyolog Ludwig Von Bertalanffy’ın ‘Genel Sistem Teorisi’nden kaynaklanmaktadır. Genel Sistem Teorisi, her türlü sisteme uygulanabilecek genel ilke ve prensipleri bulmayı ve geliştirmeyi amaçlayan disiplinler arası bir çalışma alanıdır. Bu yaklaşımla olayları (sistemleri) tek bir açıdan ve başka olay ve çevre şartlarından kopuk olarak incelemek yerine, her olayı belirli bir çevre içinde, başka olaylarla ilişkili olarak incelemenin olayları anlama, tahmin etme ve kontrol etme açılarından daha etkin olduğu ileri sürülmüştür. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Bertalanffy Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Bu yaklaşımın yönetim konularına uygulanması ile ‘Yönetimde Sistem Yaklaşımı’ adı verilen yeni bir yaklaşım ortaya çıkmıştır. Sistem yaklaşımına göre, işletmeleri anlamada başlangıç noktası olarak, onları çevreyle alışveriş içinde birer toplumsal sistem olarak görmek ve elde ettikleri çıktıyı (ürün ve/veya hizmet) sistemi yeniden harekete geçirecek bir girdi olarak kullanan enerjik bir girdi- dönüşüm-çıktı sistemi olarak kabul etmek yararlı olacaktır. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Her sistemin, alt sistemlerden meydana geldiğini de unutmamak gerekir Her sistemin, alt sistemlerden meydana geldiğini de unutmamak gerekir. Örneğin; insan vücudu belirli amaçları (yaşamak) gerçekleştirmeye çalışan bir sistem olarak kabul edilirse, insan vücudundaki sinir sistemi, dolaşım sistemi, sindirim sistemi, kas sistemi vb. de, birer alt sistem olarak ele alınabilir. Sistemi anlamak, müdahale etmek ve kontrol etmek ancak bu sistemi oluşturan alt sistemlerin ve ilişkilerinin anlaşılması ile mümkündür. Alt sistemlerin birinde meydana gelen bir değişim, diğerlerini de etkileyecektir. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Sistemler, genel olarak aşağıdaki şekilde sınıflandırılırlar: Açık ve Kapalı Sistemler Canlı ve Cansız Sistemler Soyut ve Somut Sistemler Doğal ve İnsan Yapısı Sistemler Dinamik ve Statik Sistemler Uyum Gösteren Sistemler Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Rasyonel Sistemler- Doğal Sistemler- Açık Sistemler Doğal sistem yaklaşımı ise sistem analizine dayanır. Burada makine metaforu, makine anolojisi terk edilmiştir. Örgütler canlılara benzetilir. Örgütler, belirsiz ve tehditlerle dolu bir çevrede varlığını sürdürmeye çalışan canlılar gibi düşünülür ve tanımlanır. Bu yaklaşımda sistemin iç parçaları kısmen rasyonel biçimde tasarlanmış kısmen kendiliğinden çeşitli tehditlere karşı ortaya çıkmış olarak kabul edilir (formel, enformel örgütteki gibi). Parçalar arası yüksek bağımlılık ve etkileşim vardır. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Rasyonel Sistemler- Doğal Sistemler- Açık Sistemler Açık sistem yaklaşımı, tıpkı doğal sistem kuramı gibi örgütleri belirsiz ve tehditlerle dolu bir çevrede varlığını sürdürmeye çalışan canlılara benzetir. Doğal sistem yaklaşımı örgütün içine, alt sistemlerin birbirleriyle ilişkilerine ve etkileşimine odaklanır; açık sistem yaklaşımı ise örgütün dışına, çevresine, çevresiyle örgüt arası ilişkilere ve etkileşimlere odaklanır. Aralarındaki fark budur. Ayrıca doğal sistem yaklaşımında örgüt savunmacıdır, reaksiyonerdir; açık sistem yaklaşımında ise agresif, çevresini etkilemeye ve kontrol etmeye çalışan çevresel fırsatları ve tehditleri okuyan, onlara uyum sağlayan örgüt olarak tanımlanır (Tompkins, 1994:183-184) Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Sibernetik Sistem Olarak Örgütler Norbert Weiner isimli bir matematikçi tarafından 1940larda sibernetik alanı geliştirilir. Weiner sibernetik alanını II. Dünya savaşı sırasında hava savunma sistemleri üzerinde çalışırken geliştirir ve 1948’de “Cybernetics” adlı kitabını yayımlar. Kelime Yunanca “dümenci”(steersman) kelimesinden türetilmiştir. Açık sistem kuramı üzerinde önemli etkisi olur. Sibernetik güdümlü füzeler gibi kendi kendini düzenleyebilen sistemler üzerinde çalışan bir alandır. Kendi kendini düzenleyen sistemler daima izledikleri çevrelerinden sürekli geribildirim alarak sistemin hedeflerinden sapmaları tespit eder; sapmaları düzeltmek ve sistem dengesini muhafaza etmek için iç yapısında, hedeflerinde ve çevresinde gerekli düzeltici tedbirleri alır (Shafritz vd. 2007:249). Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Sistemin kendi kendini düzenleyebilmesi uzmanlaşmış parçalarının ve alt sistemlerinin varlığı ve süreç ve akışlarının bulunması ile mümkündür. Sistemin kendi kendini düzenleyebilmesi için kendini kontrol edebiliyor olması gerekir. Buda tıpkı ısıyı ayarlayan termostatlardaki gibi bir programla mümkündür. Program bir sonraki davranışı yönlendiren önceden tespit edilmiş bilgidir.(Scott, 1998:87) Program adeta klasik örgüt kuramının üzerinde durduğu formel yapıyı çağrıştırmaktadır. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Sistemle İlgili Temel Kavramlar Sistem ve Alt Sistemler Kapalı ve Açık Sistemler Entropi ve Negatif Entropi Denge ve Dinamizm Dış Çevre Değişkenler ve Parametreler Girdi ve Çıktı Geri Bildirim Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Sistem yaklaşımının temel özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz Sistem yaklaşımında, sistemler hiyerarşisinin varlığı söz konusudur. Alt sistemlerden oluşan sistem, aynı zamanda bir üst sistemin alt sistemi durumundadır. Sistem yaklaşımı sistemdeki ilişkilerin şekli ile ilgilidir. Diğer bir ifadeyle, sistem parçalarla ilişkili bir özellik olmayıp, parçaların aralarındaki ilişki biçimleriyle ilgilidir. Bu yönüyle, bütünün kendisini oluşturan parçaların toplamından fazla olmasını sağlar. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Sistemler, çevreleriyle girdi-çıktı alışverişinde bulunurlar Sistemler, çevreleriyle girdi-çıktı alışverişinde bulunurlar. Sistemler dış çevrelerinden madde, enerji ve bilgi alırlar, bunları dönüşüm sürecinden geçirerek çevrelerine ürün, hizmet ve artık değerler olarak sunarlar. Sistemler, niteliklerine göre "açık" veya "kapalı" sistemler olarak düşünülürler. Göreceli kavramlar olan açıklık ve kapalılık tam tanımlanamamalarına karşılık, dış çevreleriyle girdi-çıktı alışverişinde bulunan işletmeler açık, bulunmayanlar kapalı sistemler olarak tanımlanırlar. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Sistemleri dış çevrelerinden ayıran sınırları vardır Sistemleri dış çevrelerinden ayıran sınırları vardır. Sistemlerin başarılı olmalarına ve büyümelerine izin verecek, çevre ile karşılıklı değişim düzeyleri bu sınırlara karşılık gelirler. Sosyal sistemlerde bu sınır, az veya çok yumuşak, açık, girilebilir ve etki edilebilirdir. Sistemin ana amaçları ve kısa dönemli amaçları, yalnızca sistem ve dış çevresi arasındaki karşılıklı bağımlılığın incelenmesi ile anlaşılabilir. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Bir sistem, ancak elemanları dinamik olarak kar şılıklı ilişkide bulundukları zaman kavranabilir. Açık sistemlerde denetim, çıktıların çevrede yarattığı etki konusundaki haberlerin varlığıyla ilgili olan geri bildirim; kapalı sistemlerde denetim, kapalı devreler (closed loop) ile gerçekleştirilir. Sistemler karışıklık, düzensizlik, bozulma, dur gunluk ve yok olma yönünde bir eğilim taşırlar. Entropi bu eğilimi tanımlayan bir kavramdır. Kapalı sistemlerde entropi artışı geriye dönüşsüz bir süreçtir. Açık sistemlerde ise entropi artışı, büyük ölçüde önlenebilir niteliktedir. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Açık sistemlerde, sistemin öğeleri arasında kararlı bir durum (steady state) söz konusudur. Çevre koşulları değişmedikçe, açık sistemler çevrelerinden girdi alarak bu denge durumunu korumaya çalışırlar. Açık sistemler, dinamik bir denge içerisinde bulunurlar. Örgütün denge içerisinde bulunması, onun zamanla değişmediğini göstermez. Değişen bir çevrede yer alan örgütler de, değişmek zorundadırlar. Bu değişim sürecinde, sistem ana özelliklerini kaybetmeden, çevreden gelen yıkıcı etkileri dengelemeye ve çevresel değişime uyum sağlamaya çalışır. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
Sistemlerde büyüme ve gelişme, dolayısıyla farklılaşma, uzmanlaşma ve faaliyet alanlarını genişletme eğilimi vardır. Açık sistemlerde eş sonuçluluk söz konusudur. Kapalı sistemlerde belirlenen bir hedefe ulaşmak için, izlenmesi gereken tek bir en iyi yol bulunmaktadır. Fakat açık sistemlerde, hedefe farklı yollar izlenerek varılabilir. Örneğin, açık sistemler farklı girdiler kullanarak veya farklı yöntemler uygulayarak hedefe ulaşabilirler. Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara
İşletme Üst Sistemi ve Dış Uyum Doğal Çevre Koşulları Sosyal ve Kültürel Koşullar Hukuki ve Politik Koşullar Ekonomik Sistem ve Koşullar Teknolojik Koşullar Uluslararası Çevre Koşulları Prof.Dr. Alptekin SÖKMEN, Ankara