ANI, BİYOGRAFİ, OTOBİYOGRAFİ, RÖPORTAJ GEZİ YAZISI ali.iz@zirve.edu.tr
ANI Bir kişinin başından geçenleri veya gördüğü olayları kaleme aldığı esere anı bir başka deyişle hatıra denir. Anı, bir kimsenin yaşadığı veya tanık olduğu olay ve durumları gözlemlerinden, bilgilerinden yararlanarak anlattığı yazı türüdür. Bu tanımı kısaca şöyle ifade edebiliriz: Anı, yaşanmış olayları anlatan bir yazı türüdür.
Hatıra, edebiyat türleri arasında en çok kullanılan türlerden biridir Hatıra, edebiyat türleri arasında en çok kullanılan türlerden biridir. Diğer yazı türlerinde de görüldüğü gibi, anı da insanların yaşamlarını başkalarıyla paylaşma gereksiniminden meydana gelmiştir. Böylelikle insan, geçmişi çeşitli yönleriyle yeniden yaşamış olur.
Anı türü incelendiğinde, anı yazmanın nedenleri şöyle açıklanabilir: 1. Kişinin unutulup kaybolmasını istemediği bir gerçeği dile getirmek istemesi. 2. Yazma alışkanlığına sahip olmak. 3. Beraber yaşadığı insanların bazılarına duyduğu hayranlığı ifade etmesi. 4. Tarih ve toplum önünde hesaplaşmak, pişmanlıklarını anlatıp rahatlamak. 5. Gelecek nesillere uyarılarda bulunup onlara ders vermek.
ANI VE GÜNLÜK Anıyı günlükten ayrı tutmak gerekir. Günlük, günü gününe kaleme alınan olaylar, duygu ve düşüncelerden oluşur. Anı ise, genelde üstünden uzun yıllar geçmiş olay ve durumları işler. Bu yüzden gerçeğe uygunluk açısından günlükler daha inandırıcı olabilir. Hele geçmişte yapılan bir konuşmayı aktaran anı yazarının, uzun yıllar sonra bunu aynen olduğu gibi anlatmaları hiç kolay değildir.
Hatıra ve günlük arasındaki farkı Suut Kemal Yetkin şöyle açıklamıştır: Günlük, ileriye doğru gider, hatıra geriye doğru iner. Biri yaşarken, diğeri yaşandıktan sonra yazılır.
Anı Türünün Gelişimi Anı, Batı edebiyatının en sık kullanılan türlerindendir. Eski Yunan edebiyatında Ksenophonun Anabasis eseri bu türün ilk örneklerinden kabul edilmektedir. Avrupada Rönesans devrinden günümüze dek birçok sanatçı ve siyasetçi bu türde eserler kaleme almışlardır. Fransız edebiyatında Saint-Simon, Rousseau, Chateaubriand; İtalyan edebiyatında Silvio Pellico bu türde ün yapmışlardır. Hatıra, özellikle 17.yüzyılda önem kazanmaya başlamıştır.
Anı türü günümüzde çok yaygın bir tür haline gelmiştir Anı türü günümüzde çok yaygın bir tür haline gelmiştir. Hemen hemen her ay, çeşitli anı kitapları okurlarla buluşmaktadır. Bunlara sık sık gazetecilerin de anıları dâhil olur.
Türk Edebiyatında Anı :Türk edebiyatının ilk anı örnekleri olan Orhun Yazıtları, kağanların yaptıkları görevleri milletlerine karşı nasıl yerine getirdiklerini anlatır. Bu anıların ilerleyen dönemlerde gidilecek yolu belirlemeleri açısından da büyük önemleri vardır. Eski Türk edebiyatında bu türün ilk önemli eseri, Babür Şahın anıların kaleme aldığı Babürnamedir. Hükümdar, komutan ve edebiyatçı olan Babür Şah, bu eserinde hayatını, gördüğü yerleri ve yaptıklarını dile getirmiştir.
Eski Türk edebiyatında başlı başına anı ismini taşıyan yapıtlara pek rastlanmaz; ama anıları kaleme almak geleneği başka isimlerle devam ettirilir. Örneğin, tezkire yazarlarından Âşık Çelebi, tanıdığı şairleri, onlarla en küçük ilişkilerine dek anlatır.Yeni Türk edebiyatında anı türünden eserler, Tanzimat devrinden sonra işlenmeye başlanmıştır.
BİYOGRAFİ Edebiyat, sanat, siyaset, ticaret gibi alanlarda haklı bir üne kavuşmuş, tanınmış insanların hayatlarını, eserlerini, başarılarını okuyucuya duyurmak amacıyla yalın bir dille, tarafsız bir görüşle yazılan inceleme yazılarına “biyografi (yaşam öyküsü, hayat hikâyesi)” denir. Eskiden bu tür yazılara “tercüme-i hâl” denirdi.
Biyografinin özellikleri şunlardır: Biyografide amaç, söz konusu kişiyi tüm yönleriyle tanıtmaktır. Biyografilerde anlatılan kişinin özellikle hayatı, eserleri, kişiliği, görüşleri konu edilir. Biyografide kişinin nerede doğduğu, çocukluğunun nasıl bir ortamda geçtiği, öğrenim hayatı, yaptığı işler, çalıştığı yerler, kişiliği, huy ve karakteri, davranış özellikleri, başarılı olduğu alanlar, eserleri, ürünleri anlatılır.
Belgelere ve örneklere dayandırılarak hazırlanan biyografiler sanat ve meslek alanındaki tarihçiler için önemli kaynaklardır. Biyografiler belgesel nitelikte olup gelecek kuşaklara önemli bilgilerin, tecrübelerin, örneklerin, görüşlerin aktarıldığı kaynaklardır.
Türk Edebiyatında Biyografi Divan edebiyatında şairleri anlatan eserlere ‘tezkire” denirdi. Çağatay yazarlarından Ali Şir Nevai 16. yüzyılda “Mecâlis’ün-Nefâis” adlı eseriyle Türk edebiyatında ilk biyografi örneğini vermiştir. Ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında işleyen edebî yazılara “biyografik roman” denir. Biyografik romanlar da Türk edebiyatında önemli bir yer tutmaktadır.
Bazı sanatçılar romanlarını biyografi tarzında yazmışlardır Bazı sanatçılar romanlarını biyografi tarzında yazmışlardır. Mehmet Emin Erişilgil’in “Bir Fikir Adamının Romanı: Ziya Gökalp”, “Bir İslâm Şairinin Romanı: Mehmet Akif”; Tahir Alangu’nun “Ülkücü Bir Yazarın Romanı: Ömer Seyfettin”; Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan’ adlı eserleri biyografik romana örnek gösterilebilir.
OTOBİYOGRAFİ Bireyin kendisi yani hayatı ile ilgili yazılı olarak bilgi vermesine dayanan bir tekniktir. Otobiyografide amaç: bireyin davranışlarının gerisinde bulunan ihtiyaçları ve tutumları tespit etmektir. Hayatının belirli zamanlarında ki kendi önem vurgusudur otobiyografinin tekniği. Bu anlatım sırasında olaylara karşı tutumunu, bunların oluşmasında rol oynayan geçmiş olaylara ve kişilere verdiği önemi yansıtmaktadır. Kişinin başkaları tarafından nasıl göründüğünden çok, onun kendisini nasıl gördüğünün önemli olduğunu belirtir
Otobiyografinin belirleyici özellikleri nelerdir? 1- Otobiyografi düşünsel planla yazılır. 2- Otobiyografi, belgelere dayanılarak yazılır. Rivayetlere ve tartışmalara yol açacak bilgilere yer verilmez. 3- Derlenen bilgiler bilimsel araştırma yöntemiyle bir araya getirilmelidir. 4- Biyografi yazarı objektif olmak zorundadır. 5- Otobiyografide kişi kendini anlatır.
Otobiyografi çeşitleri 1- Kontrolsüz otobiyografi: Kişinin kendisi hakkında her konuda istediğini serbestçe yazabilmesidir. 2- Kontrollü otobiyografi: Kişinin belli bir konu etrafında örneğin aile özgeçmişi ve ilgileri hakkında serbestçe yazabilmesidir.
Otobiyografi yazarken kişiye hangi sorular yöneltilmelidir? 1- Kendinizi nasıl tanımlarsınız? 2- Size göre olumlu yada olumsuz olan yönleriniz nelerdir? 3- Sizi devamlı tedirgin eden sorunlarınız nelerdir? 4- Hayatınızda etkisi altında kaldığınız olaylar nelerdir? 5- İlgilendiğiniz konular nelerdir? 6- Ailenizin ve arkadaşlarınızın size nasıl davranmasını istersiniz? 7- Geçmişinizle ilgili neler söyleyebilirsiniz? 8- Geleceğe ilişkin planlarınız nelerdir?
Otobiyografi konuları 1- Yaşamınız boyunca etkisi altında kaldığınız olaylar nelerdir? 2- Okulda sizi devamlı tedirgin eden sorunlarınız nelerdir? 3- Ailenizde sizi tedirgin eden sorunlarınız nedir? 4- Ailenizin nasıl davranmasını istersiniz? 5- İlgilendiğiniz konular geleceğe dönük planlarınız nelerdir? 6- Geçmişinizde ilgili neler söyleyebiliriz?
RÖPORTAJ Gazetecilerin bir yeri, bir kurumu ziyaret ederek o yerin özelliklerini, orada gördüklerini kişisel düşünceleriyle birleştirip fotoğraflarla belgeleyerek kaleme aldıkları yazı türüne “röportaj” denir. Bu terimin kökeni, Latincede “‘toplamak, getirmek” anlamlarında kullanılan “reportare” kelimesine dayanır.
Röportajın özellikleri şunlardır: Röportaj, makale gibi, düşünsel planla yazılır. Röportajda ele alınan konu ya toplumal ya da sanatla ilgilidir. İşlenen konu bilgi, belge, görsellerle desteklenir. Röportajda verilen bilgiler ve ortaya konan belgeler gerçeği yansıtır. Anlatılanlar kendi içinde tutarlıdır. Yazarın bilgi, izlenim, görüş ve düşüncelerini yansıtır. Yazar, gerçekleri öznel yaşamla harmanlar.
Röportajın anlatımında diyaloglardan yararlanılır. Yaşanmış olaylar, durumlar anlatılır. Kısa cümlelerle metin hareketli hâle getirilir. Röportaj, birinci kişi ağzından yazılır. Röportajda dil, ağırlıklı olarak göndergesel işlevde kullanılır. Röportajlar, medya organlarında yayımlanır. Röportajda çok yönlü anlatım olanakları vardır.
Röportaj yazarı açıklayıcı anlatım, öyküleyici anlatım, betimleyici anlatım ve tartışmacı anlatım gibi bütün anlatım yollarından yararlanır. Röportajda öykülemeye ağırlık verilir. Özelden genele gidilir. Heyecanın ölçüsü genelde şimdiki zaman kullanımıyla artırılır. Röportajlar genellikle soru cevap tarzında olur. Ancak bazı yazarlar röportajı hikâye kurgusu ve üslubu içinde vermeyi tercih ederler.
Konularına Göre Röportajlar Bir yeri konu alan röportaj: Röportaj yapılan yerde sürdürülen yaşam her yönüyle bilinir. Bu yerin farklı yönleri film, ses ve fotoğraflarla ortaya konur. Eşyayı konu alan röportaj: Konu olan eşya her yönüyle bilinir. Eşyanın dikkat çekici ve düşündürücü yönleri ele alınır. İnsanı konu alan röportaj: Belli bir alanda üne kavuşmuş kişilerin dikkat çeken ve düşündüren yönleri belirtilir.
Sunuş Biçimine Göre Röportajlar 1. Amerikan röportajı: Yazıya en kuvvetli yönüyle girilir. En son söylenmesi gereken kelimeler, en önce söylenir. Okuyucunun hiç beklenilmeyen bir girişle karşılaşması, ilk paragrafın sürpriz uyandırması, giriş bölümünün âdeta şok bölümü olması bu tip röportajın en önemli özelliğidir. 2. Alman röportajı: Bu röportajda, yazar konuyu işlerken yazıya kendini katar; konu hep “ben” ekseni etrafında döner.
GEZİ YAZISI Herhangi bir kimsenin, daha çok bir edebiyat sanatçısının gerek yurt içinde gerekse yurt dışında gezip gördüğü yerlerdeki toplumları, kentleri, yerleri, yaşayışları, âdet ve töreleri, gelenek ve görenekleri, doğal ve tarihî güzellikleri, ilgi çeken değişik yönleri edebî bir üslup içinde kaleme alarak anlatmasına “gezi yazısı” (seyahatname) denir.
Gezi yazısının özellikleri şunlardır: Gezi yazılarında, gezilip görülen yerin bütün özellikleri ele alınır. Gezilen yerin özellikle tarihî, coğrafî, tabiî ve sosyal nitelikleri belirgin şekilde anlatılır. Gezi yazılarında gezginin dikkatini çeken ve farklı bir özellik gösteren insanlar, tarihî ve tabiî güzellikler, farklı kültürler gibi konular güncel olaylarla da bütünleştirilerek edebî bir üslupla yazıya geçirilir.
Gezi yazılarında ayrıca yörenin dil, din, inanç, âdet, gelenek, görenekleri incelenir. Bölgedeki insanların düşünce yapısı ortaya konur. Bölge, okuyucunun daha iyi anlaması açısından başka bölgelerle kıyaslanır. Yazar, gezisi esnasında birçok yer görür, birçok insanla tanışır; bunları hafızasında tutmak zor olduğu için gezi esnasında kısa notlar alır ve bunları hikâye eder.
Dünya Edebiyatında Gezi Yazısı Dünya edebiyatında gezi yazısının ilk örnekleri sayılabilecek eserleri verenlerin başında Heredotos, Marco Polo, İbni Batuda gelir.
Türk Edebiyatında Gezi Yazısı Eski çağlarda özellikle keşif, ticaret, savaş amacıyla değişik geziler yapılmıştır. Eski Türk edebiyatında gezi yazısına ‘seyahatname” denirdi. Türk edebiyatında en eski seyahatnameler. Timur’un oğlu Şahruh’un yanında bulunan Gıyasüddin Nakkaş ın yazdığı “Acâib’ül-Letâif” ve Ali Ekber Hatâî adlı bir tüccarın kaleme aldığı “Hıtâînâme’dir.
16. yüzyılda yazılan “Baburnâme” ve Kâtibî mahlasıyla tanınan Seydi Ali Reis in “Mirat-ül Memalik” (Memleket Aynası) adlı eser, ilk gezi örneği kabul edilir. Eser, Portekizlilere karşı savaşırken Hint denizinde fırtınaya yakalanıp Gücerat’ta karaya çıkan Seydi Ali Reis’in Hindistan, Afganistan, Buhara ve Maveraünnehir yoluyla Edirne’ye dönüşü sırasında başından geçen serüvenleri kapsar. Evliya Çelebi’nin 17. yüzyılda yazdığı “Seyahatname” ise dünya edebiyatındaki en iyi örneklerle boy ölçüşebilecek niteliktedir.
Bu eserin birinci bölümü her yönü ile İstanbul’u anlatmaktadır Bu eserin birinci bölümü her yönü ile İstanbul’u anlatmaktadır. Kanunî Sultan Süleyman’ın hizmetinde bulunmuş olan Pirî Reis’in yazdığı Bahriye adlı eseri verdiği coğrafya ve oşinografya bilgileri dışında mükemmel bir Akdeniz seyahatnamesi sayılabilir. Ancak Türk edebiyatında Batılı anlamda gezi yazısı örnekleri Tanzimat döneminde yazarların Avrupa’ya gitmesiyle verilmeye başlanmıştır. Avrupa’ya giden sanatçılar gördükleri şehirlerle ilgili yazılar yazmışlardır. Özellikle Namık Kemal ve Ziya Paşa bunların başında gelir.
Türk edebiyatında yazılan önemli gezi yazıları şunlardır: Mirat-ül Memalik – Seydi Ali Reis (İlk gezi kitabımız) Seyahatname – Evliya Çelebi Avrupa’da Bir Cevelan – Ahmet Mithat Efendi (Batı tekniğine uygun ilk gezi örneği)
Avrupa Mektupları – Cenap Şahabettin Frankfurt Seyahatnamesi – Ahmet Haşim Anadolu Notları – Reşat Nuri Günteki
Anı-Gezi Yazısı Farkı Gezi yazılarında gezilen yerlerle ilgili gözlemler yansıtılırken özne dış dünyadır. Anılarda ise kişi yaşadıklarını veya tanık olduklarını anlatır.