KARŞILAŞTIRMALI EĞİTİM

Slides:



Advertisements
Benzer bir sunumlar
İçerik Analizi.
Advertisements

BİLİMSEL BİLGİNİN ÖZELLİKLERİ VE FEN - TEKNOLOJİ OKURYAZARLIĞI
Kuram Oluşturma Durum Çalıması Eylem Araştırması Alımlama Çalışması
PROGRAM TASARIMI YAKLAŞIM VE MODELLERİ
Analitik Eğitim Felsefesi
EĞİTİMİN TOPLUMSAL TEMELLERİ
İlköğretim Fen Bilimleri Dersi Öğretim Programı
Kültür Analizi ve Olgubilim
Makalenin Yazarları: Vehbi Aytekin SANALAN Esra TELLİ Yavuz SELİM
Ünite Ürün Dosyası Sunumu
Eğitim ve Eğitim Psikolojisi
Yorumlayıcı Paradigma ve Nitel Araştırmanın Bilimsel Araştırma Geleneğindeki Yeri Yrd. Doç. Dr. Cenk Akbıyık.
OKUL TEMELLİ MESLEKİ GELİŞİM
Çiğdem ÖZTÜRK Semra SEVİNÇ Esra SEVİNDİK
DİN ANLAYIŞINDAKİ YORUM FARKLILIKLARININ SEBEPLERİ
EĞİTİMİN TOPLUMSAL TEMELLERİ
Yrd Doç. Dr. Cenk Akbıyık Öğretim İlke ve Yöntemleri
Bilimsel Araştırmanın Alternatifleri
BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI
KAM 209 ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ
OKULLARIN INTERNETE TAŞINMASINDA BÖTEB’ LERİN (BİLGİSAYAR ve ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ EĞİTİMİ BÖLÜMÜ) ROLÜ.
ÖĞRETİMDE STRATEJİ Ali ÇELiK (Biyoloji).
Geçmişten günümüze pek çok tanım ile açıklanan bilgi politikası bilginin üretilmesine, yönetilmesine, işaretlenmesine ve kullanılmasına öncülük eden; birbiri.
PSİKOLOJİ İLE DİĞER BİLİM DALLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
İnsan Bilgisayar Etkileşimi Alanında Yılları Arasında Türkiye Kökenli Bilim İnsanları Tarafından Yapılan Çalışmalar Üzerine Bir İçerik Analizi.
Bilimsel Araştırma ve Proje Yönetimi
EĞİTİMDE ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ
ARAŞTIRMA TÜRLERİ.
EĞİTİMDE ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ
1.1 GİRİŞ Bu kitap, çevre psikolojisi (environmental psychology) konusunda temel bilgileri kazandırmak amacıyla hazırlanmıştır. Çevre psikolojisini,
EĞİTİMDE ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ
EĞİTİM BİLİMLERİNDE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ
UZEM TANITIM.
Doç.Dr. Sebahattin DEVECİOĞLU Fırat Üniversitesi
Kişilik Kuramları Giriş ve kavramlar.
ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ.
Eğitim Psikolojisi -Eğitim Psikolojisinin Kapsamı-
Türk Eğitim Sisteminin Yapısı ve Yönetimi
İNCELEME Bilimin İşlevleri İstatistiksel Yöntemler Değişken Türleri
Bilimsel düşünme becerileri
EĞİTİMİN EKONOMİK TEMELLERİ
BÖLÜM 1 Sosyal Bilgiler Nedir?. BÖLÜM 1 Sosyal Bilgiler Nedir?
KARŞILAŞTIRMALI EĞİTİM
Nitel Araştırma Sonuçlarının Raporlaştırılması
Özel Gereksinimli Öğrenciler ve Fen Öğretimi
Eğitim Psikolojisi Yrd Doç. Dr. Cenk Akbıyık
ARAŞTIRMA YÖNTEM ve TEKNİKLERİ
DİLEK DİKEÇ Matematik Öğretmeni
FAKÜLTEMİZ HAKKINDA Fakültemiz tarihinde kabul edilen ve tarihinde Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı.
ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ
SİYASET BİLİMİ VE KAMU YÖNETİMİ BÖLÜMÜ TEMMUZ 2017
Program Geliştirmenin Felsefi Temelleri
SOSYAL BİLGİLER DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI
Erken Çocukluk Dönemi Fen ve Matematik Eğitimine Kuramsal Bakış
BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ ÜNİTE 1
BİLİM KAVRAMI TANIMI-AMACI-SINIRLARI-ÖZELLİKLERİ
BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ
Bilimsel Araştırmanın Alternatifleri
F.Ç DERS: İLERİ ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ : İKİNCİL KAYNAKLAR.
Karşılaştırmalı Eğitim
Karşılaştırmalı Eğitim
Fen Öğretiminin Genel Amaçları Prof. Dr. Fitnat KAPTAN Arş. Gör. Dr
REHBERLİK PSİKOLOJİKDANIŞMANLIK VE İLGİLİ BİLİMLER
Sağlık sosyolojisi Bireyin içinde bulunduğu sosyal, kültürel ve ekonomik yapı ile birlikte sağlık ve hastalık olgularına yüklenen anlamların, hastalığa.
GELİŞİM VE ÖĞRENME PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ.
NİŞANTAŞI ÜNİVERSİTESİ
TÜRKİYE'DE ERGEN PROFİLİ
Nitel Araştırmalar I.
Bilimsel Araştırma Yöntemleri
Nicel ve Nitel Araştırmalar
Sunum transkripti:

KARŞILAŞTIRMALI EĞİTİM Yrd.Doç.Dr. Zeynep DEMİRTAŞ

KONULAR Karşılaştırmalı eğitimin tanımı, kapsamı ve amacı Karşılaştırmalı eğitimin tarihçesi Karşılaştırmalı eğitimin yöntemleri Karşılaştırmalı eğitimde karşılaşılan sorunlar

KARŞILAŞTIRMALI EĞİTİMİN TANIMI, KAPSAMI VE AMACI Karşılaştırmalı eğitim, toplumlarda mevcut eğitim problemlerini ve bu problemleri doğuran nedenleri, diğer toplumlarda benzer faktörlere değinerek saptayan, yorumlayan bir inceleme ve araştırma alanıdır.

Karşılaştırmalı eğitim, farklı kültürlerde ve farklı ülkelerde, iki ya da daha fazla eğitim sisteminin kuramsal ve uygulamalı olarak benzerliklerini ve farklılıklarını tanımlamaya yardım eden, benzer görünen fenomenlerin (olguların) anlamını belirten ve insanları toplumsallaştırma ile eğitme yollarına ilişkin yararlı genel önerilere ulaştıran bir disiplindir.

Çok genel anlamda karşılaştırmalı eğitim, eğitim sorunlarının çözümlenmesi için farklı ülkelerdeki eğitim sistemlerini inceleyen bir alandır. Karşılaştırmalı eğitim, dünyadaki eğitim sorunlarının benzerliğini ortaya koymakla birlikte, bu sorunların farklı ülkelerde farklı şekilde meydana geldiğini ve çözüm yollarının da farklı olabileceğini gösteren bir alandır.

Görünüşünde daha çok bir ülkede beliren eğitim sorunlarına çözüm getirmede karşılaştırmalı eğitim çalışmalarına yer verilmekte ve değişik ülkelerde benzer sorunların nasıl çözüldüğüne bakılmaktadır. Ancak sorunları çözerken belli bir ülkenin yaptıklarının aynısını yaparak değil o ülkenin kendi gerçeklerine göre en uygun çözüm yolunu bularak hareket etmek gerekir.

Karşılaştırmalı eğitimde herhangi bir eğitim sistemi incelenirken yalnızca eğitim kurumlarının irdelenmesi yeterli bulunmaz, eğitimi etkileyen temel ve yan faktörler de göz önünde tutulur. Bu bağlamda karşılaştırmalı eğitim, eğitim uygulamaları konusunda görünenlerin gerisinde neler bulunduğunu araştırıp eğitimi etkileyen sosyal ve siyasal etkenleri inceler.

Karşılaştırmalı eğitim, eğitim sistemlerini bugünkü durumlarıyla tanımlayan bir katalog değildir. Aksine, eğitim sistemlerinin bazılarının niçin gelişmiş olduğunu ve bazılarının niçin geride kaldığını, bazı sistemlerin niçin siyasal ideolojilerin baskısı altında kaldığını, diğerlerinin nasıl özgürlük ve değişikliği teşvik ettiğini keşfetmeye çalışır. Bu anlamda karşılaştırmalı eğitim, kuru bir sistem kopyacılığı değildir.

Karşılaştırmalı eğitim, yalın bir alan olmaktan ziyade eğitimi anlamaya yardım eden psikoloji, dil bilimi, ekonomi, sosyoloji, tarih ve antropoloji gibi disiplinlerle yakından ilişkili olan karmaşık bir çalışma sahasıdır. Bu bakımdan, karşılaştırmalı eğitimi tarih, felsefe, fen veya başka bir bilim türü gibi tanımlamak zordur. Çünkü karşılaştırmalı eğitim, bu alanların hepsinden faydalanabilen uygulamalı bir disiplindir.

Karşılaştırmalı eğitimin amaçları 1. Eğitim sistemlerine, sorunlarına ve etkinliklerine ilişkin geçerli bilgiler elde etmek; 2. Yerel, ulusal ve uluslararası bir konu olan eğitimde, bir dizi hipotezi, gerekli yöntem ve teknikleri, yorum için gerekli esasları ve sonuçları geliştirmek; 3. Eğitime etkin olan etmenlerin, çeşitli ülkelerdeki evrimini ve görünümünü inceleyerek, eğitim politikasının saptanmasına yardım edecek görüşü kazandırmak;

4. Bir ülkenin kendi eğitim sistemini geliştirmesi için kuramsal ve uygulamalı olarak katkıda bulunmak; 5. İnsanların ve özellikle eğitimcilerin kültür ufkunu genişletmek, 6. Belli bir sorun karşısında bireylerin geniş bir bakış açısına sahip olmasını, çok yönlü ve alternatif çözüm yolları üretmeye açık olmasını sağlamak,

7. Ulusal gelişme için gerekli olan eğitim politikalarının tayininde yardımcı olabilecek temel bilgileri sağlamak, 8. Eğitim konusunda başka ülkelerde kullanılan yöntem, uygulama ve kurumları uyarlamak, 9. Uluslararası anlayışa ve iletişime katkıda bulunmak, uluslararası gerginliği azaltmak, 10. Eğitim bilimlerini bilimsel olarak geliştirmek ve zenginleştirmektir.

Bu alanın ayrıca, kültür ufkunu genişletmek, eğitimi bilim ve kültür süreci olarak zenginleştirmek, uluslararası anlayışa katkıda bulunmak ile diğer ülkelerle dostça ve açık bir iletişim kurmak gibi amaçları da vardır.

KARŞILAŞTIRMALI EĞİTİMİN TARİHÇESİ Dünyada; Karşılaştırmalı Eğitim alanında yapılan çalışmalar, antik Yunanistan’a uzanan, uzun bir geleneğe sahiptir. On dokuzuncu yüzyıldan beri, filozoflar, antropologlar, siyaset bilimciler ve sosyologlar çeşitli hedeflere ulaşmak için kültürler arası karşılaştırmalar yapmıştır.

Karşılaştırmalı eğitimle ilgili çalışmalar, Marc Antoine Jullien'in 1817 yıllarında eğitim kurumları hakkında sistematik bilgiler toplaması ile başlamıştır. M. A. Jullien'in yayınladığı Karşılaştırmalı Eğitim Üzerine Bir Çalışma Planı ve Ön Görüşler kitabında eğitim kurumlarındaki ve uygulamalardaki karşılaştırmaları incelemelere sistematik bir yaklaşım önermekte, eğitimin pozitif bir bilim olduğunu ve karşılaştırmalı çalışmalarla daha iyiye götürülmesinin mümkün olduğunu belirtmektedir.

Jullien, sistematik olarak elde ettiği bilgilerden yararlanarak kimi genel ilkeler ortaya koymaya çalışmıştır. Elde edilen veriler daha çok eğitim kurumlarının yapısal durumunu yansıtmakla beraber Jullien bu bilgileri eğitim kurumlarının diğer sosyal kurumlarla olan ilişkileri yönünden de değerlendirmeye çalışmıştır. Diğer bir deyişle, veriler kurumlar arası etkileşim açısından da analiz edilmiştir.

Jullien, insanların o devirde birbirlerine karşı saldırgan olmalarını ve çevrelerini yakıp yıkmalarını önemli bir eğitim problemi olarak görmekte, özellikle Avrupa’nın bu sorunlardan eğitim sistemlerinin reformdan geçirilmesiyle kurtulabileceğini düşünmekteydi. Eğitimde reformların ise karşılaştırmalı eğitim çalışmalarıyla yapılabileceğine ve bu şekilde insanlığın refahının ve ahlâk duygusunun geliştirileceğine inanmaktaydı.

Jullien, Karşılaştırmalı Eğitim çalışmalarından Avrupa ülkelerinin hangi durumlarda geri kaldığı, hangilerinin yardıma muhtaç olduğu, hangilerinin örnek sistem ve uygulamalara sahip olduğu konusunda bilgi vermesini bekliyordu.

Jullien’den sonra, 19. yüzyılda, karşılaştırmalı eğitimciler daha çok başka ülkelerin eğitim sistemlerini inceleyip, elde ettikleri bilgiler doğrultusunda kendi ülkelerinde reform çalışmaları başlatan eğitim yöneticileri olmuşlardır.

Her ne kadar 19. yüzyılda analitik yöntem kullanılmamış ve eğitimciler çalışmalarını daha çok gezi ve tanımlamalara dayandırmış olsalar da Arnold’un Fransa ve Rusya ziyaretleri hakkında elde ettiği bilgileri incelerken “niçin” ve “nasıl” gibi soruları sorması, karşılaştırmalı eğitimin analitik yöntemi kullanarak sorgulayan, disiplinler arası bir alan olmasına öncülük etmiş ve alanın kapsamını büyük ölçüde şekillendirmiştir.

19. yüzyıldaki karşılaştırmalı eğitimciler, genelde kendi ülkeleri dışındaki ülkelerin eğitim sistemleri hakkında bilgi toplayan ve daha sonra bu bilgiler ışığında kendi ülkelerinde reform çalışmalarını başlatan eğitim yöneticilerinden oluşmuştur. Ayrıca bu kişiler eğitimi, toplumda yer alan diğer kurumlarla olan ilişkilerinden daha çok kendi başına özerk bir kurum olarak görmüşlerdir.

Bu yüzyılın belli başlı karşılaştırmalı eğitimcileri çalışmalarını gezi ve tanımlamalara dayandırmıştır. Yaptıkları gezi ve incelemelerle, kendi ülkelerindeki eğitim sistemini geliştirmek için başka sistemlerden uyarlama yapmaya çalışmışlardır.

Karşılaştırmalı eğitimin 19 Karşılaştırmalı eğitimin 19. yüzyıl öncülerinden İngiliz Michael Sadler, karşılaştırmalı eğitime sosyolojik bir bakış açısı kazandırmaya çalışmıştır. “Eğitim sistemi, toplumun ayrılmaz bir parçasıdır.” sözleriyle bu düşüncesini ifade etmiştir.

Micheal Sadler, her ülkenin eğitim sisteminin, o ülke gerçeklerine bağımlı olarak oluşabileceği ve bir yerde işe yarayan çok gelişmiş bir sistemin diğer bir sisteme uygulanmasının zorluğu ve karşılaştırmalı eğitimin, sosyal bir alan olarak pozitivist bir anlayışla evrensel genel geçer kanunlara sahip olamayacağını ifade eder.

20. yüzyıldaki karşılaştırmalı eğitim çalışmalarının önde gelen isimlerinden biri olarak I. L. Kandel bilinmektedir. Kandel’in çalışmaları daha çok öğretim programı değişimleri üzerinedir ve fonksiyonistlerin ilkelerini benimsemez. Kandel, sistem değişiminde kültürel ve tarihsel güç ve faktörlerin etkisini, devlet ve klisenin rollerini, sosyal ve ekonomik organizasyonu incelemiştir.

20. yüzyılın önde gelen diğer karşılaştırmalı eğitimcileri ise Nicholas Hans ve Robert Ulich'tir. Hans’a göre bir eğitim sistemi içinde çalıştığı sistemi yansıtmaktadır. Eğitim çalışmaları, topluma belli bir değişme ve gelişme getirmelidir.

1960’lardan sonra Karşılaştırmalı Eğitimi daha bilimsel bir çerçeveye oturtabilmek için yeni yöntem arayışları başlamıştır. Bu konudaki ilk çabalar George Bereday’in Eğitimde Karşılaştırma Yöntemleri adlı klasik eserinde görülmeye başlanmıştır. Ayrıca Harold Noah, Max Eckstein tarafından Karşılaştırmalı Eğitim Bilimine Doğru ve Karşılaştırmalı Eğitimde Bilimsel Araştırmalar adlı iki önemli kitap yayınlanmıştır.

Bu kişiler karşılaştırmalı eğitimde bilimsel yöntemleri kullanmışlar ve karşılaştırmalı eğitimi, felsefi ve tarihsel gelenekten uzaklaştırmayı amaçlayarak karşılaştırmalı eğitimde yeni yaklaşımların kullanılmasının gerekliliğine inanmışlardır. Aynı şekilde Brian Holmes da Karşılaştırmalı Eğitim’deki yeni paradigmanın, gerçek veya varsayıma dayalı bir problemden yola çıkılıp, çözümler aranması şeklindeki evrelerden oluşan, Dewey ve Popper’in bilimsel araştırma ilkelerine dayalı bir yöntemden oluşması gerektiğini ileri sürmüştür.

1980’li yıllarda yapılan karşılaştırmalı çalışmalar genel olarak eğitimde kalite ile eğitime ayrılan kaynaklar arasındaki ilişkinin incelenip, alternatif kaynak arayışlarının belirlenmesine yönelik çalışmalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dönemde eğitimde kalitenin, finansman kaynaklarının arttırılması yoluyla yükseltilmesi çalışmalarının yanı sıra karşılaştırmalı eğitimin kuramsal kısmını ilgilendiren çalışmalar da devam etmiştir.

Soğuk savaşın bittiği ve ülkelerarası ayrışmanın sona erdiği 1990’lı yılların başındaki karşılaştırmalı çalışmalar, savaş öncesi ele alınmayan bir biçimde özellikle rakip ulusların eğitim sistemlerini anlamak, eğitim aracılığı ile uluslar arası bir anlayış oluşturabilme ve dünya barışını sağlama amacını güden çalışmalar olarak yaşama geçirilmiştir.

Bundan sonraki ve günümüze kadar uzanan süreçte yapılan çalışmalar, yenidünya düzeninde insanlığın karşılaştığı problemlerin çözümüne yönelik açılımları sağlamak ve bu yönde donanımlı bireyler yetiştirme noktasında yoğunlaşmıştır. Bu amaçla yaşama geçirilen çalışmalar daha çok “silahsızlanma eğitimi”, “barış eğitimi”, “çevre eğitimi”, “demokrasi eğitimi” uygulamalarının geliştirilmesi ekseni etrafında ele alınmıştır.

Türkiye’de; Türkiye’de her ne kadar karşılaştırmalı eğitime bir kavram olarak 1960’lara kadar rastlanmasa da, Türk eğitim sistemi içindeki karşılaştırmalı eğitim çalışmalarının düşünülenden daha eskilere dayandığı söylenebilir. Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren eğitimde yaşanılan sorunların nasıl çözümleneceği üzerinde durulmuş ve bu amaçla bazen dışarıya heyetler gönderilmiş, bazen de dışarıdan uzmanlar çağırılmıştır.

Ayrıca Ali Suavi, Namık Kemal ve İsmail Hakkı Baltacıoğlu gibi düşünürler, eğitim sisteminin geliştirilmesi için Avrupa ülkelerindeki eğitim sistemlerini tartışmışlardır. Ancak bu konuda yapılan çalışmalar çoğunlukla bir tür “kolaj” çalışması gibi “kes-yapıştır” şeklinde olduğundan, hem Türk eğitim sistemini gereğince zenginleştirememiş, hem de eğitimdeki en önemli özelliği, yani yerelliği yansıtmayı engellemiştir.

Bu girişimlerin altında her ne kadar “Daha iyiye nasıl ulaşabiliriz Bu girişimlerin altında her ne kadar “Daha iyiye nasıl ulaşabiliriz ?” kaygısı yatsa da, iyi olanın aynen taklidi sonradan değiştirilmesi çok daha zor bazı kuralların yerleşmesine zemin hazırlamıştır. Öte yandan bir sosyal bilim olan karşılaştırmalı eğitimde iç gözlem kadar dış gözlem de büyük önem taşır. Bu nedenle John Dewey gibi yabancı eğitimcilerin ülkemizi ziyaret edip, yapılan reformlarda rol oynamaları oldukça olumlu sonuçlar vermiştir.

Bu eğitimciler yeni kurulmakta olan bir devlet için gerekli elemanı yetiştiren eğitim kurumlarının (Köy enstitüleri örneğinde olduğu gibi) oluşturulmasında aktif rol oynamışlar, bunu yaparken de dış kaynaklardan çok iç kaynaklara yönelmişlerdir. Yapılan bu reform çalışmaları kısa zamanda meyvesini vermiş ve Türk kültürünün zenginleşmesine katkıda bulunmuştur.

Bu bağlamda eğitim sistemlerinin temel dinamiklerini bütün boyutlarıyla inceleyen karşılaştırmalı eğitimin, Türk eğitim sisteminde başka ülkelerin deneyimlerinden yararlanarak yapılacak yeniliklerin daha kontrollü ve temelli olabilmesine katkılar sağlayabileceği söylenebilir.

Karşılaştırmalı eğitimle ilgili olarak Türkiye’deki eğitim bilimi çalışmaları ilk defa Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinde Prof. Dr. Fatma Varış ve iki yabancı profesörün katkısıyla 1967 yılında verilen ‘Mukayeseli Eğitim’ dersi ile başlamıştır. Bu bilim insanlarının yazmış oldukları “mukayeseli eğitim” adlı kitabın, bu alanda yazılmış ilk eser olarak değerlendirmek mümkündür.

1970’lerde yine Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesine bağlı “Mukayeseli Eğitim Araştırmaları Enstitüsü” kurulmuştur. Daha sonra 1985 yılında Adil Türkoğlu’nun Fransa, İsviçre ve Romanya eğitim sistemlerini inceleyen çalışması da Türkiye’de yayımlanan karşılaştırmalı eğitim çalışmaları için ilk önemli örnekleri arasında sayılabilir.

1970-1980’lerdeki bu hızlı gelişmelere karşın bugün Türkiye’de Eğitim Bilimleri alanında ve üniversitelerde, karşılaştırmalı eğitim alanının henüz istenen düzeyde gelişmiş olduğu görülmemektedir. Dolayısıyla, bu alanda yeterli sayıda uzman ve araştırmacı bulunmaması, karşılaştırmalı eğitim araştırmalarını yapanların toplandığı çalışmalarını ve düşüncelerini paylaştığı organizasyonlar, bilgi şöleni ve kongre türü etkinliklerin Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da uzun yıllardır sürdürülmekte iken Türkiye’deki üniversite ve eğitim çevrelerinde beklenen düzeyde gerçekleştirilememiş olması üzerinde durulması gereken bir konudur.

Türkiye muhakkak eğitimde gerçekleştirilecek olan reform girişimlerinde Karşılaştırmalı Eğitim alanının birikimlerinden ve bakış açılarından yararlanmalıdır.

KARŞILAŞTIRMALI EĞİTİMİN YÖNTEMLERİ Karşılaştırmalı eğitimde "Ne ile ne karşılaştırılacaktır?" sorunu üzerinde farklı görüşler bulunmaktadır. Lauweyers'e (1979) göre, başlıca iki görüş vardır. Bunlardan birincisi, bir eğitim sisteminin bir yabancı sistemle karşılaştırılmasını, diğeri ise çeşitli eğitim sistemlerinin birbirleriyle karşılaştırılmalarını savunmaktadır. Günümüzde eğitimciler bu iki görüşü birleştirme yolunda çalışmaktadırlar. Birçok araştırmacı ise, yalnızca, çok benzer olay ve yapıların karşılaştırabileceğini düşünmektedirler.

Noah ve Eickstein (1969) karşılaştırmalı eğitimi beş basamakta incelemekte ve bu beş basamakta kullanılan karşılaştırmalı eğitim metodolojisini de vermektedirler. Onlara göre birinci basamak dünyayı keşfetmeye çalışan seyyahların anlattığı hikayelerden oluşmaktadır. Noah ve Eickstein bu seyyahların gezilerinin ana sebebinin “genel merak” olduğunu belirtmektedirler. Bu dönemde kullanılan temel metodoloji ise “gözlem” olarak nitelendirilebilir.

İkinci basamak ise, Avrupa’daki ulusal eğitim sistemlerinin oluşmaya başladığı 19. yüzyılın başlarına dayanır ve bu sıradaki geziler eğitimle ilgili konulara duyulan özel ilgiden dolayı yapılmıştır. Kullanılan metodoloji yine betimsel nitelik taşısa da ülkelere gidilme amacı genel merak değildir. Başka ülkelere gidip ülkelerine geri dönen eğitimciler raporlarla gözlemlerini sunmuşlardır.

Üçüncü basamak yine farklı kültürlerin eğitimle ilgili bilgi ve tecrübelerinin paylaşıldığı döneme denk gelir. Ansiklopedik çalışmalar yine moda olmasına rağmen bu basamağı belirgin yapan, yabancı ülkeler hakkında sistematik bilgi biriktirme ve yayın yapmak için ülkeler arasında bilim adamı, öğrenci ve yayın değiş tokuşunun zorunlu hale gelmiş olmasıdır. Uluslararası iletişimin doğal sonucu olarak, bu iletişim ağı dünya çapında eğitimle ilgili kuruluşların geliştirilmesini desteklemeye yardımcı olmuştur.

Dördüncü basamak, eğitim sistemleri ve toplum arasındaki etkileşimin fark edildiği 19. yüzyılın sonlarına denk gelmektedir. Bu dönemde bu ikisi arasındaki bağın anlaşılması için çalışılmıştır. Eğitim toplumun aynasıdır ve toplum da okullar tarafından biçimlendirilir. Bu dönemde metodoloji toplum ve eğitimi oluşturan tarihsel gerçekleri analiz etme ve bu iki temayı şekillendiren faktörler üzerine kurulmuştur.

Beşinci basamak Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra sosyal bilimlerin açıklayıcı gücünün belirgin olduğu dönemdir. Ulusal düzeyde istatiksel teknikler gelişmiş, sosyal bilimler nicel metotları kullanmaya yönelmiştir. Bu dönemde nicel metotlar sosyal bilimlerin yanı sıra, psikolojide ve karşılaştırmalı eğitim alanında da giderek artan bir biçimde kullanılmaya başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu hareket belirgin bir şekilde ilerlemiş, sosyal bilimler araştırmalarında kullanılan yeni metodlar karşılaştırmalı eğitimin yeniden oluşumuna yardımcı olmuştur.

Lauweyers, Varış ve Neff'e (1979) göre, eğitim sistemlerinin karşılaştırılmasında yaklaşım, dikey ve yatay olmak üzere iki çeşittir. Yatay yaklaşımda sistemlerin ayrı ayrı ve birlikte tüm öğeleri incelenir. Kimi kaynaklarda tarihsel yaklaşım adı verilen dikey yaklaşımda ise, tarihsel analiz yöntemi kullanılır. Karşılaştırmalı verilerin yorumlanmasında, öncelikle, tarihsel analiz gereklidir ve ikincisi diğer yaklaşımlarla bütünleştirilmelidir.

Yatay Yaklaşım: Bu yaklaşım türünde karşılaştırılan sistemlerin ayrı ayrı ve birlikte araştırmanın yapıldığı döneme ait tüm unsurlar karşılaştırılır. Farklı eğitim sistemlerinin ayrı ayrı unsurları paralel bir şekilde bir bütün olarak incelenir. Tüm değişkenler yan yana getirilerek farklılıklar saptanmaya çalışılır. Ayrıca karşılaştırılan boyut öğretim programı ise, programdaki tüm boyutların diğer programdaki boyutlarla karşılaştırılmasında da yatay yaklaşım kullanılmış olur.

Dikey Yaklaşım: İncelenen ülkenin eğitim sisteminin tarihi evrimi izlenir. Karşılaştırmalı eğitim yapan kişiyi geleceğe ait bazı tahminler yapmaya yöneltir.

Ültanır (2000:25) yapısal-işlevcilik yaklaşımı, tanımlayıcı yaklaşım, açıklayıcı yaklaşım modellerinden de bahsetmektedir. Yapısal-işlevcilik Yaklaşımı: Eğitim sistemiyle diğer toplumsal kurumlar arasındaki karşılıklı ilişkiyi tanımlayarak analiz eden yaklaşımdır. Bu yöntemde, sosyal koşullar ve çevrenin incelenmesi gerektiği varsayılır. Okul türleri arasındaki ilişkilerle ilgili eğitim yaklaşımı ve sosyal yapı ile eğitimin çeşitli yönleri arasındaki ilişkileri inceleyen eğitimsel- toplumsal yaklaşım şeklinde tanımlanmıştır.

Tanımlayıcı Yaklaşım: Geleneksel karşılaştırmalı analiz yaklaşımıdır Tanımlayıcı Yaklaşım: Geleneksel karşılaştırmalı analiz yaklaşımıdır. Bu yaklaşımda incelenen konu ile ilgili literatür incelendikten sonra ele alınan sistemlerin benzerlik ve farklılıkları belirlenmeye çalışılır. Açıklayıcı Yaklaşım: Olayların nedenlerinin karşılaştırmalı olarak araştırıldığı çalışmalar bu yaklaşıma uygundur. Gelecekte programlara eklenecek yenilikler ve programlardaki ilerlemeler için bir takım ön çalışmalar yapılır.

Karşılaştırmalı eğitim araştırmalarında, "örnek olay" ve "problem" yaklaşımları da kullanılmaktadır. Bir ülkedeki özel bir eğitim deneyimine ilişkin gözlem ve incelemeleri içeren örnek olay yaklaşımı, benzer koşullarda diğer ülkelerde yararlı olabilir. Ancak bu yöntemde karşılaştırma yapılmaz. Yorum ve karşılaştırma okuyucuya bırakılır. Ayrıca, örnek olay incelemelerinin sınırlı bir yanı da, olayın toplumsal ya da tarihsel bütün içine yerleştirilmesindeki başarısızlıktır.

Problem yaklaşımında ise, örneğin; eğitim maliyetleri, öğretmenlerin statüleri, kadınların eğitim durumu, ilgili ülkelerde dil öğretim yöntemleri gibi sorunlar sistematik bir biçimde analiz edilir.

Bundan başka, bu alanda, nesnel ve bilimsel bir araştırma yöntemi olan "deneysel yöntem" de kullanılır. Bu yöntem, sistematik, kontrollü, deneysel ve hipotezleri belirleyen nicel araştırmalara dayalıdır.

Karşılaştırmalı eğitim araştırmacıları tarafından kabul edilebilecek ortak bir kuram ve yöntem henüz geliştirilememiştir. Ancak, Lauwerys’e göre, araştırmacılara yardım edecek belirli sayıda kurallar bulunmaktadır. Bu kurallar şunlardır; a) Eğitim çok karmaşık bir olgudur. Bir toplumun yaşamının tüm yönleriyle bağlantılıdır (siyasal, ekonomik, dinsel, bilimsel, toplumsal vb.). Eğer bir ülkenin eğitimi incelenmek istenirse, toplumsal yapısı, tarihi, coğrafyası, ekonomisi ve siyasal durumuyla ilgili eserler okunur.

b) Eğitim sistemleri durgun bir yapı olarak değil, değişmeye hazır kişisel etkilemeler ve sosyal gelişmeler de dikkate alınmalıdır. c) Analiz ve sınıflandırmada ne ile neyin karşılaştırılacağı iyice belirlenir. Yasalar yasalarla, yapılar yapılarla, programlar programlarla karşılaştırılır. Örneğin bir ülkedeki uygulamalarla, başka bir ülkedeki projeler karşılaştırılamaz. d) Yorumlarda kişisel ilgiler göz önüne alınabilir. Tarihçi tarihsel etmenleri, sosyolog sosyolojik etmenleri araştırabilir. Bütün bu yaklaşımlar sorunun doğru olarak anlaşılmasına yardım etmektedir.

e) Günümüzde eğitim politikasına ilişkin incelemelere ilgi çoktur e) Günümüzde eğitim politikasına ilişkin incelemelere ilgi çoktur. Eğitim Politikası incelenirken, politikacıların, yöneticilerin ve öğretmenlerin kararlarını sınırlayan koşullar araştırılmalıdır. f) Eğer verileri bir tablo halinde vermek mümkünse nitel verilerden yararlanılabilir. Ama verilerin sorunla ilgisinden emin olunmalıdır.

Eğitime etki eden faktörler, karşılaştırmalı olarak incelendiğinde bunları doğal faktörler ve sosyal faktörler olarak iki aşamada ele almak gerekmektedir. Doğal faktörler arasında en önemlisinin coğrafi faktör olduğu ve çok farklı coğrafi özelliğe sahip ülkelerde eğitimin merkezileştiği görüşü üzerinde durulmaktadır. Sosyal faktör ise daha farklı bir sınıflamaya tabi tutulmaktadır. Bu faktörler sırasıyla;

a) Demografik faktörler: Nüfus artışı ve yapısının eğitimi etkilediği vurgulanmaktadır. b) Dil faktörü: Bir ülkede birden fazla dilin konuşulması, resmi dilin tek ya da iki dilde olması eğitimi de etkilemektedir. c) Din faktörü: Bir ülkede tek dinden fazla dinlerin bulunması da eğitimi etkilemektedir. d) Irk faktörü: Bu faktörün de eğitimi etkilemeye devam ettiği, ancak çözüm için öneriler üretildiği görülmektedir.

e) Sosyal sınıf faktörü: Bu faktörün eğitime etkisi ortadan kalkmakla beraber kimi ülke eğitim sistemlerinde etkisi görülmektedir. f) Ekonomik ve teknolojik faktörler: Son yıllarda teknoloji alanındaki hızlı gelişmeler ve teknolojinin eğitimde yaygın bir şekilde kullanılması bu faktörü, eğitime etki eden en önemli faktörler arasına sokmuştur. Bu faktörlerin ayrı ayrı değil, bir bütün olarak ve birbirleriyle etkileşimlerine bakarak bir ülkenin eğitimini ne derecede etkilediğine bakılmalıdır.

Türkoğlu (1998)’na göre ‘‘karşılaştırmalı eğitim çalışmaları disiplinler arası çalışmalardır. Karşılaştırmalı eğitim çalışmalarında; eğitimle ilgili yasalar, eğitim konusundaki farklı çalışmalar ve eğitimin finansal kaynakları incelenebilir. Bunun yanı sıra ilköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim yapıları karşılaştırılabilir. Ayrıca amaç, içerik, kullanılan yöntemler, araç gereçler, materyaller ve ölçme değerlendirme yöntemleri gibi birçok farklı boyut karşılaştırmalı eğitim çalışmalarının kapsamına girebilir’’.

Bir çalışmanın karşılaştırmalı eğitim çalışması sayılabilmesi için verilerin birden fazla kategoride toplanması ve analiz edilmesi gerekmektedir. Yapılan bu analizler neticesinde ulaşılan bulgulara dayanarak önerilerde bulunulabilir veya olguların sebepleri açıklanabilir. Karşılaştırmalı eğitim çalışmalarında karşılaşılan en büyük güçlüklerden biri dil problemidir. Araştırmacı programlarını incelediği ülkelerin bütününün dillerine hakim olamayabilir. Bu problemi çözmenin yollarından biri farklı ülkelerden araştırmacıların ortak çalışmalar yapması olabilir.

Karşılaştırmalı eğitim çalışmaları arasında önemli yer tutanlardan biri de çeşitli kurumlar aracılığıyla uluslar arası düzeyde yapılan sınavlardır. UNESCO, UNICEF, OECD, WORLDBANK gibi kuruluşların organize ettiği TIMMS, PISA gibi sınavlar hem yüksek katılımla gerçekleşmekte hem de sonuçları birçok araştırmacı ve ülke eğitim bakanlıkları tarafından analiz edilmektedir. Uluslar arası düzeyde yapılan bu sınavlar da başarı düzeyi yüksek olan ülkelerin eğitim sistemlerinin incelenmesi diğer ülkeler için yararlı olmaktadır.

Karşılaştırmalı eğitim çalışmaları büyük oranda nitel çalışmalardır ve veriler çoğunlukla kaynak taraması yöntemi ile elde edilmektedir. Bunun yanı sıra gözlem, görüşme gibi yöntemlerde kullanılabilir. Çalışmanın veri toplama aşamasında çok fazla ve çok çeşitli veri elde edilebilir. Sağlıklı bir karşılaştırmanın yapılabilmesi için elde edilen verilerin kategorize edilerek düzenlenmesi gerekir.

KARŞILAŞTIRMALI EĞİTİMDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR İnsanlara her yerde aynı eğitim olanakları sağlamak ve dünyadaki cehaleti yenmek gibi temel amacı olan Birleşmiş Milletler UNESCO teşkilatının girişimleri, Avrupa Topluluğu düşüncesinin gündeme gelmesi, diğer ülkelerle ikili ilişkilerin kurulması karşılaştırmalı eğitim çalışmalarına son yıllarda büyük ivme katmıştır. Ancak karşılaştırmalı eğitim çalışmalarında yine de kimi güçlüklerle karşılanmaktadır. Bunlar aşağıdaki gibi sıralanabilir.

1. Karşılaştırmalı çalışma yapan kişilerin ya da bilim adamlarının kimi ülkelere karşı duydukları yakınlık ya da karşı görüşler sakıncalı olmaktadır. Bu eğilimler saplantıya dönüştüğünde bilimsel çalışma yapmak zorlaşmaktadır. 2. Karşılaştırmalı eğitim çalışmalarında o ülkenin eğitim sistemiyle beraber sosyal yapısını, tarihsel gelişimi gibi diğer koşullarını da iyi incelemek ve irdelemek gerekir. Çok değişik yapıya sahip ülkelerle karşılaştırma yapmak oldukça güç olmaktadır. Bunun için çalışmanın sınırını çok iyi belirlemek gerekir.

3. Eğitim terimleri ve kavramları üzerinde görüş birliği sağlamak güç olabilir. Sözgelimi temel eğitim, ilköğretim ve ilkokul kavramları ve süreleri farklı farklı kullanılmaktadır. 4. Güvenilir ve inanılır istatistik bilgilerin toplanmasında karşılaşılan güçlükler de söz konusudur.

5. Karşılaştırma yapılan ülkenin dilini iyi bilmek ya da o ülkeye ait ulaşılan dilde yazılmış kaynakları iyi anlayacak düzeyde yabancı dil bilgisinin olması gerekir. 6. Çok sınırlı alanda yapılan bir karşılaştırma konusunun genelleme yapılamaması gibi güçlükler ortaya çıkmaktadır.