Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah’a hamd ü senâlar olsun!. Ümmetini İslam dışı milletlere benzemekten, onları taklit etmekten, gayri müslimler gibi yaşamaktan men eden şanlı Peygamberimiz üzerine selam ve dualar göndeririz ve onun Ashâbı üzerine de olsun ki onlar, İslam dışı hal ve davranış içinde bulunan ehli küfre benzemekten, onları taklitten dikkatle sakındırdılar
TAKLİD NEDİR? GAYRİ MÜSLİMLERİ TAKLİD VE SONUÇLARI
TAKLİD İnsanın herhangi bir konuda birinin söylediği ya da yaptığı bir şeye düşünmeksizin ve herhangi bir delil aramaksızın onun hakikat üzere olduğuna inanarak uymasıdır.
İbn Haldun'un Mukaddime'de yaptığı taklidin toplumsal boyutuyla ilgili o muhteşem tesbit; "Mağluplar galipleri taklit ederler.“. (Ibn Haldun, Mukaddime (trc.) I/ )
Gayri Müslim kimdir? Müslüman olmayan, İslam’ın dışında ve karşısında olan demektir.
DİNİMİZİN 2 TEMEL KAYNAĞI OLAN KURAN VE SÜNNETE GÖRE GAYRİ MÜSLİMLERİ TAKLİD ETME
Maide suresi 51. ayetinde yüce Allah bu konuda bakın bize ne emrediyor: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَىٰ أَوْلِيَاءَۘ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍۚ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْۗ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ Ey inananlar! Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.
“Yahudiler de hıristiyanlar da; sen onların dinlerine uymadıkça asla senden razı olmayacaklardır. De ki: ALLAH Teâlâ’nın yolu, doğru yolun tâ kendisidir. Yemin olsun ki, sana ilim geldikten sonra, eğer sen onların arzularına uyacak olursan, senin için ALLAH Teâlâ’dan ne bir dost ve ne de bir yardımcı vardır.” (Bakara Sûresi: 120) وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلاَ النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءهُم بَعْدَ الَّذِي جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللّهِ مِن وَلِيٍّ وَلاَ نَصِيرٍ
Bilmeliyiz ki ne dünyada şeref bulmak için ne de başka bir sebeple gayri müslimleri taklit etmek, bir hayırla neticelenmez. Kitabullah’da; مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاء كَمَثَلِ الْعَنكَبُوتِ اتَّخَذَتْ بَيْتًا وَإِنَّ أَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنكَبُوتِ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ “Allah’tan başka dost edinenlerin hâli, kendine bir ev edinmiş olan örümceğin hâli gibidir. Hâlbuki evlerin en zayıfı örümceğin evidir, eğer bilselerdi.”(Ankebut; 41 )
“Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet, güç ve şeref mi arıyorlar. Bilsinler ki gerçekten bütün izzet ve şeref yalnızca ALLAH Teâlâ’ya aittir.”(Nisa Sûresi:139) الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاء مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَيَبْتَغُونَ عِندَهُمُ الْعِزَّةَ فَإِنَّ العِزَّةَ لِلّهِ جَمِيعًا
İslam, Müslümanları, kılık-kıyafetten inanca, düşünce tarzından örf, adet ve kültüre kadar her alanda başkasına benzemekten şiddetle sakındırmış bunun büyük bir münker olduğunu ilan etmiştir. "İmam-ı Rabbani' nin (k.s.) de altını çizdiği gibi, Hakk ehli batıl ehline benzediği anda inancından ve mensubiyetinden gelen "İZZET"ten uzaklaşmış, zillete düşmüş olur. Hakk ehlinin zillete düşmesi, kaçınılmaz olarak bâtıl ehlinin izzete kavuşması demektir. İslam, Müslümanları, kılık-kıyafetten inanca, düşünce tarzından örf, adet ve kültüre kadar her alanda başkasına benzemekten şiddetle sakındırmış bunun büyük bir münker olduğunu ilan etmiştir. "İmam-ı Rabbani' nin (k.s.) de altını çizdiği gibi, Hakk ehli batıl ehline benzediği anda inancından ve mensubiyetinden gelen "İZZET"ten uzaklaşmış, zillete düşmüş olur. Hakk ehlinin zillete düşmesi, kaçınılmaz olarak bâtıl ehlinin izzete kavuşması demektir.
1- (Secdede gözleri yummak Yahudi âdetidir.) [Deylemi] 2- (Saçınızı kınalayıp ikiye ayırın ve Yahudilere muhalefet edin!)[İbni Adiy] 3- (Aşûre günü oruç tutun! Yahudilere benzememek için bir gün önce veya bir gün sonra da tutun!) [İ. Ahmed] 4- (Bıyığınızı kısaltıp, sakalınızı bırakın ki, müşriklere benzemeyin!) [Nesai] 5- (Sarık, Müslümanlar ile kâfirlerin arasını ayıran alamettir.)[Taberani]
Hadislerde yer alan bilgilere göre Hz. Peygamber müslümanlara, dış görünüşleri bakımından müşriklerle yahudilere benzemeyip farklı bir görüntü sergilemelerini Ayrıca müslümanların kıyafetiyle müşrik ve kafirlerin kıyafetleri arasında fark bulunması gerektiğini vurgulamıştır (Müsned, II, 50; Tirmizî, “Libâs”, 20, 42; Ebû Dâvûd, “Libâs”, 4).
Sevgili peygamberiz (sav) İsrail oğullarının bozulmasını şöyle anlatır: ‘‘İsrail oğullarından biri, günah işleyen birine rastladı. Ona şöyle dedi. Sevgili peygamberiz (sav) İsrail oğullarının bozulmasını şöyle anlatır: ‘‘İsrail oğullarından biri, günah işleyen birine rastladı. Ona şöyle dedi. – Allah’tan kork. Yapmakta olduğun bu işi bırak. Zira bu sana helal değildir.’’ – Allah’tan kork. Yapmakta olduğun bu işi bırak. Zira bu sana helal değildir.’’ Ertesi gün yine aynı adamla aynı şekilde karşılaştır. Onunla yiyip içmekte, oturup kalkmakta bir sakınca görmedi. Allah da onların kalplerini birbirine benzetti. Böylece hepsi Allah’ın lânetine uğradılar.’’ Ertesi gün yine aynı adamla aynı şekilde karşılaştır. Onunla yiyip içmekte, oturup kalkmakta bir sakınca görmedi. Allah da onların kalplerini birbirine benzetti. Böylece hepsi Allah’ın lânetine uğradılar.’’
‘‘Kim kime benzerse, oda onlardandır.’’ (Ebu Davut Libas:4)
( Bir kavme benzeyen onlardandır) hadis-i şerifindeki benzemek, imanda ve ibadetlerde benzemektir.kâfirlere benzemek bazı yerlerde mekruh, bazı yerlerde haram, bazı yerlerde küfür olur. Fakat, uçağa binmek, masada yiyip içmek, çatal kaşık kullanmak, dikiş makinesi, bilgisayar, elbise gibi şeylerse âdettir, bunları kullanmak günah olmaz. Hattâ lüzumlu olanları kullanmak gerekir. İmam-ı Rabbanî
Hz. Peygamberin (s.a.v)bize yüklediği "başkasına benzememe" mükellefiyetinin temelinde bizim fıtri değerlere bağlılıktan gelen "üstünlüğümüzün" bulunduğu en temel bir hakikattir İslam, hayatın her alanına her boyutuna "kendine mahsus" damgasını vuran bir dindir. Müslüman olmanın kendine has hüküm, tarz, sembol ve göstergelerinin muhafazası, bu sebeple Efendimiz (s.a.v.) tarafından "Ümmetine" titizlikle öğütlenmiştir.
Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, kendi ümmetinin şirkten, kâfirlikten başka, eski ümmetleri örf-adet, fitne-fesat ve isyan gibi bütün kötü yollarda takip edeceklerini önceden haber vermiştir. Ebu Sâid (R.A.)’den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu: “Sizler, kendinizden önce geçen milletlerin yoluna karışı karışına, arşını arşınına tıpa tıp muhakkak uyacaksınız. O dereceye kadar ki, şayet onlar daracık keler deliğine girmiş olsalar, siz de muhakkak onlara uyarak oraya gireceksiniz, onlara tabî olacaksınız.” Ebu Sâid (R.A.) diyor ki: Biz: -Ya Resûlellah! Bu ümmetler yahudilerle hristiyanlar mı? diye sorduk. Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: “Onlardan başka kim olacak!…” buyurdu. (Buhari, Enbiya: 48; İtisam; 14; Müslim;
Son iki, iki buçuk asırlık süreçte İslam dünyasında yaşanan durum,başkalarına benzemek özelliklede batılılaşma sevdası Osmanlının gerileme döneminde de kendini göstermiş ve koskoca imparatorluğun yıkılmasına sebep olan en önemli etkenlerden biri olmuştur. Son iki, iki buçuk asırlık süreçte İslam dünyasında yaşanan durum,başkalarına benzemek özelliklede batılılaşma sevdası Osmanlının gerileme döneminde de kendini göstermiş ve koskoca imparatorluğun yıkılmasına sebep olan en önemli etkenlerden biri olmuştur.
Müslümanların "Batılılaşmak"tan anladığı şey artık sadece kılık-kıyafette onlara benzemekten ibaret bir yüzeyselliği yansıtmıyor; Müslümanlar dinlerini, tarihlerini, inanç ve kimliklerini de batılıların "uygun gördüğü/tayin ettiği tarzda" algılama konusunda ne kadar yetenekli olduklarını dünya aleme göstermenin yarışı içindeler...
Batılılaşma sevdamız islam dünyasının bütünlüğünü ve ümmet görüntüsünü zedelemektedir. Biz şuursuz bir hayat yaşarken, benzemeye çalıştıklarımız bizi arkadan hançerliyor. İslam’a, peygamber (a.s)’a saldırıyor.
El-Münavî’nin dış görünüşte benzemenin yasaklanmasında bir hikmet olarak öne sürdüğü şu tespit meselenin ehemmiyetini kavramaya dair önemli bir noktaya işaret ediyor: “… dış görünüşte başkalarına benzemek, onlarla zahirde ihtilatı (kaynaşmayı) doğurur. Öyle ki hidayete ve rızaya nail olmuşlarla “kendilerine gazap edilmiş olanlar” ve “sapmışlar”ı zahiren birbirinden ayırt etmek mümkün olmaz.”
Onlardan ayırt edilmeyeceksek ne hususiyetimiz kalır? Müslüman kimliğimizin onlarla olan farkımızı ifşa edecek kadar dahi tesiri olmayacaksa hayatımıza, “Kimlerdensiniz?” sualini sordurmayacak kadar onlara benzemenin hesabını nasıl vereceğiz Allah’a?
Bir elde kadeh! Bir elde Kur’an! Ne helâldır işimiz, ne de haram! Şu yarım yamalak dünyada, Ne tam kâfiriz, ne de tam bir Müslüman! Ömer Hayyam
اهدِنَا الصِّرَاطَ المُستَقِيمَ صِرَاطَ الَّذِينَ أَنعَمتَ عَلَيهِمْ غَيرِ المَغضُوبِ عَلَيهِمْ وَلاَ الضَّالِّين 6,7. Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil. Fatiha 6,7
Alıntılar; Yrd. Doç. Dr. Ebubekir Sifil Hoca Rıhle, Ocak-Şubat 2011