HAK IV.BÖLÜM
Hak nedir? Hak, hukuk düzenince kişilerin korunan menfaati ve onlara tanınan yetkiyi ifade eder. Hukuk, hak sözcüğünün çoğuludur (haklar). Ama tekil olarak kullanıldığında anlamı farklıdır. Hak sözcüğü, “doğruluk”, “Allah sıfatı” ve “hukukun kişilere tanıdığı yetki” anlaml gelir. Hukukun kişilere tanıdığı yetki, özel haklar, kamu hakkı, temel haklar gibi isimler alır. 2 2 2
Örnek Bir satım sözleşmesinde teslim edilecek mal veya para, hakkın temelinde korunan menfaati; dava açmak ise bu menfaat çerçevesinde tanınan yetkiyi işaret eder.
Hak sahipliği ve hakkın kullanılması ne demektir? Hakkın kullanılması, hakkın içeriğine dahil olan her türlü eylem ve işlemi yapabilmesidir. Örnek: Hakkın sahibi mülkiyetinde bulunan malı, kullanmanın yanında ayrıca üçüncü kişilerin saldırılarına karşı da koruyabilir. 4 4 4
İrade teorisi Friedrich Carl von Savigny (19. yüzyıl hukukçularının en saygın ve itibarlı hukukçularındandır. İrade Teorisi: Bu teoriye göre, bir kişi, başka bir kişiye kendi iradesini zorla kabul ettirdiği, onu kendi iradesine uygun davranmaya zorlayabildiği zaman gerçekten hak sahibidir.
Hak kavramının teorik temelleri Bu teori irade dışı kazanımları (habersiz vasiyetname ile mirasçı olunması) veya iradelerini kullanamayan (akıl hastası, küçük gibi) kişilerin hak sahipliğini açıklamada yetersiz kaldığından eleştirilmektedir. 6 6 6
Menfaat Teorisi Menfaat Teorisi: Bu teoriye göre, hak hukuk düzenince korunan (yarar) menfaattir. Hangi menfaatin korunmaya değer olduğunu ise, hukuk düzeni ve pozitif hukuk kuralları belirler.
Hak kavramının teorik temelleri Menfaat teorisi insan dışındaki bazı varlıklara, topluluklara da hak sahibi olabilme yetkisi tanımaktadır. Menfaat teorisi, irade teorisinin aksine, ayırma gücüne sahip olmayan akıl hastaları ve küçüklerin de korunmaya değer yararları bulunduğundan hak sahibi olabileceğini kabul eder. Menfaat teorisi, kişilerin kendilerine göre menfaatleri olduğunu düşündükleri şeylerin ve tüm menfaatlerin hukuk düzeninin koruması altında olamayacağı, böyle bir durumda haktan söz edilemeyeceği noktasından eleştirilmiştir. 8 8 8
Karma Teori: Önceki iki teoriyi birleştiren karma teori savunucusu Jellinek’e göre, hak, insana sahibi bulunduğu menfaati korumak üzere tanınmış olan irade kudretidir. Георг Еллинек (нем. Georg Jellinek; 16 июня 1851, Лейпциг, — 12 января 1911, Гейдельберг) — немецкий юрист, государствовед, представитель юридического позитивизма.
Hak kavramının teorik temelleri Buna göre bir menfaatin olabilmesi için onun korunması gerekli ise de, yeterli değildir; aynı zamanda bu menfaatin gerçekleştirilmesi, kullanıcısının iradesinin de olması gerekir. Ancak karma teori içinde, bu iradenin mutlaka hak sahibinde bulunması değil, onu temsil eden iradenin de yeterli olduğu savunulmaktadır. 10 10 10
Hak kavramının teorik temelleri Hakla İlgili görüşleri reddeden anlayış: Bu teoriye göre hak aslında somut ve gerçek bir kavramdır, öyle anlaşılmalıdır. Fizik ötesi kavramlar günümüzde geçerli olamaz; yukarıdaki kavramlarsa hakkı gereği gibi açıklayamaz. Diğer taraftan haktan ziyade ödevden söz edilmelidir. Ödev, kişiye nasıl davranması gerektiğini belirtir. Bu ödevi yerine getirmeyen karşısında diğer kişilerin talepte bulunma imkanı bulunmaktadır ki; bunu hukuk düzeni belirler. 11 11 11
Hak ve ödev arasındaki ilişki Ödev; kişiye nasıl davranması gerektiğini belirtir ve bir şeyi yapmak yahut bir şeyden kaçınmak yükümlülüğüne genel anlamda ödev denir. Olumlu da olabilir olumsuz da olabilir. Hak ile ödev arasında karşılıklı bir ilişki vardır; genellikle bu iki kavram madalyonun iki tarafı gibidir. Hukuk düzeni bir kişiye hak tanıdığında, başka bir kişi ya da kişilere ödev yükler. 12 12 12
Bazen gerçek bir hak olmadan sadece ödevden de söz edilebilir. Örnek hayvan hakları. Gerçekte hayvanlar hukukun süjesi olmadığından doğrudan hakları yoktur; hak olarak ifade edilenler esasen insanlara yüklenen ödevler silsilesidir.
Hukuk nedir? “Nas’ın isti’mali bir hüccettir ki, anınla amel vacip olur”. (Toplum, başvurulması kaçınılmaz bir hukuk kaynağıdır). Toplumu düzenleyen (din, ahlak, görgü, örf adet) kuralların en önemlisi hukuk kurallarıdır. Bunlar, toplum içindeki tutum ve davranışlarımızı düzenleyen ve uyulması devlet zoru ile sağlanan kurallardır. 14 14 14
I. HAK KAVRAMI Hak, hukuk tarafından tanınan, hukuken korunan ve yararlanılması hak sahibinin iradesine bırakılan menfaatlerdir. Bu anlamda hakkın iki cephesi bulunmaktadır İlk olarak hak, hukukun koruduğu bir çıkardır. İkinci olarak hak, sahibine bu korunmadan yararlanma yetkisi tanır.
A. Hakın çeşitleri Hak kaynaklandığı hukuk alanı yönüyle kamu hakları ve özel haklar olmak üzere ikiye ayrılır. Özel haklar tarihsel gelişim içinde tamamlanmış ve ancak teknolojik gelişmeler sebebiyle değişikliğe ve genişlemeye uğrayan hak grubudur. Buna karşın kamu hakları halen gelişme halindedir. Kamu hakları kişilerin devletle olan ilişkisinde sahip olduğu hakları ifade eder. Özel haklar kişilerin kendi aralarında sahip olduğu haklardır.
HAKKIN TÜRLERİ / ÖZEL HAKLAR B. ÖZEL HAKLAR Tanım Özel haklar, özel hukuk ilişkilerini düzenleyen kurallardan doğan haklardır. Bunlara <<medeni haklar>> da denilebilir. Bu haklar, herkese genel ve eşit bir şekilde tanınmıştır. Bu hakların diğer özelliği, her hakkın karşısında bir yükümlülüğün bulunmasıdır. Bu yükümlülük, genel bir yükümlülük veya bir şeyin yapılmasına ilişkin olabileceği gibi. Bir kaçınmadan ya da bir katlanmadan ibaret de olabilir. 17 17
2. Kamu Haklarından Farkları Özel haklardan herkes yararlanabildiği halde, kamu haklarından sadece vatandaşlar yararlanabilir. Özel haklardan yararlanma bakımından eşitlik ilkesi geçerli olduğu halde, kamu haklarından yararlanma bakımından böyle bir eşitlik söz konusu değildir.
Kamu hakları Kamu hakları Genel nitelikli haklar Kişisel kamu hakları Sosyal ve ekonomik kamu hakları Siyasi kamu hakları Özel nitelikli haklar
Özel haklar Özel haklar Kullanılmalarına göre Devredilen haklar Devredilmeyen haklar Amaçlarına göre Yenilik doğuran Alelade Bağımsız olup olmamalarına göre Bağlı Haklar Bağımsız Haklar Mahiyetine göre Mutlak haklar Nispi Haklar Konusuna göre Malvarlığı hakları Şahısvarlığı hakları
1. Kişisel kamu hakları (Negatif Statü Hakları) Bu haklar kişilerin vazgeçilemeyen ve devlet tarafından müdahale edilemeyen haklarıdır. Devletin bu haklara dokunmama ödevi vardır Bunlar üzerinde devletin anayasa ve kanunlarla getirilen sınırlamalar haricinde tasarrufu yasaklanmaktadır. Kişi ve konut dokunulmazlığı, siyasi faaliyette bulunma hakkı bu kapsamda değerlendirilir.
2. Sosyal ve ekonomik kamu hakları (Pozitif Statü Hakları) Bireye devletten olumlu bir takım edimlerde bulunmasını talep etme imkanı tanıyan haklardır. Devletin bireylere eğitim, sağlık, güvenlik hizmetleri sunma görevleri, bireylere tanınmış bulunan pozitif statü haklarının bir sonucudur.
3. Siyasi Kamu hakları (Aktif Statü Haklar) Bu haklar bireylerin devlet yönetimine katılmasını konu alan haklardır. Kişinin genelde seçim ve d. haklar yönüyle yönetime katılmayı ifade eder. Seçme-seçilme hakkı, parti kurma hakkı bu tip haklardır. NOT: Anayasada kamu hakları ancak özüne dokunmadan anayasanın özüne ve sözüne uygun olarak kanunla sınırlanabilir.
Özel Nitelikli Kamu hakları Kişilerin kamu kuruluşları ile ilişkilerini düzenleyen haklarına denilir. Aylık ücret hakkı, prim hakkı ve d.
Mallar üzerine üzerinde Özel haklar Niteliğine göre Mutlak haklar Mallar üzerine üzerinde Kişiler üzerinde Nispi haklar Alacak hakları Grup hakları
HAKKIN TÜRLERİ / ÖZEL HAKLAR Özel Hakların Sınıflandırılması Özel haklar niteliklerine, konularına, kullanılmalarına ve amaçlarına göre çeşitli sınıflandırmalara tabi tutulabilir. Niteliklerine Göre Mutlak haklar Sahibine bütün mallar yahut kişiler üzerinde en geniş yetkiler veren, belirli bir zamanın geçmesi ile zamanaşımına uğramayan ve herkese karşı her zaman ileri sürülebilen haklardır. 26 26
Mallar üzerindeki mutlak haklar Ayni hak Ayni haklar, sahibine tanıdığı yetkinin kapsamına göre tam ve sınırlı ayni haklar olmak üzere ikiye ayrılır. Mülkiyet hakkı (tam ayni hak), kişiye bir şey üzerinde, o şeyi dilediği şekilde kullanma, ürünlerinden yararlanma, tasarruf etme yetkisi veren haktır. Sınırlı ayni haklar ise, bir şey üzerinde, bu yetkilerden birini veya ikisini birden veren ama her halükarda tasarruf etme yetkisi vermeyen haklardır.
Maddi olmayan mallar üzerindeki mutlak haklar Fikri haklar ve sınai mülkiyet hakları olmak üzere ikiye ayrılır. Örneğin buluş hakkı, telif hakkı ve d. Kişinin zekası ve hayal gücünün ürünü olan eserleri üzerindeki haklara <<fikri haklar>> denir. Teknolojide ve sanayide yeni icatlar, yeni madde bileşimleri ya da bileşim usulleri gibi icatlar üzerindeki haklara <<sınai mülkiyet hakları>> denir. 28 28
Kişiler üzerindeki mutlak haklar Hak sahibinin kendi kişiliği üzerindeki mutlak haklar Bir kimsenin maddi, manevi ve iktisadi bütünlüğü ve varlıkları üzerinde sahip bulunduğu mutlak haklardır. Kişiliği teşkil eden unsurlar, vücut bütünlüğü, şeref ve haysiyet, aile vakar ve itibarı, isim, fikri varlık gibi şeylerdir. Başkalarının kişiliği üzerindeki mutlak haklar Bu haklar istisnai niteliktedir. Örnek: Velayet hakkı, vesayet hakkı
HAKKIN TÜRLERİ / ÖZEL HAKLAR bb. Nispi Haklar Nispi haklar, herkese karşı ileri sürülemeyen, ancak belirli bir kişi ya da kişilere karşı ileri sürülebilen, sadece hakkı doğuran ilişkinin taraflarınca çiğnenebilen haklardır. Belirli bir süre içerisinde ileri sürülmezse, zamanaşımına uğrayan ve Nispi haklar: Alelade nispi hak Güçlendirilmiş bir nispi haklar 30 30
Nispi haklar ile Mutlak haklar arasında Farklar
Konularına Göre Şahısvarlığı hakları Malvarlığı hakları
Konularına Göre aa. Malvarlığı hakları (Mamelek hakları) Kişinin para ile ölçülebilen, paraya çevrilmesi mümkün olan bütün haklardır. bb. Kişilik hakları Para ile ölçülemeyen, paraya çevrilemeyen ve hak sahibi için yalnızca manevi bir değer arz eden haklardır. Şeref ve haysiyet üzerindeki haklar
Konularına (Parayla Ölçülebilmelerine) Göre Malvarlığı Hakları Para ile ölçülebilen haklara malvarlığı hakları denir. Malvarlığı aktif ve pasif olmak üzere iki kısımdan oluşur. Aktif kısma kişinin parayla ifade edilebilen bütün hakları girer. Mal varlığının aktif kısmına giren, yani kişinin parayla ölçülebilen bütün haklarına malvarlığı hakları denir. Malvarlığı hakları kural olarak başkalarına devredilebilir ve miras yoluyla mirasçılara geçer.
b. Şahıs Varlığı Hakları Malvarlığına girmeyen haklar, ekonomik bir değer taşımayan, para ile ölçülemeyen haklardır. Bu haklar kişiye sıkı sıkıya bağlı olduğundan kural olarak ölümle sona erer; mirasçılara geçmez (bu kuralın bir istisnasını fikri haklar oluşturur, bu haklar, mirasçılara geçer) Üçüncü kişilere devredilemez, kişi varlığı hakları arasında, kişinin vücut tamlığı, şeref ve haysiyeti, adı, resmi üzerindeki hakları sayılabilir.
Devredilip Devredilmemelerine Göre Devredilemeyen haklar Devredilebilen haklar
Devredilip Devredilmemelerine Göre aa. Devredilebilen haklar Özel haklardan bazıları sağlar arası bir hukuki işlemle başkalarına devredilebildikleri gibi, hak sahibinin ölümünden sonra miras yoluyla başkalarına geçer. Örnek: mülkiyet hakkı, rehin hakkı, alacak hakları. bb. Devredilemeyen haklar Özel haklardan bazıları sağlar arası bir hukuki işlemle başkalarına devredilemedikleri gibi, hak sahibinin ölümünden sonra miras yoluyla başkalarına geçmez. Bu haklara “kişiye bağlı haklar” denir. Örnek: Kişilik hakları, intifa, sükna, nafaka hakları. 37 37
2. Devredilebilir Olup Olmamalarına Göre a. Devredilebilen Haklar Devredilebilen haklar, başkalarına devredilebilen, miras yolu ile geçen haklardır. Özel hakların büyük bir bölümü devredilebilen haklara dâhildir; bu haklar temsilci vasıtasıyla da kullanılabilir.
2. Devredilebilir Olup Olmamalarına Göre b. Devredilemeyen (Kişiye Bağlı) Haklar Kişiye bağlı haklar, sadece hak sahibi kişi tarafından kullanılabilir ve kişi ile hak arasında sıkı bir ilişki vardır. Mal varlıklarına ilişkin hakların (malvarlığı haklarının) bir kısmı da kişiye bağlı haklar kategorisine dâhildir, yani devredilemez. Oturma hakkı (sükna), yararlanma hakkı (intifa hakkı) birer ayni hak olmalarına rağmen, kişiye bağlı haklar içinde yer alır. Bu haklar üçüncü kişilere devredilemez.
Yenilik doğuran Haklar Amacına göre Yenilik doğuran Haklar Alelade haklar
Hakların amacına (gayesine göre) Yenilik doğuran haklar Usulüne uygun kullanılmalarıyla birlikte, sahibine tek taraflı bir irade açıklaması ile yeni bir hukuki durum yaratmak veya mevcut bir hukuki durumu değiştirmek veyahut ortadan kaldırmak yetkisi veren haklardır. Kurucu yenilik doğuran haklar. İştira (alım), şuf’a (ön alım) ve vefa (geri alım). Değiştirici yenilik doğuran haklar (Ayıplı malın ayıpsızıyla değiştirilmesi, seçimlik borçlarda seçim hakkı. ) Bozucu yenilik doğuran haklar (Ör. Fesih, istifa, azil, sözleşmeden dönme, alacaktan vazgeçme…). Bazı yenilik doğuran haklar ise dava yoluyla kullanılır. Bunlara yenilik doğuran dava denir. Ör. Boşanma hakkı, evlenmenin butlanını isteme hakkı. ) 41 41
. Alelade haklar Kullanılmalarıyla yeni bir hukuki durum meydana getirmeyen haklardır. Örneğin, velayet hakkı, geçit hakkı sahibinin geçidi kullanması, mülkiyet hakkı sahibinin mülkiyeti kullanması
Bağımsız olup olmamalarına Göre Göre Bağımsız haklar Bağlı haklar
Bağımsız veya Başka Bir Hakka Bağlı Olmalarına Göre aa. Bağımsız haklar Her hangi bir hakka bağlı olmayan haklar Bir kişi sahibi bulunduğu hakkını, başka bir hakka sahip olması dolayısıyla değil de, doğrudan doğruya sahip olması halinde söz konusu olur. bb. Bağımlı haklar Bağımsız haklara bağlı olan haklar. Kişi sahip olduğu bir hak dolayısıyla, bir başka hakka sahip oluyorsa; eğer daha önce sahip olduğu bu hak olmasaydı ona bağlı olan hakları da kullanamayacak idiyse, böyle haklara bağımlı haklar denir. 44 44
3. Başka Bir Hakka Bağlı Olup Olmadıklarına Göre a. Bağımsız Haklar (Asıl Haklar) Bağımsız haklar, herhangi bir hakka bağlı olmayan haklardır. Mülkiyet hakkı, alacak hakkı ve fikri haklar bağımsız haklara dâhildir. Bu haklar, hak sahibinin doğrudan doğruya sahip olduğu haklardır. Bağımsız haklar başkalarına devredilebilir; miras yolu ile mirasçılara intikal eder. Ancak oturma ve kullanma hakları bağımsız haklar olmalarına rağmen mirasçılara geçmez ve devredilmez.
Devredilebilir Olup Olmamalarına Göre Devredilebilen haklar Devredilemeyen haklar
Hakkın Sahibi Gerçek Kişi / Tüzel Kişi Hukukta hak sahibi olabilme ehliyetine “hak ehliyeti” adı verilir. Hak ehliyetine kural olarak gerçek kişiler ve tüzel kişiler (kişi/mal topluluğu) sahiptir. Gerçek kişiler insanlardır. İnsanlar dışında hak sahibi olabilen, ancak insan gibi gerçekte mevcut olmayan varlıklara “varlıklara tüzel kişi adı verilir. Tüzel kişiler, belirli bir amacın gerçekleştirilebilmesi için insanların belirli kurallara uyarak kurdukları kurumlar; hukuki varlıklardır. Tüzel kişiler, yaş, cinsiyet, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü olanlar dışındaki tüm hak ve borçlara ehildir (TMK m.48). 47
Tüzel Kişi Tüzel kişiler ikiye ayrılır Mal toplulukları Kişi toplulukları 48
Hakkın kullanılması Hakkın sahibi olmak ≠ ≠ Hakkı kullanmak Hak ehliyeti ≠ ≠ Fiil ehliyeti Fiil ehliyetinin şartları Ergin olmak Ayırt etme gücüne sahip olmak Kısıtlı olmamak 49
Hakkın kullanılması Fiil ehliyetine sahip olmayan gerçek kişiler, kural olarak kanuni temsilcileri aracılığıyla haklarını kullanırlar (TMK m.9-10). Tüzel kişiler ise, kanuna ve kuruluş belgelerine (statülerine) göre sahip oldukları organlar aracılığıyla fiil ehliyetini kazanır ve kullanırlar (TMK m.49-50). 50
Hakkın kazanılması / kaybedilmesi Her hak belirli bir olay sonucunda, bir hukuk süjesine (hak sahibine) bağlanır. Hakkın hak süjesine bağlanma olgusuna “hakkın kazanılması” denir. Hak ya aslen (birinci elden) kazanılır ya da bir başkasından yani devren kazanılır. Hakkın hak sahibi ile hukuki bağının kopması, hakkın kaybedilmesi olarak ifade edilir. 51
Hakların Kazanılmasında İyi Niyet Kuralı (Good Faith in Acqusution of Rights) - Kavram/ Concept - İyi niyetin koşulları/Conditions of good faith a) Ortada hakkın edinilmesine engel bir hukuksal eksiklik bulunmamalıdır. b) Hakkın elde edilmesine engel hukuksal eksikliğin bilinmemesi gerekir. c) Hukukumuzda, bir hukuksal eksikliği, kendisinden beklenen özen ve dikkati göstermediğinden dolayı bilemeyen kimse iyi niyetli sayılmaz. - İyi niyetin etkisi/Effect of good faith - İyi niyetin kanıtlanması/Proving of good faith
HAKLARIN KULLANILMASINI DÜZENLEYEN KURALLAR (RULES REGULATING THE CAPACITY TO ACT) Dürüstlük Kuralı/Rule of Honesty - Kavram/Concept - Dürüstlük kuralının etkisi ve uygulama alanı/Effect and application field of rule of honesty
Hakkın Kötüye kullanılması (Abusing of Rights) - Kavram/Concept Genel olarak, hakkın dürüstlük kuralına veya amaçlarına aykırı olarak kullanılmasına, hakkın kötüye kullanılması denir. - Hakkın kötüye kullanılmasının belirtileri/Symptoms of abusing of rights a) Bir hak, dürüstlük kuralına aykırı olarak ve özellikle amacı dışında kullanılmış olmalıdır. b) Hakkın kullanılmasında <<meşru>>, yani hukukun koruduğu bir menfaat bulunmamalıdır. c) Hak, bir başkasını zarara sokmak, onu güç duruma düşürmek ve kendisine yasal olamayan bir kazanç sağlamak için kullanılmış olmalıdır. d) Hakkın kullanılması başkasına zarar vermeli ya da zarar tehlikesi yaratmalıdır. e) Hak sahibine sağlanan yarar ile başkasına verilen zarar arasında aşırı dengesizlik bulunmalıdır.
Hakkın kötüye kullanılmasının sonuçları (Concequences of abusing of rights) a) Kötüye kullanılan hakka dayanan istek ve savunmalar dikkate alınmaz. b) Kötüye kullanan haktan zarar gören kimseye zararını giderebilmesi için dava hakkı tanınır.
Yasaya Karşı Hile/Fraud Againist Law Yasanın yasakladığı bir amaca, yasaklama kuralını uygulama dışında bırakarak, başka bir yoldan ulaşmaya yasaya karşı hile denilmektedir.
II. HAKLARIN KAZANILMASI Kamu hakları bireye doğumu sebebiyle tanınmış olduğundan bunların kazanılması hukuki işlemle gerçekleşmez. Hakların kazanılması özel haklar için geçerlidir. Haklar ya aslen, ya halefiyet yolu ile kazanılır.
A. ASLEN KAZANMA Bir hakkın doğrudan doğruya, ilk sahibi olarak kazanılmasına hakkın aslen kazanılması (iktisabı) denir. Hakların aslen kazanılmasında böyle bir hak daha önce mevcut değildir. Bir kimsenin bir hakkı aslen kazanmasında, o hakka daha önce bir başkası sahip olup, sonradan terk etmesi önem taşımaz. Aslen kazanma, hukuki olayla, hukuki fiil ile veya kanundan dolayı olur.
A. ASLEN KAZANMA Başkasına ait bir malı zamanaşımı ile kazanma da aslen kazanmadır. Çünkü zamanaşımı ile kazanılan mülkiyet evvelki malikin sona eren mülkiyet hakkından bağımsız yeni bir mülkiyettir ve dolayısıyla malın ilk sahibi zamanaşımı ile hak kazanan kişidir. Hukuki fiille aslen kazanmada, sahipsiz bir taşınırın kazanılmasına sahiplenme (ihraz), taşınmazlarda işgal denir. Bir kimse bir malın mülkiyetini malların karışması, birleşmesi ile de kazanabilir. Bu hallerde mülkiyet hakkı doğrudan doğruya kanundan doğar.
B. HALEFİYET YOLUYLA KAZANMA Bir hakkın bir kişiden diğerine geçmesi halinde, yeni hak sahibinin hakkı kazanma tarzı devren kazanmadır. Bu iki türlü gerçekleşir: Külli ve cüz’i halefiyet. Bir mal varlığının aktif ve pasifi ile bir bütün halinde (kül halinde) bir başkasına geçirilmesine külli intikal (halefiyet) denir. Külli intikal ancak kanunda öngörülen hallerde söz konusu olur.
B. HALEFİYET YOLUYLA KAZANMA Hakkın devri her hak için gerekli devir işleminin yapılmasıyla gerçekleşirse, buna cüz'i intikal adı verilir ve yeni hak sahibi hakkı devredenin cüz'i halefi olur. Cüz'i intikal için taşınırlarda teslim, taşınmazlarda tescil, alacağın intikalinde alacağın temliki gereklidir.
C. TESİSEN KAZANMA Bir kimse, sahip olduğu bir hakkı devretmeyip, bu hakka dayanarak bir başkasına yeni bir hak sağlarsa, bu yeni hak tesisen kazanma ile edinilmiş olur. Malikten bir sınırlı ayni hak kazananın kazanması bu tarzdadır.
III. HAKLARIN KAYBEDİLMESİ Hakların kaybedilişi iki grupta toplanabilir. Bir hak sahibi, sahip olduğu bir hakkı bir başkasına devrederken, sahip olduğu hakkı kaybetmiş olur. Buna hakkın nispi kaybı denir. Bir hakkın kaybı, hakkın tamamen ortadan kalkması tarzında olursa, buna hakkın mutlak kaybı denir. Mutlak kayıp da hukuki olay, hukuki fiil veya hukuki işlem sonucu olabilir.
III. HAKLARIN KAYBEDİLMESİ Feragat halinde hak sona erer. Ölüm olayı da bir kimsenin sahip olduğu hakları sona erdirir. Aynı şekilde kazandırıcı zamanaşımı ile yeni bir kişi hak kazanınca, önceki hak sahibi hakkını kaybeder. Burada mülkiyet hakkının kaybı sadece belli bir sürenin geçmesinden değil, zamanın geçmesinden yararlanarak yeni bir hak kazanılmasından ileri gelir. Bazı hallerde de hakka sahip olma belli bir süreye bağlıdır. O sürenin sonunda hak kendiliğinden sona erer.
IV. HAKLARIN KORUNMASI Bir hak sahibinin hakkı ihlâl edildiğinde, bu hakkın korunması meselesi ortaya çıkar. Hak sahibinin hakkını koruması için, kanun koyucu bazı hukuki imkânlar öngörmüştür. Bunlar, kişinin sahip olduğu talep yetkisi, dava açma hakkı, cebri icra yolu ve kişinin kendi gücünü kullanarak hakkını koruma imkânıdır.
A. TALEP VE SORUMLULUK Talep bir kimsenin, başkasından bir şey yapmasını veya yapmamasını isteme yetkisidir. Talep, asıl hakka bağlı bir yetkidir. Mutlak haklarda talep, kişinin mutlak hakkı bir üçüncü kişi tarafından ihlâl edildiği zaman doğar. Nispi haklardan alacak hakları, kişiye bir şeyin verilmesini, yapılmasını veya yapılmamasını isteme yetkisi verir.
A. TALEP VE SORUMLULUK Sorumluluk, hukuka aykırı davranan kişinin bundan dolayı mesul tutulması halidir. Sorumluluk iki ayrı anlamda kullanılır. Bunlardan ilki sorumluluğun kaynağını belirtmek için –den sorumluluk diğeri , –ile sorumluluk olarak anılır. Bir kişi sözleşme sebebiyle yükümlülük altına girdiği kişiye karşı bu sözleşme ile borçlandığı edimi yerine getirmek zorunda olduğu sözleşmeden doğan sorumluluk, buna karşın haksız fiilde bulunan kişinin tazminat yükümlülüğüne ise haksız fiilden doğan sorumluluk adı verilir.
B. DAVA Hak sahibi, hakkının korunması için, devletin yargı organlarına başvurabilir. Hak sahibinin sahip olduğu bu yetkiye dava hakkı denir. Dava, bir uyuşmazlığın halli veya önlenmesi veya bir kişiye karşı bir hukuki etkinin sağlanması için, mahkemeye başvurulmasıdır. Bir davada davayı açana davacı, aleyhine dava açılana davalı denir.
B. DAVA Mahkemenin önüne gelen davada, davacı ve davalı olarak iki taraf varsa, mahkemenin bu davayı çözmesi hususundaki faaliyetine nizalı kaza (çekişmeli yargı) denir. Eğer davada sadece davacı varsa, mahkemenin faaliyetine nizasız kaza (çekişmesiz yargı) denir. Davalar, davacının mahkemeden istediği himayenin çeşidine göre üçe ayrılır.
1. Dava Çeşitleri a. Eda Davaları Bu dava yolu ile davacı, davalının bir şeyi vermeye, yapmaya veya yapmamaya mahkûm edilmesini ister. Eda davası, davanın dayandığı hakka göre, çeşitli isimler alır. Meselâ, mülkiyet hakkına dayanarak bir malın iadesini istemek istihkak davası; davalının bir borcunu yerine getirmesini istemek, ifa davası; bir zararın tazminini istemek, tazminat davası adını alır.
b. Tespit Davası Bir hukuki ilişkinin varlığı veya yokluğunun tespiti için açılan davadır. Bir durumun varlığının tespiti isteniyorsa müspet tespit davası; durumun var olmadığının belirlenmesi isteniyorsa, menfi tespit davası açılır. Bir konuda eda davası açılabilecek durumda, tespit davası açılamaz.
c. Yenilik Doğuran Davalar Bir takım yenilik doğuran haklar, kişinin serbest iradesi ile kullanılmaz. Bunlar, sadece, dava açma yolu ile kullanılabilir. Hukuki değişiklik, yenilik doğuran bir mahkeme kararı ile doğar. Bu davalara yenilik doğuran davalar denir. Yenilik doğuran davalarda da davacı, mahkemeden mevcut bir hukuki ilişkiyi sona erdirecek veya değiştirecek veya yeni bir ilişki kuracak bir karar verilmesini ister. Boşanma davası, dernek genel kurul kararının iptali davası, yenilik doğuran davalara örnek olarak verilebilir.
2. Davalara Karşı Savunma İmkânları Davalı, davayı kabul ederse, bazı istisnalar dışında dava sona erer. İkrar bir tarafın diğer tarafça ileri sürülen ve aleyhine hukuki sonuç doğuracak nitelikteki bir maddi vakıanın doğruluğunu bildirmesidir. Kişi sadece aleyhine olan hususlarda ikrarda bulunabilir.. Davanın talep sonucu ikrarın konusu değil, ancak kabulün konusu olabilir. Kişi ancak aleyhine olan hususlarda ikrarda bulunacaktır. Lehe olan hususlarda ikrar söz konusu olmaz. İkrarın sonucu kaşı tarafın ispat yükümlülüğünün ortadan kalkmasıdır.
2. Davalara Karşı Savunma İmkânları Davalının davacının ileri sürdüğü olayların doğru olmadığını ileri sürmesine inkâr denir. Bu durumda karşı taraf iddiasını ispatlamak zorunda kalır. Davalının, davacının ileri sürdüğü olayları veya dava sebebini inkâr etmeyip, yeni olaylar veya hukuki sebepler ileri sürmesi mümkündür. Bunlar maddi hukuka ilişkin iseler, itiraz ve defi olarak iki grupta toplanır
2. Davalara Karşı Savunma İmkânları İtiraz, bir hakkın doğumuna engel olan veya hakkı sona erdiren olayların ileri sürülmesidir. Bir davada itiraz teşkil eden bir durum mevcutsa, hâkim bu durumu kendiliğinden (re’sen) göz önünde tutar. Defi, davalının borçlu bulunduğu edimi özel bir sebebe dayanarak, yerine getirmekten kaçınmasıdır. Burada, davalının sahip olduğu bir hakkı ileri sürmesi söz konusudur. Defi hâkim tarafından göz önünde tutulmaz. Defi hakkına sahip olanın bu hakkı ileri sürmesi gerekir.
C. CEBRİ İCRA Borçlunun, bir şeyi vermeye, yapmaya ve yapmamaya mahkûm edildiği veya alacaklının talebine karşı herhangi bir savunma yapabilmek imkânının bulunmadığı hallerde, alacaklı cebri icraya başvurabilir. Borçlunun, borçlarını, kendiliğinden yerine getirmemesi halinde, yerine getirme zorla, devletin adalet örgütü içinde yer alan resmi makamlarca sağlanır. Buna cebri icra kurumu denir. Devletin cebri icra kurumları, icra daireleri, iflâs daireleri, bunların memurları ve icra mahkemesidir.
C. CEBRİ İCRA Cebri icranın konusunu, para borcu olan edimler ve konusu para borcu olmayan edimler teşkil eder. Taşınmazın tahliyesi, çocuk teslimi, menkul mal teslimi, konusu para olmayan edimlerin cebri icra yoluyla yerine getirilmesidir. Konusu para olan cebri icra haciz ve iflas yoluyla gerçekleşir. İcra memurunun, borçlunun malvarlığına dâhil belli mallarına el koymasına haciz denir.
D. KİŞİNİN KENDİ HAKKINI BİZZAT KORUMASI Kanun, çok istisnai hallerde, kişinin kendi hakkını doğrudan doğruya kendisinin korumasına imkân tanımıştır. Bu imkân, ya hakka saldırana karşı koruma, yada ileride doğacak bir tehlikeye karşı koruma olarak ortaya çıkar.
1. Meşru Müdafaa (Haklı Savunma) Meşru müdafaa, bir kimsenin hayatına, hürriyetine, beden tamlığına, haysiyetine veya malına yönelik bir saldırıda, kişiye, belli koşullar altında kuvvet kullanarak, bu saldırıyı uzaklaştırma imkânını verir. Meşru müdafaa, aynı şekilde bir başkasının malına veya kişiye yapılan saldırılar için de söz konusu olur. . Meşru müdafaada, yapılan haksız bir saldırı (mala veya kişiye) belirli şartlar altında saldırıda bulunana karşı yöneltilen bir saldırı ile def edilmektedir.
2. Iztırar (Zaruret) Hali (Zorda Kalma) Bir kimsenin gerek kendisinin, gerek başkasının kişiliğini, yada malını tehlikeden korumak için, bu tehlike ile ilişkisi bulunmayan bir başka kişiye veya malına zarar vermesidir. Iztırar halinde üçüncü kişinin mal varlığına verilen zarar hakkaniyete göre tazmin olunur.
3. İleride Doğacak Tehlikeye Karşı Koruma (Güç Kullanma) Bir kimsenin hakkını koruyabilmesi için, devletin müdahalesini temin edemediği ve hakkın kaybedileceği veya kullanılmasının güçleşeceği hallerde, bu durumu önlemek için, başka vasıta mevcut olmadığı takdirde, hakkını korumak için, kendi gücünü kullanmasıdır Ev sahibine kiracının ve otel işleticisine müşterinin eşyalarına el koyma hakkı tanınarak bu yönde imkanlar verilmiştir.
ÖRNEK SORULAR 8. Aşağıdakilerden hangisi kurucu yenilik doğuran hak niteliğindedir? (KPSS 2004) A) Sözleşmeden dönme hakkı B) Bir alacaktan vazgeçme hakkı C) Ayıplı malın ayıpsız malla değiştirilmesini isteme hakkı D) Satış bedelinden indirim yapılmasını isteme hakkı E) Alım hakkı
CEVAP: E Kurucu Yenilik Doğuran Haklar: Bu hakların kullanılmasıyla yeni bir hukuki ilişki doğar. Bu haklara örnek olarak kabul beyanı, temsil yetkisinin olmaması halinde temsil olunanın yapılan işleme icazet vermesi, alım, gerialım, önalım haklarıdır.
ÖRNEK SORULAR 9. “Ayırt etme gücüne sahip 17 yaşındaki (A), yasal temsilcileri olan ana ve babasının haberi olmaksızın 19 yaşındaki arkadaşı (B)’nin (Ü)’ye olan borcunun ödenmesini temin etmek üzere (Ü)’ye kefil olmuştur.” Bu kefaletle ilgili, aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? (Adli/İdari Yargı Hâkimlik Sınavı) A) A’nın babası tarafından onaylandığı takdirde geçerli olur. B) Ancak A’nın ana ve babası tarafından onaylanırsa geçerli olur. C) Ancak vesayet makamının izniyle geçerli olur. D) Ancak hâkimin izniyle geçerli olur. E) Her durumda kesin olarak hükümsüzdür.
CEVAP: E Anne ve babası izin verse dahi 18 yaşını doldurmamış A kendini kefalet altına sokan bi sözleşme yapamaz.
ÖRNEK SORULAR Aşağıdakilerden hangisi yenilik doğuran bir hak değildir? (Adli/İdari Yargı Hâkimlik Sınavı) A) İcap B) Sözleşmeden dönme C) Takas D) Gabin nedeniyle sözleşmenin iptali E) Borçlunun temerrüdü halinde alacaklının aynen ifadan vazgeçerek müspet zararının tazminini talep etme.
CEVAP: A
11. Özel mülkiyete uygun olan tapusuz ve sahipsiz bir arazinin mülkiyeti aşağıdakilerden hangisiyle kazanılır? (Adli/İdari Yargı Hâkimlik Sınavı) A) Adi zamanaşımıyla B) İşgalle C) Kamulaştırmayla D) Fevkalade zamanaşımıyla E) İhrazla