ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÖĞRENCİLER
Tarihsel olarak bakıldığında ilk özel sınıfın 1896 yılında zihinsel yetersizliği olan çocuklar için açıldığı görülmektedir. Zihinsel yetersizliğin yıllar içinde birçok tanımı yapılmış, tartışılmış ve tanımlar tekrar tekrar gözden geçirilmiştir. Amerikan Zeka Geriliği Birliği (AAMR) bu alandaki karmaşayı sonlandırmak için 1959 yılında bir komite oluşturmuş ve bu komite 1973 yılında GROSSMAN tarafından yapılmış olan tanımı kabul etmiştir.
Grossman’a göre zihinsel yetersizlik: “ Gelişim dönemi içerisinde genel zihinsel işlevlerde önemli derecede normalaltı, bunun yanında uyumsal davranışlarda yetersizlik gösterme durumu” dur.
Bu tanıma göre zihinsel yetersizlik olabilmesi için üç ölçüt gereklidir. Zihinsel işlevlerde önemli ölçüde normalaltında bulunma Uyumsal davranışlarda yetersizlik gösterme Gelişim dönemi içinde ortaya çıkma
AAMR, 1992 yılında LUCKASSON tarafından yapılan tanımı kabul etmiştir. “Zihinsel işlevlerde önemli derecede normalaltı, bunun yanı sıra zihinsel işlevlerle ilişkili uyumsal beceri alanlarında(iletişim, öz bakım, ev yaşamı, sosyal beceriler, toplum hizmetlerinden yararlanma, sağlık ve güvenlik, işlevsel akademik beceriler, boş zamanları değerlendirme ve iş ) iki ya da daha fazlasında sınırlılıklar gösterme durumudur.”
Bu tanım 2002 yılında tekrar gözden geçirilmiş ve şu tanım benimsenmiştir: “ Zihinsel işlevde bulunma ve kavramsal, sosyal ve pratik uyumsal becerilerde kendini gösteren uyumsal davranışların her ikisinde anlamlı sınırlılıklar olarak karakterize edilen bir yetersizliktir.” Zeka yetersizliği ve geriliği 18 yaşından önce başlamaktadır.
AAMR’nin 1992 ve 2002 yıllarında kabul ettiği tanıma göre zihinsel yetersizlik bireyde var olan bir sınırlılık, bir yetersizlik olmaktan çıkarılmış, toplum içinde çeşitli desteklere ihtiyaç duyan bireylerin zihinsel olarak yetersiz oldukları vurgulanmıştır.
Bireylerin yeterli yönleri, yaşadıkları, öğrendikleri, yaptıkları, çalıştıkları ortamlar belirlenmiş, bireylerin ne tür desteğe gereksinimleri olduğu tartışılmıştır. 1992 ve 2002 tanımlarında şu üç nokta üzerinde durulmuştur: Zihinsel işlevler Uyumsal davranışlar Destek sistemleri
Zihinsel İşlevler Zihinsel yetersizlik zihinsel olarak normalin altında olma olarak tanımlanmaktadır. Normalin altında olmak demek genel nüfusun %97’sinin altında olmak demektir. Bu kanıya varabilmek için de bir takım değerlendirmelerin yapılması gereklidir. Standart bir zeka testine göre ortalama zeka 100 kabul ediliyorsa, 70 ve altında olma zihinsel işlevlerde normalin altında kalmayı göstermektedir.
Uyumsal Davranışlar Uyumsal davranışlar insanların günlük yaşamlarında işlevde bulunmak için öğrendikleri kavramsal( öz yönetim, okuma yazma, dil), sosyal ( kişiler arası ilişki, yasalara uyma, özgüven, kurallara uyma, sorumluluk, aldatmadan kaçınma), pratik ( günlük yaşam becerileri, güvenlik, mesleki beceriler, öz-bakım) becerilerin tümüdür.
Uyumsal davranışlar bireyin bağımsız olabilmesi için kendi yaş grubundan ve içinde bulunduğu sosyal gruptan beklenen davranışları gösterebilmesi için gerekli olan becerilerdir.
Destek Sistemleri Destek hizmetleri bireyin ihtiyacına ve zamana göre değişebilmektedir. Hepimiz için yaşam bir destek sistemidir. Kimimiz diğerlerine göre daha fazla desteğe gereksinim duyabiliriz ya da bazı zamanlarda diğer zamanlara göre daha çok desteğe ihtiyacımız olur. Orta ve ağır derecede zihinsel yetersizliği olan bireyler tüm alanlarda desteğe ihtiyaç duyarken, hafif derecede olanlar sadece bir alanda desteğe gereksinim duyabilirler.
Bireylere sunulan destekler dört alandan sağlanabilir. Doğal destek (İş yeri veya okuldaki arkadaşların, komşuların, toplumun desteği) Rastlantısal destek (bir eğlenceye katılma, bir yemeğe davet edilme) Genel Destek (Toplu taşıma araçlarıyla verilen destek) Özel destek ( Özel eğitim, mesleki rehabilitasyon gibi yetersizlik durumunda verilen destek)
ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİN SINIFLANDIRILMASI Zeka puanına göre yapılan sınıflamada 70- 50/55 Hafif 35- 50/55 Orta 25- 35/40 Ağır 20 altı Çok ağır
AAMR destek türünü göz önüne alarak bir sınıflama yapmıştır AAMR destek türünü göz önüne alarak bir sınıflama yapmıştır. Kısaca ILEP olarak adlandırılan bu sınıflamanın açılımı şöyledir: I-(Intermitten): Aralıklı desteğe ihtiyaç duyan; Sadece geçiş dönemlerinde (hastalandığı veye bir işe yerleştirildiği dönemlerde) kısa vadeli desteğe ihtiyaç duyanlar. L-(Limited): Sınırlı desteğe ihtiyaç duyanlar; İş eğitimi ve yetişkin yaşama geçiş becerileri E-(Extensive): Kapsamlı desteğe ihtiyaç duyan; Okul, iş ve ev gibi ortamlarda bireylerin uzun süreli olarak gereksinim duydukları destek P-(Pervasive): yaygın desteğe ihtiyaç duyan; Yaşam boyu desteğe ihtiyacı olan bireylere sunulan destektir.
ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİN TANILANMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ Tanılama süreci üç aşamada gerçekleştirilir. Zihinsel işlevler ve uyumsal beceriler ölçülür. Bunun için geliştirilmiş olan standart testler ve uyumsal beceri değerlendirme araçları kullanılır
ÖRNEK STANFORD BİNET ZEKA TESTİ Yaş 4: Anlayış: “Ne yaparsın?” Uyku gelince Üşüyünce Acıktığın zaman Yaş 7: Farklarını söylemek: Sinekle kelebek Taşla yumurta Tahtayla cam
Yaş 12: “3 şey nasıl birbirine benzer?” a) Yılan, inek, serçe b) Kitap, öğretmen, gazete c) Yün, pamuk, deri d) Bıçak, kuruş, demir tel e) Gül, patates, ağaç
İkinci aşamada çocuğun zayıf ve güçlü yönleri belirlenir ve hangi alanda desteğe ihtiyacı olduğu saptanmaya çalışılır. Üçüncü aşamada ise çocuğun dört temel boyutta nelere gereksinimi olduğu belirlenir. (Sayfa, 144)
ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİN NEDENLERİ Zihinsel yetersizliğin 250’den fazla nedenle ortaya çıkabileceği ifade edilmektedir. Zihinsel yetersizlik Oluş zamanına göre ( Doğum öncesi, anı ve sonrası) Oluş şekline göre (Tıbbi, sosyal, davranışsal ve eğitsel) olarak sınıflandırılmıştır.
Doğum Öncesi Nedenler: Kromozom anormallikleri Annenin geçirmiş olduğu hastalıklar (kızamıkçık, frengi, toksoplazma) Alkol ve sigara kullanımı Kurşun zehirlenmesi Geçirilen kazalar ve travmalar
Kromozomal bozukluk: Her hücrede 23 kromozom vardır ve her kromozom anne ve babadan gelen çiftlerden oluşur. Kromozomal bozukluk, anne babadan gelen kromozomlarda fazlalık ya da eksiklik sonucu oluşur.
Down sendromu: En yaygın rastlanan kromozomal bozukluktur Down sendromu: En yaygın rastlanan kromozomal bozukluktur. İlk kez 1866 yılında zeka geriliği olarak tanımlanmıştır. Normal insanlarda 46 kromozom bulunurken down sendromlu bireylerde 47 kromozom bulunur. Gebelikte teşhis edilebilmektedir. Günümüzde down sendromlu doğum oranı binde 0.92’ye düşmüştür. Down sendromlu çocuklar fiziksel görünümleri bakımından birbirlerine çok benzerler. Kalp yetmezliği, reflü, kulak enfeksiyonları, uyku apnesi ve tiroid bozuklukları en çok rastlanan hastalıklardır.
Frajil X: Kalıtsal zeka geriliğinin en sık rastlanan nedenidir Frajil X: Kalıtsal zeka geriliğinin en sık rastlanan nedenidir. Bu kişiler büyük kafalı, çıkık alınlı ince ve uzun yüzlü, uzun ve yumuşak kulaklı ve ellidirler. Konuşmada gecikme, kelimeleri tekrar etme, motor becerilerde güçlük, duygusal bilgileri algılamada ve yanıt vermede zorluklar görülür.
William sendromu: yedinci çift kromozomdaki önemli bir eksiklikten dolayı ortaya çıkar. Zekaları 50-60 aralığındadır. Buna rağmen yaşıtlarından daha fazla sözcük öğrenebilirler ve karmaşık cümleler kurabilirler.
Prader-Willi Sendromu: Babadan gelen 15 Prader-Willi Sendromu: Babadan gelen 15. kromozomda var olan genetik bir bozukluktan dolayı meydana gelir. Genellikle genetik ve doğumla gelen bir sendrom olmasına rağmen doğum sonrasında hipatalamusa verilen zarar nedeniyle de oluşabilir. İlk evresinde bir takım sağlık problemleri görülür. İkinci evrede hafif ya da orta derecede zeka geriliği, motor becerilerde gerilik, konuşmada gecikme görülür.
Metabolizmanın işleyişindeki bozukluklar Fenilketonüri (PKU): Kalıtsal metabolik bir hastalıktır. Böyle doğan çocuklar fenilalanin amino asidini başka bir amino asit olan tirozine dönüştüremezler. Bu nedenle fenilalanin kanda birikir ve beyin hasarına neden olur. Bu hastalık yeni doğan tarama testi ile erkenden belirlenip tedavi edilebilir. Hastalık anne ve babadan gelen genlerle çocuğa geçirilir. Ancak çocuğun hasta olabilmesi için hem anne hem de babanın taşıyıcı olması gerekir. Bu çocukların protein içerikli besinlerle beslenmemeleri gerekir.
3. Beyin Gelişimi ile İlgili Sorunlar Mikrosefali: Doğuştan kızamıkçık ya da fetal alkol sendromu sonucu veya radyasyon sonucu olabilmektedir. Baş küçük ve koni gibidir. Omurga eğridir ve ağır derecede zihinsel yetersizlik söz konusudur. Hidrosefali: Beyin sıvısının akmasıyla kafa gittikçe büyür ve beyin hasar görür. Hidrosefaliye annedeki enfeksiyonlar ve zehirlenmeler neden olur. Beyin sıvısı dışarı akıtılarak olumsuzluklar minimize edilebilir.
bu çocuklarda görülen bozukluklardır. Çevresel Etkiler Fetal Alkol Sendromu: Annenin hamileliği sürecinde içki içmesi anne karnındaki bebeğin Fetal Alkol Sendromu adı verilen ciddi bir rahatsızlık riski altına sokar. Bu çocuklarda göz kapakları küçüktür, burun kemeri içeri göçüktür ve burun yukarı kalkıktır, dişler küçüktür, farklı yüz özelliklerine sahiptirler. Yavaş fiziksel gelişme, kafanın küçük kalması ve kalp hastalıkları bu çocuklarda görülen bozukluklardır.
Doğum Anı nedenleri: bebeğin oksijensiz kalması, beyin sarsılmasından kaynaklanan beyin incinmesi önemli doğum anı nedenleridir. Doğum Sonrası nedenler: Çocuğun geçirdiği hastalıklar(menenjit), geçirmiş olduğu kazalar, yetersiz beslenme, fiziksel istismar.
Yapılan bir araştırmaya göre zihinsel yetersizliği olan okul çağı çocuklarının; %12’si doğum öncesi nedenler %6’sı doğum anı nedenleri %4’ü doğum sonrası nedenleri %78’i nedeni belli olmayan nedenlerden dolayı zihinsel yetersizlik göstermektedir.
ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ ÖNLEME ÇALIŞMALARI Neden ortaya çıkmadan önce yapılan çalışmalar ( Aşılamalar, hamile annelerin ilaç kullanımı konusunda eğitilmeleri ) Erken özel eğitim programları. Örn; Fenilketonüride diyetle zihinsel yetersizlik önlenebilmektedir. Özel eğitim uygulamaları: Mesleki eğitim verme ve iş becerilerinin öğretimiyle bireyin yetersizliği azaltılabilir.
ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÖĞRENCİLERİN ÖZELLİKLERİ Bilişsel Özellikler Bellek: Hem uzun hem de kısa süreli bellekte bilgileri toplama ve bunları kullanmada sorunları vardır. Zekada yetersizlik ne kadar fazlaysa problem de o kadar büyük olur. Dikkat: Zihinsel yetersizliği olan bireylerin ayırt etme güçlükleri ve sadece belirli bir uyarana dikkatlerini toplama sorunları vardır. Bu tür çocuklarla çalışan öğretmenlerin öğretecekleri bilgi ve becerileri küçük adımlara ayırması, öğrencilerin dikkatlerini toplamalarına yardımcı olacaktır.
Dil: Yetersizliğin derecesine bağlı olarak dili anlamada güçlük yaşamaktadırlar. Dil gelişimindeki problemler; Konuşmayı başlatma güçlüğü Yönerge takip etme ve vermede sınırlılık Belirli bir konu çerçevesinde diyalogu sürdürememe Bir hikâyeyi anlatamama Dili işlevsel olarak kullanmada da güçlük yaşamaktadır. Örn; konuşmada sıra alma, ne zaman susması ne zaman konuşması gerektiğini bilememe, konuşma içeriğini seçmede sıkıntı yaşama. Dil gelişiminde önemli yeri olan altında/üstünde, yukarısı/aşağısı gibi kavramları öğrenmede sorun yaşarlar.
Akademik başarı: Akademik becerileri kazanabilmek için akranlarından daha fazla çalışmaları gerekmektedir. Zihinsel yetersizliği olup da akranları ile birlikte eğitim alan çocukların özel eğitim sınıflarındaki çocuklardan daha iyi akademik becerilerde ilerleme gösterdikleri saptanmıştır.
Biliş ötesi özellikler: Bir problemi nasıl çözeceğini planlama, çözümleri kontrol etme, uygulama ve sonuçlarını değerlendirme becerilerinde güçlük yaşarlar. Motivasyon: Öğrenme ortamlarında kaygılar yaşarlar. Geçmişteki başarısızlıkları ve kaygıları daha az çaba göstermelerine neden olur, motivasyonları azalır. Motivasyonlarının düşük olması bir işe başlamalarını engellediği gibi başladıkları bir işi tamamlamalarına engel olmaktadır. Öğrenilmiş çaresizliği yaşamın her alanında yaşayabilmektedirler.
Genelleme: Öğrenilen bir fikrin veya görevin öğrenildikten sonra başka ortamlara uyarlanmasına genelleme denir. Zihinsel yetersizliği olan öğrencilerin özellikle akademik becerilerde genelleme sorunları vardır. Örn; Sınıf ortamında sessiz olmayı öğrenen öğrenci aynı davranışı kafeteryada, müzik salonunda da uygulayabilmelidir.
Sosyal, Davranışsal ve Duygusal Özellikleri Sosyal Özellikler: Bu öğrencilerin çoğu sosyal ilişkilerde sorun yaşamaktadırlar. Akranları tarafından kabul edilmemekte ya da daha az tercih edilmektedirler. Hem okul içinde hem de okul dışında çok az arkadaşları vardır. Buna da uygun olmayan davranışları neden olmaktadır. Sosyal ortamlarda sergiledikleri davranışlar kişiler arası ilişkiler açısından kabul edilebilir düzeyde değildir. Sosyal ipuçlarını kavrama sorunu yaşarlar ve diğer öğrencilerin davranışlarını yanlış yorumlarlar.
Uyumsal Davranışlar: uyumsal davranışlar bireyin çevresinin istek ve beklentilerine yanıt vermesidir. Bu alanda iletişim, öz bakım, sosyal beceriler, ev yaşamı, boş zaman, sağlık ve güvenlik, işlevsel akademik beceriler, toplum kaynaklarının kullanımı ve işe girmektir.
Yaşamın ilk yılları ile birlikte çocuklar emeklemeyi, yürümeyi ve konuşmayı öğrenerek İlk uyumsal becerileri kazanırlar. İlkokul döneminde öğrenme sürecinde sıra alma, yönerge takip etme, okul içinde ve etrafında güvenli bir şekilde dolaşma gibi uyumsal davranışları edinirler.
Lise ve üniversite yıllarında alışverişe gitme, arkadaşları ile dışarıda akşam yemeği yeme, işe hazırlanma gibi beceriler kazanırlar. Hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olanlar birkaç alanda yetersizlik yaşarken, zihinsel yetersizliği daha fazla olanlar hemen hemen tüm uyumsal davranış alanlarında yetersizlik yaşayabilirler.
Davranışsal Özellikleri: Prader-Willi sendromlu bireyler çok yemek yerler ama diğer zihinsel yetersizliği olan bireylerde bu davranış görülmeyebilir. Bazı bireylerin kendilerine zarar verme gibi davranışsal problemleri vardır.
Duygusal Özellikler: Zihinsel yetersizliği olan bireyler diğerlerine göre daha yalnızdırlar. Ayrı okullarda okuyan öğrenciler kaynaştırma eğitimi alanlara oranla daha fazla depresyon yaşamaktadırlar.
Fiziksel Sağlık Özellikleri Zeka düzeyi düştükçe, ek sağlık sorunları ve tıbbi tedavi ihtiyacı da artmaktadır. Örn; Down sendromlu çocukların kalple ilgili problemleri olabilmektedir. Bazı nedenler zihinsel yetersizliğe yol açmakla birlikte, işitme veya görme yetersizliklerine ya da başka engellere yol açabilmektedir. Derslerin telafisi için öğretmenlerin öğrencilerin sağlık sorunları hakkında bilgi sahibi olmaları gerekir.
ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÖĞRENCİLERE YÖNELİK ÖĞRETİM ORTAMLARI VE PROGRAMLARI Normal sınıf Kaynak oda Özel sınıf Özel eğitim okulu/ yatılı okul Bakım evleri
Sadece zihinsel yetersizliği olan öğrenciler değil, tüm yetersizliğe sahip öğrencilerin yarım ya da tam zamanlı olarak kaynaştırma programlarından yararlanmaları gerektiği tartışılmaktadır. Okul programının ardından yetişkin yaşama geçiş programının uygulanması önerilmektedir.
Zihinsel yetersizliği olan çocukların çoğunluğunun hafif düzeyde zihinsel yetersizliği bulunmaktadır. Bu öğrencilerin normal sınıflarda eğitim almaları her geçen gün artmaktadır. Bu bireylerin öğrenme hedefleri normal yaşıtlarınınkine hayli benzemektedir. Okuma, yazma, matematik, fen bilgisi, hayat bilgisi gibi derslerdeki temel becerileri kazanabilirler. Normal sınıf ortamlarında destek hizmetler sağlanarak eğitim almaları, kaynaştırmadan yararlanmaları bu bireyler için önerilmektedir.
Zihinsel yetersizlikleri orta düzeyde olan bireyler genellikle okul öncesi dönemde gelişimlerindeki gerilik nedeniyle fark edilirler. Okul yıllarında öğrenmeleri daha yavaş olmakta, hem akademik hem de uyumsal davranış alanlarında yetersizlikler yaşamaktadırlar. Bu bireylerin eğitimindeki temel hedef yaşama bağımsız olarak katılımlarını sağlamaktır. Bu çocuklar özel eğitim okullarında ve özel sınıflarda özel eğitim programları uygulanarak işlevsel akademik beceriler ve bağımsız yaşam becerileri kazanırlar.
Zihinsel yetersizliği ağır ve çok ağır olan bireylerin öz bakım becerilerini kazanmaları ön planda tutulur. Zihinsel yetersizliği olan bireyler için, eğitim programlarının temel hedefi, bu bireyleri toplumsal yaşama hazırlamak, bağımsız ya da en az bağımlı olarak yaşamlarını sürdürebilmelerini sağlamak için gerekli olan becerileri onlara kazandırmaktır.
İşlevsel Akademik beceriler: İki ayrı anlamı ifade eder. İlki öğretilecek akademik becerilerin bireyin toplumda bağımsız olarak yaşayabilmesi ve çalışabilmesi için gerekli olan beceriler olmalıdır. İşlevsellik öğretilecek bilgi ve becerilerin günlük yaşamda, evde, toplumda ve çevrede kullanılabilir, işe yarar olmasıdır.
Zihinsel yetersizliği olan bireyler arasında oldukça fazla bireysel farklılıklar vardır. Bu farklılıklar göz önüne alınarak, bireyin takvim yaşına ve performansına uygun, bireyin gelecekte işine yarayacağı düşünülen işlevsel akademik becerilerin öğretim programlarında yer alması sağlanmalıdır. Örn: Okuma çalışmaları sırasında yiyecek isimlerini öğrenmek, yazma becerilerinde iş başvuru formu doldurmak veya kısa mektup yazmak.
İşlevsel beceri öğretiminin bir başka anlamı, becerinin uygulama yapabilecekleri şekli ile öğretilmesidir. Örn; matematik dersinde para kavramını öğretirken bir alışveriş tutarının hesaplanması. Bireyin ilacını saatinde alması gibi sağlığa yönelik becerileri, paylaşma, selamlaşma gibi kişiler arası ilişkileri kolaylaştıracak becerileri kazanmaları bireylerin yaşama katılımlarını kolaylaştıracak işlevsel becerilerdir.
Toplum temelli Eğitim Zihinsel yetersizliği olan öğrenciye gereksinim duyduğu becerinin gerçek ortamında, kullanıldığı ortamda becerinin öğretilmesidir. Alışveriş becerisi, öğretilecekse, bu markette yapılmalıdır.
Zihinsel yetersizliği olan öğrencilere bağımsız yaşamın bir parçası olan seçim yapma/karar verme becerisinin öğretilmesi gerekmektedir. Bir restoranda yemek siparişi vermek, gün içinde hangi kıyafeti giyeceğine karar vermek, hangi marka süt veya çikolata alacağına karar vermek gibi.
ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÖĞRENCİLERE YÖNELİK ÖĞRETİM YÖNTEM VE TEKNİKLERİ Zihinsel yetersizliği olan öğrencilerle ilgili iki temel özellikten söz etmek gerekir. • Akranları gibi öğrenebilir ve öğrenmeye devam edebilirler. Temel farkları öğrenmenin hızındadır. •
Yetersizlik gelişimin tüm alanlarında ortaya çıkmaktadır Yetersizlik gelişimin tüm alanlarında ortaya çıkmaktadır. Bir çok konuda akranlarından daha başarısızdırlar. Bu özellikleri ile öğrenme güçlüğü olan çocuklardan ayrılırlar. Öğrenme güçlüğü çeken çocuklar normal ya da normal üstü zekaya sahiptirler ancak matematik, okuma yazma gibi bir takım konularda güçlük çekerler. Zihinsel yetersizliği olan çocuklar ise her alanda akranlarından geridedirler.
Öğretmenler sınıflarındaki zihinsel yetersizliği olan öğrencilerin hiç bir şey öğrenemeyeceğini düşünmemelidirler. Bu öğrenciler de öğrenecek ama daha yavaş bir hızla öğrenecekler ve özellikle soyut kavramları öğrenmede oldukça zorlanacaklardır. Öğrendiklerini genellemede sorun yaşayacaklar, bu bilgileri başka alanlara transfer etmede yardıma gereksinim duyacaklardır. Bu onların yaşadıkları en önemli problemdir.
Uygulamalı Davranış Analizi: Toplumsal açıdan önemli davranışları değiştirmeyi amaçlayan bir yaklaşımdır. Öğretim ve tedavi-terapi ortamlarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunun nedeni hem öğretmenler hem uygulayıcılar hem de anne-baba tarafından kolayca anlaşılabilmesidir. Uygulamalı davranış analizinin temelini edimsel koşullama (Organizmada kendiliğinden ortaya çıkan tepkilerin (davranışların) uygun uyarıcılarla (ödül, pekiştireç) sürekliliğinin arttırılmasına denir) oluşturur.
Bu kuramın başlıca dayanakları şöyledir: • Davranış değişikliği çevresel değişikliklere bağlı olarak gerçekleşir • Gözlenebilir davranışlar önemlidir • Hem olumlu hem de olumsuz davranışlar öğrenme sonucu ortaya çıkar • Bir davranışı izleyen ve onun ilerde görülme sıklığını arttıran durum, pekiştirmedir.
Bireyselleştirilmiş Eğitim Programı BEP hazırlanırken öğrencinin ihtiyaçları göz önüne alınmalıdır. • Zihinsel yetersizliği olan bireyler için hazırlanmış eğitim programında yaşa uygunluk çok önemlidir. • Programda yer alan becerilerin işlevsel olması gerekir. İşlevsellik bireyin içinde olduğu topluma hazırlamak için gerekli becerilerin öğretilmesi demektir.(Giyinme, alışveriş, otobüse binme, telefon etme vb.)
• Becerilerin seçiminde toplumun bireyden beklentileri göz önüne alınmalıdır • Öğretilmek için seçilmiş olan becerinin öğrencinin yaşamında kullanabileceği bir beceri olması gerekir. • Öğrencilere sinema, tiyatro, hastane, terminal, market gibi toplumsal yaşam birimleri tanıtılmalıdır. • Öğretilmesi hedeflenen becerilerin beceri analizlerinin yapılması öğretimi kolaylaştırır.
Beceri Analizi : Bir becerinin küçük parçalara ayrılmasıdır Beceri Analizi : Bir becerinin küçük parçalara ayrılmasıdır.( Dondurulmuş bir gıda maddesi ile yemek yapmak) Bu çocuklara yavaş öğrenme özelliklerinden dolayı becerilerin küçük basamaklara bölünerek her bir basamağın tek tek öğretilmesi gerekir. İleri ve Geri Zincirleme beceri öğretiminde kullanılabilir. Öğretim sırasında ip uçları verilir. Bu ip uçları fiziksel yardım, model olma, sözel ipucudur.
Davranış Değiştirme programı: Uygun ve istendik davranışlar ödüller konularak kazandırılır. Davranış değiştirme programları ile uygun olmayan davranışlar ortadan kaldırılabilir. Bu da ayrımlı pekiştirme, sönme, hoşa giden uyaranı çekme, hoşa gitmeyen uyaranı verme şeklinde gerçekleştirilebilir.
İşbirliğine Dayalı Öğrenme: Bireylerin ortak bir amaç için çalışmalarını sağlayan bir yöntemdir. Bu yaklaşım, sadece akademik becerileri geliştirmez aynı zamanda arkadaşlık ilişkilerini de geliştirir. Ben duygusu yerine biz duygusunu geliştirir ve bireysel sorumluluk duygusu kazandırır.
Akran Öğretimi: Bir konuda daha başarılı olan bir öğrencinin, o konuda yardıma gereksinim duyan öğrenci ile birlikte çalışması anlamına gelmektedir. Akran öğretimi, kaynaştırma ortamında uygulandığında, zihinsel yetersizliği olan bireyin akademik başarısını arttırmakta, diğer sınıf arkadaşları ile etkileşimini sağlamaktadır.
ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER • Normal öğrencilere uyguladıkları programı yetersizliği olan öğrencilere de uygulayabilirler ancak daha fazla zamana gereksinim duyarlar. • Zihinsel yetersizliği olan öğrencilerin programları işlevsel becerileri içermelidir.(Karşılaştığı bir levhayı okutmak) • Seçilen bilgi ve beceriler öğrencilerin gelişimine uygun olmalı
• Beceriler bağımsız olarak uygulanmadan beceriye ilişkin bir pratik yapması sağlanmalı • Öğretim sırasında sık sık destekleyici geri bildirim verilmeli • Ödüller becerinin her basamağı başarıldığında verilmeli • Öğretilen beceri ve davranışlar olabildiğince gerçek ortamlarında öğretilmeli